EN I also was able to start bringing awareness to all the underlying issues that I?d been numbing and escaping from with the internet – childhood abuse, divorced parents, social anxiety, depression, fear of failure, fear of abandonment and rejection
EN I also was able to start bringing awareness to all the underlying issues that I?d been numbing and escaping from with the internet – childhood abuse, divorced parents, social anxiety, depression, fear of failure, fear of abandonment and rejection
TR Ayrıca internetle uyuşturduğum ve kaçtığım tüm temel sorunlara farkındalık getirmeye başlayabildim - çocuklukta istismar, boşanmış ebeveynler, sosyal kaygı, depresyon, başarısızlık korkusu, terk edilme ve reddedilme korkusu
engelsk | Turkiska |
---|---|
and | ve |
awareness | farkındalık |
parents | ebeveynler |
social | sosyal |
all | tüm |
also | ayrıca |
EN My Bitcoin is soaring in value, and I’m paralysed with fear
TR Elimdeki Bitcoin'in değeri hızla yükseliyor, korkudan elim ayağım tutuldu
engelsk | Turkiska |
---|---|
value | değeri |
EN When war broke in Syria we started to look for a safe place because of the intense fear and anxiety we were in
TR Suriye’de savaş patlak verince, duyduğumuz yoğun korku ve kaygı eşliğinde güvenli bir yer aramaya başladık
engelsk | Turkiska |
---|---|
started | başladı |
intense | yoğun |
fear | korku |
war | savaş |
we started | başladık |
and | ve |
a | bir |
to | güvenli |
EN Getting rid of problematic social media accountsMany members have found it helpful to delete social media accounts. If we feel fear, we discuss with other members and trust that the right answer will become clear.
TR Sorunlu sosyal medyadan kurtulmak hesaplarBirçok üye sosyal medya hesaplarını silmeyi faydalı buldu. Korku hissedersek, diğer üyelerle tartışır ve doğru cevabın netleşeceğine güveniriz.
engelsk | Turkiska |
---|---|
problematic | sorunlu |
accounts | hesaplar |
fear | korku |
other | diğer |
answer | cevabı |
members | üye |
helpful | faydalı |
and | ve |
social | sosyal |
media | medya |
to | doğru |
EN In letting go of problematic behaviors, we may struggle to come to terms with the loss we fear may be involved
TR Sorunlu davranışları bırakırken, dahil olabileceğinden korktuğumuz kayıpla yüzleşmek için mücadele edebiliriz
engelsk | Turkiska |
---|---|
problematic | sorunlu |
of | in |
with | dahil |
to | için |
EN 2 grad schools that were a poor fit for me, partly out of fear of taking online classes.
TR Kısmen çevrimiçi ders alma korkusundan dolayı bana uygun olmayan 2 lisansüstü okul.
engelsk | Turkiska |
---|---|
schools | okul |
online | çevrimiçi |
me | bana |
for | uygun |
EN As a result of the deteriorating health situation in the camps, there is an urgent need to re-emphasise the issue of hygiene. This comes in light of the spread of the COVID-19 virus, which is still a matter of fear for all people- especially the
TR WATAN, bulaşıcı hastalıkların ve salgın hastalıkların yayılmasını sınırlamak amacıyla güvenli, sağlıklı ve istikrarlı bir ortam sağlamak için kişisel hijyeni arttırmanın gerekliliğine inanmaktadır.
engelsk | Turkiska |
---|---|
which | ve |
the | kişisel |
of | in |
to | sağlamak |
a | bir |
EN Fear not, as on The Byline we’ve taken a look at a number of tactical elements which will allow you to improve results on the pitch
TR Korkmayın, Byline'da bir dizi taktiksel elemente göz attık; bunlar, sahadaki sonuçlarınızı iyileştirmenize olanak sağlayacak
engelsk | Turkiska |
---|---|
number | dizi |
at | göz |
a | bir |
EN DETERMINING LEVELS OF FEAR OF COVID-19 IN 112 HEALTHCARE PROFESSIONALS
TR 112 SAĞLIK ÇALIŞANLARININ COVID-19 KORKU DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
engelsk | Turkiska |
---|---|
fear | korku |
EN Investigation of Relationship Between Mode of Delivery and Fear of Childbirth in Candidates of Vaginal Birth after Cesarean Section
TR Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum İsteği Bulunan Gebelerde Doğum Şekli ile Doğum Korkusu Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
engelsk | Turkiska |
---|---|
between | arasındaki |
EN Never fear! CyberGhost VPN stands between you and snoops and digital thugs, guarding you from data theft on public Wi-Fi connections.
