TR O halde neden korkuyorum ki? Büyük Britanya’da gerçekleşen şeyden, ve hatta bizzat Brexit’e neden olanları bile şaşırtan şeyden: Riskli bir kumar oynadılar; ve tesadüfen kazandılar
Prevedi "her şeyden önce" v angleščina
Prikaz 50 od 50 prevodov fraze "her şeyden önce" iz Turški v angleščina
Prevodi her şeyden önce
"her şeyden önce" v Turški je mogoče prevesti v naslednjih angleščina besed/besednih zvez:
Prevod Turški v angleščina od her şeyden önce
Turški
angleščina
EN So what am I still afraid of? Of what happened in Britain, and what even amazed the instigators of Brexit themselves: they opted for a high-risk bet, and then just happened to win
| Turški | angleščina |
|---|---|
| büyük | high |
| britanya | britain |
TR Her şeyden önce, yeni piktogram grafiğinize başlamadan önce sayısal verilerinize sahip olmanız gerekir. Hangi sayıları görsel olarak temsil ediyorsunuz?
EN First things first, you need to have your numerical data before getting started on your new pictogram chart. What numbers are you visually representing?
TR Mimarlık kültürünün yaygınlaşması her şeyden önce kolaylıkla kullanılabilen bir bilgi sunma aracını gerektiriyordu
EN The expansion of architectural culture required, above all, a means of providing information that could be easily used
| Turški | angleščina |
|---|---|
| her | all |
| bilgi | information |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Her şeyden önce, herkes için yaşamı daha sağlıklı ve daha mutlu kılmak en iyi yaptığımız şeydir. Ve bunu, Swiss konukseverliği ve sağlık için Alplere özgü yaklaşımla yaparız.
EN After all, making life healthier and happier for everyone is what we do best. And, we do this through our Swiss hospitality and Alpine approach to well-being.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| sağlıklı | healthier |
| yaptığımız | we do |
| sağlık | well-being |
TR Enerji dönüşümünde Almanya, yeşil hidrojene bel bağlıyor. Hidrojenin her şeyden önce uluslararası ortaklarca üretilmesi öngörülüyor.
EN Germany is relying on green hydrogen in the energy transition. It is to be produced primarily by international partners.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| enerji | energy |
| almanya | germany |
| yeşil | green |
| uluslararası | international |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Burası, her şeyden önce dinlenme ve derin bir sükunet yeridir - bu kadar güzel bir destinasyon tüm dikkati vermeyi gerektirir.
EN This is a place of rest and deep tranquility, after all—a destination this beautiful requires full attention.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| dinlenme | rest |
| derin | deep |
| bu | this |
| güzel | beautiful |
| destinasyon | destination |
| gerektirir | requires |
TR Enerji dönüşümünde Almanya, yeşil hidrojene bel bağlıyor. Hidrojenin her şeyden önce uluslararası ortaklarca üretilmesi öngörülüyor.
EN Germany is relying on green hydrogen in the energy transition. It is to be produced primarily by international partners.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| enerji | energy |
| almanya | germany |
| yeşil | green |
| uluslararası | international |
TR Bu pandeminin getirdiği yeni güçlükler ne oldu? Her şeyden önce seyahat imkanlarının bu denli kısıtlanmış olması önemli bir güçlük teşkil etti
EN To what extent did the pandemic constitute a new challenge? Above all, to the extent that travel was so severely restricted
| Turški | angleščina |
|---|---|
| yeni | new |
| ne | what |
| oldu | was |
| her | all |
| seyahat | travel |
TR Almanya’da çalışmak ve kariyer yapmak isteyen nitelikli yabancı adayların her şeyden önce bir yol göstericiye ihtiyaçları var
EN Anyone who wants to work as a specialist from abroad in Germany and make a career here has to find his way around first
| Turški | angleščina |
|---|---|
| almanya | germany |
| kariyer | career |
| yol | way |
TR İnovasyon gücünü nasıl anlatıyorsunuz? Öğretimde her şeyden önce bir temel duruş aşılıyorum
EN How do you teach innovativeness? When I'm teaching, I focus on a basic attitude
| Turški | angleščina |
|---|---|
| temel | basic |
TR Ardından, her şeyden önce sezgisel ve kullanıcı dostu bir SERP denetleyicisi aramak isteyeceksiniz
EN Next, you’ll want to look for a SERP checker that is intuitive and user-friendly above all else
| Turški | angleščina |
|---|---|
| sezgisel | intuitive |
| kullanıcı | user |
| dostu | friendly |
| serp | serp |
TR Her şeyden önce, ihtiyaçlarınıza göre ne kadar ödeyeceğinizi seçmenize olanak tanıyan çok daha uygun bir fiyatlandırma planımız var.
EN First of all, we have a much more affordable pricing scheme that will allow you to choose how much you pay based on your needs.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| uygun | affordable |
| fiyatlandırma | pricing |
TR Twitter'da yok musun? Kaydol, ilgini çeken olayları takip et ve her şeyden sıcağı sıcağına haberdar ol.
EN Not on Twitter? Sign up, tune into the things you care about, and get updates as they happen.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| yok | not |
TR Bu kadar toplum ruhu yetmedi mi? YouTube sayfamızdan, Instagram, ya da Twitter hesabımızdan maceralarımızı takip edebilir veya bültenimize abone olarak, her şeyden haberdar olabilirsin.
EN Want some more community spirit? Keep up on our YouTube channel, Instagram, or Twitter for all the latest inside-out adventures—or sign up for our newsletter and always be in-the-know.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| toplum | community |
| youtube | youtube |
| veya | or |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Bu kadar toplum ruhu yetmedi mi? YouTube sayfamızdan, Instagram, ya da Twitter hesabımızdan maceralarımızı takip edebilir veya bültenimize abone olarak, her şeyden haberdar olabilirsin.
