EN Healthy Family and Healthy Environment
EN Healthy Family and Healthy Environment
TR Sağlıklı Aile ve Sağlıklı Çevre
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
family | aile |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
EN Healthy Family and Healthy Environment groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde Sağlıklı Aile ve Sağlıklı Çevre grupları | Meetup
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
family | aile |
and | ve |
meetup | meetup |
in | ülkesinde |
healthy | sağlıklı |
groups | grupları |
EN Find out what's happening in Healthy Family and Healthy Environment Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
TR Dünya genelindeki Sağlıklı Aile ve Sağlıklı Çevre Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
family | aile |
world | dünya |
start | başlayın |
near | yakın |
in | genelindeki |
healthy | sağlıklı |
find out | öğrenin |
meetup | meetup |
and | ve |
EN Join Healthy Family and Healthy Environment groups
TR Sağlıklı Aile ve Sağlıklı Çevre gruplarına katılın
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
family | aile |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
join | katılın |
groups | grupları |
EN Consumers are increasingly focused on eating healthy and nutritious food with more than 80% globally seeing 100% juice as healthy, natural and tasty.
TR Tüketiciler sağlıklı ve besleyici gıdaya odaklanmış durumda ve küresel olarak %80'inden fazla tüketici %100 meyve suyunu sağlıklı, doğal ve lezzetli buluyor.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
consumers | tüketiciler |
natural | doğal |
healthy | sağlıklı |
focused | odaklanmış |
and | ve |
more | fazla |
globally | küresel olarak |
as | olarak |
EN Facilitate healthy and constructive community behavior by adopting and enforcing a code of conduct.
TR Bir davranış kuralını benimseyerek ve uygulayarak sağlıklı ve yapıcı topluluk davranışını kolaylaştırın.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
community | topluluk |
healthy | sağlıklı |
and | ve |
behavior | davranışı |
conduct | davranış |
a | bir |
EN Four Steps to Healthy Backlinks
TR Sağlıklı Backlinkler İçin Dört Adım
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
steps | adım |
backlinks | backlinkler |
healthy | sağlıklı |
four | dört |
EN Put your allergies to sleep. Wake up in a healthy bed.
TR Alerjileriniz uyurken, siz sağlıklı bir yatakta uyanın!
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
healthy | sağlıklı |
a | bir |
your | siz |
EN Treat attendees to healthy snacks, a customized menu for working lunches or a celebratory social hour
TR Katılımcılara, sağlıklı atıştırmalıklar, iş öğle yemekleri için kişiselleştirilmiş menüler veya kutlama için sosyal saat ikram edin
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
attendees | katılımcı |
snacks | atıştırmalıklar |
social | sosyal |
healthy | sağlıklı |
customized | kişiselleştirilmiş |
menu | menü |
or | veya |
a | saat |
EN From our Michelin star restaurants to our casual cafes, we emphasize healthy and sustainable menus, often highlighting local produce and honey from our apiaries
TR Michelin yıldızlı restoranlarımızdan gündelik kafelerimize kadar, çoğunlukla yerel ürünleri ve kendi kovanlarımızdan elde ettiğimiz balı ön plana çıkaran sağlıklı ve sürdürülebilir menüleri vurguluyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
michelin | michelin |
casual | gündelik |
sustainable | sürdürülebilir |
honey | balı |
healthy | sağlıklı |
restaurants | restoranlar |
local | yerel |
and | ve |
to | kadar |
EN We recognize the importance of starting your day right, which is why we offer a complimentary and healthy continental breakfast in our Lounge
TR Güne iyi başlamanın önemini biliyoruz, bu nedenle Lounge’umuzda ücretsiz ve sağlıklı bir kontinental kahvaltı sunuyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
complimentary | ücretsiz |
healthy | sağlıklı |
breakfast | kahvaltı |
right | sağ |
a | bir |
and | ve |
we offer | sunuyoruz |
EN Meryem is a young refugee woman trying to stay healthy with her three children amidst the coronavirus the pandemic
TR Meryem, pandemide 3 çocuğuyla beraber sağlıklı kalmaya çalışan genç bir mülteci kadın
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
refugee | mülteci |
woman | kadın |
healthy | sağlıklı |
young | genç |
a | bir |
with | beraber |
EN Healthy forms of rest and pleasure
TR Sağlıklı dinlenme ve zevk biçimleri
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
rest | dinlenme |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
EN Top lines are the positive activities and behaviors we want for ourselves in recovery, as well as the tools of our program. We can also include IT behaviors that are healthy for us and align with our values.
