EN At the opening of the centre, WHO Director-General Ghebreyesus expressed this hope by saying: “Viruses spread quickly, but data spread even more quickly.”
EN At the opening of the centre, WHO Director-General Ghebreyesus expressed this hope by saying: “Viruses spread quickly, but data spread even more quickly.”
TR DSÖ Başkanı Ghebreyesus açılışta yaptığı konuşmada bu umudu şöyle dile getirdi: “Virüsler hızlı yayılsa da veriler daha hızlı yayılıyor.”
EN At the opening of the centre, WHO Director-General Ghebreyesus expressed this hope by saying: “Viruses spread quickly, but data spread even more quickly.”
TR DSÖ Başkanı Ghebreyesus açılışta yaptığı konuşmada bu umudu şöyle dile getirdi: “Virüsler hızlı yayılsa da veriler daha hızlı yayılıyor.”
EN See what our customers are saying about our products, services, and support.
TR Müşterilerimizin sunduğumuz ürünler, hizmetler ve destek hakkında söylediklerine kulak verin.
Инглиз | Төрек |
---|---|
our customers | müşterilerimizin |
about | hakkında |
products | ürünler |
support | destek |
services | hizmetler |
and | ve |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
Инглиз | Төрек |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Other common state-funded and resourced attacks such as breaking the encryption, planting a backdoor or sending you a bad Javascript code could also happen – as the saying goes "nothing is impossible"
TR Şifrelemeyi kırmak, arka kapı dikmek veya size kötü bir Javascript kodu göndermek gibi devlet tarafından finanse edilen ve kaynaklardan kaynaklanan diğer saldırılar da söylenebilir
Инглиз | Төрек |
---|---|
bad | kötü |
javascript | javascript |
code | kodu |
state | devlet |
other | diğer |
or | veya |
and | ve |
you | size |
a | bir |
EN In the statement made by the Governorship of Istanbul on 23.08.2021; saying; “Unauthorized-…
TR Şiddetsizlik Merkezi olarak, örgütlerin yapısal ve kültürel boyutlarına odaklanarak sivil toplum…
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen to Muhammed's story
TR Üstelik artık hayallerine bir adım daha yakın
Инглиз | Төрек |
---|---|
are | artık |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen...
TR 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde #BeraberBirGelecek...
Инглиз | Төрек |
---|---|
june | haziran |
EN Media monitoring is listening to who’s saying what about your brand, your competitors, your industry, and any other topic that’s important to you and your operations
TR Medya izleme, markanız, rakipleriniz, sektörünüz ve sizin ve operasyonlarınız için önemli olan diğer konular hakkında kimin ne söylediğini dinliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
media | medya |
monitoring | izleme |
industry | sektör |
other | diğer |
your brand | markanız |
important | önemli |
is | olan |
what | ne |
about | hakkında |
and | ve |
operations | operasyonlar |
brand | için |
EN Optional prompts for after the first round of shares. Note: chair may wish to wait for ~30 seconds before saying: “Would anybody who hasn’t shared yet like to share?” and then pause for another ~30 seconds before moving on.
TR İlk hisse turundan sonra isteğe bağlı istemler. Not: Başkan, “Henüz paylaşmamış biri paylaşmak ister mi?” demeden önce ~30 saniye beklemek isteyebilir. ve devam etmeden önce ~30 saniye daha duraklayın.
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
Инглиз | Төрек |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen to Muhammed's story
TR Üstelik artık hayallerine bir adım daha yakın
Инглиз | Төрек |
---|---|
are | artık |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen...
TR 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde #BeraberBirGelecek...
Инглиз | Төрек |
---|---|
june | haziran |
EN Simply saying, IP address is the identification number of our devices and, this process is called as IP search.
TR Basitçe ifade edersek IP adresi cihazlarımızın kimlik numarası olup ip sorgulama bu işleme denir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
simply | basitçe |
ip | ip |
address | adresi |
identification | kimlik |
of | ın |
devices | cihazlar |
called | denir |
search | sorgulama |
the | olup |
number | numarası |
this | bu |
process | iş |
EN In short saying, by learning the IP address of a website and typing this address into any browser such as Firefox, Explorer, Chrome, Opera, Safari, etc., you can access this website.
