EN Trumpf calls this “the way from a culture of attendance to a culture of results”, in which the company will ultimately no longer set any working hour specifications.
Ingelesa-ko "unique culture" Turkiera hitz/esaldi hauetara itzul daiteke:
EN Trumpf calls this “the way from a culture of attendance to a culture of results”, in which the company will ultimately no longer set any working hour specifications.
TR O tarihten itibaren firma tarafından iş saatleri konusunda direktif verilmeyecek; Trumpf bunu “mevcudiyet kültüründen sonuç kültürüne giden bir yol” olarak tanımlıyor.
EN Dresden is a city of culture boasting some unique historic buildings.
TR Kültür şehri Dresden eşsiz tarihi yapılarıyla tanınıyor.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
of | ın |
culture | kültür |
some | e |
unique | eşsiz |
historic | tarihi |
buildings | yapılar |
city | şehri |
EN As a result of our collaborative culture you gain access to a unique network of highly skilled professionals.
TR İşbirliği kültürümüzün bir sonucu olarak son derece becerikli profesyonellerden oluşan eşsiz bir ağa erişim sağlarsınız.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
you | siz |
highly | son derece |
access | erişim |
unique | eşsiz |
network | ağ |
culture | kültür |
result | sonucu |
a | bir |
to | e |
EN Ahrefs’ proprietary data is what makes the platform unique in the first place. But we take things a step further by bringing you many unique features that give you a real edge over your competitors.
TR Ahrefs’in tescilli verileri, esas olarak platformu benzersiz kılan şeydir. Ancak size rakipleriniz üzerinde gerçek bir avantaj sağlayan birçok benzersiz özellik daha getirerek işleri bir adım ileri taşıyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
proprietary | tescilli |
platform | platformu |
place | iş |
features | özellik |
by | getirerek |
step | adım |
further | ileri |
real | gerçek |
data | verileri |
unique | benzersiz |
many | çok |
the | size |
but | ancak |
EN The Galaxy Note is unique because of its stylus (called the “S Pen” by Samsung) and unique size
TR Galaxy Note, kalemi (Samsung tarafından “S Pen” olarak adlandırılır) ve boyutu nedeniyle benzersizdir
EN Volvin Headboard, which has a unique style with its special and unique design, adds a new and different dimension to young rooms
TR Özel ve kendine has tasarımıyla benzersiz bir tarza sahip Volvin Başlık, genç odalarına yeni ve farklı bir boyut katıyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
headboard | başlık |
dimension | boyut |
rooms | odalar |
new | yeni |
young | genç |
design | tasarım |
and | ve |
unique | benzersiz |
to | sahip |
different | farklı |
EN Check out our Academy and see how we help build a culture of SEO at thousands of companies worldwide.
TR Akademi sayfamıza göz atın ve dünya çapında binlerce şirkette SEO kültürü oluşturmaya nasıl yardımcı olduğumuzu görün.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
academy | akademi |
seo | seo |
build | oluşturmaya |
see | görün |
and | ve |
how | nasıl |
help | yardımcı |
check | göz |
worldwide | çapında |
culture | kültürü |
at | nda |
EN These finds, which come together with the products of the Central Anatolian Bronze Age civilizations, document that there is an advanced trade and culture exchange in the region
TR İç Anadolu Bronz Çağı uygarlıkları ürünleriyle bir arada çıkan bu buluntular bölgede gelişmiş ticaret ve kültür alış verişi olduğunu belgelemektedir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
bronze | bronz |
trade | ticaret |
culture | kültür |
advanced | gelişmiş |
is | olduğunu |
and | ve |
these | bu |
products | bir |
EN Enjoy fine food, travel and refine your sense of culture
TR İyi yemek ve seyahatin keyfini çıkarın ve kültür algınızı geliştirin
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
enjoy | keyfini |
food | yemek |
of | ın |
culture | kültür |
and | ve |
EN Find out how Norconsult created a culture of innovation (US site)
TR Norconsult'un yenilik kültürünü nasıl yarattığını öğrenin (İngilizce)
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
innovation | yenilik |
find out | öğrenin |
culture | kültür |
how | nasıl |
EN Since its establishment, it has been continuously struggling for the formation of an architecture and space culture in our country
TR Kuruluşundan günümüze, ülkemizde bir mimarlık ve mekân kültürünün oluşması için kesintisiz mücadele etmektedir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
culture | kültür |
and | ve |
of | in |
for | için |
EN The expansion of architectural culture required, above all, a means of providing information that could be easily used
TR Mimarlık kültürünün yaygınlaşması her şeyden önce kolaylıkla kullanılabilen bir bilgi sunma aracını gerektiriyordu
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
information | bilgi |
easily | kolaylıkla |
culture | kültür |
the | önce |
of | her |
EN From personalized well-being journeys to local movement culture, Fairmont Fit delivers meaningful destination contact—wherever you are.
