EN India has been a pioneering force within the Better Cotton since 2011
"pioneering force within" v Angličtina možno preložiť do nasledujúcich Turecký slov/fráz:
EN India has been a pioneering force within the Better Cotton since 2011
TR Hindistan, 2011'den bu yana Better Cotton'da öncü bir güç olmuştur
Angličtina | Turecký |
---|---|
india | hindistan |
pioneering | öncü |
a | bir |
EN India has been a pioneering force within the Better Cotton Programme since its first Better Cotton harvest in 2011, and now has the largest number of farmers participating in the Better Cotton Programme.
TR Hindistan, 2011'deki ilk Better Cotton hasadından bu yana Better Cotton Programında öncü bir güç olmuştur ve şu anda Better Cotton Programına katılan en fazla çiftçiye sahiptir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
india | hindistan |
pioneering | öncü |
in | deki |
and | ve |
largest | en |
first | ilk |
the | anda |
EN PC Tedarik company owner Islam CALIK: Until today, ISAF Exhibition has been a driving force or a strong wind activating the existing force and potential during periods when the industry is stable or in recession
TR PC Tedarik şirket sahibi İslam ÇALIK; ISAF Fuarı bugüne kadar, Sektörün stabil olduğu ya da durgunluk yaşadığı dönemlerde mevcut gücün ve potansiyelin yeniden hareketlenmesini sağlayan itici güç veya kuvvetli bir rüzgar olmuştur
Angličtina | Turecký |
---|---|
wind | rüzgar |
industry | sektör |
pc | pc |
company | şirket |
and | ve |
in | da |
owner | sahibi |
is | olduğu |
or | veya |
EN Corendon, the pioneering airline, allows you to book the seat next to you on board at an affordable price
TR İlklerin havayolu Corendon Airlines, size yanınızda yer alan koltuğu uygun fiyatla rezerve etme imkânı sunuyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
airline | havayolu |
book | rezerve |
affordable | uygun |
corendon | corendon |
the | etme |
you | size |
to | alan |
EN Pioneering Change: The Women's Movement in Turkey
TR Türkiye’de Değişimin Öncüsü: Kadın Hareketi
Angličtina | Turecký |
---|---|
movement | hareketi |
EN We are at the forefront of developing innovative supply chain solutions, fusing our global network and depth of expertise with pioneering digital innovations to enable our customers to stay ahead.
TR Müşterilerimizin rakiplerinden daha avantajlı durumda kalmasını sağlamak amacıyla yenilikçi tedarik zinciri çözümleri geliştirmeyi ön plana alarak, küresel ağımızı ve derin uzmanlığımızı öncü dijital yeniliklerle birleştiririz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
of | ın |
innovative | yenilikçi |
chain | zinciri |
global | küresel |
network | ağı |
digital | dijital |
our customers | müşterilerimizin |
solutions | çözümleri |
pioneering | öncü |
supply | tedarik |
to | sağlamak |
the | durumda |
and | ve |
with | alarak |
EN Why is diversity decisive for a company’s success? Pioneering spirit Aletta von Hardenberg has some convincing arguments.
TR Bir firmanın başarısında diversity neden belirleyicidir? Öncü düşünür Aletta von Hardenberg’in bu konuda ikna edici savları var.
Angličtina | Turecký |
---|---|
von | von |
success | başarı |
a | bir |
has | bu |
why | neden |
EN We have developed intelligent and pioneering solutions to help clients address their biggest challenges:
TR Müşterilerin karşılaştıkları en büyük güçlüklerin üstesinden gelmelerini sağlamak için akıllı ve öncü çözümler geliştirdik, bu güçlüklerden bazıları:
Angličtina | Turecký |
---|---|
clients | müşterilerin |
intelligent | akıllı |
pioneering | öncü |
solutions | çözümler |
and | ve |
to | sağlamak |
EN The Istanbul Convention is a pioneering regulation that adopts pluralism as a value, differentiates itself from its counterparts in this respect, and can set an example to the whole world
TR İstanbul Sözleşmesi içeriğiyle de çoğulculuğu bir değer olarak benimseyen, benzerlerinden bu yönüyle farklılaşan, öncü, tüm dünyaya örnek oluşturabilecek bir düzenlemedir
Angličtina | Turecký |
---|---|
world | dünyaya |
pioneering | öncü |
this | bu |
value | değer |
to | tüm |
respect | bir |
example | örnek |
EN As one of Turkey's pioneering production groups, Kibar Holding strives to realize its goal of creating a better world for the next generations.
