TR Sizi İnternet'te anonim yapacağımıza dair reklam yapmıyorum veya bunun sözün vermiyoruz, bunun yerine çevirimiçi gizliliğinizi ve güvenliğinizi geliştiriyoruz.
"bunun ardından qr" v turečtina lze přeložit do následujících Angličtina slov/frází:
TR Sizi İnternet'te anonim yapacağımıza dair reklam yapmıyorum veya bunun sözün vermiyoruz, bunun yerine çevirimiçi gizliliğinizi ve güvenliğinizi geliştiriyoruz.
EN We don't advertise or promise that we can make you anonymous on the Internet, but instead that we'll improve your privacy and security online.
turečtina | Angličtina |
---|---|
anonim | anonymous |
veya | or |
TR Bunun nedenleri büyük ölçüde henüz araştırılmamış durumda. Biz, bunun nedeninin sosyal stres olduğunu düşünüyoruz
EN Up to now there has been virtually no research into the reasons for this
turečtina | Angličtina |
---|---|
nedenleri | reasons |
TR Sizi İnternet'te anonim yapacağımıza dair reklam yapmıyorum veya bunun sözün vermiyoruz, bunun yerine çevirimiçi gizliliğinizi ve güvenliğinizi geliştiriyoruz.
EN We don't advertise or promise that we can make you anonymous on the Internet, but instead that we'll improve your privacy and security online.
turečtina | Angličtina |
---|---|
anonim | anonymous |
veya | or |
TR Aslında RADAAR?a kayıt olmak oldukça kolay. Bunun için tek yapmanız gereken web sitemizdeki ?Kayıt Ol? butonuna tıklamak. Ardından açılan ekranda Ad, Soyad, E-Posta Adresi ve Şifre?nizi girerek RADAAR?a kayıt olabilirsiniz.
EN Actually, it is quite easy to sign up to RADAAR. All you have to do is click on the 'Sign Up' button on our website. Then, you can sign up to RADAAR by entering your 'Name', 'E-Mail Address' and 'Password' on the screen that opens.
turečtina | Angličtina |
---|---|
aslında | actually |
kayıt | sign up |
oldukça | quite |
kolay | easy |
yapmanız | to do |
web | website |
butonuna | button |
ad | name |
adresi | address |
TR Bunun ardından, SmartLens İş Analizi ve Raporlama (BAR) içerisindeki sofistike analiz modülü, bu etkinlikleri otomatik olarak gündelik mağaza operasyonlarınızın her yönünü iyileştiren işlem yapılabilir içgörülere dönüştürür
EN Then the sophisticated analytics in the SmartLens Business Analytics and Reporting (BAR) automatically turns those events into actionable insights that can improve practically every aspect of your everyday store operations
turečtina | Angličtina |
---|---|
raporlama | reporting |
bar | bar |
sofistike | sophisticated |
etkinlikleri | events |
mağaza | store |
her | every |
yapılabilir | can |
TR Bunun ardından ISSA geldi, eskimiş elektrikli diş fırçası endüstrisine ihtiyacı olan heyecanı getiren süper yumuşak, sonik güçlü harika bir fırçası
EN After that came ISSA, a super-soft, sonic-powered wonder-brush that added some needed zip to a stale electric toothbrush industry
turečtina | Angličtina |
---|---|
bunun | that |
geldi | came |
elektrikli | electric |
süper | super |
yumuşak | soft |
TR Başvuru yapılır ve bunun ardından tıpkı diğer başvurulardan bildiğimiz gibi, bir değerlendirme merkezinden geçer
EN You apply, and then you go through an assessment centre, as in other application procedures
turečtina | Angličtina |
---|---|
başvuru | application |
bunun | you |
diğer | other |
değerlendirme | assessment |
TR Bunun ardından gazete baskıya giriyor ve Almanya ve dünyanın diğer yerlerindeki okurlarına gönderiliyor.
EN Then the newspaper goes into print and is distributed to readers in Germany and around the world.
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
almanya | germany |
dünyanın | world |
TR Bunun ardından Yeni Bağlantı Sihirbazı simgesine tıklamalısınız.
