EN Similarly, try to not take it personally when someone doesn’t pick up or ends a call earlier than you had hoped
EN Similarly, try to not take it personally when someone doesn’t pick up or ends a call earlier than you had hoped
TR Benzer şekilde, birisi bir aramayı umduğunuzdan daha erken açmadığında veya bitirmediğinde bunu kişisel algılamamaya çalışın
Inglise | Türgi keel |
---|---|
or | veya |
similarly | benzer şekilde |
it | bunu |
a | bir |
EN Do you run a business and wanted to hire someone to build a PDF document for you? Someone who can create that professional design you’re aiming for? Well, be smart, don’t hire anyone and use a well-designed template
TR PDF kupon şablonlarımızdan size en uygun olanı seçin ve PDF Düzenleyici’de kendi tasarımınızı yansıtmaya başlayın
Inglise | Türgi keel |
---|---|
run | en |
for | uygun |
to | kendi |
and | ve |
design | tasarım |
EN Scaling customer support requires team work. Use private notes to talk each other. You can also mention your colleagues using @someone. This someone will then be notified.
TR Müşteri desteğini ölçeklendirmek, ekip çalışması gerektirir. Birbirinizle konuşmak için özel notlar kullanın. @someone kullanarak iş arkadaşlarınızdan da bahsedebilirsiniz. Bu kişiye daha sonra bilgi verilecektir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
customer | müşteri |
requires | gerektirir |
team | ekip |
notes | notlar |
work | çalışması |
private | özel |
can | bilgi |
this | bu |
also | da |
to talk | konuşmak |
using | kullanarak |
to | için |
EN Scaling customer support requires team work. Use private notes to talk each other. You can also mention your colleagues using @someone. This someone will then be notified.
TR Müşteri desteğini ölçeklendirmek, ekip çalışması gerektirir. Birbirinizle konuşmak için özel notlar kullanın. @someone kullanarak iş arkadaşlarınızdan da bahsedebilirsiniz. Bu kişiye daha sonra bilgi verilecektir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
customer | müşteri |
requires | gerektirir |
team | ekip |
notes | notlar |
work | çalışması |
private | özel |
can | bilgi |
this | bu |
also | da |
to talk | konuşmak |
using | kullanarak |
to | için |
EN Google doesn’t shut down when people go to sleep, and someone searching for something related to your business in the early hours of the morning will get the same results as someone searching in the middle of the day
TR Google, insanlar uyuduğunda kapanmaz ve sabahın erken saatlerinde işletmenizle ilgili bir şey arayan biri, gün ortasında arama yapan biriyle aynı sonuçları alacaktır
Inglise | Türgi keel |
---|---|
people | insanlar |
related | ilgili |
business | iş |
early | erken |
morning | sabah |
searching | arama |
something | bir şey |
results | sonuçları |
in | ortasında |
to | şey |
and | ve |
same | bir |
the | aynı |
of | biri |
day | gün |
EN This means you'll see conversions that happened one day after someone viewed your Pin and 30 days after someone engaged with or clicked on your Pin.
TR Bu, bir kişinin Pininizi görüntüledikten bir gün sonra ve birinin Pininizle etkileşim kuran veya tıkladıktan 30 gün sonra gerçekleşen dönüşümleri göreceğiniz anlamına gelir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
means | anlamına |
this | bu |
or | veya |
after | sonra |
day | gün |
someone | bir |
and | ve |
EN We participate in several hundred exhibitions every year. This allows us to personally meet our customers, editors, authors and showcase Elsevier products.
TR Her yıl yüzlerce fuara katılırız. Bu sayede müşterilerimiz, editörlerimiz, yazarlarımızla şahsen tanışabilmekte ve Elsevier ürünlerini sergileyebilmekteyiz.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
year | yıl |
authors | yazarlar |
our customers | müşterilerimiz |
elsevier | elsevier |
products | ürünlerini |
this | bu |
and | ve |
to | her |
EN Automatically remove personally identifiable information
TR Kişisel tanımlanabilir bilgileri otomatik olarak kaldır
Inglise | Türgi keel |
---|---|
personally | kişisel |
identifiable | tanımlanabilir |
information | bilgileri |
automatically | otomatik olarak |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN By selecting "Custom Size", your dress will be personally tailored for your exact fit.
