EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
EN The idea is that this can be achieved by involving employees in decision-making processes to a considerable extent, thereby ensuring a more peaceful working environment, greater stability and fewer strikes.
TR Bundan kaçınmak ve daha iyi bir işletme barışı, daha çok istikrar ve daha az grev olmasını sağlamak için çalışanların yönetime daha fazla katılmaları amaçlanıyor.
Angličtina | Turecký |
---|---|
working | iş |
and | ve |
fewer | az |
to | sağlamak |
a | bir |
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
life | hayatı |
to | arasında |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN If you find yourself repeatedly in painful or self-destructive patterns involving the usage of media, screens, or other devices, then ITAA may be able to help you find freedom and relief from what you are experiencing
TR Kendinizi medyanın, ekranların veya diğer cihazların kullanımını içeren acı verici veya kendi kendine zarar veren örüntüler içinde tekrar tekrar bulursanız, ITAA yaşadıklarınızdan özgürleşmenize ve rahatlamanıza yardımcı olabilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
media | medyanın |
devices | cihazlar |
itaa | itaa |
help | yardımcı |
other | diğer |
and | ve |
or | veya |
be | olabilir |
usage | kullanım |
in | içinde |
of | içeren |
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
life | hayatı |
to | arasında |
EN LifeTime is a mammoth European project involving more than 120 scientists from 53 research institutions in 18 countries
TR LifeTime, 18 ülkedeki 53 araştırma kurumundan 120’den fazla bilim insanının dahil olduğu dev bir Avrupa projesi
Angličtina | Turecký |
---|---|
european | avrupa |
project | projesi |
research | araştırma |
more | fazla |
is | olduğu |
a | bir |
from | den |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN Transporting goods can be a complicated process, involving multiple handlers, jurisdictions and legal relationships, along with tight timeframes and dependent contractual relationships
TR Malların nakliyesi; ‘zaman’ konusundaki bağlayıcı prosedürler ve bağımlı sözleşme ilişkilerinin yanı sıra, birden fazla denetimci ve yargı çevresini barındıran karmaşık bir süreçtir
Angličtina | Turecký |
---|---|
complicated | karmaşık |
process | süreç |
contractual | sözleşme |
and | ve |
be | birden |
EN Evaluatıon Of A Case Involvıng An Electrıc Shock In Terms Of Emergency Healthcare And Occupatıonal Health And Safety In Prehospıtal Emergency Health Servıce
TR Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetlerinde Elektrik Çarpması Vakasının Acil Bakım Ve İş Sağlığı Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi
Angličtina | Turecký |
---|---|
a | a |
and | ve |
in terms of | açısından |
safety | güvenliği |
of | nın |
health | sağlığı |
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
life | hayatı |
to | arasında |
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
life | hayatı |
to | arasında |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN By involving our partners in our sustainability efforts, we raise environmental standards throughout our supply chains
TR Ortaklarımızı sürdürülebilirlik çabalarımıza dahil ederek, tedarik zincirimiz boyunca çevresel standartları yükseltiyoruz
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainability | sürdürülebilirlik |
supply | tedarik |
our partners | ortaklarımızı |
environmental | çevresel |
standards | standartları |
EN It is true that there have been some changes, involving for example more women at management level; however, the women in question are also white, somewhat older and from privileged backgrounds
TR Birtakım değişimler yaşanmıyor değil elbette, örneğin yönetim basamaklarında kadınların yer aldığı tiyatrolar da var, fakat bu kişiler de beyaz, daha yaşlı ve ayrıcalıklı ortamlardan geliyor
Angličtina | Turecký |
---|---|
management | yönetim |
privileged | ayrıcalıklı |
older | daha |
women | kadınlar |
in | da |
and | ve |
been | bu |
white | beyaz |
at | de |
EN LifeTime is a mammoth European project involving more than 120 scientists from 53 research institutions in 18 countries
TR LifeTime, 18 ülkedeki 53 araştırma kurumundan 120’den fazla bilim insanının dahil olduğu dev bir Avrupa projesi
Angličtina | Turecký |
---|---|
european | avrupa |
project | projesi |
research | araştırma |
more | fazla |
is | olduğu |
a | bir |
from | den |
EN Criticism involving name-calling, profanity and other insulting language or imagery
TR Hakaret, küfür ve başka küçük düşürücü ifade veya görüntüler içeren eleştiriler
Angličtina | Turecký |
---|---|
other | başka |
or | veya |
and | ve |
EN Nude and sexual imagery involving minors.
TR Reşit olmayanların bulunduğu çıplak veya cinsel nitelikli görüntüler.