EN After that you need to click on New Connection Wizard icon.
turečtina | Angličtina |
---|---|
yeni | new |
bağlantı | connection |
TR 4. Trust Wallet'ta [Ayarlar]'a ve daha sonra da [WalletConnect]'e gidin. Bu seçim sizin için kamerayı açacaktır. Bunun ardından QR kodu taratın.
EN 4. In Trust Wallet, head to [Settings] and then [WalletConnect]. This selection will bring up your camera for you to then scan the QR code.
TR Ardından en son kutuya mobil şebeke kodunu ekleyin: önce ülke kodunu belirtin ve ardından mobil servis sağlayıcı kodunu girin.
EN Then add mobile network code to the last box: first, specify the country code and then provide the mobile service provider code.
turečtina | Angličtina |
---|---|
son | last |
mobil | mobile |
kodunu | code |
ekleyin | add |
önce | first |
ülke | country |
belirtin | specify |
ve | and |
servis | service |
sağlayıcı | provider |
TR Sıralama anahtar kelimelerini bulmak istediğiniz siteyi seçerek başlayın ve ardından kontrol etmek istediğiniz coğrafi konumu seçin. Siteyi analiz edin ve ardından bölge için en iyi anahtar kelimeleri göreceksiniz.
EN Start off by selecting the site you’d like to find ranking keywords for and then select the geographical location that you want to check. Analyze the site and then you’ll see the top keywords for the area.
turečtina | Angličtina |
---|---|
sıralama | ranking |
anahtar | keywords |
istediğiniz | you want |
başlayın | start |
coğrafi | geographical |
konumu | location |
seçin | select |
analiz | analyze |
TR Bunun arkasında Elsevier'in sektör lideri gönderim sistemi, benzersiz bir içgörü sağlarken zaman kazandıran yazar ve editör araçları, kalite ve hız odaklı birinci sınıf üretim ve sektör lideri yayıncılık platformları yatmaktadır.
EN This is driven by Elsevier?s industry leading submission system; author and editor tools that save time whilst providing unique insight; first class production focused on quality and speed; and industry leading publishing platforms.
turečtina | Angličtina |
---|---|
elsevier | elsevier |
lideri | leading |
sistemi | system |
zaman | time |
yazar | author |
editör | editor |
kalite | quality |
hız | speed |
odaklı | focused |
sınıf | class |
yayıncılık | publishing |
TR Semrush, bunun zeminine inmemize olanak sağlayıp, talebin artmasına gerçekten yardımcı olacak yeni terim türlerini tespit etmemize yardımcı oluyor.
EN Semrush helps us get to the very bottom of it to identify new type of terms can really help to drive the demand.
turečtina | Angličtina |
---|---|
semrush | semrush |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR ''Konu saf değer olduğu zaman, Semrush kazanır. Bunun temel nedeni, tam-özellikli SEO yazılım paketi ve Google Ads yazılımını aylık aynı fiyata elde ediyorsunuz.''
EN “When it comes to pure value, Semrush wins. That’s mostly because you get a fully-featured SEO software suite AND Google Ads software for the same monthly price.”
turečtina | Angličtina |
---|---|
konu | for |
saf | pure |
semrush | semrush |
seo | seo |
ve | and |
ads | ads |
aylık | monthly |
elde | get |
TR Eğer rakipleriniz sizden daha iyi performans gösteriyorsa, bunun sebebi içeriklerini taze tutmaları olabilir.
EN If competitors are outperforming you, it could be because they're keeping their content fresh.
turečtina | Angličtina |
---|---|
eğer | if |
taze | fresh |
TR Klautz bunun yerine Alman teknolojisi, tıbbı ve tarihiyle ilgili şeyler yayınlamaya karar verdi.
