EN It means that we often end up treating people and situations based on unconscious generalizations and preconceptions rather than using a set of objective qualitative or quantitative parameters.
EN It means that we often end up treating people and situations based on unconscious generalizations and preconceptions rather than using a set of objective qualitative or quantitative parameters.
TR Yani insanlar ve durumlara nesnel veya nicel parametreler yerine genelde bilinçsiz genellemeler ve peşin hükümlerle yaklaşırız.
Инглиз | Төрек |
---|---|
often | genelde |
unconscious | bilinçsiz |
and | ve |
people | insanlar |
or | veya |
of | in |
that | yani |
EN Now you can copy a part of the highlighted URL of incoming messages rather than the whole URL.
TR Artık, gelen iletilerin vurgulanan URL'sinin bir kısmını, URL'nin tamamı yerine kopyalayabilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
a | bir |
EN Computers on the network cooperate rather than compete
TR Ağdaki bilgisayarlar yarışmaktan ziyade birbirleri ile işbirliği içindedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
computers | bilgisayarlar |
network | ağ |
rather | ziyade |
the | ile |
EN We enable you to make intelligent creative decisions based on opportunity rather than fortuity.
TR Biz, size tesadüften daha çok fırsata dayanan zekice ve yaratıcı kararlar vermenize yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
we | biz |
decisions | kararlar |
based on | dayanan |
creative | yaratıcı |
you | ve |
EN Rather, the Arctis Pro Wireless features a dual-wireless system where its lossless and low latency 2.4G connection is used for gaming while Bluetooth is used to connect to mobile devices
TR Onun yerine, Arctis Pro Kablosuz’da çifte kablosuz sistem bulunuyor; burada kayıpsız ve düşük gecikme süreli 2,4G bağlantısı oyunculuk için kullanılırken, Bluetooth mobil cihazlara bağlanmak için kullanılıyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
system | sistem |
latency | gecikme |
used | kullanılıyor |
gaming | oyunculuk |
mobile | mobil |
devices | cihazlara |
arctis | arctis |
and | ve |
bluetooth | bluetooth |
wireless | kablosuz |
the | burada |
low | düşük |
its | in |
pro | pro |
connection | bağlantı |
EN Rather than how to spend money, we advise clients how to make money, using digitalization as a top-line growth driver.
TR COVID-19 pandemisi dünya genelinde tüm ekonomileri etkiledi.
Инглиз | Төрек |
---|---|
to | tüm |
EN Freedom is not a luxury that we can indulge in when at last we have security and prosperity and enlightenment; it is, rather, antecedent to all of these, for without it we cannot have security nor prosperity nor enlightenment.
TR Özgürlük; güvenlik, refah ve aydınlanmaya nihayet sahip olduğumuzda keyfini çıkarabileceğimiz bir lüks değil; aksine onsuz ne güvenlik, ne refah ne de aydınlanma sahibi olamayacağımız için tüm bunların öncüsüdür.
Инглиз | Төрек |
---|---|
luxury | lüks |
security | güvenlik |
prosperity | refah |
and | ve |
can | ne |
at | de |
all | tüm |
of | in |
a | bir |
EN Sonix uses the latest AI-technologies to convert audio to text so you can focus deriving insights rather than transcribing your audio or video interviews.
TR Sonix, sesi metne dönüştürmek için en son yapay zeka teknolojilerini kullanır, böylece ses veya video görüşmelerinizi transkripsiyon yapmak yerine türetilen içgörülere odaklanabilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
uses | kullanır |
focus | odaklanabilirsiniz |
video | video |
interviews | görüşmelerinizi |
sonix | sonix |
latest | en |
the latest | son |
text | metne |
transcribing | transkripsiyon |
or | veya |
EN With Sonix you can focus on assimilating key data points and synthesizing information rather than spending time transcribing.
TR Sonix ile anahtar veri noktalarını asimile etmeye ve zaman transkripsiyonu yapmak yerine bilgileri sentezlemeye odaklanabilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
sonix | sonix |
focus | odaklanabilirsiniz |
key | anahtar |
transcribing | transkripsiyonu |
data | veri |
information | bilgileri |
time | zaman |
and | ve |
with | ile |
EN Would you rather connect to your phone than to other people or yourself?
TR Telefonunuza bağlanmayı diğer insanlara mı yoksa kendinize mi tercih edersiniz?
Инглиз | Төрек |
---|---|
you | edersiniz |
people | insanlara |
or | yoksa |
other | diğer |
EN Tradition 11: Our public relations policy is based on attraction rather than promotion; we need always maintain personal anonymity at the level of press, radio, films, television, and other public media of communication.
