EN 8.9.1. Tourism direct GDP as a proportion of total GDP and in growth rate 8.9.2. Number of jobs in tourism industries as a proportion of total jobs and growth rate of jobs, by sex
EN 8.9.1. Tourism direct GDP as a proportion of total GDP and in growth rate 8.9.2. Number of jobs in tourism industries as a proportion of total jobs and growth rate of jobs, by sex
TR 8.9.1. Turizmin toplam GSYH ve büyüme hızının bir oranı olarak GSYH'ya etkisi 8.9.2. Cinsiyete göre, toplam istihdamın ve istihdam büyüme hızının bir oranı olarak turizm sektörlerindeki iş sayısı
angleščina | Turški |
---|---|
tourism | turizm |
growth | büyüme |
rate | oranı |
and | ve |
by | göre |
total | toplam |
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN “The faster new hires feel welcome and prepared for their jobs, the faster they will be able to successfully contribute to the firm’s mission”
TR “Yeni işe alınan kişiler iyi bir şekilde karşılandıklarını ve işlerine hazır olduklarını hissettikleri zaman, firmanın misyonuna daha hızlı bir şekilde katkıda bulunuyorlar”
EN That’s how we feel at Sonix and it’s something that we want all of our customers to feel as well — a sense of wonder and accomplishment.
TR Sonix'te de böyle hissediyoruz ve bu, tüm müşterilerimizin de hissetmesini istediğimiz bir şey — merak ve başarı duygusu.
EN If we feel comfortable, we could reach out directly to the person who acted inappropriately, letting them know how their behavior made us feel, and make a request that they change their behavior moving forward.
TR Kendimizi rahat hissedersek, uygunsuz davranan kişiye doğrudan ulaşabilir, davranışlarının bize nasıl hissettirdiğini bildirebilir ve ileride davranışlarını değiştirmeleri için talepte bulunabiliriz.
angleščina | Turški |
---|---|
comfortable | rahat |
directly | doğrudan |
inappropriately | uygunsuz |
behavior | davranış |
to the person | kişiye |
and | ve |
us | bize |
out | de |
how | nasıl |
EN I feel alive and in communion with the world and my life, and I feel I spend my time in ways that align with my values and bring about a positive impact in the lives of others and of myself
TR Kendimi canlı ve dünyayla ve hayatımla bütünlük içinde hissediyorum ve zamanımı değerlerime uygun ve başkalarının ve kendimin hayatlarında olumlu bir etki yaratan şekillerde harcadığımı hissediyorum
angleščina | Turški |
---|---|
time | zaman |
bring | de |
positive | olumlu |
impact | etki |
alive | canlı |
and | ve |
others | başkaları |
life | hayat |
with | uygun |
in | içinde |
EN Help newcomers feel safe, welcome and valued as a human being, no matter how badly they might feel trapped inside their internet and technology addiction
TR Yeni gelenlerin, internet ve teknoloji bağımlılıklarının içinde ne kadar sıkışıp kalmış hissederlerse hissetsinler, kendilerini güvende, hoş karşılanmış ve bir insan olarak değerli hissetmelerine yardımcı olun
angleščina | Turški |
---|---|
valued | değerli |
human | insan |
internet | internet |
technology | teknoloji |
matter | ne |
inside | iç |
help | yardımcı |
and | ve |
as | olarak |
EN That’s how we feel at Sonix and it’s something that we want all of our customers to feel as well — a sense of wonder and accomplishment.
TR Sonix'te de böyle hissediyoruz ve bu, tüm müşterilerimizin de hissetmesini istediğimiz bir şey — merak ve başarı duygusu.
EN I need to let you know that I feel I am at my emotional capacity and I don’t feel able to hold space for discussing this topic further.”
TR Duygusal kapasitemde olduğumu hissettiğimi ve bu konuyu daha fazla tartışmak için yer tutamayacağımı bilmenizi isterim."
angleščina | Turški |
---|---|
emotional | duygusal |
and | ve |
this | bu |
EN If we feel comfortable, we could reach out directly to the person who acted inappropriately, letting them know how their behavior made us feel, and make a request that they change their behavior moving forward.
