TR Son derece keyifli T-Sonic™ masajıyla eşleştirilmiş ultra hijyenik silikon temas noktaları, en sevdiğiniz cilt bakımınızın daha iyi emilmesi için profesyonel hazırlık sağlar ve kirleri %99,5* oranında ustalıkla temizler
TR Son derece keyifli T-Sonic™ masajıyla eşleştirilmiş ultra hijyenik silikon temas noktaları, en sevdiğiniz cilt bakımınızın daha iyi emilmesi için profesyonel hazırlık sağlar ve kirleri %99,5* oranında ustalıkla temizler
EN The ultra-hygienic silicone bristles paired with a deeply enjoyable T-Sonic™ massage expertly remove up to 99.5% of impurities* while providing a pro prep for enhanced absorption of your favorite skincare
turco | inglês |
---|---|
keyifli | enjoyable |
ultra | ultra |
silikon | silicone |
sağlar | providing |
TR Bu kremsi yüz temizleme köpüğü içeriğindeki mikro kabarcıklar sayesinde kirli gözenekleri temizler, cildi fazla yağından arındırır ve nazikçe temizler
EN This creamy cleanser transforms into delicate micro-bubbles that lift impurities from deep within pores, gently purify skin, and remove excess oil
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
mikro | micro |
sayesinde | from |
ve | and |
TR Organik trafik ile elde edilen online satışlar %90 oranında, online randevu alma gibi hedeflerden elde edilen dönüşümler ise %125 oranında bir artış gösterdi.
EN Online sales from organic traffic increased by 90% and conversions for other online goals, for example, online appointment leads, increased by 125%
turco | inglês |
---|---|
organik | organic |
trafik | traffic |
online | online |
TR Düşük petrol fiyatları ve daha hızlı büyüme eğilimleri devam edecek olursa, Almanya 2020’ye kadar emisyonlarını planlandığı gibi yüzde 40 oranında değil, ancak yüzde 30 oranında azaltabilecek.
EN However, if the trends of low oil prices and higher growth continue, Germany will only be able to reduce its emissions by 30% instead of 40% as planned.
turco | inglês |
---|---|
düşük | low |
petrol | oil |
büyüme | growth |
eğilimleri | trends |
edecek | will |
olursa | if |
almanya | germany |
TR Güneş enerjisi kapasitemizi iki katına çıkararak %80 oranında yenilenebilir elektrik elde ettik ve böylece 2030 hedefimize %100 oranında yaklaştık
EN By doubling our solar capacity we’ve achieved 80% renewable electricity taking us closer to our 2030 target of 100%
turco | inglês |
---|---|
güneş | solar |
yenilenebilir | renewable |
elektrik | electricity |
TR 3. sevkıyatta: hizmetçi küvette lezbo köle temizler ve tıraş
EN Stepmama copulates juvenile guy
TR Çok sayıda iş WordPress temaları ve WordPress eklentileri, Hakkımızda bloğunu ustalıkla şekillendirmeye yardımcı olacaktır
EN A bevy of business WordPress themes and WordPress plugins will help expertly style the About Us block
turco | inglês |
---|---|
wordpress | wordpress |
eklentileri | plugins |
olacaktır | will |
TR Birçok kanalda var olmalı, sürdürülebilirlik için ustalıkla stratejiler geliştirmeli, pazara zamanında ulaşmalı ve atmanız gereken bir sonraki adımınızı önceden görebilmelisiniz.
EN You must be present across multiple channels, craft strategies for sustainability, reach the market on time, and predict what your next move should be.
turco | inglês |
---|---|
sürdürülebilirlik | sustainability |
stratejiler | strategies |
zamanında | on time |
TR Koleksiyonlarınızın raflarda zamanında yer alabilmesi için ustalıkla çözümler üretme
EN Crafting solutions that enable your collections to hit the shelves on time
turco | inglês |
---|---|
zamanında | on time |
çözümler | solutions |
TR Daha pürüzsüz bir makyaj uygulaması ve cilt bakım ürünlerinin emilimi* için ölü deri hücrelerini nazikçe temizler.
EN Gently clears away dead skin cells to ensure deeper skincare active ingredients absorption* and smoother makeup application.
turco | inglês |
---|---|
makyaj | makeup |
uygulaması | application |
cilt | skin |
TR ISSA™ 3’ün arka kısmındaki çıkıntılar, anında tam ağız temizliği için dili ve yanakları temizler, daha fazla bakteriyi giderir ve genel ağız hijyenini iyileştirir.
EN ISSA™ 3 stars concentric ridges on the back to clean tongue and cheeks for an immediate full-mouth clean, removing more bacteria and improving overall mouth hygiene
turco | inglês |
---|---|
tam | full |
genel | overall |
TR Ekipler arası ustalıkla işbirliği yapın
EN Collaborate smartly across teams
turco | inglês |
---|---|
ekipler | teams |
işbirliği | collaborate |
TR Görevleri ustalıkla atamak ve önceliklendirmek, dosyaları paylaşmak ve herhangi bir zamanda kimin ne yaptığını görmek için veri araçlarını kullanın
EN Use data tools to smartly assign and prioritize tasks, share files, and see who is doing what anytime
turco | inglês |
---|---|
paylaşmak | share |
kullanın | use |
TR Ekipler arası ustalıkla işbirliği yapın
EN Collaborate smartly across teams
turco | inglês |
---|---|
ekipler | teams |
işbirliği | collaborate |
TR Görevleri ustalıkla atamak ve önceliklendirmek, dosyaları paylaşmak ve herhangi bir zamanda kimin ne yaptığını görmek için veri araçlarını kullanın
EN Use data tools to smartly assign and prioritize tasks, share files, and see who is doing what anytime
turco | inglês |
---|---|
paylaşmak | share |
kullanın | use |
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
turco | inglês |
---|---|
hızlı | faster |
ulaşmak | reach |
ve | and |
knovel | knovel |
kullanıcıları | users |
proje | project |
tamamlanma | completion |
ayda | per month |
bilgi | information |
TR Şirketimizin SEO stratejisi tamamen Ahrefs araçlarına ve eğitimlerine dayanıyor. Geçen yıl web sitemize gelen organik trafiği %250 oranında artırdık.
