TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
EN It covers 140 million square miles and nearly 75 percent of the Earth's surface. It connects us to each other, across language, and culture. It sustains life and supports life.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
milyon | million |
neredeyse | nearly |
yüzde | percent |
bizi | us |
hayatı | life |
TR 360 milyon kilometre karelik alanı kaplıyor ve Dünya yüzeyinin neredeyse yüzde 75 kadarı. Bizi birbirimize, diller ve kültürler arasında bağlıyor. Hayatı devam ettirip, hayatı sürdürüyor.
EN It covers 140 million square miles and nearly 75 percent of the Earth's surface. It connects us to each other, across language, and culture. It sustains life and supports life.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
milyon | million |
neredeyse | nearly |
yüzde | percent |
bizi | us |
hayatı | life |
TR Hakemlerin bu hayati önemdeki rolü neden yerine getirdiğini, nasıl kabul gördüklerini ve hakemlik yapmak için sizin de nasıl gönüllü olabileceğinizi öğrenin.
EN Find out why reviewers perform this vital role, how they are recognised and how you can volunteer to review yourself.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayati | vital |
rolü | role |
de | out |
gönüllü | volunteer |
öğrenin | find out |
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayatı | life |
TR Çalıştığımız bölgelerde, hiçbir çatışmanın tarafı olmadan insani ihtiyaçlara odaklanarak hayatı destekleriz.
EN We support life solely on the basis of rights and needs with no discrimination among those in need.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hiçbir | no |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
ın | of |
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
ihtiyaç | needs |
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yardım | support |
sorumluluğu | responsibility |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
TR En iyi Yemekler, Gece Hayatı, Eğlence ve Etkinlikler
EN Guides to the Top Food, Nightlife, Entertainment and Events
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
eğlence | entertainment |
ve | and |
etkinlikler | events |
TR Websitenizi güvene almak, sadece hassas bilgiler ile uğraşanlar için değil, bu günlerde her websitesi için hayati derecede önemli. Bu rapor ile websitenizin güvenlik durumunu kolaylıkla izleyebilirsiniz.
EN Securing your website is vital for every website today, not just those dealing with sensitive information. With this report you can easily monitor your site’s security status.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hassas | sensitive |
bilgiler | information |
değil | not |
hayati | vital |
rapor | report |
websitenizin | your website |
güvenlik | security |
durumunu | status |
TR Mount Kenya’nın eteklerini her tür yaban hayatı kendine yuva edinmiştir: leoparlar, gergadanlar, filler ve düzinelerce kuş türü
EN All kinds of wildlife make their homes in the foothills of Mount Kenya: leopards, rhinos, elephants and dozens of species of birds
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
kenya | kenya |
her | all |
TR Yerel ekosistemlerimizin koruyucusu olarak görevimizin hayati önemi olduğuna inanırız
EN We believe our role as caretakers for our local ecosystems is vital
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yerel | local |
hayati | vital |
TR Lise yıllarında şarkılar yazan Sara’nın müzik hayatı üniversite öğrenimi için UCLA’e gitmesiyle başladı
EN Bareilles was born and raised in Eureka, California, United States
TR Sara Beth Bareilles, 1979’da Kaliforniya’da dünyaya geldi. Lise yıllarında şarkılar yazan Sara’nın müzik hayatı üniversite öğrenimi için UCLA’e gitmesiyle başladı. Sanatçı, orada Awaken … Devamını oku
EN Sara Beth Bareilles (born December 7, 1979) is a Grammy-winning American singer-songwriter, pianist, Broadway composer, actress, and TV producer and writer. Bareilles was born and raised in… read more
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
devamını | more |
oku | read |
TR Daha iyi bir iş hayatı - özel hayat dengesi elde etmek ve ekstra gelir kazanmak istiyor musunuz? Kendi işinizi kurun.
EN Do you want a better work life balance and extra income? Start a business of your own.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
dengesi | balance |
gelir | income |
istiyor | want |
musunuz | do you |
TR Sadece bugünlük, hayatın şartlarına göre hayatı kabul ediyorum. Sadece bugün için, hayatımdaki tüm nimetler için minnettarım.
