EN 8.4.1. Material footprint, material footprint per capita, and material footprint per GDP 8.4.2. Domestic material consumption, domestic material consumption per capita, and domestic material consumption per GDP
{search} keeles Inglise saab tõlkida järgmisteks Türgi keel sõnadeks/fraasideks:
domestic | yurt içi |
consumption | tüketim tüketimi |
EN 8.4.1. Material footprint, material footprint per capita, and material footprint per GDP 8.4.2. Domestic material consumption, domestic material consumption per capita, and domestic material consumption per GDP
TR 8.4.1. Madde ayak izi, kişi başına düşen madde ayak izi ve GSYH başına madde ayak izi 8.4.2. Yurtiçi madde tüketimi, kişi başına yurt içi madde tüketimi ve GSYH başına yurt içi madde tüketimi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
per | başına |
capita | kişi |
and | ve |
domestic | yurt içi |
consumption | tüketimi |
EN 12.2.1. Material footprint, material footprint per capita, and material footprint per GDP 12.2.2. Domestic material consumption, domestic material consumption per capita, and domestic material consumption per GDP
TR 12.2.1. Madde ayak izi, kişi başına düşen madde ayak izi ve GSYH başına madde ayak izi 12.2.2. Yurtiçi madde tüketimi, kişi başına yurt içi madde tüketimi ve GSYH başına yurt içi madde tüketimi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
per | başına |
capita | kişi |
and | ve |
domestic | yurt içi |
consumption | tüketimi |
EN Finance 17.1. Strengthen domestic resource mobilization, including through international support to developing countries, to improve domestic capacity for tax and other revenue collection
TR Finans 17.1. Vergi ve diğer gelir hasılatı için yurt içi kapasiteyi artırmak için gelişmekte olan ülkelere uluslararası destek sağlanması yoluyla yurt içi kaynak seferberliğinin güçlendirilmesi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
finance | finans |
domestic | yurt içi |
developing | gelişmekte |
capacity | kapasiteyi |
tax | vergi |
other | diğer |
revenue | gelir |
countries | ülkelere |
international | uluslararası |
support | destek |
resource | kaynak |
and | ve |
improve | artırmak |
EN 17.1.1. Total government revenue as a proportion of GDP, by source 17.1.2. Proportion of domestic budget funded by domestic taxes
TR 17.1.1. Kaynağına göre GSYH'nın bir oranı olarak toplam devlet gelirleri 17.1.2. Yurtiçi vergilerle finanse edilen iç bütçenin oranı
Inglise | Türgi keel |
---|---|
government | devlet |
source | kaynağı |
by | göre |
total | toplam |
EN The firm assists domestic and global companies in the food and beverage industries, helping to launch and maintain Turkish operations, as well as assisting domestic clients which seek to expand overseas
TR Bu sektörlerdeki uluslararası şirketlere, Türkiye’deki işlemlerinin başlatılmasında ve sürdürülmesinde, yerli şirketlere ise, yurtdışına açılma çalışmalarında yardımcı olur
Inglise | Türgi keel |
---|---|
helping | yardımcı olur |
global | uluslararası |
companies | şirketlere |
the | ise |
and | ve |
EN Large coconuts, rice, wheat, corn, peanuts and bananas are mainly grown for domestic consumption
TR Büyük hindistancevizi, pirinç, buğday, mısır, yerfıstığı ve muz esas itibariyle iç tüketimde kullanılmak üzere yetiştirilir
Inglise | Türgi keel |
---|---|
large | büyük |
wheat | buğday |
and | ve |
EN In 2018, they accounted for 16.6 percent of final energy consumption, and 37.8 percent of gross electricity consumption
TR 2018‘de enerji tüketimindeki payı yüzde 16,6’ydı, brüt elektrik tüketiminde ise yüzde 37,8
Inglise | Türgi keel |
---|---|
percent | yüzde |
energy | enerji |
electricity | elektrik |
