EN As Kibar Group, we see all employees as part of our family and enjoy witnessing the important moments that enrich their lives. We are a large family with all that we bring to each other’s lives because WE are Stronger Together.
EN As Kibar Group, we see all employees as part of our family and enjoy witnessing the important moments that enrich their lives. We are a large family with all that we bring to each other’s lives because WE are Stronger Together.
TR Kibar Grubu’nda tüm çalışanlarımızı ailemizin bir parçası olarak görür, hayatlarına değer katan anlara keyifle tanıklık ederiz. Hayata kattıklarımızla bir aileyiz, çünkü BİZ Birlikte Güçlüyüz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
kibar | kibar |
moments | anları |
that | hayata |
all | tüm |
a | bir |
because | çünkü |
the | ederiz |
EN The large majority of respondents view home as a place where they feel safe and secure, where the family lives, where one lives now, and where one has friends
TR Ankete katılanların büyük çoğunluğu memleketi, kendini ait ve güvende hissettiği, ailenin yaşadığı, halihazırda ikamet ettiği ve dostlarının bulunduğu yer olarak görüyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
large | büyük |
majority | çoğunluğu |
and | ve |
of | yer |
the | halihazırda |
EN What use is my success if my achievements do not make people’s lives easier? If I do not improve anything, it’s all worth nothing
TR Hoşgörüsüzlüğün ve nefretin hep bizden uzaklarda bir yerlerde olduğuna güvenmek aldatıcı bir yaklaşım
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
is | bir |
EN As machine learning technology advances, it has certainly made our lives easier
TR Makine öğrenmesi teknolojisi ilerledikçe, hayatımızı kesinlikle kolaylaştırdı
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
machine | makine |
technology | teknolojisi |
certainly | kesinlikle |
EN They promote rigor and robustness with an intuitive, consistent framework that integrates seamlessly into the scientific information flow ? making reporting easier for the author and replication easier for the reader
TR Bilimsel bilgi akışına sorunsuz bir şekilde entegre olan yenilikçi, tutarlı bir çerçeve kapsamında titizliği ve sağlamlığı teşvik ederek, yazar için raporlamayı ve okuyucu için tekrarlamayı kolaylaştırmaktadırlar
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
promote | teşvik |
seamlessly | sorunsuz |
scientific | bilimsel |
information | bilgi |
flow | akışı |
author | yazar |
consistent | tutarlı |
framework | çerçeve |
reporting | raporlamayı |
and | ve |
the | şekilde |
reader | okuyucu |
EN We help doctors to save lives, providing insight for physicians to find the right clinical answers and we support nurses and other healthcare professionals throughout their careers
TR Doktorların hayatlar kurtarmasına yardımcı olur, hekimlerin doğru klinik cevapları bulmak için ihtiyaç duydukları bilgilere sahip olmasını sağlar ve hemşireler ve diğer sağlık profesyonellerini kariyerleri boyunca destekleriz
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
clinical | klinik |
other | diğer |
healthcare | sağlık |
we support | destekleriz |
help | yardımcı |
providing | sağlar |
answers | cevapları |
and | ve |
EN This will contribute to improvement in the health and lives of all peoples, everywhere
TR Bunun yapılması, her yerde, tüm insanların sağlıkları ve yaşamlarının iyileşmesine katkı sağlayacaktır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
contribute | katkı |
and | ve |
all | tüm |
everywhere | her yerde |
the | bunun |
EN Elsevier, the world's leading provider of science and health information, has been around since 1880, publishing research and partnering institutions like yours to advance scholarship and improve lives
TR Dünyanın en önemli bilim ve sağlık bilgisi sağlayıcısı olan Elsevier 1880'den beri faaliyettedir ve akademiyi geliştirmek ve hayatları daha iyi hale getirmek için araştırmalar yayınlamakta, sizin gibi kurumlarla ortaklıklar yapmaktadır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
health | sağlık |
elsevier | elsevier |
science | bilim |
provider | sağlayıcısı |
and | ve |
to | için |
leading | en |
of | in |
has | olan |
improve | geliştirmek |
EN Better information to drive better decisions, saving money ? and saving lives.