TR Türkiye'nin öncü üretici gruplarından Kibar Holding, tüm faaliyetlerini gelecek nesillere daha yaşanılası bir dünya bırakma hedefiyle gerçekleştiriyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
kibar | kibar |
world | dünya |
pioneering | öncü |
holding | holding |
groups | grupları |
to | tüm |
a | bir |
its | ya |
EN The pioneering REFIBRA™ technology involves upcycling a substantial proportion of cotton scraps, in addition to wood pulp, to produce new virgin TENCEL™ Lyocell fibers.
TR TENCEL™ Modal elyaflar, tekstil ürünlerine nazik bir yumuşaklık katan Eco Soft teknolojisiyle üretilir.
EN The pioneering REFIBRA™ technology involves upcycling a substantial proportion of cotton scraps.
TR Öncü REFIBRA™ teknolojisi pamuk artıklarının önemli bir bölümünü ileri dönüştürmeyi kapsıyor.
EN Corendon, the pioneering airline, allows you to book the seat next to you on board at an affordable price
TR İlklerin havayolu Corendon Airlines, size yanınızda yer alan koltuğu uygun fiyatla rezerve etme imkânı sunuyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
airline | havayolu |
book | rezerve |
affordable | uygun |
corendon | corendon |
the | etme |
you | size |
to | alan |
EN The Istanbul Convention is a pioneering regulation that adopts pluralism as a value, differentiates itself from its counterparts in this respect, and can set an example to the whole world
TR İstanbul Sözleşmesi içeriğiyle de çoğulculuğu bir değer olarak benimseyen, benzerlerinden bu yönüyle farklılaşan, öncü, tüm dünyaya örnek oluşturabilecek bir düzenlemedir
Angličtina | Turecký |
---|---|
world | dünyaya |
pioneering | öncü |
this | bu |
value | değer |
to | tüm |
respect | bir |
example | örnek |
EN Germany’s Economics and Climate Protection Minister Robert Habeck calls on the G7 ministers for energy, environment and climate to take on a pioneering role.
TR Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Finlandiya ve İsveç’in Nato’ya üyelik başvurularını “Savunma paktı ve Avrupa için tarihi adım” olarak övdü.
Angličtina | Turecký |
---|---|
and | ve |
EN Why is diversity decisive for a company’s success? Pioneering spirit Aletta von Hardenberg has some convincing arguments.
TR Bir firmanın başarısında diversity neden belirleyicidir? Öncü düşünür Aletta von Hardenberg’in bu konuda ikna edici savları var.
Angličtina | Turecký |
---|---|
von | von |
success | başarı |
a | bir |
has | bu |
why | neden |
EN Europe and especially Germany could assume a pioneering international role here.
TR Burada Avrupa ve özel olarak Almanya uluslararası alanda bir öncü rolü üstlenebilir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
here | burada |
international | uluslararası |
pioneering | öncü |
germany | almanya |
europe | avrupa |
and | ve |
role | rol |
EN Germany can assume a pioneering role in ocean research. It could, for example, push for the creation of a European Ocean Agency, comparable with the European Space Agency.”
TR Almanya okyanus araştırmalarında öncü bir rol oynayabilir. Örneğin Avrupa Uzay Ajansına benzer Oşinografi Ajansı gibi bir yapıyı ileriye taşıyabilir.”