TR Üst sıralar, programımızın araçları olduğu kadar iyileşmede kendimiz için istediğimiz olumlu faaliyetler ve davranışlardır. Ayrıca bizim için sağlıklı olan ve değerlerimizle uyumlu BT davranışlarını da dahil edebiliriz.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
positive | olumlu |
activities | faaliyetler |
healthy | sağlıklı |
can | edebiliriz |
tools | araçları |
program | programı |
in | da |
of | in |
with | dahil |
are | olan |
and | ve |
it | bt |
EN It can be helpful to write down a list of healthy forms of rest and relaxation, and reference it when we are struggling to think of what offline activities we can engage in with our free time.
TR Sağlıklı dinlenme ve rahatlama biçimlerinin bir listesini yazmak ve boş zamanlarımızda hangi çevrimdışı etkinliklere katılabileceğimizi düşünmekte zorlandığımızda bu listeye başvurmak yardımcı olabilir.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
rest | dinlenme |
healthy | sağlıklı |
offline | çevrimdışı |
a | yardımcı |
list | listesini |
and | ve |
be | olabilir |
EN Attract new customers and assist more people in their efforts to stay healthy and attractive.
TR Yeni müşteriler edinin; her zaman sağlıklı ve çekici olmak için çaba gösteren çok sayıda insana destek olun.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
customers | müşteriler |
assist | destek |
healthy | sağlıklı |
attractive | çekici |
new | yeni |
in | da |
and | ve |
EN - Breakfast included.- A donation of USD 10 is given to SOS Children’s Villages. This money enables one simple healthy meal for two SOS Children’s villages families or provide a SOS Scholar with a bag.
TR - Kahvaltı dahildir.- SOS Çocuk Köyleri Derneği’ne 10 USD bağış olarak verilecektir. Bu para SOS Çocuk Köyleri Derneği ailelerine sade bir sağlıklı yemek olanağı verecek veya bir SOS Öğrencisine bir çanta sağlayacaktır.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
included | dahildir |
meal | yemek |
breakfast | kahvaltı |
usd | usd |
donation | bağış |
healthy | sağlıklı |
simple | sade |
this | bu |
or | veya |
a | bir |
EN Analysing microscopic images of tissue – be it from ill or healthy individuals – can be difficult and time-consuming
TR Hasta veya sağlıklı dokuların mikroskobik görüntülerini analiz etmek zor ve zaman alıcı olabilir
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
healthy | sağlıklı |
difficult | zor |
and | ve |
time | zaman |
or | veya |
can | olabilir |
EN It’s a career with a future, because the demand for sufficient and healthy food is increasing worldwide.
TR Geleceği olan bir meslek, çünkü yeterli ve sağlıklı gıdaya duyulan ihtiyaç dünya düzeyinde artıyor.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
future | geleceği |
sufficient | yeterli |
worldwide | dünya |
healthy | sağlıklı |
demand | ihtiyaç |
and | ve |
because | çünkü |
EN Soft due to its natural cotton build. Natural cotton build allows your skin to breathe, lessens perspiration and creates a healthy sleep environment. It can be used all seasons.