TR Kısaca bir web sitenin IP adresini öğrenip, Firefox, Explorer, Chrome, Opera, Safari vb herhangi bir tarayıcıya bu adresi yazarak da web sitesine erişebilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
ip | ip |
firefox | firefox |
explorer | explorer |
opera | opera |
safari | safari |
etc | vb |
chrome | chrome |
in | da |
website | web |
browser | tarayıcı |
by | yazarak |
this | bu |
you can access | erişebilirsiniz |
a | bir |
any | herhangi |
EN Instead of saying, "Someone will take over the job anyway", it would be better if this person was known when we were applying
TR “Nasıl olsa biri bu işi üstlenir” demek yerine bu kişinin başvuru yapacağımız sırada belli olması iyi olur
Инглиз | Төрек |
---|---|
someone | biri |
would | olur |
better | iyi |
person | kişinin |
were | bu |
instead | yerine |
job | iş |
EN However, RTÜK did not answer this, saying that it was a financial secret.
TR Ancak aslen kamuya açık olması gereken bu bilgi, bunun mali bir sır olduğu söylenerek bizimle paylaşılmadı.
Инглиз | Төрек |
---|---|
financial | mali |
this | bu |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
Инглиз | Төрек |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen to Muhammed's story
TR Üstelik artık hayallerine bir adım daha yakın
Инглиз | Төрек |
---|---|
are | artık |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen...
TR 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde #BeraberBirGelecek...
Инглиз | Төрек |
---|---|
june | haziran |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen to Muhammed's story
TR Üstelik artık hayallerine bir adım daha yakın
Инглиз | Төрек |
---|---|
are | artık |
EN We are saying #FutureBetterTogether on June 20 #WorldRefugeeDay and listen...
TR 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nde #BeraberBirGelecek...
Инглиз | Төрек |
---|---|
june | haziran |
EN Once, he tried to hide his finger under the table during the job interview but when they realized that his finger they rejected him by saying that they would not be able to recruit him because his injured finger would be a ‘high risk’ in the work.
TR Bir keresinde Erhan, iş görüşmesinde parmağını masanın altına saklamaya çalışmış ancak yetkililer parmağını fark edince yaralı parmağının iş için 'yüksek risk' taşıyacağını öne sürerek iş başvurusunu reddetmişler.
Инглиз | Төрек |
---|---|
high | yüksek |
risk | risk |
his | in |
because | için |
a | bir |
EN Simply saying, IP address is the identification number of our devices and, this process is called as IP search.
TR Basitçe ifade edersek IP adresi cihazlarımızın kimlik numarası olup ip sorgulama bu işleme denir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
simply | basitçe |
ip | ip |
address | adresi |
identification | kimlik |
of | ın |
devices | cihazlar |
called | denir |
search | sorgulama |
the | olup |
number | numarası |
this | bu |
process | iş |
EN In short saying, by learning the IP address of a website and typing this address into any browser such as Firefox, Explorer, Chrome, Opera, Safari, etc., you can access this website.
TR Kısaca bir web sitenin IP adresini öğrenip, Firefox, Explorer, Chrome, Opera, Safari vb herhangi bir tarayıcıya bu adresi yazarak da web sitesine erişebilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
ip | ip |
firefox | firefox |
explorer | explorer |
opera | opera |
safari | safari |
etc | vb |
chrome | chrome |
in | da |
website | web |
browser | tarayıcı |
by | yazarak |
this | bu |
you can access | erişebilirsiniz |
a | bir |
any | herhangi |
EN Instead of saying, "Someone will take over the job anyway", it would be better if this person was known when we were applying
TR “Nasıl olsa biri bu işi üstlenir” demek yerine bu kişinin başvuru yapacağımız sırada belli olması iyi olur
Инглиз | Төрек |
---|---|
someone | biri |
would | olur |
better | iyi |
person | kişinin |
were | bu |
instead | yerine |
job | iş |
EN Political freedom does not go without saying everywhere. That is why Germany promotes democracy worldwide. These are four examples.
