TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
"ya da daha" in Turkish can be translated into the following English words/phrases:
TR Yeni çift hatlı demiryolu tamamlandığında daha fazla tren, Arna ve Bergen arasında daha fazla insanı ve yükü daha hızlı ve daha sık aralıklarla taşıyabilecek.
EN When the new double-track railway is complete, more trains will be able to transport more people and cargo between Arna and Bergen, at faster speeds, and at more frequent intervals.
Turkish | English |
---|---|
çift | double |
hızlı | faster |
sık | frequent |
insan | people |
Turkish | English |
---|---|
oluşturma | building |
eğitim | training |
üretim | production |
hızlı | faster |
verimli | efficiently |
Turkish | English |
---|---|
maliyeti | costs |
çelik | steel |
koruma | protection |
sunan | offering |
yenilikçi | innovative |
Turkish | English |
---|---|
tüm | all |
faktörler | factors |
sizi | you |
çalışan | employees |
altına | under |
Turkish | English |
---|---|
gıda | food |
güvenliği | safety |
verimli | productive |
çalışanlar | employees |
karlı | profitable |
sürdürülebilir | sustainable |
işletme | business |
TR Bundan kaçınmak ve daha iyi bir işletme barışı, daha çok istikrar ve daha az grev olmasını sağlamak için çalışanların yönetime daha fazla katılmaları amaçlanıyor.
EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
Turkish | English |
---|---|
daha az | fewer |
TR Aynı durum tersi için de geçerlidir. Başlığınız daha kısa kelimeler içeriyorsa, bir kelimenin ikiye bölünme olasılığı daha düşük olacağından daha fazla karakter görüntülenme şansı daha yüksektir.
EN The same applies in reverse. If your title contains shorter words, then there’s a higher chance of it displaying more characters since it’s less likely that a word will need to be cut in half.
Turkish | English |
---|---|
geçerlidir | applies |
kısa | shorter |
kelimeler | words |
düşük | less |
şansı | chance |
Turkish | English |
---|---|
verimli | efficient |
sanal | virtual |
ve | and |
fiziksel | physical |
sistemi | os |
daha az | fewer |
TR Inline karıştırmada, günlük olarak aynı miktarda ürün üretmek için daha az tank gereklidir ve tanklar daha küçük olduğundan, daha az yer kaplar ve daha küçük binalara yerleştirilebilir
EN Inline blending requires fewer tanks to produce the same amount of product per day, and since they are smaller, they have smaller footprints and can be housed in smaller buildings
Turkish | English |
---|---|
inline | inline |
miktarda | amount |
ürün | product |
olduğundan | since |
daha az | fewer |
TR Bu, kanalizasyon sisteminde daha az yük, daha az ekipman ve boru tesisatı, daha düşük su ve deterjan tüketimi ve aslında, genel olarak daha düşük kaynak kullanımı anlamına gelir
EN This puts less load on the sewage system, less equipment and piping, lower water and detergent consumption – in fact, lower resource usage overall
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
yük | load |
ekipman | equipment |
su | water |
genel | overall |
kaynak | resource |
kullanımı | usage |
TR Daha hızlı yükleme süreleri, daha iyi kullanıcı deneyimi, daha iyi arama motoru optimizasyonu ve daha yüksek dönüşüm oranları anlamına gelir.
EN Faster load times mean better user experience, better search engine optimization, and higher conversion rates.
TR Çevreleyen piksellerin değerlerinin incelemesini temel alan daha kesin ancak daha yavaş bir yöntemdir. Bikübik, daha karmaşık hesaplamalar kullanarak En Yakın Komşu veya Çift Doğrusal yöntemine göre daha yumuşak ton geçişleri oluşturur.
EN A slower but more precise method based on an examination of the values of surrounding pixels. Using more complex calculations, Bicubic produces smoother tonal gradations than Nearest Neighbor or Bilinear.
