EN In other words, it does not depend on computer calculation to form the best of the lot but each and every component of this brand is put together by hand.
Maaaring isalin ang "lot but each" sa Ingles sa mga sumusunod na Turko na salita/parirala:
EN In other words, it does not depend on computer calculation to form the best of the lot but each and every component of this brand is put together by hand.
TR Başka bir deyişle, partinin en iyisini oluşturmak bilgisayar hesaplamasına bağlı değildir, ancak bu markanın her bir bileşeni el ile bir araya getirilir.
Ingles | Turko |
---|---|
computer | bilgisayar |
brand | markanın |
hand | el |
depend | bağlı |
best | en |
the best | iyisini |
this | bu |
is | oluşturmak |
to | araya |
the | başka |
not | değildir |
but | ancak |
EN If you are a paralegal or practicing attorney with a lot of media to organize and transcribe, Sonix can make your life a lot easier
TR Eğer bir avukat ya da düzenlemek ve transkribe medya bir sürü ile pratik avukat iseniz, Sonix hayatınızı çok daha kolay hale getirebilir
Ingles | Turko |
---|---|
media | medya |
sonix | sonix |
if you are | iseniz |
if | eğer |
make | da |
easier | daha kolay |
life | hayat |
a | bir |
and | ve |
to | e |
with | ile |
EN This creates a lot of waste and uses a lot of oil, especially for the diaper's absorbent core
TR Bu da yüksek bir çöp üretimine ve petrol tüketimine neden oluyor, özellikle de bezlerin emici bileşenleri için
Ingles | Turko |
---|---|
oil | petrol |
waste | çöp |
especially | özellikle |
and | ve |
this | bu |
for | için |
a | bir |
of | in |
EN If you are a paralegal or practicing attorney with a lot of media to organize and transcribe, Sonix can make your life a lot easier
TR Eğer bir avukat ya da düzenlemek ve transkribe medya bir sürü ile pratik avukat iseniz, Sonix hayatınızı çok daha kolay hale getirebilir
Ingles | Turko |
---|---|
media | medya |
sonix | sonix |
if you are | iseniz |
if | eğer |
make | da |
easier | daha kolay |
life | hayat |
a | bir |
and | ve |
to | e |
with | ile |
EN In recordings where each participant is recorded in a separate channel or track, Sonix will recognize each channel separately and then combine each recording into one transcript.
TR Her katılımcının ayrı bir kanal veya parça halinde kaydedildiği kayıtlarda, Sonix her kanalı ayrı ayrı tanıyacak ve ardından her kaydı tek bir transkripte birleştirecektir.
Ingles | Turko |
---|---|
transcript | transkripte |
sonix | sonix |
or | veya |
and | ve |
in | halinde |
then | ardından |
channel | kanal |
separate | ayrı |
a | bir |
each | her |
EN In recordings where each participant is recorded in a separate channel or track, Sonix will recognize each channel separately and then combine each recording into one transcript.
TR Her katılımcının ayrı bir kanala veya parçaya kaydedildiği kayıtlarda, Sonix her kanalı ayrı ayrı tanıyacak ve ardından her kaydı tek bir transkripte birleştirecektir..
Ingles | Turko |
---|---|
transcript | transkripte |
sonix | sonix |
or | veya |
and | ve |
channel | kanal |
separate | ayrı |
then | ardından |
a | bir |
each | her |
EN We missed each other a lot! This was the feeling everyone shared on this special evening in the garden of a downtown hotel in Istanbul
TR Eğitim İzleme Göstergeleri, ERG tarafından FNF’nin desteğiyle 12-14 Ağustos 2020 tarihlerinde düzenlenen Eğitim Verisi Okuryazarlığı Yaz Okulu kapsamında hazırlandı
Ingles | Turko |
---|---|
a | a |
EN Additional charge: After a lot of editing, words and phrases may no longer align to the audio file. We can regenerate each word's timecode.
TR Ek ücret: Bir sürü düzenlemeden sonra, kelimeler ve ifadeler artık ses dosyasına hizalanmayabilir. Her kelimenin zaman kodunu yeniden üretebiliriz.
