EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
Käännä "got an idea" kielelle Turkki
Näytetään 50 / 50 käännöstä lauseelle "got an idea" kielestä Englanti kielelle Turkki
Käännös kielestä Englanti kieleen Turkki / got an idea
Englanti
Turkki
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN "It's got its faults and some sketchy characters, but it's THE park of SF, period. It's got it all: stadium, conservatory, and some of the finest patches of grass on which to trip your balls off."
TR "Şehre oldukça yakın, yemyeşil koca bir park. Koşan insanlar ve sincaplar için harika!"
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| characters | a |
| park | park |
| finest | harika |
| all | oldukça |
| of | in |
| to | için |
| and | ve |
| off | bir |
EN During one of his trips to Leipzig, Klautz got the idea to publish the work of (German-language) authors who had not been able to have their books published in their native country
TR Leipzig'e yaptığı seyahatlerden birisinde, Klautz kitaplarını ana vatanlarında yayınlatma şansı bulamamış olan (Almanca konuşan) yazarların çalışmalarını yayınlama fikrini buldu
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| of | ın |
| publish | yayınlama |
| had | olan |
| authors | yazarlar |
| german | almanca |
| books | kitaplar |
EN We have to say that whilst no direct credit or payment can be given for any idea, the real satisfaction is seeing your idea in a Football Manager title in the future!
TR Herhangi bir fikir için doğrudan bir takdir veya ödeme sağlanamasa da gerçek memnuniyetin gelecekte Football Manager oyununda fikrinizi görmek olduğunu söylemeliyiz!
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| direct | doğrudan |
| idea | fikir |
| football | football |
| manager | manager |
| real | gerçek |
| in | da |
| is | olduğunu |
| to | görmek |
| for | için |
| or | veya |
| any | herhangi |
| a | bir |
| payment | ödeme |
EN How did the idea to open a zero waste shop arise? The idea came from our founder Milena Glimbovski
TR Ambalajsız ürünler satan bir mağaza açılmasına önayak olan neydi? Bu kurucumuz Milena Glimbovski’nin fikriydi
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| did | bu |
EN Got a question about our tools or data? Chances are good that there's an answer ready for you.
TR Araçlarımız veya verilerimizle ilgili yardıma mı ihtiyacınız var? Büyük olasılıkla bu konuda kapsamlı bir makale yayınlamışızdır.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| good | büyük |
| about | ilgili |
| or | veya |
| a | bir |
| tools | araçları |
EN Though we’ve grown from a small startup to a large international company, we remain fully committed to the fundamental values that got us where we are now: adapting to change versus following a strict plan and by placing individuals over processes
TR Küçük bir girişimden büyük bir uluslararası firmaya dönüşmemize rağmen, bizi şu anki konumuza getiren temel değerlere tamamen bağlıyız: katı bir plana bağlı kalmak yerine değişime ayak uydurmak ve bireyleri sürece dahil etmek
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| small | küçük |
| company | iş |
| fully | tamamen |
| plan | plana |
| international | uluslararası |
| large | büyük |
| and | ve |
| over | de |
| us | bizi |
| to | etmek |
| are | kalmak |
EN We appreciate your drive to lead the analysis, but you are more than welcome to ask us any question regarding the figures you got. Our seasoned analytics and data interpreters will be happy to share their vision with you.
TR Analizlere liderlik etme isteğinizi anlıyoruz ama sahip olduğunuz rakamlarla ilgili herhangi bir sorunuzda memnuniyet duyarız. Tecrübeli analitik ve veri yorumcularımız görüşlerini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacaktır.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| share | paylaş |
| vision | görüş |
| data | veri |
| the | etme |
| but | ama |
| any | herhangi |
| and | ve |
| to | sahip |
EN Whether you want simple managed WordPress hosting or powerful cloud hosting from DigitalOcean, we’ve got a hosting solution that fits your project.
TR İster basit yönetilen WordPress barındırma hizmeti isterse DigitalOcean tarafından sağlanan güçlü bulut barındırma hizmeti arıyor ol, projene uygun bir barındırma çözümü sunabiliriz.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| managed | yönetilen |
| wordpress | wordpress |
| or | isterse |
| cloud | bulut |
| digitalocean | digitalocean |
| powerful | güçlü |
| solution | çözümü |
| simple | basit |
| fits | uygun |
| hosting | barındırma |
| a | bir |
EN With 30,000 signatures, we got an investigation commission established within the Turkish parliament
TR Türkiye’de mevsimlik tarım işçiliği üzerine Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurulmasını sağladık
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| with | üzerine |
EN On the 3rd anniversary the Syrian conflict, Kerem Yücel’s photography documenting the lives of the Syrians got showcased in an exhibition supported by STL.