TR Gelenek 11: Halkla ilişkiler politikamız tanıtımdan çok cazibeye dayanmaktadır; basın, radyo, filmler, televizyon ve diğer kamusal iletişim araçları düzeyinde her zaman kişisel anonimliği korumamız gerekir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
tradition | gelenek |
public | kamusal |
need | gerekir |
level | düzeyinde |
films | filmler |
television | televizyon |
radio | radyo |
other | diğer |
press | basın |
communication | iletişim |
of | her |
and | ve |
always | her zaman |
personal | kişisel |
EN It’s important to not get bogged down in tweaking these lines in search of the perfect system; rather, if you have written out a draft of your lines, it is recommended to turn your attention to the deeper emotional and spiritual tools of our program
TR Mükemmel sistemi aramak için bu satırları değiştirirken çıkmaza girmemek önemlidir; bunun yerine, satırlarınızın bir taslağını yazdıysanız, dikkatinizi programımızın daha derin duygusal ve ruhsal araçlarına çevirmeniz önerilir
Инглиз | Төрек |
---|---|
perfect | mükemmel |
emotional | duygusal |
search | aramak |
important | önemlidir |
deeper | derin |
system | sistemi |
these | bu |
program | programı |
lines | bir |
of | in |
and | ve |
tools | araçları |
EN In reaching out to a member who has acted inappropriately, it can be helpful to address them face-to-face or over the phone, rather than through text message, as this tends to help avoid miscommunication
TR Uygunsuz davranan bir üyeye ulaşırken, yanlış iletişimi önlemeye yardımcı olacağından, kısa mesaj yerine yüz yüze veya telefonla konuşmak yardımcı olabilir
Инглиз | Төрек |
---|---|
inappropriately | uygunsuz |
message | mesaj |
member | üyeye |
face | yüz |
be | olabilir |
help | yardımcı |
or | veya |
EN These principles are reflected in our relationship with clients, not as a temporarily hired provider of legal services but rather as a trusted advisor for both legal and strategic matters, often on a long-term basis.
TR Müvekkillerimizden ve çevremizden, detaylara odaklanan, konusuna yoğunlaşan, karmaşık işlemleri basite indirgeyebilen bir bakış ve beceriye sahip olduğumuzu sıklıkla duymaktayız.
Инглиз | Төрек |
---|---|
often | sıklıkla |
and | ve |
a | bir |
EN Philosophically, we wanted to use more of our budget to compensate our agents rather than spend time and money on marketing materials
TR Pazarlama materyallerine zaman ve para harcamak yerine, bütçemizi daha çok acentalarımız için kullanmayı önceliyoruz
Инглиз | Төрек |
---|---|
time | zaman |
marketing | pazarlama |
of | in |
and | ve |
to | için |
more | daha |
EN With our chatbot framework, start to offer customers and leads an instant support when they face a need of urgency rather than few days later, after fulfilling your good old form
TR Chatbot çerçevemiz ile, eski güzel formunuzu yerine getirdikten sonra, birkaç gün sonra değil, acil bir ihtiyaçla karşılaştıklarında müşterilere ve liderlere anında destek sunmaya başlayın
Инглиз | Төрек |
---|---|
chatbot | chatbot |
customers | müşterilere |
instant | anında |
need | ihtiyaç |
good | güzel |
old | eski |
start | başlayın |
support | destek |
and | ve |
a | birkaç |
days | gün |
EN When your customers would rather have you do it for them, Crisp lets you co-browse with your website visitor without any other plugin than our live chat software
TR Müşterileriniz sizin için bunu yapmanızı tercih ettiğinde, Crisp, canlı sohbet yazılımımız dışında herhangi bir eklenti olmadan web sitenizin ziyaretçisiyle birlikte gezinmenize olanak tanır
Инглиз | Төрек |
---|---|
crisp | crisp |
website | web |
plugin | eklenti |
live | canlı |
your website | sitenizin |
chat | sohbet |
software | yazılım |
any | herhangi |
without | olmadan |
your | sizin |
it | bunu |
EN Rather than having all your docs jumbled together, sort everything into clearly separated categories within your company.
TR Tüm dokümanlarınızı birbirine karıştırmak yerine, şirketinizde her şeyi açıkça ayrılmış kategorilere ayırın.
Инглиз | Төрек |
---|---|
clearly | açıkça |
all | tüm |
everything | şeyi |
EN Rather, the transactions are verified by nodes (the network of computers/users spread globally) and recorded in an open ledger.
