TR Çeşitli insan transkripsiyon hizmetlerini inceledik ve Sonix ile karşılaştırdık. İnsan transkripsiyon servisleri%99 doğruluk, otomatik transkripsiyon ses kalitesine bağlı olarak daha az doğru olabilir.
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
transkripsiyon | transcription |
otomatik | automated |
kalitesine | quality |
TR Etkiniz AB Programı insan hakları izlemesini “insan hakları uygulamalarının iyileştirilmesi amacıyla veri toplama, doğrulama ve savunuculuk” faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlıyor
EN Etkiniz UN Project defines monitoring human rights as “data collection, verification and advocacy for the improvement of human rights practice” and all of its activities
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
veri | data |
toplama | collection |
doğrulama | verification |
savunuculuk | advocacy |
TR Etkiniz AB Programı insan hakları izlemesini “insan hakları uygulamalarının iyileştirilmesi amacıyla veri toplama, doğrulama ve savunuculuk” faaliyetlerinin bütünü olarak tanımlıyor
EN Etkiniz UN Project defines monitoring human rights as “data collection, verification and advocacy for the improvement of human rights practice” and all of its activities
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
veri | data |
toplama | collection |
doğrulama | verification |
savunuculuk | advocacy |
TR Ardından BM İnsan Hakları Konseyi ve BM Genel Kurulu için çok sayıdaki ülkenin tedarik koşulları arasındaki farklılıkları analiz ettiğim ve insan haklarına yönelik potansiyel ve ağır ihlalleri tespit ettiğim raporu hazırlıyorum.
EN Afterwards, I produce reports for the Human Rights Council and the UN General Assembly in which I analyse the differences in supply in many countries and ascertain any potential serious human rights violations.
土耳其 | 英语 |
---|---|
hakları | rights |
konseyi | council |
genel | general |
tedarik | supply |
insan | human |
potansiyel | potential |
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
hakları | rights |
temel | fundamental |
ortak | shared |
demokratik | democratic |
sorumlu | responsible |
şekilde | manner |
destekler | supports |
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
transkripsiyon | transcription |
otomatik | automated |
kalitesine | quality |
TR İdari Başkan Yardımcısı, İnsan Kaynakları
EN Executive Vice President, Human Resources
土耳其 | 英语 |
---|---|
başkan | president |
yardımcısı | vice |
kaynakları | resources |
TR Bilinçsiz önyargı (BÖ) insan beyninin bir dizi kestirme yol vasıtasıyla hızlı kararlar vermemize yardımcı olan bir özelliğinden kaynaklanmaktadır
EN Unconscious bias (UB) arises from a feature of the human brain that helps us make decisions faster via a series of shortcuts
土耳其 | 英语 |
---|---|
bilinçsiz | unconscious |
insan | human |
dizi | series |
vasıtasıyla | via |
hızlı | faster |
kararlar | decisions |
TR Her ay bilim camiasından üç milyonu aşkın insan tarafından ziyaret edilen 500'ü aşkın dergi internet sitemizden birinde reklam yaparak markanızı öne çıkarın
EN Put the spotlight on your brand by advertising on one of our 500+ journal websites, which are visited by more than three million people in the scientific community each month
土耳其 | 英语 |
---|---|
ay | month |
bilim | scientific |
insan | people |
ziyaret | visited |
dergi | journal |
reklam | advertising |
milyonu | million |
TR Çevrimiçi gizliliğin artık hafife alınamayacak temel bir insan hakkı olduğuna inanıyoruz, bu yüzden e-posta gizliliğine tamamen adanmış bir hizmet sunmanın zamanının geldiğine karar verdik
EN We believe that online privacy is a fundamental human right which can no longer be taken for granted so we decided that it was time to offer a service which is fully dedicated to email privacy
土耳其 | 英语 |
---|---|
temel | fundamental |
insan | human |
hakkı | right |
inanıyoruz | we believe |
e-posta | |
tamamen | fully |
adanmış | dedicated |
hizmet | service |
yüzden | so |
TR İnsan Kaynakları İş Ortağı
EN Human Resources Business Partner
土耳其 | 英语 |
---|---|
kaynakları | resources |