TR Daha iyi kararlar almak, paradan tasarruf etmek ve hayatlar kurtarmak için daha iyi bilgiler.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
information | bilgiler |
decisions | kararlar |
saving | tasarruf |
money | paradan |
and | ve |
better | daha iyi |
EN A librarian working with doctors to save lives
TR Hayatlar kurtarmak için doktorlarla birlikte çalışan bir kütüphaneci
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
a | bir |
to | için |
with | birlikte |
EN Charity improves lives of HIV-infected orphans
TR Bağışlar HIV ile enfekte kimsesiz çocukların hayatlarını iyileştirir
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
of | ile |
EN If you are interested in supporting tens of thousands of lives in different cities, take a look at the vacancies below and write to us at
TR Türkiye’nin farklı kentlerinde on binlerce insanın hayatına destek olmak ilginizi çekiyorsa, aşağıdaki açık pozisyonları inceleyin ve bize yazın.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
supporting | destek |
and | ve |
different | farklı |
the | aşağıdaki |
to | olmak |
us | bize |
a | a |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN On the 3rd anniversary the Syrian conflict, Kerem Yücel’s photography documenting the lives of the Syrians got showcased in an exhibition supported by STL.
TR Suriye Savaşı’nın üçüncü yıl dönümünde, evlerini terk ederek Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilerin fotoğraflarla hikayelerini, sözlerini Kerem Yücel’in objektifinden Misafir Sergisi ile paylaştık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
syrian | suriyeli |
the | üçüncü |
of | ile |
EN Following the Soma disaster that cost the lives of 301 miners, STL conducted coordination and information activities.
TR Soma’da kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin hayatını kaybettiği afet sonrası koordinasyon ve bilgilendirme çalışmaları yaptık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
disaster | afet |
coordination | koordinasyon |
and | ve |
information | bilgilendirme |
activities | çalışmaları |
of | nedeniyle |
EN We began 2 livelihood projects in Urfa and Hatay that will help refugees lead independent lives in the long run. With these, the refugees had access to certified vocational and language courses.
TR Mültecilerin kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olan, meslek ve dil kurslarından yararlanma imkanı sunan Geçim Kaynağı Destekleme Projelerimize Urfa ve Hatay’da başladık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
began | başladı |
refugees | mültecilerin |
courses | kursları |
help | yardımcı |
had | olan |
and | ve |
the | üzerinde |
EN The COVID-19 pandemic, which officially entered our agenda with the detection of the first case in Turkey in March, increased the risks faced by those affected by the disaster while affecting everyone’s lives
TR Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın tespit edilmesiyle resmi olarak gündemimizi işgal eden COVID-19 salgını, herkesin hayatını etkilerken afetten etkilenenlerin karşılaştığı riskleri daha da artırdı
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
pandemic | salgın |
detection | tespit |
march | mart |
risks | riskleri |
in | da |
first | ilk |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN "City Dads Group is a diverse community of fathers dedicated to being active in our children's lives
TR "City Dads Grubu, çocuklarının hayatlarında daha etkin rol almak isteyen babaların oluşturduğu geniş bir topluluktur
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
group | grubu |
active | etkin |
a | bir |
city | city |
EN Each year, the programme reaches thousands of institutions in 20 Asian countries, connecting students, educators and local and national leaders with the knowledge they need to improve lives and expand opportunities
TR Program her yıl 20 Asya ülkesindeki binlerce kuruluşa ulaşarak öğrenciler, eğitimciler ve yerel ve ulusal liderlerle, hayatları iyileştirmek ve fırsatları artırmak için ihtiyaç duydukları bilgiler arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
year | yıl |
programme | program |
asian | asya |
connecting | bağlantı |
students | öğrenciler |
local | yerel |
national | ulusal |
need | ihtiyaç |
and | ve |
opportunities | fırsatları |
improve | iyileştirmek |
EN Whether you’re looking to “go green” with less paperwork or simply become a more efficient teacher, Jotform’s Education PDF Templates mean you’ll spend less time collecting paperwork and more time changing the lives of your students.