TR Siyasi özgürlük her yerde kendiliğinden var olan bir olgu değil. Almanya bu yüzden tüm dünyada demokrasinin sağlanmasını teşvik ediyor. İşte bunun dört örneği
Инглиз | Төрек |
---|---|
political | siyasi |
germany | almanya |
freedom | özgürlük |
not | değil |
these | bu |
four | dört |
examples | bir |
is | olan |
everywhere | her yerde |
EN By saying ‘When it is about education, we run for support!’ this year, Allianz Partners volunteers ran in 41st İstanbul Marathon to raise money for Darüşşafaka Society and to support 123 students’ education, which started school recently.
TR 'Söz konusu eğitimse, yardıma koşarız' dedik ve bu yıl okula başlayan 123 öğrencinin eğitim hayatlarına destek olmak için Allianz Partners Türkiye olarak 41. İstanbul Maratonu'nda Darüşşafaka Cemiyeti için koştuk.
Инглиз | Төрек |
---|---|
year | yıl |
support | destek |
this | bu |
and | ve |
education | eğitim |
EN I used many platforms offering similar services, and I have paid an arm and a leg for it (figuratively saying)
TR Benzer hizmetler sunan birçok platform kullandım ve bunun için bir kol ve bir bacak ödedim (mecazi olarak söylüyorum)
Инглиз | Төрек |
---|---|
platforms | platform |
offering | sunan |
similar | benzer |
services | hizmetler |
and | ve |
for | için |
many | çok |
a | bir |
EN As the age-old saying goes- the best business is the one that the most people know about.
TR Eski bir deyişin dediği gibi, en iyi iş, hakkında en çok kişinin bilgi sahibi olduğu iştir.
Инглиз | Төрек |
---|---|
business | iş |
know | bilgi |
old | eski |
about | hakkında |
is | olduğu |
EN See what our customers are saying about our products, services, and support.
TR Müşterilerimizin sunduğumuz ürünler, hizmetler ve destek hakkında söylediklerine kulak verin.
Инглиз | Төрек |
---|---|
our customers | müşterilerimizin |
about | hakkında |
products | ürünler |
support | destek |
services | hizmetler |
and | ve |
EN Media monitoring is listening to who’s saying what about your brand, your competitors, your industry, and any other topic that’s important to you and your operations
TR Medya izleme, markanız, rakipleriniz, sektörünüz ve sizin ve operasyonlarınız için önemli olan diğer konular hakkında kimin ne söylediğini dinliyor
Инглиз | Төрек |
---|---|
media | medya |
monitoring | izleme |
industry | sektör |
other | diğer |
your brand | markanız |
important | önemli |
is | olan |
what | ne |
about | hakkında |
and | ve |
operations | operasyonlar |
brand | için |
EN [Optional prompts for after the first round of shares. Note: chair may wish to wait for ~30 seconds before saying: “Would anybody who hasn’t shared yet like to share?” and then pause for another ~30 seconds before moving on.
TR [İlk hisse turundan sonra isteğe bağlı istemler. Not: Başkan, “Henüz paylaşmamış biri paylaşmak ister mi?” demeden önce ~30 saniye beklemek isteyebilir. ve devam etmeden önce ~30 saniye daha duraklayın.