EN The key element in Estonia’s pioneering approach is ENHIS, a network for the exchange of health data which registers the whole population’s complete history of illnesses
TR Estonya’nın öncü rolündeki en önemli unsur ENHIS: Tüm nüfusun bütün hastalık öykülerini kapsayan sağlık verilerinin kaydedildiği bir sistem
Angličtina | Turecký |
---|---|
health | sağlık |
data | verilerinin |
pioneering | öncü |
key | önemli |
whole | bütün |
a | bir |
for | tüm |
EN We take a proactive, collaborative and pioneering approach to make sure cartons are collected, sorted and recycled
TR Kartonların toplanıp, ayrılıp, geri dönüştürülmesini sağlamak üzere proaktif, işbirlikçi ve öncü bir yaklaşım benimsiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
proactive | proaktif |
approach | yaklaşım |
pioneering | öncü |
and | ve |
a | bir |
EN Pioneering how food and drink is processed and packaged
TR Gıda ve içecek işlemesine ve paketlemesine öncülük etmek
Angličtina | Turecký |
---|---|
food | gıda |
is | etmek |
and | ve |
EN Rate Limiting protects against denial-of-service attacks, brute-force password attempts, and other types of abusive behavior targeting the application layer.
TR Hız Sınırlama, hizmet reddi saldırılarına, kaba kuvvet saldırısıyla parola denemelerine ve uygulama katmanını hedefleyen diğer kötü niyetli davranışlarına karşı koruma sağlar.
Angličtina | Turecký |
---|---|
password | parola |
and | ve |
other | diğer |
behavior | davranış |
layer | katmanı |
service | hizmet |
application | uygulama |
EN Put applications behind on-premise hardware, and then force users through a VPN to secure their traffic
TR Uygulamaları şirket içi donanımın arkasına yerleştirin ve ardından kullanıcıları, VPN üzerinden trafiklerinin güvenliğini sağlamaya zorlayın
Angličtina | Turecký |
---|---|
hardware | donanım |
vpn | vpn |
secure | güvenli |
users | kullanıcıları |
applications | uygulamalar |
and | ve |
EN Elsevier also leads a communications task force of publishers and partners to boost the visibility of Research4Life
TR Elsevier, Research4Life'ın görünürlüğünü artırmak için yayıncılar ve ortaklardan oluşan bir iletişim birliğine de öncülük etmektedir
Angličtina | Turecký |
---|---|
communications | iletişim |
boost | artırmak |
elsevier | elsevier |
and | ve |
visibility | görünürlüğünü |
of | in |
a | bir |
to | için |
EN Only a valid Belgian court order can force us to release data
TR Sadece geçerli bir Belçika mahkeme kararı bizi veri yayınlamaya zorlayabilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
valid | geçerli |
court | mahkeme |
data | veri |
us | bizi |
a | bir |
only | sadece |
EN Cylinder impact resistance and wear – Hydraulic cylinders protected with Eatonite anti-corrosion laser cladding can withstand impact up to 24 foot pounds of force without cracking
TR Silindir darbe gerilim dayanımı aşınma – Eatonite korozyon önleyici lazer kaplamayla korunan hidrolik silindirler, çatlama olmaksızın 24 fut-libreye varan darbelere dayanabilir
EN • Force to connect below specifications requirement
TR • Teknik özellik gereksinimlerinin altında bağlama kuvveti gerekliliği
EN Successful dispersion requires targeted force in order to separate agglomerated particles
TR Başarılı bir dispersiyon için yönlenimli kuvvetler gerekir; böylece topaklanan parçalar tekrar ayrılabilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
requires | gerekir |
separate | ayrı |
successful | başarılı |
to | böylece |
in | için |
EN Currently trending are Venge.io, Bullet Force Multiplayer and Rabbids Wild Race.
TR Şu anda trend olan Venge.io, Bullet Force Multiplayer ve Rabbids Wild Race.
Angličtina | Turecký |
---|---|
trending | trend |
are | olan |
and | ve |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs to deliver true decentralization at scale.
TR Mina, salt hesaplama gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve tekrarlı zk-SNARK'lar ile ölçeklendirebilir merkeziyetsizlik sunuyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
computing | hesaplama |
cryptography | kriptografi |
deliver | sunuyor |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
to | ile |
EN But rather than apply brute computing force, Mina uses advanced cryptography and recursive zk-SNARKs.
TR Mina, salt bilgisayar gücü kullanmak yerine gelişmiş kriptografi ve yenilenen zk-SNARKlar ile bu hedefleri gerçekleştirir.