Angličtina | Turecký |
---|---|
sexual | cinsel |
EN If you or Zoom have a Dispute involving claims under the exception to arbitration in Section 27.2(2), then this Section 27.3 does not apply to such Dispute
TR Zoom ile aranızdaki Anlaşmazlığın Madde 27.2(2)'deki tahkim istisnaları kapsamında yer alan talepleri içermesi halinde bu Madde 27.3, söz konusu Anlaşmazlık için geçerli olmaz
Angličtina | Turecký |
---|---|
zoom | zoom |
claims | talepleri |
arbitration | tahkim |
this | bu |
apply | geçerli |
in | deki |
to | için |
EN An arbitration award shall have no preclusive effect in another arbitration or court proceeding involving Zoom and a different individual
TR Bir tahkim kararının, Zoom ve farklı bir kişinin dahil olduğu başka bir tahkim veya mahkeme kovuşturmasında hiçbir yasal açıdan engelleyici etkisi olmayacaktır
Angličtina | Turecký |
---|---|
arbitration | tahkim |
no | hiçbir |
effect | etkisi |
court | mahkeme |
zoom | zoom |
another | başka |
and | ve |
or | veya |
different | farklı |
EN Vikram Patel: Mental health for all by involving all | TED Talk
TR Vikram Patel: Vikram Patel: Herkes için herkesin katıldığı akıl sağlığı | TED Talk
Angličtina | Turecký |
---|---|
health | sağlığı |
for | için |
all | herkesin |
EN Mental health for all by involving all
TR Vikram Patel: Herkes için herkesin katıldığı akıl sağlığı
Angličtina | Turecký |
---|---|
health | sağlığı |
for | için |
all | herkesin |
EN Our company has achieved great results using Ahrefs: organic traffic has jumped from 1K to 47K per month in the last 7 months and it is still growing!
TR Şirketimiz Ahrefs’i kullanarak harika sonuçlar elde etti: organik trafik son 7 ayda 1K’dan 47K’ya sıçradı ve hala artıyor!
Angličtina | Turecký |
---|---|
great | harika |
organic | organik |
traffic | trafik |
last | son |
still | hala |
achieved | elde |
and | ve |
using | kullanarak |
EN We believe that for happiness, a balance of body, mind and spirit should be achieved.
TR Sams Food olarak; mutluluk için beden, zihin ve ruh dengesinin sağlanması gerektiğine inanıyoruz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
mind | zihin |
we believe | inanıyoruz |
and | ve |
for | için |
of | in |
EN This persistence is achieved by using different types of storage mechanisms to put the cookie data in several places on your local browser simultaneously
TR Bu kalıcılık, cookie verilerini yerel tarayıcınızda aynı anda birkaç yere koymak için farklı türde depolama mekanizmaları kullanılarak elde edilir
Angličtina | Turecký |
---|---|
storage | depolama |
data | verilerini |
local | yerel |
browser | tarayıcı |
simultaneously | aynı anda |
this | bu |
different | farklı |
using | kullanılarak |
achieved | elde |
the | aynı |
to | birkaç |
put | için |
EN Formed in 2002 by schoolmates Isaac Slade and Joe King, they achieved success with the release of their debut album, How to Save a Life in 2005, which was certified double platinum by the RIAA and platinum in Australia, Canada, New Zealand and the UK
TR The Fray, bu iki okul arkadaşının bir gün küçük bir müzik mağazasında karşılaşması ile oluştu
Angličtina | Turecký |
---|---|
their | bu |
the | gün |
a | bir |
with | ile |
EN The Fray achieved national success with their first sing… read more
TR İki arkadaş müzikle alakalı ortak diyaloglarının hemen ardından kafa kafaya verip şarkılar yazmaya başladılar ve U2, Countin… Devamını oku
EN The Fray is an American rock band from Denver, Colorado. Formed in 2002 by schoolmates Isaac Slade and Joe King, they achieved success with the release of their debut album, How to Save a L… read more
TR Denver’da kurulan the Fray, 2002 senesinde vokalde ve piyanoda Isaac Slade, yine vokalde ve aynı zamanda gitarda Joe King tarafından kuruldu. The Fray, bu iki okul arkadaşının bir gün kü… Devamını oku
EN Formed in 2002 by schoolmates Isaac Slade and Joe King, they achieved success with the release of their debut album, How to Save a Life in 2005, which was certified double platin… read more
TR The Fray, bu iki okul arkadaşının bir gün küçük bir müzik mağazasında karşılaşması ile olu… Devamını oku
EN With more than 64 million albums sold worldwide, 18 #1 singles, with seven as co-writes, Seven Grammys, and countless other accolades?all achieved with four albums in less than eight … read more
TR Carrie Marie Underwood (10 Mart 1983) 4. American Idol yarışmasını kazanmasıyla ünlenen Amerikan Country müzik sanatçısı. Underwood, Oklahamalı anne babası Stephen ve Carole Underwood… Devamını oku
EN The ?-Mix® inline disperser is a revolutionary system for mixing and dispersing solids in liquids. Homogeneous, fine dispersions with exactly reproducible quality are achieved through a controlled, emission-free process.
TR Entegre Dispersiyon Makinesi ?-Mix®
EN The work achieved on reducing vehicle weight has also significantly decreased the wear on parts, which need to be replaced less often.
TR Araç ağırlığının azaltılmasıyla elde edilen çalışma, daha az sıklıkla değiştirilmesi gereken parçalardaki aşınmayı da önemli ölçüde azaltmıştır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
need | gereken |
often | sıklıkla |
achieved | elde |
the | araç |
also | da |
work | iş |
to | daha |
EN The reduced body mass of the C4 Cactus was also achieved through innovations such as the sunblind-free panoramic glass roof with advanced heat protection and the Magic Wash wiper system.
