TR Alışveriş yapanları birbirine bağlamayı çok seviyoruz. Bu, markaları hesap verebilir kılar ve dinleyen, gerçek anlamda dinleyen markalar, müşterilerinin ihtiyaçlarıyla kusursuz bir uyum içinde hareket eder.
Maaaring isalin ang "gerçek anlamda dinleyen" sa Turko sa mga sumusunod na Ingles na salita/parirala:
TR Alışveriş yapanları birbirine bağlamayı çok seviyoruz. Bu, markaları hesap verebilir kılar ve dinleyen, gerçek anlamda dinleyen markalar, müşterilerinin ihtiyaçlarıyla kusursuz bir uyum içinde hareket eder.
EN We love connecting shoppers with each other. It keeps brands accountable, and the ones that listen ? really listen – are able to tune in perfectly with their customers’ needs.
Turko | Ingles |
---|---|
markalar | brands |
ihtiyaçları | needs |
TR Alışveriş yapanları birbirine bağlamayı çok seviyoruz. Bu, markaları hesap verebilir kılar ve dinleyen, gerçek anlamda dinleyen markalar, müşterilerinin ihtiyaçlarıyla kusursuz bir uyum içinde hareket eder.
EN We love connecting shoppers with each other. It keeps brands accountable, and the ones that listen ? really listen – are able to tune in perfectly with their customers’ needs.
Turko | Ingles |
---|---|
markalar | brands |
ihtiyaçları | needs |
TR Büyük İnternet şirketleri, piyasa değerlerini büyütmek için yetersiz kararlar alıyor. Arama sonuçlarında gittikçe daha fazla reklam görüyoruz, gerçek anlamda içerik oluşturan kişilere yeterince özen göstermiyoruz.
EN Big Internet companies are making suboptimal decisions to push market valuation. We see more and more ads in search results and not enough care for the people who are actually creating content.
Turko | Ingles |
---|---|
şirketleri | companies |
piyasa | market |
kararlar | decisions |
arama | search |
reklam | ads |
içerik | content |
yeterince | enough |
TR Bu nedenle harekete geçin, sonraki toplantınızı Swissotel'de planlayın; gerçek anlamda iyi bir deneyim elde edeceksiniz.
EN So go ahead, plan your next meeting at Swissotel and you’ll live it well in a big way.
Turko | Ingles |
---|---|
nedenle | so |
swissotel | swissotel |
planlayın | plan |
TR Gerçekten iyi!!! Kullandığım diğer yazılımlardan çok daha başka bir şey. Gerçek anlamda bir sonraki seviye!
EN I've been a long-time user of different social media managers. From Hootsuite to Buffer, even tried running Stackposts, to Social Champ... I have to say, RADAAR is a breath of fresh air.
TR Gerçek anlamda bir sonraki seviye!
EN I hope you can improve it further by adding a built-in simple social CRM with activities and releasing a mobile app.
TR Çoğunlukla Elbe manzaralı sarp kayalar, yarıklar, bacalar ve çıkıntılar gerçek anlamda zorlu görevler sunuyor.
EN Sheer rock faces, crevices, chimneys and overhangs – often with views of the Elbe river – offer real challenges.
Turko | Ingles |
---|---|
elbe | elbe |
ve | and |
gerçek | real |
sunuyor | offer |
TR Sürekli başarımızın temeli, her bir çalışanın saygı gördüğü ve dahil edildiği, bağlılık duyduğu ve eksiksiz katkı sağladığı, gerçek anlamda çeşitliliğe sahip bir iş gücünü koruyup sürdürmeye dayanıyor.
EN Our ongoing success is rooted in maintaining a truly diverse workforce, where every employee is respected, included, engaged and fully contributing.
