TR Almanya endüstrisi, gayri safi değer üretiminde % 22,9’luk pay sahibidir; G7 ülkeleri arasındaki en yüksek pay elektronik endüstrisi, makina imalatı ve kimya alanında ciddi söz sahibidir
TR Almanya endüstrisi, gayri safi değer üretiminde % 22,9’luk pay sahibidir; G7 ülkeleri arasındaki en yüksek pay elektronik endüstrisi, makina imalatı ve kimya alanında ciddi söz sahibidir
EN The German industry has a share of 22.9% in gross value production; The highest share among the G7 countries has a serious part in the electronics industry, machinery manufacturing and chemistry
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
endüstrisi | industry |
değer | value |
arasındaki | among |
elektronik | electronics |
ve | and |
kimya | chemistry |
ciddi | serious |
TR Almanya endüstrisi, gayri safi değer üretiminde % 22,9’luk pay sahibidir; G7 ülkeleri arasındaki en yüksek pay elektronik endüstrisi, makina imalatı ve kimya alanında ciddi söz sahibidir
EN The German industry has a share of 22.9% in gross value production; The highest share among the G7 countries has a serious part in the electronics industry, machinery manufacturing and chemistry
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
endüstrisi | industry |
değer | value |
arasındaki | among |
elektronik | electronics |
ve | and |
kimya | chemistry |
ciddi | serious |
TR Türkiye’de son yıllarda, devletin, sahip olduğu birçok kuruluşunu ve mal varlığını özel kişilere devretmesi ile özelleştirme alanında ciddi bir artış gözlenmektedir
EN Recent decades have seen a rigorous privatisation program in Turkey, with the state divesting ownership of a large number and range of state-owned enterprises and assets into private hands
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
türkiye | turkey |
son | recent |
sahip | have |
özel | private |
TR İstanbul Finans Merkezi’nin FinTek alanında küresel merkez olmasını güçlendirecek şekilde, ödemeler alanında düzenleyici deney alanı (sandbox) ve FinTek girişimlerinin desteklenmesi için Finans ve Teknoloji Üssü kurulacaktır.
EN A regulatory test area (sandbox) in the field of payments and a Finance and Technology Base will be established to support FinTech initiatives, which will strengthen the Istanbul Financial Center?s internationalization.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ödemeler | payments |
düzenleyici | regulatory |
teknoloji | technology |
TR Android işletim sistemi, perakande satış alanında PCI DSS, sağlık hizmetleri alanında HIPAA ve hükümete ait FIPS 140-2 de dahil olmak üzere pek çok dikey pazarda düzenleme nitelikli güvenlik şartnamelerini karşılamaktadır.
EN Android OS is meeting regulatory security certifications in multiple verticals, including retail via PCI DSS, healthcare’s HIPAA and government’s FIPS 140-2.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
android | android |
sistemi | os |
satış | retail |
hipaa | hipaa |
ve | and |
fips | fips |
olmak | is |
çok | multiple |
güvenlik | security |
TR İstanbul Finans Merkezi’nin FinTek alanında küresel merkez olmasını güçlendirecek şekilde, ödemeler alanında düzenleyici deney alanı (sandbox) ve FinTek girişimlerinin desteklenmesi için Finans ve Teknoloji Üssü kurulacaktır.
EN A regulatory test area (sandbox) in the field of payments and a Finance and Technology Base will be established to support FinTech initiatives, which will strengthen the Istanbul Financial Center?s internationalization.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ödemeler | payments |
düzenleyici | regulatory |
teknoloji | technology |
TR Belli iş makineleri ve lazer alanında piyasa ve teknoloji öncüsü konumundaki bu firma, iş organizasyonu alanında da uzun zamandan beri inovatif fikirlere ağırlık veriyor
EN The market and technology leader in certain kinds of machine tools and lasers has also long relied on innovative ideas for work organization
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
belli | certain |
piyasa | market |
teknoloji | technology |
uzun | long |
TR Eğitici elbette KENDİ ALANINDA daha uzmandır ve teknolojiyi çok yakından tanır, AMA DEDİĞİM GİBİ SIRF KENDİ ALANINDA
EN The instructor is of course specialized in his or her field and is very well-informed about the technology, and that’s it
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
elbette | of course |
ve | and |
teknolojiyi | technology |
çok | very |
ama | it |
TR Deneyimli ve nitelikli ekibimiz, teminat yönetimi alanında en yüksek kalite standartları ve dürüstlük sağlarken tarım uzmanlarımız da mahsul izleme alanında doğru hasat ve ürün tahminleri sunar.