Angličtina | Turecký |
---|---|
computing | bilgisayar |
cryptography | kriptografi |
mina | mina |
advanced | gelişmiş |
and | ve |
EN You are the driving force behind our mission to save as many resources as possible out of landfills. We’re providing tools, parts, and the platform designed to foster repair – but you’re the one who actually makes the change.
TR Atık alanlarına olabildiği kadar az sayıda cihaz yollama misyonumuzun arkasındaki itici güç sensin. Biz aletleri ve parçaları sizlere sunuyoruz, tamiri teşvik ediyoruz ancak bunu yapıp fark yaratacak olan sensin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
behind | arkasındaki |
and | ve |
to | kadar |
you | sizlere |
EN If any provision of this Agreement is declared by a court of competent jurisdiction to be invalid, illegal, or unenforceable, such a provision shall be severed from the Agreement and the other provisions shall remain in full force and effect.
TR Bu Sözleşmenin herhangi bir hükmünün yetkili bir yargı makamınca geçersiz, yasa dışı veya uygulanamaz olduğuna dair karar verilmesi halinde söz konusu hüküm Sözleşmeden çıkarılır ve diğer hükümler tam olarak yürürlükte kalır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
invalid | geçersiz |
other | diğer |
provisions | hükümler |
full | tam |
and | ve |
this | bu |
in | halinde |
or | veya |
any | herhangi |
a | bir |
EN Regulation Amending the Wage Guarantee Fund Regulation (“Amendment Regulation”) has entered into force after being published in Official Gazette dated 30 September 2021 and numbered 31614.
TR Ücret Garanti Fonu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (“Değişiklik Yönetmeliği”) 30 Eylül 2021 tarih ve 31614 sayılı Resmî Gazete?de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
EN Pursuant to article 2 of the Amendment Regulation, in order for employee’s 3 months’ wages to be paid, the employee is required to apply to the Turkish Employment Agency (“Agency”) in person, except in cases of force majeure.
TR Değişiklik Yönetmeliği’nin 2. maddesi uyarınca işçinin 3 aylık ücret alacağının ödenebilmesi için yapacağı başvuruda mücbir hâller dışında işçinin Türkiye İş Kurumu’na (“Kurum”) şahsen müracaatı aranmaktadır.
EN Before Buddy, we couldn’t get our daughter interested in learning English. Now she is happy to play with Buddy every day. We don't have to force her, she just loves it.
TR Buddy'den önce kızımızın İngilizce'ye hiç ilgisi yoktu, ne yapacağımızı bilmiyorduk. Şimdi Buddy ile her gün zaman geçiriyor, onu zorlamamız gerekmiyor çünkü Buddy'i çok seviyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
before | önce |
now | zaman |
day | gün |
EN Since 2001, SteelSeries has been a driving force of esports and professional gaming
TR SteelSeries, 2001’den beri espor ve profesyonel oyunculuğun itici gücü olmaya devam ediyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
esports | espor |
professional | profesyonel |
steelseries | steelseries |
and | ve |
EN How to force restart the iPhone 7
TR iPhone 7'yi manüel olarak yeniden başlatma
Angličtina | Turecký |
---|---|
iphone | iphone |
EN 1163" which came into force in 1969
TR maddesinde yer alan “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır” ifadesi ve devamında 1969 yılında yürürlüğe giren “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu” ile önemli bir ilerleme kaydetmiştir
Angličtina | Turecký |
---|---|
in | yılında |
which | ve |
EN At the same time, standards by the Financial Action Task Force (FATF) which governments apply, are sometimes misused to harm civil society
TR Aynı zamanda, hükümetlerin uyguladığı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartları, bazen sivil topluma zarar vermek için kötüye kullanılıyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
time | zamanda |
financial | mali |
action | eylem |
task | görev |
sometimes | bazen |
harm | zarar |
civil | sivil |
society | topluma |
standards | standartları |
are | vermek |
to | için |
the | aynı |
EN The women's rights movement and the LGBTI + movement, which are concurrent with all the differences of society and turned into a mainstream force, have repeatedly reminded us that the Convention and its values cannot be compromised
TR Toplumun tüm farklılıklarını kesen ve ana-akım bir güce dönüşen kadın hakları hareketi ve LGBTİ+ hareketi Sözleşme ve değerlerinden taviz verilemeyeceğini defalarca bize hatırlattı
Angličtina | Turecký |
---|---|
movement | hareketi |
society | toplumun |
rights | hakları |
and | ve |
all | tüm |
us | bize |
EN The legislation in force requires a certain amount of transparency from the media
TR Mevcut mevzuat medyadan belli bir miktar şeffaflık talep ediyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
certain | belli |
transparency | şeffaflık |
amount | bir |
EN When you’re out to set a higher standard, you need a tablet that’s not only rugged, but also smart, and tailored to your way of working. One that doesn’t force you to adjust your process or goals to accommodate the limits of its own abilities.