Turko | Ingles |
---|---|
sürekli | ongoing |
her | every |
dahil | included |
sahip | is |
TR Gerçek anlamda yenilik yapmak için, toplumumuzun yarısını arkamızda bırakamayız diyor
EN To truly innovate, we cannot leave behind half of our population, she says
TR Sam, sizi ciddi anlamda bir SEO uzmanı yapacak :). Teşekkürler
EN Sam will literally make you an SEO specialist :). Thank you
Turko | Ingles |
---|---|
sam | sam |
sizi | you |
bir | an |
seo | seo |
yapacak | will |
TR ne kadar müzikal anlamda yetenekli de olsa bir grup üyesi yarattığı eserlerde diğer grup elemanı arkadaşlarına danışır ve belki de çoğu zaman kafasındakilerden çok orta yolu bulma neticesinde eserler üretir
EN A number of other well-known musicians may write some of their own songs, but are usually referred to as singers instead
Turko | Ingles |
---|---|
diğer | other |
TR Hilary Erhard Duff (28 Eylül 1987 Houston, Texas, ABD doğumlu) Amerikalı aktris, şarkıcı, söz yazarı, moda tasarımcısı, yapımcı genel anlamda popüler bir ikondur
EN Hilary Erhard Duff (born September 28, 1987 in Houston, Texas, United States) is an American actress, singer, songwriter, fashion designer, film producer, spokesperson, and model signed to IMG Models New York
Turko | Ingles |
---|---|
eylül | september |
houston | houston |
doğumlu | born |
yazarı | producer |
moda | fashion |
TR Bir anlamda Facebook?a üye olan herkesin bağımsız bir kürsüsü ve mikrofonu vardır
EN In a sense, everyone who joins Facebook receives their own podium and microphone
Turko | Ingles |
---|---|
herkesin | everyone |
TR Sanatsal çalışmaların, video art projelerinin sıklıkla yer aldığı Vimeo, bu anlamda sanatla bir biçimde ilgilenen insanlar için vazgeçilmez biri yerdir.
EN Artistic works and video art projects are often shared here, making Vimeo an indispensable site for people who are interested in art.
Turko | Ingles |
---|---|
art | art |
sıklıkla | often |
ilgilenen | interested |
insanlar | people |
TR Dahil olduğunuz pakete göre yükleme kapasiteniz ciddi anlamda artış gösterir
EN Your uploading quota increases significantly depending on the package that you choose
Turko | Ingles |
---|---|
göre | depending |
TR Hazırlanan her türlü görsel, işitsel ya da metin düzeyinde içerik, kitlede bir karşılık bulur.Verilen mesajların bu anlamda marka imajı ile entegre bir biçimde sunulması, pek çok açıdan önemlidir
EN All kinds of visual, auditory, or text-based content prepared for such days enjoy a response from the audience.In this sense, it is important to present these messages in a way that is integrated with the brand?s image
Turko | Ingles |
---|---|
entegre | integrated |
önemlidir | it is important |
TR Özel günler, genel anlamda nesilden nesle aktarılan, senenin belli bir gününde ya da haftasında kutlanan, ortak toplumsal hafıza ve ortak bilinçten referans alan günleri ifade eder
EN ?Special days? are generally days of significance passed down from generation to generation, celebrated on a particular day or week each year, and referenced within common social memory and common consciousness
Turko | Ingles |
---|---|
günler | days |
toplumsal | social |
günü | day |
TR Bu nedenle ICON Project, şirketlere yönelik farklı uygulamalar arasında bir köprü görevi görmek ve aynı zamanda genel anlamda fayda sağlamak amacıyla, akıllı kontratla uyumlu açık bir blockchain olarak yaratılmıştır.
EN Thus, the ICON Project was born to act as a bridge between various implementations of enterprise solutions, while also providing the benefits of a general purpose, smart contract enabled, public blockchain platform.
Turko | Ingles |
---|---|
farklı | various |
akıllı | smart |
blockchain | blockchain |
TR Temel anlamda, bu, Ethereum ile çalışan merkezi olmayan uygulamaların Binance Akıllı Zincir'e geçişinin nispeten basit olduğu anlamına gelir.
EN In basic terms, that means that decentralized applications that work with Ethereum are relatively simple to migrate to Binance Smart Chain.
Turko | Ingles |
---|---|
ethereum | ethereum |
binance | binance |
akıllı | smart |
zincir | chain |
nispeten | relatively |
uygulamaları | applications |
TR Mükemmeliyet stratejisi bu bağlamda bir üniversite ve araştırma merkezi Almanya’yı genel anlamda güçlendirmiş oluyor.
