TR Bir uzay istayonundaki astronot ise her şeyi becerebilmek zorundadır: kahve yapabilmeli, çamaşır yıkayabilmeli, deneyleri düzenleyebilmeli, dış gövdedeki işleri uygulayabilmeli, röportajlar yapabilmeli; kısacası her şeyi yapabilmelidir.
"şeyi" {langto to тәрҗемә итегез
{Endresult} 50 Төрек дан Инглиз фразеологик тәрҗемәсен күрсәтү.
{Эзләү} тәрҗемәләре
{эзләү {Төрек түбәндәге Инглиз сүз / сүзтезмәләргә тәрҗемә ителергә мөмкин:
| şeyi | a about all an and anything are be build can do everything for from get has have how i if in is it just know ll make more my need of on one or our out people so special that that you the these this to we what where will with you you can your |
{Langfrom} Инглиз {эзләү} тәрҗемәсе
Төрек
Инглиз
EN An astronaut on board the space station must be able to do everything: make coffee, do the washing, set up experiments, carry out extra-vehicular activities, conduct interviews – simply everything.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| uzay | space |
| ise | be |
| şeyi | everything |
| kahve | coffee |
| dış | out |
| röportajlar | interviews |
TR İhtiyacım olan her şeyi tek bir yerden yönetebiliyorum ve her şeyi yapılandırmak ne kadar kolay. Tüm web sitelerimi Hostinger'a taşıdım.
EN I can manage all the things I need from just one place, and how easy it's to configure everything. I moved all my websites to Hostinger.
TR Knovel, mekanik ve kimyasal özellik verilerinden, korozyon verileri ve materyal özelliklerine kadar her şeyi kapsayan benzersiz tablolar ve veritabanları içerir.
EN Knovel features unique tables and databases, covering everything from mechanical to chemical properties data, corrosion data and material properties.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| knovel | knovel |
| mekanik | mechanical |
| ve | and |
| kimyasal | chemical |
| özellik | features |
| verileri | data |
| şeyi | everything |
| kapsayan | covering |
| benzersiz | unique |
| tablolar | tables |
| veritabanları | databases |
TR Sonrasında, Site Denetçisine ne görmek istediğinizi söyleyin. Veri Gezgini; bir sayfanın bir bölümünden, taranan her sayfanın tamamen görüntülenmesine kadar her şeyi yapar.
EN Then tell Site Audit what you want to see. From displaying data on a specific property for a segment of pages to screening it out entirely across every crawled page, Data Explorer does it all.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| veri | data |
TR Spotify hesabınla Last.fm hesabını bağla ve herhangi bir Spotify uygulaması, herhangi bir cihaz veya platform üzerinden dinlediğin her şeyi skropla.
EN Connect your Spotify account to your Last.fm account and scrobble everything you listen to, from any Spotify app on any device or platform.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| spotify | spotify |
| last | last |
| hesabını | account |
| uygulaması | app |
| cihaz | device |
| platform | platform |
| şeyi | everything |
TR "Her Şeyi Kızım İçin Başarmalıyım"
EN "I am Working and Believing in Myself"
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| in | and |
TR Mailfence sadece bir hizmet değil, aynı zamanda çevrimiçi gizliliği yeniden kazanmak için dünya çapında bir hareketin bir parçasıdır. Savaşımıza katılın. Her şeyi şifrele!
EN Mailfence is not just a service, but part of a worldwide movement to regain online privacy. Join our fight. Encrypt everything !
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| mailfence | mailfence |
| hizmet | service |
| çevrimiçi | online |
| gizliliği | privacy |
| katılın | join |
| şeyi | everything |
TR İki faktörlü kimlik doğrulama (2FA), bir kullanıcının sahip olduğu bir şeyle bildiği bir şeyi sağladığı çok faktörlü kimlik doğrulama türüdür
EN Two-factor authentication (2FA) is a type of multi-factor authentication where a user provides something he/she knows with something he/she possesses
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| kullanıcının | user |
| çok | multi |
TR Bununla birlikte, bu tür tehditleri azaltmak için mümkün olan her şeyi (insanca) yaptık.