EN Our experienced and qualified team provides the highest standards of quality and integrity in collateral management, while crop monitoring by our expert agronomists delivers accurate harvesting and yield estimates.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
deneyimli | experienced |
nitelikli | qualified |
yönetimi | management |
standartları | standards |
izleme | monitoring |
TR Kültür alanında PoC’ların, queerlerin ve genç kadınların* ya da kadın olarak okunanların yüksek pozisyonlarda bulunması çok önemli, zira onlar olmadan çeşitlilikten bahsetmek söz konusu olamaz
EN It is important for PoC, queer people and young women* or persons who are read as female to occupy high positions in the cultural sector because there will never be diversity without them
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
kültür | cultural |
genç | young |
yüksek | high |
önemli | important |
olmadan | without |
TR Korona krizi sayesinde e-öğrenmede bir ivme mi yaşıyoruz? Ben burada pragmatik bir dönüşümden söz etmek isterim: Çok sayıda öğretmen şu anda e-öğrenme alanında deneyim topluyor
EN Are we experiencing a boom in e-learning because of the corona crisis? In this context I would prefer to speak of a pragmatic shift: many teachers are in the process of gaining experience with e-learning
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
korona | corona |
krizi | crisis |
burada | this |
deneyim | experience |
TR Paranın tasarruf edilmesi söz konusu olduğunda bu, araştırma ve geliştirme alanında çabucak gerçekleşiyor
EN When money is short it's often research and development that quickly face cuts
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
olduğunda | when |
araştırma | research |
ve | and |
geliştirme | development |
çabucak | quickly |
TR "Peter Hahn uzaktan çalışmaya geçtiğinde VPN'imizin ciddi performans sorunlarına neden olduğunu gördük
EN "When Peter Hahn transitioned to working remotely, we found that our VPN was causing serious performance issues
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
peter | peter |
uzaktan | remotely |
vpn | vpn |
ciddi | serious |
performans | performance |
neden | to |
sorunları | issues |
TR Sam, sizi ciddi anlamda bir SEO uzmanı yapacak :). Teşekkürler
EN Sam will literally make you an SEO specialist :). Thank you
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
sam | sam |
sizi | you |
bir | an |
seo | seo |
yapacak | will |
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
temiz | clean |
su | water |
erişim | access |
ve | and |
ciddi | serious |
risk | risks |
afet | disaster |
toplum | community |
temelli | based |
sağlık | health |
hijyen | hygiene |
TR Ciddi şeyler yapıyoruz ama tutkuyla
EN We do serious things but with passion
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ciddi | serious |
şeyler | things |
TR Ciddi güvenlik işletim sistemleri ve açık kaynak yazılım kullanıyoruz
EN We use operating systems and open source software that take security seriously
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
güvenlik | security |
sistemleri | systems |
ve | and |
açık | open |
kaynak | source |
yazılım | software |
TR Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasasına 2018'de ciddi tamir muafiyetleri kazandık.
EN We won major repair exemptions to the Digital Millenium Copyright Act in 2018.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
dijital | digital |
telif | copyright |
tamir | repair |
TR Ünlü "Doge" internet karikatürüne dayanan bu dijital para, logo olarak bu karikatürün Shiba Inu köpeğini taşımaktadır ve Bitcoin'in daha az ciddi ve eğlenceli alternatifi olmayı hedefler
EN Based on the famous "Doge" internet meme, the digital currency carries the meme's Shiba Inu dog as its logo and aims to be a more light-hearted and fun alternative to Bitcoin
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
doge | doge |
internet | internet |
logo | logo |
bitcoin | bitcoin |
eğlenceli | fun |
TR Ciddi bir yangın tehlikesi mevcut.
EN In extreme cases, the problem could set the vehicles on fire.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
yangın | fire |
TR C-Stok parçalarının dış yüzeyleri ciddi şekilde hasar görmüş ancak tamamen kullanılabilir durumdalar
EN C-Stock parts have major cosmetic wear but are fully functional
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ancak | but |
tamamen | fully |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Ticari amaçlı olmadığı iddia edilse de dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahip olması ve ciddi ticari başarıların yakalanmış olması sebebi ile, müzik endüstrisinin bel kemiği niteliğindedir
EN Allmusic states that, “of all rock & roll’s myriad forms, heavy metal is the most extreme in terms of volume, machismo and theatricality.” Heavy metal has long had a worldwide following of fans known as metalheads or headbangers
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
dünya | worldwide |
büyük | most |
TR Yaklaşık iki yıldır, tüm dünya modern çağın en ciddi sağlık krizlerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Salgın, iş piyasasından sağlık hizmetlerine kadar hayatın çeşitli sektörlerinde büyük değişiklikle...
