TR Scholix bilimsel literatür ve veriler arasında bağlantı kurmaya yönelik bir çerçeve sağlayarak araştırmacıların ilişkili verileri bulmasını ve doğru bağlamda yorumlamasını kolaylaştırır
TR Scholix bilimsel literatür ve veriler arasında bağlantı kurmaya yönelik bir çerçeve sağlayarak araştırmacıların ilişkili verileri bulmasını ve doğru bağlamda yorumlamasını kolaylaştırır
EN Scholix provides a framework for connecting scholarly literature and data, making it easier for researchers to find relevant data and interpret it in the right context
Turkish | English |
---|---|
bağlantı | connecting |
çerçeve | framework |
TR Scholix bilimsel literatür ve veriler arasında bağlantı kurmaya yönelik bir çerçeve sağlayarak araştırmacıların ilişkili verileri bulmasını ve doğru bağlamda yorumlamasını kolaylaştırır
EN Scholix provides a framework for connecting scholarly literature and data, making it easier for researchers to find relevant data and interpret it in the right context
Turkish | English |
---|---|
bağlantı | connecting |
çerçeve | framework |
TR Sorunları veri kalitesi ve entegrasyonuyla çözerek ve verileri araştırmacıların daha kolay karşılaştırabileceği, analiz edebileceği, yorumlayabileceği ve paylaşabileceği hale getirerek yenilikçi farmasötik araştırmalara destek olun
EN Drive innovative pharmaceutical research by resolving challenges with data quality and integration and making data easier for researchers to compare, analyse, interpret and share
Turkish | English |
---|---|
kalitesi | quality |
ve | and |
yenilikçi | innovative |
TR Araştırmacıların yeni keşifler yapmalarına, meslektaşlarıyla işbirlikleri yapmalarına yardımcı oluruz ve finansman bulmak için ihtiyaç duydukları bilgileri onlara sağlarız
EN We help researchers to make new discoveries, collaborate with their colleagues and give them the knowledge they need to find funding
Turkish | English |
---|---|
yeni | new |
finansman | funding |
ihtiyaç | need |
bilgileri | knowledge |
TR Araştırmacıların eskisinden çok daha fazla araştırma sonucunu paylaşabilmeleri için daha fazla seçenek bulunuyor
EN There are more options for researchers to share more kinds of research outputs than ever before
Turkish | English |
---|---|
araştırma | research |
seçenek | options |
TR Mendeley Araştırma Ağı farklı alanlarda ve bölgelerde çalışan araştırmacıların aralarında bağlantı kurarak fikir alışverişi yapmak, ortak çalışmak ve yeni fırsatlar keşfetmek için bir platform sağlar
EN The Mendeley Research Network connects researchers across different fields and territories, offering a platform for exchanging ideas, collaboration and new opportunities
Turkish | English |
---|---|
mendeley | mendeley |
araştırma | research |
fırsatlar | opportunities |
platform | platform |
TR Mendeley Data araştırmacıların araştırma verilerini depolayabileceği, üzerilerinde birlikte çalışabileceği, bulabileceği, paylaşabileceği ve ifşa edebileceği bir veri havuzu sağlar
EN Mendeley Data offers a data repository where researchers can store, collaborate, find, share, and expose their research data
Turkish | English |
---|---|
mendeley | mendeley |
araştırma | research |
sağlar | offers |
TR Sağlık uzmanları ve araştırmacıların düzenli olarak kullandığı, aşağıdakileri içeren bir dizi platformda banner reklamları sağlarız:
EN We offer banner ads on a number of platforms regularly used by healthcare professionals and researchers including:
Turkish | English |
---|---|
sağlık | healthcare |
kullandığı | used |
reklamları | ads |
TR Literatür yönünden ağır bir alan olan kimyada, öğrenciler ve araştırmacıların verilere erişmek, onları görüntülemek ve analiz etmek için kolay yöntemlere ihtiyacı vardır
EN In the literature-heavy field of chemistry, students and researchers require easier ways to access, view and analyse data
Turkish | English |
---|---|
öğrenciler | students |
verilere | data |
analiz | analyse |
kolay | easier |
TR Bu, araştırmacıların enformatik araçlarında yeterli seviyeye gelmeleri için elzemdir
EN It is essential for researchers to be proficient with informatics tools
TR Elsevier, araştırmacıların ihtiyaçlarını karşılayan yüksek kaliteli yayınlama seçenekleri sağlamaya devam etmek için dergilerini düzenli olarak gözden geçirir
EN Elsevier regularly reviews its journals to ensure we are continuing to provide high quality publishing options that meet researcher needs
Turkish | English |
---|---|
elsevier | elsevier |
yüksek | high |
kaliteli | quality |
yayınlama | publishing |
seçenekleri | options |
ihtiyaçları | needs |
TR DSÖ Berlin’de bir araştırma merkezi kurdu. Araştırmacıların hedefi yapay zeka yardımıyla olası pandemileri zamanında tespit etmek.