TR Kendimizi rahat hissedersek, uygunsuz davranan kişiye doğrudan ulaşabilir, davranışlarının bize nasıl hissettirdiğini bildirebilir ve ileride davranışlarını değiştirmeleri için talepte bulunabiliriz.
angleščina | Turški |
---|---|
comfortable | rahat |
directly | doğrudan |
inappropriately | uygunsuz |
behavior | davranış |
to the person | kişiye |
and | ve |
us | bize |
out | de |
how | nasıl |
EN Help newcomers feel safe, welcome and valued as a human being, no matter how badly they might feel trapped inside their internet and technology addiction
TR Yeni gelenlerin, internet ve teknoloji bağımlılıklarının içinde ne kadar sıkışıp kalmış hissederlerse hissetsinler, kendilerini güvende, hoş karşılanmış ve bir insan olarak değerli hissetmelerine yardımcı olun
angleščina | Turški |
---|---|
valued | değerli |
human | insan |
internet | internet |
technology | teknoloji |
matter | ne |
inside | iç |
help | yardımcı |
and | ve |
as | olarak |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN Do employees feel that they are adequately compensated? Does the benefits package match the needs of the staff? Are there perks and benefits they would like to see? Do employees feel that their efforts are being recognized and appreciated?
TR Çalışanlarınız uygun ücreti aldığını düşünüyor mu? Menfaat paketi personelin ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Almak istedikleri yan ödeme ve haklar var mı? Çalışanlarınız çabalarının görülüp takdir edildiğini hissediyor mu?
angleščina | Turški |
---|---|
package | paketi |
match | uygun |
appreciated | takdir |
needs | ihtiyaçlarını |
and | ve |
the | var |
EN In an increasingly competitive environment, it can be challenging to find the best candidates for healthcare jobs
TR Rekabet seviyesinin giderek arttığı bir ortamda, sağlık işleri için en iyi adayların bulunması zor olabilmektedir
angleščina | Turški |
---|---|
healthcare | sağlık |
competitive | rekabet |
best | en |
the | giderek |
EN Products that can be repaired, should be repaired. Refurbished cell phones can be sold to someone new. Repaired computers bridge the digital divide. Even better, repair jobs are local. They won’t ever be shipped overseas.
TR Onarılabilecek ürünler onarılmalıdır. Yenilenmiş cep telefonları yeni birine satılabilir. Onarılan bilgisayarlar dijital uçurumu kapatır. Daha da iyisi, onarım işleri yereldir. Onlar asla yurtdışına sevk edilmeyecektir.
angleščina | Turški |
---|---|
phones | telefonlar |
new | yeni |
repair | onarım |
products | ürünler |
computers | bilgisayarlar |
digital | dijital |
even | da |
ever | daha |
to | birine |
EN After he had to leave this work because his finger was cut off, he tried to earn a living for himself and his family by working in daily jobs
TR Parmağı kesildiği için işinden ayrılmak zorunda kalan Erhan, günlük işlerde çalışarak kendisi ve ailesi için bir geçim kaynağı sağlamaya çalıştı
angleščina | Turški |
---|---|
family | ailesi |
daily | günlük |
his | in |
and | ve |
working | çalışarak |
work | iş |
off | bir |
EN The world’s toughest jobs require the best hoses and connectors. From factories to farms, our fluid conveyance solutions are making what matters work. Watch our new video to learn more.
TR Dünyanın en zorlu işleri için en iyi hortumlar ve konnektörler gerekir. Fabrikalardan çiftliklere, akışkan iletimi çözümlerimiz zor işleri kolaylaştırıyor. Daha fazla bilgi edinmek için yeni videomuzu izleyin.
angleščina | Turški |
---|---|
fluid | akışkan |
work | iş |
new | yeni |
are | dünyanın |
best | en |
EN Fostering repair will give people access to affordable products, make a huge dent in the e-waste problem, and create jobs.