TR Asla korkmayın! CyberGhost VPN sizinle izleyiciler ve dijital haydutlar arasında bariyer görevi görür. Herkese açık ağlarda bile veri veri hırsızlığına karşı korunursunuz.
engelsk | Turkiska |
---|---|
never | asla |
cyberghost | cyberghost |
vpn | vpn |
digital | dijital |
data | veri |
and | ve |
between | arası |
on | açık |
from | karşı |
EN The bear, named "Bruno", was considered dangerous because he had apparently lost all fear of people
TR “Bruno” adı verilen bu ayı insanlara karşı hiçbir şekilde korku duymadığı için tehlikeli sayılıyordu
engelsk | Turkiska |
---|---|
bruno | bruno |
dangerous | tehlikeli |
had | bu |
fear | korku |
of | in |
people | insanlara |
because | için |
EN She knows no fear: Fiona Bay is a nurse on an aid mission with Ärzte ohne Grenzen (doctors without borders) in Yemen. Here she describes her experiences.
TR Korkusuz bir kadın: Hemşire Fiona Bay, Sınır Tanımayan Doktorlar Almanya için Yemen’de görev yapıyor ve bize deneyimlerini aktardı.
engelsk | Turkiska |
---|---|
no | hem |
mission | görev |
she | bir |
EN How can they overcome the fear of making mistakes? Talking to yourself can help to begin with
TR Hata yapmaktan korkusu nasıl alt edilebilir? Önce yüksek sesle kendi kendine konuşmak faydalı olabilir
engelsk | Turkiska |
---|---|
can | olabilir |
how | nasıl |
EN Because of the corona pandemic, many creatives fear for their livelihoods. This is how the Federal Government is helping creative artists internationally.
TR Birçok yaratıcı insan korona pandemisi nedeniyle geçim kaygısı yaşıyor. Federal Hükümet, kültür emekçilerine sınırları da aşan bir yardımı böyle ulaştırıyor.
engelsk | Turkiska |
---|---|
corona | korona |
pandemic | pandemisi |
federal | federal |
government | hükümet |
helping | yardım |
creative | yaratıcı |
many | çok |
EN What are your fears concerning the pandemic? I’m sure the pandemic will leave a scar on society. But the real fear is that we are going to live with the pandemic for years to come or that other pandemics are going to spread.
TR Minnet duyduğun şeyler var mı? Evet, uzun zamandan beri elektronik müzikle meşgul olmak istiyordum, ve uzun zaman evde olmak zorunda kalmam, bunu hızlandırdı.
engelsk | Turkiska |
---|---|
your | ve |
on | evde |
to | olmak |
EN They fear for the future of their generation: for several months now, thousands of school students have also been taking to the streets in Germany in support of climate protection
TR Onlar, kendi nesillerinin geleceği için kaygı duyuyorlar: Almanya’da da binlerce öğrenci, aylardan beri her cuma günü iklimin korunması için sokağa çıkıyor
engelsk | Turkiska |
---|---|
future | geleceği |
climate | iklimin |
students | öğrenci |
protection | korunması |
in | da |
the | beri |
EN Svenja: What motivates me and other activists is our fear of the future that will come if we don’t act now. The government is currently not fulfilling its responsibility to the younger generation.
TR Svenja: Beni ve diğer aktivistleri motive eden şey, eğer şimdi harekete geçmezsek, duyduğumuz gelecek korkusu. Hükümet şu anda genç nesile karşı sorumluluğunu yerine getirmiyor.
engelsk | Turkiska |
---|---|
me | beni |
government | hükümet |
other | diğer |
if | eğer |
now | şimdi |
and | ve |
future | gelecek |
the | anda |
EN Our start here wasn’t easy, and the smell of fear still clings to that bag of clothes.
TR Buradaki başlangıcımız kolay olmamıştı ve torbadaki kıyafetlerde korku ve endişenin kokusu hala saklı.
engelsk | Turkiska |
---|---|
here | buradaki |
easy | kolay |
fear | korku |
still | hala |
and | ve |
EN The fear has ebbed, but it has never disappeared completely
TR Endişeler azaldı ama hiçbir zaman tamamıyla kaybolmuyor
engelsk | Turkiska |
---|---|
never | hiç |
but | bir |
EN That is also why the artist does not expect Earth Speakr to become a “platform of fear”
TR Yine aynı nedenden dolayı Eliasson, “Earth Speakr”ın bir “korku platformu” olmayacağını düşünüyor
EN Crypto fear and greed index is a number from 0 to 100 that helps traders indicate when cryptocurrency investors are too fearful or too greedy
TR Kripto korku ve açgözlülük endeksi , yatırımcıların kripto para birimi yatırımcılarının çok korktuğunu veya açgözlülüğünü belirtmesine yardımcı olan 0'dan 100'e kadar bir sayıdır
engelsk | Turkiska |
---|---|
fear | korku |
index | endeksi |
investors | yatırımcılar |
and | ve |
a | yardımcı |
or | veya |
crypto | kripto |
number | a |
is | olan |
to | kadar |
from | dan |
EN Read more about the crypto fear and greed index in our blog article.
