TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
Turecký | Angličtina |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR Organik trafik ile elde edilen online satışlar %90 oranında, online randevu alma gibi hedeflerden elde edilen dönüşümler ise %125 oranında bir artış gösterdi.
EN Online sales from organic traffic increased by 90% and conversions for other online goals, for example, online appointment leads, increased by 125%
Turecký | Angličtina |
---|---|
organik | organic |
trafik | traffic |
online | online |
TR Düşük petrol fiyatları ve daha hızlı büyüme eğilimleri devam edecek olursa, Almanya 2020’ye kadar emisyonlarını planlandığı gibi yüzde 40 oranında değil, ancak yüzde 30 oranında azaltabilecek.
EN However, if the trends of low oil prices and higher growth continue, Germany will only be able to reduce its emissions by 30% instead of 40% as planned.
Turecký | Angličtina |
---|---|
düşük | low |
petrol | oil |
büyüme | growth |
eğilimleri | trends |
edecek | will |
olursa | if |
almanya | germany |
TR Güneş enerjisi kapasitemizi iki katına çıkararak %80 oranında yenilenebilir elektrik elde ettik ve böylece 2030 hedefimize %100 oranında yaklaştık
EN By doubling our solar capacity we’ve achieved 80% renewable electricity taking us closer to our 2030 target of 100%
Turecký | Angličtina |
---|---|
güneş | solar |
yenilenebilir | renewable |
elektrik | electricity |
TR Sözleşmeye dahil olan yönetimler, sera gazı salımlarını 2030 yılına dek yüzde 40 oranında azaltma taahhüdünde bulunuyor
EN When they join, members pledge to reduce their greenhouse gas emissions by 40% by 2030
Turecký | Angličtina |
---|---|
sera | greenhouse |
azaltma | reduce |
TR Mobil ağ operatörü olarak hizmet veren başka bir şirket, alarmlarda %70 oranında daha dramatik bir azaltma sağladı
EN Another company, a mobile network operator, achieved an even more dramatic reduction in alarms, decreasing them by 70%
Turecký | Angličtina |
---|---|
mobil | mobile |
şirket | company |
azaltma | reduction |
TR Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesi 2015-2030 doğrultusunda yerel afet risk azaltma stratejilerini benimseyen ve uygulayan yerel yönetimlerin oranı 11.b.2
EN Proportion of local governments that adopt and implement local disaster risk reduction strategies in line with the Sendai Framework for Disaster Risk Reduction 2015-2030 11.b.2
Turecký | Angličtina |
---|---|
afet | disaster |
risk | risk |
azaltma | reduction |
doğrultusunda | in line with |
yerel | local |
ve | and |
TR 2001 yılında Patrick Stump (vokal, gitar), Peter Wentz (bas gitar, yardimci vokal, şarkı sözü yazarı), Joe Trohman (gitar) ve Andy Hurley (davul) tarafından kuruldu
EN Stump originally auditioned as a drummer, but soon became the lead singer
Turecký | Angličtina |
---|---|
tarafından | as |
TR Şikago, Illinois'da kökenli bir Amerikalı Punk-Rock grubudur. 2001 yılında Patrick Stump (vokal, gitar), Peter Wentz (bas gitar, yardimci vokal, şarkı sözü yazarı), Joe Trohman (git… Devamını oku
EN Fall Out Boy is a band formed in 2001 in Glenview, Illinois after good friends Joe Trohman and Pete Wentz met high schooler Patrick Stump. Stump originally auditioned as a drummer, but soon… read more
Turecký | Angličtina |
---|---|
devamını | more |
oku | read |
TR 17.9.1. Gelişmekte olan ülkelere sözü verilen mali ve teknik yardımın (Kuzey-Güney, Güney-Güney ve üçlü işbirliği aracılığını içeren) dolar değeri
EN 17.9.1. Dollar value of financial and technical assistance (including through North-South, South- South and triangular cooperation) committed to developing countries
Turecký | Angličtina |
---|---|
gelişmekte | developing |
mali | financial |
ve | and |
teknik | technical |
işbirliği | cooperation |
değeri | value |
TR Almanya Şansölyesi Ukrayna’ya Rus saldırılarına mücadele edebilmesi için son derece modern Alman hava savunma sistemi sözü verdi.
EN According to the Federal Foreign Office, around 200 Afghans are brought to Germany via Pakistan every week.
TR Scholz gıda yardımı sözü verdi
EN 100 billion euros for the Bundeswehr
TR Şansölye Olaf Scholz, Afrika gezisinin ilk durağında, dünya genelinde gıda krizinden etkilenen Afrika ülkelerine yardım sözü verdi.
EN Following agreement between the coalition and the CDU/CSU on a 100 billion euro special fund for the Bundeswehr, armaments are soon to be ordered on a large scale.