EN Just for today, I accept life on life’s terms. Just for today, I am grateful for all of the blessings in my life.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayatı | life |
kabul | accept |
bugün | today |
tüm | all |
TR İhtiyaç sahipleri arasında ayrım gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We plan our interventions according to our own needs assessment analyses and identify our priorities in supporting life without involving political, economic or military interests.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayatı | life |
TR Çalıştığımız bölgelerde, hiçbir çatışmanın tarafı olmadan insani ihtiyaçlara odaklanarak hayatı destekleriz.
EN We support life solely on the basis of rights and needs with no discrimination among those in need.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hiçbir | no |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
ın | of |
TR Afet müdahale planımızı kendi ihtiyaç analizlerimize göre oluşturur, yardım önceliğimizde siyasi, ekonomik, askeri çıkar gözetmeden hayatı destekleriz.
EN We do not take sides in any of the conflict zones we operate in and focus on basic needs and rights.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
ihtiyaç | needs |
TR İnsani yardım faaliyetlerimizi hesap verme sorumluluğu bilinciyle yürüterek hayatı destekleriz.
EN While we support life, we remain aware of our responsibility to be accountable.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yardım | support |
sorumluluğu | responsibility |
hayatı | life |
destekleriz | we support |
TR Bizi hayatı sevmeye ve ona bağlı kalmaya itti
EN It forced us to love life and hold on to it
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
bizi | us |
hayatı | life |
ve | and |
ona | to |
TR Bizi hayatı sevmeye ve ona bağlı kalmaya itti
EN It forced us to love life and hold on to it
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
bizi | us |
hayatı | life |
ve | and |
ona | to |
TR Daha önce tartışıldığı gibi, yeşil EV çubuğu ziyaretçilere bir web sitesinin güvenli olduğuna dair net bir mesaj göndererek, onu halka açık web sitelerinin hayati bir güvenlik bileşeni haline getirir.
EN As discussed earlier, the green EV bar sends visitors a clear message that a website is safe, making it a vital security component of public websites.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yeşil | green |
mesaj | message |
hayati | vital |
haline | making |
TR Banka Hayvanlar Çakal Aslan Afrikalı Leopar Çita Yaban kedisi Baş kaplan Baş Canavar Yırtıcı Kızgın Kedi Portakal Turuncu kaplan Yaban hayatı Vahşi Kaplan
EN Bank Animals Coyote Leo African Leopard Cheetah Wildcat Head tiger Head Beast Predator Angry Feline Orange Orange tiger Wildlife Wild Tiger
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
banka | bank |
hayvanlar | animals |
yaban | wild |
baş | head |
TR Motto kurumsal kültürünüzün hayati bir unsurudur. Satışları artırmaktan ziyade esas amacınızı ve takım ruhunuzu oluşturmaktır.
EN Motto is a vital element of your corporate culture. Rather than boosting sales, its main goal is to build your team spirit.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
kurumsal | corporate |
hayati | vital |
satışları | sales |
ziyade | rather |
takım | team |
TR CITROËN C4 Cactus sürücü arayüzü% 100 kullanıcı dostu olup günlük hayatı daha kolay hale getirir.
EN The CITROËN C4 Cactus driver interface is 100% user-friendly, making everyday life that much easier.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
cactus | cactus |
sürücü | driver |
arayüzü | interface |
kullanıcı | user |
dostu | friendly |
günlük | everyday |
hayatı | life |
daha | that |
TR C3 AIRCROSS, şehirde ve açık yolda rahatça günlük hayatı kolaylaştırır. Şehirde Park Assist teknolojisi park manevralarını hafif bir şekilde yapıyor.
EN At ease in the city and on the open road, C3 AIRCROSS makes everyday life easier. In the city, Park Assist technology makes light work of parking manœuvres.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
aircross | aircross |
günlük | everyday |
hayatı | life |
park | park |
teknolojisi | technology |
TR Cinsel hayatta açıklık, eşe sadakat: Almanların aşk hayatı hakkında, bilim gazetecisi Christoph Drösser’in açıklamaları.