TR Kişiselleştirilmiş sağlık yolculuklarından yerel hareket kültürüne kadar, Fairmont Fit kullanışlı destinasyon irtibat bilgileri sunar -nerede olursanız olun.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
personalized | kişiselleştirilmiş |
well-being | sağlık |
local | yerel |
movement | hareket |
culture | kültürüne |
fairmont | fairmont |
destination | destinasyon |
contact | irtibat |
delivers | sunar |
fit | fit |
to | kadar |
you | olun |
EN Indulge, unwind and feel the magic of an ancient culture that is still alive.
TR Kendinizi şımartın, dinlenin ve hala canlı olan bir antik kültürün büyüsünü hissedin.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
feel | hissedin |
ancient | antik |
alive | canlı |
and | ve |
culture | kültür |
is | olan |
EN Beautiful from every aspect, the residences feature stunning views and interior design of the highest quality with furniture, fabrics and designs that reflect the local culture.
TR Her açıdan güzel olan bu rezidanslar çarpıcı manzaralar ve en kaliteli iç tasarım ve mobilyalara, kumaşlara ve yerel konforu yansıtan tasarıma sahiptir.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
residences | rezidanslar |
views | manzaralar |
highest | en |
fabrics | kumaşlara |
reflect | yansıtan |
from | açıdan |
and | ve |
quality | kaliteli |
local | yerel |
beautiful | güzel |
stunning | çarpıcı |
design | tasarım |
designs | tasarıma |
of | her |
EN Experience the authenticity of local culture and refined service in an enchanting location.
TR Yerel kültürün otantikliğini ve ince zevkli hizmetini büyüleyici bir konumda deneyimleyin.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
service | hizmetini |
enchanting | büyüleyici |
local | yerel |
and | ve |
culture | kültür |
EN Culture is more important than ever, so we try to live these values in our daily lives.
TR Kültür her zamankinden daha önemli, bu yüzden bu değerleri günlük hayatımızda yaşamaya çalışıyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
culture | kültür |
live | hayat |
values | değerleri |
daily | günlük |
these | bu |
important | önemli |
to | her |
so | bu yüzden |
ever | daha |
our | de |
EN Rap is a vocal style, usually coming together with hip-hop, the musical genre off-shoot of the hip hop culture
TR Rap müziğin kökeni 1970'lerde özellikle siyahi insanların yaşadığı Amerika'nın kenar mahallelerine, yâni bir diğer deyişle "getto"lara dayanmaktadır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
a | bir |
of | in |
EN As STGM, we regularly update networks and platforms listed under headings of human, child, environment, youth, gender, and culture/cultural rights-art
TR İnsan, çocuk, çevre, gençlik, engelli hakları, toplumsal cinsiyet ve kültür/kültürel haklar-sanat olmak üzere listelenen ağ ve platformları STGM olarak belirli periyotlarda güncelliyoruz
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
stgm | stgm |
platforms | platformlar |
listed | listelenen |
youth | gençlik |
gender | cinsiyet |
child | çocuk |
environment | çevre |
rights | hakları |
and | ve |
cultural | kültürel |
culture | kültür |
of | olarak |
EN Afghanistan Hazaras Culture and Solidarity Association (Trabzon),
TR Afganistan Hazarları Kültür ve Dayanışma Derneği (Trabzon),
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
afghanistan | afganistan |
culture | kültür |
and | ve |
solidarity | dayanışma |
association | derneği |
EN Turkey is of crucial importance for Germany, Europe and the transatlantic cooperation due to its history, culture, economy, and geographical location
TR Türkiye tarihi, kültürü, ekonomisi ve coğrafi konumu nedeni ile Almanya, Avrupa ve transatlantik işbirliği için büyük bir önem taşır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
turkey | türkiye |
cooperation | işbirliği |
history | tarihi |
economy | ekonomisi |
geographical | coğrafi |
location | konumu |
importance | önem |
and | ve |
germany | almanya |
europe | avrupa |
of | in |
due | bir |
its | ile |
culture | kültürü |
EN It covers 140 million square miles and nearly 75 percent of the Earth's surface. It connects us to each other, across language, and culture. It sustains life and supports life.
TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
million | milyon |
nearly | neredeyse |
percent | yüzde |
life | hayatı |
and | ve |
each | kadar |
us | bizi |
the | arasında |
EN Building a self-service culture inside your company is a challenging objective that can help your business a lot: Reduce first response time, improve customer happiness, train new agents or improve search engine
TR Şirketinizde bir self servis kültürü oluşturmak, işinize çok yardımcı olabilecek zorlu bir hedeftir: İlk müdahale süresini kısaltın, müşteri mutluluğunu artırın, yeni temsilciler eğitin veya arama motorunu iyileştirin
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
improve | iyileştirin |
customer | müşteri |
new | yeni |
self | self |
service | servis |
business | iş |
is | oluşturmak |
or | veya |
search | arama |
can | olabilecek |
help | yardımcı |
culture | kültürü |
EN Build a self-service culture among your customers with our knowledge base software
TR Bilgi tabanı yazılımımızla müşterileriniz arasında bir self servis kültürü oluşturun
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
build | oluşturun |
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
self | self |
service | servis |
software | yazılım |
culture | kültürü |
among | bir |
EN It?s hard to quantify, but it?s not hard to see: in any community, culture is everything
TR Kelimelerle ifade etmek zor olsa da kolaylıkla görülebilmektedir ki her topluluk için küştür çok önemli bir dinamiktir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
hard | zor |
community | topluluk |
in | da |
EN Culture is who we are and becomes what we create.
TR Kültür, kim olduğumuz ve ortaya çıkarttığımız şeydir.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
culture | kültür |
and | ve |
who | kim |
we are | olduğumuz |
EN Italy, with its many tourist attractions, is rich in history and culture.
TR Birçok turistik tesise sahip olan İtalya, tarih ve kültür eserleri bakımından zengindir.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
history | tarih |
culture | kültür |
and | ve |
many | çok |
is | olan |
EN The Support Foundation for Civil Society Launched a Call for Propositions Culture and Art
TR Sivil Toplum Destek Vakfı'nda Kültür Sanat Fonu Çağrısı 2021
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
foundation | vakfı |
civil | sivil |
society | toplum |
a | a |
support | destek |
art | sanat |
culture | kültür |
EN Every issue is like a veil under which we see ourselves as we lift it up. Now we will look at ourselves under the veil of human and culture issue. We will be together with Metin Bobaroğlu on 20th May 2021 Thursday, at 15:00 hours.
TR Her mesele, kaldırdıkça altında kendimizi gördüğümüz bir örtü gibi. Şimdi de insan ve kültür meselesinin altındaki kendimize bakacağız. 20 Mayıs 2021 Perşembe günü, saat 15.00’de Metin Bobaroğlu ile birlikteyiz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
human | insan |
culture | kültür |
under | altında |
may | mayıs |
at | de |
and | ve |
of | her |
on | günü |
with | ile |
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
vital | hayati |
corporate | kurumsal |
rather | ziyade |
goal | amacı |
team | takım |
your | ve |
culture | kültür |
sales | satış |
a | bir |
EN We welcome the well travelled around the world in a genuine embrace with local culture.
TR Dünya çapından sık seyahat edenleri yerel kültürün samimi bir kucaklaması ile karşılarız.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
world | dünya |
local | yerel |
culture | kültür |
a | bir |
EN An authentic Japanese restaurant promoting Japanese culture and food in the Middle East.
TR Orta Doğu’da Japon kültürü ve yemeklerini tanıtan otantik bir Japon restoranı.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
authentic | otantik |
japanese | japon |
restaurant | restoran |
middle | orta |
and | ve |
culture | kültürü |
the | bir |
EN Our other gifts are selected from local artisans and respected producers and reflect the culture, heritage and experience of a place.
