EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
يمكن ترجمة "even though i" باللغة إنجليزي إلى الكلمات / العبارات اللغة التركية التالية:
EN It may even show you a keyword that works even better than the ones you had in mind! A good keyword finder does more than just show you long-tail keyword options, though
TR Hatta size aklınızdakilerden daha iyi sonuç veren bir anahtar kelime bile gösterebilir! İyi bir anahtar kelime bulucu size uzun kuyruklu anahtar kelime seçeneklerini göstermekten daha fazlasını yapar
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
finder | bulucu |
options | seçeneklerini |
long | uzun |
more | fazlasını |
better | daha iyi |
ones | bir |
had | daha |
the | size |
EN Even though he is working in a short-term employment project, he is not anxious anymore when he wakes up to a brand new day and he says he’s feeling happy; psychologically and financially relieved because he has a job and regular income
TR Kısa süreli bir işte çalışıyor olsa da yeni bir güne uyandığında artık kaygı değil, memnuniyet hissediyor; bir işi ve düzenli bir geliri olduğu için psikolojik ve maddi olarak rahatladığını belirtiyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
regular | düzenli |
short | kısa |
term | süreli |
and | ve |
in | da |
job | iş |
even | bir |
anymore | artık |
is | olduğu |
has | ne |
new | yeni bir |
EN As a result, for refugees and migrants struggling for dignified lives, ‘going to Europe’ becomes a bright dream even though its consequences are unclear.
TR Sonuç olarak, temel ihtiyaçların zar zor temin edildiği ya da erişilemediği koşullar altında hayat mücadelesi veren göçmenler ve mülteciler için ‘Avrupa’ya gitmek,’ ne getireceği netleşmemiş de olsa parlak bir düş hâline geliyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
refugees | mülteciler |
bright | parlak |
and | ve |
even | bir |
its | in |
result | sonuç |
EN Even though I didn?t go into a binge, I could feel the mental shift
TR Aşırıya kaçmamama rağmen, zihinsel değişimi hissedebiliyordum
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
a | a |
mental | zihinsel |
even | de |
EN Even though he is working in a short-term employment project, he is not anxious anymore when he wakes up to a brand new day and he says he’s feeling happy; psychologically and financially relieved because he has a job and regular income
TR Kısa süreli bir işte çalışıyor olsa da yeni bir güne uyandığında artık kaygı değil, memnuniyet hissediyor; bir işi ve düzenli bir geliri olduğu için psikolojik ve maddi olarak rahatladığını belirtiyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
regular | düzenli |
short | kısa |
term | süreli |
and | ve |
in | da |
job | iş |
even | bir |
anymore | artık |
is | olduğu |
has | ne |
new | yeni bir |
EN Even though we will not be able to come together physically with all our supporters and followers due to the COVID-19 restrictions, you're all invited to share our 50th anniversary excitement by joining the event live on YouTube.
TR Pandemi koşulları sebebiyle tüm destekçilerimiz ve takipçilerimizle fiziksel olarak bir araya gelemesek de 50. yıl coşkumuzu UNFPA Türkiye’nin YouTube kanalından canlı yayında paylaşabilirsiniz.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
share | paylaş |
live | canlı |
even | bir |
and | ve |
all | tüm |
EN We celebrated our 50th year in Turkey with a big event themed Butterfly Effect on 3rd of November in Ankara. Even though we were not be able to come...
TR UNFPA Türkiye ailesi olarak, 50 yıldır Türkiye'nin dört bir yanında en kırılgan gruplara ulaşarak bütün farklılıklardan bağımsız olarak herkesin daha...
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
turkey | türkiye |
even | bir |
though | olarak |
were | daha |
EN As a result, for refugees and migrants struggling for dignified lives, ‘going to Europe’ becomes a bright dream even though its consequences are unclear.
