EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
"diversity is integral" v Angličtina možno preložiť do nasledujúcich Turecký slov/fráz:
diversity | bir çeşitlilik çeşitliliği çeşitliliğin |
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
Angličtina | Turecký |
---|---|
agreement | kabul |
gender | cinsiyet |
key | kilit |
and | ve |
is | olduğu |
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
Angličtina | Turecký |
---|---|
agreement | kabul |
gender | cinsiyet |
key | kilit |
and | ve |
is | olduğu |
EN We aspire to a work culture in which diversity is integral, evident and valued for the benefits it brings us
TR Çeşitliliğin bütünleyici, belirgin ve sağladığı faydalarla değerli olduğu bir çalışma kültürünü amaçlıyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
valued | değerli |
work | çalışma |
culture | kültür |
and | ve |
is | olduğu |
a | bir |
to | e |
EN Why Germany champions diversity and how diversity enriches society.
TR Almanya neden „diversity“ için çaba harcıyor ve çeşitlilik toplumu nasıl zengin kılıyor?
Angličtina | Turecký |
---|---|
germany | almanya |
and | ve |
why | neden |
EN Diversity: numerous courses of study in Germany convey the potential that diversity offers and how it can be used. Here are four examples.
TR Çeşitliliğin sunduğu potansiyelinin değerlendirilmesine odaklanan öğretim programlarını tanıtıyoruz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
four | de |
of | in |
EN Diversity also means religious diversity. How German companies integrate different religions into their daily work.
TR Çeşitlilik din ve inanç alanında da önemli. Alman şirketleri farklı dinleri çalışma hayatının gündelik akışına entegre etmek için çeşitli yöntemler uyguluyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
integrate | entegre |
companies | şirketleri |
work | çalışma |
different | farklı |
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
democracy | demokrasi |
society | toplumun |
legal | hukuki |
diversity | çeşitlilik |
produced | üretilen |
built | inşa |
can be | edilebilir |
participation | katılım |
and | ve |
a | bir |
decision-making | karar |
the | değil |
EN A pluralist democracy can be built not only by ensuring diversity and participation in decision-making mechanisms but also by considering the diversity of society in all kinds of legal regulations produced
TR Çoğulcu bir demokrasi sadece karar alma mekanizmalarında çeşitlilik ve katılımın sağlanması ile değil, üretilen her türlü hukuki düzenlemenin toplumun çeşitliliğini gözetmesiyle inşa edilebilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
democracy | demokrasi |
society | toplumun |
legal | hukuki |
diversity | çeşitlilik |
produced | üretilen |
built | inşa |
can be | edilebilir |
participation | katılım |
and | ve |
a | bir |
decision-making | karar |
the | değil |
EN Why Germany champions diversity and how diversity enriches society.
TR Almanya neden „diversity“ için çaba harcıyor ve çeşitlilik toplumu nasıl zengin kılıyor?
Angličtina | Turecký |
---|---|
germany | almanya |
and | ve |
why | neden |
EN Diversity: numerous courses of study in Germany convey the potential that diversity offers and how it can be used. Here are four examples.
TR Çeşitliliğin sunduğu potansiyelinin değerlendirilmesine odaklanan öğretim programlarını tanıtıyoruz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
four | de |
of | in |
EN Diversity also means religious diversity. How German companies integrate different religions into their daily work.
