TR Aynı zamanda, FATF bu tür vakaları belgelemeye ve aynı zamanda sivil alanı daha iyi koruyabilmesi için kılavuzunu yeniden düzenlemeye başlamıştır
{search} in Turkki voidaan kääntää seuraaviksi Englanti sanoiksi/lauseiksi:
TR Aynı zamanda, FATF bu tür vakaları belgelemeye ve aynı zamanda sivil alanı daha iyi koruyabilmesi için kılavuzunu yeniden düzenlemeye başlamıştır
EN At the same time, the FATF has started to document such cases and also to reform its guidance so that it can better protect civic space
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
alanı | space |
TR Bir niteliğin tanımladığı sabiti bir sınıf uyumluluk kurallarına (aynı görünürlük, aynı ilk değer ve aynı sonuç) uymadan aynı isimle tekrar tanımlayamaz, aksi takdirde ölümcül hata oluşur.
EN If a trait defines a constant then a class can not define a constant with the same name unless it is compatible (same visibility, initial value, and finality), otherwise a fatal error is issued.
TR Ve Riing Silent 12 Pro serisi aynı zamanda yüksek performanslı RAM ve CPU soğutucuların aynı anda kullanılması sorununu ortadan kaldırarak en iyi RAM açıklığını sağlar.
EN The Riing Silent 12 Pro series also solves the co-existing problem of high performance RAM and CPU coolers, achieving the best RAM clearance.
Turkki | Englanti |
---|---|
pro | pro |
serisi | series |
cpu | cpu |
ın | of |
TR Bu yöntem sırf geçmişteki davranışlar için değil, aynı zamanda da yaklaşan kararlar için kullanılabilir ve bu aynı şekilde her firmaya da tavsiye edilebilir
EN You can apply this approach not only to past actions, but also to upcoming decisions; we also recommend it for companies
Turkki | Englanti |
---|---|
değil | not |
da | also |
yaklaşan | upcoming |
kararlar | decisions |
TR Belirli üyelerle düzenli sosyal yardım aramaları yapmayı deneyebilir ve ayarlayabilirsiniz. Belki her hafta aynı gün aynı saatte aynı kişiyi ararsınız. Belki de sponsorunuzla günlük bir görüşme ayarladınız.
EN You can try and set up regular outreach calls with specific members. Maybe you call the same person on the same day at the same time every week. Maybe you set up a daily call with your sponsor.
Turkki | Englanti |
---|---|
belirli | specific |
düzenli | regular |
aramaları | calls |
belki | maybe |
TR Access, yalnızca oturum açıp kapatmanızı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda korumalı uygulamalarınızda yapılan herhangi bir isteği günlüğe kaydetmenize olanak tanır.
EN Access allows you to log any request made in your protected applications - not just login and log out.
Turkki | Englanti |
---|---|
access | access |
korumalı | protected |
yapılan | made |
isteği | request |
uygulamaları | applications |
TR Bu yöntemi kullanarak aynı zamanda bağlantı kurmayan mention’ları da bulabilirsiniz. Yalnızca marka adınızı aratın.
EN You can also use this method to find unlinked mentions. Just search for your brand name.
Turkki | Englanti |
---|---|
bu | this |
yöntemi | method |
da | also |
yalnızca | just |
TR Araştırma işi benzersiz bir iştir. Olasılıklarla doludur ama aynı zamanda pek çok zorluk içerir.
EN The business of research is unique. Full of possibilities, yet charged with challenges.
Turkki | Englanti |
---|---|
araştırma | research |
TR Aynı zamanda nihai makalenin okuyucuları da kendilerini çalışmanın tekrarlanabilir olduğu konusunda daha emin hisseder, çünkü başlangıçtaki çalışma tahminleri ve analiz planları bağımsız olarak incelenmiştir.
EN At the same time, readers of the final paper can feel more confident that the work is reproducible because the initial study predictions and analysis plans were independently reviewed.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
olduğu | is |
çalışma | work |
analiz | analysis |
bağımsız | independently |
TR Karmaşık rahatsızlıklara ve komorbiditelere sahip hastaları yönetirken, aynı zamanda yeni ilaçları ve tedavileri anlamanız gerekiyor
EN You have to understand new medications and breakthrough therapies while managing patients with complicated conditions and comorbidities
Turkki | Englanti |
---|---|
karmaşık | complicated |
ve | and |
hastaları | patients |
zamanda | while |
yeni | new |
gerekiyor | have to |
TR 1 yy.ın sonlarında yapılan bu Pazar yeri aynı zamanda, popüler bir toplantı yeri olarak kullanılmıştır
EN There is a colonnaded entrance 200 meters distance from the east-west direction and it is composed of two long porticos in the ion style
TR Aynı zamanda, son derece tecrübeli 15k adet SEO takıntılı pazarlamacıyla fikir alışverişi yapabileceğiniz özel bir Facebook topluluğu olan <strong>Ahrefs Insider</strong>’a da erişim elde edeceksiniz.
