EN Other export products are crab, fish and fish products, leathers and fur
EN Other export products are crab, fish and fish products, leathers and fur
TR Diğer ihracat ürünleri ise yengeç, balık ve balık ürünleri, deriler ve kürktür
Anglisht | turk |
---|---|
other | diğer |
export | ihracat |
fish | balık |
and | ve |
products | ürünleri |
EN Non-fillets , Frozen Fish, Crustaceans, Processed Crustaceans, Fish Fillets and Fishing Vessels.
TR Sigara fileto Dondurulmuş Balık, Kabuklular, İşlenmiş Kabuklular, Balık Fileto ve Balıkçılık Gemilerdir.
Anglisht | turk |
---|---|
fish | balık |
and | ve |
EN Our oceans greatest problem is systematic overfishing. That’s why it’s important to buy only local and sustainable fish. If you would like to give the oceans a breather, the best thing you can do is completely forego eating fish.”
TR Denizlerimizin en büyük sorunu sistematik balık avcılığı. Bu nedenle sadece yerelde ve sürdürülebilir balıkçılıktan gelen balıkları tüketmek gerek. Denizlerin soluklanmasını isteyenleri en iyisi balıktan vazgeçmeli.”
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN 4 places including Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys
TR 4 mekan Zucker's Bagels & Smoked Fish, Zucker's Bagels & Smoked Fish, Sadelle's, Kossar's Bialys dahil
Anglisht | turk |
---|---|
places | mekan |
including | dahil |
EN "Fish soup, crab cake, tuna steak (none of which I can pronounce in French but didn't matter because our waiter spoke at LEAST 5 languages) + wine...probably my favorite meal in Europe so far."
TR "Soğuk bir günde gelip balık çorbası için. Ya da istediğininizi yiyin için. Fiyatlar makul.mekan iyi."
Anglisht | turk |
---|---|
in | da |
fish | balık |
at | iyi |
of | in |
because | için |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN Since three sides of the territory of the country are surrounded by sea and open sea fishing is done, fish are being hunted to be exported
TR Ülke topraklarının üç tarafı denizle çevrili olduğundan ve açık deniz balıkçılığı yapıldığı için, ihraç edilecek kadar balık avlanmaktadır
Anglisht | turk |
---|---|
sea | deniz |
open | açık |
fish | balık |
and | ve |
of | in |
to | için |
EN Restaurant Cafe Sauce Gourmet Chinese food Korean food Thai food French food Japanese food Japan Japanese Japanese restaurant Sushi bar Asian food Asian Seafood Red Circle Fish Sushi
TR Restoran Kafe Sos Gurme Çin yemeği Kore yemeği Thai yemeği Fransız yemeği Japon yemeği Japonya Japonca Japon restoranı Suşi barı Asya yemeği Asya Deniz ürünleri Kırmızı Daire Balık Suşi
Anglisht | turk |
---|---|
gourmet | gurme |
korean | kore |
french | fransız |
japan | japonya |
asian | asya |
seafood | deniz ürünleri |
circle | daire |
fish | balık |
red | kırmızı |
bar | bar |
japanese | japon |
restaurant | restoran |
cafe | kafe |
EN Living the future: herbs and fish, fresh from the shopping-market roof – a vision that is already being built
TR Yaşanan gelecek: Bir süpermarketin çatısında üretilen baharat bitkileri ve balıklar… Gerçekleşmekte olan bir vizyon.
EN Fish Lake Resort Website Template
TR Eğitim Ve Koçluk Web Sitesi Şablonu
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN Nutmeg, Non-Fillet Fresh Fish, Wheat Flours, Toilet Paper and Other Fruits.
TR Küçük Hindistan cevizi, Sigara fileto Taze Balık, Buğday Flours, Tuvalet kâğıdı ve diğer Meyvelerdir.
Anglisht | turk |
---|---|
fresh | taze |
fish | balık |
wheat | buğday |
other | diğer |
and | ve |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN In partnership with Oceanus AC, we’re working to protect the Mesoamerican Reef, home to more than 500 fish species, mangroves and seagrass.
TR Oceanus AC ile işbirliği halinde, 500‘den fazla balık türüne, mangrovlara ve deniz yosunlarına yuva durumunda olan Mesoamerican Mercan Adasını korumak için çalışıyoruz.
Anglisht | turk |
---|---|
partnership | işbirliği |
working | iş |
fish | balık |
were | ne |
and | ve |
in | halinde |
to | için |
species | tür |
more | fazla |
with | ile |
EN Living the future: herbs and fish, fresh from the shopping-market roof – a vision that is already being built
TR Yaşanan gelecek: Bir süpermarketin çatısında üretilen baharat bitkileri ve balıklar… Gerçekleşmekte olan bir vizyon.
EN Jewellery made from fish skin and bags from garbage – consumers want more sustainability in fashion. The industry is reacting with creative solutions.
TR Balık derisinden üretilen takılar ve atıktan yapma çantalar... Tüketiciler daha sürdürülebilir bir moda istiyorlar. Sektör bu arzuyu yaratıcı çözümlerle karşılıyor.
