EN Please enter an email with the correct format example@example.com
{ссеарцх} на језику {лангфром} може се превести у следеће речи/фразе {лангто}:
EN Please enter an email with the correct format example@example.com
TR Lütfen example@example.com doğru biçimde bir e-posta girin
енглески језик | Турски |
---|---|
enter | girin |
posta | |
please | lütfen |
with | doğru |
EN Example #1 Abstract class example
TR Örnek 1 - Soyut sınıf örneği
енглески језик | Турски |
---|---|
abstract | soyut |
class | sınıf |
example | örneği |
EN Example #2 Abstract class example
TR Örnek 2 -Soyut sınıf örneği
енглески језик | Турски |
---|---|
abstract | soyut |
class | sınıf |
example | örneği |
EN Example #3 Example of an unhandled match expression
TR Örnek 3 - Başarısız eşleşme hatası örneği
енглески језик | Турски |
---|---|
example | örneği |
EN Please enter an email with the correct format example@example.com
TR Lütfen example@example.com doğru biçimde bir e-posta girin
енглески језик | Турски |
---|---|
enter | girin |
posta | |
please | lütfen |
with | doğru |
EN Please enter an email with the correct format example@example.com
TR Lütfen example@example.com doğru biçimde bir e-posta girin
енглески језик | Турски |
---|---|
enter | girin |
posta | |
please | lütfen |
with | doğru |
EN Example #1 Incremental hashing example
TR Örnek 1 - Ardışık aşlama örneği
енглески језик | Турски |
---|---|
example | örneği |
EN Example #11 Example of types being coerced into a type part of the union
TR Örnek 11 - Birleşimin bir tür parçasına zorlanan türlere örnek
енглески језик | Турски |
---|---|
part | parçası |
example | örnek |
a | bir |
EN The date you first select a paid plan will be the recurring billing date. For example: If you sign up for the first time on January 10, all future charges will be billed on the 10th of every month.
TR Ücretli bir planı ilk seçtiğiniz tarih, yinelenen fatura tarihi olacaktır. Örneğin: 10 Ocak'ta ilk kez kaydolursanız gelecekteki tüm ücretler her ayın 10'unda faturalandırılır.
енглески језик | Турски |
---|---|
select | seç |
billing | fatura |
time | kez |
future | gelecekteki |
month | ay |
paid | ücretler |
date | tarihi |
all | tüm |
plan | planı |
first | ilk |
will | olacaktır |
EN Example from the Hansard archive. Contains Parliamentary information licensed under the Open Parliament Licence v3.0
TR Hansard arşivinden örnek. Meclis bilgisi dahilinde meclis lisansı v3.0 ile yetkilendirilmiş
енглески језик | Турски |
---|---|
information | bilgisi |
example | örnek |
the | ile |
EN Tell us about this example sentence:
TR Bu örnek cümle ile ilgili yorumunuzu yazınız:
енглески језик | Турски |
---|---|
example | örnek |
this | bu |
about | ilgili |
us | ile |
EN The word in the example sentence does not match the entry word.
TR Örnek cümledeki kelime giriş yaptığınız kelime ile uyuşmamaktadır.
енглески језик | Турски |
---|---|
entry | giriş |
the | ile |
EN AccessibleEven when data is stored and preserved, this does not necessarily mean it is automatically accessible. Both researchers and machines may want to access the data, for example, for meta-analyses or other kinds of re-use.
TR ErişilebilirVeriler depolansa ve korunsa bile, bu, otomatik olarak erişilebilir durumda oldukları anlamına gelmez. Hem araştırmacılar hem de makineler meta analiz veya diğer yeniden kullanım türleri için verilere erişmek isteyebilir.
енглески језик | Турски |
---|---|
accessible | erişilebilir |
researchers | araştırmacılar |
other | diğer |
meta | meta |
re | yeniden |
this | bu |
use | kullanım |
data | analiz |
and | ve |
both | de |
of | in |
to access | erişmek |
automatically | otomatik olarak |
or | veya |
to | anlamına |
the | durumda |
for | için |
EN For example resources (e.g., antibodies, model organisms, and software) reported in the biomedical literature often lack sufficient detail to enable reproducibility or reuse.
TR Örneğin, biyomedikal literatürde rapor edilen kaynaklar (örn., antikorlar, model organizmalar ve yazılımlar) genellikle tekrarlanabilirlik veya yeniden kullanımı mümkün kılan yeterli detaydan yoksundur.