TR Çeşitlilik din ve inanç alanında da önemli. Alman şirketleri farklı dinleri çalışma hayatının gündelik akışına entegre etmek için çeşitli yöntemler uyguluyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
integrate | entegre |
companies | şirketleri |
work | çalışma |
different | farklı |
EN Be a trusted clinical advisor – With Clinical Pharmacology powered by ClinicalKey, you will have the actionable information you need to be an integral, trusted advisor to the broader healthcare team
TR Güvenilir bir klinik danışman olmak –ClinicalKey tarafından desteklenen Clinical Pharmacology ile geri kalan sağlık ekibinin içine dahil olan, güvenilir bir danışman olmak için ihtiyaç duyduğunuz uygulamalı bilgilere sahip olursunuz
EN Reveal integral competitor insights, consumer analytics, and vast volumes of digital insights
TR Bütünleşmiş rakiplerinizin iç görülerini, tüketici analizini ve çok sayıdaki dijital iç görüleri ortaya çıkarın
Angličtina | Turecký |
---|---|
consumer | tüketici |
digital | dijital |
competitor | rakiplerinizin |
and | ve |
of | çok |
EN Regularly assessing content performance is an integral part of a successful content marketing strategy.
TR Düzenli olarak yapılan içerik performansı değerlendirmesi başarılı bir içerik pazarlama stratejisinin bütünleyici bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
content | içerik |
part | parçası |
successful | başarılı |
marketing | pazarlama |
a | bir |
regularly | düzenli olarak |
EN Transportation is an essential and integral part of our lives, and the world is seeking ways to reduce emissions and eliminate fossil-fuels. Therefore, we require cleaner, more sustainable and more energy efficient modes of transport.
TR Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için dünyanın enerji kullanımını ve emisyonlarını azaltması gerekiyor. Elektrik motoru verimliliğini artırmanın ne kadar fark yaratabileceğini öğrenmek için teknik incelemeyi indirin.
Angličtina | Turecký |
---|---|
world | dünyanın |
energy | enerji |
emissions | emisyonlarını |
and | ve |
of | in |
to | için |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Solutions for pressure, temperature, force and level measurement, flow measurement, calibration and SF6 gas solutions from WIKA are an integral component of our customers' business processes.
TR WIKA'nın basınç, sıcaklık, kuvvet ve seviye ölçümü, akış ölçümü, kalibrasyon ve SF6 gaz çözümleri, müşterilerimizin iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
temperature | sıcaklık |
level | seviye |
gas | gaz |
pressure | basınç |
flow | akış |
solutions | çözümleri |
our customers | müşterilerimizin |
and | ve |
of | bir |
EN Monitoring and evaluation trainings comprise an integral part of CSOs' project cycle management.
TR İzleme ve değerlendirme eğitimlerinde STÖ’lerin, proje döngüsü yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
evaluation | değerlendirme |
part | parçası |
project | proje |
and | ve |
cycle | döngüsü |
of | bir |
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
Angličtina | Turecký |
---|---|
participation | katılım |
democratic | demokratik |
fair | adil |
free | özgür |
transparent | şeffaf |
this | bu |
and | ve |
right | hakkını |
respect | bir |
organized | düzenli |
EN "As an integral part of our group’s progress, “innovation” will keep on shaping our future by breaking new grounds..."
TR "Grubumuzun tarihsel gelişiminin ayrılmaz bir parçası olan “yenilikçilik”, geleceğimize yön verecek ilkleri yaşatmaya..."
EN These devices become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things (IoT) solution – today, or in the future.
TR Bu platform, personel, ekipman ve sarf malzemeleri gibi çok sayıda kurumsal kaynağa ait algı ve durum verilerini toplar, yönetir ve analiz eder ve tüm kaynakların konum ve durum izlenebilirliğini tek bir entegre yönetim konsoluna taşır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
or | konum |
and | ve |
an | sayıda |
the | gibi |
EN Printers then become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things solution.
TR Yazıcılar, genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline geliyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
overall | genel |
cloud | bulut |
important | önemli |
printers | yazıcılar |
and | ve |
EN At Hilti we like to work with our suppliers as partners and welcome you as an integral part of our process.