TR Yerel sanatçılardan ve saygın üreticilerden seçilen diğer hediyelerimiz bir yörenin kültürünü, tarihini ve deneyimlerini yansıtmaktadır.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
other | diğer |
local | yerel |
respected | saygın |
culture | kültür |
and | ve |
a | bir |
EN Raffles Makkah Palace, Saudi Arabia is an exclusive all-suite hotel with astonishing views of the Grand Mosque and the Kaaba, drawing inspiration from the heritage, culture and faith of the Middle East.
TR Raffles Makkah Palace, Suudi Arabistan, Orta Doğu’nun mirası, kültürü ve inancından ilhan alan, Mescid-i Haram’ın ve Kabe’nin çarpıcı manzaraları ile seçkin bir tamamı süitten oluşan oteldir.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
raffles | raffles |
makkah | makkah |
saudi | suudi |
arabia | arabistan |
views | manzaralar |
palace | palace |
and | ve |
all | tamamı |
heritage | miras |
middle | orta |
culture | kültürü |
with | ile |
EN Raffles Makkah Palace, Saudi Arabia is an exclusive all-suite hotel with astonishing views of the Grand Mosque and the Kaaba, drawing inspiration from the heritage, culture and faith of the Middle East
TR Raffles Makkah Palace, Suudi Arabistan, Orta Doğu’nun mirası, kültürü ve inancından ilhan alan, Mescid-i Haram’ın ve Kabe’nin çarpıcı manzaraları ile seçkin bir tamamı süitten oluşan oteldir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
raffles | raffles |
makkah | makkah |
saudi | suudi |
arabia | arabistan |
views | manzaralar |
palace | palace |
and | ve |
all | tamamı |
heritage | miras |
middle | orta |
culture | kültürü |
with | ile |
EN Enjoy fine food, travel and refine your sense of culture
TR İyi yemek ve seyahatin keyfini çıkarın ve kültür algınızı geliştirin
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
enjoy | keyfini |
food | yemek |
of | ın |
culture | kültür |
and | ve |
EN Its the ideal starting point for exploring picturesque medieval alleys and squares full of culture, lined with many small galleries, specialty shops and gastronomic gems
TR Küçük galerileri, özellikli ürünler sergileyen dükkanları ve olağanüstü gastronomi mekanları ile çevrelenen meydanı ile tablo güzelliğinde orta çağ sokaklarını ve kültürünü keşfetmek için ideal bir başlangıç noktasıdır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
ideal | ideal |
point | noktası |
small | küçük |
shops | dükkanları |
and | ve |
culture | kültür |
for | için |
of | in |
EN Swissotel Makkah offers 1,487 elegant rooms and suites with modern contemporary design that complements the rich, hospitable values of Arab culture
TR Swissotel Makkah, Arap kültürünün zengin ve konuksever değerlerini tamamlayan modern, çağdaş tasarımlı 1.487 şık oda ve süit sunmaktadır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
swissotel | swissotel |
makkah | makkah |
offers | sunmaktadır |
rooms | oda |
suites | süit |
design | ürün |
rich | zengin |
arab | arap |
elegant | şık |
and | ve |
modern | modern |
contemporary | çağdaş |
culture | kültür |
EN A great itinerary for tourists on a small budget: we give you some tips for guided tours, culture and history.
TR Alman otobanı: dünyaca meşhur bir kara yolu. Bu konuda nelerin efsane, nelerin gerçek olduğunu burada okuyabilirsiniz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
and | alman |
a | bir |
you | bu |
EN FaZe Clan is at the intersection of mainstream gaming and pop culture
TR FaZe Clan, anaakım oyunculuk ve pop kültürünün kesiştiği yerde bulunuyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
gaming | oyunculuk |
and | ve |
pop | pop |
culture | kültür |
EN Computers are used to share ideas, culture and information. Without these freedoms over software, we risk losing control over what we share.
TR Bilgisayarlar, kültür ve bilgi ve düşünceleri paylaşmak için kullanılır. Yazılım üzerindeki bu özgürlükler olmazsa, paylaştığımız şey üzerindeki denetimi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
computers | bilgisayarlar |
used | kullanılır |
culture | kültür |
software | yazılım |
control | denetimi |
and | ve |
information | bilgi |
these | bu |
to share | paylaşmak |
EN From plain annoying technologies such as Digital Restrictions Management (DRM) to downright frightening ones like Trusted Computing, everyone's ability to participate in culture is threatened.