EN You'll also get access to <strong>Ahrefs Insider,</strong> a private Facebook community where you can bounce ideas off 15K SEO-obsessed marketers who've seen it all.
Turkki | Englanti |
---|---|
özel | private |
strong | strong |
da | also |
TR Hatay’da aynı zamanda 31 kadınla yöresel gıda üretimi konusunda mesleki eğitim düzenledik.
EN We also organized vocational training on local food production with 31 women in Hatay.
Turkki | Englanti |
---|---|
gıda | food |
mesleki | vocational |
eğitim | training |
TR Foursquare aynı zamanda hiçbir yükümlülüğü olmadan veya bildirimde bulunmadan bazı özellikleri ve hizmetleri sınırlandırabilir veya sizin Hizmetlere tümüyle veya bir bölümüne erişiminizi sınırlandırabilir
EN Foursquare may also impose limits on certain features and services or restrict your access to parts or all of the Services without notice or liability
Turkki | Englanti |
---|---|
foursquare | foursquare |
olmadan | without |
bazı | certain |
özellikleri | features |
hizmetleri | services |
tümü | all |
TR Sitechecker Denetimini haftada bir kez çalıştırmaya karar verdik ve bu aynı zamanda SEO sonuçlarımızın iyileştirilmesine de katkıda bulundu
EN We decided to run Sitechecker Audit once a week and it also contributed to the improvement of our SEO results
Turkki | Englanti |
---|---|
sitechecker | sitechecker |
seo | seo |
de | also |
TR Aynı zamanda yakıt tasarrufu sağlayan Boeing 737 - 800, iç konfigürasyonları ve tasarımı yenilenerek, 189 yolcu kapasitesine ulaşmıştır.
EN The Boeing 737 - 800, which also provides fuel savings, has upgraded and redesigned interior configurations and has a capacity of 189 passengers.
Turkki | Englanti |
---|---|
yakıt | fuel |
ve | and |
TR Aynı zamanda, evlerde zeytin işletmeciliği yapılmaktadır
EN At the same time, olive processing is carried out in houses
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
TR En yeni sürümle ülkedeki bir sunucuya bağlanarak en yeni oyunları ilk oynayan siz olun. Sadece önce oynamakla kalmayın, aynı zamanda en uygun döviz kuruna sahip bir bölgeden oyunu satın alarak tasarruf etmiş olun.
EN Be the first to play the latest games by connecting to a server in the country with the earliest release. Not only do you get to play it first, you may also save some money by purchasing the game in a region with the most favourable exchange rate.
Turkki | Englanti |
---|---|
en | most |
sunucuya | server |
oyunları | games |
siz | you |
oyunu | game |
tasarruf | save |
TR Whoer VPN'nin ücretsiz sürümü, reklam olmadan, tüm işlevlerle, yoğunluk ve zaman kısıtlamaları olmadan çalışan bir VPN'ye ve aynı zamanda Hollanda'da 1 Mbps hızında bir sunucuya sahiptir.
EN Free version of Whoer VPN has a working VPN without advertising, with all the functions and without restrictions on traffic and time, as well as a server in the Netherlands at a speed of 1 Mbps.
Turkki | Englanti |
---|---|
whoer | whoer |
vpn | vpn |
ücretsiz | free |
reklam | advertising |
olmadan | without |
tüm | all |
kısıtlamaları | restrictions |
aynı | as |
sunucuya | server |
sahiptir | has |
hızı | speed |
TR Linux için ücretsiz VPN'ler var, ancak işlevleri sınırlı veya insanı rahatsız. Whoer VPN tüm işlevlerle, yoğunluk ve zaman kısıtlamaları olmadan çalışan bir VPN'ye ve aynı zamanda Hollanda'da 1 Mbps hızında bir sunucuya sahiptir.
EN Free VPNs for Linux exist, but either their functionality is limited. Free version of Whoer VPN has a working VPN with all the functions and without restrictions on traffic and time, as well as a server in the Netherlands at a speed of 1 Mbps.
