EN Achieve fault tolerance for any application by ensuring scalability, performance, and security.
EN Achieve fault tolerance for any application by ensuring scalability, performance, and security.
TR Ölçeklenebilirlik, performans ve güvenlik sayesinde tüm uygulamalarınız için hata toleransı sağlayın.
İngilis | Türk |
---|---|
application | uygulamalar |
performance | performans |
security | güvenlik |
and | ve |
for | için |
EN With Amazon EC2 you are responsible for provisioning capacity, monitoring fleet health and performance, and designing for fault tolerance and scalability
TR Amazon EC2 ile kapasite tedarik etme, sunucuların durumunu ve performansını izleme ile hata toleransı ve ölçeklenebilirlik için gerekli tasarımları yapma sizin sorumluluğunuzda olur
İngilis | Türk |
---|---|
amazon | amazon |
capacity | kapasite |
monitoring | izleme |
and | ve |
with | ile |
for | için |
performance | performans |
EN With Amazon EC2 you are responsible for provisioning capacity, monitoring fleet health and performance, and designing for fault tolerance and scalability
TR Amazon EC2 ile kapasite tedarik etme, sunucuların durumunu ve performansını izleme ile hata toleransı ve ölçeklenebilirlik için gerekli tasarımları yapma sizin sorumluluğunuzda olur
İngilis | Türk |
---|---|
amazon | amazon |
capacity | kapasite |
monitoring | izleme |
and | ve |
with | ile |
for | için |
performance | performans |
EN Q: How does Amazon Aurora improve my database’s fault tolerance to disk failures?
TR S: Amazon Aurora, veritabanımın disk hatalarına karşı hata toleransını nasıl geliştirir?
İngilis | Türk |
---|---|
amazon | amazon |
aurora | aurora |
my | mı |
databases | veritabanı |
disk | disk |
how | nasıl |
EN Like human beings, we have the odd fault or two and we’re constantly updating and improving every aspect of Last.fm, ironing out new-found bugs and making subtle changes to things like our recommendation algorithms
TR Her insanın olduğu gibi bizim de bir iki hatamız oluyor, Last.fm'in tüm özelliklerini sürekli olarak güncelleyip geliştirerek, yeni bulunan hataları çözümlüyoruz ve öneri algoritmalarımız gibi şeylerde küçük değişiklikler yapıyoruz
İngilis | Türk |
---|---|
human | insan |
changes | değişiklikler |
algorithms | algoritmaları |
found | bulunan |
last | last |
new | yeni |
constantly | sürekli olarak |
and | ve |
the | gibi |
two | iki |
EN Kia finds fault with the system that alerts the emergency services of an accident.
TR Yine Mustang Mach-e, yine bir problem.
EN Built on distributed, fault-tolerant, self-healing Aurora storage with 6-way replication to protect against data loss.
TR Dağıtılmış, hata toleranslı, kendi kendine onarılan Aurora depolaması üzerine yapılandırılmıştır ve veri kaybına karşı koruma için 6 yoldan replikasyon sağlar.
İngilis | Türk |
---|---|
aurora | aurora |
replication | replikasyon |
data | veri |
distributed | dağıtılmış |
self | kendine |
protect | koruma |
against | için |
on | üzerine |
EN Excess or improper payments which are determined to be caused by the intent or fault of the employee or the employer shall be collected from the persons concerned together with the statutory interest.
TR İşçi veya işverenin kasıt veya kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla veya yersiz ödemeler yasal faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edilir.
İngilis | Türk |
---|---|
statutory | yasal |
payments | ödemeler |
or | veya |
EN Tailor your EC2 experience with services that will extend your productivity through high performing block storage, tools that allow your application to scale based on demand, and fault-tolerant workloads for up to 90% off.
TR Yüksek performanslı blok depolama, uygulamanızın isteğe göre ölçeklendirilmesini sağlayan araçlar ve %90 oranında daha az hata toleranslı işler aracılığıyla üretkenliğinizi artıracak hizmetler ile EC2 deneyiminizi uyarlayın.