TR Bunun yerine işlemler node'lar (dünya geneline yayılmış bilgisayar/kullanıcı ağı) tarafından doğrulanır ve blockchain adındaki açık deftere kaydedilir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
transactions | işlemler |
computers | bilgisayar |
open | açık |
users | kullanıcı |
network | ağı |
and | ve |
by | tarafından |
EN To improve performance, AWS Lambda may choose to retain an instance of your function and reuse it to serve a subsequent request, rather than creating a new copy
TR AWS Lambda, performansı artırmak için yeni bir kopya oluşturmak yerine işlevinizin bulunduğu bulut sunucusunu tutarak daha sonra yapılan bir isteği yanıtlamak için yeniden kullanabilir
Инглиз | Төрек |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
request | isteği |
creating | oluşturmak |
of | in |
a | bir |
new | yeni bir |
to | için |
improve | daha |
EN Rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs to deliver true decentralization at scale.
TR Mina, salt hesaplama gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve tekrarlı zk-SNARK'lar ile ölçeklendirebilir merkeziyetsizlik sunuyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
computing | hesaplama |
cryptography | kriptografi |
deliver | sunuyor |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
to | ile |
EN Rather amazingly, while it can contain proof of an infinite amount of information, the snapshot always remains the same size.
TR Zincir sonsuz miktarda bilgi içerse bile bu görüntüler sabit boyutlu kalır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
while | bu |
amount | miktarda |
size | boyutlu |
information | bilgi |
EN But rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs.
TR Mina, salt bilgisayar gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve yenilenen zk-SNARKlar ile bu hedefleri gerçekleştirir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
computing | bilgisayar |
cryptography | kriptografi |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
EN The sound should be perceived as the origin of the goods that the sound mark is used on, rather than a technical and functional element for the goods.
TR Sesin, tescile konu edilen mallar bakımından teknik ve işlevsel bir unsur olarak değil ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanması gerekmektedir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
origin | kaynak |
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
the | değil |
a | bir |
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
vital | hayati |
corporate | kurumsal |
rather | ziyade |
goal | amacı |
team | takım |
your | ve |
culture | kültür |
sales | satış |
a | bir |
EN Medical technology is a quiet export hit for Germany. Learn here six surprising facts about a rather unknown industry.
TR Sağlık teknolojisi, Alman ihracatının gizli başarısı. Pek bilinmeyen alana ilişkin altı şaşırtıcı olguyu buradan öğrenebilirsin.
Инглиз | Төрек |
---|---|
medical | sağlık |
technology | teknolojisi |
export | ihracat |
germany | alman |
here | buradan |
unknown | bilinmeyen |
six | altı |
a | a |
EN People remember 55% more information when they see it in a visual rather than hearing it. Turning dense data or complex information into easily digestible infographics helps make a lasting impression.
TR Duymaya kıyasla, insanların görerek öğrendikleri bilgileri hatırlama oranı %55 daha fazladır. Yoğun veriyi ve karmaşık bilgileri, kolaylıkla anlaşılabilen infografiklere dönüştürerek daha çarpıcı bir sunum ortaya çıkarırsınız.
Инглиз | Төрек |
---|---|
complex | karmaşık |
easily | kolaylıkla |
people | insanlar |
more | daha |
information | bilgileri |
a | bir |
they | ve |
EN Astigmatism usually is caused by the cornea being more curved in one meridian than others. (In other words, it's shaped somewhat like an American football rather than a baseball).
TR Astigmatizm genellikle kornean?n bir meridyende di?erlerinden daha e?ik olmas?ndan kaynaklan?r. (Ba?ka bir deyi?le, bir beysbol topu yerine bir Amerikan futbolu topu ?eklindedir).
Инглиз | Төрек |
---|---|
american | amerikan |
usually | genellikle |
a | bir |
more | daha |
EN Why ? Simply because we consider that when it’s possible (which is the case right now), it’s better to be self-financing rather than to be dependent on an investor.
TR Peki neden böyle? Basitçe anlatmak gerekirse, mümkün olan durumlarda (ki şu an öyle) bir yatırımcıya bağımlı olmadan kendi kendini finanse eden bir sistemin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
simply | basitçe |
self | kendini |
possible | mümkün |
is | olduğunu |
better | daha iyi |
why | neden |
EN As a co-founder, Benoit is rather the Front-End expert of the team. He is in charge of the different interfaces of Soundiiz, attentive to ensure the most efficient experience for the user.
