EN Overall, we’re still at the beginning if you’re going to claim that New Work is more than work from home and new office furniture.
{search} in Englanti voidaan kääntää seuraaviksi Turkki sanoiksi/lauseiksi:
EN Overall, we’re still at the beginning if you’re going to claim that New Work is more than work from home and new office furniture.
TR Ancak, New Work’ten homeoffice ve yeni büro eşyalarından daha fazlası bekleniyorsa, toplamda daha başlangıç safhasında bulunuyoruz.
Englanti | Turkki |
---|---|
beginning | başlangıç |
more | fazlası |
at | nda |
new | yeni |
and | ve |
the | ancak |
were | daha |
to | e |
EN What would you like to achieve? I just hope that my work helps in some way to make people aware of what is going wrong in the world at the moment, and I’m trying to focus on finding small solutions. If that helps someone, then my work is worthwhile.
TR Neye ulaşmak istiyorsun? Gayet basit, benim çalışmamın şu anda dünyada nelerin ters gittiğine biraz dikkat çekmesini umut ediyorum ve küçük çözümlere kafa yoruyorum. Bunun herhangi birine faydası oluyorsa, verdiğim uğraşa değer.
Englanti | Turkki |
---|---|
just | basit |
hope | umut |
small | küçük |
what | nelerin |
at | de |
in the world | dünyada |
and | ve |
the | anda |
achieve | ulaşmak |
my | benim |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Englanti | Turkki |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Englanti | Turkki |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Englanti | Turkki |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Englanti | Turkki |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
EN What are your fears concerning the pandemic? I’m sure the pandemic will leave a scar on society. But the real fear is that we are going to live with the pandemic for years to come or that other pandemics are going to spread.
TR Minnet duyduğun şeyler var mı? Evet, uzun zamandan beri elektronik müzikle meşgul olmak istiyordum, ve uzun zaman evde olmak zorunda kalmam, bunu hızlandırdı.
Englanti | Turkki |
---|---|
your | ve |
on | evde |
to | olmak |
EN With virtual participation, you can keep your product development program going without going anywhere
TR Ürün geliştirme programınızı, bulunduğunuz yerden sanal katılımla sürdürebilirsiniz
Englanti | Turkki |
---|---|
virtual | sanal |
development | geliştirme |
with | yerden |
program | programı |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Market now going on uptrend and Fibonacci retracement of 38% retraced to going up and then Target expect at Fibonacci retracement extension level 50% Target ????
TR USDGBP paritesinde güçlü bir majör destek kırılmış durumda şhort pozisyınu için mükemmel olduğunu düşünüyorum eğer tekrarda destek üzerine atar ise stop olunmalıdır %80 şhort %20long olarak görüyorum (YTD)
Englanti | Turkki |
---|---|
at | eğer |
of | in |
to | için |
on | üzerine |
EN Then Generation Y brought the work-life balance to the fore, and the millennials are now giving a new answer to the question about the meaning of work: work should also make a contribution to society.
TR Y kuşağı, Work-Life-Balance (İş ve Özel Hayatın Uyumu) kavramını ön plana çıkardı, milenyum kuşağı mensupları, işin ne anlam taşıdığı sorusuna yeni bir cevap veriyorlar: İş, topluma da katkı sağlamalı.
Englanti | Turkki |
---|---|
answer | cevap |
society | topluma |
life | hayatın |
work | iş |
should | ne |
and | ve |
meaning | bir |
of | in |
new | yeni bir |
EN Wise Labo is a small firm, but it’s a mighty one. Since there are often multiple projects going on at any one time, checking up and staying up-to-date on the progress of these projects has a major impact on work efficiency.
TR Wise Labo küçük ama güçlü bir firmadır. Aynı anda devam eden birçok proje olduğundan bu projelerin ilerleyişini kontrol etmek ve güncel kalmak, iş verimliliğini büyük ölçüde etkilemektedir.
Englanti | Turkki |
---|---|
small | küçük |
up-to-date | güncel |
efficiency | verimliliğini |
wise | wise |
at | de |
and | ve |
but | ama |
checking | kontrol etmek |
to | etmek |
are | kalmak |
these | bu |
the | aynı |
projects | proje |
of | anda |
multiple | çok |
EN Wise Labo is a small firm, but it’s a mighty one. Since there are often multiple projects going on at any one time, checking up and staying up-to-date on the progress of these projects has a major impact on work efficiency.
TR Wise Labo küçük ama güçlü bir firmadır. Aynı anda devam eden birçok proje olduğundan bu projelerin ilerleyişini kontrol etmek ve güncel kalmak, iş verimliliğini büyük ölçüde etkilemektedir.