Ingles | Turko |
---|---|
additional | ek |
charge | ücret |
file | dosyası |
a | bir |
EN Also, for Extended Validation (EV) SSL Certificates, passing each certificate through the validation process can trigger a lot of extra work
TR Ayrıca, Genişletilmiş Doğrulama (EV) SSL Sertifikaları için, her sertifika için doğrulama sürecinden geçmek çok fazla ekstra çalışmayı tetikleyebilir
Ingles | Turko |
---|---|
ev | ev |
ssl | ssl |
extra | ekstra |
extended | genişletilmiş |
certificates | sertifikaları |
certificate | sertifika |
validation | doğrulama |
also | ayrıca |
for | için |
the | fazla |
EN Also, for Extended Validation (EV) SSL Certificates, passing each certificate through the validation process can trigger a lot of extra work
TR Ayrıca, Genişletilmiş Doğrulama (EV) SSL Sertifikaları için, her sertifika için doğrulama sürecinden geçmek çok fazla ekstra çalışmayı tetikleyebilir
Ingles | Turko |
---|---|
ev | ev |
ssl | ssl |
extra | ekstra |
extended | genişletilmiş |
certificates | sertifikaları |
certificate | sertifika |
validation | doğrulama |
also | ayrıca |
for | için |
the | fazla |
EN Before each semester begins in Marburg we have an orientation week for new students where you can certainly learn a lot
TR Marburg’da dönem başlamadan önce, öğrenime yeni başlayan öğrenciler için oryantasyon haftamız oldu, burada pek çok şey öğreniliyor
Ingles | Turko |
---|---|
new | yeni |
students | öğrenciler |
where | burada |
before | önce |
for | için |
EN Additional charge: After a lot of editing, words and phrases may no longer align to the audio file. We can regenerate each word's timecode.
TR Ek ücret: Bir sürü düzenlemeden sonra, kelimeler ve ifadeler artık ses dosyasına hizalanmayabilir. Her kelimenin zaman kodunu yeniden üretebiliriz.
Ingles | Turko |
---|---|
additional | ek |
charge | ücret |
file | dosyası |
a | bir |
EN A lot more people might sign up for the iPad, but they will all churn out as soon as you resume your gardening-related emails.
TR iPad için daha fazla katılım olsa bile, bahçe ürünleri hakkında e-posta gönderdiğinizde katılımcıların büyük bir kısmı kaybolacaktır.
Ingles | Turko |
---|---|
ipad | ipad |
emails | posta |
a | bir |
the | olsa |
up | bile |
EN We started off using a monthly plan, but quickly found that the yearly plan was a lot more cost-effective.
TR Başlangıçta aylık plan kullanıyorduk ancak yıllık planın daha uygun bir maliyete sahip olduğunu fark etmemiz uzun sürmedi.
Ingles | Turko |
---|---|
monthly | aylık |
yearly | yıllık |
off | bir |
plan | plan |
more | daha |
that | sahip |
EN We started off using a monthly plan, but quickly found that the yearly plan was a lot more cost effective.
TR Aylık bir plan kullanarak başladık, ancak hızlı bir şekilde yıllık planın çok daha uygun maliyetli olduğunu gördük..
Ingles | Turko |
---|---|
started | başladı |
cost | maliyetli |
we started | başladık |
monthly | aylık |
yearly | yıllık |
off | bir |
using | kullanarak |
plan | plan |
more | daha |
the | şekilde |
but | ancak |
EN But the negativity is that there are a lot of players in the SSL certificate market
TR Fakat işin olumsuz tarafı SSL sertifikası pazarında oldukça fazla oyuncu bulunmaktadır
Ingles | Turko |
---|---|
of | in |
ssl | ssl |
certificate | sertifikası |
market | pazar |
EN DIY skincare is simple, enjoyable and a lot of fun — but we want to make sure you get the most out of it! That’s why we created FOREO Imagination™ and we’re proud to say that there’s nothing else quite like it...
TR Evde yapılan cilt bakımı basit, eğlenceli ve keyiflidir ancak bundan en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için benzersiz FOREO Imagination™ serisini yarattık.
EN But the negativity is that there are a lot of players in the SSL certificate market
TR Fakat işin olumsuz tarafı SSL sertifikası pazarında oldukça fazla oyuncu bulunmaktadır
Ingles | Turko |
---|---|
of | in |
ssl | ssl |
certificate | sertifikası |
market | pazar |
EN I’m still looking for a steady job as a graphic designer, but during the lock-down I tried to upgrade my skills, experiment a lot and improve my portfolio.
TR Hâlâ grafik tasarımcısı olarak düzenli bir iş arıyorum, ama korona kısıtlamaları sırasında geliştirme eğitimi yapmaya, bolca denemelerde bulunmaya ve portföyümü iyileştirmeye çalıştım.