İngilis | Türk |
---|---|
experience | deneyiminizi |
services | hizmetler |
block | blok |
storage | depolama |
demand | isteğe |
high | yüksek |
off | ile |
tools | araçlar |
and | ve |
for | göre |
EN Kia finds fault with the system that alerts the emergency services of an accident.
TR Alman üretici, uyarı ışıkları kendi kendine çalışmaya başladığı için geri çağırma kararı aldı.
İngilis | Türk |
---|---|
the | alman |
of | in |
EN Perform streaming analytics in a fault-tolerant way and write results to S3 or on-cluster HDFS.
TR Hata toleranslı bir yöntemle akış analizi gerçekleştirin ve sonuçları S3 veya küme üzerindeki HDFS'ye yazın.
İngilis | Türk |
---|---|
analytics | analizi |
streaming | akış |
cluster | küme |
and | ve |
or | veya |
on | üzerindeki |
results | sonuçları |
a | bir |
EN Built on distributed, fault-tolerant, self-healing Aurora storage with 6-way replication to protect against data loss.
TR Dağıtılmış, hata toleranslı, kendi kendine onarılan Aurora depolaması üzerine yapılandırılmıştır ve veri kaybına karşı koruma için 6 yoldan replikasyon sağlar.
İngilis | Türk |
---|---|
aurora | aurora |
replication | replikasyon |
data | veri |
distributed | dağıtılmış |
self | kendine |
protect | koruma |
against | için |
on | üzerine |
EN Aurora features a distributed, fault-tolerant, and self-healing storage system that is decoupled from compute resources and auto-scales up to 128 TB per database instance
TR Aurora, işlem kaynaklarından ayrılmış ve veritabanı bulut sunucusu başına 128 TB'a kadar otomatik olarak ölçeklendirilebilen, dağıtılmış, hata toleranslı ve kendi kendini onaran bir depolama sistemine sahiptir
İngilis | Türk |
---|---|
aurora | aurora |
storage | depolama |
database | veritabanı |
distributed | dağıtılmış |
and | ve |
self | kendini |
system | sistemine |
a | bir |
resources | kaynaklar |
to | kadar |
EN Excess or improper payments which are determined to be caused by the intent or fault of the employee or the employer shall be collected from the persons concerned together with the statutory interest.
TR İşçi veya işverenin kasıt veya kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla veya yersiz ödemeler yasal faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edilir.
İngilis | Türk |
---|---|
statutory | yasal |
payments | ödemeler |
or | veya |
EN Comprehensive insurance covers you in case of any accidental damage to the vehicle, provided it isn?t your fault
TR Kapsamlı sigorta, sizin hatanız olmaması koşuluyla, araca herhangi bir kaza sonucu hasar gelmesi durumunda sizi teminat altına alır
İngilis | Türk |
---|---|
insurance | sigorta |
damage | hasar |
comprehensive | kapsamlı |
in case of | durumunda |
in | altına |
any | herhangi |
EN Kia finds fault with the system that alerts the emergency services of an accident.
TR 40.000'e yakın model geri çağrılıyor.
İngilis | Türk |
---|---|
of | ın |
EN I would prefer to go to school on Fridays, but it’s the adults’ fault that I can’t at the moment, because I have to take my future into my own hands
TR Aslında cuma günleri okula gitmeyi tercih ederdim ama, kendi geleceğimi kendi elime almak zorunda olduğum için şu anda okula gidemiyor olmam, yetişkinlerin suçu
İngilis | Türk |
---|---|
prefer | tercih |
have to | zorunda |
but | ama |
at | nda |
have | almak |
the | anda |
its | in |
because | için |
EN Like human beings, we have the odd fault or two and we’re constantly updating and improving every aspect of Last.fm, ironing out new-found bugs and making subtle changes to things like our recommendation algorithms
TR Her insanın olduğu gibi bizim de bir iki hatamız oluyor, Last.fm'in tüm özelliklerini sürekli olarak güncelleyip geliştirerek, yeni bulunan hataları çözümlüyoruz ve öneri algoritmalarımız gibi şeylerde küçük değişiklikler yapıyoruz
İngilis | Türk |
---|---|
human | insan |
changes | değişiklikler |
algorithms | algoritmaları |
found | bulunan |
last | last |
new | yeni |
constantly | sürekli olarak |
and | ve |
the | gibi |
two | iki |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN Such notification shall not be interpreted or construed as an admission of fault or liability by SurveyMonkey
TR Böyle bir bildirim, SurveyMonkey tarafından kusur veya yükümlülüğün bir kabulü şeklinde değerlendirilmeyecek ya da yorumlanmayacaktır
İngilis | Türk |
---|---|
notification | bildirim |
or | veya |
by | tarafından |
of | bir |
as | böyle |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
İngilis | Türk |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN Foursquare has a zero-tolerance policy against child pornography, and will terminate and report to the appropriate authorities any user who publishes or distributes child pornography.