TR Bunlar müşterilerinizle daha iyi ilişkileri kurmanıza, daha çok trafik oluşturmanıza ve daha çok para kazanmanıza yardımcı olur
EN It can help you generate more traffic, build relationships with your customers, and make lots of money
Turkish | English |
---|---|
bunlar | it |
müşterilerinizle | with your customers |
trafik | traffic |
ve | and |
olur | can |
Turkish | English |
---|---|
sonix | sonix |
otomasyon | automation |
api | api |
artırmak | boost |
ölçekte | at scale |
Turkish | English |
---|---|
sonix | sonix |
transkripsiyon | transcription |
bt | it |
ilaç | pharmaceutical |
klinik | clinical |
belgeleri | documents |
hızlı | faster |
verimli | efficiently |
sağlar | allows |
sağlayıcıları | providers |
Turkish | English |
---|---|
yazılımlar | software |
harika | great |
teknoloji | technology |
sonix | sonix |
hızlı | faster |
endüstri | industry |
lideri | leading |
derinden | deeply |
TR Bu, internet kullanımını gizlediğim yerde bir gizlilik ve utanç döngüsü yarattı, bu benim için daha fazla sorun yarattı, bu bende daha çok kaçma isteği uyandırdı, bu da daha çok kullanmama neden oldu
EN This created a cycle of secrecy and shame where I was hiding the internet usage, which caused more problems for me, which made me want to escape even more, which made me use more
Turkish | English |
---|---|
internet | internet |
döngüsü | cycle |
sorun | problems |
oldu | was |
kullanımı | usage |
TR İlk başta, küçük başlayın! Mükemmel bilgi tabanına sahip olmaya çalışmayın, yaklaşık 10 veya daha az makale yazın ve müşterilerinizden daha fazla talep alırken biraz daha ekleyin
EN At first, start small! don't try to have the perfect knowledge base, write about 10 articles or less and add some more while you're getting more requests from your customers
Turkish | English |
---|---|
küçük | small |
başlayın | start |
mükemmel | perfect |
bilgi | knowledge |
yaklaşık | about |
veya | or |
makale | articles |
ve | and |
talep | requests |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
Turkish | English |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Daha hızlı model eğitimi sayesinde veri bilimcileri ve makine öğrenimi mühendisleri daha hızlı yineleme yapabilir, daha fazla model eğitebilir ve doğruluk oranını artırabilir.
EN Faster model training can enable data scientists and machine learning engineers to iterate faster, train more models, and increase accuracy.
Turkish | English |
---|---|
hızlı | faster |
veri | data |
ve | and |
makine | machine |
mühendisleri | engineers |
yapabilir | can |
TR Airbnb, Amazon EC2 P3 bulut sunucuları sayesinde eğitim iş yüklerini daha hızlı çalıştırma, daha fazla yineleme gerçekleştirme, daha iyi makine öğrenimi modelleri oluşturma ve maliyeti düşürme olanağına sahip oluyor.
EN With Amazon EC2 P3 instances, Airbnb can run training workloads faster, go through more iterations, build better machine learning models and reduce costs.
Turkish | English |
---|---|
amazon | amazon |
hızlı | faster |
makine | machine |
modelleri | models |
oluşturma | build |
ve | and |
maliyeti | costs |
TR Dağıtılmış makine öğrenimi ve yüksek performanslı bilgi işlem için optimize edilmiş yeni, daha hızlı, daha güçlü ve daha büyük bulut sunucusu boyutu
EN New faster, more powerful and larger instance size optimized for distributed machine learning and high performance computing
Turkish | English |
---|---|
dağıtılmış | distributed |
makine | machine |
yeni | new |
hızlı | faster |
güçlü | powerful |
boyutu | size |
TR Eğer web siteniz daha popüler hale geldiği takdirde, daha fazla özelliğe sahip bir paylaşımlı web hosting planına kolaylıkla geçebilir ve daha fazla kaynağa sahip olabilirsiniz
EN If your web site become more popular, you may easily switch to other web hosting plan with more properties and have more sources
Turkish | English |
---|---|
popüler | popular |
sahip | have |
planı | plan |
TR Ayarlanmaya daha müsait parametrelerle deneme yapmak için simülasyon işlerinin ölçeğini genişletin ve böylelikle daha hızlı ve daha isabetli sonuçlar elde edin.