EN Since we have no foreign parent company, we never comply with any rogue or other data requests from either domestic or foreign authorities
TR Yabancı bir ana şirketimiz olmadığı için, yerli veya yabancı makamlardan gelen herhangi bir sahte veya diğer veri isteklerine asla uymayız
Inglise | Türgi keel |
---|---|
other | diğer |
data | veri |
foreign | yabancı |
company | şirketimiz |
never | asla |
or | veya |
any | herhangi |
since | bir |
EN District 13 km from Geyre Afrodisas ruins and the museum located in the town of Turkey and is one of the world?s leading museums and ruins are visited annually by about 200,000 domestic and foreign tourists
TR İlçeye 13 km mesafede Geyre Beldesinde bulunan Afrodisas Örenyeri ve Müzesi, Türkiye?nin ve dünyanın sayılı müzelerinden ve örenyerlerinden biri olup yılda yaklaşık 200.000 yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir
Inglise | Türgi keel |
---|---|
km | km |
museum | müzesi |
turkey | türkiye |
visited | ziyaret |
annually | yılda |
foreign | yabancı |
and | ve |
the | olup |
world | dünyanın |
by | tarafından |
is | bulunan |
in | yaklaşık |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
applies | geçerlidir |
us | abd |
food | gıda |
human | insan |
animal | hayvan |
companies | şirketleri |
and | ve |
market | pazar |
process | iş |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Cement and fertilizer plants meet domestic needs
TR Çimento ve sun’i gübre fabrikaları iç ihtiyaçları karşılar
Inglise | Türgi keel |
---|---|
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
EN Domestic Sales and Special Projects
TR İç Satışlar ve Özel Projeler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
and | ve |
projects | projeler |
sales | satış |
EN - Domestic Sales and Special Projects
TR - İç Satışlar ve Özel Projeler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
and | ve |
projects | projeler |
sales | satış |
EN is the amount by which gross domestic product shrunk in 2020 because of the coronavirus pandemic.
TR Gayri safi yurt içi hasılanın 2020’de korona pandemisinden dolayı gerileme oranı.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
domestic | yurt içi |
of | ın |
coronavirus | korona |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN The decision of the European Court of Human Rights on Domestic Violence in Turkey
TR İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği'nden emsal niteliğinde karar*
Inglise | Türgi keel |
---|---|
decision | karar |
EN Report on Problems Faced by Domestic Workers in the Context of the Right to Work and Other Human Rights Violations During the Global Pandemic | STGM
TR Küresel Salgın Döneminde Çalışma Hakkı ve Diğer İnsan Hakları İhlalleri Bağlamında Ev İşçilerinin Karşılaştıkları Sorunlar Raporu | STGM
Inglise | Türgi keel |
---|---|
report | raporu |
problems | sorunlar |
context | bağlam |
of | ın |
and | ve |
other | diğer |
stgm | stgm |
in the context of | bağlamında |
global | küresel |
rights | hakları |
pandemic | salgın |
right | hakkı |
EN Domestic Workers Solidarity Union (EVID-SEN)
TR Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (EVİD-SEN)
Inglise | Türgi keel |
---|---|
solidarity | dayanışma |
EN Report on Problems Faced by Domestic Workers in the Context of the Right to Work and Other Human Rights Violations During the Global Pandemic
TR Küresel Salgın Döneminde Çalışma Hakkı ve Diğer İnsan Hakları İhlalleri Bağlamında Ev İşçilerinin Karşılaştıkları Sorunlar Raporu
Inglise | Türgi keel |
---|---|
report | raporu |
problems | sorunlar |
context | bağlam |
of | ın |
and | ve |
other | diğer |
in the context of | bağlamında |
global | küresel |
rights | hakları |
pandemic | salgın |
right | hakkı |
