TR Endüstri 4.0'ın ihtiyaç duyulan şeyi ihtiyaç duyulan zamanda sağlamakta size nasıl yardımcı olabileceğini keşfedin.
"ihtiyaç duyulan yerde" în turc poate fi tradus în următoarele Engleză cuvinte/expresii:
TR Endüstri 4.0'ın ihtiyaç duyulan şeyi ihtiyaç duyulan zamanda sağlamakta size nasıl yardımcı olabileceğini keşfedin.
EN Discover how Industry 4.0 can help you deliver what is needed, when it’s needed.
turc | Engleză |
---|---|
endüstri | industry |
ihtiyaç | needed |
size | you |
keşfedin | discover |
TR Yalnızca Zebra, en büyük etkiyi en çok ihtiyaç duyulan yerde, yani ön saflarda yaratabilecek olan ölçeklendirilebilirlik, destek ve hizmete sahip en eksiksiz yazılım ve sağlam donanım serisini sunar.
EN Only Zebra offers the most complete lineup of software and rugged hardware with the scalability, support and service needed to make the greatest impact where it counts—on the frontline.
turc | Engleză |
---|---|
zebra | zebra |
ihtiyaç | needed |
ve | and |
sahip | make |
eksiksiz | complete |
sunar | offers |
TR Temizlik görevlileriniz ihtiyaç duyulan yerde ve zamanda 'konuşlandırılabilir.
EN Your housekeeping staff can be deployed whenever and wherever they're needed.
turc | Engleză |
---|---|
ihtiyaç | needed |
ve | and |
TR Bu daha küçük ölçekli bilişim kabiliyetleri, ihtiyaç duyulan her yerde ve her zaman esnek bir şekilde kurulabilir.
EN These smaller-scale compute capabilities can be flexibly installed wherever and whenever needed.
turc | Engleză |
---|---|
daha | be |
küçük | smaller |
ihtiyaç | needed |
TR Tekrarlanamazlık, genellikle araştırma verilerinde eksik olan ve aynı araştırma sonuçlarına ulaşılabilmesi için ihtiyaç duyulan unsurlardan kaynaklanmaktadır
EN Irreproducibility often originates from missing elements to research data, which are needed in order to achieve the same research results
turc | Engleză |
---|---|
genellikle | often |
araştırma | research |
eksik | missing |
olan | are |
ihtiyaç | needed |
TR Alman iş piyasası iyi eğitimli adaylara çok iyi fırsatlar sunuyor. Almanya’da en çok ihtiyaç duyulan on meslek grubu ve yabancı adaylar için öneriler.
EN Innovative, international, globally networked: five success factors of German universities.
TR Medikal teknolojiler tıbbi sorunlar için teknik çözümler geliştiriyor. Almanya’dan beş öğretim programıyla bu alanda ihtiyaç duyulan bilgi ve beceriyi kazanmak mümkün.
EN Medical technology develops technical solutions to medical problems. You can acquire the basics for this in these five study programmes.
turc | Engleză |
---|---|
sorunlar | problems |
çözümler | solutions |
mümkün | can |
TR Geleceği olan bir meslek, çünkü yeterli ve sağlıklı gıdaya duyulan ihtiyaç dünya düzeyinde artıyor.
EN It’s a career with a future, because the demand for sufficient and healthy food is increasing worldwide.
turc | Engleză |
---|---|
olan | is |
yeterli | sufficient |
sağlıklı | healthy |
ihtiyaç | demand |
dünya | worldwide |
TR Tekrarlanamazlık, genellikle araştırma verilerinde eksik olan ve aynı araştırma sonuçlarına ulaşılabilmesi için ihtiyaç duyulan unsurlardan kaynaklanmaktadır
EN Irreproducibility often originates from missing elements to research data, which are needed in order to achieve the same research results
turc | Engleză |
---|---|
genellikle | often |
araştırma | research |
eksik | missing |
olan | are |
ihtiyaç | needed |
TR Emniyet bilincini oluşturmak ve sürdürmek için ihtiyaç duyulan eğitimlerin çalışanlara verilmesini ve emniyet politikamızın organizasyonumuzun her kademesine iletilmesini
EN Providing necessary trainings to company employees in order to form and sustain safety awareness and communicating our safety policy to every rank within the company.