ortağı | partner |
TR Geçim Kaynağı Yaşam Kaynağı Ülkesini terk etmek zorunda kalmış yaklaşık 80 milyon insan
EN To the attention of public, This is our information note to all national and international press, our supporters, and stakeholders concerning the refugee and migrant movement towards borders that started on February 28th, 2020
土耳其 | 英语 |
---|---|
etmek | to |
TR Yarısı çocuk, diğerleri eş, kardeş, komşu, anne, baba, arkadaş… Bugün dünyada, yaklaşık 30 milyonu mülteci olan milyonlarca insan[1], COVID-19 pandemisinin çok daha belirsiz hale getirdiği bir gelecekte yaşam kurmaya çalışıyor
EN Since the last days of February, crucial events are unfolding for refugees and migrants on Turkey’s border with Greece and Bulgaria
TR Tedarikçiler; çevre, çocuk ve insan hakları ile ilgili hükümler içeren Hayata Destek Tedarikçi Davranış Kurallarına uymakla yükümlüdür
EN Suppliers are obliged to follow Support to Life Supplier Code of Conduct including provisions on the environment, children and human rights
土耳其 | 英语 |
---|---|
tedarikçiler | suppliers |
çevre | environment |
çocuk | children |
insan | human |
hakları | rights |
hükümler | provisions |
destek | support |
tedarikçi | supplier |
davranış | conduct |
土耳其 | 英语 |
---|---|
analitik | analytical |
insan | human |
土耳其 | 英语 |
---|---|
nedenle | why |
size | you |
görüntülenme | views |
sağlayan | providing |
akıllı | intelligent |
insan | human |
TR Bir robotu, otomatik süreci veya diğer insan olmayan tarayıcıyı beslemek için.
EN To feed a robot, automatic process, or other non-human browser.
土耳其 | 英语 |
---|---|
otomatik | automatic |
süreci | process |
veya | or |
diğer | other |
insan | human |
TR Milyonlarca insan, iPhone'larını ve MacBook'larını onarmak için bu kılavuzları kullanıyor - paradan tasarruf ediyor ve cihazlarının Apple mühendislerinin hayal ettiğinden daha uzun ömürlü olmasını sağlıyorlar.
EN Millions of people are using those manuals to repair their iPhones and MacBooks—saving money and making their gadgets last longer than Apple’s engineers imagined possible.
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | people |
tasarruf | saving |
apple | apple |
TR cep telefonuna ihtiyacı olan milyonlarca insan, cep telefonu olmadan yaşıyor.
EN millions of people who need a cell phone go without.
土耳其 | 英语 |
---|---|
ihtiyacı | need |
insan | people |
olmadan | without |
TR İnsan Kaynakları İş Ortağı
EN Human Resources Business Partner
土耳其 | 英语 |
---|---|
kaynakları | resources |
ortağı | partner |
TR Form verileriniz otomatik olarak profesyonel PDF belgelerine dönüştürüleceğinden insan kaynakları departmanınız evrak işleriyle daha az zaman kaybeder ve çalışanlarınızın ihtiyaçlarına daha çok zaman ayırabilir.
EN Since form data is automatically converted into professional PDFs, your human resources department will spend less time sorting through paperwork and more time taking care of your employees’ needs thanks to our Employee Record PDF Templates.
土耳其 | 英语 |
---|---|
form | form |
profesyonel | professional |
insan | human |
kaynakları | resources |
zaman | time |
ihtiyaçları | needs |
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
土耳其 | 英语 |
---|---|
abd | us |
gıda | food |
şirketleri | companies |
insan | human |
hayvan | animal |
geçerlidir | applies |
TR Tüketici pazarlarında faaliyet gösteren şirketler, çiftçilerin ve işçilerin temel insan hakları üzerinde olumsuz etkisi olan sosyal uyum risklerini yönetme ihtiyacının farkındadır
EN Companies active in consumer markets see the need to manage social compliance risks which have an adverse impact on basic human rights of farmers and workers
土耳其 | 英语 |
---|---|
tüketici | consumer |
ve | and |
temel | basic |
insan | human |
hakları | rights |
etkisi | impact |
olan | have |
sosyal | social |
uyum | compliance |
risklerini | risks |
yönetme | manage |
TR "İnsan yapımı bir bahçe bu kadar güzel olabilir. Özellikle gece gezilmeli hem daha serin, hem de daha sakin. Işık gösterisinden farksız. Minikler için parkın çeşitli yerlerinde sürprizler var."