енглески језик | Турски |
---|---|
resources | kaynaklar |
model | model |
software | yazılımlar |
often | genellikle |
sufficient | yeterli |
enable | mümkün |
and | ve |
or | veya |
EN View an example of a recent Registered Report
TR Yakın zamanlı bir Kayıtlı Rapor örneğine göz atın
енглески језик | Турски |
---|---|
view | göz |
report | rapor |
registered | kayıtlı |
a | bir |
EN Unconscious Bias can negatively affect the publishing process in a number of ways, for example:
TR Bilinçsiz Önyargı yayıncılık sürecini olumsuz yönde etkileyebilir, örneğin:
енглески језик | Турски |
---|---|
unconscious | bilinçsiz |
publishing | yayıncılık |
process | sürecini |
of | in |
EN In some cases, for example where we see strong appetite for or take up of gold open access in a journal, we might assess the journal?s publication model accordingly.
TR Bazı durumlarda, örneğin bir dergideki altın açık erişim için güçlü bir talep ya da kullanım olduğunu görmemiz halinde, derginin yayınlama modelini buna uygun olarak değerlendirmeye alabiliriz.
енглески језик | Турски |
---|---|
cases | durumlarda |
gold | altın |
open | açık |
access | erişim |
journal | derginin |
model | modelini |
strong | güçlü |
some | bazı |
of | in |
a | bir |
in | da |
for | için |
EN For example, you should not, under any circumstances, provide your financial information (e.g., credit card or bank account numbers) to other individuals.
TR Örneğin, hiçbir koşulda, diğer kişilere mali bilgilerinizi (örneğin, kredi kartı veya banka hesap numaraları) vermemelisiniz.
енглески језик | Турски |
---|---|
credit | kredi |
other | diğer |
financial | mali |
or | veya |
account | hesap |
numbers | numaraları |
bank | banka |
any | bir |
EN As another example, we also use your data to help us map Locations (as defined below)
TR Başka bir örnek olarak, verilerinizi Konumları eşlememize yardımcı olması için de kullanırız (aşağıda tanımlandığı gibi)
енглески језик | Турски |
---|---|
another | başka |
example | örnek |
your data | verilerinizi |
help | yardımcı |
also | da |
locations | konumları |
as | gibi |
EN For example, we may use device signals to determine that a particular device is within a particular venue
TR Örneğin, belirli bir cihazın belirli bir mekanda olduğunu belirlemek için cihaz sinyallerini kullanabiliriz
енглески језик | Турски |
---|---|
device | cihaz |
is | olduğunu |
EN For example, we may use your data to protect against identity theft, prevent fraud or other criminal activity, claims or other liabilities
TR Örneğin, verilerinizi kimlik hırsızlığına karşı korumak, sahtekarlığı veya diğer suç faaliyetlerini, talepleri veya diğer yükümlülükleri önlemek için kullanabiliriz
енглески језик | Турски |
---|---|
other | diğer |
claims | talepleri |
your data | verilerinizi |
prevent | önlemek |
or | veya |
against | için |
EN You can collect your customer's information, for example, full name, address, phone number, e-mail, invoice number, invoice amount with this simple receipt template
TR Belirli Süreli İş Sözleşmesi, işçi ile işveren arasında belirli bir süre belirleyerek karşılıklı yapılan sözleşmedir
енглески језик | Турски |
---|---|
amount | bir |
with | ile |
EN If you have to use ActiveX extensions, for example for payment systems, it is better to use another browser for this purpose, and access only one specific source you know and trust.
TR Eğer ActiveX denetimlerini kullanmaya ihtiyac varsa, örneğin ödeme sistemleri ile çalışmak için, bunu diğer tarayıcılardan ve sadece belirli, güvenli site için yapmak gerekir.
енглески језик | Турски |
---|---|
systems | sistemleri |
browser | tarayıcı |
if | eğer |
payment | ödeme |
another | diğer |
and | ve |
have to | gerekir |
it | bunu |
to use | kullanmaya |
EN You can find out which provider we are working with for the point of purchase (for example our website, etc) you chose by looking at your transactional email or receipt.