turc | Engleză |
---|---|
emniyet | safety |
TR İster tatil için burada olun, ister BAE'de ikamet ediyor olun, kiralık arabalar çok ihtiyaç duyulan esnekliği ve rahatlığı sunar
EN Whether you’re here for a holiday or residing in the UAE, rental cars offer the much-needed flexibility and convenience
turc | Engleză |
---|---|
tatil | holiday |
burada | here |
olun | whether |
bae | uae |
kiralık | rental |
arabalar | cars |
ihtiyaç | needed |
esnekliği | flexibility |
sunar | offer |
TR Dubai'deki BMW araç kiralama şirketlerinin geçmişine ve incelemelerine çok ihtiyaç duyulan hızlı bir kontrol.
EN You need to be properly trained with details to drive BMW cars.
turc | Engleză |
---|---|
araç | cars |
ihtiyaç | need |
TR Alman iş piyasası iyi eğitimli adaylara çok iyi fırsatlar sunuyor. Almanya’da en çok ihtiyaç duyulan on meslek grubu ve yabancı adaylar için öneriler.
EN Innovative, international, globally networked: five success factors of German universities.
TR Medikal teknolojiler tıbbi sorunlar için teknik çözümler geliştiriyor. Almanya’dan beş öğretim programıyla bu alanda ihtiyaç duyulan bilgi ve beceriyi kazanmak mümkün.
EN Medical technology develops technical solutions to medical problems. You can acquire the basics for this in these five study programmes.
turc | Engleză |
---|---|
sorunlar | problems |
çözümler | solutions |
mümkün | can |
TR Geleceği olan bir meslek, çünkü yeterli ve sağlıklı gıdaya duyulan ihtiyaç dünya düzeyinde artıyor.
EN It’s a career with a future, because the demand for sufficient and healthy food is increasing worldwide.
turc | Engleză |
---|---|
olan | is |
yeterli | sufficient |
sağlıklı | healthy |
ihtiyaç | demand |
dünya | worldwide |
TR Mainzlı özel cam üreticisi Schott, aşının taşınmasında ihtiyaç duyulan borosilikat camdan aşı şişelerini üretiyor
EN The Mainz special glass manufacturer Schott produces the bottles made of borosilicate glass necessary for transport
turc | Engleză |
---|---|
özel | special |
ın | of |
TR Yani artık sabit iş tanımı çerçevesi içinde çalışmak yerine, bilgi ve becerileriyle kendilerine ihtiyaç duyulan ekiplere katkı sunuyorlar
EN Thus they no longer work within the framework of a fixed job description, but instead contribute their skills to the teams in which they are needed
turc | Engleză |
---|---|
artık | no longer |
sabit | fixed |
çerçevesi | framework |
bilgi | skills |
ihtiyaç | needed |
katkı | contribute |
TR Alman şirketleri duruma ayak uydurarak korona kriziyle mücadele için acil ihtiyaç duyulan ürünleri üretmeye başladı.
EN German companies respond by quickly producing urgently needed supplies to confront the coronavirus crisis.
turc | Engleză |
---|---|
alman | german |
şirketleri | companies |
ihtiyaç | needed |
TR Korona pandemisinde doktorlara duyulan ihtiyaç özellikle büyük. Almanya’da tıp öğrenimine dair başlıca olguları açıklıyoruz.
EN Doctors are in particular demand during the current corona pandemic. We present the key facts about studying medicine in Germany.
turc | Engleză |
---|---|
korona | corona |
ihtiyaç | demand |
almanya | germany |
tıp | medicine |
TR Bu da daha az tüketim, daha az enerji kullanımı ve ihtiyaç duyulan enerjinin rüzgar veya güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi demek.
EN That means lower consumption, reduced energy use and producing the energy we need from renewable power sources – for example, wind and solar.
turc | Engleză |
---|---|
tüketim | consumption |
kullanımı | use |
ihtiyaç | need |
rüzgar | wind |
güneş | solar |
yenilenebilir | renewable |
kaynaklardan | sources |
demek | means |
TR Ayrıca, şirket içi ve bulut özelliklerini genişleten çok ihtiyaç duyulan iş yükü işleme kabiliyeti sağlarlar.
EN They also provide much needed workload processing capacity that extends on-premise and cloud capabilities.
turc | Engleză |
---|---|
ve | and |
bulut | cloud |
ihtiyaç | needed |
işleme | processing |
TR Zoom'un güvenilirliği ve kullanım kolaylığı, Channel 4'e sorunsuz ve profesyonel haber yayınları hazırlamak için ihtiyaç duyulan esnekliği nasıl...