TR Diğer kurucu ortak Benoit ise, ekibin Front-End uzmanıdır. Soundiiz'in farklı arayüzlerinden sorumlu ve kullanıcıların en verimli deneyime sahip olması için çalışıyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
efficient | verimli |
experience | deneyime |
founder | kurucu |
co | ortak |
user | kullanıcı |
the user | kullanıcıların |
different | farklı |
of | in |
most | en |
the | ise |
expert | uzman |
EN We never share data with partners that have a rather low-security level
TR Oldukça düşük güvenlik düzeyine sahip ortaklarla asla veri paylaşmayız
Инглиз | Төрек |
---|---|
share | paylaş |
data | veri |
a | a |
level | düzeyine |
low | düşük |
security | güvenlik |
never | asla |
EN Focus on engaging top talent creatively rather than on the grunt work that slows you down. monday.com makes it easy to stay on top of potential candidates with automatic reminders.
TR Sizi yavaşlatan işlerden ziyade en iyi yetenekleri yaratıcı bir şekilde etkilemeye odaklanın. Monday.com otomatik hatırlatıcılarla potansiyel adayları takip etmeyi kolaylaştırır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
focus | odaklanın |
rather | ziyade |
work | iş |
potential | potansiyel |
automatic | otomatik |
stay | takip |
easy | kolaylaştırır |
the | şekilde |
top | en |
of | sizi |
EN Connect WhatsApp to Jivo to process requests faster, monitor their progress, and store all messages in the customer card rather than on employees' phones.
TR Sorulara daha hızlı dönmek, süreçleri takip etmek ve tüm konuşmaları çalışanlarınızın telefonları yerine yönetilebilir bir arşivde saklamak için WhatsApp'ı Jivo'ya bağlayın.
Инглиз | Төрек |
---|---|
monitor | takip |
store | saklamak |
phones | telefonlar |
faster | hızlı |
and | ve |
all | tüm |
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
vital | hayati |
corporate | kurumsal |
rather | ziyade |
goal | amacı |
team | takım |
your | ve |
culture | kültür |
sales | satış |
a | bir |
EN Computers on the network cooperate rather than compete
TR Ağdaki bilgisayarlar yarışmaktan ziyade birbirleri ile işbirliği içindedir
Инглиз | Төрек |
---|---|
computers | bilgisayarlar |
network | ağ |
rather | ziyade |
the | ile |
EN To improve performance, AWS Lambda may choose to retain an instance of your function and reuse it to serve a subsequent request, rather than creating a new copy
TR AWS Lambda, performansı artırmak için yeni bir kopya oluşturmak yerine işlevinizin bulunduğu bulut sunucusunu tutarak daha sonra yapılan bir isteği yanıtlamak için yeniden kullanabilir
Инглиз | Төрек |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
request | isteği |
creating | oluşturmak |
of | in |
a | bir |
new | yeni bir |
to | için |
improve | daha |
EN Rather than the traditional data center conducting periodic inventories and "point-in-time" audits, AWS customers have the ability to conduct audits on a continual basis
TR Düzenli aralıklarla envanter çalıştıran ve "zamanın belirli bir noktasında" denetimler yapan geleneksel veri merkezleri yerine, AWS müşterileri sürekli olarak denetim yürütme becerisine sahip olur
Инглиз | Төрек |
---|---|
traditional | geleneksel |
data | veri |
aws | aws |
customers | müşterileri |
and | ve |
EN Focus on engaging top talent creatively rather than on the grunt work that slows you down. monday.com makes it easy to stay on top of potential candidates with automatic reminders.
TR Sizi yavaşlatan işlerden ziyade en iyi yetenekleri yaratıcı bir şekilde etkilemeye odaklanın. Monday.com otomatik hatırlatıcılarla potansiyel adayları takip etmeyi kolaylaştırır.
Инглиз | Төрек |
---|---|
focus | odaklanın |
rather | ziyade |
work | iş |
potential | potansiyel |
automatic | otomatik |
stay | takip |
easy | kolaylaştırır |
the | şekilde |
top | en |
of | sizi |
EN Unlike switch, the comparison is an identity check (===) rather than a weak equality check (==)
TR switch aksine, karşılaştırma zayıf bir eşitlik denetiminden (==) ziyade bir özdeşlik denetimidir (===)
Инглиз | Төрек |
---|---|
unlike | aksine |
comparison | karşılaştırma |
rather | ziyade |
weak | zayıf |
switch | switch |
a | bir |
EN Rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs to deliver true decentralization at scale.
TR Mina, salt hesaplama gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve tekrarlı zk-SNARK'lar ile ölçeklendirebilir merkeziyetsizlik sunuyor.
Инглиз | Төрек |
---|---|
computing | hesaplama |
cryptography | kriptografi |
deliver | sunuyor |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
to | ile |
EN But rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs.