TR Sonuç olarak, temel ihtiyaçların zar zor temin edildiği ya da erişilemediği koşullar altında hayat mücadelesi veren göçmenler ve mülteciler için ‘Avrupa’ya gitmek,’ ne getireceği netleşmemiş de olsa parlak bir düş hâline geliyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
refugees | mülteciler |
bright | parlak |
and | ve |
even | bir |
its | in |
result | sonuç |
EN Even though he is working in a short-term employment project, he is not anxious anymore when he wakes up to a brand new day and he says he’s feeling happy; psychologically and financially relieved because he has a job and regular income
TR Kısa süreli bir işte çalışıyor olsa da yeni bir güne uyandığında artık kaygı değil, memnuniyet hissediyor; bir işi ve düzenli bir geliri olduğu için psikolojik ve maddi olarak rahatladığını belirtiyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
regular | düzenli |
short | kısa |
term | süreli |
and | ve |
in | da |
job | iş |
even | bir |
anymore | artık |
is | olduğu |
has | ne |
new | yeni bir |
EN Even though he is working in a short-term employment project, he is not anxious anymore when he wakes up to a brand new day and he says he’s feeling happy; psychologically and financially relieved because he has a job and regular income
TR Kısa süreli bir işte çalışıyor olsa da yeni bir güne uyandığında artık kaygı değil, memnuniyet hissediyor; bir işi ve düzenli bir geliri olduğu için psikolojik ve maddi olarak rahatladığını belirtiyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
regular | düzenli |
short | kısa |
term | süreli |
and | ve |
in | da |
job | iş |
even | bir |
anymore | artık |
is | olduğu |
has | ne |
new | yeni bir |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
language | dil |
functions | işlevler |
the | kabul |
though | olarak |
under | altında |
EN But it is not well known generally, even though this giant fish can grow to 3.5 metres in length and weigh up to 300 kilos
TR Fakat bu ilgi dışında 3,5 metre uzunluğa ve 300 kilo ağırlığa ulaşabilen bu balıklar pek bilinmez
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
and | ve |
this | bu |
but | fakat |
EN Steffen Roesel loves being a nurse, even though it’s a demanding job. Here he talks about his daily routine.
TR Steffen Roesel güçlüklerine rağmen işine tutkuyla bağlı bir hasta bakıcı. Bize iş yaşamından bir kesit sunuyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
job | iş |
even | bir |
EN For example, “Das Mädchen” (the girl) is neuter, even though it refers to a female person.
TR „Das Mädchen (Kız Çocuğu)” sözcüğü örneğin, aslında dişi bir şahıs söz konusu olduğu halde nötrdür.
EN Even though this is not designed to work on all kinds of searches, Google is trying to ensure that visual browsing appears for some of their most popular ones
TR Bu, her türlü aramada çalışacak şekilde tasarlanmamış olsa da Google, en popüler aramalardan bazıları için görsel taramanın görünmesini sağlamaya çalışıyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
visual | görsel |
popular | popüler |
this | bu |
most | en |
some | bazı |
work | çalışacak |
designed | için |
even | da |
EN Dear Users, It’s Phemex’s 3-year anniversary! Commensurate alongside our new brand ambassador, global football superstar and Premier League Player of the Season Kevin De Bruyne! Even though it ……
TR Sevgili Kullanıcılarımız, Phemex, 25 Kasım 2022 tarihinde saat 2:00 UTC'de, tamamı USDT marjlı olan aşağıdaki altı yeni marjin işlem çiftini listeliyor. UNI/USDT DOT/USDT LINK/……
EN Hello Phemex users, Even though market conditions are always changing, you can still earn money on Phemex. One option isn’t just through trading, but by becoming a Phemex All-Star! If you have a ……
TR 1 Kasım Pazartasi günü UTC 02:00 ile 05:00 arasında 3 saat sürecek bir sistem bakımı ve iyileştirmesi yapılacaktır. UTC 02:00 - 03:00 arası ve UTC 04:00 - 05:00 arasında, aşağıdaki s……
EN Total Productive Maintenance helped an Asian dairy producer increase productivity – even though they were using non-Tetra Pak equipment.