TR Foursquare'in çocuk pornografisine karşı hiçbir toleransı yoktur ve çocuk pornografisini yayınlayan veya dağıtan herhangi bir kullanıcının hesabını sona erdirerek ilgili yetkililere durumu bildirecektir.
İngilis | Türk |
---|---|
appropriate | ilgili |
child | çocuk |
report | durumu |
and | ve |
user | kullanıcı |
or | veya |
a | bir |
any | herhangi |
zero | hiçbir |
to | karşı |
EN We engineer and test each hose length and fitting tolerance to stringent factors of safety and our hoses and fittings are tested to work together as an assembly, ensuring a proper fit.
TR Her bir hortum uzunluğunu ve rakor toleransını sıkı güvenlik faktörlerine göre tasarlayıp test ediyoruz ve hortumlarımız ile rakorlarımız, tam bir uyum sağlaması için takım olarak birlikte çalışacak şekilde test ediliyor.
İngilis | Türk |
---|---|
hose | hortum |
safety | güvenlik |
stringent | sıkı |
work | çalışacak |
test | test |
and | ve |
a | bir |
as | göre |
EN I would like to thank Support to Life teams who encouraged and supported me and made me feel accompanied with their tolerance, attention, information, and most importantly friendship
TR Bu noktaya gelebilmem için beni cesaretlendiren, desteklerini eksik etmeyen, hoşgörüleri, ilgileri, bilgileri ve en önemlisi arkadaşlıklarıyla daima yanımda olduklarını hissettiren Hayata Destek Derneği ekiplerine teşekkür ediyorum
İngilis | Türk |
---|---|
me | beni |
information | bilgileri |
support | destek |
most | en |
to life | hayata |
and | ve |
to | için |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
İngilis | Türk |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN Atak Domain shows no tolerance herein and will take immediately legal action to accounts who are detected as mass e-mailing or spamming.
TR Atak Domain’in bu konuda toleransı yoktur ve toplu ve/veya spam mail gönderdiği tespit edilen kullanıcılar hakkında anında işlem yapılır.
İngilis | Türk |
---|---|
atak | atak |
no | yoktur |
immediately | anında |
action | işlem |
spamming | spam |
to | hakkında |
and | ve |
or | veya |
EN Zero Tolerance Against Sexual Exploitation and Abuse
TR Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Sıfır Tolerans
İngilis | Türk |
---|---|
zero | sıfır |
sexual | cinsel |
and | ve |
against | karşı |
EN Ali Can is committed to fighting racism. He explains what can be effective and what tolerance means to him.
TR Ali Can ırkçılıkla mücadele ediyor. Bu alanda neyin etkili olduğunu ve hoşgörünün onun için ne anlama geldiğini bizimle paylaştı.
İngilis | Türk |
---|---|
ali | ali |
effective | etkili |
is | olduğunu |
and | ve |
what | ne |
to | için |
EN Investigation of Drought Tolerance of Dwarf Landrace Phaseolus vulgaris L. Genotypes
TR Bodur Yerel Fasulye Genotiplerinin Kuraklık Stresine Tolerans Düzeylerinin Araştırılması
İngilis | Türk |
---|---|
drought | kuraklık |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
İngilis | Türk |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN We require that our joint venture partners, suppliers, contractors, beneficiaries, and other business partners follow zero tolerance policy on bribe.