TR Doğal pamuk yapısı ile yumuşaktır. Terlemeyi azaltır ve sağlıklı bir uyku ortamı oluşturur. 4 mevsim kullanıma uygundur.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
natural | doğal |
cotton | pamuk |
creates | oluşturur |
sleep | uyku |
healthy | sağlıklı |
environment | ortamı |
and | ve |
its | ile |
a | bir |
EN Goose down is natural and healthy. Goose down feather offers softness, back feathers offer spring effect and both are hygienic.It is recommended to periodically air and shake it.
TR Kaztüyü doğal ve sağlıklıdır. Gıdık tüyleri yumuşaklık, sırt tüyleri yaylanma sağlar.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
natural | doğal |
and | ve |
healthy | sağlıklı |
are | sağlar |
EN It is healthy and comfortable with its soft touch
TR Yumuşak tuşesiyle sağlıklı ve konforludur
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
and | ve |
healthy | sağlıklı |
soft | yumuşak |
EN From our Michelin star restaurants to our casual cafes, we emphasize healthy and sustainable menus, often highlighting local produce and honey from our apiaries
TR Michelin yıldızlı restoranlarımızdan gündelik kafelerimize kadar, çoğunlukla yerel ürünleri ve kendi kovanlarımızdan elde ettiğimiz balı ön plana çıkaran sağlıklı ve sürdürülebilir menüleri vurguluyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
michelin | michelin |
casual | gündelik |
sustainable | sürdürülebilir |
honey | balı |
healthy | sağlıklı |
restaurants | restoranlar |
local | yerel |
and | ve |
to | kadar |
EN From our Michelin star restaurants to our casual cafes, we emphasize healthy and sustainable menus, often highlighting local produce and honey from our apiaries
TR Michelin yıldızlı restoranlarımızdan gündelik kafelerimize kadar, çoğunlukla yerel ürünleri ve kendi kovanlarımızdan elde ettiğimiz balı ön plana çıkaran sağlıklı ve sürdürülebilir menüleri vurguluyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
michelin | michelin |
casual | gündelik |
sustainable | sürdürülebilir |
honey | balı |
healthy | sağlıklı |
restaurants | restoranlar |
local | yerel |
and | ve |
to | kadar |
EN Therefore social investments in young people can help to achieve a healthy, socio-economically productive and poverty free society.
TR Bu nedenle, gençlere yapılan sosyal yatırımlar, daha sağlıklı, sosyo-ekonomik açıdan üretken ve yoksulluktan uzak bir toplum elde etmeye yardımcı olabilecek bir potansiyele sahip.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
young | genç |
achieve | elde |
healthy | sağlıklı |
productive | üretken |
can | olabilecek |
social | sosyal |
and | ve |
society | toplum |
to | etmeye |
therefore | bu nedenle |
help | yardımcı |
EN Many children in Syria suffer from major disorders, threatening the possibility of healthy and integrated development
TR WATAN?ın Doğu Guta krizine yönelik acil müdahalesinin bir parçası olarak
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
of | parçası |
in | yönelik |
EN #SupportToLifeDuringPandemic Meryem is a young refugee woman trying to stay healthy with her three children amidst the coronavirus the pandemic
TR Muhammed, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine destek olabilmek için başlattığımız kısa dönemli istihdam projemizin Adana’daki katılımcılarından biri
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
pandemic | pandemi |
to | için |
the | biri |
EN Ensure healthy lives and promote well-being for all at all ages
TR Sağlıklı ve kaliteli yaşamı her yaşta güvence altına almak
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
ages | yaş |
healthy | sağlıklı |
and | ve |
for | her |
EN Healthy Evening Website Template
TR İletişim Için Kişiler Web Sitesi Şablonu
EN Healthy Way Of Eating Food Website Template
TR Pastalar Ve Pişirme Yemekleri Web Sitesi Şablonu
EN We all know that a balanced diet helps us stay healthy and active
TR Dengeli bir diyetin sağlıklı ve aktif bir yaşam sürmemize yardımcı olduğunu hepimiz biliyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
know | biliyoruz |
balanced | dengeli |
active | aktif |
healthy | sağlıklı |