EN "There are beautiful places if you like gardens and flowers, such as the cloud forest and the flower dome. Spend the day there and you could watch the musical tree performance at the supertree grove."
土耳其 | 英语 |
---|---|
güzel | beautiful |
olabilir | could |
TR İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları gibi pek çok alanda bugüne dek yüz binlerce insanın hayatına dokunan ve kimseyi geride bırakmadan kadınların, kız çocuklarının ve en...
EN Having touched the lives of hundreds of thousands of people with works in areas including human rights, gender equality, sexual and reproductive health and rights and continuing to work for women, girls and the most vul...
土耳其 | 英语 |
---|---|
hakları | rights |
kız | girls |
ın | of |
insan | people |
TR İnsan Onurunu Korumak İçin Birlikte: Temel İnsani Yardım Standardı Eğitimi (TIS) - Hayata Destek
EN Together to Protect Human Honor: Core Humanitarian Standards Training (CHS) - Support to Life
土耳其 | 英语 |
---|---|
birlikte | together |
temel | core |
standardı | standards |
TR İnsan Onurunu Korumak İçin Birlikte: Temel İnsani Yardım Standardı Eğitimi (TIS)
EN Together to Protect Human Honor: Core Humanitarian Standards Training (CHS)
土耳其 | 英语 |
---|---|
birlikte | together |
temel | core |
standardı | standards |
TR İnsan Onurunu Korumak İçin Birlikte: Temel İnsani Yardım Standardı Eğitimi (TIS) - Hayata Destek
EN Together to Protect Human Honor: Core Humanitarian Standards Training (CHS) - Support to Life
土耳其 | 英语 |
---|---|
birlikte | together |
temel | core |
standardı | standards |
TR İnsan Onurunu Korumak İçin Birlikte: Temel İnsani Yardım Standardı Eğitimi (TIS)
EN Together to Protect Human Honor: Core Humanitarian Standards Training (CHS)
土耳其 | 英语 |
---|---|
birlikte | together |
temel | core |
standardı | standards |
TR Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 10 Aralık 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel…
EN As a product of our long history and many years of experience in civil society, BİRLİKTE was…
TR İnsan, çocuk, çevre, gençlik, engelli hakları, toplumsal cinsiyet ve kültür/kültürel haklar-sanat olmak üzere listelenen ağ ve platformları STGM olarak belirli periyotlarda güncelliyoruz
EN As STGM, we regularly update networks and platforms listed under headings of human, child, environment, youth, gender, and culture/cultural rights-art
土耳其 | 英语 |
---|---|
çocuk | child |
çevre | environment |
gençlik | youth |
hakları | rights |
cinsiyet | gender |
listelenen | listed |
stgm | stgm |
TR Öte yandan insan kaçakçılığının artmasını, mültecilere yönelik nefret söyleminin yükselmesini ve hatta münferit saldırı olaylarının yaşanmasını da endişeyle takip ediyoruz.
EN We are deeply concerned to witness increased human trafficking, rising hate speech towards refugees, and even reports of individual aggression.
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | human |
ın | of |
TR Pandeminin Gölgesinde İnsan Hakları*
EN Regardless Of The Challenges, Don't Leave Anyone Behind
TR „Meşru bir demokrasi ve insan hakları mücadelesi“
EN "Re-Start 2021: Let’s Catch Up and Celebrate the Year"
TR Türkiye- Avrupa ilişkilerinde Avrupa’da yaşayan ve burayı kendine vatan kabul eden beş milyonu aşkın Türkiye kökenli insan önemli bir rol oynuyor
EN At least two refugees out of thousands -dreamt of passing the Pazarkule border crossing to reach Europe- died in February because of Turkey's refugee card, played against the EU
土耳其 | 英语 |
---|---|
türkiye | turkey |
TR Tarih boyunca insan bir kaşif olarak dahili ve harici sınırlamaları aşmaya ve okyanuslar, dağlar ve dünyanın sırlarını keşfetmeye çalışmıtşır. Biz hala kaşifleriz.