TR İşlem e-postanıza veya makbuzunuza bakarak, seçtiğiniz satın alma noktası için hangi sağlayıcıyla çalıştığımızı (örneğin web sitemiz vb.) öğrenebilirsiniz.
енглески језик | Турски |
---|---|
provider | sağlayıcı |
website | web |
etc | vb |
point | noktası |
of | in |
for | için |
purchase | satın |
or | veya |
EN You can find out which provider we are working with for the point of purchase (for example our website, etc) you chose by looking at your transactional email or receipt
TR İşlem e-postanıza veya makbuzunuza bakarak, seçtiğiniz satın alma noktası için hangi sağlayıcıyla çalıştığımızı (örneğin web sitemiz vb.) öğrenebilirsiniz
енглески језик | Турски |
---|---|
provider | sağlayıcı |
website | web |
etc | vb |
point | noktası |
of | in |
for | için |
purchase | satın |
or | veya |
EN For example, You can unsubscribe from any marketing, newsletter, or other communication we may send you right form the email
TR Örneğin, size doğrudan e-postadan gönderebileceğimiz herhangi bir pazarlama, haber bülteni veya diğer iletişim aboneliğinizi iptal edebilirsiniz
енглески језик | Турски |
---|---|
marketing | pazarlama |
other | diğer |
communication | iletişim |
right | doğrudan |
send | e |
you can | edebilirsiniz |
or | veya |
any | herhangi |
the | size |
EN Reuse in developing countries is usually more effective than domestic recycling—there’s not much of a market for old cathode ray tube monitors in the US, for example, but they are reused in other countries.
TR Gelişmekte olan ülkelerde bir cihazın tekrar kullanımı, hanede yapılan geri dönüşümden daha etkilidir—her ne kadar ABD'de tüplü monitörler için bir pazar olmasa da, bu monitörler diğer ülkelerde hâlâ kullanılmakta.
EN For example, Wait But Why does a great job of using popups that convert well but stay on brand.
TR Örneğin, ‘Wait But Why’ iyi dönüşüm sağlayan ama marka üzerinde kalan açılır pencereler oluşturma konusunda başarılı bir iş çıkarıyor.
енглески језик | Турски |
---|---|
brand | marka |
but | ama |
well | iyi |
a | bir |
that | dönüşüm |
EN For example, if you sell gardening products, you might want to give away your best-selling product to one lucky subscriber as opposed to giving away a free iPad
TR Örneğin, bahçe ürünleri satıyorsanız, ücretsiz bir iPad vermek yerine en çok satan ürününüzü şanslı bir aboneye çekilişle hediye edebilirsiniz
енглески језик | Турски |
---|---|
ipad | ipad |
free | ücretsiz |
products | ürünleri |
a | bir |
to | e |
EN Stablecoins can be pegged to various kinds of assets, for example USD Coin (USDC), Paxos (PAX), and TrueUSD (TUSD) are tokens backed on a 1:1 ratio by money held in bank accounts
TR Sabit coinler, SD Coin (USDC), Paxos (PAX), ve TrueUSD (TUSD) gibi farklı türlerde varlıklara sabitlenebilir ve banka hesaplarında tutulan paralarla 1'e 1 oranında desteklenen tokenlardır
енглески језик | Турски |
---|---|
coin | coin |
backed | desteklenen |
bank | banka |
accounts | hesaplar |
various | farklı |
and | ve |
EN A prominent example is DAI, the stablecoin minted in the Maker DAO ecosystem.
TR Başlıca örneklerinden biri Maker DAO ekosisteminde çıkarılan sabit coin DAI'dır.
енглески језик | Турски |
---|---|
the | biri |
EN To take a simple example, an Ethereum user could create a smart contract to send a certain amount of ether to a friend on a certain date
TR Basit bir örnek verirsek, bir Ethereum kullanıcısı bir arkadaşına belli bir tarihte belli miktarda ether göndermek için bir akıllı kontrat yaratabilir
енглески језик | Турски |
---|---|
ethereum | ethereum |
contract | kontrat |
ether | ether |
smart | akıllı |
simple | basit |
user | kullanıcı |
example | örnek |
of | in |
amount | bir |
EN For example, you could use Binance Bridge to swap bitcoin (BTC) for BTCB (BEP20) tokens backed by BTC
TR Örneğin, BTC tarafından desteklenen BTCB (BEP20) tokenleri ile bitcoin (BTC) takas etmek için Binance Bridge'i kullanabilirsiniz
енглески језик | Турски |
---|---|
binance | binance |
swap | takas |
btcb | btcb |
backed | desteklenen |
by | tarafından |
bitcoin | bitcoin |
btc | btc |
EN A due diligence system helps importers and companies to identify risks of, for example, forced labour (UK Modern Slavery act) and illegal logging (EU timber regulation).
