EN This is why HP have worked closely together with Maersk since 2010 to streamline its supply chains
Maaaring isalin ang "collaborate together closely" sa Ingles sa mga sumusunod na Turko na salita/parirala:
EN This is why HP have worked closely together with Maersk since 2010 to streamline its supply chains
TR Bu nedenle HP, tedarik zincirlerinin düzenli ve akıcı olmasını sağlamak için 2010 yılından bu yana Maersk ile yakın işbirliği içinde çalışmaktadır
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakın |
maersk | maersk |
supply | tedarik |
this | bu |
to | sağlamak |
together | için |
EN Use notes to collaborate with other team members. You can also invite people inside and outside your company to folders and they can collaborate and edit files from anywhere, at any time.
TR Notları kullanarak diğer ekip üyeleriyle işbirliği yapın. Ayrıca şirketinizin içindeki ve dışındaki kişileri klasörlere davet edebilir ve dosyaları dilediğiniz zaman dilediğiniz yerden işbirliği yapabilir ve düzenleyebilir.
Ingles | Turko |
---|---|
notes | notlar |
collaborate | işbirliği |
invite | davet |
outside | dışındaki |
company | iş |
edit | düzenleyebilir |
members | üyeleriyle |
your company | şirketinizin |
other | diğer |
team | ekip |
time | zaman |
files | dosyaları |
inside | iç |
and | ve |
from | yerden |
to | yapın |
EN Use notes to collaborate with other team members. You can also invite people inside and outside your company to folders and they can collaborate and edit files from anywhere, at any time.
TR Notları kullanarak diğer ekip üyeleriyle işbirliği yapın. Ayrıca şirketinizin içindeki ve dışındaki kişileri klasörlere davet edebilir ve dosyaları dilediğiniz zaman dilediğiniz yerden işbirliği yapabilir ve düzenleyebilir.
Ingles | Turko |
---|---|
notes | notlar |
collaborate | işbirliği |
invite | davet |
outside | dışındaki |
company | iş |
edit | düzenleyebilir |
members | üyeleriyle |
your company | şirketinizin |
other | diğer |
team | ekip |
time | zaman |
files | dosyaları |
inside | iç |
and | ve |
from | yerden |
to | yapın |
EN On our journey towards addressing global challenges related to food security and nutrition, it is essential to collaborate between stakeholders. Explore the partners and networks, we collaborate with throughout our journey.
TR Gıda emniyeti ile beslenmeyle ilgili küresel güçlükleri ele almaya yönelik yolculuğumuzda, paydaşlar arasında iş birliği esastır. Yolculuğumuz boyunca iş birliği yaptığımız ortakları ve ağları keşfedin.
Ingles | Turko |
---|---|
global | küresel |
food | gıda |
explore | keşfedin |
partners | ortakları |
to | yönelik |
and | ve |
on | ilgili |
between | arası |
throughout | da |
EN BIM models for the tunnel project and station upgrades were created using AutoCAD, Civil 3D, and Revit, together with Navisworks (US site) to collaborate with construction teams.
TR Tünel projeleri ve istasyon yenilemeleri için BIM modelleri AutoCAD, Civil 3D ve Revit ile inşaat ekipleriyle işbirliği için Navisworks (İngilizce) kullanılarak oluşturuldu.
Ingles | Turko |
---|---|
bim | bim |
models | modelleri |
project | iş |
autocad | autocad |
collaborate | işbirliği |
construction | inşaat |
and | ve |
with | ile |
EN Our online development portal brings developers from around the world together to collaborate and access the knowledge and insight that fuel successful solutions.
TR Çevrimiçi geliştirme portalımız, dünyanın dört bir yanından geliştiricileri, işbirliği yapmak ve başarılı çözümleri destekleyen bilgi ve öngörüyü kazandırmak adına bir araya getirir.
Ingles | Turko |
---|---|
development | geliştirme |
brings | getirir |
developers | geliştiricileri |
world | dünyanın |
collaborate | işbirliği |
successful | başarılı |
solutions | çözümleri |
from | yanından |
insight | bilgi |
and | ve |
the | dört |
to | araya |
EN Our online development portal brings developers from around the world together to collaborate and access the knowledge and insight that fuel successful solutions.
TR Çevrimiçi geliştirme portalımız, dünyanın dört bir yanından geliştiricileri, işbirliği yapmak ve başarılı çözümleri destekleyen bilgi ve öngörüyü kazandırmak adına bir araya getirir.