Englanti | Turkki |
---|---|
small | küçük |
up-to-date | güncel |
efficiency | verimliliğini |
wise | wise |
at | de |
and | ve |
but | ama |
checking | kontrol etmek |
to | etmek |
are | kalmak |
these | bu |
the | aynı |
projects | proje |
of | anda |
multiple | çok |
EN Charlie Chaplin is the perfect example of the Jester. He brought joy to others’ lives through his clever work. Keanu Reeves represents the Innocent archetype through his easy-going lifestyle and always doing what is best for others.
TR Charlie Chaplin Soytarı'nın mükemmel bir örneğidir. Zekice çalışmalarıyla başkalarının hayatlarına neşe katmıştır. Keanu Reeves, rahat yaşam tarzı ve her zaman başkaları için en iyi olanı yapmasıyla Masum arketipini temsil eder.
Englanti | Turkki |
---|---|
represents | temsil |
and | ve |
perfect | mükemmel |
others | başkaları |
his | olan |
always | her zaman |
best | en |
EN The number of children forced to work to support their low-income families has shown a 64% spike in the 2006-2012 period compared to the population of school children who work and attend school
TR Geçim dertlerinden ötürü, ailelerine ekonomik destek vermek zorunda kalan çocukların sayısındaki artış, okula devam ederken çalışmak zorunda kalan çocukların oranına 2006-2012 döneminde %64’lük bir yükseliş olarak yansıyor
Englanti | Turkki |
---|---|
children | çocukların |
support | destek |
number | sayısı |
a | bir |
work | çalışmak |
EN In habita you can find everything you need in order to work without sacrificing your time, efficiency and quality of your work.
TR Zaman, verim, ve nitelikten ödün vermeden çalışabilmeniz için ihtiyacınız olan her şey habita'da mevcut.
Englanti | Turkki |
---|---|
time | zaman |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
EN In this way, UNDEF plays a prominent role in complementing the UN's other work—its work with governments—to strengthen democratic governance all over the world.
TR Bu şekilde, UNDEF, BM'nin diğer çalışmalarını --Hükümetlerle olan çalışmalarını- tamamlamada, dünya çapında demokratik yönetişimi güçlendirmek için belirgin bir rol oynamaktadır.
Englanti | Turkki |
---|---|
other | diğer |
democratic | demokratik |
strengthen | güçlendirmek |
role | rol |
this | bu |
world | dünya |
the | şekilde |
to | için |
EN The team member who will work in this position will take responsibility for the work and duties listed below, depending on the office manager of the institution;
TR Bu pozisyonda çalışacak ekip üyesi, kurumun ofis sorumlusuna bağlı olarak, aşağıda sıralanan iş ve görev konularıyla ilgili sorumluluk alacaktır;
Englanti | Turkki |
---|---|
responsibility | sorumluluk |
office | ofis |
work | çalışacak |
member | üyesi |
in | da |
and | ve |
this | bu |
team | ekip |
on | ilgili |
below | aşağıda |
depending | bağlı olarak |
the | olarak |
EN 8.5. By 2030, achieve full and productive employment and decent work for all women and men, including for young people and persons with disabilities, and equal pay for work of equal value
TR 8.5. 2030’a kadar gençler ve engelliler de dâhil bütün kadın ve erkeklerin tam ve üretken istihdama ve insana yakışır işlere erişimlerinin sağlanması ve eşit işe eşit ücret ilkesinin tam olarak benimsenmesi
Englanti | Turkki |
---|---|
young | genç |
productive | üretken |
pay | ücret |
women | kadın |
full | tam |
and | ve |
equal | eşit |
work | iş |
including | de |
EN Cookies are widely used when providing online services and help to make websites work, or work more efficiently as well as to provide information to the website owners
TR Çerezler, çevrimiçi hizmetler sunarken yaygın olarak kullanılır ve web sitelerinin çalışmasına veya daha verimli çalışmasına yardımcı olmanın yanı sıra web sitesi sahiplerine bilgi sağlamaya yardımcı olur
Englanti | Turkki |
---|---|
widely | yaygın olarak |
used | kullanılır |
efficiently | verimli |
information | bilgi |
owners | sahiplerine |
online | çevrimiçi |
and | ve |
help | yardımcı |
services | hizmetler |
or | veya |
EN Amway compensates and celebrates the hard work and accomplishments of those around us. We understand true success is achieved when earned the right way: through hard work and helping others.
TR Amway çevremizdekilerin zorlu çalışmalarını ve başarılarını ödüllendirir ve kutlar. Gerçek başarıya zorlu çalışmayla ve başkalarına yardım ederek doğru yoldan kazanıldığı zaman ulaşıldığını biliyoruz.