EN 5.4.1. Proportion of time spent on unpaid domestic and care work, by sex, age and location
TR 5.4.1. Cinsiyet, yaş ve yere göre ücretsiz ev işleri ve bakıcılık için harcanan zamanın oranı
Inglise | Türgi keel |
---|---|
time | zaman |
work | iş |
sex | cinsiyet |
age | yaş |
and | ve |
by | göre |
of | in |
on | için |
EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
TR 8.1. Kişi başına düşen gelir artışının ulusal koşullara uygun olarak sürdürülmesi ve özellikle en az gelişmiş ülkelerde gayri safi yurt içi hasılada yıllık en az yüzde 7 oranında büyüme olmasının sağlanması
Inglise | Türgi keel |
---|---|
capita | kişi |
growth | büyüme |
national | ulusal |
domestic | yurt içi |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
per cent | yüzde |
and | ve |
at | nda |
with | uygun |
least | az |
per | başına |
accordance | olarak |
EN 8.10. Strengthen the capacity of domestic financial institutions to encourage and expand access to banking, insurance and financial services for all
TR 8.10. Herkesin bankacılık, sigorta ve finansal hizmetlere erişiminin teşvik edilmesi ve artırılması için yurt içi finansal kurumların kapasitelerinin güçlendirilmesi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
domestic | yurt içi |
financial | finansal |
encourage | teşvik |
banking | bankacılık |
services | hizmetlere |
and | ve |
insurance | sigorta |
of | in |
to | edilmesi |
institutions | kurumlar |
all | herkesin |
for | için |
EN 9.b. Support domestic technology development, research and innovation in developing countries, including by ensuring a conducive policy environment for, inter alia, industrial diversification and value addition to commodities
TR 9.b. Sanayi çeşitliliği ve sanayi ürünlerinde değer artırımı için uygun bir politika ortamının yaratılması aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerde yurt içi teknoloji gelişiminin, araştırma ve yenilikçiliğin desteklenmesi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
domestic | yurt içi |
innovation | yenilik |
developing | gelişmekte |
policy | politika |
industrial | sanayi |
countries | ülkelerde |
support | desteklenmesi |
technology | teknoloji |
research | araştırma |
and | ve |
value | değer |
environment | ortamı |
EN 17.3.1. Foreign direct investments (FDI), official development assistance and South-South Cooperation as a proportion of total domestic budget 17.3.2. Volume of remittances (in United States dollars) as a proportion of total GDP
TR 17.3.1. Toplam yurt içi bütçenin bir oranı olarak doğrudan yabancı yatırımlar (DYY), resmi kalkınma yardımı ve Güney-Güney İşbirliği 17.3.2. Toplam GSYH'nın bir oranı olarak (ABD Doları cinsinden) havale hacmi
Inglise | Türgi keel |
---|---|
direct | doğrudan |
official | resmi |
development | kalkınma |
assistance | yardım |
domestic | yurt içi |
dollars | dolar |
foreign | yabancı |
and | ve |
in | cinsinden |
total | toplam |
volume | 2 |
EN Announcing that a new course has been taken regarding the domestic automobile, Ali Kibar said that they are ready to provide support on issues such as equipment, seats, business and design if the company that carries out the operation requests it.
TR Ali Kibar, yerli otomobille ilgili belli bir yön alındığını belirterek, kendilerinin de işi alan firmanın talepte bulunması durumunda donanım, koltuk, iş ve tasarımla ilgili konularda destek olabileceklerini söyledi.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
ali | ali |
kibar | kibar |
support | destek |
business | iş |
on | ilgili |
and | ve |
a | bir |
been | de |
company | firmanın |
EN The summer of 2006 marks the start of domestic flights in Turkey. Izmir offers direct service to several Turkish cities.