EN With Zoom’s easy-to-navigate and intuitive design, INSEAD is advancing its operations and hybrid learning experiences.
TR Zoom'a kalıcı, geri alınamaz, dünya çapında geçerli, münhasır olmayan, telifsiz, alt lisanslandırılabilir ve devredilebilir bir lisans ve İzin Verilen Kullanımlar için ihtiyaç duyulan veya gereken diğer tüm hakları vermektesiniz.
EN You grant Zoom a perpetual, worldwide, non-exclusive, royalty-free, sublicensable, and transferable license and all other rights required or necessary for the Permitted Uses.
TR Tarih öncesi kalıntıların yer verildiği iki kazı alanından biri bu tepede, 7.yy.da gözlem evinin inşa edildiği yerde, diğeri ise Aphrodithe tapınağının işgal ettiği yerde kurulmuştur
EN One of the two excavations area which included the ruins of the prehistoric was built this hill, where the observation tower was built in the 7th century, other place occupied by the temple of Aphdodite
turc | Engleză |
---|---|
bu | this |
inşa | built |
TR Zebra'nın güçlü yazılım çözümleri, personelinizin envanter ve varlıkları her zaman, her yerde takip etmesini sağlar; böylece her zaman, her yerde üstün konuk deneyimi sunabilirler.
EN Zebra’s powerful software solutions enable your staff to track inventory and assets anytime, anywhere—so they can deliver a great guest experience anytime, anywhere.
turc | Engleză |
---|---|
güçlü | powerful |
yazılım | software |
çözümleri | solutions |
envanter | inventory |
ve | and |
takip | track |
sağlar | enable |
böylece | so |
konuk | guest |
deneyimi | experience |
TR Tarih öncesi kalıntıların yer verildiği iki kazı alanından biri bu tepede, 7.yy.da gözlem evinin inşa edildiği yerde, diğeri ise Aphrodithe tapınağının işgal ettiği yerde kurulmuştur
EN One of the two excavations area which included the ruins of the prehistoric was built this hill, where the observation tower was built in the 7th century, other place occupied by the temple of Aphdodite
turc | Engleză |
---|---|
bu | this |
inşa | built |
TR En iyi makalelerinizin, her uzmanlık alanındaki niş kitlelere hitap edecek şekilde tam olarak kişiselleştirilebilir, yüksek kaliteli kağıt üzerindeki reprodüksiyonlarıyla öne çıkın. Markanızı dünyaca saygı duyulan
EN Stand out from the crowd with reproductions of your cutting-edge articles on high-quality paper that can be fully customised to appeal to niche audiences across every speciality. Benefit from associating your
turc | Engleză |
---|---|
her | every |
uzmanlık | speciality |
yüksek | high |
kağıt | paper |
TR SAĞLIĞIN MİMARLARI İsviçre güzel Alpleri ve sadeliğe duyulan saygı ile birlikte hayat kalitesi ile bilinir
EN ARCHITECTS OF WELL-BEING Switzerland is known for its beautiful Alps and respect for the understated, but also its quality of living
turc | Engleză |
---|---|
saygı | respect |
bilinir | known |
TR En iyi makalelerinizin, her uzmanlık alanındaki niş kitlelere hitap edecek şekilde tam olarak kişiselleştirilebilir, yüksek kaliteli kağıt üzerindeki reprodüksiyonlarıyla öne çıkın. Markanızı dünyaca saygı duyulan
EN Stand out from the crowd with reproductions of your cutting-edge articles on high-quality paper that can be fully customised to appeal to niche audiences across every speciality. Benefit from associating your
turc | Engleză |
---|---|
her | every |
uzmanlık | speciality |
yüksek | high |
kağıt | paper |
TR IBM Security ve AWS ortaklığının sağladığı iş avantajlarını keşfedin: güvenliğe duyulan güveni hızlandırın, hız ve çevikliğe olanak tanıyın, güvenlik karmaşıklıklarını azaltın.