TR Mina, salt bilgisayar gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve yenilenen zk-SNARKlar ile bu hedefleri gerçekleştirir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
computing | bilgisayar |
cryptography | kriptografi |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
EN From the front, the S6 is the spitting image of the earlier Galaxy S5, but Samsung opted for a Gorilla Glass back rather than plastic, as well as an aluminum bezel
TR Önden bakıldığında S6, bir önceki model Galaxy S5’in aynısı gibi görünür, ama Samsung, alüminyum çerçevenin yanı sıra plastikten ziyade Gorilla Glass'ı tercih etmiştir
Инглиз | Төрек |
---|---|
s | s |
rather | ziyade |
aluminum | alüminyum |
galaxy | galaxy |
but | ama |
samsung | samsung |
a | bir |
EN Freedom is not a luxury that we can indulge in when at last we have security and prosperity and enlightenment; it is, rather, antecedent to all of these, for without it we cannot have security nor prosperity nor enlightenment.
TR Özgürlük; güvenlik, refah ve aydınlanmaya nihayet sahip olduğumuzda keyfini çıkarabileceğimiz bir lüks değil; aksine onsuz ne güvenlik, ne refah ne de aydınlanma sahibi olamayacağımız için tüm bunların öncüsüdür.
Инглиз | Төрек |
---|---|
luxury | lüks |
security | güvenlik |
prosperity | refah |
and | ve |
can | ne |
at | de |
all | tüm |
of | in |
a | bir |
EN These principles are reflected in our relationship with clients, not as a temporarily hired provider of legal services but rather as a trusted advisor for both legal and strategic matters, often on a long-term basis.
TR Müvekkillerimizden ve çevremizden, detaylara odaklanan, konusuna yoğunlaşan, karmaşık işlemleri basite indirgeyebilen bir bakış ve beceriye sahip olduğumuzu sıklıkla duymaktayız.
Инглиз | Төрек |
---|---|
often | sıklıkla |
and | ve |
a | bir |
EN The sound should be perceived as the origin of the goods that the sound mark is used on, rather than a technical and functional element for the goods.
TR Sesin, tescile konu edilen mallar bakımından teknik ve işlevsel bir unsur olarak değil ticari kaynak gösteren bir işaret olarak algılanması gerekmektedir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
origin | kaynak |
technical | teknik |
functional | işlevsel |
and | ve |
the | değil |
a | bir |
EN Medical technology is a quiet export hit for Germany. Learn here six surprising facts about a rather unknown industry.
TR Sağlık teknolojisi, Alman ihracatının gizli başarısı. Pek bilinmeyen alana ilişkin altı şaşırtıcı olguyu buradan öğrenebilirsin.
Инглиз | Төрек |
---|---|
medical | sağlık |
technology | teknolojisi |
export | ihracat |
germany | alman |
here | buradan |
unknown | bilinmeyen |
six | altı |
a | a |
EN At the same time there is an opposite trend, with people attempting to generate as little waste as possible by buying directly from producers, using fabric rather than plastic bags, and establishing a compost heap in the garden
TR Aynı zamanda mümkün olduğunca az çöp üretmeye, doğrudan pazarlamacıdan alışveriş yapmaya, naylon poşet yerine bez torba kullanmaya ve bahçede bir gübrelik oluşturmaya çalışan bir karşı hareket var
Инглиз | Төрек |
---|---|
little | az |
possible | mümkün |
directly | doğrudan |
waste | çöp |
time | zamanda |
and | ve |
with | kullanmaya |
to | karşı |
the | aynı |
same | bir |
EN Cook yourself rather than order food: Ordering takeaway food produces large amounts of waste – pasta is delivered in polystyrene packaging along with disposable cutlery and napkins
TR Yemek sipariş etme, kendin pişir: Styropor paket içinde makarna, bunun yanında bir defa kullanılan çatal bıçak ve kağıt peçeteler; evlere servis edilen yemekler bol miktarda çöp üretiyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
food | yemek |
waste | çöp |
and | ve |
order | sipariş |
in | içinde |
EN Furthermore, in the digitalised world industry has to change over to selling the function rather than the machine.
TR Ayrıca dijitalleşen dünyada üretim sektörünün, makinelerin kendisi yerine kullanım hakkını ürün olarak sunmaya başlaması gerek.
Инглиз | Төрек |
---|---|
world | dünyada |
industry | sektör |
to | ayrıca |
over | en |
the | olarak |
EN However, I also believe that some people’s understanding of what tolerance means is rather outdated in Germany
TR Öte yandan Almanya’da kısmen eski bir hoşgörü anlayışının var olduğunu da düşünüyorum
Инглиз | Төрек |
---|---|
is | olduğunu |
in | da |
however | bir |
{Totalresult} тәрҗемәләренең 50 күрсәтү