EN The WHO has opened a hub in Berlin. Researchers plan to use artificial intelligence to identify possible pandemics at an early stage.
Turkish | English |
---|---|
berlin | berlin |
merkezi | hub |
zeka | intelligence |
olası | possible |
TR Araştırmacıların ülkelerindeki kalkınma ihtiyaçlarına daha duyarlı olmalarını ve politika kararlarını desteklemek için güncel araştırma kanıtlarını etkinleştirmek,
EN Enable researchers to be more responsive to development needs in their countries and enable up-to-date research evidence to support policy decisions.
Turkish | English |
---|---|
kalkınma | development |
duyarlı | responsive |
politika | policy |
güncel | up-to-date |
araştırma | research |
etkinleştirmek | enable |
ihtiyaçları | needs |
kararları | decisions |
TR Araştırmacıların, ulusal önceliklere en uygun alanlarda mükemmel araştırma yürütme yeteneklerini güçlendirin ve etkisinin tam olarak farkına varmak.
EN Amplify researchers’ ability to conduct excellent research in areas most relevant to national priorities and fully realise its impact.
Turkish | English |
---|---|
ulusal | national |
en | most |
uygun | relevant |
mükemmel | excellent |
araştırma | research |
TR Araştırmacıların yeni keşifler yapmalarına, meslektaşlarıyla işbirlikleri yapmalarına yardımcı oluruz ve finansman bulmak için ihtiyaç duydukları bilgileri onlara sağlarız
EN We help researchers to make new discoveries, collaborate with their colleagues and give them the knowledge they need to find funding
Turkish | English |
---|---|
yeni | new |
finansman | funding |
ihtiyaç | need |
bilgileri | knowledge |
TR Araştırmacıların eskisinden çok daha fazla araştırma sonucunu paylaşabilmeleri için daha fazla seçenek bulunuyor
EN There are more options for researchers to share more kinds of research outputs than ever before
Turkish | English |
---|---|
araştırma | research |
seçenek | options |
TR Mendeley Araştırma Ağı farklı alanlarda ve bölgelerde çalışan araştırmacıların aralarında bağlantı kurarak fikir alışverişi yapmak, ortak çalışmak ve yeni fırsatlar keşfetmek için bir platform sağlar
EN The Mendeley Research Network connects researchers across different fields and territories, offering a platform for exchanging ideas, collaboration and new opportunities
Turkish | English |
---|---|
mendeley | mendeley |
araştırma | research |
fırsatlar | opportunities |
platform | platform |
TR Sağlık uzmanları ve araştırmacıların düzenli olarak kullandığı, aşağıdakileri içeren bir dizi platformda banner reklamları sağlarız:
EN We offer banner ads on a number of platforms regularly used by healthcare professionals and researchers including:
Turkish | English |
---|---|
sağlık | healthcare |
kullandığı | used |
reklamları | ads |
TR Elsevier, araştırmacıların ihtiyaçlarını karşılayan yüksek kaliteli yayınlama seçenekleri sağlamaya devam etmek için dergilerini düzenli olarak gözden geçirir
EN Elsevier regularly reviews its journals to ensure we are continuing to provide high quality publishing options that meet researcher needs
Turkish | English |
---|---|
elsevier | elsevier |
yüksek | high |
kaliteli | quality |
yayınlama | publishing |
seçenekleri | options |
ihtiyaçları | needs |
TR DSÖ Berlin’de bir araştırma merkezi kurdu. Araştırmacıların hedefi yapay zeka yardımıyla olası pandemileri zamanında tespit etmek.