we | hepimiz |
and | ve |
a | yardımcı |
that | yaşam |
all | ya |
EN Treat attendees to healthy snacks, a customized menu for working lunches or a celebratory social hour
TR Katılımcılara, sağlıklı atıştırmalıklar, iş öğle yemekleri için kişiselleştirilmiş menüler veya kutlama için sosyal saat ikram edin
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
attendees | katılımcı |
snacks | atıştırmalıklar |
social | sosyal |
healthy | sağlıklı |
customized | kişiselleştirilmiş |
menu | menü |
or | veya |
a | saat |
EN We recognize the importance of starting your day right, which is why we offer a complimentary and healthy continental breakfast in our Lounge
TR Güne iyi başlamanın önemini biliyoruz, bu nedenle Lounge’umuzda ücretsiz ve sağlıklı bir kontinental kahvaltı sunuyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
complimentary | ücretsiz |
healthy | sağlıklı |
breakfast | kahvaltı |
right | sağ |
a | bir |
and | ve |
we offer | sunuyoruz |
EN Treat attendees to healthy snacks, a customized menu for working lunches or a celebratory social hour
TR Katılımcılara, sağlıklı atıştırmalıklar, iş öğle yemekleri için kişiselleştirilmiş menüler veya kutlama için sosyal saat ikram edin
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
attendees | katılımcı |
snacks | atıştırmalıklar |
social | sosyal |
healthy | sağlıklı |
customized | kişiselleştirilmiş |
menu | menü |
or | veya |
a | saat |
EN We recognize the importance of starting your day right, which is why we offer a complimentary and healthy continental breakfast in our Lounge
TR Güne iyi başlamanın önemini biliyoruz, bu nedenle Lounge’umuzda ücretsiz ve sağlıklı bir kontinental kahvaltı sunuyoruz
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
complimentary | ücretsiz |
healthy | sağlıklı |
breakfast | kahvaltı |
right | sağ |
a | bir |
and | ve |
we offer | sunuyoruz |
EN Turkey meets a significant portion of its raw material requirements, while still producing healthy export volumes
TR Türkiye ham madde ihtiyacının önemli bir kısmını kendi doğal kaynaklarından karşılamakta, belirli bir kısmını da ihraç etmektedir
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
turkey | türkiye |
raw | ham |
while | da |
significant | önemli |
EN Find medical logos specifically designed for clinics, healthcare centers, and other medical service providers. Inspire healthy living with the perfect logo.
TR Klinikler, sağlık merkezleri ve diğer tıp servisleri için tıp logolarına burada ulaşın. Mükemmel bir logo ile sağlıklı yaşam için ilham kaynağı olun.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
centers | merkezleri |
other | diğer |
living | yaşam |
perfect | mükemmel |
healthy | sağlıklı |
and | ve |
logo | logo |
medical | tıp |
logos | logolar |
healthcare | sağlık |
the | burada |
designed | için |
with | ile |
EN Phospholipids, Vitamin B5 & Allantoin prevent dryness & irritation, and act as calming agents to keep your skin healthy, dewy & fresh.
TR Fosfolipidler, B5 Vitamini ve Allantoin kuruluğu ve tahrişi önler ve cildinizi sağlıklı, nemli ve taze tutmak için sakinleştirici madde görevi görür.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
fresh | taze |
healthy | sağlıklı |
to | için |
and | ve |
to keep | tutmak |
EN Gentle T-Sonic™ massage helps improve skin's microcirculation for a well-oxygenated, healthy glow from the inside out*
TR T-Sonic™ masaj, oksijene doymuş, sağlıklı bir ışıltı için cildin mikro dolaşımını iyileştirmeye yardımcı olur*
EN Designed with a combination of cutting-edge technologies, this revolutionary device leaves you with an instantly nourished, healthy glow from the very first use
TR En son teknolojilerin bir kombinasyonu ile tasarlanan bu devrim niteliğindeki cihaz, ilk kullanımdan itibaren anında beslenen cildinize sağlıklı bir ışıltı sağlar
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
device | cihaz |
instantly | anında |
very | en |
healthy | sağlıklı |
this | bu |
first | ilk |
use | kullan |
designed | tasarlanan |
EN Revives dull, fatigued skin, leaving you with a healthy glow.