Ingles | Turko |
---|---|
development | geliştirme |
brings | getirir |
developers | geliştiricileri |
world | dünyanın |
collaborate | işbirliği |
successful | başarılı |
solutions | çözümleri |
from | yanından |
insight | bilgi |
and | ve |
the | dört |
to | araya |
EN Bring your team together, no matter where they are in the world. Discuss ideas, give feedback and collaborate in real-time.
TR Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ekibinizi bir araya getirin. Fikirleri tartışın, geri bildirim verin ve gerçek zamanlı olarak işbirliği yapın.
Ingles | Turko |
---|---|
bring | getirin |
together | araya |
ideas | fikirleri |
give | verin |
collaborate | işbirliği |
your team | ekibinizi |
real | gerçek |
time | zamanlı |
feedback | geri bildirim |
world | dünyanın |
and | ve |
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
Ingles | Turko |
---|---|
networks | ağlar |
platforms | platformlar |
other | diğer |
topics | konularda |
for | amaçlar |
and | ve |
in | içerisinde |
to | belirli |
EN We will go into the matter together and go out together.
TR Meselenin içine birlikte girip, birlikte çıkacağız.
Ingles | Turko |
---|---|
together | birlikte |
into | içine |
EN The cooperative is an enterprise where volunteers come together and work together in line with economic, social, and cultural needs, and there are 7 universal principles of cooperatives.
TR Kooperatifler temel olarak, gönüllü kişilerin bir araya gelerek, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar doğrultusunda birlikte çalıştıkları işletmelerdir ve kooperatifçiliğin 7 evrensel ilkesi bulunmaktadır.
Ingles | Turko |
---|---|
economic | ekonomik |
social | sosyal |
cultural | kültürel |
needs | ihtiyaç |
universal | evrensel |
and | ve |
work | iş |
of | in |
EN We draw our strength from being together and elevating each other because WE are Stronger Together.
TR Biz gücümüzü beraber olmaktan, birbirimizi yüceltmekten alıyoruz çünkü BİZ Birlikte Güçlüyüz.
Ingles | Turko |
---|---|
strength | güç |
because | çünkü |
we | biz |
together | birlikte |
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
Ingles | Turko |
---|---|
networks | ağlar |
platforms | platformlar |
other | diğer |
topics | konularda |
for | amaçlar |
and | ve |
in | içerisinde |
to | belirli |
EN Dear Phemexers, The friends who trade crypto together, stay together! Here at Phemex we are all about the good times, so here’s extra rewards on us. Invite your friends and earn up to $100 just b……
TR Değerli kullanıcılarımız, Phemex TR mobil uygulamamızı hayata geçirdiğimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Hiç olmadığı kadar düşük ücretlerle kripto satın alımı……
EN The Play Together feature will no longer be available. You will not be able to start a Play Together session from Party screen. You can continue creating parties, and talking to your friends through the Party.
TR Birlikte Oynama özelliği artık kullanılamayacak. Grup ekranından bir Birlikte Oynama oturumunu başlatamayacaksınız. Grup oluşturmaya ve Grup üzerinden arkadaşlarınızla konuşmaya devam edebilirsiniz.
EN The output may be customized by passing one or more of the following constants bitwise values summed together in the optional flags parameter. One can also combine the respective constants or bitwise values together with the bitwise or operator.
TR İsteğe bağlı bu bağımsız değişkende aşağıdaki sabitlerin bitsel değerlerinin toplamı belirtilerek işlevin çıktısı özelleştirilebilir. Bu sabitleri veya bitsel değerlerini bitsel VEYA işleci ile birleştirerek belirtebilirsiniz.
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
Ingles | Turko |
---|---|
editor | editör |
closely | yakın |
work | çalışır |
role | rol |
authors | yazarlar |
and | ve |
EN LWB coordinator, Lenny Rhine, University of Florida Librarian Emeritus works closely with the WHO and ITOCA to ensure maximum training reach and synergies
TR Frorida Librarian Emeritus Üniversitesi LWB koordinatörü Lenny Rhine, eğitimin ve sinerjilerin azami oranda yayılmasını sağlamak için WHO ve ITOCA ile yakın bir şekilde çalışmaktadır
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakın |
and | ve |
the | şekilde |
of | in |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
EN A single page can rank for hundreds of closely-related keywords. Parent Topic determines if you can rank for your target keyword while targeting a more general topic on your page instead.
TR Tek bir sayfa yüzlerce yakından alakalı anahtar kelime için sıralamaya girebilir. Ana Konu, sayfanızda daha genel bir konuyu hedeflerken, hedef anahtar kelimeniz için sıralamaya girip giremeyeceğinizi belirler.