EN Want some more community spirit? Keep up on our YouTube channel, Instagram, or Twitter for all the latest inside-out adventures—or sign up for our newsletter and always be in-the-know.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| toplum | community |
| youtube | youtube |
| veya | or |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Amacımız en iyi değeri sunmak ve sunduğumuz her şeyden tümüyle yararlanmanıza yardımcı olmaktır
EN Our goal is to offer you the best value and help you enjoy the full experience of all that we have to offer
| Turški | angleščina |
|---|---|
| değeri | value |
| ve | and |
TR Sanayimiz yakın gelecekte bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yetenek kıtlığıyla karşılaşacağı için bu, her şeyden daha önemlidir
EN This is more important than ever as our industry faces future skills shortages in science, technology, engineering and maths
| Turški | angleščina |
|---|---|
| gelecekte | future |
TR Birincisi zor ve hızlı, her şeyden bir anda vazgeçiliyor
EN The first is hard, and fast, everything is given up all at once
| Turški | angleščina |
|---|---|
| zor | hard |
| hızlı | fast |
| her | all |
TR Bu nedenle çıplaklıktan, kötülükten, iticilikten, uygunsuzluktan ve siteyi keşfederken hoşunuza gitmeyecek her şeyden kaçının
EN So steer away from naked people, mean-ness, gross-ness, inappropriate-ness and anything else that you wouldn't want to see when you're exploring
TR Bu nedenle çıplaklıktan, kötülükten, iticilikten, uygunsuzluktan ve siteyi keşfederken hoşunuza gitmeyecek her şeyden kaçının
EN So steer away from naked people, mean-ness, gross-ness, inappropriate-ness and anything else that you wouldn't want to see when you're exploring
TR Bu nedenle çıplaklıktan, kötülükten, iticilikten, uygunsuzluktan ve siteyi keşfederken hoşunuza gitmeyecek her şeyden kaçının
EN So steer away from naked people, mean-ness, gross-ness, inappropriate-ness and anything else that you wouldn't want to see when you're exploring
TR Bazen büyük özellikler küçük paketler halinde gelir ve burda da tam olarak bu yaşanıyor. Hiçbir şeyden eksik kalmamak için hem ABD hem de Avrupa modellerini söküyoruz:
EN Sometimes big specs come in small packages, and that's certainly the case here. We grabbed both the US and EU models so as not to miss anything:
| Turški | angleščina |
|---|---|
| bazen | sometimes |
| büyük | big |
| küçük | small |
| paketler | packages |
| gelir | come |
| hiçbir | anything |
| abd | us |
| avrupa | eu |
| modellerini | models |
TR Uğraştığınız şeyden tab ile çıkmak yerine bırakın klavyeniz size önemli detayları göstersin.
EN Avoid tabbing out of what you're doing, and instead let your keyboard show you the important details.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| size | you |
| önemli | important |
| detayları | details |
TR Beni Amway'e çeken şey geleceğiniz üzerinde sahip olduğunuz özgürlük ve kontrol oldu. Artık hayatıma ve amaçlarıma uyan bir düzenim var ve yaptığım şeyden gurur duyuyorum.
EN What appealed to me about Amway was the freedom and the control you have over your future. I have a routine now that fits with my life and my goals and I'm proud of what I'm doing.
| Turški | angleščina |
|---|---|
| beni | me |
| amway | amway |
| özgürlük | freedom |
| kontrol | control |
| artık | now |
| gurur | proud |
| hayatı | life |
TR Bazen büyük özellikler küçük paketler halinde gelir ve burda da tam olarak bu yaşanıyor. Hiçbir şeyden eksik kalmamak için hem ABD hem de Avrupa modellerini söküyoruz:
EN Sometimes big specs come in small packages, and that's certainly the case here. We grabbed both the US and EU models so as not to miss anything:
| Turški | angleščina |
|---|---|
| bazen | sometimes |
| büyük | big |
| küçük | small |
| paketler | packages |
| gelir | come |
| hiçbir | anything |
| abd | us |
| avrupa | eu |
| modellerini | models |
Prikaz 50 od 50 prevodov
Podobni prevodi
her şeyden önce şeyden önce sezgisel hidrojenin her şeyden şeyden gerçekleşen şeyden şeyden daha önemlidir uğraştığınız şeyden tab basit bir şeyden şeyden sıcağı sıcağına şeyden eksik kalmamak her şeyin her her günün her her birimiz her önce hizmetlerimizi kullanmadan önce girmeden önce önce de belirttiğimiz önce hiç olmadığı zamanından önce planlayın yatmadan önce yaptığınız yıl önce bugün i̇ki yıl önce işlem yapmadan önce karar vermeden önce önce benzeri görülmemiş önce çok sayıda önce genişliği önce çalıştırılması iki önce sunduğumuz günlük ama önce yaratıcı önce evlenmiş ya müşteriler daha önce önce çalışanlar ilerleme müşterilerin daha önce önce iptal edildiği almadan önce inceleyebilmesi önce yalnızca teknik gemiye yüklenmeden önce önce simge tasarımınızı değişiklikler inşaattan önce neyin önce onarılacağına hareketinden önce açıklama bitiminden önce gönderilmelidir almadan önce oyunu yüklemeden önce dolandırıcılık kullanmadan önce cildinizin bulmadan önce bile yayınlamadan önce eklentilere kodundan önce başlatıldıkları kullanmadan önce belgeleri
Arabska
Francoski
Indonezijski
Italijanski
Japonski
Kitajski
Korejski
Nemško
Nizozemski
Poljski
Portugalščina
Ruski
Tajski
Vietnamski
angleščina
Švedski
španski