Englanti | Turkki |
---|---|
amway | amway |
success | başarı |
helping | yardım |
others | başkaları |
when | zaman |
true | gerçek |
and | ve |
we understand | biliyoruz |
right | doğru |
the | ederek |
EN Engineered to Work Your Way for the Work You Perform
TR Yaptığınız İşe Uyum Sağlayacak Şekilde Tasarlandı
Englanti | Turkki |
---|---|
to | e |
EN Made for work—rugged and ultra-secure matched with an exclusive suite of software, apps and utilities to accelerate productivity and improve decision making at the point of work
TR İş için tasarlanmış - sağlam ve ultra güvenli, üretkenliği hızlandırmak ve çalışma anında karar alımını geliştirmek için özel bir yazılım, uygulama ve özellik setine sahip
Englanti | Turkki |
---|---|
ultra | ultra |
productivity | üretkenliği |
decision | karar |
improve | geliştirmek |
and | ve |
software | yazılım |
work | çalışma |
at | anında |
the | özel |
accelerate | hızlandırmak |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Englanti | Turkki |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN Determination of the Relationship Between the Level of Work-Family Life Conflict and Job Productivity and Work Stress in Nurses
TR Hemşirelerde İş-Aile Yaşam Çatışması Düzeyi ile İş Verimliliği ve İş Stresi Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi
Englanti | Turkki |
---|---|
determination | belirlenmesi |
level | düzeyi |
life | yaşam |
productivity | verimliliği |
and | ve |
between | arasındaki |
the | ile |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Englanti | Turkki |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN The average cost was USD 1.07 million higher in breaches where remote work was a factor in causing the breach, compared to those where remote work was not a factor.
TR Uzaktan çalışmanın bir faktör olarak belirtildiği ihlallerde ortalama maliyet, uzaktan çalışmanın faktör olarak belirtilmediklerine kıyasla 1,07 milyon ABD Doları daha yüksekti.
Englanti | Turkki |
---|---|
average | ortalama |
cost | maliyet |
million | milyon |
remote | uzaktan |
compared | kıyasla |
a | bir |
EN In this way, UNDEF plays a prominent role in complementing the UN's other work—its work with governments—to strengthen democratic governance all over the world.
TR Bu şekilde, UNDEF, BM'nin diğer çalışmalarını --Hükümetlerle olan çalışmalarını- tamamlamada, dünya çapında demokratik yönetişimi güçlendirmek için belirgin bir rol oynamaktadır.
Englanti | Turkki |
---|---|
other | diğer |
democratic | demokratik |
strengthen | güçlendirmek |
role | rol |
this | bu |
world | dünya |
the | şekilde |
to | için |
EN We are looking for a female teammate to work as a Social Work Specialist in the Istanbul/Esenyurt office of the Mavi Kalem Association.
TR Mavi Kalem Derneği’nin İstanbul/Esenyurt ofisinde Sosyal Çalışma Uzmanı olarak çalışacak kadın ekip arkadaşı arıyoruz.
Englanti | Turkki |
---|---|
female | kadın |
social | sosyal |
work | çalışacak |
EN Engineered to Work Your Way for the Work You Perform
TR Yaptığınız İşe Uyum Sağlayacak Şekilde Tasarlandı
Englanti | Turkki |
---|---|
to | e |
EN Made for work—rugged and ultra-secure matched with an exclusive suite of software, apps and utilities to accelerate productivity and improve decision making at the point of work
TR İş için tasarlanmış - sağlam ve ultra güvenli, üretkenliği hızlandırmak ve çalışma anında karar alımını geliştirmek için özel bir yazılım, uygulama ve özellik setine sahip
Englanti | Turkki |
---|---|
ultra | ultra |
productivity | üretkenliği |
decision | karar |
improve | geliştirmek |
and | ve |
software | yazılım |
work | çalışma |
at | anında |
the | özel |
accelerate | hızlandırmak |
EN Our bounty list provides extensive information on bounty campaignes including the types of work, amounts of reward for each type of work and outside platforms used to run the bounty campaign.
TR Ödül listemiz, çalışma türleri, her çalışma türü için ödül miktarları ve ödül kampanyasını yürütmek için kullanılan dış platformlar dahil, ödül kampanyaları hakkında geniş bilgi sağlar.
Englanti | Turkki |
---|---|
provides | sağlar |
platforms | platformlar |
campaign | kampanyası |
work | çalışma |
reward | ödül |
extensive | geniş |
information | bilgi |
including | dahil |
and | ve |
used | kullanılan |
to | hakkında |
for | için |
EN Pilot, software developer, project manager: the coronavirus crisis is forcing many employees into work short-time work. We reveal here what is good about it.