TR Burada devreye giren durum tespiti, ithalatçıların ve şirketlerin zorla çalıştırma (Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası) ve yasa dışı madde ticareti (AB kereste yönetmeliği) gibi riskleri tespit etmesine yardımcı olur.
енглески језик | Турски |
---|---|
helps | yardımcı olur |
risks | riskleri |
modern | modern |
eu | ab |
regulation | yönetmeliği |
companies | şirketlerin |
act | yasası |
and | ve |
a | yardımcı |
to | etmesine |
identify | tespit |
of | gibi |
EN In fact, members of any sector (for example agriculture, industry, municipalities or airports) can apply for certification.
TR Esasında, her sektör üyesi (örneğin tarım, endüstri, belediyeler veya hava limanları) bu sertifikasyona başvurabilir.
енглески језик | Турски |
---|---|
agriculture | tarım |
or | veya |
EN In case of any of the data was lost (if you cleared cookies, for example), it can be recovered and then reset and reused.
TR Verilerden herhangi birinin kaybolması durumunda (örneğin, cookies'i temizlediyseniz), kurtarılabilir ve ardından sıfırlanabilir ve yeniden kullanılabilir.
енглески језик | Турски |
---|---|
in case of | durumunda |
of | in |
and | ve |
any | herhangi |
then | ardından |
EN For example, this data is marked as "bcde" in Base64. Then in the background Evercookie accesses the following URLs:
TR Örneğin, bu veriler Base64'te "bcde" olarak işaretlenmiştir. Ardından arka planda Evercookie aşağıdaki URL'lere erişir:
енглески језик | Турски |
---|---|
data | veriler |
this | bu |
the | aşağıdaki |
then | ardından |
EN On an urban light-rail project, for example, Norconsult is using a VR game experience to get feedback from tram drivers to optimize the design of traffic lanes for bikes and emergency vehicles
TR Örneğin, bir kentsel hafif raylı sistem projesinde, Norconsult, bisiklet ve acil durum araçları için trafik şeritlerinin tasarımını optimize etmek amacıyla tramvay sürücülerinden geri bildirim almak için VR oyun deneyimini kullanıyor
енглески језик | Турски |
---|---|
urban | kentsel |
experience | deneyimini |
traffic | trafik |
emergency | acil durum |
vehicles | araçlar |
light | hafif |
bikes | bisiklet |
using | kullanıyor |
feedback | geri bildirim |
and | ve |
optimize | optimize |
to | geri |
for | için |
of | in |
EN For example, for source PDF file Damaged.pdf, the default name for the fixed file will be Damaged_fixed.pdf
TR Örneğin, kaynak için PDF dosya Hasarlı.pdf, sabit dosyanın varsayılan adı Hasarlı_ Düzeltilmiş olacaktır.pdf
енглески језик | Турски |
---|---|
source | kaynak |
damaged | hasarlı |
default | varsayılan |
fixed | sabit |
file | dosya |
name | adı |
for | için |
will | olacaktır |
EN For example, for source Word file Damaged.docx, the default name for the fixed file will be Damaged_fixed.doc
TR Örneğin, Damaged.docx kaynak Word dosyası için, sabit dosyanın varsayılan adı Damaged_fixed.doc olacaktır
енглески језик | Турски |
---|---|
source | kaynak |
docx | docx |
default | varsayılan |
fixed | sabit |
doc | doc |
word | word |
file | dosyası |
name | adı |
for | için |
will | olacaktır |
EN Start a brokerage business offering Crypto CFD trading (MT5). A crypto brokerage allows you to offer your clients a range of crypto-related services including CFDs so they can speculate on the price of Bitcoin or Ethereum for example.
TR Kripto CFD işlemleri (MT5) sunan brokerlik şirketinizi başlatın. Kripto brokerlik bir grup kripto ilişkili hizmetlerden, CFD gibi, faydalanarak Bitcoin veya Ethereum fiyatlarında spekülasyon yapmanıza olanak tanır.