EN Openness in sex, fidelity in partnerships: science journalist Christoph Drösser on the love lives of the Germans.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
aşk | love |
hakkında | on |
bilim | science |
ın | of |
TR 2022’de yerinden edilmiş 54,5 milyon kadın, kız çocuğu ve gencin sağlık ve koruma ihtiyaçlarını karşılamak ve ihtiyaç duydukları en hayati hizmetlere...
EN $835 million is needed to provide life-saving essential services to meet health and protection needs of 54.5 million displaced women, girls and young...
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
milyon | million |
kadın | women |
kız | girls |
ve | and |
sağlık | health |
koruma | protection |
karşılamak | meet |
ın | of |
TR 2022’de yerinden edilmiş 54,5 milyon kadın, kız çocuğu ve gencin sağlık ve koruma ihtiyaçlarını karşılamak ve ihtiyaç duydukları en hayati hizmetlere ulaşmalarını sağlamak için 835 milyon dolara... Daha fazla
EN $835 million is needed to provide life-saving essential services to meet health and protection needs of 54.5 million displaced women, girls and young people in 2022! UNITED NATIONS, New York, 13... Read more
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
milyon | million |
kadın | women |
kız | girls |
sağlık | health |
koruma | protection |
karşılamak | meet |
TR Şubat ayının son günlerinden bu yana Türkiye’nin Yunanistan ve Bulgaristan sınırında, mülteciler ve göçmenler için hayati hadiseler yaşanıyor
EN Since the last days of February, crucial events are unfolding for refugees and migrants on Turkey’s border with Greece and Bulgaria
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
son | last |
türkiye | turkey |
yunanistan | greece |
mülteciler | refugees |
TR Merkezi ve yerel otoritelerin sivil toplumun desteğiyle gösterdiği çaba, hayati önem arz ediyor
EN The efforts of central as was as local authorities, and the support of civil society is crucial
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
merkezi | central |
ve | and |
yerel | local |
sivil | civil |
toplumun | society |
TR Merkezi ve yerel otoritelerin sivil toplumun desteğiyle gösterdiği çaba, hayati önem arz ediyor
EN The efforts of central as was as local authorities, and the support of civil society is crucial
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
merkezi | central |
ve | and |
yerel | local |
sivil | civil |
toplumun | society |
TR Bir aile gibi birlik içinde ve birbirimizden güç alarak çalışıyoruz. “BİZ” geleceği, başarıyı ve hayatı paylaşıyoruz.
EN We work like a family, united and taking power from each other. WE share the future, success and life.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
aile | family |
güç | power |
hayatı | life |
TR Grubumuz için BİZ; geleceği, başarıyı ve hayatı birlikte paylaşmanın gücüdür
EN For our group, BİZ is about the power of sharing the future, the success and the life
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayatı | life |
TR Geleceğe yön veren sanayi hamlelerini yaparken çalışanlarımızla sadece performans odaklı değil, hayatı yaşamaya odaklı bir dünya kuruyoruz
EN As we make industrial moves that shape the future, we are not only creating a performance-oriented atmosphere for our employees, but we are building a world that emphasizes living one’s life
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
geleceğe | future |
sanayi | industrial |
performans | performance |
değil | not |
hayatı | life |
dünya | world |
TR Balıkçılık Ve Yaban Hayatı Tespit Etme Web Sitesi Şablonu
EN Summer Vacations Website Template
TR Şablonumuz, hayati bağlantıya sorunsuz bir geçişle metin düğmeleri oluşturmaya, en iyi sosyal medya üzerinden bilgi aramaya ve arka plan renk şemasındaki farklı renkleri değiştirmeye yardımcı olur
EN Our template helps create text buttons with a smooth transition to the vital link, search for information over the top best social media, and change different colors in the background color scheme
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
hayati | vital |
sorunsuz | smooth |
oluşturmaya | create |
renk | color |
farklı | different |
renkleri | colors |
TR İnsanların istedikleri hayatı yaşayabilmeleri için arzu ettikleri finansal güvenlik ve kariyeri bulmalarına yardımcı oluyoruz.
EN We help people find the financial security and careers they desire so they can live the life they want.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
istedikleri | they want |
hayatı | life |
finansal | financial |
güvenlik | security |
TR İş hayatı - özel hayat dengenizi kurmak ve ekstra gelir kazanmaya başlamak istiyor musunuz?
