EN I knew the history of the Berlin Wall, knew that the city played an important role in World War II
EN I knew the history of the Berlin Wall, knew that the city played an important role in World War II
TR Berlin Duvarı’nın tarihini ve kentin İkinci Dünya Savaşı esnasında önemli bir rol oynadığını biliyordum
English | Turkish |
---|---|
berlin | berlin |
wall | duvar |
city | kentin |
role | rol |
world | dünya |
war | savaşı |
important | önemli |
EN I?ve lived with my addiction my whole life, and I never knew how deep my problem was until I started to experience life without it
TR Hayatım boyunca bağımlılığımla yaşadım ve onsuz bir hayat yaşamaya başlayana kadar sorunumun ne kadar derin olduğunu bilmiyordum
English | Turkish |
---|---|
deep | derin |
and | ve |
it | olduğunu |
whole | ya |
life | hayat |
to | kadar |
EN When Natasha Fraser-Cavassoni started to write Soirées, Sojourns & Stories by Raffles, she knew she was taking readers on a journey through both time and place
TR Natasha Fraser-Cavassoni, Soirées, Sojourns & Stories by Raffles’ı yazmaya başladığı zaman, okuyucuları zaman ve mekanda bir yolculuğa çıkardığını biliyordu
English | Turkish |
---|---|
raffles | raffles |
readers | okuyucular |
by | by |
time | zaman |
and | ve |
she | bir |
EN When Natasha Fraser-Cavassoni started to write Soirées, Sojourns & Stories by Raffles, she knew she was taking readers on a journey through both time and place
TR Natasha Fraser-Cavassoni, Soirées, Sojourns & Stories by Raffles’ı yazmaya başladığı zaman, okuyucuları zaman ve mekanda bir yolculuğa çıkardığını biliyordu
English | Turkish |
---|---|
raffles | raffles |
readers | okuyucular |
by | by |
time | zaman |
and | ve |
she | bir |
EN When Natasha Fraser-Cavassoni started to write Soirées, Sojourns & Stories by Raffles, she knew she was taking readers on a journey through both time and place
TR Natasha Fraser-Cavassoni, Soirées, Sojourns & Stories by Raffles’ı yazmaya başladığı zaman, okuyucuları zaman ve mekanda bir yolculuğa çıkardığını biliyordu
English | Turkish |
---|---|
raffles | raffles |
readers | okuyucular |
by | by |
time | zaman |
and | ve |
she | bir |
EN When Natasha Fraser-Cavassoni started to write Soirées, Sojourns & Stories by Raffles, she knew she was taking readers on a journey through both time and place
TR Natasha Fraser-Cavassoni, Soirées, Sojourns & Stories by Raffles’ı yazmaya başladığı zaman, okuyucuları zaman ve mekanda bir yolculuğa çıkardığını biliyordu
English | Turkish |
---|---|
raffles | raffles |
readers | okuyucular |
by | by |
time | zaman |
and | ve |
she | bir |
EN When Natasha Fraser-Cavassoni started to write Soirées, Sojourns & Stories by Raffles, she knew she was taking readers on a journey through both time and place
TR Natasha Fraser-Cavassoni, Soirées, Sojourns & Stories by Raffles’ı yazmaya başladığı zaman, okuyucuları zaman ve mekanda bir yolculuğa çıkardığını biliyordu
English | Turkish |
---|---|
raffles | raffles |
readers | okuyucular |
by | by |
time | zaman |
and | ve |
she | bir |
EN When Angela Merkel announced that she would not be running in this year’s election, nobody knew who would take her place in the Chancellery
TR Angela Merkel tekrar aday olmayacağını açıkladığında, Şansölyelik Dairesi’ne kimin taşınacağını kimse bilmiyordu
English | Turkish |
---|---|
angela | angela |
merkel | merkel |
years | a |
who | kimin |
nobody | kimse |
EN Did you have a definite image of Berlin before you moved here? I knew only the absolute basics and had a very out-of-date picture
TR Buraya taşınmadan önce esasen kafanda belli bir Berlin imajı var mıydı? Ben gerçekten sırf temel şeyleri biliyordum ve kafamda çok eskimiş bir resim vardı
English | Turkish |
---|---|
berlin | berlin |
had | vardı |
here | buraya |
i | ben |
image | resim |
and | ve |
EN “Many knew me as the anchor for the breakfast TV show ‘Good Morning Damascus’ and as a reporter for Syrian national TV,” he says, as we all arrive in Sonnenallee.
TR “Çokları beni TV kahvaltı programı ‘Good Morning Damaskus’un moderatörü olarak ve Suriye ulusal televizyonu röportajlarımdan tanıyor; o arada Sonnen Bulvarına gelmiş bulunuyoruz.
EN Similarly, we may have done something that technically didn’t go against “the letter of the law”, but that we knew in the moment was virtually the same as an underlying problematic behavior we had committed to avoid
TR Benzer şekilde, teknik olarak “yasanın lafzına” aykırı olmayan, ancak o anda bildiğimiz, kaçınmayı taahhüt ettiğimiz temel sorunlu davranışla neredeyse aynı olduğunu bildiğimiz bir şey yapmış olabiliriz
Showing 11 of 11 translations