TR Daha yüksek bir standart için sadece dayanıklı değil, aynı zamanda akıllı ve çalışma şeklinize uyan bir tablete ihtiyaç duyarsınız. Ona uyum sağlamak için yöntem veya hedeflerinizi değiştirmeye zorlamayan bir tablete.
Angličtina | Turecký |
---|---|
standard | standart |
way | yöntem |
rugged | dayanıklı |
smart | akıllı |
when | zamanda |
higher | daha yüksek |
working | iş |
the | aynı |
need | ihtiyaç |
or | veya |
to | sağlamak |
and | ve |
of | in |
EN By clicking or tapping a button that shows that you have agreed to this Agreement, by putting a document about this Agreement into force or by using the Services you are indicating that you agree to this Agreement.
TR Bu Sözleşmeyi kabul ettiğinizi gösteren bir düğmeye tıklayarak veya dokunarak, bu Sözleşme ile ilgili bir belgeyi yürürlüğe koyarak veya Hizmetleri kullanarak bu Sözleşmeyi kabul ettiğinizi belirtmiş olursunuz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
document | belgeyi |
services | hizmetleri |
by clicking | tıklayarak |
about | ilgili |
this | bu |
agreement | sözleşme |
or | veya |
a | bir |
using | kullanarak |
the | kabul |
EN Mobiroller may change these Terms any time for various reasons such as reflecting the changes in the legislation in force and Service updates and explaining new Services or features
TR Mobiroller, yürürlükteki mevzuattaki değişiklikleri ve Hizmet güncellemelerini yansıtmak, yeni Hizmet veya özellikleri açıklamak gibi çeşitli nedenlerle bu Koşulları dilediği zaman değiştirebilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
mobiroller | mobiroller |
changes | değişiklikleri |
time | zaman |
new | yeni |
features | özellikleri |
and | ve |
various | çeşitli |
these | bu |
service | hizmet |
or | veya |
EN Severability. If any provision of these Terms is determined to be unenforceable by a court of competent jurisdiction, it shall be separated from the other provisions, and the remaining provisions will remain in full force.
TR Bölünebilirlik. Bu Koşulların herhangi bir hükmünün yetkili bir mahkeme tarafından uygulanamaz olduğu belirlenirse, diğer hükümlerden ayrılacak ve kalan hükümler tam olarak yürürlükte kalacaktır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
court | mahkeme |
other | diğer |
remaining | kalan |
and | ve |
these | bu |
full | tam |
is | olduğu |
by | tarafından |
terms | koşullar |
provisions | hükümler |
any | herhangi |
a | bir |
EN Transparency is the guiding force behind our security and privacy principles. We share selected policies with our customers, so that you always know how we’re keeping your information secure.
TR Şeffaflık, güvenlik ve gizlilik ilkelerimizin ardındaki yol gösterici güçtür. Bilgilerinizi nasıl güvende tuttuğumuzu her zaman bilmeniz için tüm politikalarımızı müşterilerimizle paylaşırız.
Angličtina | Turecký |
---|---|
policies | politikalar |
your information | bilgilerinizi |
security | güvenlik |
privacy | gizlilik |
how | nasıl |
always | her zaman |
and | ve |
Zobrazuje sa 50 z 50 prekladov