Turkki | Englanti |
---|---|
linux | linux |
ücretsiz | free |
sınırlı | limited |
whoer | whoer |
tüm | all |
kısıtlamaları | restrictions |
olmadan | without |
sunucuya | server |
hızı | speed |
TR Mailfence sadece bir hizmet değil, aynı zamanda çevrimiçi gizliliği yeniden kazanmak için dünya çapında bir hareketin bir parçasıdır. Savaşımıza katılın. Her şeyi şifrele!
EN Mailfence is not just a service, but part of a worldwide movement to regain online privacy. Join our fight. Encrypt everything !
Turkki | Englanti |
---|---|
mailfence | mailfence |
hizmet | service |
çevrimiçi | online |
gizliliği | privacy |
katılın | join |
şeyi | everything |
TR Anahtar depomuz, bir anahtar çifti oluşturmanıza ve aynı zamanda zaten var olan OpenPGP anahtar çiftinizi içe aktarmanıza izin verir
EN Our keystore allows you to generate a key pair but also to import your already existing OpenPGP key pair
Turkki | Englanti |
---|---|
anahtar | key |
çifti | pair |
zaten | already |
TR Aynı zamanda transfer edilen 45 günden eski herhangi bir alan adı için bir yıllık kayıt uzatması ve Domain Lock Plus, Whois Privacy ve bir SSL sertifikasından oluşan ücretsiz Gelişmiş Güvenliki içerir
EN It also includes a one year registration extension for any transferred domains older than 45 days old and free Advanced Security, which consists of Domain Lock Plus, Whois Privacy, and an SSL certificate
Turkki | Englanti |
---|---|
eski | old |
yıllık | year |
kayıt | registration |
whois | whois |
privacy | privacy |
ssl | ssl |
ücretsiz | free |
gelişmiş | advanced |
içerir | includes |
TR Aynı zamanda, hangi iletilerinizin istenmeyen olarak işaretlendiğini görmek için e-posta adresini ve alanını popüler e-posta sunucularının listeleriyle karşılaştırır.
EN It also compares your email address and domain against the lists of popular email servers to see which of your messages get marked as spam.
Turkki | Englanti |
---|---|
adresini | address |
popüler | popular |
sunucuları | servers |
posta | messages |
TR Bu durum aynı zamanda Stellar üzerindeki gerçek varlıkların forklar nedeniyle oluşacak belirsizliklerden korunduğu anlamına gelir.
EN It also means that real-world assets on Stellar are protected from the uncertainty caused by forks.
Turkki | Englanti |
---|---|
stellar | stellar |
gerçek | real |
TR Aynı zamanda, hassas hasta verilerini bir plan yükseltmesiyle veya Koronavirüs ile Savaşanlar Programımızın bir parçası olarak ücretsiz sunulan HIPAA uyumluluk seçeneğimiz ile koruyabilirsiniz
EN You can also protect sensitive health data with our HIPAA compliance option, available with a plan upgrade, or for free as part of our Coronavirus Responder Program
Turkki | Englanti |
---|---|
hassas | sensitive |
verilerini | data |
plan | plan |
koronavirüs | coronavirus |
parçası | part |
hipaa | hipaa |
uyumluluk | compliance |
TR fidanistanbul.com, online alışveriş yapılabilen ve aynı zamanda bitkiler ile ilgili bilgilerin paylaşıldığı bir e-ticaret sitesidir
EN fidanistanbul.com is an e-commerce site where online shopping is possible and also information about plants is shared
Turkki | Englanti |
---|---|
online | online |
alışveriş | shopping |
TR Engine, tüm önemli oyun ayarlarınızın üstesinden gelirken aynı zamanda bilgisayarınıza çok az yük olmak için tasarlanmıştır.
EN Engine was designed to have a low impact on your gaming rig while handling all of your important gaming settings.
Turkki | Englanti |
---|---|
engine | engine |
önemli | important |
oyun | gaming |
ayarlarını | settings |
TR UniqID varlık izleme: Varlıklarınızı daha önceden mümkün olmayan bir şekilde (her yerde, her zaman) etiketleyin, yönetin ve takip edin; aynı zamanda OEM uyumluluk gereksinimlerini karşılayın.
EN UniqID asset tracking: Label, manage, and track your assets like never before—anywhere, anytime—while also meeting OEM compliance requirements.
Turkki | Englanti |
---|---|
varlık | asset |
önceden | before |
yönetin | manage |
uyumluluk | compliance |
gereksinimlerini | requirements |
TR Aynı zamanda montaj yapmada son derece esneklik sağlar ve dar rotalamalarda bile kolayca kurulabilir.
EN It is also extremely flexible making assemblies and easy to install in tight routings.