TR Onarımı teşvik etmek; insanların uygun fiyatlı ürünlere erişmesini sağlayacak, e-atık probleminde büyük bir azalma yaşanacak ve iş yaratacaktır.
angleščina | Turški |
---|---|
repair | onarım |
affordable | uygun |
huge | büyük |
and | ve |
products | ürünlere |
people | insanlar |
a | bir |
to | etmek |
EN Depend on Eaton hydraulic cylinders to excel in the world’s toughest jobs and harshest conditions
TR Dünyanın en zorlu işlerinde ve en zorlu koşullarında başarılı olmak için Eaton hidrolik silindirlerine güvenin
angleščina | Turški |
---|---|
hydraulic | hidrolik |
eaton | eaton |
and | ve |
conditions | koşullar |
to | için |
EN The world’s toughest jobs require the best hoses and connectors
TR Dünyanın en zorlu işleri için en iyi hortumlar ve konnektörler gerekir
angleščina | Turški |
---|---|
and | ve |
the | için |
best | en |
EN In Turkey, where the number is estimated in excess of one million, 57% of child workers are employed in agriculture, 27% in the service sector, and 16% in industrial jobs
TR Ülkemizde sayılarının 1 milyonu geçtiği tahmin edilen çocuk işçilerin %57’si tarımda, %27’si hizmet sektöründe, %16’sı sanayide çalışıyor
angleščina | Turški |
---|---|
million | milyonu |
agriculture | tarımda |
child | çocuk |
service | hizmet |
sector | sektör |
of | nın |
EN Waiting for days due to Turkey's exhortation and removed from the border when the pandemic began, most of the refugees had lost both their jobs and home when they returned to the cities where they came from.
TR Türk diasporasının “ruh hali” ve siyasi öncelikleri üzerine kapsamlı bir araştırma.
angleščina | Turški |
---|---|
and | ve |
of | nın |
EN The ADA is a civil rights law that prohibits discrimination against individuals with disabilities in all areas of public life, including jobs, schools, transportation, and all public and private places that are open to the general public
TR ADA, iş, okul, ulaşım ve genel halka açık tüm kamu ve özel yerler de dahil olmak üzere kamu hayatının her alanında engelli bireylere karşı ayrımcılığı yasaklayan bir sivil hak yasasıdır
angleščina | Turški |
---|---|
civil | sivil |
law | yasası |
areas | alan |
schools | okul |
transportation | ulaşım |
places | yerler |
open | açık |
and | ve |
general | genel |
public | kamu |
including | dahil |
all | tüm |
life | hayat |
EN This platform, where millions of people seeking jobs in their fields are able to connect with employers easily and quickly, is very popular compared to its counterparts
TR Kendi alanlarında iş arayan milyonlarca insanın, işverenlerle kolay ve hızlı bir şekilde bir araya geldiği platform, benzerlerine kıyasla oldukça popülerdir
angleščina | Turški |
---|---|
platform | platform |
people | insan |
very | oldukça |
compared | kıyasla |
and | ve |
easily | kolay |
EN • Revoked signature - This occurs if the signing profile owner revokes the signing jobs.
TR • İptal edilmiş imza - Bu hata, imzalama profilinin sahibi imzalama işlerini iptal ettiyse meydana gelir.
EN After he had to leave this work because his finger was cut off, he tried to earn a living for himself and his family by working in daily jobs
TR Parmağı kesildiği için işinden ayrılmak zorunda kalan Erhan, günlük işlerde çalışarak kendisi ve ailesi için bir geçim kaynağı sağlamaya çalıştı
angleščina | Turški |
---|---|
family | ailesi |
daily | günlük |
his | in |
and | ve |
working | çalışarak |
work | iş |
off | bir |
EN Because we could not find jobs, our economic situation deteriorated
TR İş bulamadıkça ekonomik durumumuz çok kötüleşti
angleščina | Turški |
---|---|
economic | ekonomik |
not | çok |
EN Because we could not find jobs, our economic situation deteriorated
TR İş bulamadıkça ekonomik durumumuz çok kötüleşti
angleščina | Turški |
---|---|
economic | ekonomik |
not | çok |
EN Higher networking throughput enables developers to remove data transfer bottlenecks and efficiently scale out their model training jobs across multiple P3 instances
TR Daha yüksek ağ oluşturma kapasitesi, geliştiricilerin veri aktarım engellerini kaldırmalarına ve model eğitim işlerini birden fazla P3 bulut sunucusunda verimli bir şekilde ölçeklendirmelerine olanak tanır
angleščina | Turški |
---|---|
data | veri |
efficiently | verimli |
model | model |
training | eğitim |
higher | daha yüksek |
and | ve |
to | birden |
Prikaz 50 od 50 prevodov