TR Jotform'un Eğitim PDF Şablonları ile basılı formlarla uğraşmayacağınız için hem kâğıt tüketimini azaltabilir hem de zamandan tasarruf ederek öğrencilerinize daha fazla zaman ayırabilirsiniz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
education | eğitim |
time | zamandan |
to | için |
more | fazla |
EN Transportation is an essential and integral part of our lives, and the world is seeking ways to reduce emissions and eliminate fossil-fuels. Therefore, we require cleaner, more sustainable and more energy efficient modes of transport.
TR Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için dünyanın enerji kullanımını ve emisyonlarını azaltması gerekiyor. Elektrik motoru verimliliğini artırmanın ne kadar fark yaratabileceğini öğrenmek için teknik incelemeyi indirin.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
world | dünyanın |
energy | enerji |
emissions | emisyonlarını |
and | ve |
of | in |
to | için |
EN Culture is more important than ever, so we try to live these values in our daily lives.
TR Kültür her zamankinden daha önemli, bu yüzden bu değerleri günlük hayatımızda yaşamaya çalışıyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
culture | kültür |
live | hayat |
values | değerleri |
daily | günlük |
these | bu |
important | önemli |
to | her |
so | bu yüzden |
ever | daha |
our | de |
EN We trust in the power of software to democratize access and enable economic freedom regardless of where someone lives or was born.
TR Birinin nerede yaşadığına veya doğduğuna bakılmaksızın erişimi demokratikleştirme ve ekonomik özgürlüğü sağlama konusunda yazılımın gücüne güveniyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
power | gücü |
access | erişimi |
economic | ekonomik |
where | nerede |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
software | yazılım |
or | veya |
to | konusunda |
EN Having touched the lives of hundreds of thousands of people with works in areas including human rights, gender equality, sexual and reproductive health and rights and continuing to work for women, girls and the most vul...
TR İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları gibi pek çok alanda bugüne dek yüz binlerce insanın hayatına dokunan ve kimseyi geride bırakmadan kadınların, kız çocuklarının ve en...
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
girls | kız |
human | insan |
rights | hakları |
most | en |
gender | cinsiyet |
sexual | cinsel |
and | ve |
women | kadınlar |
the | gibi |
health | sağlığı |
to | e |
EN You can become a “Support to Life” volunteer and support our activities with your expertise to support more lives.
TR Bir “Hayata Destek” gönüllüsü olabilir ve faaliyetlerimizi uzmanlığınızla destekleyerek daha fazla yaşamı desteklememizi sağlayabilirsiniz.
EN Our team of community volunteers is very important for voicing the rights of refugee communities we want to reach, meeting their needs and touching their lives
TR Ulaşmak istediğimiz mülteci toplulukların hak taleplerine ses verebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve hayatlarına dokunabilmek için topluluk üyesi gönüllü ekibimiz büyük önem taşıyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
refugee | mülteci |
our team | ekibimiz |
is | ses |
of | in |
community | topluluk |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN Our team of community volunteers is very important for voicing the rights of refugee communities we want to reach, meeting their needs and touching their lives
TR Ulaşmak istediğimiz mülteci toplulukların hak taleplerine ses verebilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve hayatlarına dokunabilmek için topluluk üyesi gönüllü ekibimiz büyük önem taşıyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
refugee | mülteci |
our team | ekibimiz |
is | ses |
of | in |
community | topluluk |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN Today I can touch people’s lives with Support to Life and can be their ‘familiar face’ when they need
TR Bugün, Hayata Destek ile birlikte insanların hayatlarına dokunabiliyor, onların ihtiyaç duydukları anda ‘tanıdık yüz’leri ben olabiliyorum
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
today | bugün |
support | destek |
familiar | tanıdık |
they | onlar |
need | ihtiyaç |
i | ben |
to life | hayata |
and | anda |
EN Recently, the COVID-19 pandemic, which has changed the lives of all of us significantly and which…
TR STGM olarak yürütücüsü olduğumuz Katılım Hakkı ve Örgütlenme Özgürlüğü Projesi kapsamında kapasite…
EN As a result, for refugees and migrants struggling for dignified lives, ‘going to Europe’ becomes a bright dream even though its consequences are unclear.