EN Explore the business benefits of the IBM Security and AWS partnership: accelerate security confidence, enable speed and agility, reduce security complexities.
turc | Engleză |
---|---|
ibm | ibm |
ve | and |
aws | aws |
keşfedin | explore |
hız | speed |
ın | of |
TR ?Hedef pazarlarda yüksek marka değerine sahip, güven duyulan ve ileri teknolojiyi kullanan, enerji ihtiyacına yönelik çözümler üreten bir firma olmak?
EN "To be a company that has a high brand value in target markets, is trusted and uses advanced technology, and produces solutions for energy needs."
turc | Engleză |
---|---|
hedef | target |
yüksek | high |
ileri | advanced |
teknolojiyi | technology |
enerji | energy |
çözümler | solutions |
firma | company |
TR SAĞLIĞIN MİMARLARI İsviçre güzel Alpleri ve sadeliğe duyulan saygı ile birlikte hayat kalitesi ile bilinir
EN ARCHITECTS OF WELL-BEING Switzerland is known for its beautiful Alps and respect for the understated, but also its quality of living
turc | Engleză |
---|---|
saygı | respect |
bilinir | known |
TR Doktorlar ve hasta ve yaşlı bakımına yönelik personel günümüzde Almanya’da halihazırda eksikliği duyulan nitelikli çalışanlar arasında yer alıyor.
EN Among other things, there is a lack of doctors and nursing staff.
turc | Engleză |
---|---|
personel | staff |
TR Darmstadt merkezli ilaç şirketi Merck, Biontech’e, mRNA aktif bileşeninin enjeksiyon sonrasında hücrelere güvenli bir şekilde nüfuz etmesi için gerek duyulan yağları sağlıyor
EN The Darmstadt-based pharmaceutical company Merck supplies Biontech with the urgently needed lipids with which the mRNA active ingredient is safely conveyed into body cells after injection
turc | Engleză |
---|---|
merkezli | based |
ilaç | pharmaceutical |
şirketi | company |
aktif | active |
enjeksiyon | injection |
TR Örneğin, „fremdschämen (başkası adına utanmak)“, bir başka kişinin yaptığı bir şeyden duyulan utanç duygusu için kullanılır
EN For example, "fremdschämen" refers to shame felt on another person’s behalf
turc | Engleză |
---|---|
adına | behalf |
başka | another |
TR „Fernweh (Uzaklara Gitme Özlemi)“ sözcüğü, „Heimweh (Vatan Özlemi)“ sözcüğünün karşıtıdır ve macera ve seyahate duyulan ihtiyacı dile getirir.
EN And "Fernweh" (having the travel bug, lusting after adventure) is the opposite of “Heimweh (homesickness).
turc | Engleză |
---|---|
ve | and |
TR Demokratik yaklaşımlarından şüphe duyulan partiler, federal hükümetin talebi üzerine yasaklanabiliyor
EN Parties whose democratic ethos is in doubt can be prohibited on the application of the Federal Government
turc | Engleză |
---|---|
demokratik | democratic |
partiler | parties |
federal | federal |
TR Bunun benzeri, mevcut ekspertizlerin güncelde gerek duyulan ürün ve servislere aktarılabildiği fikirler için de geçerli; örneğin kısa sürede solunum cihazları üretimi gibi
EN The same applies to ideas where existing expertise was channelled into products and services that were currently needed, for example the short-term production of respirators
turc | Engleză |
---|---|
ürün | products |
fikirler | ideas |
geçerli | applies |
kısa | short |
TR Anketlerin gösterdiğine göre halk arasında AB’ye duyulan bağlılık artmakta olduğundan, AB’yi yeniden canlandırmak için koşullar uygun
EN The conditions for a revival are favourable at present, because feelings of attachment to the EU in the population are growing, according to surveys
turc | Engleză |
---|---|
ab | eu |
koşullar | conditions |
TR Şeffaflığı artırarak ve yönetişim sağlayarak yapay zekaya duyulan güveni geliştirmeyi amaçlayan bir araştırma.
EN A research effort to foster trust in AI by increasing transparency and enabling governance
turc | Engleză |
---|---|
araştırma | research |
TR Olay, ekiplerin olay türlerine ilgi göstermesine imkan tanır ve ardından olayın oluşturucusuna otomatik olarak bağlanarak olayları konteynere yönlendirir ve bu bağlantıları programlamaya duyulan ihtiyacı ortadan kaldırır.
