EN Put the spotlight on your brand by advertising on one of our 500+ journal websites, which are visited by more than three million people in the scientific community each month
EN Put the spotlight on your brand by advertising on one of our 500+ journal websites, which are visited by more than three million people in the scientific community each month
TR Her ay bilim camiasından üç milyonu aşkın insan tarafından ziyaret edilen 500'ü aşkın dergi internet sitemizden birinde reklam yaparak markanızı öne çıkarın
английский | турецкий |
---|---|
advertising | reklam |
journal | dergi |
visited | ziyaret |
million | milyonu |
people | insan |
scientific | bilim |
month | ay |
websites | internet |
your brand | markanızı |
by | yaparak |
in | aşkın |
of | her |
EN Raffles Hotels & Resorts’ philosophy of delivering emotional luxury, thoughtful, welcoming and graceful service has put its hotels and resorts in the spotlight time and time again. Recent awards include:
TR Raffles Hotels & Resorts’un duyarlı bir lüks ve düşünceli, samimi, zarif bir hizmet anlayışı otel ve tatil köylerini her seferinde ilgi odağı haline getirir. En son alınan ödüller:
английский | турецкий |
---|---|
raffles | raffles |
luxury | lüks |
service | hizmet |
recent | son |
time | seferinde |
awards | ödüller |
and | ve |
of | her |
hotels | hotels |
the | bir |
EN Put the spotlight on your brand by advertising on one of our 500+ journal websites, which are visited by more than three million people in the scientific community each month
TR Her ay bilim camiasından üç milyonu aşkın insan tarafından ziyaret edilen 500'ü aşkın dergi internet sitemizden birinde reklam yaparak markanızı öne çıkarın
английский | турецкий |
---|---|
advertising | reklam |
journal | dergi |
visited | ziyaret |
million | milyonu |
people | insan |
scientific | bilim |
month | ay |
websites | internet |
your brand | markanızı |
by | yaparak |
in | aşkın |
of | her |
EN Raffles Hotels & Resorts’ philosophy of delivering emotional luxury, thoughtful, welcoming and graceful service has put its hotels and resorts in the spotlight time and time again. Recent awards include:
TR Raffles Hotels & Resorts’un duyarlı bir lüks ve düşünceli, samimi, zarif bir hizmet anlayışı otel ve tatil köylerini her seferinde ilgi odağı haline getirir. En son alınan ödüller:
английский | турецкий |
---|---|
raffles | raffles |
luxury | lüks |
service | hizmet |
recent | son |
time | seferinde |
awards | ödüller |
and | ve |
of | her |
hotels | hotels |
the | bir |
EN Have your clothing labels take the spotlight, giving your fashion brand a renewed appeal. Choose from a variety of fabrics and styles, and mark your preferred ones with your logo. This stunning pack is all yours to try!
TR Giysi etiketlerini öne çıkararak moda markanıza yeni bir cazibe kazandırın. Çeşitli kumaş ve stiller arasından seçiminizi yapın, beğendiğiniz mockup'a logonuzu basın. Bu çarpıcı paketi dilediğiniz gibi kullanın!
английский | турецкий |
---|---|
pack | paketi |
stunning | çarpıcı |
fashion | moda |
this | bu |
take | ne |
ones | bir |
to | yapın |
from | arasından |
and | ve |
the | gibi |
EN You can also set up a watch list of your competitors to see what videos are trending on their channels - cool, eh? And of course, vidIQ Trend Alerts spotlight what’s trending across the whole of YouTube right now
TR Ayrıca, kanallarında hangi videoların trend olduğunu görmek için rakiplerinizin bir izleme listesini oluşturabilirsiniz - havalı, değil mi? Ve elbette, vidIQ trend bildirimleri, şu anda YouTube'un tamamında neyin trend olduğunu gösteriyor
английский | турецкий |
---|---|
list | listesini |
cool | havalı |
vidiq | vidiq |
videos | videoları |
channels | kanallar |
what | neyin |
a | bir |
and | ve |
trending | trend |
of course | elbette |
EN Recently, the privatisation spotlight has swung onto commodities, energy facilities and telecommunications.