TR Sonuç olarak, temel ihtiyaçların zar zor temin edildiği ya da erişilemediği koşullar altında hayat mücadelesi veren göçmenler ve mülteciler için ‘Avrupa’ya gitmek,’ ne getireceği netleşmemiş de olsa parlak bir düş hâline geliyor.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
refugees | mülteciler |
bright | parlak |
and | ve |
even | bir |
its | in |
result | sonuç |
EN Amina is a mother of five and lives in Adana, Turkey. She has had to overcome...
TR Adana’da yaşayan beş çocuk annesi Amina, altı yıldır barındığı...
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
five | beş |
EN Ron is fluent in Spanish and Portuguese, lives in Austin with Carolyn and has five sons.
TR Ron akıcı bir şekilde İspanyolca ve Portekizce konuşuyor, Carolyn ve 5 oğlu ile birlikte Austin'de yaşıyor.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
portuguese | portekizce |
lives | yaşıyor |
and | ve |
five | bir |
EN Improving the working lives of millions of people all over the world is what drives us
TR Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın çalışma hayatını iyileştirmek bizi harekete geçiriyor
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
improving | iyileştirmek |
people | insan |
world | dünyanın |
working | çalışma |
us | bizi |
the | dört |
EN But making others' lives better starts with our own company
TR Ama başkalarının hayatını daha iyi yapmak kendi şirketimizle başlar
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
starts | başlar |
but | ama |
others | başkaları |
better | daha iyi |
own | kendi |
with | daha |
EN Step 1: We admitted that we were powerless over our addiction, and that our lives had become unmanageable.
TR Adım 1: Bağımlılığımız üzerinde güçsüz olduğumuzu ve hayatımızın yönetilemez hale geldiğini kabul ettik.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
step | adım |
and | ve |
EN Step 3: We made a decision to turn our will and our lives over to the care of such power.
TR Adım 3: İrademizi ve hayatımızı böyle bir gücün bakımına teslim etmeye karar verdik.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
step | adım |
decision | karar |
power | gücü |
to | etmeye |
care | bakım |
and | ve |
a | bir |
EN I feel alive and in communion with the world and my life, and I feel I spend my time in ways that align with my values and bring about a positive impact in the lives of others and of myself
TR Kendimi canlı ve dünyayla ve hayatımla bütünlük içinde hissediyorum ve zamanımı değerlerime uygun ve başkalarının ve kendimin hayatlarında olumlu bir etki yaratan şekillerde harcadığımı hissediyorum
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
time | zaman |
bring | de |
positive | olumlu |
impact | etki |
alive | canlı |
and | ve |
others | başkaları |
life | hayat |
with | uygun |
in | içinde |
EN Although Vimeo has been present in our lives as a video platform for a long time, unfortunately, it is a site that doesn?t receive the full appreciation that it deserves
TR Vimeo çok uzun zamandan bu yana hayatımızda yer alan bir video platformu olmasına rağmen ne yazık ki hakkı tam olarak verilmeyen sitelerden biri
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
although | rağmen |
platform | platformu |
vimeo | vimeo |
video | video |
long | uzun |
time | zamandan |
full | tam |
a | bir |
in | yer |
for | alan |
the | biri |
EN All of the main topics that make up the content of IMEX Istanbul cover all the products, devices, systems, applications and software that we are using today and that will have a much more place in our lives in the future
TR IMEX İstanbul’un içeriğini oluşturan ana başlıklarının tamamı, bugün kullanmakta olduğumuz ve gelecekte hayatımızda çok daha fazla yer alacak tüm ürünleri, cihazları, sistemleri, uygulamaları ve yazılımları kapsamaktadır
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
devices | cihazlar |
systems | sistemleri |
we are | olduğumuz |
main | ana |
software | yazılımları |
today | bugün |
products | ürünleri |
and | ve |
applications | uygulamalar |
all | tamamı |
EN It will be the first place where products, systems and solutions that are newly developing and expected to have more place in our lives in the future are presented.
TR Yeni gelişen, gelişmekte olan ve gelecekte hayatımızda daha fazla yer alacak ürün, sistem ve çözümlerin ilk kez sunulduğu yer olacaktır.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
systems | sistem |
newly | yeni |
developing | gelişmekte |
products | ürün |
and | ve |
first | ilk |
are | olan |
will | olacaktır |
EN Amina is a mother of five and lives in Adana, Turkey. She has had to overcome...