EN Throughout history, mankind has been an explorer—seeking to rise above internal and external limitations and challenge the oceans, mountains and mysteries of the world. We are still explorers.
土耳其 | 英语 |
---|---|
tarih | history |
boyunca | throughout |
dahili | internal |
harici | external |
TR İnternetin ticarete, iletişime ve toplumumuza tamamen nüfuz eden rolüne rağmen, milyonlarca insan halen müşfik hükümetlerce ve şirketlerce sınırlandırılmaktadır.
EN Despite the Internet's pervasive role in commerce, communication and our communities, millions of people continue to be restricted by benevolent governments and corporations.
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | people |
rolü | role |
ın | of |
TR Bu değişikliklere göre, kısıtlayıcı ülkelerden seçilmiş gruplarda faaliyet gösteren teknoloji kampanyaları; insan hakları konularını nasıl ele aldıklarını gösteren yıllık raporlar yayınlamak zorundadır
EN Based on these revisions, technology companies that operate in a selected group of restrictive countries would have to publish annual reports revealing how they deal with human rights issues
土耳其 | 英语 |
---|---|
faaliyet | companies |
teknoloji | technology |
insan | human |
hakları | rights |
yıllık | annual |
raporlar | reports |
ın | of |
TR Ancak ardından felsefik bir hatayla karşılaşıyor: paketlere insan biçimi veriyor-sanki gerçek insanmışlar veya fiziksel paketlermiş gibi
EN However, it then engages in a philosophical error: it anthropomorphises packets—as if they were people or physical packages
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | people |
veya | or |
土耳其 | 英语 |
---|---|
ve | and |
olabildiğince | as possible |
hızlı | fast |
karmaşık | complicated |
insan | human |
sadece | just |
otomatik | automated |
yoktur | no |
土耳其 | 英语 |
---|---|
sonix | sonix |
verilerinizin | your data |
kullanır | uses |
hiçbir | no |
insan | human |
tamamen | completely |
土耳其 | 英语 |
---|---|
taraf | party |
insan | human |
transkripsiyon | transcription |
hizmeti | service |
土耳其 | 英语 |
---|---|
sonix | sonix |
dosyaları | files |
kurumsal | enterprise |
sınıf | grade |
güvenlik | security |
kullanılarak | using |
böylece | so |
hiçbir | no |
土耳其 | 英语 |
---|---|
sonix | sonix |
verilerinizin | your data |
kullanır | uses |
hiçbir | no |
insan | human |
platformu | platform |
tamamen | completely |
otomatik | automated |
bulut | cloud |
tabanlı | based |
土耳其 | 英语 |
---|---|
otomatik | automated |
transkripsiyon | transcription |
değerli | valuable |
zaman | time |
çaba | effort |
kaynak | resources |
teknolojiye | technology |
tasarruf | save |
edebiliriz | can |
土耳其 | 英语 |
---|---|
insan | people |
görsel | visual |
veya | or |
土耳其 | 英语 |
---|---|
sizi | you |
sonix | sonix |
tamamen | completely |
otomatik | automated |
böylece | so |
hiçbir | no |
insan | human |
土耳其 | 英语 |
---|---|
sonix | sonix |
verileriniz | your data |
gizli | confidential |
otomatik | automated |
böylece | so |
hiçbir | no |
insan | human |
TR Yeni gelenlerin, internet ve teknoloji bağımlılıklarının içinde ne kadar sıkışıp kalmış hissederlerse hissetsinler, kendilerini güvende, hoş karşılanmış ve bir insan olarak değerli hissetmelerine yardımcı olun
EN Help newcomers feel safe, welcome and valued as a human being, no matter how badly they might feel trapped inside their internet and technology addiction
土耳其 | 英语 |
---|---|
internet | internet |
teknoloji | technology |
insan | human |
olun | being |
显示了 50 个翻译的 50