EN The Excellence Strategy is therefore also strengthening Germany’s position as a centre of higher education and research by broadening its support.
Turko | Ingles |
---|---|
stratejisi | strategy |
araştırma | research |
merkezi | centre |
almanya | germany |
TR AB Görünürlük İlkeleri Avrupa Birliği'nin, tamamını ya da bir bölümünü finanse ettiği projelerin Avrupa Birliği'nin desteğine sahip olduğuna görsel anlamda dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiştir
EN The EU Visibility Principles have been drafted in order to draw some visual attention to the fact that the projects have obtained the support of the European Union whether they have been financed completely or partially by the European Union
Turko | Ingles |
---|---|
görünürlük | visibility |
birliği | union |
görsel | visual |
dikkat | attention |
amacıyla | in order to |
TR Çalışanlarımızdan ve Amway Serbest Girişimcilerinden sadece uygun olanı değil, doğru olanı yapmalarını bekliyoruz. Başarı sadece ekonomik anlamda değil fakat çaba gösterdiğimiz saygı, güven ve itibar bazında ölçülmektedir.
EN We expect our employees and Amway Business Owners to do what is right, not just what works. Success is measured not only in economic terms, but by the respect, trust and credibility we strive for.
Turko | Ingles |
---|---|
ve | and |
amway | amway |
değil | not |
başarı | success |
ekonomik | economic |
TR İşbu Koşullardaki başlıklar anlamda kolaylık sağlamak adına kullanılmıştır ve işbu Koşulların anlam ve kapsamına etkisi olmayacak ve başka bir hukuki etki yaratmayacaktır.
EN If a particular provision of these Terms is held to be invalid by a court of competent jurisdiction, the provision shall be deemed severed from these Terms and shall not affect the validity of these Terms as a whole.
TR Temel anlamda, bu, Ethereum ile çalışan merkezi olmayan uygulamaların Binance Akıllı Zincir'e geçişinin nispeten basit olduğu anlamına gelir.
EN In basic terms, that means that decentralized applications that work with Ethereum are relatively simple to migrate to Binance Smart Chain.
Turko | Ingles |
---|---|
ethereum | ethereum |
binance | binance |
akıllı | smart |
zincir | chain |
nispeten | relatively |
uygulamaları | applications |
TR Genel anlamda PHIPA’da bir kişinin veya kuruluşun verileri Ontario ya da Kanada dışına aktarmasını veya orada depolamasını kısıtlayan bir gereksinim yoktur
EN Generally speaking there is no requirement in PHIPA that specifically limits the ability of a person or organization from transferring or storing data outside of Ontario or Canada
Turko | Ingles |
---|---|
genel | generally |
veya | or |
verileri | data |
ontario | ontario |
kanada | canada |
orada | there |
TR Güncel olaylar, şirketlerin bulut uygulamalarına geçiş planlarını ve genel anlamda dijital dönüşüm çalışmalarını hızlandırdı
EN Current events have accelerated organizations' plans to migrate to cloud applications and their digital transformation efforts in general
Turko | Ingles |
---|---|
güncel | current |
olaylar | events |
bulut | cloud |
ve | and |
dijital | digital |
dönüşüm | transformation |
uygulamaları | applications |
TR AB Görünürlük İlkeleri Avrupa Birliği'nin, tamamını ya da bir bölümünü finanse ettiği projelerin Avrupa Birliği'nin desteğine sahip olduğuna görsel anlamda dikkat çekmek amacıyla düzenlenmiştir
EN The EU Visibility Principles have been drafted in order to draw some visual attention to the fact that the projects have obtained the support of the European Union whether they have been financed completely or partially by the European Union
Turko | Ingles |
---|---|
görünürlük | visibility |
birliği | union |
görsel | visual |
dikkat | attention |
amacıyla | in order to |
TR Bu doğrultuda da küresel anlamda enerji çözümleri üretebilmek için tüm faaliyetlerimizi çizdiğimiz stratejiden çıkmadan emin adımlarla yürütüyoruz.”
EN In this regard, we carry out all of our efforts with firm steps, never deviating from the strategy we've outlined, in order to provide global energy solutions."