TR Özel boyutta yaptırdığınız elbiseler size uygun tam bedende olacaktır.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
exact | tam |
your | size |
tailored | uygun |
will | olacaktır |
EN 10.3.1. Proportion of the population reporting having personally felt discriminated against or harassed within the previous 12 months on the basis of a ground of discrimination prohibited under international human rights law
TR 10.3.1. Uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde yasaklanmış olan ayrımcık baz alınarak, önceki 12 ay içinde bizzat ayrımcılığa ya da tacize uğradığını hissettiğini bildiren nüfusun oranı
Inglise | Türgi keel |
---|---|
population | nüfusun |
months | ay |
human | insan |
international | uluslararası |
rights | hakları |
previous | önceki |
EN Cookies are not used to personally identify you in any way, nor will they damage your system or files.
TR Çerezler sizi hiçbir şekilde kişisel olarak tanımlamak için kullanılmaz ve sisteminize veya dosyalarınıza zarar vermez.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
identify | tanımlamak |
damage | zarar |
personally | kişisel olarak |
or | veya |
files | dosyaları |
your | ve |
EN It’s time to power your job performance and career aspirations to their highest level with a purpose-built Zebra tablet that’s perfectly matched and personally customized to work your way.
TR Mükemmel uyum sağlayan ve çalışma şeklinize uygun tasarlanmış bir Zebra tablet ile iş performansınızı ve kariyer hedeflerinizi en üst seviyeye taşıma zamanı.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
career | kariyer |
level | seviyeye |
zebra | zebra |
tablet | tablet |
perfectly | mükemmel |
built | tasarlanmış |
time | zaman |
work | çalışma |
highest | en |
performance | performans |
and | ve |
a | bir |
to | üst |
EN Power your career with a Zebra rugged tablet that's personally tailored for whatever your workday requires
TR Günlük ihtiyaçlarınıza uygun Zebra dayanıklı tablet ile kariyerinizi güçlendirin
Inglise | Türgi keel |
---|---|
power | güç |
zebra | zebra |
tablet | tablet |
rugged | dayanıklı |
EN Let's leverage technology to optimize service, provide an outstanding dining experience, and keep customers feeling highly regarded, individually fulfilled and personally safe
TR Hizmeti optimize etmek, benzersiz bir yemek deneyimi sunmak ve müşterilerin kendilerini saygın ve güvende hissetmesini sağlamak için teknolojiden yararlanın
Inglise | Türgi keel |
---|---|
service | hizmeti |
dining | yemek |
experience | deneyimi |
customers | müşterilerin |
and | ve |
optimize | optimize |
to | sağlamak |
EN ISO/IEC 27018:2014 establishes commonly accepted control objectives, controls and guidelines for implementing measures to protect Personally Identifiable Information (PII)
TR ISO/IEC 27018:2014 Kişisel Olarak Tanımlanabilir Bilgileri (PII) korumak için önlemlerin uygulanmasına yönelik yaygın olarak kabul edilen kontrol hedefleri, kontrolleri ve yönergeleri belirler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
iso | iso |
iec | iec |
accepted | kabul |
identifiable | tanımlanabilir |
information | bilgileri |
control | kontrol |
and | ve |
controls | kontrolleri |
personally | kişisel olarak |
EN We participate in several hundred exhibitions every year. This allows us to personally meet our customers, editors, authors and showcase Elsevier products.
TR Her yıl yüzlerce fuara katılırız. Bu sayede müşterilerimiz, editörlerimiz, yazarlarımızla şahsen tanışabilmekte ve Elsevier ürünlerini sergileyebilmekteyiz.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
year | yıl |
authors | yazarlar |
our customers | müşterilerimiz |
elsevier | elsevier |
products | ürünlerini |
this | bu |
and | ve |
to | her |
EN PHI includes a very wide set of personally identifiable health and health-related data, including insurance and billing information, diagnosis data, clinical care data, and lab results such as images and test results