EN Event allows teams to express interest in types of events, and it then automatically connects to the event producer and routs the events to the container, eliminating the need to program these connections.
turc | Engleză |
---|---|
ilgi | interest |
bağlantıları | connections |
ihtiyacı | need |
TR Bozulmayan, özenle dengelenen ve net bir şekilde duyulan favori parçalarınızın keyfini çıkarın.
EN Enjoy your favorite tunes distortion-free, carefully balanced, and crystal clear.
TR Bir logo oluşturduktan hemen sonra kullanıma hazırdır. Yüksek çözünürlüklü dosyalar indirilebilir olacaktır. Bu dosyalar, yeni logonuzu ihtiyaç duyduğunuz her yerde kullanmanıza olanak tanır.
EN It is immediately available to use once you have created a logo. High-resolution files will be available for download. These files allow you to use your new logo anywhere you need it to.
turc | Engleză |
---|---|
hemen | immediately |
yüksek | high |
dosyalar | files |
yeni | new |
ihtiyaç | need |
TR Öğrencilerinizin tüm dersi incelemeye gerek kalmadan ihtiyaç duydukları bölümlere ulaşabilmeleri için kolayca bir içindekiler tablosu ekleyin. Tek bir tıklamayla, olman gereken yerde olursun.
EN Easily add a table of contents so your students can get to the sections they need without having to peruse the entire lecture. One click and you’ll be where you need to be.
turc | Engleză |
---|---|
tablosu | table |
ekleyin | add |
TR Şirketler, tüm sertifikalarını tek bir yerde, yaklaşan son kullanma tarihlerine ilişkin yeterince uyarı almalarını sağlayacak bir araçla yönetmenin bir yoluna ihtiyaç duyar
EN Companies need a way to manage all of their certificates in one place, with a tool to get them enough alerts about upcoming expiration dates
turc | Engleză |
---|---|
yerde | place |
yaklaşan | upcoming |
yeterince | enough |
ihtiyaç | need |
sertifikaları | certificates |
TR VisibilityIQ Foresight cihaz kullanılabilirliğini optimize ederek verimliliği artırır; böylece cihazlarınız ihtiyaç duyduğunuz yerde ve zamanda çalışır
EN VisibilityIQ Foresight optimises device availability to enhance productivity – so your devices are working when and where you need them
turc | Engleză |
---|---|
visibilityiq | visibilityiq |
foresight | foresight |
ederek | to |
verimliliği | productivity |
böylece | so |
ihtiyaç | need |
ve | and |
TR İnce tasarımı, standart VESA montajı ve Ethernet üzerinden Güç desteği, bu kioskların ihtiyaç duyduğunuz her yerde kurulumunu kolaylaştırır
EN A slim design, standard VESA mounting and support for Power-over-Ethernet make these kiosks easy to deploy anywhere you need them
turc | Engleză |
---|---|
tasarımı | design |
standart | standard |
ve | and |
güç | power |
desteği | support |
ihtiyaç | need |
TR Şirketler, tüm sertifikalarını tek bir yerde, yaklaşan son kullanma tarihlerine ilişkin yeterince uyarı almalarını sağlayacak bir araçla yönetmenin bir yoluna ihtiyaç duyar
EN Companies need a way to manage all of their certificates in one place, with a tool to get them enough alerts about upcoming expiration dates
turc | Engleză |
---|---|
yerde | place |
yaklaşan | upcoming |
yeterince | enough |
ihtiyaç | need |
sertifikaları | certificates |
TR VisibilityIQ Foresight cihaz kullanılabilirliğini optimize ederek verimliliği artırır; böylece cihazlarınız ihtiyaç duyduğunuz yerde ve zamanda çalışır
EN VisibilityIQ Foresight optimises device availability to enhance productivity – so your devices are working when and where you need them
turc | Engleză |
---|---|
visibilityiq | visibilityiq |
foresight | foresight |
ederek | to |
verimliliği | productivity |
böylece | so |
ihtiyaç | need |
ve | and |
TR Ya da potansiyel olarak, ihtiyaç duyduğunuz her yerde edge tesislerine karşı duruyor olabilirsiniz ve bu tesislere seyahat etmek mümkün veya istenilir olmayabilir
EN Or potentially, you?re standing up edge sites wherever you need them, and travel to these sites may not be feasible or desirable
turc | Engleză |
---|---|
ihtiyaç | need |
edge | edge |
seyahat | travel |
Se afișează 50 din 50 traduceri