TR Son zamanlarda ise emtia, enerji tesisleri ve telekomünikasyon şirketleri özelleştirilmektedir.
английский | турецкий |
---|---|
recently | son |
energy | enerji |
and | ve |
telecommunications | telekomünikasyon |
the | ise |
EN You can also set up a watch list of your competitors to see what videos are trending on their channels - cool, eh? And of course, vidIQ Trend Alerts spotlight what’s trending across the whole of YouTube right now
TR Ayrıca, kanallarında hangi videoların trend olduğunu görmek için rakiplerinizin bir izleme listesini oluşturabilirsiniz - havalı, değil mi? Ve elbette, vidIQ trend bildirimleri, şu anda YouTube'un tamamında neyin trend olduğunu gösteriyor
английский | турецкий |
---|---|
list | listesini |
cool | havalı |
vidiq | vidiq |
videos | videoları |
channels | kanallar |
what | neyin |
a | bir |
and | ve |
trending | trend |
of course | elbette |
EN However, if it means I can help focus the spotlight more on LGBTQ issues in society and can show people how things are in other countries, I feel it is my duty to do so
TR Öte yandan LGBTİ konusunun toplumda daha belirgin bir konu olarak görülmesine katkıda bulunabilecek, durumun diğer ülkelerde nasıl göründüğünü insanlara gösterebileceksem, böyle bir sorumluluğu üstlenmem şarttı
английский | турецкий |
---|---|
people | insanlara |
countries | ülkelerde |
in | da |
other | diğer |
however | bir |
so | öyle |
how | nasıl |
EN Taking a peek into Germany’s treasure trove: why patents are becoming increasingly important, and which technologies are currently in the spotlight.
TR Ekonomi ulusunun hazine sandığına bir bakış: Patentlerin neden giderek daha çok önem kazandıkları ve günümüzde hangi teknolojilerin odakta yer aldıkları hakkında.
английский | турецкий |
---|---|
and | ve |
a | bir |
why | neden |
in | yer |
the | giderek |
EN Spotlight on food safety and industry 4.0
TR Gıda güvenliği ve endüstri 4.0'a yakından bakış
английский | турецкий |
---|---|
food | gıda |
industry | endüstri |
and | ve |
safety | güvenliği |
EN Have your clothing labels take the spotlight with fashion branding mockups, giving your fashion brand a renewed appeal. Edit your preferred mockups with your logo.
TR Giysi etiketlerini öne çıkararak moda markanıza yeni bir cazibe kazandırın. Çeşitli kumaş ve stiller arasından seçiminizi yapın, beğendiğiniz mockup'a logonuzu basın. Bu çarpıcı paketi dilediğiniz gibi kullanın!
английский | турецкий |
---|---|
fashion | moda |
your | ve |
have | bu |
take | ne |
a | bir |
the | gibi |
brand | e |
EN Using Finder or Spotlight to find this file may prove difficult as by default it's private and owned by the root user.
TR Bu dosyanın sahibi root olduğundan ve öntanımlı olarak onun özelinde olduğundan Finder veya Spotlight kullanarak dosyayı bulmak zor olabilir.