Turecký | Angličtina |
---|---|
da | and |
TR Scholz‘dan Pandemiyle Kararlı Mücadele Sözü
EN Scholz promises decisive action to combat coronavirus pandemic
Turecký | Angličtina |
---|---|
dan | to |
mücadele | combat |
TR Scholz Polonya hükümetine, Polonya-Belarus sınır bölgesindeki sığınmacılarla ilgili anlaşmazlıkta destek sözü verdi
EN Scholz assured the Polish government of support in the dispute over refugees in the border region with Belarus
Turecký | Angličtina |
---|---|
sınır | border |
destek | support |
ın | of |
TR Sözü açılmışken; müzik alanında sırf Wagner değil, insanları şehir dışına çeken: Büyük kentlerin ötesindeki pop kültürünün bir simgesi, dünyanın en büyük heavy metal festivali Wacken Open Air var
EN In music, it is not just Wagner who lures people out of the city: the Wacken Open Air, one of the largest heavy metal festivals in the world, is a symbol of pop culture away from the big cities
Turecký | Angličtina |
---|---|
müzik | music |
insanları | people |
pop | pop |
dünyanın | world |
heavy | heavy |
metal | metal |
air | air |
TR „Earth Speakr“: Sanatçı Olafur Eliasson, Sözü Çocuklara Bırakıyor
EN Earth Speakr – artist Olafur Eliasson lets children speak
Turecký | Angličtina |
---|---|
sanatçı | artist |
TR „Earth Speakr“ Sözü Çocuklara Bırakıyor
EN Earth Speakr lets children speak
TR Müzik Yayını Hizmetleri, Müzik ve Şarkı Sözü Uygulamaları, Telefon Üreticileri
EN Music Streaming Services, Music & Lyrics Apps, Phone Manufacturers
Turecký | Angličtina |
---|---|
müzik | music |
telefon | phone |
TR 2001 yılında Patrick Stump (vokal, gitar), Peter Wentz (bas gitar, yardimci vokal, şarkı sözü yazarı), Joe Trohman (gitar) ve Andy Hurley (davul) tarafından kuruldu
EN Stump originally auditioned as a drummer, but soon became the lead singer
Turecký | Angličtina |
---|---|
tarafından | as |
TR Şikago, Illinois'da kökenli bir Amerikalı Punk-Rock grubudur. 2001 yılında Patrick Stump (vokal, gitar), Peter Wentz (bas gitar, yardimci vokal, şarkı sözü yazarı), Joe Trohman (git… Devamını oku
EN Fall Out Boy is a band formed in 2001 in Glenview, Illinois after good friends Joe Trohman and Pete Wentz met high schooler Patrick Stump. Stump originally auditioned as a drummer, but soon… read more
Turecký | Angličtina |
---|---|
devamını | more |
oku | read |
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
Turecký | Angličtina |
---|---|
hızlı | faster |
ulaşmak | reach |
ve | and |
knovel | knovel |
kullanıcıları | users |
proje | project |
tamamlanma | completion |
ayda | per month |
bilgi | information |
TR Şirketimizin SEO stratejisi tamamen Ahrefs araçlarına ve eğitimlerine dayanıyor. Geçen yıl web sitemize gelen organik trafiği %250 oranında artırdık.
EN Our company’s SEO strategy is fully based on Ahrefs’ tools and tutorials. Last year we increased organic traffic to our website by 250%.
Turecký | Angličtina |
---|---|
stratejisi | strategy |
tamamen | fully |
ve | and |
geçen | last |
yıl | year |
web | website |
organik | organic |
trafiği | traffic |
TR Sabit coinler, SD Coin (USDC), Paxos (PAX), ve TrueUSD (TUSD) gibi farklı türlerde varlıklara sabitlenebilir ve banka hesaplarında tutulan paralarla 1'e 1 oranında desteklenen tokenlardır
EN Stablecoins can be pegged to various kinds of assets, for example USD Coin (USDC), Paxos (PAX), and TrueUSD (TUSD) are tokens backed on a 1:1 ratio by money held in bank accounts
Turecký | Angličtina |
---|---|
coin | coin |
farklı | various |
banka | bank |
desteklenen | backed |
TR Bugün Hostinger planında 90% oranında indirim al!
EN Save up to 90% on your Hostinger plan today!
Turecký | Angličtina |
---|---|
bugün | today |
planı | plan |
TR Bugün Alastyr planında 50% oranında indirim al!
EN Save up to 50% on your Alastyr plan today!
Turecký | Angličtina |
---|---|
bugün | today |
planı | plan |
TR MAXAR, AWS'de HPC'yi kullanarak Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre ve AWS ParallelCluster ile desteklenen yüksek hızlı bir ağ çözümü geliştirdi ve bu çözüm sayesinde tahminlerini %58 oranında daha hızlı sundu.
EN MAXAR used HPC on AWS to deliver forecasts 58 percent faster by building a high-speed network solution powered by Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre, and AWS ParallelCluster.