TR Suriye Savaşı’nın üçüncü yıl dönümünde, evlerini terk ederek Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilerin fotoğraflarla hikayelerini, sözlerini Kerem Yücel’in objektifinden Misafir Sergisi ile paylaştık.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| syrian | suriyeli |
| the | üçüncü |
| of | ile |
EN Gade continues to work at the job she got in the scope of our short-term...
TR Geçim kaynağına erişim ve ekonomik özgürlük, tüm kadınların;...
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| of | ın |
| to | tüm |
| our | ve |
EN Whatever your device or operating system, we’ve got you: Windows, Mac, PlayStation 4, Xbox One, Nintendo Switch, and more. Play your favourite games on the go.
TR Cihazınız veya işletim sisteminiz ne olursa olsun biz oradayız: Windows, Mac, PlayStation 4, Xbox One, Nintendo Switch ve daha fazlası. İstediğin oyunu oynamakta özgürsün.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| windows | windows |
| mac | mac |
| xbox | xbox |
| switch | switch |
| more | fazlası |
| device | cihaz |
| or | veya |
| and | ve |
EN Catch all of the latest car reveals and hot news straight from the Tokyo motor show. We've got all the latest pictures and information.
TR Las Vegas'ta düzenlenecek SEMA Fuarı'ndan canlı yayınlar, kısa önizlemeler, yeni araçların ve konseptlerin yüzlerce fotoğrafı.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| of | ın |
| car | araç |
| and | ve |
| latest | yeni |
EN Professional-grade repair tools for any repair. We've got the exact tool you'll need for the job.
TR Her türlü onarım işlemi için profesyonel tamir aletleri. Bu iş için tam da ihtiyacınız olan alet bizde var.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| job | iş |
| professional | profesyonel |
| exact | tam |
| need | ihtiyacınız |
| got | bu |
| for | için |
| the | var |
EN Fixing and reusing what we’ve already got just makes sense.
TR Zaten halihazırda sahip olduğumuz şeyleri tamir etmek ve yeniden kullanmak çok mantıklı.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| and | ve |
| what | etmek |
| already | zaten |
EN Your personal coding playground. We’ve got several tiers of hosting plans with tons of storage and bandwidth.
TR Kişisel kodlama oyun alanın. Çok geniş depolama alanı ve bant genişliği sunan birden fazla barındırma planı seviyemiz bulunmaktadır.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| personal | kişisel |
| coding | kodlama |
| of | ın |
| hosting | barındırma |
| storage | depolama |
| bandwidth | bant genişliği |
| with | fazla |
| and | ve |
EN Want to buy bitcoin? Swap your Ethereum (ETH) for Stellar Lumens (XLM)? Settle on-chain? We got you covered.
TR Bitcoin mi almak istiyorsunuz? Ethereum'unuzu (ETH) Stellar Lumens (XLM) ile takas mı etmek istiyorsunuz? Zincir üzerinde işlem mi yapmak istiyorsunuz? Bizimle yapabilirsiniz.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| bitcoin | bitcoin |
| swap | takas |
| eth | eth |
| stellar | stellar |
| chain | zincir |
| covered | ile |
| on | üzerinde |
EN If you got cookied once, switching to another browser doesn't help you, as long as your device still have the Local Shared Object cookie - the type of cookies which reproduces in all your browsers.
TR Cihazınızda Cookie'ler kurulduktan sonra, cihazınızda yerel olarak paylaşılan Cookie nesnesi (tüm tarayıcılarınızda yeniden üretilen Cookies türü) olduğu sürece, başka bir tarayıcıya geçmenize yardımcı olmaz.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| as long as | sürece |
| help | yardımcı |
| local | yerel |
| device | cihaz |
| shared | paylaşılan |
| browser | tarayıcı |
| all | tüm |
| browsers | tarayıcılar |
| type | tür |
| the | başka |
EN After evercookie got this data, it erases the special HTTP cookie and creates the identical request to the same file but doesn't put any user information in it
TR Evercookie bu verileri aldıktan sonra, özel HTTP çerezini siler ve aynı dosyaya aynı isteği oluşturur ancak içine herhangi bir kullanıcı bilgisi koymaz
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| http | http |
| creates | oluşturur |
| request | isteği |
| user | kullanıcı |
| this | bu |
| and | ve |
| data | verileri |
| any | herhangi |
| the | aynı |
| but | ancak |
| same | bir |
| to | sonra |
EN Recognisable at a glance, this Discovery will be the production vehicle for our Italian video team. It's even got a drone launch pad!