английский | турецкий |
---|---|
difficult | zor |
default | öntanımlı |
file | dosyayı |
and | ve |
this | bu |
or | veya |
using | kullanarak |
as | olduğundan |
EN Put applications behind on-premise hardware, and then force users through a VPN to secure their traffic
TR Uygulamaları şirket içi donanımın arkasına yerleştirin ve ardından kullanıcıları, VPN üzerinden trafiklerinin güvenliğini sağlamaya zorlayın
английский | турецкий |
---|---|
hardware | donanım |
vpn | vpn |
secure | güvenli |
users | kullanıcıları |
applications | uygulamalar |
and | ve |
EN Klautz (1904-1990), Elsevier’s prospects slowly turned as the newly appointed director put a strong focus on the development of new projects for an international market
TR Klautz'un (1904-1990) önderliğinde, yeni göreve gelen bu yöneticinin uluslararası piyasa için projeler geliştirmeye büyük önem vermesi sayesinde, Elsevier’in şansı yavaş yavaş dönmeye başladı
английский | турецкий |
---|---|
development | geliştirmeye |
projects | projeler |
international | uluslararası |
new | yeni |
market | piyasa |
of | in |
put | için |
EN Refusing to acknowledge the validity of an alternative perspective if put forward by someone with a different educational level
TR Farklı bir eğitim seviyesindeki birinin ileri sürdüğü alternatif bir bakış açısının geçerliliğini kabul etmek istememek
английский | турецкий |
---|---|
validity | geçerliliğini |
alternative | alternatif |
educational | eğitim |
perspective | bakış |
the | kabul |
to | etmek |
different | farklı |
EN Put your private appointments in our user-friendly calendar. It's handy to use and you can share it securely.
TR Özel randevularınızı kullanışlı takvimimize koyun. Kullanımı kolaydır ve güvenli bir şeklide paylaşabilirsiniz.
английский | турецкий |
---|---|
share | paylaş |
handy | kullanışlı |
use | kullanımı |
to | güvenli |
and | ve |
in | bir |
EN Our reports are customized so you will need to provide at least some basic details to our team members so that they could put together the most relevant information for you.
TR Raporlarımız özelleştirilmiştir, bu yüzden ekibimizin en alakalı bilgiyi bir araya getirmesi için en azından bir kaç temel detayı ekibimiz ile paylaşmanız gerekiyor.
английский | турецкий |
---|---|
need | gerekiyor |
basic | temel |
information | bilgiyi |
relevant | alakalı |
our team | ekibimiz |
most | en |
least | az |
so | bu yüzden |
our | ile |
reports | raporlar |
put | için |
you | bu |
to | araya |
EN Just put the URL into Site Explorer and navigate to the "Backlink profile" section.
TR URL’yi Site Gezgini’ne girin ve “Backlink profili” bölümüne gidin.
английский | турецкий |
---|---|
site | site |
backlink | backlink |
profile | profili |
section | bölüm |
and | ve |
EN Put your site content audit under our tool’s care and find the pages that need improvement
TR Aracımızın sorumluluğunda sitenize içerik denetmeni koyun ve geliştirilmesi gereken sayfaları bulun
английский | турецкий |
---|---|
content | içerik |
find | bulun |
need | gereken |
your site | sitenize |
pages | sayfaları |
and | ve |
EN It extends the life of electronics: users can replace broken components, put in a better battery, or upgrade to higher-capacity RAM whenever they want
TR Elektroniğin ömrünü uzatır: Kullanıcılar istedikleri zaman bozuk bileşenleri değiştirebilir, daha iyi bir pil takabilir veya daha yüksek kapasiteli bir RAM'e geçebilir
английский | турецкий |
---|---|
components | bileşenleri |
battery | pil |
whenever | zaman |
they want | istedikleri |
higher | yüksek |
better | daha iyi |
of | in |
or | veya |
users | kullanıcılar |
a | bir |
EN Simply put, this product is a liquidity solution.
TR Basitçe açıklarsak, bu ürün bir likidite çözümüdür.
английский | турецкий |
---|---|
simply | basitçe |
liquidity | likidite |
product | ürün |
this | bu |
a | bir |
EN The PNG file is ready to use immediately after download! Put it on letterheads, websites, T-shirts, and more!
TR PNG dosyası indirilmenin ardından hemen kullanıma hazır! Antetlere, web sitelerine, tişörtlere ve çok daha fazlasına hemen yerleştirin!