TR Müşterek girişim ortaklarımızdan, tedarikçilerimizden, yüklenicilerimizden, danışmanlarımızdan ve diğer iş ortaklarımızdan rüşvet konusunda sıfır hoşgörü politikasını uygulamalarını talep etmekteyiz.
İngilis | Türk |
---|---|
require | talep |
other | diğer |
zero | sıfır |
on | konusunda |
policy | politikası |
and | ve |
EN Atak Domain shows no tolerance herein and will take immediately legal action to accounts who are detected as mass e-mailing or spamming.
TR Atak Domain’in bu konuda toleransı yoktur ve toplu ve/veya spam mail gönderdiği tespit edilen kullanıcılar hakkında anında işlem yapılır.
İngilis | Türk |
---|---|
atak | atak |
no | yoktur |
immediately | anında |
action | işlem |
spamming | spam |
to | hakkında |
and | ve |
or | veya |
EN Ali Can is committed to fighting racism. He explains what can be effective and what tolerance means to him.
TR Ali Can ırkçılıkla mücadele ediyor. Bu alanda neyin etkili olduğunu ve hoşgörünün onun için ne anlama geldiğini bizimle paylaştı.
İngilis | Türk |
---|---|
ali | ali |
effective | etkili |
is | olduğunu |
and | ve |
what | ne |
to | için |
EN However, I also believe that some people’s understanding of what tolerance means is rather outdated in Germany
TR Öte yandan Almanya’da kısmen eski bir hoşgörü anlayışının var olduğunu da düşünüyorum
İngilis | Türk |
---|---|
is | olduğunu |
in | da |
however | bir |
EN Riccardo Simonetti is committed to more tolerance in Europe.
TR Riccardo Simonetti, Avrupa’da daha fazla hoşgörü için mücadele ediyor.
İngilis | Türk |
---|---|
to | için |
EN Video: Taking a zero-tolerance approach to data center downtime
TR Video: Veri Merkezi Kesinti Süresine Sıfır Tolerans Yaklaşımı Edinme
İngilis | Türk |
---|---|
video | video |
data | veri |
center | merkezi |
zero | sıfır |
approach | yaklaşım |
EN Foursquare has a zero-tolerance policy against child pornography, and will terminate and report to the appropriate authorities any user who publishes or distributes child pornography.
TR Foursquare'in çocuk pornografisine karşı hiçbir toleransı yoktur ve çocuk pornografisini yayınlayan veya dağıtan herhangi bir kullanıcının hesabını sona erdirerek ilgili yetkililere durumu bildirecektir.
İngilis | Türk |
---|---|
appropriate | ilgili |
child | çocuk |
report | durumu |
and | ve |
user | kullanıcı |
or | veya |
a | bir |
any | herhangi |
zero | hiçbir |
to | karşı |
EN Foursquare has a zero-tolerance policy against child pornography, and will terminate and report to the appropriate authorities any user who publishes or distributes child pornography.
TR Foursquare'in çocuk pornografisine karşı hiçbir toleransı yoktur ve çocuk pornografisini yayınlayan veya dağıtan herhangi bir kullanıcının hesabını sona erdirerek ilgili yetkililere durumu bildirecektir.
İngilis | Türk |
---|---|
appropriate | ilgili |
child | çocuk |
report | durumu |
and | ve |
user | kullanıcı |
or | veya |
a | bir |
any | herhangi |
zero | hiçbir |
to | karşı |
EN Foursquare has a zero-tolerance policy against child pornography, and will terminate and report to the appropriate authorities any user who publishes or distributes child pornography.
TR Foursquare'in çocuk pornografisine karşı hiçbir toleransı yoktur ve çocuk pornografisini yayınlayan veya dağıtan herhangi bir kullanıcının hesabını sona erdirerek ilgili yetkililere durumu bildirecektir.
İngilis | Türk |
---|---|
appropriate | ilgili |
child | çocuk |
report | durumu |
and | ve |
user | kullanıcı |
or | veya |
a | bir |
any | herhangi |
zero | hiçbir |
to | karşı |
50 tərcümədən 50 göstərilir