TR 2006 Yaz uçuş planı ile birlikte SunExpress ilk defa yurtiçi uçuşları hizmete sundu.Artık İzmir’den Türkiye’nin bir çok noktasına direkt uçuluyor.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
summer | yaz |
service | hizmete |
in | ilk |
the | artık |
to | birlikte |
start | ile |
EN Moroğlu Arseven supports a full range of clients operating in domestic and international environments, across all modes of cargo carriage, including cold chain supply networks and transport infrastructure operators
TR Moroğlu Arseven; yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren, zincir tedarik ağları ve ulaştırma altyapısı işletmecileri dahil, tüm kargo taşıma işleri kapsamında geniş bir müvekkil skalasına destek sağlar
Inglise | Türgi keel |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
arseven | arseven |
supports | destek |
domestic | yurt içi |
cargo | kargo |
including | dahil |
chain | zincir |
supply | tedarik |
transport | taşıma |
and | ve |
all | tüm |
a | bir |
infrastructure | altyapı |
EN Başak supports a broad range of domestic and international companies, most notably in the pharmaceuticals, healthcare, life sciences, agriculture, biotechnology, retail as well as consumer products and information technology sectors.
TR Acar’ın destek verdiği şirketler geniş bir skalada faaliyet gösterir. Bunlardan önde gelenleri; ilaç, sağlık ve yaşam bilimleri, tarım, biyoteknoloji, perakende satış ve tüketici ürünleridir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
supports | destek |
healthcare | sağlık |
life | yaşam |
sciences | bilimleri |
agriculture | tarım |
biotechnology | biyoteknoloji |
consumer | tüketici |
broad | geniş |
and | ve |
retail | perakende |
companies | şirketler |
EN Domestic Buyers Delegation Activities
TR Yurt içi Alım Heyeti Çalışmaları
Inglise | Türgi keel |
---|---|
domestic | yurt içi |
EN All domestic exhibitions, where our participants and visitors are interested in and attended intensively, will be visited and our exhibition will be promoted.
TR Yurt içinde katılımcı ve ziyaretçilerimizin yoğun bulunduğu ve ilgilendiği tüm fuarlar ziyaret edilecek, fuarımızın tanıtımları yapılacaktır.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
are | bulunduğu |
in | içinde |
all | tüm |
and | ve |
EN District 13 km from Geyre Afrodisas ruins and the museum located in the town of Turkey and is one of the world?s leading museums and ruins are visited annually by about 200,000 domestic and foreign tourists
TR İlçeye 13 km mesafede Geyre Beldesinde bulunan Afrodisas Örenyeri ve Müzesi, Türkiye?nin ve dünyanın sayılı müzelerinden ve örenyerlerinden biri olup yılda yaklaşık 200.000 yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir
Inglise | Türgi keel |
---|---|
km | km |
museum | müzesi |
turkey | türkiye |
visited | ziyaret |
annually | yılda |
foreign | yabancı |
and | ve |
the | olup |
world | dünyanın |
by | tarafından |
is | bulunan |
in | yaklaşık |
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
applies | geçerlidir |
us | abd |
food | gıda |
human | insan |
animal | hayvan |
companies | şirketleri |
and | ve |
market | pazar |
process | iş |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Report on Problems Faced by Domestic Workers in the Context of the Right to Work and Other Human Rights Violations During the Global Pandemic | STGM
TR Küresel Salgın Döneminde Çalışma Hakkı ve Diğer İnsan Hakları İhlalleri Bağlamında Ev İşçilerinin Karşılaştıkları Sorunlar Raporu | STGM
Inglise | Türgi keel |
---|---|
report | raporu |
problems | sorunlar |
context | bağlam |
of | ın |
and | ve |
other | diğer |
stgm | stgm |
in the context of | bağlamında |
global | küresel |
rights | hakları |
pandemic | salgın |
right | hakkı |
EN Domestic Workers Solidarity Union (EVID-SEN)
TR Ev İşçileri Dayanışma Sendikası (EVİD-SEN)
Inglise | Türgi keel |
---|---|
solidarity | dayanışma |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Inglise | Türgi keel |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Domestic Sales and Special Projects
TR İç Satışlar ve Özel Projeler
Inglise | Türgi keel |
---|---|
and | ve |
projects | projeler |
sales | satış |
Kuvatakse 50 tõlget 50 -st