Anglisht | turk |
---|---|
fish | balık |
consumers | tüketiciler |
sustainability | sürdürülebilir |
fashion | moda |
industry | sektör |
creative | yaratıcı |
solutions | çözümlerle |
and | ve |
more | daha |
EN Jewellery made from fish skin, clothing from milk fibres and bags from plastic waste are conquering the market
TR Balık derisinden yapma takılar, süt lifinden üretilen giysiler ve plastik atıktan imal edilmiş çantalar piyasayı fethediyor
Anglisht | turk |
---|---|
fish | balık |
milk | süt |
and | ve |
plastic | plastik |
EN The sturgeon is a fish and it is a source of caviar, as wealthy connoisseurs can doubtless confirm
TR Mersin balıklarının havyar üretiminde kullanıldığını damak zevkine düşkün ve bütçesi geniş gurmeler bilir
Anglisht | turk |
---|---|
and | ve |
of | nın |
EN But it is not well known generally, even though this giant fish can grow to 3.5 metres in length and weigh up to 300 kilos
TR Fakat bu ilgi dışında 3,5 metre uzunluğa ve 300 kilo ağırlığa ulaşabilen bu balıklar pek bilinmez
Anglisht | turk |
---|---|
and | ve |
this | bu |
but | fakat |
EN In Germany it has become almost extinct, and great efforts are being made to re-establish the fish in the Oder and Elbe
TR Almanya’da soyu neredeyse tükenmiş olan bayağı mersinlerin Oder ve Elbe nehirlerine yeniden yerleşmeleri için büyük çabalar sarf ediliyor
Anglisht | turk |
---|---|
almost | neredeyse |
great | büyük |
elbe | elbe |
re | yeniden |
and | ve |
are | olan |
to | için |
EN In one of the largest renaturation projects in the Frankfurt region, one former branch of the river is to be reactivated as a sanctuary for fish and amphibians by 2020
TR Frankfurt bölgesinin yeniden doğallaştırılmasına yönelik projelerin en büyüklerinden biri olan projeyle, 2020 yılına kadar nehrin eski kollarından biri, balıkların ve sürüngenlerin geri çekilme alanı olarak yeniden canlandırılacak
Anglisht | turk |
---|---|
frankfurt | frankfurt |
region | alan |
former | eski |
largest | en |
and | ve |
to | geri |
a | olan |
EN St Lucia, the Swedish queen of lights, has announced her visit, and Father Christmas has his own house in Stade, the historical wooden crane at the Fish Market
TR İsveçli Işıkların Kraliçesi Azize Lucia ziyarete geleceğini bildirmiş ve balık pazarındaki tarihi ahşap vinç Noel Baba’nın Stade’deki kendi eviymiş
Anglisht | turk |
---|---|
christmas | noel |
historical | tarihi |
wooden | ahşap |
fish | balık |
market | pazar |
and | ve |
EN Unusual architecture and a fish farm on the roof
TR Sıra dışı bir mimari ve çatıda balık üretimi
Anglisht | turk |
---|---|
architecture | mimari |
fish | balık |
and | ve |
a | bir |
EN Customers can expect a wide range of fresh, regional goods – from fruit and vegetables sourced from neighbourhood farmers, to meat, fish and herbs from the rooftop.
TR Müşteriler ise bölgesel taze malları içeren bir mal çeşidi bekliyor: yakındaki çiftçide üretilen meyve sebzeden ete ve çatıda üretilmiş balık ve baharat bitkilerine kadar.
Anglisht | turk |
---|---|
customers | müşteriler |
regional | bölgesel |
fresh | taze |
goods | mal |
fruit | meyve |
fish | balık |
and | ve |
the | ise |
a | bir |
of | içeren |
to | kadar |
EN Developed in Germany, this method combines fish farming and vegetable cultivation
TR Almanya’da geliştirilmiş olan sistem, balık yetiştiriciliğiyle sebze yetiştiriciliğini bir araya getiriyor
Anglisht | turk |
---|---|
fish | balık |
developed | geliştirilmiş |
this | olan |
EN The idea behind it is that water from fish farming can be reused for growing plants, whose roots hang directly in the water
TR Sistemin dayandığı fikir: balık yetiştiriciliğinde kullanılan suyun, kökleri doğrudan suda bulunan bitkiler için yeniden kullanılması
Anglisht | turk |
---|---|
idea | fikir |
fish | balık |
directly | doğrudan |
is | bulunan |
the | kullanılan |
for | için |
EN The increase in carbon dioxide is making the water more acidic and rising water temperatures are endangering the habitats of countless species of fish and corals.
TR Karbondioksit düzeyinin yükselmesi suda asit seviyesini artıyor, artan su ısısı da sayısız balığın ve mercanın yaşam ortamını tehdit ediyor.
Anglisht | turk |
---|---|
water | su |
rising | artan |
of | ın |
countless | sayısız |
in | da |
and | ve |
EN "Fish soup, crab cake, tuna steak (none of which I can pronounce in French but didn't matter because our waiter spoke at LEAST 5 languages) + wine...probably my favorite meal in Europe so far."
TR "Soğuk bir günde gelip balık çorbası için. Ya da istediğininizi yiyin için. Fiyatlar makul.mekan iyi."
Anglisht | turk |
---|---|
in | da |
fish | balık |
at | iyi |
of | in |
because | için |
EN "Fish soup, crab cake, tuna steak (none of which I can pronounce in French but didn't matter because our waiter spoke at LEAST 5 languages) + wine...probably my favorite meal in Europe so far."
TR "Soğuk bir günde gelip balık çorbası için. Ya da istediğininizi yiyin için. Fiyatlar makul.mekan iyi."
Anglisht | turk |
---|---|
in | da |
fish | balık |
at | iyi |
of | in |
because | için |
EN "Fish soup, crab cake, tuna steak (none of which I can pronounce in French but didn't matter because our waiter spoke at LEAST 5 languages) + wine...probably my favorite meal in Europe so far."
TR "Soğuk bir günde gelip balık çorbası için. Ya da istediğininizi yiyin için. Fiyatlar makul.mekan iyi."
Anglisht | turk |
---|---|
in | da |
fish | balık |
at | iyi |
of | in |
because | için |
Po shfaq 50 nga 50 përkthime