EN Instead, Klautz decided to publish German technology, medicine and history.
turečtina | Angličtina |
---|---|
alman | german |
teknolojisi | technology |
TR Bunun yapılması, her yerde, tüm insanların sağlıkları ve yaşamlarının iyileşmesine katkı sağlayacaktır
EN This will contribute to improvement in the health and lives of all peoples, everywhere
turečtina | Angličtina |
---|---|
ve | and |
katkı | contribute |
ın | of |
TR Bilinçsiz önyargıya dikkat çekmek – ve bunun yazar kılavuzları, hakem davet mektupları ve editoryal sözleşmelerde nasıl azaltılabileceği konusunda tavsiyeler vermek
EN Drawing attention to UB ? and giving advice on how it can be reduced ? in guides for authors, reviewer invitation letters and editorial contracts
turečtina | Angličtina |
---|---|
dikkat | attention |
editoryal | editorial |
TR Bunun akademik yayıncılık açısından anlamı nedir?
EN What does it mean for academic publishing?
turečtina | Angličtina |
---|---|
akademik | academic |
yayıncılık | publishing |
TR Daha öncelere ait bunun gibi bir eser yok, fakat çevresinde agora ve tiyatrolar arasındaki bir duvar olabilir
EN There is no this kind of work, but it could be a wall between around agora and the theater
turečtina | Angličtina |
---|---|
yok | no |
çevresinde | around |
arasındaki | between |
duvar | wall |
TR <a>Bunun neden önemli olduğunu öğrenin</a>.
EN <a>Learn why this is important</a>.
turečtina | Angličtina |
---|---|
a | a |
neden | why |
önemli | important |
öğrenin | learn |
TR <a>Ürün Blogumuzda bunun hakkında daha fazla bilgi edinin</a>
EN <a>Learn more on our Product Blog</a>
turečtina | Angličtina |
---|---|
a | a |
bilgi | learn |
TR Gerçekçi olalım: Bunun gibi yazılım kıyaslama sayfaları genellikle taraflıdır
EN Let’s be real: software comparison pages like this are usually biased
turečtina | Angličtina |
---|---|
gibi | like |
yazılım | software |
sayfaları | pages |
genellikle | usually |
TR Bunun yerine, basitçe birkaç adet SEO sektör anketinin sonuçlarını ve yalnızca Ahrefs’te bulacağınız bazı yararlı özellikleri paylaşmaya karar verdik.
EN Instead, we thought we’d keep things simple and share the results of a few SEO industry polls and some useful features that you’ll only find in Ahrefs.
turečtina | Angličtina |
---|---|
sektör | industry |
yararlı | useful |
özellikleri | features |
TR Foursquare'in kişisel bilgilerinizin satışını durdurmasını istiyorsanız lütfen bu formu doldurun. Bunun için reklam kimliğiniz gerekir.
EN Please complete this form if you want to direct Foursquare to stop selling your personal information. Your AD ID is required.
turečtina | Angličtina |
---|---|
foursquare | foursquare |
istiyorsanız | if you want |
formu | form |
doldurun | complete |
reklam | ad |
gerekir | required |
TR Bunun en uygun hız kontrolü olduğuna inanıyoruz, çünkü Flash ve üçüncü taraf eklentileri olmadan çalışıyor
EN We think it is the most convenient speed test because it works without Flash or any other third-party plugins
turečtina | Angličtina |
---|---|
en | most |
uygun | convenient |
hız | speed |
çünkü | because |
taraf | party |
eklentileri | plugins |
olmadan | without |
çalışıyor | works |
TR Bunun için savaşmazsak çevrimiçi gizlilik hakkımızı kaybedeceğimize inanıyoruz
EN We believe that we will lose our right to online privacy if we don't fight for it
turečtina | Angličtina |
---|---|
çevrimiçi | online |
gizlilik | privacy |
inanıyoruz | we believe |
TR Name.com'a transfer ediyorsan, bunun için gereken süre ayrıldığın kayıt kuruluiuna bağlı olacaktır
EN If you are transferring to Name.com, the time it takes will depend on the registrar you are leaving
turečtina | Angličtina |
---|---|
name | name |
süre | time |
bağlı | depend |
olacaktır | will |
TR Bunun bir VPS veya özel barındırma çözümünden farkı nedir?
EN How is this different from a VPS or dedicated hosting solution?
turečtina | Angličtina |
---|---|
vps | vps |
veya | or |
özel | dedicated |
barındırma | hosting |
TR Eğer uygun olmayan içerikleri Last.fm'e bildirmek istersen, bunun nasıl yapılabileceğini öğrenmek için lütfen yardım sayfalarına bak.