английский | турецкий |
---|---|
png | png |
ready | hazır |
immediately | hemen |
websites | web |
file | dosyası |
and | ve |
use | kullan |
to | ardından |
and more | fazlasına |
more | daha |
EN Everyday there are BILLIONS of search queries, and if you know what they are, you can use this data to put your videos in front of more eyeballs
TR Her gün milyarlarca arama yapılmaktadır ve eğer bunların ne olduğunu biliyorsanız, videolarınızın daha fazla görüntülenme almaları için bu verileri kullanabilirsiniz
английский | турецкий |
---|---|
billions | milyarlarca |
search | arama |
data | verileri |
if | eğer |
this | bu |
what | ne |
videos | videoları |
you can use | kullanabilirsiniz |
and | ve |
put | için |
EN Put your allergies to sleep. Wake up in a healthy bed.
TR Alerjileriniz uyurken, siz sağlıklı bir yatakta uyanın!
английский | турецкий |
---|---|
healthy | sağlıklı |
a | bir |
your | siz |
EN This persistence is achieved by using different types of storage mechanisms to put the cookie data in several places on your local browser simultaneously
TR Bu kalıcılık, cookie verilerini yerel tarayıcınızda aynı anda birkaç yere koymak için farklı türde depolama mekanizmaları kullanılarak elde edilir
английский | турецкий |
---|---|
storage | depolama |
data | verilerini |
local | yerel |
browser | tarayıcı |
simultaneously | aynı anda |
this | bu |
different | farklı |
using | kullanılarak |
achieved | elde |
the | aynı |
to | birkaç |
put | için |
EN After evercookie got this data, it erases the special HTTP cookie and creates the identical request to the same file but doesn't put any user information in it
TR Evercookie bu verileri aldıktan sonra, özel HTTP çerezini siler ve aynı dosyaya aynı isteği oluşturur ancak içine herhangi bir kullanıcı bilgisi koymaz
английский | турецкий |
---|---|
http | http |
creates | oluşturur |
request | isteği |
user | kullanıcı |
this | bu |
and | ve |
data | verileri |
any | herhangi |
the | aynı |
but | ancak |
same | bir |
to | sonra |
EN “We had models for all the disciplines—the same models we handed off to the contractors—and put them into a game engine,” Angeltveit explains
TR Angeltveit, “Bütün disiplinler için modellerimiz vardı - aynı modelleri müteahhitlere verdik - ve onları bir oyun motoruna yerleştirdik” diyor
EN For more than a century, generations of royalty, political heads of state and VIPS have put their trust in Fairmont’s legendary tradition of hospitality for their exclusive celebrations.
TR Yüzyılı aşkın zamandır, kraliyet ailesi nesilleri, devlet başkanları ve VIP’ler seçkin kutlamaları için Fairmont’un efsanevi konukseverlik geleneğine güvendiler.
английский | турецкий |
---|---|
a | a |
royalty | kraliyet |
state | devlet |
legendary | efsanevi |
tradition | geleneğine |
hospitality | konukseverlik |
heads | başkanları |
of | in |
and | ve |
put | için |
celebrations | kutlamalar |
EN Next to urgent humanitarian needs, we witness interventions that put people’s right to live at risk
TR Acil insani yardım ihtiyaçlarının yanı sıra kişilerin yaşam haklarına kastedecek müdahalelere tanıklık ediyoruz
английский | турецкий |
---|---|
urgent | acil |
that | yaşam |
needs | ihtiyaç |
EN We have put together a guide of this framework for anyone who wants to better understand how our business meetings work: ITAA Guide to Robert?s Rules
TR İş toplantılarımızın nasıl çalıştığını daha iyi anlamak isteyen herkes için bu çerçevenin bir kılavuzunu hazırladık: Robert Kuralları için ITAA Kılavuzu
английский | турецкий |
---|---|
guide | kılavuzu |
itaa | itaa |
robert | robert |
this | bu |
better | daha iyi |
of | in |
a | bir |
meetings | toplantılar |
put | için |
rules | kuralları |
how | nasıl |
EN Just for today, I will be present with myself. Just for today, I will put myself before my internet and technology use.