EN For almost two years now, the world has been struggling with one of the most serious health crises of the modern world, COVID-19 pandemic. While the pandemic has resulted in major changes in various sectors of life from...
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
dünya | world |
modern | modern |
ciddi | serious |
sağlık | health |
salgın | pandemic |
hayatı | life |
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ve | and |
uzmanlık | expertise |
türkiye | turkey |
örnekleri | examples |
TR Kaya, göçmen ve mültecilerin piyasaya katılımlarında uzmanlık desteği aldıkları koşulda ekonomiye ciddi katkı yapabilme potansiyeli olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve dünyadan bazı örnekleri paylaştı.
EN Kaya emphasized that when supported with access to relevant expertise, refugees have the capacity to make significant contributions to the economy and she shared a number of examples from Turkey and abroad.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ve | and |
uzmanlık | expertise |
türkiye | turkey |
örnekleri | examples |
TR Ve mucize şu ki, ITAA'ya katıldığımdan beri ciddi bir internet kanaması yaşamadım (gerçi birkaç kez kısa bir süre için alt çizgimi geçtim)
EN And the miracle is that since I joined ITAA I haven’t had a severe internet binge (although I have briefly crossed my bottom lines a few times)
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
itaa | itaa |
internet | internet |
kez | times |
alt | bottom |
TR Son ciddi ilişkimin üzerinden 19 yıl geçti.
EN 19 years since my last serious relationship.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
son | last |
ciddi | serious |
yıl | years |
TR Renderforest, görsel olarak cazip, etkileyici ve etkili video şablonları sayesinde, oluşturduğum içerikleri çok ciddi şekilde kaliteli hale getiriyor.
EN Renderforest is a key enhancement to the content that I create because of its visually appealing, impactful, and effective video templates.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
renderforest | renderforest |
etkili | effective |
video | video |
şablonları | templates |
TR Bugün küçük ya da büyük ölçekli tüm markalar, Facebook?un kendileri için ne kadar ciddi bir reklam ve iletişim alanı olduğunu keşfetmiş durumda
EN Today, all brands, small or large, understand how critical Facebook is for them in advertising and communication
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
bugün | today |
küçük | small |
büyük | large |
tüm | all |
markalar | brands |
reklam | advertising |
iletişim | communication |
olduğunu | is |
TR Dahil olduğunuz pakete göre yükleme kapasiteniz ciddi anlamda artış gösterir
EN Your uploading quota increases significantly depending on the package that you choose
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
göre | depending |
TR Özel günler, markaların bilhassa çok önemsediği ve fırsat olarak gördüğü günler arasındadır.Kolektif ya da evrensel düzeyde karşılık bulan özel günler, sene boyunca markalar tarafından ciddi bir ilgiyle karşılanır
EN Special days are among the moments that brands attach great importance to and see as opportunities.Special days, which are recognized collectively or universally, are met with great interest by brands throughout the year
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
günler | days |
fırsat | opportunities |
özel | special |
markalar | brands |
TR Fakat örneğin sadece 25-30 yıldan bu yana kutlanan kimi özel günler, yarattığı etkiyle ciddi bir fark yaratabiliyor.
EN However, some special days that have been celebrated for only 25-30 years, for example, can make a serious difference with the effects that they create.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
günler | days |
ciddi | serious |
fark | difference |
TR Bir sene içinde yüzlerce özel gün olsa da aslında bunların çok azı ciddi bir etki yaratıyor
EN Although there are hundreds of special days in a calendar year, very few of them actually make a serious impact
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
özel | special |
gün | days |
olsa | although |
aslında | actually |
ciddi | serious |
etki | impact |
TR Markaların özel günleri kutlamak adına ciddi ve profesyonel bir hazırlık yapmaları gerekir
EN Brands need to make serious and professional preparations to celebrate special days
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
özel | special |
ciddi | serious |
profesyonel | professional |
TR Dünyada finansal eşitsizliğe yönelik ciddi sorunlar bulunuyor
EN The world has a significant problem with financial inequality
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
finansal | financial |
TR Ethereum işlem ücretlerindeki artış, DeFi kullanıcıları için ciddi sürtüşme ve maliyetlere neden oldu
EN The rise in Ethereum transactions fees has caused serious friction and costs for DeFi users
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ethereum | ethereum |
işlem | transactions |
kullanıcıları | users |
ciddi | serious |
TR Temiz su kaynaklarına erişim ve kanalizasyon sistemi eksikliğinin ciddi risk oluşturduğu afet bölgesinde toplum temelli sağlık ve hijyen eğitimleri gerçekleştirdik
EN We delivered community-based health and hygiene trainings in disaster areas where access to clean water and insufficient sewage infrastructure are serious risks
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
temiz | clean |
su | water |
erişim | access |
ve | and |
ciddi | serious |
risk | risks |
afet | disaster |
toplum | community |
temelli | based |
sağlık | health |
hijyen | hygiene |
TR Bir sertifikanın süresinin dolmasının ticari sonuçları ciddi olabilir
EN The commercial consequences of expiring a certificate can be serious
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ticari | commercial |
ciddi | serious |
olabilir | can |
TR Almanlar espri yapabilirler mi? Ciddi mi? Küçük bir inceleme.