Turko | Ingles |
---|---|
küresel | global |
enerji | energy |
çözümleri | solutions |
tüm | all |
TR Mükemmeliyet stratejisi bu bağlamda bir üniversite ve araştırma merkezi Almanya’yı genel anlamda güçlendirmiş oluyor.
EN The Excellence Strategy is therefore also strengthening Germany’s position as a centre of higher education and research by broadening its support.
Turko | Ingles |
---|---|
stratejisi | strategy |
araştırma | research |
merkezi | centre |
almanya | germany |
TR Bu anlamda ilerlemenin ölçülebilir olması isteniyor
EN The idea here is to make it possible to measure progress
TR Paula, Angela Merkel’in genel anlamda işini iyi yaptığına ve ülkeyi pek çok krizde iyi yönlendirdiğine inansa da 2021 Federal Meclis seçimlerinin yeni bir başlangıç olacağını umuyor.
EN Pia Dietz thinks that all in all Angela Merkel has done a good job as chancellor, navigating the country through numerous crises. But Paula is hoping for a new beginning with the 2021 Bundestag election.
Turko | Ingles |
---|---|
angela | angela |
merkel | merkel |
iyi | good |
başlangıç | beginning |
TR Sunduğumuz yol gösterici program burada devreye giriyor: Saygın medya mensupları genç gazetecilere mesleki anlamda medya dünyasına adım atabilmeleri için yardım ediyor
EN This is where our mentoring programme comes in: renowned colleagues help young journalists to gain a foothold
Turko | Ingles |
---|---|
program | programme |
genç | young |
yardım | help |
TR ne kadar müzikal anlamda yetenekli de olsa bir grup üyesi yarattığı eserlerde diğer grup elemanı arkadaşlarına danışır ve belki de çoğu zaman kafasındakilerden çok orta yolu bulma neticesinde eserler üretir
EN A number of other well-known musicians may write some of their own songs, but are usually referred to as singers instead
Turko | Ingles |
---|---|
diğer | other |
TR Bu içgörüler, sonrasında uygulamalar ve işler dahilinde karar verme sürecini teşvik ederek, ideal anlamda önemli büyüme ölçütlerini etkiler
EN These insights subsequently drive decision making within applications and businesses, ideally impacting key growth metrics
Turko | Ingles |
---|---|
içgörüler | insights |
uygulamalar | applications |
ve | and |
karar | decision |
ideal | ideally |
önemli | key |
büyüme | growth |
TR Hilary Erhard Duff (28 Eylül 1987 Houston, Texas, ABD doğumlu) Amerikalı aktris, şarkıcı, söz yazarı, moda tasarımcısı, yapımcı genel anlamda popüler bir ikondur
EN Hilary Erhard Duff (born September 28, 1987 in Houston, Texas, United States) is an American actress, singer, songwriter, fashion designer, film producer, spokesperson, and model signed to IMG Models New York
Turko | Ingles |
---|---|
eylül | september |
houston | houston |
doğumlu | born |
yazarı | producer |
moda | fashion |
TR BTC genel anlamda formasyonlarını çok belli etmiyordu ya da ben tutturamıyordum, umarım bu formasyonda da terste bırakmazlar
EN Long term targets can be 250+ points which is the length of the head
TR BTC genel anlamda formasyonlarını çok belli etmiyordu ya da ben tutturamıyordum, umarım bu formasyonda da terste bırakmazlar
EN Long term targets can be 250+ points which is the length of the head
TR BTC genel anlamda formasyonlarını çok belli etmiyordu ya da ben tutturamıyordum, umarım bu formasyonda da terste bırakmazlar
EN Long term targets can be 250+ points which is the length of the head
TR BTC genel anlamda formasyonlarını çok belli etmiyordu ya da ben tutturamıyordum, umarım bu formasyonda da terste bırakmazlar
EN Long term targets can be 250+ points which is the length of the head
TR Manuel olarak oluşturduğunuz veya Google Arama Konsolu, Ahrefler, Semrush, Majestic, Moz vb. Öğelerinde bulduğunuz backlink'leri ekleyin ve gerçek zamanlı olarak backlink profilinizin gerçek bir resmini alın.