TR Bu satın alma, Motorsport Network Driven Lifestyle bölümüne müzayede izleme özelliği getiriyor.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| this | bu |
EN “Got it, love it, super stoked. Just did a simple RAM and SSD upgrade for my computer. Tools were a treat and are high quality.”
TR “Anladım, bayıldım, çok memnunum. Sadece bilgisayarım için basit bir RAM ve SSD yükseltmesi yaptım. Araçlar harika ve çok kaliteliydi.”
EN Pacific, Atlantic or Caribbean, we’ve got it covered with resorts ready to pamper you
TR Pasifik, Atlantik veya Karayipler, sizi şımartmaya hazır tatil köyleri ile her şeyi hazırladık
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| pacific | pasifik |
| atlantic | atlantik |
| caribbean | karayipler |
| ready | hazır |
| or | veya |
| resorts | tatil |
| it | sizi |
| covered | ile |
| to | şeyi |
EN There's no question—we've got a lot to catch up on. Whether it's a romantic couples' retreat, a getaway trip with friends or a weekend family staycation close to home, let's make up for lost time and make every moment count.
TR Şüphesiz arayı kapatacağımız çok şey var. İster çiftler için romantik bir inziva, isterse arkadaşlarla bir kaçamak seyahati veya bir hafta sonu aile tatil konaklaması olsun, kaybedilen zamanı telafi edin ve her dakikayı değerlendirin.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| couples | çiftler |
| romantic | romantik |
| weekend | hafta |
| family | aile |
| and | ve |
| or | isterse |
| a | bir |
EN UK funding rounds: Ambitious early-stage tech startups that got investments in Feb 2021
TR Birleşik Krallık fonlama aşamaları: Şubat 2021'de yatırım alan, teknoloji alanında faaliyet gösteren azimli yeni girişim şirketleri
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| tech | teknoloji |
| in | alan |
EN In the case of Manat, there was no time to waste so when contacted by her family, our teams got to it right away.
TR Manat’ın ailesi ekiplerimizle temasa geçtiğinde ekiplerimiz Manat’ın bir an önce eğitim hayatına rahatça devam edebilmesi için hemen harekete geçtiler.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| family | ailesi |
| right away | hemen |
| of | in |
| the | önce |
EN We Got Together with CSOs from Different Cities in CSO Management Training
TR BİRLİKTE Birinci Yılını Geride Bıraktı
EN Gade continues to work at the job she got in the scope of our short-term...
TR Erhan, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine destek olabilmek için...
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| of | in |
| to | için |
EN Gade continues to work at the job she got in the scope of our short-term employment project that was a lifeline support for herself and her family during the pandemic
TR Gade, kendisi ve ailesi için pandemi döneminde can suyu olan kısa dönemli istihdam projemiz kapsamında edindiği işte çalışmaya devam ediyor
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| family | ailesi |
| pandemic | pandemi |
| gade | gade |
| short | kısa |
| at | nda |
| a | olan |
| job | iş |
| of | in |
| continues | devam ediyor |
| and | ve |
| scope | kapsamında |
EN “Two of my sons got married and had kids,” she says as she kisses one of her grandchildren
TR “İki oğlum evlendi ve çocukları oldu,” diyor torunlarından birini öperken
EN Once you’ve got an automated transcript, your seconds away from creating accessible captions & subtitles for your video. Customizing and fine-tuning your captions has never been easier.
TR Otomatik bir transkripte sahip olduktan sonra, videonuz için erişilebilir altyazılar ve altyazılar oluşturmanıza saniyeler kaldı. Altyazılarınızı özelleştirmek ve ince ayar yapmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| automated | otomatik |
| transcript | transkripte |
| seconds | saniyeler |
| video | videonuz |
| accessible | erişilebilir |
| easier | kolay |
| and | ve |
| an | bir |
| subtitles | altyazılar |
| for | için |
| from | kadar |
EN If security and control is important, we’ve got you covered. Sonix is a completely automated system so no human has access to your data.
TR Güvenlik ve kontrol önemliyse, sizi koruruz. Sonix tamamen otomatik bir sistemdir, böylece hiçbir insan verilerinize erişemez.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| sonix | sonix |
| completely | tamamen |
| automated | otomatik |
| no | hiçbir |
| human | insan |
| security | güvenlik |
| control | kontrol |
| and | ve |
| a | bir |
EN You’ve got tight deadlines and you need to get a bunch of people across your content and you need it done fast
TR Son teslim tarihleriniz sıkıdır ve içeriğinizde bir grup kişiye ulaşmanız gerekir ve bunun hızlı bir şekilde yapılması gerekir
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| fast | hızlı |
| and | ve |
| a | bir |
EN If you are a small team or thousands of users we’ve got a multi-user plan that is perfect for you too.