Turecký | Angličtina |
---|---|
aws | aws |
hpc | hpc |
amazon | amazon |
yüksek | high |
TR 3.4. 2030’a kadar bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlerin, bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yoluyla üçte bir oranında azaltılması ve akıl ve ruh sağlığının ve esenliğinin geliştirilmesi
EN 3.4. By 2030, reduce by one third premature mortality from non-communicable diseases through prevention and treatment and promote mental health and well-being
Turecký | Angličtina |
---|---|
önlenmesi | prevention |
ruh | mental |
TR 8.1. Kişi başına düşen gelir artışının ulusal koşullara uygun olarak sürdürülmesi ve özellikle en az gelişmiş ülkelerde gayri safi yurt içi hasılada yıllık en az yüzde 7 oranında büyüme olmasının sağlanması
EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
Turecký | Angličtina |
---|---|
kişi | capita |
ulusal | national |
gelişmiş | developed |
yüzde | per cent |
büyüme | growth |
en az | least |
TR Golden Frog en yüksek seviyede güvenlik, gizlilik ve hizmet sağlamak üzere %100 oranında kendisine ait sunucu, donanım ve ağları kullanmaktadır.
EN Golden Frog owns and manages 100% of its own servers, hardware and network to ensure the highest levels of security, privacy and service delivery.
Turecký | Angličtina |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
ve | and |
hizmet | service |
sunucu | servers |
donanım | hardware |
TR Son derece keyifli T-Sonic™ masajıyla eşleştirilmiş ultra hijyenik silikon temas noktaları, en sevdiğiniz cilt bakımınızın daha iyi emilmesi için profesyonel hazırlık sağlar ve kirleri %99,5* oranında ustalıkla temizler
EN The ultra-hygienic silicone bristles paired with a deeply enjoyable T-Sonic™ massage expertly remove up to 99.5% of impurities* while providing a pro prep for enhanced absorption of your favorite skincare
Turecký | Angličtina |
---|---|
keyifli | enjoyable |
ultra | ultra |
silikon | silicone |
sağlar | providing |
TR Uzun süreli ağız sağlığı, dişleri, diş etlerini, dili ve yanakları temizlemektir. ISSA™ 3'ün genel ağız hijyenini %140 oranında iyileştirdiği klinik olarak kanıtlanmıştır*
EN Long-term oral health means cleaning the entire mouth - teeth, gums, tongue & cheeks. ISSA™ 3 is clinically proven to improve overall oral hygiene by 140%*
Turecký | Angličtina |
---|---|
uzun | long |
süreli | term |
sağlığı | health |
genel | overall |
TR 2050 yılı itibariyle, şehirlerde yaşayan vatandaşların sayısı, kırsal alanlarda yaşayanlardan 2:1 oranında daha fazla olacak
EN By 2050, there will be more citizens living in cities than in rural areas by a ratio of 2:1
Turecký | Angličtina |
---|---|
vatandaşların | citizens |
kırsal | rural |
ın | of |
TR Sabit coinler, SD Coin (USDC), Paxos (PAX), ve TrueUSD (TUSD) gibi farklı türlerde varlıklara sabitlenebilir ve banka hesaplarında tutulan paralarla 1'e 1 oranında desteklenen tokenlardır
EN Stablecoins can be pegged to various kinds of assets, for example USD Coin (USDC), Paxos (PAX), and TrueUSD (TUSD) are tokens backed on a 1:1 ratio by money held in bank accounts
Turecký | Angličtina |
---|---|
coin | coin |
farklı | various |
banka | bank |
desteklenen | backed |
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
Turecký | Angličtina |
---|---|
hızlı | faster |
ulaşmak | reach |
ve | and |
knovel | knovel |
kullanıcıları | users |
proje | project |
tamamlanma | completion |
ayda | per month |
bilgi | information |
TR Yüksek performanslı blok depolama, uygulamanızın isteğe göre ölçeklendirilmesini sağlayan araçlar ve %90 oranında daha az hata toleranslı işler aracılığıyla üretkenliğinizi artıracak hizmetler ile EC2 deneyiminizi uyarlayın.
EN Tailor your EC2 experience with services that will extend your productivity through high performing block storage, tools that allow your application to scale based on demand, and fault-tolerant workloads for up to 90% off.
Turecký | Angličtina |
---|---|
blok | block |
depolama | storage |
isteğe | demand |
araçlar | tools |
hizmetler | services |
deneyiminizi | experience |
TR MAXAR, AWS'de HPC'yi kullanarak Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre ve AWS ParallelCluster ile desteklenen yüksek hızlı bir ağ çözümü geliştirdi ve bu çözüm sayesinde tahminlerini %58 oranında daha hızlı sundu.
EN MAXAR used HPC on AWS to deliver forecasts 58 percent faster by building a high-speed network solution powered by Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre, and AWS ParallelCluster.
Turecký | Angličtina |
---|---|
aws | aws |
hpc | hpc |
amazon | amazon |
yüksek | high |
TR EV modellerin satışlarını 2030 yılına kadar yüzde 55 oranında artırmak istiyor.
EN "I do not want my free speech to be actively managed or controlled by a competitor," Fisker later explained the move on Instagram.
Turecký | Angličtina |
---|---|
istiyor | want |
Zobrazuje sa 50 z 50 prekladov