TR Donuk ve yorgun bir cildi canlandırır, sağlıklı bir ışıltı kazandırır.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
you | ve |
healthy | sağlıklı |
a | bir |
EN Whatever your skin may be going through, we have a mask that can help leave your complexion refined and healthy-looking
TR Koleksiyonumuzda her cilt tipine uygun, cildinizin rafine ve sağlıklı görünmesini sağlamaya yardımcı olabilecek bir maske mevcut
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
skin | cilt |
mask | maske |
healthy | sağlıklı |
can | olabilecek |
help | yardımcı |
and | ve |
EN Energizes skin for a refreshed complexion and healthy glow.
TR Cildinizi siz uyurken derinlemesine besler, böylece sağlıklı bir ışıltı ile uyanırsınız.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
healthy | sağlıklı |
a | bir |
EN What's more, its skin-soothing properties help to purify and condition the skin, leaving it fresh, healthy and perfectly pure.
TR Dahası, cildi yatıştırıcı özellikleri cildi arındırmaya ve yumuşatmaya yardımcı olarak cildin taze, sağlıklı ve kusursuz görünmesini sağlar.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
fresh | taze |
properties | özellikleri |
healthy | sağlıklı |
help | yardımcı |
and | ve |
EN Effectively removes deep seated dirt and oil while simultaneously keeping your skin healthy and nourished.
TR Cildinizdeki kiri ve yağı etkili bir şekilde temizlerken aynı zamanda cildinizi besler ve sağlıklı bir görünüm sağlar.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
healthy | sağlıklı |
while | zamanda |
and | ve |
EN Feel confident and healthy in your new, beautifully clear, smooth skin!
TR Yenilenmiş, güzel ve pürüzsüz cildinizle kendinizden emin ve sağlıklı hissedin!
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
feel | hissedin |
beautifully | güzel |
smooth | pürüzsüz |
healthy | sağlıklı |
and | ve |
EN Laser-precise targeting ensures perfect focus on each individual blemish, concentrating the treatment to the most affected area without disturbing the healthy skin around the imperfection.
TR Lazerli hassas hedefleme, kusurun etrafındaki sağlıklı cildi bozmadan tedaviyi en çok etkilenen bölgeye yoğunlaştırarak her bir lekeye mükemmel bir şekilde odaklanmayı sağlar.
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
ensures | sağlar |
affected | etkilenen |
healthy | sağlıklı |
most | en |
perfect | mükemmel |
the | şekilde |
to | her |
individual | bir |
EN Harmful contents that prevent the healthy provision of the Service,
TR Hizmet?in sağlıklı bir şekilde sunulmasını engelleyen zararlı içerikler,
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
healthy | sağlıklı |
harmful | zararlı |
service | hizmet |
the | şekilde |
of | in |
EN Evaluation of 2018 Data of Kayseri Provincial Health Directorate Healthy Life Centers Diet Polyclinics
TR Kayseri İl Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezleri Diyet Poliklinikleri 2018 Yılı Verilerinin Değerlendirilmesi
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
data | verilerinin |
kayseri | kayseri |
health | sağlık |
life | hayat |
centers | merkezleri |
healthy | sağlıklı |
EN #SupportToLifeDuringPandemic Meryem is a young refugee woman trying to stay healthy with her three children amidst the coronavirus the pandemic
TR Muhammed, pandemi döneminde ihtiyaç sahiplerine destek olabilmek için başlattığımız kısa dönemli istihdam projemizin Adana’daki katılımcılarından biri
ภาษาอังกฤษ | ภาษาตุรกี |
---|---|
pandemic | pandemi |
to | için |
the | biri |
กำลังแสดงคำแปล 50 จาก 50 รายการ