TR Blog makalemizde kripto korkusu ve açgözlülük endeksi hakkında daha fazla bilgi edinin.
engelsk | Turkiska |
---|---|
crypto | kripto |
index | endeksi |
blog | blog |
about | hakkında |
read | ve |
EN The terminology particularly used in the sense of an irrational fear; however, it is very close to the cyberphobia
TR Özellikle kullanılan terminoloji irrasyonel bir korku duygusu; Ancak, siberfobiye çok yakındır
engelsk | Turkiska |
---|---|
fear | korku |
however | bir |
the | ancak |
used | kullanılan |
EN Fear is everything until you don’t face it
TR Korkma, yüz yüze gelene kadar her şeydir
engelsk | Turkiska |
---|---|
face | yüz |
until | kadar |
you | her |
EN Once you have faced it, there will no fear and there will be none of the parents who left as “Technophobe”
TR Karşılaştığınız zaman, hiçbir korku olmayacak ve “Teknofobik” olarak kalan ebeveynlerin hiçbiri olmayacak.
EN Do you have intense feelings (highs, lows, anger, fear) while using internet and technology?
TR İnternet ve teknolojiyi kullanırken yoğun duygular (yüksekler, alçaklar, öfke, korku) hissediyor musunuz?
engelsk | Turkiska |
---|---|
intense | yoğun |
fear | korku |
technology | teknolojiyi |
do you | musunuz |
while using | kullanırken |
and | ve |
EN Middle lines could be tech-related behaviors such as online shopping or checking email, non-tech related situations such as an approaching deadline or travel, or difficult emotions like loneliness or fear
TR Orta çizgiler, çevrimiçi alışveriş veya e-postaları kontrol etme gibi teknolojiyle ilgili davranışlar, yaklaşan bir son tarih veya seyahat gibi teknolojiyle ilgili olmayan durumlar veya yalnızlık veya korku gibi zor duygular olabilir
engelsk | Turkiska |
---|---|
middle | orta |
checking | kontrol |
related | ilgili |
travel | seyahat |
difficult | zor |
fear | korku |
online | çevrimiçi |
shopping | alışveriş |
lines | bir |
or | veya |
be | olabilir |
as | gibi |
EN In letting go of problematic devices and behaviors, we may struggle to come to terms with the loss we fear may be involved
TR Sorunlu aygıtları ve davranışları bırakırken, dahil olabileceğinden korktuğumuz kayıpla yüzleşmek için mücadele edebiliriz
engelsk | Turkiska |
---|---|
problematic | sorunlu |
and | ve |
of | in |
with | dahil |
to | için |
EN Fear of others will begin to fade away
TR Başkalarının korkusu kaybolmaya başlayacak
engelsk | Turkiska |
---|---|
others | başkaları |
of | nın |
EN Our experience of it has been a grounded peace; a lack of anxiety, fear, or urgency; and the ability to deal calmly and directly with challenges, achieve our goals, meet our commitments, and live our values
TR Bizim deneyimimiz temelli bir barış oldu; endişe, korku veya aciliyet eksikliği; ve zorluklarla sakin ve doğrudan başa çıkma, hedeflerimize ulaşma, taahhütlerimizi yerine getirme ve değerlerimizi yaşama becerisi
engelsk | Turkiska |
---|---|
fear | korku |
peace | barış |
directly | doğrudan |
and | ve |
or | veya |
to | e |
EN My Bitcoin is soaring in value, and I’m paralysed with fear
TR Elimdeki Bitcoin'in değeri hızla yükseliyor, korkudan elim ayağım tutuldu
engelsk | Turkiska |
---|---|
value | değeri |
EN Privacy is an easy target for those in power who say, “if you have nothing to hide, you have nothing to fear.” This is a lie. The truth is that the people in positions of power have the least to worry about being private.
TR Gizlilik, gücü elinde tutanlar için kolay bir hedeftir ve şöyle derler: "Gizleyecek bir şeyin yoksa korkmana gerek yoktur." Bu bir yalandır. Doğrusu, güç sahibi olanların gizlilik hakkında en az endişelenen kişiler olduğudur.
engelsk | Turkiska |
---|---|
privacy | gizlilik |
easy | kolay |
this | bu |
have | gerek |
power | gücü |
about | hakkında |
a | bir |
EN False or misleading content about individuals or protected groups that promotes fear, hate or prejudice
TR Bireyler veya korunan gruplar hakkındaki korku, nefret ve önyargıyı teşvik eden yanlış veya yanıltıcı içerikler
engelsk | Turkiska |
---|---|
protected | korunan |
groups | gruplar |
fear | korku |
about | hakkındaki |
or | veya |
individuals | bireyler |
misleading | yanıltıcı |
EN Right to be free from discrimination: You may freely exercise these privacy rights without fear of being denied goods or services
TR Ayrımcılık yapmama hakkı: Bu hakları mal veya hizmetlerden reddedilme korkusu yaşamadan serbestçe kullanabilirsiniz
Visar 35 av 35 översättningar