TR Toplam Verimli Bakım, Tetra Pak harici ekipman kullanıyor olmasına rağmen bir Asyalı süt ürünleri üreticisinin verimliliğini artırmasına yardımcı oldu.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
productive | verimli |
maintenance | bakım |
tetra | tetra |
pak | pak |
equipment | ekipman |
using | kullanıyor |
productivity | verimliliğini |
total | toplam |
an | bir |
EN Even though I was going to bed on time, I would be awake with nothing to do or I’d wake up really early and feel tired in the afternoon.
TR Zamanında yatacak olsam da yapacak bir şey bulamadan uyanırdım ya da öğleden sonra çok erken kalkar ve yorgun hissederdim.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
time | zaman |
early | erken |
on time | zamanında |
and | ve |
in | da |
even | bir |
nothing | bir şey |
the | sonra |
to | şey |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
class | sınıf |
and | ve |
or | veya |
type | tür |
even | bir |
though | olarak |
to | bile |
EN Even though I am a newbie in this world it has been very easy for me to understand and manage my site.
TR Bu işlerde acemi olmama rağmen sitemi anlamak ve yönetmek benim için çok kolay oldu.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
easy | kolay |
manage | yönetmek |
this | bu |
and | ve |
my | benim |
EN Even though I am a newbie in this world it has been very easy for me to understand and manage my site.
TR Bu işlerde acemi olmama rağmen sitemi anlamak ve yönetmek benim için çok kolay oldu.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
easy | kolay |
manage | yönetmek |
this | bu |
and | ve |
my | benim |
EN Even though QR codes have been in the market for many years, some business marketers and owners still use them as part of their marketing strategy.
TR QR kodları uzun yıllardır piyasada olmasına rağmen, bazı işletme pazarlamacıları ve sahipleri bunları pazarlama stratejilerinin bir parçası olarak kullanmaya devam ediyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
qr | qr |
owners | sahipleri |
use | kullanmaya |
codes | kodları |
marketing | pazarlama |
business | iş |
some | bazı |
the | bunları |
and | ve |
even | bir |
though | olarak |
EN Though we’ve grown from a small startup to a large international company, we remain fully committed to the fundamental values that got us where we are now: adapting to change versus following a strict plan and by placing individuals over processes
TR Küçük bir girişimden büyük bir uluslararası firmaya dönüşmemize rağmen, bizi şu anki konumuza getiren temel değerlere tamamen bağlıyız: katı bir plana bağlı kalmak yerine değişime ayak uydurmak ve bireyleri sürece dahil etmek
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
small | küçük |
company | iş |
fully | tamamen |
plan | plana |
international | uluslararası |
large | büyük |
and | ve |
over | de |
us | bizi |
to | etmek |
are | kalmak |
EN There are, though, other consensus mechanisms that are used for validation
TR Ancak onaylama sürecinin farklı formları da bulunur ve bunlara genellikle mutabakat mekanizması denir
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consensus | mutabakat |
other | farklı |
used | genellikle |
though | da |
EN There is no failsafe mechanism to identify every device, though, so some research might be necessary on your part.
TR Her cihazı tanımlamak için güvenli bir mekanizma yoktur ve bu nedenle sizin bazı araştırmalar yapmanız gerekebilir.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
research | araştırmalar |
your | ve |
device | cihaz |
no | yoktur |
identify | tanımlamak |
some | bazı |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
band | grup |
the | ile |
EN Political influence on mass media has a continuous history in Turkey, though the means have changed over time. How are today's media owners affiliated with the government and vice versa?