EN The WHO has opened a hub in Berlin. Researchers plan to use artificial intelligence to identify possible pandemics at an early stage.
Turkish | English |
---|---|
berlin | berlin |
merkezi | hub |
zeka | intelligence |
olası | possible |
TR EOSC araştırmacıların büyük veri miktarlarını kullanmalarını kolaylaştırıyor.
EN The EOSC makes it easier for researchers to handle large amounts of data.
Turkish | English |
---|---|
büyük | large |
veri | data |
ın | of |
TR Bu tür verileri YouTube Music platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to YouTube Music. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
music | music |
veya | or |
TR Bu tür verileri YouTube platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to YouTube. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
youtube | youtube |
veya | or |
TR Bu tür verileri Apple Music platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to Apple Music. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
apple | apple |
music | music |
veya | or |
TR Bu tür verileri Deezer platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to Deezer. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
deezer | deezer |
veya | or |
TR Bu tür verileri TIDAL platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to TIDAL. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
tidal | tidal |
veya | or |
TR Bu tür verileri Spotify platformuna aktaramıyoruz. Bu platform bu tür verileri desteklemiyor veya bu verileri kaynak platformdan alamıyoruz.
EN We are unable to transfer this kind of data to Spotify. This platform could not support this type of data or we are unable to retrieve this data from the source platform.
Turkish | English |
---|---|
bu | this |
verileri | data |
spotify | spotify |
veya | or |
TR PHI sigorta ve fatura bilgileri, tanı verileri, klinik bakım verileri ve görüntüler ile test sonuçları gibi laboratuvar sonuçları dahil olmak üzere kapsamlı kişisel sağlık bilgilerini ve sağlıkla ilgili verileri içerir
EN PHI includes a very wide set of personally identifiable health and health-related data, including insurance and billing information, diagnosis data, clinical care data, and lab results such as images and test results
Turkish | English |
---|---|
phi | phi |
sigorta | insurance |
fatura | billing |
klinik | clinical |
bakım | care |
görüntüler | images |
test | test |
kişisel | personally |
sağlık | health |
ilgili | related |
TR Her hibe başvurusu için doğru hakemleri belirleyin, olası çıkar çatışmalarını değerlendirin ve kendileriyle ilişkili hibe başvurularını denetlemeleri için araştırmacıları davet etmek suretiyle hakem ağınızı genişletin.
EN Identify the right reviewers for each grant application, assess potential conflicts of interest and expand your reviewer network by inviting researchers to review grant applications that are relevant to them.
Turkish | English |
---|---|
hibe | grant |
olası | potential |
TR Elsevier'de tüm dergiler, katılımcı kurum ve üniversitelerle ilişkili araştırmacılar için CHORUS'a iştirak etmektedir
EN At Elsevier all journals participate in CHORUS for researchers affiliated with participating agencies and universities
Turkish | English |
---|---|
elsevier | elsevier |
tüm | all |
dergiler | journals |
araştırmacılar | researchers |
chorus | chorus |
TR Bu Kullanım şartlarıyla ilişkili veya bunlardan doğan tüm anlaşmazlık veya hak talepleri yalnızca Tarafların geri dönemeyecek şekilde kabul ettiği İngiliz Mahkemelerinin yargı yetkisine tabi olacaktır.
EN All disputes or claims arising out of or relating to these Terms of Use shall be subject to the exclusive jurisdiction of the English Courts to which the Parties irrevocably submit.
Turkish | English |
---|---|
kullanım | use |
veya | or |
talepleri | claims |
geri | out |
şekilde | which |
ın | of |
TR Bir çekilişe katılırsanız, çekilişleri gerçekleştirmek ve ödülleri size vermek için hesabınızla ilişkili adınız ve e-posta adresiniz gibi belirli bilgileri kullanırız.
EN If you enter a sweepstakes, we will use certain information associated with your account, such as your name and email address, to run the sweepstakes and fulfill prizes to you.