EN However, we have done everything (humanly) possible to mitigate such threats.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| tehditleri | threats |
| mümkün | possible |
| olan | have |
| şeyi | everything |
TR Hemen her şeyi onarmayı öğren.
EN Learn to fix just about anything.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| hemen | about |
| şeyi | anything |
TR Dünyanın dört bir yanındaki tamircilere katıl ve bu yıl daha fazla şeyi tamir etmeye söz ver.
EN Join fixers around the world and commit to fix more things this year.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| dünyanın | world |
| bu | this |
| yıl | year |
| tamir | fix |
TR Sahip olduğumuz her şeyi açma, tamir etme ve onarma hakkını talep etme zamanı geldi.
EN It’s high time we demand the right to open, tinker with, and repair everything we own.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| sahip | own |
| şeyi | everything |
| tamir | repair |
| ve | and |
| hakkını | right |
| talep | demand |
TR Name.com tam ihtiyacın olan şeyi alman için farklı e-posta çözümleri sunar. Her bir ürünün ve özelliklerinin dökümü aşağıdadır.
EN Name.com offers several different email solutions to ensure you get exactly what you need. The following is a breakdown of each product and its features.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| name | name |
| tam | exactly |
| e-posta | |
| çözümleri | solutions |
| sunar | offers |
TR Her şeyi içeren web sitesi oluşturucu ve barındırma
EN All-in-one website builder and hosting
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| oluşturucu | builder |
| ve | and |
| barındırma | hosting |
TR Kabul edilen ödeme yöntemlerinden gönderim yöntemlerine kadar her şeyi doğrudan Website Builder'ın tümleşik Mağaza Kurulumundan belirle
EN Determine everything from accepted methods of payment to shipping options directly from Website Builders’ integrated Store Setup
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| kabul | accepted |
| ödeme | payment |
| şeyi | everything |
| doğrudan | directly |
| website | website |
| mağaza | store |
TR SiteLock 911 tam olarak isminin akla getirdiği şeydir: virüslü bir web sitesini olabildiğince kısa sürede temizolemek için her şeyi yapan tek seferlik bir acil durum temizlik hizmetidir.
EN SiteLock 911 is exactly what it sounds like, a one-time emergency cleaning service that pulls out all the stops to get an infected website clean in as little time as possible.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| olabildiğince | as possible |
| temizlik | cleaning |
TR Birçok kişi aynı şeyi yapmak ister ancak çoğu kullanıcı e-posta adresini paylaşmak istemez
EN Many people want to do the same thing, but most folks guard their email address tightly
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| kişi | people |
| adresini | address |
TR Kripto paralarınızın güvenliği söz konusu olduğunda, sizin kafanızın rahat olması için her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyoruz.
EN When it comes to ensuring that your crypto is secure, we think about every last detail so you don’t have to.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| kripto | crypto |
TR Tasarım ve kurulumdan, operasyon ve optimizasyona kadar her şeyi önemli ölçüde düzene koyan ve basitleştiren gelişmiş teknoloji platformuyla Eaton CMA valfi, mobil makinelerin yapabileceklerini yeniden tanımlıyor.
EN With a sophisticated technology platform that dramatically streamlines and simplifies everything from design and set-up to operation and optimisation, the Eaton CMA valve redefines what mobile machines can do.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| tasarım | design |
| ve | and |
| şeyi | everything |
| gelişmiş | sophisticated |
| teknoloji | technology |
| eaton | eaton |
| mobil | mobile |
TR Yüksek çözünürlüklü hoparlör sürücüleriyle her şeyi duyun
EN Hear everything with high resolution speaker drivers
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| yüksek | high |
| şeyi | everything |
TR Pasifik, Atlantik veya Karayipler, sizi şımartmaya hazır tatil köyleri ile her şeyi hazırladık
EN Pacific, Atlantic or Caribbean, we’ve got it covered with resorts ready to pamper you
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| pasifik | pacific |
| atlantik | atlantic |
| veya | or |
| karayipler | caribbean |
| sizi | you |
| hazır | ready |
TR Mükemmel düzenlemeler yapmanıza yardımcı olacağız, özel aktiviteleri veya spa bakımlarınız düzenleyeceğiz ve yeni yaşamınızın hiç unutmayacağınız anılarla başlamasını sağlamak için yapabileceğimiz her şeyi yapacağız.