TR PHI sigorta ve fatura bilgileri, tanı verileri, klinik bakım verileri ve görüntüler ile test sonuçları gibi laboratuvar sonuçları dahil olmak üzere kapsamlı kişisel sağlık bilgilerini ve sağlıkla ilgili verileri içerir
Inglise | Türgi keel |
---|---|
personally | kişisel |
health | sağlık |
insurance | sigorta |
billing | fatura |
clinical | klinik |
care | bakım |
test | test |
phi | phi |
related | ilgili |
includes | içerir |
and | ve |
including | dahil |
images | görüntü |
data | verileri |
results | sonuçları |
set | ile |
information | bilgileri |
as | gibi |
EN It is based on ISO information security standard 27002 and provides implementation guidance on ISO 27002 controls applicable to Personally Identifiable Information (PII) processed by public cloud service providers
TR 27002 ISO bilgi güvenliği standardını temel alır ve genel bulut hizmeti sağlayıcıları tarafından işlenen Kişisel Kimliği Açığa Çıkaran Bilgiler (PII) için geçerli olan ISO 27002 denetimleri hakkında uygulama yönergeleri sağlar
Inglise | Türgi keel |
---|---|
iso | iso |
provides | sağlar |
controls | denetimleri |
applicable | geçerli |
public | genel |
cloud | bulut |
and | ve |
service | hizmeti |
implementation | uygulama |
security | güvenliği |
is | olan |
based | temel |
by | tarafından |
standard | standardı |
information | bilgi |
to | hakkında |
it | kişisel |
EN ISO/IEC 27018:2014 establishes commonly accepted control objectives, controls and guidelines for implementing measures to protect Personally Identifiable Information (PII)
TR ISO/IEC 27018:2014 Kişisel Olarak Tanımlanabilir Bilgileri (PII) korumak için önlemlerin uygulanmasına yönelik yaygın olarak kabul edilen kontrol hedefleri, kontrolleri ve yönergeleri belirler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
iso | iso |
iec | iec |
accepted | kabul |
identifiable | tanımlanabilir |
information | bilgileri |
control | kontrol |
and | ve |
controls | kontrolleri |
personally | kişisel olarak |
EN Browsing of our web sites does not require any personally identifying information
TR İnternet sitelerimizde gezinmek herhangi bir kişisel bilginin paylaşılmasını gerektirmemektedir
Inglise | Türgi keel |
---|---|
personally | kişisel |
of | bir |
any | herhangi |
EN Furthermore, Altınay Technology Group may collect limited non-personally identifying information your browser makes available whenever you visit a website.
TR Ayrıca, Altınay Teknoloji Grubu, internet sitesini ziyaret ettiğinizde tarayıcınızın erişilir hale getirdiği sınırlı miktarda verileri toplayabilir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
technology | teknoloji |
group | grubu |
visit | ziyaret |
limited | sınırlı |
information | verileri |
browser | tarayıcı |
your | ayrıca |
website | internet |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN The famed Raffles butlers, renowned for their thoughtful and discreet service, will personally deliver a level of enlightened hospitality that is both gracious and intuitive for every guest.
TR Özenli ve saygılı hizmetleri ile tanınan ünlü Raffles uşakları, kişisel olarak tüm misafirler için zarif ve sezgisel olan kültürlü bir konaklama düzeyi sunacak.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
raffles | raffles |
service | hizmetleri |
level | düzeyi |
intuitive | sezgisel |
personally | kişisel olarak |
for | için |
and | ve |
of | in |
the | kişisel |
renowned | ünlü |
EN We work for You, personally selecting the most interesting events
TR Kişisel olarak en ilginç olayları seçerek Sizin için çalışıyoruz
Inglise | Türgi keel |
---|---|
interesting | ilginç |
work | çalışıyoruz |
events | olayları |
personally | kişisel olarak |
most | en |
for | için |
the | kişisel |
EN We would like to introduce you to these innovative minds with the “Germany Personally” campaign
TR İşte bu inovatif beyinleri, “Bireysel Almanya” kampanyamızla size tanıtmak istiyoruz
EN To begin with he personally selected the items by hand from a second-hand clothes recycler
TR Kıyafetleri, kullanılmış giysileri yeniden değerlendiren bir firmadan tek tek seçerek bir araya getirdi
EN Her tip: don’t take criticism at the factual level personally.