TR En büyük 40 medya kuruluşuna sahip olan şirket ortaklarının çoğu iş insanları. Medya dışı sektörlerde faaliyet göstermeleri nedeniyle kar, siyaset ve editoryal tercihler iç içe geçiyor.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
media | medya |
the | çoğu |
and | ve |
in | içe |
over | en |
a | olan |
are | sahip |
EN First though, we ask anybody who’s available to sponsor, co-sponsor, or receive outreach calls to make themselves known
TR İlk olarak, sponsor olmaya, ortak sponsor olmaya veya sosyal yardım çağrıları almaya müsait olan herkesten kendilerini tanıtmalarını istiyoruz
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
first | a |
outreach | sosyal yardım |
sponsor | sponsor |
co | ortak |
we | istiyoruz |
or | veya |
available | olan |
though | olarak |
EN This motivated information-collection was the more positive part of my addiction, though
TR Yine de bu motive edilmiş bilgi toplama, bağımlılığımın daha olumlu bir parçasıydı
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
positive | olumlu |
part | parçası |
my | mı |
information | bilgi |
collection | toplama |
this | bu |
more | daha |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
monitoring | yönetim |
social | sosyal |
are | çok |
many | farklı |
still | bir |
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
totally | tamamen |
new | yeni |
beauty | güzellik |
wellness | sağlık |
at | nda |
and | ve |
though | da |
EN Although it is beneficial for Mobiroller to provide a grand experience to you while using the Services (and though we love to satisfy our customers), we are not making any commitments about certain things about them
TR Çevrimiçi Hizmetleri korumaya çalışıyoruz
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
services | hizmetleri |
EN There are, though, other consensus mechanisms that are used for validation
TR Ancak onaylama sürecinin farklı formları da bulunur ve bunlara genellikle mutabakat mekanizması denir
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
consensus | mutabakat |
other | farklı |
used | genellikle |
though | da |
EN Migration completes for most customers in under an hour, though the duration depends on format and data set size
TR Çoğu müşteri için geçiş işlemleri bir saatten kısa bir sürede tamamlansa da süre veri kümesinin biçimine ve boyutuna bağlıdır
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
customers | müşteri |
and | ve |
in | da |
data | veri |
depends | bağlıdır |
the | bir |
EN The large body of the vehicle coupled with its ride height makes you feel as though you?re the ?King of the Road?, and at OneClickDrive.com, we offer a plethora of SUVs for you to rent or lease.
TR Aracın geniş gövdesi ve sürüş yüksekliği, kendinizi “Yolun Kralı” gibi hissetmenizi sağlıyor ve OneClickDrive.com'da kiralamanız veya kiralamanız için çok sayıda SUV sunuyoruz.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
king | kral |
offer | sunuyoruz |
as | gibi |
or | veya |
of | in |
though | da |
and | ve |
EN Doesn?t it sound crazy, exploring Dubai just at AED 50 / day? Though there is a security deposit of about AED 1000 required that's refunded after 30 days.
TR Dubai'yi günde 50 AED ile keşfetmek kulağa çılgınca gelmiyor mu? 30 gün sonra iade edilen yaklaşık 1000 AED tutarında bir güvenlik teminatı olmasına rağmen.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
aed | aed |
security | güvenlik |
at | nda |
about | yaklaşık |
day | gün |
a | bir |
after | sonra |
EN The number of friends you can invite is unlimited, though we reserve the right to change the rules of the referral program at any time
TR Davet edebileceğiniz arkadaş sayısı sınırsızdır, ancak başvuru programının kurallarını istediği zaman değiştirme hakkımız saklıdır.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
invite | davet |
change | değiştirme |
time | zaman |
right | hakkı |
at | de |
program | programı |
the | ancak |
rules | kurallar |
of | nın |
EN The skilled crafts play an important role in the services sector, though mostly in small firms
TR Her ne kadar küçük işletmeler söz konusu olsa da tamir ve zanaat gibi ustalık işleri hizmet sektörünün önemli bir bölümünü oluşturuyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
services | hizmet |
small | küçük |
important | önemli |
in | da |
sector | sektör |
EN This hand gesture, known as the Merkel diamond or the triangle of power, is typical of Angela Merkel. Though it has been the subject of much philosophising and indeed considerable humour, little in the way of genuine insight has been gained.