TR Sadece bugünlük, kendimle birlikte olacağım. Sadece bugünlük internet ve teknoloji kullanımımdan önce kendimi koyacağım.
английский | турецкий |
---|---|
my | mı |
internet | internet |
technology | teknoloji |
and | ve |
with | birlikte |
before | önce |
just | sadece |
use | kullanım |
EN Sidetracking from a plan that when I was in my late 30’s would have put me retiring comfortably in my late 40’s.
TR 30'larımın sonlarındayken, 40'larımın sonlarında rahat bir şekilde emekli olmamı sağlayacak bir plandan sapmak.
английский | турецкий |
---|---|
my | mı |
a | bir |
that | şekilde |
EN We will put you in contact with the landlord via email, so you can arrange the move-in time, key collection, and transfer any documentation that they requested in their policies.
TR Sizi evsahibiyle e-mail aracılığıyla iletişime geçireceğiz, böylece giriş saatinizi, anahtarları almanızı, ve politikalarında belirtilmiş olan herhangi bir belge varsa onların transferini organize edebilirsiniz.
английский | турецкий |
---|---|
contact | iletişime |
so | böylece |
policies | politikalar |
you can | edebilirsiniz |
and | ve |
any | herhangi |
EN We put the best social media management tools for your business.
TR İşletmeniz için en iyi sosyal medya yönetim araçlarını karşılaştırıyoruz.
английский | турецкий |
---|---|
management | yönetim |
tools | araçlarını |
social | sosyal |
media | medya |
put | için |
best | en |
EN If you've been trying to tackle knowledge management inside your company, you've already been put in front of a knowledge base also known as a knowledge management system
TR Şirketinizde bilgi yönetimiyle uğraşmaya çalışıyorsanız, zaten bilgi yönetim sistemi olarak da bilinen bir bilgi tabanının önüne geçmişsinizdir
английский | турецкий |
---|---|
been | ne |
knowledge | bilgi |
base | tabanı |
known | bilinen |
system | sistemi |
management | yönetim |
in | da |
a | bir |
already | zaten |
EN This means that if you put two records in the same shard, Lambda guarantees that your Lambda function will be successfully invoked with the first record before it is invoked with the second record
TR Başka bir deyişle, aynı parçaya iki kayıt yerleştirmeniz halinde Lambda, işlevinizin ikinci kayıtla çağrılmadan önce ilk kayıtlı başarılı bir şekilde çağrılacağını garanti eder
английский | турецкий |
---|---|
lambda | lambda |
guarantees | garanti |
successfully | başarılı |
second | ikinci |
in | halinde |
first | ilk |
same | bir |
record | kayıt |
the | aynı |
two | iki |
before | önce |
EN This gives you an endpoint for your function which can respond to REST calls like GET, PUT, and POST
TR Bu da işlevinizin GET, PUT ve POST gibi REST çağrılarına yanıt verebileceği bir uç nokta sağlar
английский | турецкий |
---|---|
gives | sağlar |
respond | yanıt |
post | post |
this | bu |
and | ve |
EN We put our lives in the hands of smugglers
TR Hayatımızı kaçakçılık yapan insanların ellerine teslim ettik
английский | турецкий |
---|---|
of | ın |
EN We put our lives in the hands of smugglers
TR Hayatımızı kaçakçılık yapan insanların ellerine teslim ettik
английский | турецкий |
---|---|
of | ın |
EN Feeling overwhelmed by all the new tech? Fix what matters instead! We’ve put together a list of our favorite gifts—from our workshop to yours, to help you and your favorite fixer keep the repair spirit going strong
TR Tüm bu yeni teknoloji seni bunalttı mı? Onun yerine senin için ne önemliyse onu tamir et! Senin ve en gözde tamircinin tamir duygularını canlı tutabilmek adına, kendi atölyemizden favori hediyeler listemizi güncelledik
английский | турецкий |
---|---|
tech | teknoloji |
help | en |
favorite | favori |
gifts | hediyeler |
new | yeni |
you | seni |
repair | tamir |
and | ve |
what | ne |
all | tüm |
the | onu |
of | yerine |
EN Website content is totally under your control. You can put the ad you like to, as you wish. There is no limit in this respect. You can advertise any type of ad, including Google Adwords.