EN Add backlinks you have built manually or you have found in Google Search Console, Ahrefs, Semrush, Majestic, Moz etc. and get a real picture of your inbound links profile in real time.
Turko | Ingles |
---|---|
manuel | manually |
veya | or |
semrush | semrush |
moz | moz |
ekleyin | add |
gerçek | real |
alın | get |
TR Gerçek Zamanlı Tehditlere Karşı Gerçek Zamanlı Koruma
EN Real-Time Protection against Real-Time Threats
Turko | Ingles |
---|---|
gerçek | real |
tehditlere | threats |
karşı | against |
koruma | protection |
TR Açıklama: Alli rae, rachael madori - gece yarısı maruz havuz partisi - gerçek hoppa parti hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Alli rae, rachael madori - gece yarısı maruz havuz partisi - gerçek hoppa parti video.
EN Description: View Alli rae, rachael madori - midnight exposed pool party - real floozy party hd as completely free. BDSM porn xxx Alli rae, rachael madori - midnight exposed pool party - real floozy party video.
Turko | Ingles |
---|---|
açıklama | description |
maruz | exposed |
havuz | pool |
gerçek | real |
hd | hd |
tamamen | completely |
ücretsiz | free |
olarak | as |
bdsm | bdsm |
porno | porn |
xxx | xxx |
video | video |
TR Gerçek başarıya ulaşan gerçek insanlar
EN Real people finding real success
Turko | Ingles |
---|---|
gerçek | real |
insanlar | people |
TR Gerçek zamanlı envanter gerçek konuk memnuniyeti sağlar
EN Real-time inventory enables real guest satisfaction
Turko | Ingles |
---|---|
gerçek | real |
envanter | inventory |
konuk | guest |
memnuniyeti | satisfaction |
sağlar | enables |
TR Akıllı, yapılandırılabilir teknolojimiz sayesinde operasyonel hedefleriniz ile gerçek dünyada güvenli ve gerçek zamanlı çalışma arasında denge sağlayabilirsiniz
EN With our smart, configurable technology, you can balance operational objectives with security, in real time, in the real world
Turko | Ingles |
---|---|
akıllı | smart |
operasyonel | operational |
gerçek | real |
denge | balance |
TR Gerçek Zamanlı Veriler Gerçek Zamanlı Öneriler Sunar, Böylece Daha Etkili Olursunuz
EN Real-Time Data Gives Real-Time Guidance So You Can Be More Effective
Turko | Ingles |
---|---|
gerçek | real |
veriler | data |
sunar | gives |
böylece | so |
etkili | effective |
TR Veri Tabanı, gerçek futbol performansını yansıtmak için dünyanın çapındaki gerçek Futbol Sektörü Çalışanlarını kullanan veya temsil eden ve bunlardan derlenmiş verileri kapsar
EN The Database comprises data compiled from and using or representing real-life Football Professionals from around the world to simulate real-world football performance
Turko | Ingles |
---|---|
futbol | football |
dünyanın | world |
veya | or |
TR Manuel olarak oluşturduğunuz veya Google Arama Konsolu, Ahrefler, Semrush, Majestic, Moz vb. Öğelerinde bulduğunuz backlink'leri ekleyin ve gerçek zamanlı olarak backlink profilinizin gerçek bir resmini alın.
EN Add backlinks you have built manually or you have found in Google Search Console, Ahrefs, Semrush, Majestic, Moz etc. and get a real picture of your inbound links profile in real time.
Turko | Ingles |
---|---|
manuel | manually |
veya | or |
semrush | semrush |
moz | moz |
ekleyin | add |
gerçek | real |
alın | get |
TR * Tüm resimler sadece referans içindir; gerçek spesifikasyon ve görünüm gerçek ürüne dayalı.
EN * All images are for reference only; actual specification and appearance are based on the real product.
Turko | Ingles |
---|---|
tüm | all |
resimler | images |
referans | reference |
TR Gerçek Zamanlı Tehditlere Karşı Gerçek Zamanlı Koruma
EN Real-Time Protection against Real-Time Threats
Turko | Ingles |
---|---|
gerçek | real |
tehditlere | threats |
karşı | against |
koruma | protection |
Ipinapakita ang 50 ng 50 na mga pagsasalin