TR C4 Cactus?un azaltılmış gövde kütlesi, gelişmiş ısı koruması ve Magic Wash silici sistemi ile güneşliksiz panoramik cam çatı gibi yeniliklerle de sağlandı.
Angličtina | Turecký |
---|---|
body | gövde |
panoramic | panoramik |
glass | cam |
cactus | cactus |
advanced | gelişmiş |
heat | ısı |
protection | koruması |
magic | magic |
roof | çatı |
system | sistemi |
and | ve |
with | ile |
EN The work achieved on reducing vehicle weight has also significantly decreased the wear on parts, which need to be replaced less often
TR Araç ağırlığının azaltılmasıyla elde edilen çalışma, daha az sıklıkla değiştirilmesi gereken parçalardaki aşınmayı da önemli ölçüde azaltmıştır
Angličtina | Turecký |
---|---|
need | gereken |
often | sıklıkla |
achieved | elde |
the | araç |
also | da |
work | iş |
to | daha |
EN German companies that have achieved exemplary sustainability – as well as economic success. We present three very different examples.
TR Örnek teşkil edecek şekilde sürdürülebilir ve ekonomik açıdan başarılı Alman firmaları… İşte birbirinden çok farklı üç örnek.
EN TotalAV? for Mac is regularly submitted to industry testing body AV-TEST, where it has been fully certified and achieved high scores in Protection, Performance and Usability.
TR Mac için TotalAV?, düzenli olarak sektörel test kuruluşu AV-TEST’e gönderilmektedir. Tam onay almış ve Koruma, Performans ve Kullanılabilirlik alanlarında maksimum test puanlarını kazanmıştır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
mac | mac |
protection | koruma |
performance | performans |
totalav | totalav |
and | ve |
test | test |
regularly | düzenli olarak |
fully | tam |
EN Proportion of countries that (a) have conducted at least one population and housing census in the last 10 years; and (b) have achieved 100 per cent birth registration and 80 per cent death registration
TR (a) Son 10 yıl içinde yürütülen en az bir nüfus ve konut nüfus sayımı yapan; ve (b) %100 doğum kaydı ve % 80 ölüm kaydı elde edilen ülkelerin oranı
Angličtina | Turecký |
---|---|
conducted | yürütülen |
population | nüfus |
registration | kaydı |
death | ölüm |
countries | ülkelerin |
and | ve |
achieved | elde |
least | az |
last | son |
in | içinde |
years | bir |
EN During the pandemic, we did not experience any failure in work processes, except for logistical slowdowns during the period when the borders were closed. We achieved this thanks to our flexible and agile structure and strong risk management.
TR Bu dönemde sınırların kapatıldığı sürelerdeki lojistik yavaşlamalar haricinde iş süreçlerimizde bir gerileme yaşamadık. Bunu sahip olduğumuz esnek ve çevik yapı ile güçlü risk yönetimimiz sayesinde başardık.
Angličtina | Turecký |
---|---|
flexible | esnek |
risk | risk |
structure | yapı |
strong | güçlü |
period | süre |
this | bu |
and | ve |
to | sahip |
EN Sustainable Development Goals represent a universal action plan containing a set of goals that are intended to be achieved by the end of 2030 by the United Nations member countries
TR Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 yılı sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren evrensel bir eylem çağrısıdır
Angličtina | Turecký |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
development | kalkınma |
goals | hedefleri |
universal | evrensel |
action | eylem |
member | üyesi |
nations | milletler |
countries | ülkeler |
by | tarafından |
a | bir |
of | içeren |
to | kadar |
the end | sonuna |
EN We are proud advocates of freedom and free enterprise. Economic potential is best achieved when people have the ability to work hard, gain flexibility and earn income by owning a business.
TR Özgürlüğün ve serbest girişimciliğin gururlu savunucularıyız. İnsanlar sıkı çalışabildikleri, esneklik kazanabildikleri ve kendi işlerine sahip olarak gelir sağlayabildikleri zaman en iyi ekonomik potansiyele ulaşır.
Angličtina | Turecký |
---|---|
proud | gururlu |
free | serbest |
economic | ekonomik |
flexibility | esneklik |
income | gelir |
and | ve |
when | zaman |
of | in |
to | sahip |
business | iş |
the | olarak |
best | en |
EN Amway compensates and celebrates the hard work and accomplishments of those around us. We understand true success is achieved when earned the right way: through hard work and helping others.
TR Amway çevremizdekilerin zorlu çalışmalarını ve başarılarını ödüllendirir ve kutlar. Gerçek başarıya zorlu çalışmayla ve başkalarına yardım ederek doğru yoldan kazanıldığı zaman ulaşıldığını biliyoruz.
Angličtina | Turecký |
---|---|
amway | amway |
success | başarı |
helping | yardım |
others | başkaları |
when | zaman |
true | gerçek |
and | ve |
we understand | biliyoruz |
right | doğru |
the | ederek |
Zobrazuje sa 50 z 50 prekladov