TR ‘Kadınların Adalete Erişiminin Güçlenmesi’ Atölyelerinden...
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
of | ın |
EN With our livelihoods programs, we aim to enable disaster-affected communities and individuals to access sources of regular income and lead independent lives.
TR Afetten etkilenen birey ve toplulukların kendi ayakları üzerinde durmalarını ve gelir elde edebilecekleri fırsatlara erişebilmelerini hedefliyoruz.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
communities | toplulukların |
individuals | birey |
income | gelir |
affected | etkilenen |
and | ve |
with | elde |
to | üzerinde |
EN On the 3rd anniversary the Syrian conflict, Kerem Yücel’s photography documenting the lives of the Syrians got showcased in an exhibition supported by STL.
TR Suriye Savaşı’nın üçüncü yıl dönümünde, evlerini terk ederek Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilerin fotoğraflarla hikayelerini, sözlerini Kerem Yücel’in objektifinden Misafir Sergisi ile paylaştık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
syrian | suriyeli |
the | üçüncü |
of | ile |
EN Following the Soma disaster that cost the lives of 301 miners, STL conducted coordination and information activities.
TR Soma’da kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin hayatını kaybettiği afet sonrası koordinasyon ve bilgilendirme çalışmaları yaptık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
disaster | afet |
coordination | koordinasyon |
and | ve |
information | bilgilendirme |
activities | çalışmaları |
of | nedeniyle |
EN We began 2 livelihood projects in Urfa and Hatay that will help refugees lead independent lives in the long run. With these, the refugees had access to certified vocational and language courses.
TR Mültecilerin kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olan, meslek ve dil kurslarından yararlanma imkanı sunan Geçim Kaynağı Destekleme Projelerimize Urfa ve Hatay’da başladık.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
began | başladı |
refugees | mültecilerin |
courses | kursları |
help | yardımcı |
had | olan |
and | ve |
the | üzerinde |
EN If you are interested in supporting tens of thousands of lives in different cities, take a look at the vacancies below and write to us at
TR Türkiye’nin farklı kentlerinde on binlerce insanın hayatına destek olmak ilginizi çekiyorsa, aşağıdaki açık pozisyonları inceleyin ve bize yazın.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
supporting | destek |
and | ve |
different | farklı |
the | aşağıdaki |
to | olmak |
us | bize |
a | a |
EN The COVID-19 pandemic, which officially entered our agenda with the detection of the first case in Turkey in March, increased the risks faced by those affected by the disaster while affecting everyone’s lives
TR Mart ayında Türkiye’de ilk vakanın tespit edilmesiyle resmi olarak gündemimizi işgal eden COVID-19 salgını, herkesin hayatını etkilerken afetten etkilenenlerin karşılaştığı riskleri daha da artırdı
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
pandemic | salgın |
detection | tespit |
march | mart |
risks | riskleri |
in | da |
first | ilk |
EN With our livelihoods activities, we aim to enable disaster-affected individuals to lead independent lives without being dependent on external support
TR Geçim Kaynağını Destekleme çalışmalarımızla afetten etkilenen bireylerin geçimlerinin yardımlara bağımlı kalmadan sağlayabilmelerini amaçlıyoruz
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
individuals | bireylerin |
support | destekleme |
affected | etkilenen |
without | kalmadan |
EN We were living a safe and quiet life in our country. I was working as a teacher and my husband was working as a taxi driver. My children were going to the school and I had good relations with my neighbors. Our lives were just going by.
TR Memleketimde güvenli ve sakin bir hayat yaşıyorduk. Ben, senelerdir öğretmenlik yapıyordum; eşim de taksi şoförü olarak çalışıyordu. Çocuklarım okullarına gidip geliyordu; komşularımla iyi geçiniyordum. Akıp gidiyordu hayatımız.
Ingelesa | Turkiera |
---|---|
my | mı |
good | iyi |
i | ben |
and | ve |
life | hayat |
a | bir |
to | güvenli |
{Totalresult} itzulpenen 50 erakusten