TR Tavsiyesi: Konuyla ilgili eleştirilerde kişisel alınganlık göstermeyin.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
the | kişisel |
EN ISO/IEC 27018:2014 establishes commonly accepted control objectives, controls and guidelines for implementing measures to protect Personally Identifiable Information (PII)
TR ISO/IEC 27018:2014 Kişisel Olarak Tanımlanabilir Bilgileri (PII) korumak için önlemlerin uygulanmasına yönelik yaygın olarak kabul edilen kontrol hedefleri, kontrolleri ve yönergeleri belirler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
iso | iso |
iec | iec |
accepted | kabul |
identifiable | tanımlanabilir |
information | bilgileri |
control | kontrol |
and | ve |
controls | kontrolleri |
personally | kişisel olarak |
EN While using our Service, we may ask you to provide us with certain personally identifiable information that can be used to contact or identify you
TR Hizmetimizi kullanırken, sizden bize belirli bilgileri sağlamanızı isteyebiliriz iletişim kurmak için kullanılabilecek kişisel olarak tanımlanabilir bilgiler veya sizi tanımlamak
Inglise | Türgi keel |
---|---|
identifiable | tanımlanabilir |
identify | tanımlamak |
our service | hizmetimizi |
personally | kişisel olarak |
while using | kullanırken |
contact | iletişim |
that | sizi |
or | veya |
us | bize |
information | bilgileri |
EN Personally identifiable information ("Personal Information") may include, but is not limited to:
TR Kişisel olarak tanımlanabilir bilgiler ("Kişisel Bilgi") bunlarla sınırlı olmamak üzere şunları içerebilir:
Inglise | Türgi keel |
---|---|
identifiable | tanımlanabilir |
not | olmamak |
limited | sınırlı |
personal | kişisel |
personally | kişisel olarak |
information | bilgi |
to | olarak |
EN Be mindful of sharing personal details or identities of other players without their content, even if you know them personally
TR Kişisel olarak tanıyor olsanız bile, diğer oyuncuların kişisel bilgilerini veya kimliklerini izinleri olmadan paylaşmamaya dikkat edin
Inglise | Türgi keel |
---|---|
details | bilgilerini |
other | diğer |
players | oyuncular |
without | olmadan |
even | bile |
personally | kişisel olarak |
or | veya |
personal | kişisel |
of | olarak |
EN This recent legislation has forced companies to rethink how they store and use personally identifiable data (PII)
TR Yakın zamandaki bu mevzuat, şirketleri kişileri tanımlamak için kullanılan verileri saklama ve kullanma konusunda yeniden düşünmeye zorladı
Inglise | Türgi keel |
---|---|
store | saklama |
data | verileri |
companies | şirketleri |
this | bu |
and | ve |
EN It time to power your job performance and career aspirations to their highest level with a purpose-built Zebra tablet that's perfectly matched and personally customised to work your way.
TR Mükemmel uyum sağlayan ve çalışma şeklinize uygun tasarlanmış bir Zebra tablet ile iş performansınızı ve kariyer hedeflerinizi en üst seviyeye taşıma zamanı.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
career | kariyer |
level | seviyeye |
zebra | zebra |
tablet | tablet |
perfectly | mükemmel |
built | tasarlanmış |
time | zaman |
work | çalışma |
highest | en |
performance | performans |
and | ve |
a | bir |
to | üst |
EN Power your career with a Zebra rugged tablet that's personally tailored for whatever your workday requires
TR Günlük ihtiyaçlarınıza uygun Zebra dayanıklı tablet ile kariyerinizi güçlendirin
Inglise | Türgi keel |
---|---|
power | güç |
zebra | zebra |
tablet | tablet |
rugged | dayanıklı |
EN Automatically remove personally identifiable information
TR Kişisel tanımlanabilir bilgileri otomatik olarak kaldır
Inglise | Türgi keel |
---|---|
personally | kişisel |
identifiable | tanımlanabilir |
information | bilgileri |
automatically | otomatik olarak |
EN Your development is just as important to us, and the program is designed to challenge and grow your skills, both personally and professionally.
TR Gelişiminiz bizim için de aynı derecede önemli ve program hem kişisel hem de profesyonel becerilerinizi sınayıp geliştirmek üzere tasarlandı.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
professionally | profesyonel |
important | önemli |
program | program |
both | de |
the | aynı |
and | ve |
designed | için |
EN Overall these past 16 weeks, I have experienced an enormous amount of growth personally and I have learned more about my impulses and negative behavior than I have in the past four years in therapy, which I still attend
TR Genel olarak bu son 16 hafta, kişisel olarak muazzam miktarda büyüme yaşadım ve dürtülerim ve olumsuz davranışlarım hakkında, halen devam ettiğim terapide son dört yılda öğrendiğimden daha fazlasını öğrendim
Inglise | Türgi keel |
---|---|
overall | genel |
amount | miktarda |
growth | büyüme |
negative | olumsuz |
behavior | davranış |
personally | kişisel olarak |
more | fazlasını |
about | hakkında |
these | bu |
and | ve |
years | yaş |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
EN This info isn't a recommendation for what you should personally do, so please don't take the data as investment advice. As with any trade, always look first, then leap.
TR Bu bilgi, kişisel olarak ne yapmanız gerektiğine dair bir tavsiye değildir, bu yüzden lütfen verileri yatırım tavsiyesi olarak almayın. Herhangi bir işlemde olduğu gibi, her zaman önce bakın, sonra atlayın.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
investment | yatırım |
advice | tavsiye |
this | bu |
info | bilgi |
personally | kişisel olarak |
data | verileri |
what | ne |
please | lütfen |
so | bu yüzden |
always | her zaman |
any | herhangi |
look | olarak |
Kuvatakse 50 tõlget 50 -st