Ingles | Turko |
---|---|
determines | belirler |
general | genel |
closely | yakından |
related | alakalı |
page | sayfa |
more | daha |
of | in |
target | hedef |
a | bir |
EN With a CAHPS survey, you can work closely with the AHRQ (Agency for Healthcare Research and Quality) and get the feedback you need to improve the patient experience at your medical facility.
TR Bir CAHPS anketiyle, AHRQ (Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Kalite Kurumu) ile yakın çalışabilir ve medikal tesisinizdeki hasta deneyimini iyileştirmek için ihtiyacınız olan geri bildirimleri alabilirsiniz.
Ingles | Turko |
---|---|
research | araştırma |
quality | kalite |
patient | hasta |
experience | deneyimini |
healthcare | sağlık |
to | geri |
medical | medikal |
for | için |
you need | ihtiyacınız |
and | ve |
improve | iyileştirmek |
with | ile |
at | yakın |
EN Regulations, certifications and tailor-made standards are the subjects of continuous improvement. Control Union Certifications follows these developments closely and we see it as our task to keep our customers updated about the latest changes.
TR Düzenlemeler, sertifikasyonlar ve özelleştirilmiş standartlar sürekli iyileştirmeye tabidir. Control Union, bu gelişmeleri yakından izler ve müşterileri en son değişikliklerden her daim haberdar etmeyi görev kabul eder.
Ingles | Turko |
---|---|
regulations | düzenlemeler |
standards | standartlar |
continuous | sürekli |
closely | yakından |
task | görev |
customers | müşterileri |
control | control |
union | union |
the | kabul |
these | bu |
and | ve |
latest | en |
developments | son |
to | her |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
Ingles | Turko |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
Ingles | Turko |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
EN We work closely with our designers and engineers to help you succeed in your video creation
TR İyi eğitimli müşteri hizmetleri temsilcilerimiz tasarımcılar ve mühendislerle yakından ilgilenerek oluşturduğunuz videoların başarıya ulaşmasına yardımcı olurlar
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakından |
video | videolar |
designers | tasarımcılar |
to | e |
help | yardımcı |
and | ve |
EN ICON works closely with an enterprise blockchain-as-a-service firm called ICONLOOP
TR Bunun için kurumsal firmalara özel bir blockchain hizmet şirketi olan ICONLOOP ile çok yakın çalışır
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakın |
enterprise | kurumsal |
blockchain | blockchain |
service | hizmet |
works | çalışır |
with | ile |
EN We work closely with the world’s best gamers to fine-tune our products and to ensure everything we create meets the needs of gamers at every level
TR Dünyanın en iyi oyuncularıyla ürünlerimizin ince ayarı için yakından çalışıyor ve yaptığımız her şeyin her seviyedeki oyuncu ihtiyaçlarını karşıladığından emin oluyoruz
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakından |
work | çalışıyor |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
best | en |
EN Through years of working closely with our clients, we thoroughly understand their dynamic market environments, competitive pressures and current market developments
TR Müşterilerimizle yıllarca çalışmış olmanın verdiği deneyimle, dinamik pazar ortamlarını, rekabet baskılarını ve piyasalardaki mevcut gelişmeleri en doğru şekilde anlıyor ve değerlendiriyoruz
Ingles | Turko |
---|---|
dynamic | dinamik |
market | pazar |
competitive | rekabet |
environments | ortamlar |
and | ve |
current | mevcut |
of | doğru |
EN The "Draft Law on the Prevention of the Proliferation of Weapons of Mass Destruction", which came to the agenda of the Grand Assembly on December 16, 2020 and is closely related to civil society organizations, continues to be discussed
TR 16 Aralık 2020'de Meclis gündemine gelen ve sivil toplum örgütlerini yakından ilgilendiren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" tartışılmaya devam ediyor
Ingles | Turko |
---|---|
law | kanun |
mass | kitle |
december | aralık |
closely | yakından |
civil | sivil |
society | toplum |
and | ve |
continues | devam ediyor |
the | gelen |
EN Accordingly, the right to participation is closely related to the freedom of association and expression, and the right of peaceful assembly.
TR Buna bağlı olarak katılım hakkı örgütlenme ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkıyla yakın bir ilişki içindedir.