Turkki | Englanti |
---|---|
ve | and |
kolayca | easy |
TR Denver’da kurulan the Fray, 2002 senesinde vokalde ve piyanoda Isaac Slade, yine vokalde ve aynı zamanda gitarda Joe King tarafından kuruldu. The Fray, bu iki okul arkadaşının bir gün kü… Devamını oku
EN The Fray is an American rock band from Denver, Colorado. Formed in 2002 by schoolmates Isaac Slade and Joe King, they achieved success with the release of their debut album, How to Save a L… read more
Turkki | Englanti |
---|---|
denver | denver |
devamını | more |
oku | read |
TR Açık bir İnternet sadece mükemmel bir hizmet sağlarken aynı zamanda kullanıcılarının gizliliğine saygı gösteren bir ISP seçmelerine müsaade eden gerçekten rekabetçi bir pazar ile mevcut olacaktır.
EN An Open Internet will only exist with a truly competitive market that allows users to choose an ISP that respects their privacy while also providing excellent service.
Turkki | Englanti |
---|---|
açık | open |
mükemmel | excellent |
hizmet | service |
zamanda | while |
isp | isp |
gerçekten | truly |
rekabetçi | competitive |
pazar | market |
TR Bu dava sadece ifade özgürlüğünü sağlamak için bir savaş değil, aynı zamanda küresel ticaret, uluslararası anlayış ve sonunda barış ve refah için bir stratejidir.
EN This cause is not merely a fight to ensure free speech, but it is a strategy for global commerce, international understanding and ultimately peace and prosperity.
Turkki | Englanti |
---|---|
ticaret | commerce |
barış | peace |
refah | prosperity |
TR 2021 içinde, sadece kuruluşunuzla değil, aynı zamanda daha geniş sektör trendleriyle birlikte rekabetin neler yaptığını da bilmeniz gerekir.
EN In 2021, you need to know what is going on not only with your organization, but what the competition is doing along with the broader industry trends.
Turkki | Englanti |
---|---|
değil | not |
sektör | industry |
TR İş sürdürülebilirliğine bütüncül bir yaklaşım sergileyen ekibimiz, yalnızca karbon ayak izlerini önemli ölçüde azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda işiniz için uzun vadeli faydalar ve değer de yaratan stratejiler geliştirmektedir.
EN CBRE provides a comprehensive range of services for investors, developers and occupiers of industrial and logistics real estate, led by market-leading data and research.
Turkki | Englanti |
---|---|
önemli | leading |
TR Facebook en kısa tanımıyla, insanların birbirleriyle internet üzerinden iletişime geçmelerini sağlayan ve aynı zamanda geniş kapsamlı bir bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan popüler bir sosyal medya sitesidir
EN Facebook, in the shortest definition, is a popular social media site that allows people to communicate with each other over the internet and also allows them to exchange information on wide-ranging topics
Turkki | Englanti |
---|---|
geniş | wide |
popüler | popular |
insanları | people |
TR Aynı zamanda, son dönemde gittikçe popüler olan hikaye kullanımı ile girişiminiz ile ilgili birçok bilgiyi kullanıcılara hızlı ve etkin bir şekilde aktarabilirsiniz.
EN At the same time, you can convey a lot of information to users about your enterprise quickly and effectively with stories, which have become increasingly popular recently.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
son | recently |
gittikçe | increasingly |
popüler | popular |
olan | have |
bilgiyi | information |
hızlı | quickly |
şekilde | which |
TR Aynı zamanda, sadece girişiminiz ile ilgili değil gündemle ilgili paylaşımlarda da bulunmalısınız.
EN At the same time, you should share posts about not only your enterprise but also current events.
Turkki | Englanti |
---|---|
zamanda | time |
değil | not |
da | also |
TR İçerik oluşturucular; influencerlar ve inceleme siteleri, takipçilerinin sosyal medyalarının RADAAR ile yönetilmesine yardımcı oluyor ve aynı zamanda rekabetçi tavsiye komisyonları kazanıyorlar.
EN Content creators, influencers, and review sites are helping their audiences to manage their social media with RADAAR while earning competitive referral commission.