Ingles | Turko |
---|---|
graphic | grafik |
designer | tasarımcı |
but | ama |
and | ve |
during | sırasında |
portfolio | portföy |
still | hâlâ |
a | bir |
to | e |
EN Did you take photos in your home country too? Yes, we also have a lot of nature and beautiful landscapes. But we don’t have that many castles – rather waterfalls [laughs].
TR Kendi ülkende de fotoğraf çekiyor muydun? Evet, bizde de çok doğa ve güzel manzaralar var. Ama bizde bu kadar çok kale yok, daha ziyade şelaleler var (gülüyor).
Ingles | Turko |
---|---|
photos | fotoğraf |
nature | doğa |
beautiful | güzel |
castles | kale |
rather | ziyade |
also | de |
and | ve |
yes | evet |
but | ama |
EN Do you now take photos professionally? Not full time, but I can make a living from it. I do a lot on Instagram, for agencies and companies, and our first book has already been published.
TR Artık profesyonel fotoğrafçılık mı yapıyorsun? Tam zaman değil ama geçimimi gayet rahat bundan sağlayabiliyorum. Instagram‘da ajanslar ve firmalar için çok şey yapıyorum üstelik ilk kitabımız da çıktı hani.
Ingles | Turko |
---|---|
photos | fotoğraf |
professionally | profesyonel |
agencies | ajanslar |
companies | firmalar |
book | kitabı |
now | artık |
time | zaman |
from | bundan |
full | tam |
but | ama |
and | ve |
first | ilk |
make | da |
for | için |
EN The Covid-19 pandemic has put a lot on hold – but tackling the threat to our climate can’t wait. How can we feed the world sustainably whilst also decarbonising it?
TR Covid-19 pandemisi nedeniyle pek çok şey askıya alındı ancak iklimimize yönelik tehdidin üstesinden gelmek bekleyebilecek bir şey değil. Dünyayı karbondan arındırırken sürdürülebilir bir şekilde nasıl besleyebiliriz?
Ingles | Turko |
---|---|
pandemic | pandemisi |
sustainably | sürdürülebilir |
world | dünyayı |
how | nasıl |
a | bir |
EN EB: It is easy to collect a lot of data. It requires some software and connectivity. But what is difficult is to use the data in a way that gives you value.
TR EB: Çok fazla veri toplamak kolaydır. Bazı yazılımlar ve bağlantı gerektirir. Ancak zor olan, verileri size değer verecek şekilde kullanmaktır.
Ingles | Turko |
---|---|
easy | kolaydır |
collect | toplamak |
requires | gerektirir |
software | yazılımlar |
difficult | zor |
connectivity | bağlantı |
value | değer |
and | ve |
data | veri |
some | bazı |
EN We started off using a monthly plan, but quickly found that the yearly plan was a lot more cost-effective.
TR Başlangıçta aylık plan kullanıyorduk ancak yıllık planın daha uygun bir maliyete sahip olduğunu fark etmemiz uzun sürmedi.
Ingles | Turko |
---|---|
monthly | aylık |
yearly | yıllık |
off | bir |
plan | plan |
more | daha |
that | sahip |
EN We started off using a monthly plan, but quickly found that the yearly plan was a lot more cost effective.
TR Aylık bir plan kullanarak başladık, ancak hızlı bir şekilde yıllık planın çok daha uygun maliyetli olduğunu gördük..
Ingles | Turko |
---|---|
started | başladı |
cost | maliyetli |
we started | başladık |
monthly | aylık |
yearly | yıllık |
off | bir |
using | kullanarak |
plan | plan |
more | daha |
the | şekilde |
but | ancak |
EN Determine the value of each link prospect by checking its rating, which includes additional information for each domain. Move the best prospects to your "In Progress" list to start earning backlinks.
TR Her bir alan adı için ekstra bilgiler içeren, her bir muhtemel bağlantının değerine sıralamasını kontrol ederek karar verin. Backlinkleri kazanmak için, en iyi potansiyelleri ''Devam Eden'' listesinize taşıyın.
Ingles | Turko |
---|---|
checking | kontrol |
additional | ekstra |
information | bilgiler |
earning | kazanmak |
link | bağlantı |
value | bir |
domain | alan |
best | en |
EN The DGBB system allows each masternode to vote once (yes/no/abstain) for each proposal
TR DGBB sistemi her bir masternode'a her bir öneri için sadece bir kez oy atma hakkı tanır (evet/hayır/çekimser)
Ingles | Turko |
---|---|
vote | oy |
system | sistemi |
yes | evet |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN Get a better understanding of the differen-ces between a market maker and a liquidity provider. Find out more about how each busi-ness model operates and how they differ from each other in the way they operate.