Ingles | Turko |
---|---|
right | hakkı |
participation | katılım |
closely | yakın |
expression | ifade |
related | bağlı |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
EN Social media will look closely into your responsive accordion template user interface, so be sure to use free accordion CSS website templates similar to free simple similar jquery accordion or pure CSS horizontal accordion
TR Sosyal medya, duyarlı akordeon şablonu kullanıcı arayüzünüze yakından bakacaktır, bu nedenle ücretsiz basit benzer jquery akordeon veya saf CSS yatay akordeon benzeri ücretsiz akordeon CSS web sitesi şablonları kullandığınızdan emin olun
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakından |
accordion | akordeon |
css | css |
similar | benzer |
simple | basit |
pure | saf |
horizontal | yatay |
responsive | duyarlı |
free | ücretsiz |
template | şablonu |
templates | şablonları |
user | kullanıcı |
or | veya |
social | sosyal |
media | medya |
interface | arayüz |
look | bu |
EN Moroğlu Arseven’s dispute specialists often work closely with other practice areas, to draft tailored dispute resolution clauses and establish robust mediation and arbitration procedures
TR Moroğlu Arseven, dünyanın farklı ülkelerinde, farklı ekiplerle çalışma yapmak ve onlara liderlik etmek konusunda son derece deneyimlidir
Ingles | Turko |
---|---|
moroğlu | moroğlu |
work | çalışma |
and | ve |
other | farklı |
EN We work closely with companies, shareholders, investors and financiers on both buy and sell-side, assisting through all stages of these projects
TR Sahte yedek parçalarla ve taklit ürünlerle veya tasarım hakları ihlalleriyle mücadele etmek bu çalışmaların örneklerindendir
Ingles | Turko |
---|---|
buy | al |
of | ın |
projects | tasarım |
and | ve |
these | bu |
EN As a result, legal issues in this context bring closely intertwined elements of public, private, non-profit and constitutional law.
TR Sektör hukuki açıdan; kamu hukuku, özel hukuk ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin yasalar ve anayasa hukuku ile iç içe geçmiş unsurlarla muhataptır.
Ingles | Turko |
---|---|
public | kamu |
profit | kâr |
in | içe |
legal | hukuki |
and | ve |
law | hukuk |
a | özel |
EN We work closely with companies, shareholders, investors and financiers on both buy and sell-side, assisting through all stages of these projects.
TR Moroğlu Arseven müvekkilin işletme hedeflerini ve eğitim sektörünün dinamiklerini göz önünde bulundurarak, bu faktörleri işlemin yapısına, risk dağılımına ve malvarlığı transferlerine yansıtmaktadır.
Ingles | Turko |
---|---|
and | ve |
these | bu |
work | iş |
EN We work closely with clients to understand their specific business and operational processes
TR Müvekkillerin özel iş ve operasyonel süreçlerini anlamak için onlarla yakın plan çalışmayı tercih eder
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakın |
clients | müvekkillerin |
operational | operasyonel |
and | ve |
EN Fulya works closely with international legal teams, quantum experts, quantity surveyors and third-party funders around the world.
TR Bu çerçevede, uluslararası bürolar, zarar hesabı ve inşaat uzmanları ve fon şirketleri ile de yakın plan çalışmaktadır.
Ingles | Turko |
---|---|
and | ve |
international | uluslararası |
experts | uzmanları |
closely | yakın |
with | ile |
EN In your role as editor, you will work closely with reviewers and will oversee submissions from authors
TR Editör olarak rolünüz kapsamında, hakemlerle yakın bir şekilde çalışır ve yazarların yaptığı gönderimleri denetlersiniz
Ingles | Turko |
---|---|
editor | editör |
closely | yakın |
work | çalışır |
role | rol |
authors | yazarlar |
and | ve |
EN In the last month of 2019, a modification was made in the 'Foreigners and International Protection Law' that related to people under international protection very closely
TR Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşulları, pandemi kaynaklı kısıtlamalar öncesinde zaten zorlaşmaya başlamıştı
Ingles | Turko |
---|---|
that | yaşam |
very | ya |
the | zaten |
EN We have been closely working with AWS to accelerate our digital transformation while complying with the government’s financial services regulations
TR Hükümetin finansal hizmetler yönetmeliklerine uyum sağlarken dijital dönüşümümüzü hızlandırmak için AWS ile yakından çalışıyoruz
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakından |
digital | dijital |
financial | finansal |
services | hizmetler |
aws | aws |
transformation | dönüşüm |
to | için |
accelerate | hızlandırmak |
EN We will continue to work closely with AWS to accelerate our decision making, and reduce IT costs as well as gain meaningful insights, thereby creating differentiated customer value.
TR Anlamlı öngörüler elde ederek farklı bir müşteri değeri oluşturmanın yanı sıra karar verme sürecimizi hızlandırmak ve BT maliyetlerini azaltmak için AWS ile yakından çalışmaya devam edeceğiz.