Turkki | Englanti |
---|---|
inceleme | review |
siteleri | sites |
zamanda | while |
rekabetçi | competitive |
TR Aynı zamanda bir sosyal paylaşım platformu olarak da kabul görür
EN It is also accepted as a social networking platform because individuals and companies have their own independent LinkedIn profiles
Turkki | Englanti |
---|---|
platformu | platform |
kabul | accepted |
TR Bilgi tabanınız yalnızca kullanıcılarınız için değil, aynı zamanda olası satışlarınız ve çalışanlarınız için de yararlıdır
EN Your knowledge base isn't only helpful for your users, it's also useful for your leads and employees
Turkki | Englanti |
---|---|
bilgi | knowledge |
yalnızca | only |
değil | isn |
de | also |
TR Aynı zamanda, forking olmadan anında işlem sonlandırma yapabilen ilk blockchain
EN It is also the first blockchain to provide immediate transaction finality with no forking
Turkki | Englanti |
---|---|
işlem | transaction |
ilk | first |
blockchain | blockchain |
TR Bu nedenle ICON Project, şirketlere yönelik farklı uygulamalar arasında bir köprü görevi görmek ve aynı zamanda genel anlamda fayda sağlamak amacıyla, akıllı kontratla uyumlu açık bir blockchain olarak yaratılmıştır.
EN Thus, the ICON Project was born to act as a bridge between various implementations of enterprise solutions, while also providing the benefits of a general purpose, smart contract enabled, public blockchain platform.
Turkki | Englanti |
---|---|
farklı | various |
akıllı | smart |
blockchain | blockchain |
TR Aynı zamanda on yıllardır hata ayıklama, statik analiz ve resmi doğrulama gibi şeyler için kullanılan araçları kullanmanıza olanak sunar.
EN It also enables you to use the same tooling that has been in existence for decades for things like debugging, static analysis, and formal verification.
Turkki | Englanti |
---|---|
statik | static |
analiz | analysis |
resmi | formal |
doğrulama | verification |
şeyler | things |
TR Ontology aynı zamanda protokol gruplarına sahip zincir ağları arasındaki işbirliğine yardımcı olur
EN Ontology also supports collaboration among chain networks with protocol groups
Turkki | Englanti |
---|---|
protokol | protocol |
zincir | chain |
arasındaki | among |
grupları | groups |
TR Bu aynı zamanda, daha merkezi olmayan bir ağ için daha geniş bir cihaz kümesinin fikir birliğine katılmasına izin verecektir
EN This will also allow a broader set of devices to participate in consensus for a more decentralized network
Turkki | Englanti |
---|---|
cihaz | devices |
TR Trust Cüzdan tüm ERC20 tokenlarını saklamak için en iyi seçim olduğu gibi aynı zamanda dijital varlıklarınızı ve Ethereum (ETH)'nizi saklayabileceğiniz en kullanışlı kripto para cüzdanıdır
EN Trust Wallet is the best choice to store all ERC20 tokens and the most convenient cryptocurrency wallet to store your digital assets and to store your Ethereum (ETH)
Turkki | Englanti |
---|---|
trust | trust |
saklamak | store |
seçim | choice |
olduğu | is |
dijital | digital |
ethereum | ethereum |
eth | eth |
kullanışlı | convenient |
TR Çoklu Coin Cüzdanımız, çok çeşitli altcoin / kripto para / kripto tokenları saklayabilir. Trust Cüzdan aynı zamanda, Android ve iOS telefonlar için en güvenli Ethereum cüzdanlarından biridir .
EN Our multi-coin wallet is able to store a wide range of altcoins/crypto coins/crypto tokens, Trust Wallet is also one of the safest Ethereum wallets for Android and iOS phones.
Turkki | Englanti |
---|---|
kripto | crypto |
trust | trust |
android | android |
ios | ios |
telefonlar | phones |
ethereum | ethereum |
TR Çoklu Coin Cüzdanımız, çok çeşitli altcoin / kripto para / kripto tokenları saklayabilir.Trust Cüzdan, aynı zamanda Android ve iOS telefonlar için en güvenli TRON cüzdanlarından biridir .
EN Our multi-coin wallet is able to store a wide range of altcoins/crypto coins/crypto tokens, Trust Wallet is also one of the safest TRON wallets for Android and iOS phones.
Turkki | Englanti |
---|---|
kripto | crypto |
trust | trust |
android | android |
ios | ios |
telefonlar | phones |
TR Binance DEX üzerinde işlem yapmak için BNB'nizi kullanmanıza izin vermekle kalmaz, aynı zamanda yerleşik DApp tarayıcısında Akıllı Zincir DApp'ları ile etkileşimde bulunabilirsiniz.
EN Not only does it allow you to use your BNB to trade on the Binance DEX, you can also interact with Smart Chain DApps in the built-in DApp browser.
Turkki | Englanti |
---|---|
binance | binance |
işlem | trade |
bnb | bnb |
dapp | dapp |
akıllı | smart |
zincir | chain |
tarayıcısı | browser |
Näytetään 50 / 50 käännöstä