TR Piyasa yapıcı ile likidite sağlayıcı arasındaki farkları daha iyi anlayın. İşletme modellerinin nasıl çalıştığını ve diğerlerinden nasıl farklılaştıklarını kavrayın.
Ingles | Turko |
---|---|
market | piyasa |
liquidity | likidite |
provider | sağlayıcı |
other | farklı |
better | daha iyi |
and | ve |
how | nasıl |
between | arasındaki |
more | daha |
EN Organize your client files with ease. Sonix gives you the ultimate flexibility to create folders for each transcriber and each client.
TR İstemci dosyalarınızı kolaylıkla düzenleyin. Sonix, her transcriber ve her istemci için klasörler oluşturmak için size nihai esneklik sağlar.
Ingles | Turko |
---|---|
client | istemci |
sonix | sonix |
flexibility | esneklik |
with ease | kolaylıkla |
ease | sağlar |
files | dosyaları |
and | ve |
the | size |
EN As each customer is different, each journey is different too
TR Her müşteri farklı olduğu gibi her yolculuk da farklıdır
Ingles | Turko |
---|---|
as | gibi |
customer | müşteri |
is | olduğu |
different | farklı |
journey | yolculuk |
too | da |
each | her |
EN Whether it’s a color wave you initiate with each key press, or a color shift each time you click your mouse, reactive lighting adds a new level of immersion to your gaming.
TR İster her tuş basımıyla başlatılan bir renk dalgası, ister her mouse tıklamanızla değişen renkler olsun, reaktif aydınlatma, oyunculuğunuza yeni bir boyut kazandıracak.
Ingles | Turko |
---|---|
color | renk |
lighting | aydınlatma |
key | tuş |
mouse | mouse |
its | olsun |
a | bir |
new | yeni bir |
to | her |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN The DGBB system allows each masternode to vote once (yes/no/abstain) for each proposal
TR DGBB sistemi her bir masternode'a her bir öneri için sadece bir kez oy atma hakkı tanır (evet/hayır/çekimser)
Ingles | Turko |
---|---|
vote | oy |
system | sistemi |
yes | evet |
EN Each manual page also has specific information for each function like information on function parameters, behavior changes, return values for both success and failure, and availability information
TR Ayrıca, her kılavuz sayfasında her işlevin değiştirgeleri, davranış değişiklikleri, başarı ya da başarısızlık durumunda döndürülen değerler ve kullanılabilirlik bilgileri bulunmaktadır
Ingles | Turko |
---|---|
information | bilgileri |
changes | değişiklikleri |
values | değerler |
availability | kullanılabilirlik |
behavior | davranış |
has | bulunmaktadır |
page | sayfası |
success | başarı |
both | de |
and | ve |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN From our castles in the Rockies to modern wonders in exotic places, each hotel celebrates, captures and connects to each destination’s distinctive spirit so we can share it with our valued guests
TR Rockies’deki kalelerimizden, egzotik yerlerdeki modern harikalara, her bir otel, değerli misafirlerimiz ile paylaşabilmemiz için her bir destinasyonun seçkin ruhunu yakalar, kutlar ve ona bağlanır
Ingles | Turko |
---|---|
modern | modern |
exotic | egzotik |
hotel | otel |
captures | yakalar |
valued | değerli |
and | ve |
distinctive | bir |
EN What can each of us do to counteract species extinction? Each and every one of us makes decisions every day that have something to do with how the world functions
TR Türlerin ölümüne karşı bireyler neler yapabilir? Her birimiz her gün dünyanın nasıl işleyeceğine dair kararlar alıyoruz
Ingles | Turko |
---|---|
decisions | kararlar |
world | dünyanın |
can | yapabilir |
what | neler |
how | nasıl |
EN After shuffling, a presenter opens one card for each of the players until each has three cards
TR Kartları karıştırdıktan sonra sunum yapan kişi, oyuncuların her biri üç kartı olana kadar her oyuncu için bir kart açar
Ingles | Turko |
---|---|
players | oyuncular |
a | bir |
for | için |
the | sonra |
cards | kartlar |
EN The maximum possible replacements for each pattern in each subject string. Defaults to -1 (no limit).
TR Her konu dizgesinde her şablon için olası azami yer değiştirme sayısı. -1 öntanımlıdır (sınırsız).
Ingles | Turko |
---|---|
possible | olası |
Ipinapakita ang 50 ng 50 na mga pagsasalin