TR Pilot, yazılım uzmanı, proje yöneticisi: Korona kriziyle sayısız çalışan kısa mesaiye geçti. Uygulamanın iyi yanlarını açıklıyoruz.
Englanti | Turkki |
---|---|
software | yazılım |
manager | yöneticisi |
coronavirus | korona |
many | sayısız |
good | iyi |
employees | çalışan |
short | kısa |
project | proje |
EN Work-life blending refers to the merging of work and private life in order to take more account of the individual needs of employees
TR Work-Life-Blending kavramıyla, çalışanın bireysel ihtiyaçlarını daha iyi gözetebilmek için iş hayatı ve özel hayatın birbiriyle kaynaşması kastediliyor
Englanti | Turkki |
---|---|
work | work |
and | ve |
individual | bireysel |
needs | ihtiyaçlarını |
life | hayat |
of | in |
to | için |
the | özel |
more | daha |
EN German expats appreciate creative and interesting tasks, the possibility of mobile work and work from home, flexible working hours and good pay
TR Alman expat’lar yaratıcı ve ilginç görevlere, mobil çalışma olanaklarına ve home office uygulamasına, bir de esnek çalışma saatlerine ve dolgun ücrete değer veriyorlar
Englanti | Turkki |
---|---|
mobile | mobil |
flexible | esnek |
creative | yaratıcı |
interesting | ilginç |
pay | bir |
work | çalışma |
and | ve |
EN It links work and studies, looks at the latest trends and provides new work tools.
TR Bu öğrenim, işi ve yükseköğrenimi iç içe geçiriyor ve en yeni trendleri ve New Work araçlarını öğretiyor.
Englanti | Turkki |
---|---|
trends | trendleri |
and | ve |
looks | bu |
work | iş |
new | yeni |
tools | araçlarını |
latest | en |
EN He is the author of the New Work Charter and lecturer for New Work and organizational development at the Technical University of Nuremberg.
TR Modern İş Belgesi’ni (New Work Charta) kaleme alan Väth, Nürnberg Teknik Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi ve New Work ve Organizasyon Geliştirme dersleri veriyor .
Englanti | Turkki |
---|---|
new | new |
work | work |
and | ve |
development | geliştirme |
technical | teknik |
of | alan |
EN What were your reasons as a doctor to work for a public health department? I find it attractive that my work here covers a very wide range of medical matters and at the same time also involves social issues
TR Bir tıpçı olarak sizi sağlık müdürlüğünde çalışmaya iten neydi? Tıp alanında geniş soru ve çözüm yelpazesini kapsaması ve aynı zamanda sosyal ve toplumsal konuları içermesi işimi cazip kılan unsurlar
Englanti | Turkki |
---|---|
time | zamanda |
issues | konular |
wide | geniş |
social | sosyal |
health | sağlık |
medical | tıp |
at | nda |
and | ve |
the | aynı |
same | bir |
of | sizi |
EN One major issue is reconciling work and family life: many women want to work part-time so that they can raise their children or take care of family members
TR Meslek ve ailenin bağdaşırlığı önemli bir konu, birçok kadın çocuklarını eğitmek veya aile fertlerine bakmak için yarım gün çalışmak istiyor
Englanti | Turkki |
---|---|
family | aile |
women | kadın |
want | istiyor |
or | veya |
time | gün |
and | ve |
many | çok |
of | in |
work | çalışmak |
EN They are prepared for a job in nursing step by step: they began a German course in October 2017, and soon will be embarking on work experience placements that will give them insights into the everyday work of a nurse
TR Bakıcılık mesleğinin günlük akışı hakkında bilgi edinebilmek için yakında stajlar yapacaklar
Englanti | Turkki |
---|---|
soon | yakında |
everyday | günlük |
insights | bilgi |
of | in |
give | için |
EN All your work is saved automatically, as you work.
TR Siz çalışırken tüm işlerinizotomatik olarak kaydedilir.
Englanti | Turkki |
---|---|
work | iş |
saved | kaydedilir |
all | tüm |
as | olarak |
EN What may work for one site to get it to the top of the front page may not necessarily work for the next site
TR Bir siteyi ön sayfanın en üstüne çıkarmak için işe yarayabilecek bir şey, bir sonraki site için işe yaramayabilir
Englanti | Turkki |
---|---|
may | ne |
work | iş |
site | site |
of | in |
next | sonraki |
top | en |
Näytetään 50 / 50 käännöstä