Turkish | English |
---|---|
ilişkili | associated |
belirli | certain |
bilgileri | information |
ekle | enter |
kullanır | use |
hesabını | account |
TR Bu sanayi dalları ile ilişkili olarak nakliyecilik ve meyve-sebze ticareti diğer bir geçim kaynağıdır.
EN In connection with these industry branches, shipping and fruit and vegetable trade is another source of income.
Turkish | English |
---|---|
sanayi | industry |
diğer | another |
TR Hizmetimiz aracılığıyla görüntülenen bir web sitesi hiçbir şekilde bu web sitesine ait değildir veya bu web sitesiyle ilişkili değildir.
EN A website viewed through our service is in no way owned by or associated with this website.
Turkish | English |
---|---|
hizmetimiz | our service |
bu | this |
veya | or |
ilişkili | associated |
TR Bir web sitesi trafiği nasıl kontrol edilir? Trafik sıçramalarını görüntüleyin, hangi anların iyi olduğunu ve nelerle ilişkili olduğunu analiz edin.
EN How to check a websites traffic? View the traffic jumps, analyze which moments were good and what they were related to.
Turkish | English |
---|---|
görüntüleyin | view |
iyi | good |
analiz | analyze |
Turkish | English |
---|---|
vidiq | vidiq |
TR Kripto CFD işlemleri (MT5) sunan brokerlik şirketinizi başlatın. Kripto brokerlik bir grup kripto ilişkili hizmetlerden, CFD gibi, faydalanarak Bitcoin veya Ethereum fiyatlarında spekülasyon yapmanıza olanak tanır.
EN Start a brokerage business offering Crypto CFD trading (MT5). A crypto brokerage allows you to offer your clients a range of crypto-related services including CFDs so they can speculate on the price of Bitcoin or Ethereum for example.
Turkish | English |
---|---|
cfd | cfd |
bitcoin | bitcoin |
veya | or |
ethereum | ethereum |
TR Lambda işlevinizi tabloyla ilişkili DynamoDB akışına abone yaparak bu Lambda işlevinin DynamoDB tablosundaki güncellemelerle tetiklenmesini sağlayabilirsiniz
EN You can trigger a Lambda function on DynamoDB table updates by subscribing your Lambda function to the DynamoDB Stream associated with the table
Turkish | English |
---|---|
lambda | lambda |
ilişkili | associated |
dynamodb | dynamodb |
abone | subscribing |
TR Bir CAA kaydınız varsa ve GeoTrust'ın herhangi bir portalından bir sertifika almak için kaydolursanız, tercih edilen bir CA olarak ilişkili olup olmadıklarını görmek için CAA kaydının içeriği kontrol edilecektir
EN If you have a CAA enrollment and enroll to obtain a certificate from any of GeoTrust's portal, the contents of the CAA record will be checked to see if they are associated as a preferred CA
Turkish | English |
---|---|
caa | caa |
geotrust | geotrust |
sertifika | certificate |
ca | ca |
ilişkili | associated |
kontrol | checked |
edilecektir | will be |
portalı | portal |
TR Kayıt işlemi sırasında, Barındırma alanı ile doğru bir şekilde ilişkili ad sunucuları girdiğinizde, etki alanı birkaç saat içinde çalışır, fakat DNS yayılımının küresel yansıması yaklaşık 10 saat sürebilir
EN For the registration process, if the server settings correctly associated with the Hosting field can be entered, the domain operates within a few hours, but the global reflection of DNS propagation can take about 10 hours
Turkish | English |
---|---|
kayıt | registration |
işlemi | process |
barındırma | hosting |
ilişkili | associated |
saat | hours |
çalışır | operates |
dns | dns |
küresel | global |
TR ISP, bu adla ilişkili IP adresine sahip olup olmadığını belirler;
EN The ISP determines whether it has the IP address associated with that name;
Turkish | English |
---|---|
isp | isp |
ilişkili | associated |
adresine | address |
olup | whether |
belirler | determines |
TR 6.6.1. Suyla ilişkili ekosistemlerin kapsamının zaman içindeki değişimi
EN 6.6.1. Change in the extent of water-related ecosystems over time
Turkish | English |
---|---|
zaman | time |
içindeki | in |
ın | of |
TR Önceki 12 ay içinde öldürme, adam kaçırma, zorla kaybedilme, keyfi gözaltı ve eziyete uğrayan gazeteci, ilişkili medya personeli, sendikacı ve insan hakları savunucularına ilişkin doğrulanmış vaka sayısı 16.10.2
EN Number of verified cases of killing, kidnapping, enforced disappearance, arbitrary detention and torture of journalists, associated media personnel, trade unionists and human rights advocates in the previous 12 months 16.10.2
Turkish | English |
---|---|
ve | and |
ilişkili | associated |
medya | media |
personeli | personnel |
insan | human |
hakları | rights |
sayısı | number |
TR Sözleşmeyi tarafınızdan satın alınan Abonelik Planının abonelik süresinin sona ermesinden önce feshedersek, Hizmetlerin kullanılmayan bölümüyle ilişkili orantılı Ücretleri iade edeceğiz.