EN There is a saying in the rooms: ?Surrender and win.? I could never have imagined the richness, peace, presence, meaning, or clarity that I have been given by my true surrender
TR Odalarda bir söz vardır: “Teslim ol ve kazan.” Gerçek teslimiyetimin bana verdiği zenginliği, huzuru, varlığı, anlamı veya netliği asla hayal edemezdim
Инглиз | Төрек |
---|---|
win | kazan |
true | gerçek |
a | bir |
or | veya |
never | asla |
and | ve |
there | vardır |
EN However, we are sure that it is as secure and private as you can hope to get, with far greater respect for your privacy than the American equivalents offer.Our team is competent and passionate
TR Ancak, biz amerikan eşdeğerleri teklif daha gizlilik için çok daha büyük bir saygı ile, almak için umut gibi güvenli ve özel olduğundan eminiz.Ekibimiz yetkin ve tutkulu
Инглиз | Төрек |
---|---|
hope | umut |
american | amerikan |
offer | teklif |
passionate | tutkulu |
our team | ekibimiz |
privacy | gizlilik |
we | biz |
and | ve |
greater | daha büyük |
respect | saygı |
EN Again, welcome. We hope that what you find here may be of help to you. Please don?t hesitate to reach out if you have any questions.
TR Tekrar hoş geldiniz. Umarız burada bulduğunuz şeyler size yardımcı olur. Lütfen sorularınız için bize ulaşmaktan çekinmeyin.
Инглиз | Төрек |
---|---|
again | tekrar |
help | yardımcı |
here | burada |
of | in |
questions | sorular |
welcome | geldiniz |
please | lütfen |
you | size |
be | olur |
EN By working with forward-thinking companies, we hope to encourage our guests to support our efforts in a variety of ways
TR İleri görüşlü şirketlerle çalışarak, misafirlerimizi çalışmalarımızı değişik yollarla desteklemeye teşvik etmeyi umuyoruz
Инглиз | Төрек |
---|---|
our | de |
our guests | misafirlerimizi |
to support | desteklemeye |
encourage | teşvik |
working | çalışarak |
EN Miley Ray Cyrus (born Destiny Hope Cyrus) is an American singer, songwriter, actress, and record producer. Noted for her distinctive raspy voice, her music spans a range of styles, from pop… read more
TR Miley Ray Cyrus, (Destiny Hope Cyrus olarak, 23 Kasım 1992) Amerikalı bir aktris ve şarkıcı-söz yazarıdır. Cyrus, bir Disney televizyon dizisi olan Hannah Montana'daki Miley Stewart… Devamını oku
EN Miley Ray Cyrus (born Destiny Hope Cyrus) is an American singer, songwriter, actress, and record producer
TR Miley Ray Cyrus, (Destiny Hope Cyrus olarak, 23 Kasım 1992) Amerikalı bir aktris ve şarkıcı-söz yazarıdır
Инглиз | Төрек |
---|---|
ray | ray |
songwriter | söz yazarı |
actress | aktris |
american | amerikalı |
and | ve |
EN Source of Hope for Us - Support to Life
TR Bizim İçin Umudun Kaynağı - Hayata Destek
Инглиз | Төрек |
---|---|
support | destek |
source | kaynağı |
of | in |
us | bizim |
to life | hayata |
EN It was invigorating for all of us in Istanbul field office to see a young girl full of hope and dreams smile and rejoice again.
TR İstanbul’da yürüttüğümüz vaka takibi çalışmalarımız kapsamında Manat’ın hayatına destek olarak hayalleri olan, hayat dolu bir kız çocuğunun yüzünü gülümsettik ve dünyalar bizim oldu.
Инглиз | Төрек |
---|---|
girl | kız |
and | ve |
was | oldu |
full of | dolu |
EN We also hope to discuss Mardin’s local and regional needs, as well as project ideas focusing on mid to long-term employment opportunities. You may follow up with the event from our website.
TR Mardin ve çevresi bölgelerin ihtiyaçlarını, orta ve uzun vadeli istihdam olanakları sağlayacak proje fikirlerini tartışacağımız etkinliğimize ilişkin haberleri web sitemizden takip edebilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
ideas | fikirlerini |
mid | orta |
website | web |
long | uzun |
term | vadeli |
project | proje |
follow | takip |
employment | istihdam |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN We also hope to discuss Mardin’s local and regional needs, as well as project ideas focusing on mid to long-term employment opportunities. You may follow up with the event from our website.