TR Dijital Kısıtlama Yönetimi (Digital Restrictions Management - DRM) gibi basit sinir bozucu teknolojilerden Güvenilir Bilgi İşleme gibi düpedüz korkutucu olanlara kadar, herkesin kültüre katılma imkanı tehdit altındadır.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
technologies | teknolojilerden |
trusted | güvenilir |
management | yönetimi |
digital | dijital |
as | gibi |
to | kadar |
EN The Support Foundation for Civil Society Launched a Call for Propositions Culture and Art | STGM
TR Sivil Toplum Destek Vakfı'nda Kültür Sanat Fonu Çağrısı 2021 | STGM
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
foundation | vakfı |
civil | sivil |
society | toplum |
a | a |
stgm | stgm |
support | destek |
art | sanat |
culture | kültür |
EN Organizations wishing to apply must fill out the Culture and Art Fund application form in the Application Forms link on the main menu of the Foundation's website by 18:00 on 19 November 2021.
TR Başvuru yapmak isteyen kuruluşların Vakıf'ın web sitesinin ana menüsündeki Başvuru Formları bağlantısında yer alan Kültür – Sanat Fonu başvuru formunu 19 Kasım 2021 tarihinde saat 18:00’e kadar eksiksiz şekilde doldurmaları gerekir.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
must | gerekir |
out | kadar |
forms | formlar |
on | tarihinde |
main | ana |
of | ın |
november | kasım |
art | sanat |
link | bağlantı |
website | web |
culture | kültür |
application | başvuru |
form | formunu |
organizations | kuruluşlar |
menu | menü |
EN To promote fundamental rights and a culture of dialogue,
TR Temel haklar ve diyalog kültürünü teşvik etmek,
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
to | etmek |
rights | haklar |
and | ve |
dialogue | diyalog |
culture | kültür |
a | temel |
promote | teşvik |
EN Human rights, mobility and networking, culture and art, global mobility for LGBTI groups
TR LGBTİ+ gruplarına yönelik olarak insan hakları, hareketlilik ve ağ oluşturma, kültür ve sanat, küresel hareketlilik
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
human | insan |
global | küresel |
rights | hakları |
and | ve |
art | sanat |
groups | grupları |
for | yönelik |
culture | kültür |
EN 8.9. By 2030, devise and implement policies to promote sustainable tourism that creates jobs and promotes local culture and products
TR 8.9. 2030’a kadar istihdam yaratan ve yerel kültür ve ürünlerini teşvik eden sürdürülebilir turizmin desteklenmesi için politikalar oluşturulması ve uygulanması
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
policies | politikalar |
sustainable | sürdürülebilir |
local | yerel |
culture | kültür |
and | ve |
products | ürünlerini |
promote | teşvik |
to | için |
EN 12.b. Develop and implement tools to monitor sustainable development impacts for sustainable tourism that creates jobs and promotes local culture and products
TR 12.b. İstihdam yaratan ve yerel kültür ve ürünlerini teşvik eden sürdürülebilir bir turizm için sürdürülebilir kalkınma etkilerini denetlemeye olanak sağlayan araçlar geliştirilmesi ve uygulanması
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
tourism | turizm |
local | yerel |
culture | kültür |
and | ve |
development | kalkınma |
tools | araçlar |
products | ürünlerini |
EN Kibar Dış Ticaret is a distinctive representative of the strong commercial culture of the group with its widespread contact points and foreign trade expertise.
TR Dünya çapında yaygın temas noktaları ve dış ticaret bilgi ve birikimiyle Kibar Dış Ticaret, grubun güçlü ticari kültürünün özgün bir temsilcisi niteliğini taşımaktadır.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
kibar | kibar |
representative | temsilcisi |
group | grubun |
contact | temas |
expertise | bilgi |
points | noktaları |
foreign | dış |
strong | güçlü |
and | ve |
commercial | ticari |
culture | kültür |
distinctive | bir |
trade | ticaret |
EN Since its establishment, Kibar Group has integrated its activities in accordance with universal principles, into its corporate culture
TR Kibar Grubu, kurulduğu günden itibaren evrensel ilkelere uygun şekilde faaliyet göstermeyi kurum kültürüne entegre etmiştir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
kibar | kibar |
integrated | entegre |
universal | evrensel |
corporate | kurum |
group | grubu |
culture | kültür |
{Totalresult} itzulpenen 50 erakusten