EN We'll help you make the perfect arrangements, arrange for special activities or spa treatments and do everything we can to ensure your new life begins with memories that will last a lifetime.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| mükemmel | perfect |
| özel | special |
| veya | or |
| spa | spa |
| yeni | new |
TR Not: Hasarlı veya bozuk herhangi bir şeyi kurtarmadan önce PDF ile dosya DataNumen PDF Repair, lütfen Acrobat Reader'ı ve erişebilecek diğer uygulamaları kapatın. PDF dosyası.
EN Note: Before recovering any damaged or corrupt PDF file with DataNumen PDF Repair, please close Acrobat Reader and any other applications that may access the PDF file.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| not | note |
| hasarlı | damaged |
| datanumen | datanumen |
| repair | repair |
| lütfen | please |
| acrobat | acrobat |
| diğer | other |
| uygulamaları | applications |
TR Aman Tanrım, TEŞEKKÜRLER! Düzeltebildiğine inanamıyorum! Kelimenin tam anlamıyla diğer her şeyi denedim - bu harika ve ben de öyle
EN Oh my goodness, THANK YOU! I cannot believe you were able to fix it! I have literally tried everything else- this is amazing, and I am so
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| şeyi | everything |
| bu | this |
| harika | amazing |
| ve | and |
TR Aman Tanrım, TEŞEKKÜRLER! Düzeltebildiğine inanamıyorum! Kelimenin tam anlamıyla her şeyi denedim - bu harika ve çok minnettarım.
EN Oh my goodness, THANK YOU! I cannot believe you were able to fix it! I have literally tried everything else- this is amazing, and I am so grateful.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| şeyi | everything |
| bu | this |
| harika | amazing |
| ve | and |
TR "Her Şeyi Kızım İçin Başarmalıyım"
EN Overcoming the Distance to Deliver Humanitarian Aid
TR FOREX işlemlerinde likidite dağıtımının ne olduğunu anlamak için "likidite" kavramını anlamak gerekir. Likiditenin nasıl işlediğini detaylarıyla size anlatacağız ve bilmeniz gereken her şeyi öğrenebilirsiniz.
EN In order to understand what is liquidity distribution in FOREX trading, an understanding of the term "liquidity" is essential. An in-depth description of how liquidity works will arm you with the information you need to know.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| forex | forex |
| likidite | liquidity |
| olduğunu | is |
| size | you |
TR Broker türleri arasındaki farklar ve her modelin avantajlarını öğrenin. Kapsamlı bu makale yönteminizi seçerken bilmeniz gereken her şeyi size sunmaktadır.
EN Learn about the differences in types of brokers and the advantages of each model. A comprehensive article that provides you with everything you need to know when deciding which route to choose.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| türleri | types |
| farklar | differences |
| ve | and |
| her | each |
| öğrenin | learn |
| kapsamlı | comprehensive |
| makale | article |
| şeyi | everything |
| size | you |
| ın | of |
TR Eğer bir köpek olmak istiyorsanız bir köpek gibi davranabiliyorsunuz ancak onlar (ISS'ler ve telekom şirketleri) köpek gibi davranırken söylediğiniz her şeyi bilecektir
EN If you want to be a dog you can pretend to be a dog, but they [ISPs and telecom companies] will know everything you say while pretending to be a dog
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| eğer | if |
| köpek | dog |
| istiyorsanız | if you want |
| şirketleri | companies |
| şeyi | everything |
TR Merkezi faturalandırma ile harcamalara harcanan zamanı azaltın. Her çalışanın kendi Sonix girişi olacak ve her şeyi tek bir fatura ile ödeyebilirsiniz.