TR Evet, hosting hizmeti aldığınızda kişisel ve/veya kurumsal mail adresine veya adreslerine sahip olabilirsiniz. Mail adresleri hosting hizmetinin bir parçası olarak kullanılabilir. isminiz@firmaniz.com şeklinde mail adresleri açabilirsiniz.
английский | турецкий |
---|---|
you can | olabilirsiniz |
of | parçası |
respect | bir |
to | sahip |
EN It helps you find potential issues before they damage your system and put your entire business at risk
TR Sisteminize zarar vermeden ve tüm işinizi riske atmadan önce olası sorunları bulmanıza yardımcı olur
английский | турецкий |
---|---|
helps | yardımcı olur |
damage | zarar |
business | iş |
risk | riske |
potential | olası |
issues | sorunları |
before | önce |
and | ve |
at | olur |
EN When you create your certificate signing request during the purchase, simply put an asterisk at the domain level you want to encrypt.
TR Satın alma işlemi sırasında sertifika imzalama isteğinizi oluşturduğunuzda, şifrelemek istediğiniz etki alanı düzeyinde bir yıldız işareti koymanız yeterlidir.
английский | турецкий |
---|---|
certificate | sertifika |
signing | imzalama |
level | düzeyinde |
you want | istediğiniz |
domain | alan |
during | sırasında |
at | nda |
purchase | satın |
EN So if there is a security breach for login.abc.com, which we have given in the example, this may put other subdomain names in danger
TR Yani örnekte verdiğimiz login.abc.com için bir güvenlik ihlali söz konusu olursa, bu diğer subdomain adlarını da tehlikeye sokabilir
английский | турецкий |
---|---|
security | güvenlik |
we | verdiğimiz |
other | diğer |
subdomain | subdomain |
names | adları |
in | da |
this | bu |
a | bir |
put | için |
the | yani |
if | olursa |
EN We like to put a contemporary spin on our Swiss heritage
TR İsviçre mirasımıza çağdaş bir yorum eklemeyi severiz
английский | турецкий |
---|---|
like | da |
contemporary | çağdaş |
heritage | miras |
a | bir |
EN Our internet-connected lifestyles put us all at risk
TR İnternete bağlı yaşam tarzlarımız hepimizi riske atıyor
английский | турецкий |
---|---|
all | ya |
risk | riske |
connected | bağlı |
EN Put on a show with the Audio Visualizer Engine App. In seconds have all your SteelSeries devices fist pumping to your favorite music.
TR Audio Visualizer Engine App ile görsel bir şölen oluşturun. Tüm SteelSeries cihazlarınız saniyeler içinde en sevdiğiniz müziğe tempo tutacak.
английский | турецкий |
---|---|
app | app |
seconds | saniyeler |
devices | cihazlar |
engine | engine |
steelseries | steelseries |
all | tüm |
in | içinde |
with | ile |
EN Never again have unnecessary movement when you pick up and put down your mouse.
TR Bir daha asla mouse’unuzu kaldırıp bırakırken gereksiz harekette bulunmayın.
английский | турецкий |
---|---|
unnecessary | gereksiz |
and | bir |
never | asla |
again | daha |
EN It’s not just about your followers, concurrent viewers or subs, it’s about the passion and dedication that you put into your game
TR Bu sadece takipçileriniz, eşzamanlı izleyiciler veya altlarla alakalı değil, oyununuza koyduğunuz tutku ve özveriyle de ilgili
английский | турецкий |
---|---|
about | ilgili |
its | bu |
or | veya |
and | ve |
Показаны переводы 50 из 50