EN When the tribes were not determined in ancient times in Geyre, the local people lived in Anatolia
EN When the tribes were not determined in ancient times in Geyre, the local people lived in Anatolia
TR Geyre?de antik çağlarda kavimlerin henüz belirlenmediği dönemde yerli olarak Anadolu halkı yaşıyordu
English | Turkish |
---|---|
ancient | antik |
local | yerli |
anatolia | anadolu |
not | henüz |
the | olarak |
EN With the new regulation entering into effect, health provisions for refugees with international protection status who have lived in Turkey for more than 1 year were stopped
TR 2019 yılı Ekim ayında başlayan sınır hareketliliği sebebiyle, Suriye sınırında bulunan köylere sığınan mülteciler henüz kayıt altına alınamadan, ülkede pandemi vakaları görülmeye başladı
English | Turkish |
---|---|
refugees | mülteciler |
for | henüz |
year | yıl |
with | altına |
EN With the new regulation entering into effect, health provisions for refugees with international protection status who have lived in Turkey for more than 1 year were stopped
TR 2019 yılı Ekim ayında başlayan sınır hareketliliği sebebiyle, Suriye sınırında bulunan köylere sığınan mülteciler henüz kayıt altına alınamadan, ülkede pandemi vakaları görülmeye başladı
English | Turkish |
---|---|
refugees | mülteciler |
for | henüz |
year | yıl |
with | altına |
EN I never imagined the depth of what I was struggling with, and the relief I?ve felt at finding real, lived freedom from my mental disease
TR Mücadele ettiğim şeyin derinliğini ve zihinsel hastalığımdan gerçek, yaşanmış özgürlüğü bulduğumda hissettiğim rahatlamayı asla hayal etmemiştim
English | Turkish |
---|---|
mental | zihinsel |
disease | hastalığı |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
real | gerçek |
never | asla |
EN I?ve lived with my addiction my whole life, and I never knew how deep my problem was until I started to experience life without it
TR Hayatım boyunca bağımlılığımla yaşadım ve onsuz bir hayat yaşamaya başlayana kadar sorunumun ne kadar derin olduğunu bilmiyordum
English | Turkish |
---|---|
deep | derin |
and | ve |
it | olduğunu |
whole | ya |
life | hayat |
to | kadar |
EN When the tribes were not determined in ancient times in Geyre, the local people lived in Anatolia
TR Geyre?de antik çağlarda kavimlerin henüz belirlenmediği dönemde yerli olarak Anadolu halkı yaşıyordu
English | Turkish |
---|---|
ancient | antik |
local | yerli |
anatolia | anadolu |
not | henüz |
the | olarak |
EN With the new regulation entering into effect, health provisions for refugees with international protection status who have lived in Turkey for more than 1 year were stopped
TR 2019 yılı Ekim ayında başlayan sınır hareketliliği sebebiyle, Suriye sınırında bulunan köylere sığınan mülteciler henüz kayıt altına alınamadan, ülkede pandemi vakaları görülmeye başladı
English | Turkish |
---|---|
refugees | mülteciler |
for | henüz |
year | yıl |
with | altına |
EN Fashion trends are short-lived and often change more quickly than the weather
TR Moda trendleri kısa ömürlü ve çoğu kez havadan bile daha çabuk değişiyor
English | Turkish |
---|---|
fashion | moda |
trends | trendleri |
short | kısa |
and | ve |
the | çoğu |
more | daha |
EN However, solidarity and acceptance first need to be learnt before they can be lived.
TR Dayanışma ve kabullenmenin hayata geçirilebilmesi için önce bunların öğrenilmesi gerekiyor.
English | Turkish |
---|---|
solidarity | dayanışma |
need | gerekiyor |
and | ve |
before | önce |
EN In 2020, 77.5 per cent of the population in Germany lived in cities and small towns.
TR 2020 yılı sayılarına göre Alman nüfusunun yüzde 77,5’i şehir ve kasabalarda yaşıyor.
English | Turkish |
---|---|
per | göre |
per cent | yüzde |
cities | şehir |
and | ve |
the | alman |
EN The Transylvanian Saxons settled in Romania in the twelfth century and and Banat Swabians in the seventeenth to the nineteenth centuries. In 2011, 36,000 Romanian Germans lived in the country.
TR Transilvanya Saksonyalıları ve Banat Suebyalıları 12, 17. ve 19. Yüzyıl arasında Romanya’ya yerleştiler. 2011 itibariyle ülkede 36.000 Romanya Almanı yaşıyordu.
English | Turkish |
---|---|
germans | alman |
country | ülkede |
and | ve |
the | arasında |
EN The fifty-two year old, who grew up in Moscow, has lived in Berlin since 1990 and writes his books in German, not in his Russian mother tongue
TR 52 yaşınndaki Kaminer 1990’dan beri Berlin’de yaşıyor ve kitaplarını anadili olan Rusçada değil Almanca yazıyor
English | Turkish |
---|---|
has | olan |
his | ya |
and | ve |
books | kitaplar |
the | değil |
EN “Until I stopped putting the post code on my applications.” He only told them where he lived after he received a firm offer
TR “Ta ki başvurularımda posta kodunu kaldırana kadar.” Ancak olur aldıktan sonra nerede oturduğunu söylemiş
EN WELCOME TO LORD BALTIMORE. This intimate venue combines the glamour of a British club house with the grandeur of Parisian aesthetics, accentuated by lighting effects making it feel lived in.
TR LORD BALTIMORE'A HOŞ GELDİNİZ. Bu özel mekan, içindeki yaşamı yansıtan aydınlatma efektleriyle vurgulanan bir İngiliz özel kulübünün cazibesiyle Paris estetiğinin ihtişamını bir araya getiriyor.
English | Turkish |
---|---|
venue | mekan |
lighting | aydınlatma |
this | bu |
Showing 14 of 14 translations