EN Scale out simulation jobs to experiment with more tunable parameters, leading to faster, more accurate results.
Turkish | English |
---|---|
simülasyon | simulation |
hızlı | faster |
sonuçlar | results |
TR ChatMix tuşundan kulaklığa bağlanan kabloyu daha da uzattık, daha iyi konfor için kulak yastıklarının kalınlığını artırdık ve daha derin bass çıkışı için ince ayarlar yaptık
EN We made the cable from the ChatMix dial to the headset longer, increased the thickness of the ear cushions for greater comfort, and tweaked the sound for deeper bass output
Turkish | English |
---|---|
konfor | comfort |
kulak | ear |
Turkish | English |
---|---|
lider | leading |
hızlı | faster |
ve | and |
Turkish | English |
---|---|
zebra | zebra |
pazarlama | marketing |
desteği | support |
işbirliği | collaboration |
demo | demo |
geliştirme | development |
erişim | access |
Turkish | English |
---|---|
işleme | process |
hatalar | errors |
Turkish | English |
---|---|
daha | better |
akıllı | smarter |
kararları | decisions |
Turkish | English |
---|---|
sabit | fixed |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
okuma | read |
ortamlarda | environments |
tutarlı | consistent |
performans | performance |
gelişmiş | advanced |
radyo | radio |
teknolojisini | technology |
Turkish | English |
---|---|
düşük | low |
masaj | massage |
cilt | skin |
Turkish | English |
---|---|
luna | luna |
masaj | massage |
TR AWS Nitro System, AWS'nin daha hızlı inovasyon yapmasını, müşterilerimiz için maliyeti daha da azaltmasını ve daha yüksek güvenlik ile yeni bulut sunucusu tipleri gibi ekstra avantajlar sunmasını sağlar
EN The AWS Nitro System enables AWS to innovate faster, further reducing cost for our customers, and deliver added benefits like increased security and new instance types
Turkish | English |
---|---|
aws | aws |
system | system |
hızlı | faster |
müşterilerimiz | our customers |
maliyeti | cost |
güvenlik | security |
yeni | new |
tipleri | types |
avantajlar | benefits |
sağlar | enables |
TR Daha düşük gecikme süresi, %19'a kadar daha iyi performans, %20 daha düşük maliyet ve şu anda AWS'de bulunan en yüksek güç verimliliği ile Graviton2 işlevleri, görev açısından kritik öneme sahip sunucusuz uygulamaları destekleyebilir
EN With lower latency, up to 19% better performance, a 20% lower cost, and the highest power-efficiency currently available at AWS, Graviton2 functions can power mission critical serverless applications
Turkish | English |
---|---|
gecikme | latency |
a | a |
performans | performance |
aws | aws |
verimliliği | efficiency |
işlevleri | functions |
görev | mission |
kritik | critical |
sunucusuz | serverless |
uygulamaları | applications |
TR Gelişmiş Ağ İletişimi, önemli ölçüde daha yüksek saniye başına paket (PPS) performansı, daha düşük ağ sapması ve daha düşük gecikme süresi elde etmenizi sağlar
EN Enhanced Networking enables you to get significantly higher packet per second (PPS) performance, lower network jitter and lower latencies
Turkish | English |
---|---|
gelişmiş | enhanced |
performansı | performance |
ve | and |
etmenizi | you to |
sağlar | enables |
TR Ayarlanmaya daha müsait parametrelerle deneme yapmak için simülasyon işlerinin ölçeğini genişletin ve böylelikle daha hızlı ve daha isabetli sonuçlar elde edin.
EN Scale out simulation jobs to experiment with more tunable parameters, leading to faster, more accurate results.