TR Mardin ve çevresi bölgelerin ihtiyaçlarını, orta ve uzun vadeli istihdam olanakları sağlayacak proje fikirlerini tartışacağımız etkinliğimize ilişkin haberleri web sitemizden takip edebilirsiniz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
ideas | fikirlerini |
mid | orta |
website | web |
long | uzun |
term | vadeli |
project | proje |
follow | takip |
employment | istihdam |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
EN Dear Traders, Phemex is adding three popular new assets for spot trading! Axie Infinity Shard (AXS) Polygon (MATIC) Solana (SOL) We hope you enjoy our expanded offering! Detail……
TR Hepimiz Jeff Bezos'un uzaya gideceği haberini duyduk, son günlerdeki bir başka gelişme ise rokette bir koltuk için yaklaşık 30 milyon dolar ödeyen bir baska yolcunun yerine 18 yaşındaki……
EN The FCC created a false sense of protection and hope for consumers
TR FCC tüketiciler için sahte bir koruma ve ümit hissi üretti
Инглиз | Төрек |
---|---|
fcc | fcc |
protection | koruma |
consumers | tüketiciler |
and | ve |
for | için |
a | bir |
of | in |
EN We believe the best hope for this is to allow technological innovation to create tools and resources for autonomous people to explore the ocean of ideas, communicate, search, find and exercise their right to free expression and commerce
TR Bunun için en iyi umudun; özgür ifade ve ilişki haklarını kullanan, iletişim kuran, araştıran, bulan, okyanuslar dolusu fikir keşfeden özerk insanlar için kaynak ve aygıt üreten teknolojik inovasyona izin verilmesi olduğuna inanıyoruz
Инглиз | Төрек |
---|---|
technological | teknolojik |
resources | kaynak |
people | insanlar |
ideas | fikir |
communicate | iletişim |
expression | ifade |
free | özgür |
we believe | inanıyoruz |
of | in |
and | ve |
best | en |
EN We hope you will join us in this quest and give the containers a new purpose and a second life.
TR Bu arayışımızda ve konteynerlere yeni bir amaç ve ikinci bir yaşam sağlama çabalarımızda bize katılmanızı umuyoruz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
life | yaşam |
purpose | amaç |
this | bu |
and | ve |
second | ikinci |
a | bir |
us | bize |
new | yeni bir |
EN Here we share the experience, strength and hope of ITAA members. We share about how it was, what changed, and how it is now.
TR Burada ITAA üyelerinin deneyimlerini, güçlerini ve umutlarını paylaşıyoruz. Nasıl olduğunu, nelerin değiştiğini ve şimdi nasıl olduğunu paylaşıyoruz.
Инглиз | Төрек |
---|---|
strength | güç |
changed | değişti |
members | üyelerinin |
now | şimdi |
itaa | itaa |
and | ve |
what | nelerin |
is | olduğunu |
how | nasıl |
EN Sharing about your experience, strength and hope and giving another member the chance to offer service by asking them for help in overcoming struggles, slips and relapses is a great form of service
TR Deneyiminizi, gücünüzü ve umudunuzu paylaşmak ve başka bir üyeden mücadelelerin, kaymaların ve tekrarlamaların üstesinden gelmek için yardım isteyerek hizmet sunma şansı vermek NS harika bir hizmet şekli
Инглиз | Төрек |
---|---|
sharing | paylaşmak |
experience | deneyiminizi |
great | harika |
chance | şansı |
service | hizmet |
help | yardım |
of | in |
and | ve |
a | bir |
the | başka |
EN I hope you can improve it further by adding a built-in simple social CRM with activities and releasing a mobile app.
TR Hootsuite'ten Buffer'a, Stackposts'tan, Social Champ'e birçok yazılımı denedim...Söylemeliyim ki, RADAAR taptaze yeni bir soluk!
Инглиз | Төрек |
---|---|
social | social |
a | bir |
{Totalresult} тәрҗемәләренең 50 күрсәтү