EN Do you want to find your work-life balance and start earning extra income?
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
ve | and |
ekstra | extra |
gelir | income |
başlamak | start |
istiyor | want |
musunuz | do you |
TR Almanya’daki doğal hayatı koruma alanları – Peter Südbeck, bu alanların insanlar ve çevre için önemini anlatıyor
EN Protected areas in Germany – in an interview, Peter Südbeck explains their importance for people and the environment
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
almanya | germany |
peter | peter |
insanlar | people |
çevre | environment |
TR Bir üretim hattının çalışmasını sürdürmesi için hayati bir parçaya acil ihtiyaç duyuyorsanız, Hava Taşımacılığı, üretimde gecikme nedeniyle gelir kaybına uğramamanızı sağlayacaktır.
EN If you are in dire need of a crucial part to keep a production line moving, Air Freight will ensure, that you will not miss out on revenue due to a delayed production.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
üretim | production |
ihtiyaç | need |
hava | air |
TR Bir perakendeci olarak bu durum, iş yapma şeklinizi gözden geçirmenizi hayati derece önemli kılıyor
EN As a retailer, this makes it vital for you to relook at the way you do business
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
bu | this |
hayati | vital |
TR Koleksiyonunuzu bu müşterilerin ve sosyal medyanın talepleri doğrultusunda güncel ve taze tutma gereksiniminiz, işin sürekliliğini sağlamak açısından hayati önem taşır.
EN The need for you to keep an updated and fresh collection as per these consumer and social media demands is critical to ensure business continuity.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
taze | fresh |
TR Denizaşırı taşımacılık sektörde hayati bir rol oynadığından, H&M daha çevreci bir taşımacılığı desteklemek için Maersk'in ECO Delivery (Ekolojik Teslimat) sistemini tercih etti.
EN Ocean transport plays a vital role in the industry, so H&M has chosen Maersk ECO Delivery to support a greener transport.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
taşımacılık | transport |
hayati | vital |
rol | role |
m | m |
çevreci | eco |
maersk | maersk |
teslimat | delivery |
TR Mount Kenya’nın eteklerini her tür yaban hayatı kendine yuva edinmiştir: leoparlar, gergadanlar, filler ve düzinelerce kuş türü
EN All kinds of wildlife make their homes in the foothills of Mount Kenya: leopards, rhinos, elephants and dozens of species of birds
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
kenya | kenya |
her | all |
TR Yerel ekosistemlerimizin koruyucusu olarak görevimizin hayati önemi olduğuna inanırız
EN We believe our role as caretakers for our local ecosystems is vital
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yerel | local |
hayati | vital |
TR Mount Kenya’nın eteklerini her tür yaban hayatı kendine yuva edinmiştir: leoparlar, gergadanlar, filler ve düzinelerce kuş türü
EN All kinds of wildlife make their homes in the foothills of Mount Kenya: leopards, rhinos, elephants and dozens of species of birds
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
kenya | kenya |
her | all |
TR Yerel ekosistemlerimizin koruyucusu olarak görevimizin hayati önemi olduğuna inanırız
EN We believe our role as caretakers for our local ecosystems is vital
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
yerel | local |
hayati | vital |
TR Söz konusu kimyasallar; ilaç, tarım, yiyecek, kozmetik ve parfümeri, tekstil, metalurji, imalat ve sanayi gibi çok çeşitli sektörlerde hayati rol oynarlar.
EN These chemicals go on to play vital roles within a wide range of other industries, such as pharmaceuticals, agriculture, food, cosmetics and fragrances, textiles, metallurgy, manufacturing and industrial, among many others.
තුර්කි | ඉංග්රීසි |
---|---|
tarım | agriculture |
yiyecek | food |
sanayi | industrial |
hayati | vital |
TR Hayatı dibine kadar yaşayan hayalperestler ve inananlar için, kalbi ele avuca sığmayan cesur yürekler için.
EN For wanderers and seekers, those that find beauty wherever they go, for those who proudly stand tall and love all
{Totalresult} පරිවර්තන වල 50 පෙන්වමින්