Turkish | English |
---|---|
simülasyon | simulation |
hızlı | faster |
sonuçlar | results |
Turkish | English |
---|---|
php | php |
birkaç | several |
c | c |
kısa | shorter |
TR Eğer web siteniz daha popüler hale geldiği takdirde, daha fazla özelliğe sahip bir paylaşımlı web hosting planına kolaylıkla geçebilir ve daha fazla kaynağa sahip olabilirsiniz
EN If your web site become more popular, you may easily switch to other web hosting plan with more properties and have more sources
Turkish | English |
---|---|
popüler | popular |
sahip | have |
planı | plan |
TR SD-WAN ve Bulut Güvenliği ile Şube ve Uzak Ofislere Daha Esnek, Daha Güvenli ve Daha Verimli Bağlantı
EN Risk-Adaptive Data Protection: The Behavior-Based Approach
Turkish | English |
---|---|
güvenliği | protection |
Turkish | English |
---|---|
sabit | fixed |
rfid | rfid |
okuyucu | reader |
okuma | read |
ortamlarda | environments |
tutarlı | consistent |
performans | performance |
gelişmiş | advanced |
radyo | radio |
teknolojisini | technology |
TR Daha yeni ve daha yüksek sürümler elbette eskilerine göre daha maliyetlidir
EN Newer and higher versions are of course more costly relative to older ones
Turkish | English |
---|---|
ve | and |
elbette | of course |
TR Aracınızda daha fazla saklama alanı ve daha yüksek bir sürüş yüksekliği arıyorsanız, kompakt Mazda CX3 veya daha büyük Mazda CX5 gibi SUV'lar da vardır
EN There are also SUVs like the compact Mazda CX3 or the larger Mazda CX5 if you?re looking for more storage space and a higher ride height in your vehicle
Turkish | English |
---|---|
saklama | storage |
alanı | space |
kompakt | compact |
TR Sadece on gün daha görevde kalmış olsaydı, yine bir CDU üyesi olan Helmut Kohl’den daha daha uzun görev yapmış olacaktı
EN Just ten days more, and she would have been in office for longer than Helmut Kohl, who like her was a member of the Christian Democratic Union of Germany (CDU)
Turkish | English |
---|---|
gün | days |
üyesi | member of |
TR Ayrıca kentleri toplamda daha yeşil hale getirmeliyiz; daha fazla açık alan yeşil alanlara dönüştürülmeli, ağaçların gölgesiyle daha fazla meydanın ve yolun sıcaktan korunmasını ve yeşil çatıları ve cepheleri teşvik etmeliyiz
EN In addition, we need to make cities generally greener – turning more vacant plots into green spaces, protecting more city squares and streets from heat by providing shade trees, and by funding green roofs and facades
Turkish | English |
---|---|
ayrıca | in addition |
yeşil | green |
ve | and |
TR Şehri çevreleyen bölgeyse daha sessiz, daha yeşil ve daha ucuz
EN Germany’s biggest city’s environs, on the other hand, are quieter, greener and less expensive
Turkish | English |
---|---|
ve | and |
TR Daha sakin, daha yeşil ve yaşama alanımızın daha geniş olduğu bir yerde yaşamak istedik.
EN We wanted more quiet, more living space and more green all around.
Turkish | English |
---|---|
daha | more |
yeşil | green |
TR Daha yaşlı nesillere kıyasla, gençler iyimser kalıyor, çok daha küresel düşünüyor ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirme konusunda çok kararlılar.”
EN In contrast to older generations, young people remain optimistic, think more globally and are determined to make the world a better place.”
TR Eğitim daha dijital, daha küresel ve daha multimedyatik bir nitelik kazanıyor. Heidelberg Pedagoji Yüksekokulu E-Öğrenme ve Medya Eğitimi Anabilim Dalı Yöneticisi Profesör Marco Kalz, öğrenimin geleceği hakkında konuşuyor.
EN Education is becoming more digital, more global and more multimedia-based. Professor Marco Kalz, Director of Studies for E-Learning and Media Education at Heidelberg University of Education, talks about the future of education.
Turkish | English |
---|---|
küresel | global |
medya | media |
profesör | professor |
TR Bu dallarda öncü konumunu koruyabilmek için daha fazla denemeler yapmak, daha cesur olmak ve daha erken safhada disiplinlerarası iş birliği yapmak zorundayız
EN If we want to remain pioneers in these fields, we need to experiment more, be bolder and work together earlier in an interdisciplinary way
Showing 50 of 50 translations