EN Reduce time spent on expenses with centralized billing. Each employee will have their own Sonix login and you pay for everything in one single bill.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| merkezi | centralized |
| sonix | sonix |
| olacak | will |
| şeyi | everything |
TR Ürün ve pazarlama ekiplerinden ihtiyacınız olan her şeyi kolayca alın
EN Easily get what you need from product and marketing teams
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| ve | and |
| pazarlama | marketing |
| kolayca | easily |
| alın | get |
TR Düzenli olarak toplantılara katılınKurtarmaya öncelik vermek her şeyi değiştirebilir
EN Attend meetings regularlyPrioritizing recovery can make all the difference
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| olarak | the |
| vermek | make |
TR Yıllardır utandığım ve gizli tuttuğum bir şeyi birine anlatabilme deneyimi inanılmaz derecede özgürleştiriciydi ve başkalarının kendi deneyimlerini paylaşmasını duymak yalnız olmadığımı anlamama yardımcı oldu
EN The experience of being able to tell somebody about something I?d felt ashamed about and kept secret for years was so incredibly liberating, and to hear others share their own experience with this helped me realize I wasn?t alone
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| yıllardır | for years |
| gizli | secret |
| deneyimi | experience |
| inanılmaz | incredibly |
| oldu | was |
TR Yardım almak ve kendimden başka birini getirmek her şeyi değiştirdi.
EN Getting help and bringing in somebody other than myself has made all the difference.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| yardım | help |
| almak | getting |
| ve | and |
| başka | other |
TR Elbette, her şeyi kolaylaştırdılar ve mükemmel kullanıcı deneyimi için tüm karışıklıkları düzelttiler
EN Surely they’ve streamlined everything and smoothed out all the kinks for great user experience
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| mükemmel | great |
| kullanıcı | user |
| deneyimi | experience |
TR Herhangi bir teknik beceriye sahip olmadan, her şeyi tarayıcınız üzerinden oluşturun
EN Create everything in your browser without any technical skills
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| teknik | technical |
| olmadan | without |
| şeyi | everything |
| oluşturun | create |
TR Startuplar ve küçük işletmeler için çeşitli açıklayıcı animasyon şablonları hazırladık, bu sayede işletmeleriyle ilgili her şeyi anlatabilir ve video prodüksiyonunda tasarruf edebilirler.
EN We created various types of explainer animation templates for startups and small businesses to explain almost anything about their business and save money on video production.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| küçük | small |
| çeşitli | various |
| animasyon | animation |
| şablonları | templates |
| şeyi | anything |
| video | video |
| tasarruf | save |
TR On farklı kategoride animasyon videosu şablonu parmaklarınızın ucunda. Listeye göz aın ve tam olarak aradığınız şeyi bulun
EN Ten different categories of animated video templates at your fingertips. Browse through the list and find exactly what you’ve been looking for.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| on | ten |
| farklı | different |
| animasyon | animated |
| videosu | video |
| şablonu | templates |
| listeye | list |
| bulun | find |
TR Artık birden fazla araç arasında geçiş yapmak veya takipleri kaçırmak ve yanıtları geciktirmek yok. Her şeyi tek bir yerde yapın.
EN No more switching between multiple tools or missing out on follow ups and delaying replies. Do everything in one place.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| araç | tools |
| geçiş | switching |
| veya | or |
| yok | no |
| şeyi | everything |
| yerde | place |
TR Tüm dokümanlarınızı birbirine karıştırmak yerine, şirketinizde her şeyi açıkça ayrılmış kategorilere ayırın.
EN Rather than having all your docs jumbled together, sort everything into clearly separated categories within your company.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| açıkça | clearly |
TR Hangi fikre ait detayları almak istediğinize bağlı olarak, bu rapor top 10 rakiplerinizden toplanan sonuçlar ile sayfayı karşılaştırarak, seçilen varış sayfası ile ilgili her şeyi kapsayan bir rapor sağlar.
EN Depending on which idea you choose to get details for, this report will provide you with all-encompassing information for a selected landing page by comparing the page with results collected from your top-10-ranking competitors.