TR Eşkenar dörtgen adı verilen bu el tutuşu, Angela Merkel’e özgü bir şey. Bununla ilgili çok felsefe yapıldı ve çok da dalga geçildi, ancak hatırı sayılır bir çıkarıma varılamaksızın.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
hand | el |
angela | angela |
and | ve |
in | da |
this | bu |
the | ancak |
of | bir |
EN Though students learn how to create computer graphics, the degree also gives them a good knowledge of simulations, artificial intelligence and mobile and internet-based social games.
TR Buna uygun olarak öğrenciler, nasıl bilgisayar grafikleri oluşturabileceklerini öğreniyorlar, ama bu diplomayla simülasyonlar, yapay zekâ ve mobil ve internet bazlı Social Games hakkında bilgiye sahip olduklarını kanıtlıyorlar.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
computer | bilgisayar |
graphics | grafikleri |
mobile | mobil |
students | öğrenciler |
internet | internet |
social | social |
based | bazlı |
them | bu |
artificial | yapay |
how | nasıl |
EN When you hear this expression, don’t get too excited though, because you will probably have to work the next day if it doesn’t happen to be “Wochenende” (weekend)
TR Ama hemen sevinmeyin; eğer „Wochenende (hafta sonu)“ başlamıyorsa, yarın yine işe gideceksiniz demektir
EN If no agreement can be reached, the unions call their workers out on strike, though this must be preceded by a ballot vote of union members
TR Anlaşma sağlanamaması durumunda, sendikalar grev çağrısı yaparlar; grev çağrısı yapılmadan önce sendika üyelerinin katılacakları bir grev oylaması yapılması zorunludur
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
agreement | anlaşma |
call | çağrısı |
members | üyelerinin |
the | önce |
EN We spent the whole day walking around Berlin and it really amazed me how great I though the city was.
TR Bütün gün Berlin’de dolaştık ve bu kentin muhteşemliği beni çok şaşırttı.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
whole | bütün |
me | beni |
city | kentin |
and | ve |
EN Open its mouth, pop in the nut – and crack! The nutcracker doesn’t seem to enjoy it, though; he always has a frown on his face
TR Ağzını aç, içine fındığı koy ve şimdi kır! Fındıkkıranın bundan pek hoşlanmazmış gibi görünüyor, sürekli asık suratla bakıyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
his | şimdi |
always | sürekli |
and | ve |
EN It’s not only in Berlin that concerts are being cancelled, though
TR Konser iptalleri sırf Berlin’de değil
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
not | değil |
EN Most lectures and seminars are taking place online, though some face-to-face classes are also being held for small groups
TR Amfi dersleri ve seminerlerin büyük bir kısmı çevrimiçi olarak gerçekleştirilirken, küçük gruplarla yürütülecek olan dersler fiziki ortamda gerçekleştiriliyor
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
most | büyük |
lectures | dersler |
small | küçük |
online | çevrimiçi |
and | ve |
are | olan |
though | olarak |
to | bir |
EN The sister parties CDU and CSU, known as the “Union” for short, form the traditionally strongest party in Germany, though they will have to cope with the departure of Angela Merkel.
TR “Birlik” olarak anılan kardeş partiler CDU ve CSU, en güçlü siyasi yapı olsa da, Angela Merkel’in ayrılışı zorlayıcı bir etken.
EN In most cases, the results should be displayed organized by search ranking, though you can then organize the results in any way you see fit.
TR Çoğu durumda, sonuçlar arama sıralamasına göre düzenlenmiş olarak görüntülenmelidir, ancak daha sonra sonuçları uygun gördüğünüz şekilde düzenleyebilirsiniz.
إنجليزي | اللغة التركية |
---|---|
search | arama |
ranking | sıralaması |
by | göre |
results | sonuçları |
you | o |
يتم عرض 50 من إجمالي 50 ترجمة