TR Küçük bir ekip veya binlerce kullanıcıysanız, sizin için de mükemmel olan çok kullanıcılı bir planımız var.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| small | küçük |
| team | ekip |
| users | kullanıcı |
| perfect | mükemmel |
| or | veya |
| of | in |
| plan | plan |
| for | için |
EN We know you’ve got tight deadlines and you need an easy way to get your transcripts out to your transcribers seamlessly
TR Son teslim tarihleriniz olduğunu biliyoruz ve transkriptlerinizi transkripterlerinize sorunsuz bir şekilde aktarmak için kolay bir yola ihtiyacınız var
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| easy | kolay |
| seamlessly | sorunsuz |
| your transcripts | transkriptlerinizi |
| out | son |
| we know | biliyoruz |
| you need | ihtiyacınız |
| and | ve |
EN I got into a habit of skipping half of my university classes because I felt no motivation to go, or I overslept because I had been up for long hours the previous night
TR Gitmek için motivasyonum olmadığı için üniversite derslerimin yarısını atlamayı alışkanlık haline getirdim ya da önceki gece uzun saatler ayakta kaldığım için uyuyakaldım
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| hours | saatler |
| night | gece |
| university | üniversite |
| long | uzun |
| of | in |
| been | ya |
| previous | önceki |
| into | da |
EN I switched to a flip phone for a while but got annoyed by the discomfort and now I am using my smartphone again
TR Bir süre flip telefona geçtim ama rahatsızlıktan rahatsız oldum ve şimdi tekrar akıllı telefonumu kullanıyorum
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| while | süre |
| again | tekrar |
| now | şimdi |
| but | ama |
| and | ve |
| a | bir |
EN Early diabetes that got severe because I only ate things that could be eaten with one hand while at the computer.
TR Bilgisayar başındayken sadece tek elimle yenebilecek şeyleri yediğim için ağırlaşan erken diyabet.
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| early | erken |
| computer | bilgisayar |
| things | şeyleri |
| because | için |
EN When I was about 10 we got the internet, and this strengthened this feeling
TR Ben 10 yaşlarındayken internete kavuştuk ve bu bu duyguyu güçlendirdi
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| i | ben |
| and | ve |
| this | bu |
| the internet | internete |
EN You can send in a short story of about 250 words describing how things were, what it was like in active addiction, how you got to ITAA, and what gems you have found so far in recovery
TR İşlerin nasıl olduğunu, aktif bağımlılığın nasıl olduğunu, ITAA'ya nasıl ulaştığınızı ve şu ana kadar iyileşme sürecinde hangi mücevherleri bulduğunuzu açıklayan yaklaşık 250 kelimelik kısa bir hikaye gönderebilirsiniz
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| short | kısa |
| story | hikaye |
| active | aktif |
| a | bir |
| it | olduğunu |
| and | ve |
| how | nasıl |
| in | yaklaşık |
EN Whether you look to create a business presentation or a personal slideshow, we’ve got you covered
TR Bir iş sunumu ya da kişisel slayt gösterisi oluşturmak istiyorsanız çözüm burada
| Englanti | Turkki |
|---|---|
| whether | ya |
| or | burada |
| personal | kişisel |
| a | bir |
Näytetään 50 / 50 käännöstä
Samanlaisia käännöksiä
got we’ve got ve got you’ve got once you’ve got we’ve already got got something it’s got everything she got got off he got got quite user got com got money got free ve already got ve got everything brand got company got really got competitors got ve got access it’s got already got got involved got access got asked still got design got j got software got sure you’ve got got started got questions got it shes got skills got the internet got brendon users we’ve got know you’ve got got cookied once got a lot got back got better i’ve got got ready training got site got got together got stuckKäännä {search} toiselle kielelle
Espanja 
Hollannin kieli 
Indonesialainen 
Kiillottaa 
Kiinalainen 
Korealainen 
Norjan kieli 
Portugalin kieli 
Ranskan kieli 
Ruotsin kieli 
Saksan kieli 
Suomalainen 
Turkki 
Tšekki 
Unkarin kieli 
Venäjän kieli 
arabi 
italialainen 
japanilainen 
vietnam