TR Hilti'de tedarikçilerimizle ortak olarak çalışmayı seviyoruz ve sizi sürecimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
partners | ortak |
and | ve |
EN Reveal integral competitor insights, consumer analytics, and vast volumes of digital insights
TR Bütünleşmiş rakiplerinizin iç görülerini, tüketici analizini ve çok sayıdaki dijital iç görüleri ortaya çıkarın
Angličtina | Turecký |
---|---|
consumer | tüketici |
digital | dijital |
competitor | rakiplerinizin |
and | ve |
of | çok |
EN Monitoring and evaluation trainings comprise an integral part of CSOs' project cycle management.
TR İzleme ve değerlendirme eğitimlerinde STÖ’lerin, proje döngüsü yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
evaluation | değerlendirme |
part | parçası |
project | proje |
and | ve |
cycle | döngüsü |
of | bir |
EN On one hand, the right to participation implies the right to vote and be elected as an integral part of democratic systems. In this respect, it stands for free, fair, and transparent elections organized periodically at certain time intervals.
TR Katılım hakkı bir yandan demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olarak seçme ve seçilme hakkını ifade eder. Bu haliyle katılım hakkı düzenli aralıklarla tekrarlanan, özgür, adil ve şeffaf seçimleri ifade eder.
Angličtina | Turecký |
---|---|
participation | katılım |
democratic | demokratik |
fair | adil |
free | özgür |
transparent | şeffaf |
this | bu |
and | ve |
right | hakkını |
respect | bir |
organized | düzenli |
EN These devices become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things (IoT) solution – today, or in the future.
TR Bu platform, personel, ekipman ve sarf malzemeleri gibi çok sayıda kurumsal kaynağa ait algı ve durum verilerini toplar, yönetir ve analiz eder ve tüm kaynakların konum ve durum izlenebilirliğini tek bir entegre yönetim konsoluna taşır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
or | konum |
and | ve |
an | sayıda |
the | gibi |
EN Printers then become an integral part of an overall cloud strategy and an important component of your Internet of Things solution.
TR Yazıcılar, genel bir bulut stratejisinin ayrılmaz bir parçası ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarınızın önemli bir bileşeni haline geliyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
overall | genel |
cloud | bulut |
important | önemli |
printers | yazıcılar |
and | ve |
EN It enhances targeting performance by making corrective movements in the event of disturbances from the platform with its integral servo actuators and motion detection sensors
TR Üzerinde bulunan servo eyleyiciler ve hareket algılama sensörleri ile platformdan gelen bozuculara karşı düzeltme hareketleri planlayarak hedefleme performansını arttırır
Angličtina | Turecký |
---|---|
platform | platformdan |
detection | algılama |
motion | hareket |
and | ve |
performance | performans |
of | karşı |
EN Coffee and cake are an integral part of everyday life in Germany? Read here how much truth there is in this cliché – and how it came about.
TR Kahve ve pasta Alman günlük yaşamının ayrılmaz bir parçası mı? Bu klişenin ne ölçüde gerçekle örtüştüğünü ve nasıl ortaya çıktığını burada okuyun.
Angličtina | Turecký |
---|---|
coffee | kahve |
everyday | günlük |
and | ve |
how | nasıl |
here | burada |
this | bu |
read | okuyun |
EN A Christmas tree is an integral part of Christmas
TR Köknar ağacı Noel’in ayrılmaz bir parçası
Angličtina | Turecký |
---|---|
a | bir |
EN Along with the technological superiority and fascinating game mechanics, TVBET's reinventions of world-known lotteries and card games became an integral part of any casino's and sportsbook's offering.
TR Teknolojik mükemmellik ve eğlenceli oyun mekaniği, TVBET'in piyangolarını ve kart oyunlarını her bahisçinin ve kasinonun portföyünün ayrılmaz bir parçası haline getiriyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
technological | teknolojik |
card | kart |
and | ve |
game | oyun |
games | oyunlar |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Motion capture is integral to previsualisation, the mapping or pre-planning of scenes before principal photography.