енглески језик | Турски |
---|---|
business | iş |
cfd | cfd |
bitcoin | bitcoin |
ethereum | ethereum |
crypto | kripto |
offering | sunan |
or | veya |
a | bir |
EN For example, a transaction with 1 output is assumed to be 1 payment, and a transaction with 10 outputs is assumed to be 9 payments
TR Örneğin, 1 çıktısı olan bir işlemin, 1 ödeme olduğu varsayılırken, 10 çıktısı olan bir işlemin 9 ödeme olduğu varsayılır
енглески језик | Турски |
---|---|
is | olduğu |
payment | ödeme |
EN This methodology can be improved, for example by detecting and removing payments from transactions consolidating UTXOs or entities moving funds from cold to hot storage.
TR Bu yöntem, örneğin, UTXO'ları konsolide eden işlemlerden ya da parasını soğuk depodan sıcak depoya taşıyan kuruluşlardan gelen ödemeler tespit edilip çıkarılarak daha da sağlıklı bir hale getirilebilir.
енглески језик | Турски |
---|---|
detecting | tespit |
cold | soğuk |
hot | sıcak |
payments | ödemeler |
this | bu |
and | gelen |
EN For example, if you transcribe a video file that is 52 minutes, you will only be charged for 52 minutes, not a full hour.
TR Örneğin, 52 dakika olan bir video dosyasını yazarsanız, tam bir saat değil, yalnızca 52 dakika ücretlendirilirsiniz.
енглески језик | Турски |
---|---|
video | video |
minutes | dakika |
full | tam |
only | yalnızca |
file | dosyasını |
not | değil |
EN For example, a 30 minute file has a typical turnaround time of roughly 5 minutes; an hour-long file will roughly take 10 minutes.
TR Örneğin, 30 dakikalık bir dosya yaklaşık 5 dakika tipik bir dönüş süresi vardır; bir saat uzunluğunda dosya kabaca 10 dakika sürer.
енглески језик | Турски |
---|---|
file | dosya |
typical | tipik |
minutes | dakika |
of | in |
for | yaklaşık |
EN Here is one example of a time log.
TR Burada bir zaman günlüğü örneği.
енглески језик | Турски |
---|---|
time | zaman |
example | örneği |
here | burada |
a | bir |
EN We could also seek guidance from our higher power (for example, through prayer or meditation).
TR Ayrıca daha yüksek gücümüzden (örneğin dua veya meditasyon yoluyla) rehberlik isteyebiliriz.
енглески језик | Турски |
---|---|
guidance | rehberlik |
power | gücü |
meditation | meditasyon |
also | ayrıca |
or | veya |
higher | daha yüksek |
for | daha |
through | yoluyla |
EN When inappropriate behavior occurs, the chair can read a statement out to the whole meeting, for example: “We need ITAA to be a safe place for us all to recover
TR Uygunsuz bir davranış ortaya çıktığında, başkan tüm toplantıya bir bildiri okuyabilir, örneğin: “ITAA'nın hepimizin iyileşmesi için güvenli bir yer olmasına ihtiyacımız var
EN For example, get notifications via Slack everytime your form is submitted or do more complex integrations such as creating an invoice for your sales on Quickbooks
TR Örneğin, formunuz her gönderildiğinde Slack aracılığıyla bildirim alın veya satışlarınız için Quickbooks üzerinden fatura oluşturmak gibi daha karmaşık entegrasyonlar yapın
енглески језик | Турски |
---|---|
notifications | bildirim |
complex | karmaşık |
integrations | entegrasyonlar |
sales | satış |
is | oluşturmak |
or | veya |
get | alın |
more | daha |
do | yapın |
for | için |
as | gibi |
EN You can customize the URL of the form in order to make it easier to find on internet, for example: forms.app/yourusername/jobapplicationform You can change privacy settings any time.
TR İnternette bulmayı kolaylaştırmak için formun URL'sini özelleştirebilirsiniz, örneğin: forms.app/yourusername/jobapplicationform Gizlilik ayarlarını istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
енглески језик | Турски |
---|---|
easier | kolaylaştırmak |
app | app |
privacy | gizlilik |
time | zaman |
you can change | değiştirebilirsiniz |
of | in |
you | de |
settings | ayarlarını |
Приказује се 50 од 50 превода