EN If you wish to flag inappropriate material to Last.fm, please see our Help pages for how you can do so.
turečtina | Angličtina |
---|---|
eğer | if |
last | last |
sayfaları | pages |
TR Bunun, yatırımlarınızı güvende tutmak için önemi büyüktür
EN It has essential meaning for keeping your funds safe
turečtina | Angličtina |
---|---|
için | for |
TR Bunun yanında insanların dijital dünyanın taşınabilirlik, güvenlik ve el koyulma riskinden uzak olma gibi avantajlarından faydalanmalarını sağlar.
EN But it also gives them all the advantages of the digital economy: portability, safety, and freedom from seizure.
turečtina | Angličtina |
---|---|
dijital | digital |
güvenlik | safety |
sağlar | gives |
ın | of |
TR Logaster sayesinde kitabı kendi kendinize tasarlamanız veya bunun için bir tasarımcı kiralamanız gerekmez.
EN With Logaster, you don’t need to create a brandbook yourself or hire a designer to do it for you, which can be costly and time-consuming.
turečtina | Angličtina |
---|---|
logaster | logaster |
veya | or |
tasarımcı | designer |
TR Bunun dışında, gerçekten harika bir ürününüz olduğunu düşünüyorum ve kendim gibi yeni müşterileri memnun etmek için zaman içerisinde gelişmeye devam edeceğimizden eminim
EN Other than that, I think you truly have a great product and I am sure you will evolve overtime to continue to satisfy new customers like myself
turečtina | Angličtina |
---|---|
gerçekten | truly |
harika | great |
yeni | new |
müşterileri | customers |
TR Bunun olayı, talebe karşı arz veya aranma hacmine karşı rekabettir
EN This of this as demand versus supply or search volume versus competition
turečtina | Angličtina |
---|---|
bunun | this |
karşı | of |
arz | supply |
veya | or |
TR Bunun tek sebebi 2,4G kablosuz teknolojinin 48 kHz üzeri örnekleme değerlerini destekleyememesi
EN The only reason is that the 2.4G wireless technology cannot support sampling rates above 48 kHz
turečtina | Angličtina |
---|---|
kablosuz | wireless |
TR Bunun gibi grupların çoğu hristiyan veya hristiyan olmay… Devamını oku
EN There is controversy over the term, with many Christians and Non-Christians mainly j… read more
turečtina | Angličtina |
---|---|
gibi | and |
oku | read |
TR Bunun gibi grupların çoğu hristiyan veya hristiyan olmayan kişiler tarafından Alternative Rock vb
EN There is controversy over the term, with many Christians and Non-Christians mainly just tagging such bands as Alternative Rock etc
turečtina | Angličtina |
---|---|
çoğu | many |
rock | rock |
TR Internetteki hükümet regülasyonları ve gizlilik dalgalandıkça, Internet taraftarlarının yapabileceği en iyi şey, barışçıl ve özgür Internet kullanımını destekleyip bunun için yaratıcı çözümler yaratmaktır.
EN As government regulations on the Internet and privacy fluctuate, the best thing Internet proponents can do is continue to create solutions and promote the peaceful and free use of the Internet.
turečtina | Angličtina |
---|---|
hükümet | government |
gizlilik | privacy |
internet | internet |
şey | thing |
özgür | free |
çözümler | solutions |
TR Bunun için en iyi umudun; özgür ifade ve ilişki haklarını kullanan, iletişim kuran, araştıran, bulan, okyanuslar dolusu fikir keşfeden özerk insanlar için kaynak ve aygıt üreten teknolojik inovasyona izin verilmesi olduğuna inanıyoruz
EN We believe the best hope for this is to allow technological innovation to create tools and resources for autonomous people to explore the ocean of ideas, communicate, search, find and exercise their right to free expression and commerce
turečtina | Angličtina |
---|---|
özgür | free |
ifade | expression |
iletişim | communicate |
insanlar | people |
kaynak | resources |
teknolojik | technological |
inanıyoruz | we believe |
TR İnternet'in açık ve özgür kalmasını savunan, destekleyen ve bunun gerçekleşmesini sağlayan bir amacı olan sürekli büyümekte, küresel harekete katılmanızı istiyoruz.