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| detayları | details |
| almak | get |
| rapor | report |
| toplanan | collected |
| sonuçlar | results |
| sağlar | provide |
| var | you |
TR Her şeyi göze almıştık ve ilk hedefimiz güvenli bir yere gitmekti, orası da sınır komşusu Türkiye’ydi
EN We took all chances and our main objective was to go somewhere safe and that was the neighboring Turkey
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| güvenli | safe |
| türkiye | turkey |
TR "Her Şeyi Kızım İçin Başarmalıyım" - Hayata Destek
EN "I Had to Succeed for My Daughter" - Support to Life
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| her | for |
| destek | support |
TR Her şeyi göze almıştık ve ilk hedefimiz güvenli bir yere gitmekti, orası da sınır komşusu Türkiye’ydi
EN We took all chances and our main objective was to go somewhere safe and that was the neighboring Turkey
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| güvenli | safe |
| türkiye | turkey |
TR "Her Şeyi Kızım İçin Başarmalıyım" - Hayata Destek
EN "I Had to Succeed for My Daughter" - Support to Life
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| her | for |
| destek | support |
TR Kesinlikle hayır! Atak Domain, yeni başlayan kullanıcıların da deneyerek öğrenebilmesi için her şeyi olduğunca kolaylaştırıyor
EN No way! Atak Domain makes it as easy as possible for beginners to learn by practicing
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| hayır | no |
| domain | domain |
TR Bu sorunun cevabı duruma göre değişiklik gösterir! İster size doğru yolu göstermek, isterse de hataları ve sorunları çözmek olsun, size yardım eli uzatabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız
EN The answer depends on the situation! Whether to show you the right way, or solving the problems, we would help you out
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| cevabı | answer |
| size | you |
| yolu | way |
| sorunları | problems |
| yardım | help |
| isterse | or |
TR Symantec, önde gelen bir SSL sağlayıcısından bekleyebileceğiniz her şeyi sunar
EN Symantec offers everything you would expect from a leading SSL provider
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| symantec | symantec |
| ssl | ssl |
| şeyi | everything |
| sunar | offers |
| sağlayıcısı | provider |
TR Özel fırsatımızla anı yaşayın, Noel sezonunun neşesini keşfedin ve ALL - Accor Live Limitless ile İHTİYACINIZ OLAN HER ŞEYİ ALIN
EN Live in the moment and discover the joy of holidays with our exclusive offer and get ALL YOU NEED with ALL - Accor Live Limitless
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| keşfedin | discover |
| live | live |
| limitless | limitless |
TR Yaşamınızı kolaylaştırın ve her şeyi otomatik hale getirin
EN Supercharge your life and automate everything
| Төрек | Инглиз |
|---|---|
| ve | and |
| şeyi | everything |
{Totalresult} тәрҗемәләренең 50 күрсәтү
Охшаш тәрҗемәләр
şeyi seyi saglar seyi yapar istediginiz her seyi seyi etkiler seyi size sunuyor seyi kapsayan seyi daha hizli şeyi size hakkında her şeyi şeyi en ince şeyi önemli ölçüde şeyi bilmek istiyorlar şeyi daha karmaşık şeyi i̇ngilizce şeyi başarmış şeyi bildiğinizi düşünüyor şeyi öğrenin duyduğunuz her şeyi ihtiyacın olan şeyi şeyi bulun şeyi yapacağız şeyi dış kaynaklardan şirketinizde her şeyi şeyi bulabilirsek şeyi gözden geçirin şeyi önceden deneyimlemiş konukseverliğinin her şeyi şeyi kapsamaktadır şeyi harekete geçirdi kısacası her şeyi şeyi gönülden seven şeyi ekleyin şeyi denedim şeyi tamire başlamadan şeyi doğrudan website i̇stediğiniz her şeyi hayatımdaki her şeyi şeyi nerede bulursun şeyi otomatik pilotta olduğumuz her şeyi denetleyicisi her şeyi her şeyi düzgün şeyi bir arada tuttuğum bir şeyi şeyi tamir etmeye şeyi tane tane şeyi kapsama kapasitesine her şeyi ücretsiz şeyi i ngilizce
Вьетнам
Гарәп
Голландия
Инглиз
Индонезия
Испан
Италия
Корея
Кытай
Немец
Поляк
Португал
Рус
Тай
Француз
Швед
Япон