TR Hareket yakalama, ana fotoğrafçılık öncesi sahnelerin eşlenmesi veya önceden planlanmasını içeren görselleştirme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
motion | hareket |
capture | yakalama |
photography | fotoğrafçılık |
before | öncesi |
pre | önceden |
or | veya |
to | e |
of | içeren |
EN Reveal integral competitor insights, consumer analytics, and vast volumes of digital insights
TR Bütünleşmiş rakiplerinizin iç görülerini, tüketici analizini ve çok sayıdaki dijital iç görüleri ortaya çıkarın
Angličtina | Turecký |
---|---|
consumer | tüketici |
digital | dijital |
competitor | rakiplerinizin |
and | ve |
of | çok |
EN Integral Spirituality groups in Australia | Meetup
TR Türkiye ülkesinde İntegral Spiritüellik grupları | Meetup
Angličtina | Turecký |
---|---|
meetup | meetup |
in | ülkesinde |
groups | grupları |
EN Find out what's happening in Integral Spirituality Meetup groups around the world and start meeting up with the ones near you.
TR Dünya genelindeki İntegral Spiritüellik Meetup gruplarında olup bitenleri öğrenin ve yakınınızdakilerle buluşmaya başlayın.
Angličtina | Turecký |
---|---|
world | dünya |
start | başlayın |
near | yakın |
in | genelindeki |
find out | öğrenin |
meetup | meetup |
and | ve |
EN Technology being an integral part of our lives has made dependent on it and for digital parenting you have to be a
TR Hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan teknoloji ona bağımlı hale geldi ve dijital ebeveynlik için bir
Angličtina | Turecký |
---|---|
parenting | ebeveynlik |
technology | teknoloji |
and | ve |
digital | dijital |
EN This is especially integral to Knative’s serverless capabilities; something needs to tell the system to bring up a function when needed
TR Bu özellikle Knative'in sunucusuz bilişim yetenekleri için çok önemlidir; bir işlev sisteme gerektiğinde bir şeylerin sisteme bu işlevi getirmesini söylemesi gerekir
Angličtina | Turecký |
---|---|
serverless | sunucusuz |
needs | gerekir |
especially | özellikle |
this | bu |
a | bir |
tell | için |
EN In 2016, the Elsevier Foundation launched a series of new partnerships to support innovations in health information, research in developing countries, diversity in science and technology for development
TR Elsevier Vakfı 2016 yılında sağlık bilgilerindeki yenilikleri, gelişmekte olan ülkelerdeki araştırmaları, bilimde çeşitliliği ve gelişim için teknolojide desteklemek için bir dizi yeni ortaklığa imza atmıştır
Angličtina | Turecký |
---|---|
series | dizi |
health | sağlık |
developing | gelişmekte |
development | gelişim |
elsevier | elsevier |
foundation | vakfı |
countries | ülkelerdeki |
diversity | çeşitliliği |
new | yeni |
and | ve |
research | araştırmaları |
to support | desteklemek |
of | in |
EN Reviewing and addressing the gender diversity of editors, editorial boards, and reviewers to ensure journals continue to be relevant, representative, and stimulating to the communities they serve
TR Dergilerin hizmet ettikleri camialar için uygun, temsil edici ve ilham verici olmaya devam edebilmesini sağlamak için editörler, editörlük kurullları ve hakemlerin cinsiyet çeşitliliğini incelemek ve bu konunun üzerine eğilmek
Angličtina | Turecký |
---|---|
gender | cinsiyet |
editors | editörler |
continue | devam |
relevant | uygun |
serve | hizmet |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
of | in |
EN Reviewing and addressing the gender diversity of speakers and presenters at Elsevier-organized conferences
TR Elsevier tarafından düzenlenen konferanslardaki konuşmacılar ve sunucuların cinsiyet çeşitliliğini gözden geçirmek ve bu konunun üzerine eğilmek
Angličtina | Turecký |
---|---|
gender | cinsiyet |
elsevier | elsevier |
and | ve |
of | üzerine |
Zobrazuje sa 50 z 50 prekladov