EN We ask that you join a growing, global movement of people committed to a purpose—a cause—to defend, promote and ensure that the Internet remains open and free.
turečtina | Angličtina |
---|---|
amacı | purpose |
küresel | global |
TR Son teslim tarihleriniz sıkıdır ve içeriğinizde bir grup kişiye ulaşmanız gerekir ve bunun hızlı bir şekilde yapılması gerekir
EN You’ve got tight deadlines and you need to get a bunch of people across your content and you need it done fast
TR Birçok ITAA üyesi, sosyal medyayla ilgili bir sorunları olduğunu keşfeder. Bunun sizin için doğru olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacak bazı sorular.
EN Many ITAA members discover they have a problem with social media. Here are some questions to help you understand if this is true for you.
turečtina | Angličtina |
---|---|
itaa | itaa |
olup | if |
TR Birçok ITAA üyesi, sorunlarından birinin akıllı telefon bağımlılığı olduğunu düşünüyor. Bunun sizin için bir sorun olup olmadığına karar vermenize yardımcı olabilecek bazı sorular.
EN Many ITAA members find that smartphone addiction is one of their problems. Here are some questions that may help you decide if this is an issue for you.
turečtina | Angličtina |
---|---|
itaa | itaa |
olup | if |
karar | decide |
olabilecek | may |
TR Bugün aramızda olan herkesi bekliyoruz ve dilerseniz kendinizi tanıtırken bunun ilk toplantılarınızdan biri olup olmadığını belirtebilirsiniz
EN We welcome any newcomers who are with us today, and if you’d like, you may indicate whether this is one of your first meetings when introducing yourself
turečtina | Angličtina |
---|---|
bugün | today |
ve | and |
kendinizi | yourself |
ın | of |
TR Bunun bağımlılığımız üzerinde kontrol kazanmanın bir yöntemi olmadığını hatırlamak önemlidir - aslında programımız bağımlılığımızı kontrol etme girişimlerimizi tamamen bırakmakla ilgilidir
EN It’s important to remember that this is not a method for gaining control over our addiction – in fact, our program is about completely letting go of our attempts to control our addiction
turečtina | Angličtina |
---|---|
yöntemi | method |
olmadığını | not |
tamamen | completely |
TR Mükemmel sistemi aramak için bu satırları değiştirirken çıkmaza girmemek önemlidir; bunun yerine, satırlarınızın bir taslağını yazdıysanız, dikkatinizi programımızın daha derin duygusal ve ruhsal araçlarına çevirmeniz önerilir
EN It’s important to not get bogged down in tweaking these lines in search of the perfect system; rather, if you have written out a draft of your lines, it is recommended to turn your attention to the deeper emotional and spiritual tools of our program
turečtina | Angličtina |
---|---|
mükemmel | perfect |
sistemi | system |
aramak | search |
duygusal | emotional |
TR Bir zamanlayıcı ayarlayın! Sörf yapmaya hevesli olduğunuz süre boyunca, başka araçlar almak iyi bir fikirdir: bir kurtarma çağrısı yapın, dua edin, yürüyüşe çıkın, derin nefes alın, bunun hakkında yazın, vb
EN Set a timer! During the time that you are urge surfing, it is a good idea to pick up other tools: make a recovery call, pray, take a walk, breathe deeply, write about it, etc
turečtina | Angličtina |
---|---|
süre | time |
başka | other |
araçlar | tools |
almak | take |
iyi | good |
kurtarma | recovery |
çağrısı | call |
yapın | make |
TR Bunun yerine, bu an bir büyüme fırsatı olabilir
EN Instead, this moment can be a growth opportunity
turečtina | Angličtina |
---|---|
yerine | instead |
an | moment |
bir | a |
büyüme | growth |
fırsatı | opportunity |
olabilir | can |
Zobrazuje se 50 z 50 překladů