Ingles | Turko |
---|---|
closely | yakından |
decision | karar |
reduce | azaltmak |
costs | maliyetlerini |
customer | müşteri |
meaningful | anlamlı |
work | çalışmaya |
aws | aws |
continue | devam |
and | ve |
value | değeri |
to | için |
it | bt |
accelerate | hızlandırmak |
EN Regulations, certifications and tailor-made standards are the subjects of continuous improvement. Control Union Certifications follows these developments closely and we see it as our task to keep our customers updated about the latest changes.
TR Düzenlemeler, sertifikasyonlar ve özelleştirilmiş standartlar sürekli iyileştirmeye tabidir. Control Union, bu gelişmeleri yakından izler ve müşterileri en son değişikliklerden her daim haberdar etmeyi görev kabul eder.
Ingles | Turko |
---|---|
regulations | düzenlemeler |
standards | standartlar |
continuous | sürekli |
closely | yakından |
task | görev |
customers | müşterileri |
control | control |
union | union |
the | kabul |
these | bu |
and | ve |
latest | en |
developments | son |
to | her |
EN The "Draft Law on the Prevention of the Proliferation of Weapons of Mass Destruction", which came to the agenda of the Grand Assembly on December 16, 2020 and is closely related to civil society organizations, continues to be discussed
TR 16 Aralık 2020'de Meclis gündemine gelen ve sivil toplum örgütlerini yakından ilgilendiren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" tartışılmaya devam ediyor
Ingles | Turko |
---|---|
law | kanun |
mass | kitle |
december | aralık |
closely | yakından |
civil | sivil |
society | toplum |
and | ve |
continues | devam ediyor |
the | gelen |
EN Accordingly, the right to participation is closely related to the freedom of association and expression, and the right of peaceful assembly.
TR Buna bağlı olarak katılım hakkı örgütlenme ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplantı hakkıyla yakın bir ilişki içindedir.
Ingles | Turko |
---|---|
right | hakkı |
participation | katılım |
closely | yakın |
expression | ifade |
related | bağlı |
freedom | özgürlüğü |
and | ve |
EN With Amazon VPC, you can define a virtual network topology that closely resembles a traditional network you might operate in your own datacenter
TR Amazon VPC ile kendi veri merkezinizde çalıştırabileceğiniz geleneksel bir ağa çok benzeyen bir sanal ağ topolojisi tanımlayabilirsiniz
Ingles | Turko |
---|---|
amazon | amazon |
vpc | vpc |
virtual | sanal |
network | ağ |
traditional | geleneksel |
a | bir |
with | ile |
EN Lincoln has closely competed against Cadillac for almost all of its existence
TR Lincoln, neredeyse tüm varlığı için Cadillac'a karşı sıkı bir rekabet içinde
Ingles | Turko |
---|---|
almost | neredeyse |
all | tüm |
against | için |
EN There are many countries that look very closely at Germany and then replicate the techniques developed here
TR Almanya’yı pürdikkat izleyip daha sonra burada ortaya çıkan teknolojileri taklit eden birçok ülke var
Ingles | Turko |
---|---|
countries | ülke |
EN Closely followed by Jobvector in Düsseldorf, with jobs for engineers, physicists and other scientists.
TR Onun hemen ardından Düsseldorf’da faaliyet gösteren Jobvector geliyor (mühendislere, fizikçilere ve bilim insanlarına yönelik iş arama platformu).
Ingles | Turko |
---|---|
and | ve |
for | yönelik |
EN Academic study and research are closely interlinked: for example, Humboldt reloaded, a project that has received an award for excellence in teaching, already enables undergraduates to participate in research projects.
TR Öğretim ve araştırma iç içe: Bütün bunlar “Humboldt reloaded” isimli mükemmeliyet projesinin bakalorya öğrencilerinin araştırma projelerine katılımını sağlamış durumda.
Ingles | Turko |
---|---|
to | e |
research | araştırma |
and | ve |
EN Students who embark on a degree course of the same name at Universität Hamburg can expect to work closely with the institute even at BSc level
TR Hamburg Üniversitesinde aynı adı taşıyan bölümde öğrenim görenler daha bakalorya programı aşamasında Enstitüyle yakın bir temas kurmayı umabilir
Ingles | Turko |
---|---|
hamburg | hamburg |
course | programı |
name | adı |
at | nda |
closely | yakın |
the | aynı |
EN It’s a concept that is closely associated with the “we” in togetherness.
TR “Biz” denilen şeyle sıkı bağlantısı olan bir kavram bu.
Ipinapakita ang 50 ng 50 na mga pagsasalin