EN We will refund you the prorated Fees associated with the unused portion of the Services if we terminate the Agreement before the expiration of the subscription term of the Subscription Plan purchased by you.
Turkish | English |
---|---|
tarafınızdan | by you |
satın | purchased |
önce | before |
hizmetlerin | services |
ilişkili | associated |
ın | of |
TR Premium satın almak için bir alt hesap kullanılıyorsa, ilişkili ana hesabın KYC doğrulamasını tamamlamış olması gerekir. Değilse, Phemex ana hesaptan KYC gerçekleştirmesini isteyecektir.
EN If a sub-account is used to purchase premium, the associated main account must have completed KYC verification. If not, Phemex will ask the main account to perform KYC.
Turkish | English |
---|---|
premium | premium |
alt | sub |
hesap | account |
ilişkili | associated |
ana | main |
phemex | phemex |
TR Şirketlerle ilişkili olduğu bilinen kişilerin TC kimlik numaraları Ticaret Sicil Gazetesi’nin eski kayıtlarında bulunabiliyor ancak bu bilgiye erişebilmek için de tüm eski kayıtları tek tek incelemek gerekebiliyor
EN National ID numbers of people known to be associated with companies can be found in the old records of the Trade Registry Gazette, but, for this, it is necessary to inspect all old records one by one
Turkish | English |
---|---|
ilişkili | associated |
olduğu | is |
bilinen | known |
kimlik | id |
ticaret | trade |
eski | old |
TR Futbol Sektörü Çalışanının yeteneği ve performansı ile ilişkili oldukları için çeşitli teknik, zihinsel ve fiziksel özellikler.
EN Various technical, mental and physical attributes as they relate to a Football Professional’s ability and performance.
Turkish | English |
---|---|
futbol | football |
performansı | performance |
çeşitli | various |
teknik | technical |
zihinsel | mental |
fiziksel | physical |
TR Moroğlu Arseven, sermaye ve borç araçlarının ve karma araçların tüm yönlerine ilişkin pay sahiplerine, ihraççılara, sigortacılara ve ilişkili taraflara destek sağlar
EN Moroğlu Arseven assists shareholders, issuers, underwriters and related parties regarding all aspects of equity, debt and hybrid instruments
Turkish | English |
---|---|
arseven | arseven |
ve | and |
tüm | all |
ilişkin | regarding |
ın | of |
TR Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinde Baş Ağrısı Sıklığı ve İlişkili Faktörler
EN Prevalence of Headache and Related Factors in Erciyes University Medical Faculty Students
Turkish | English |
---|---|
tıp | medical |
ve | and |
faktörler | factors |
TR Bebek Dostu Bir Hastanede Doğum Yapan Annelerin Doğumdan Sonra İlk Bir Saatte Emzirmeye Başlama Durumları ve İlişkili Faktörler
EN Mothers' Breastfeeding Initiation in the First Hour After Birth and Related Factors at a Baby Friendly Hospital
Turkish | English |
---|---|
bebek | baby |
dostu | friendly |
hastanede | hospital |
faktörler | factors |
Showing 50 of 50 translations