EN Why many Germans do not become parents until late in life, and how families are supported by the state.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
almanlar | germans |
TR Hareket halindeyken koruma ciddi bir konu
EN Protection on-the-go just got serious
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
koruma | protection |
ciddi | serious |
TR Simon-Kucher, medya ve eğlence şirketlerinin kârlılıklarını artırarak hızla değişip gittikçe dijitalleşen bir pazarda büyümelerine yardımcı olma noktasında ciddi bir deneyime sahiptir.
EN Simon-Kucher has extensive experience in helping media and entertainment companies to improve their profitability and grow in a rapidly changing, increasingly digitalized market.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
medya | media |
eğlence | entertainment |
hızla | rapidly |
gittikçe | increasingly |
deneyime | experience |
sahiptir | has |
TR Yaklaşık iki yıldır, tüm dünya modern çağın en ciddi sağlık krizlerinden biri olan COVID-19 salgını ile mücadele ediyor. Salgın, iş piyasasından sağlık hizmetlerine kadar hayatın çeşitli... Daha fazla
EN For almost two years now, the world has been struggling with one of the most serious health crises of the modern world, COVID-19 pandemic. While the pandemic has resulted in major changes in various... Read more
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
dünya | world |
modern | modern |
ciddi | serious |
sağlık | health |
salgın | pandemic |
TR Her ne kadar ikiz bebek beklediklerini öğrenmek Şengün çiftini çok mutlu etmiş olsa da, bu süreçte kendilerini ve bebeklerini bekleyen riskler ve belirsizlikler nedeniyle başlarda ciddi endişeler yaşadılar.
EN When they first learned that they were expecting twin babies, she and her husband felt not only happy but also anxious due to the risks and uncertainties waiting for them and their babies in the process.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ikiz | twin |
mutlu | happy |
olsa | the |
TR Ticaret savaşları, Brexit ve konjonktürel politik hareketlerin etkisiyle ciddi dalgalanmaların yaşandığı 2019’un ardından, ekonomik göstergeler 2020 için umut vericiydi
EN After 2019, which saw serious fluctuations caused by trade wars, Brexit, and cyclical political movements, economic indicators for 2020 were positive
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ticaret | trade |
politik | political |
ciddi | serious |
ekonomik | economic |
göstergeler | indicators |
TR Kibar International ayrıca ticari alacakları sigortalayarak ciddi riskleri ortadan kaldırmakta ve grup şirketlerinin yurt dışı faaliyetlerinin uluslararası düzenleme ve uygulamalara uygunluğu konusunda destek sağlamaktadır.
EN Kibar International also eliminates important risks by insuring trade receivables and provides assistance for ensuring compliance of group companies’ foreign activities in line with international regulations and practices.
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
ayrıca | also |
riskleri | risks |
ve | and |
grup | group |
destek | assistance |
TR Yeni model ciddi bir yatırım olur
EN A new model would be a serious investment
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
yeni | new |
model | model |
ciddi | serious |
bir | a |
yatırım | investment |
TR Bir blog başlatmaya karar verdiniz ve bir blog haber sitesi şablonu mu arıyorsunuz? Bu konuda ciddi olma zamanı
EN Decide to start a blog and looking for a blog news website template? Time to get serious about it
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
blog | blog |
karar | decide |
haber | news |
sitesi | website |
şablonu | template |
arıyorsunuz | looking for |
ciddi | serious |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
TR Golf, spa, tenis ve yiyecek ve içecek mekanlarına VIP erişim, ciddi bir değer katmaktadır ve özel ev kulübünü geleneksel ev sahipliğinden daha da farklılaştırmaktadır
EN VIP access to amenities such as golf, spa, tennis and food and beverage outlets add significant value and further differentiate the private home club from traditional home ownership
Turkiera | Ingelesa |
---|---|
golf | golf |
tenis | tennis |
yiyecek | food |
içecek | beverage |
vip | vip |
erişim | access |
özel | private |
geleneksel | traditional |
{Totalresult} itzulpenen 50 erakusten