EN Our company’s SEO strategy is fully based on Ahrefs’ tools and tutorials. Last year we increased organic traffic to our website by 250%.
turco | inglês |
---|---|
stratejisi | strategy |
tamamen | fully |
ve | and |
geçen | last |
yıl | year |
web | website |
organik | organic |
trafiği | traffic |
TR Sabit coinler, SD Coin (USDC), Paxos (PAX), ve TrueUSD (TUSD) gibi farklı türlerde varlıklara sabitlenebilir ve banka hesaplarında tutulan paralarla 1'e 1 oranında desteklenen tokenlardır
EN Stablecoins can be pegged to various kinds of assets, for example USD Coin (USDC), Paxos (PAX), and TrueUSD (TUSD) are tokens backed on a 1:1 ratio by money held in bank accounts
turco | inglês |
---|---|
coin | coin |
farklı | various |
banka | bank |
desteklenen | backed |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR Bugün Hostinger planında 90% oranında indirim al!
EN Save up to 90% on your Hostinger plan today!
turco | inglês |
---|---|
bugün | today |
planı | plan |
TR Bugün Alastyr planında 50% oranında indirim al!
EN Save up to 50% on your Alastyr plan today!
turco | inglês |
---|---|
bugün | today |
planı | plan |
TR MAXAR, AWS'de HPC'yi kullanarak Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre ve AWS ParallelCluster ile desteklenen yüksek hızlı bir ağ çözümü geliştirdi ve bu çözüm sayesinde tahminlerini %58 oranında daha hızlı sundu.
EN MAXAR used HPC on AWS to deliver forecasts 58 percent faster by building a high-speed network solution powered by Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre, and AWS ParallelCluster.
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
hpc | hpc |
amazon | amazon |
yüksek | high |
TR 3.4. 2030’a kadar bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlerin, bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yoluyla üçte bir oranında azaltılması ve akıl ve ruh sağlığının ve esenliğinin geliştirilmesi
EN 3.4. By 2030, reduce by one third premature mortality from non-communicable diseases through prevention and treatment and promote mental health and well-being
turco | inglês |
---|---|
önlenmesi | prevention |
ruh | mental |
TR 8.1. Kişi başına düşen gelir artışının ulusal koşullara uygun olarak sürdürülmesi ve özellikle en az gelişmiş ülkelerde gayri safi yurt içi hasılada yıllık en az yüzde 7 oranında büyüme olmasının sağlanması
EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
turco | inglês |
---|---|
kişi | capita |
ulusal | national |
gelişmiş | developed |
yüzde | per cent |
büyüme | growth |
en az | least |
TR Golden Frog en yüksek seviyede güvenlik, gizlilik ve hizmet sağlamak üzere %100 oranında kendisine ait sunucu, donanım ve ağları kullanmaktadır.
EN Golden Frog owns and manages 100% of its own servers, hardware and network to ensure the highest levels of security, privacy and service delivery.
turco | inglês |
---|---|
golden | golden |
frog | frog |
ve | and |
hizmet | service |
sunucu | servers |
donanım | hardware |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR Uzun süreli ağız sağlığı, dişleri, diş etlerini, dili ve yanakları temizlemektir. ISSA™ 3'ün genel ağız hijyenini %140 oranında iyileştirdiği klinik olarak kanıtlanmıştır*
EN Long-term oral health means cleaning the entire mouth - teeth, gums, tongue & cheeks. ISSA™ 3 is clinically proven to improve overall oral hygiene by 140%*
turco | inglês |
---|---|
uzun | long |
süreli | term |
sağlığı | health |
genel | overall |
TR 2050 yılı itibariyle, şehirlerde yaşayan vatandaşların sayısı, kırsal alanlarda yaşayanlardan 2:1 oranında daha fazla olacak
EN By 2050, there will be more citizens living in cities than in rural areas by a ratio of 2:1
turco | inglês |
---|---|
vatandaşların | citizens |
kırsal | rural |
ın | of |
TR Sabit coinler, SD Coin (USDC), Paxos (PAX), ve TrueUSD (TUSD) gibi farklı türlerde varlıklara sabitlenebilir ve banka hesaplarında tutulan paralarla 1'e 1 oranında desteklenen tokenlardır
EN Stablecoins can be pegged to various kinds of assets, for example USD Coin (USDC), Paxos (PAX), and TrueUSD (TUSD) are tokens backed on a 1:1 ratio by money held in bank accounts
turco | inglês |
---|---|
coin | coin |
farklı | various |
banka | bank |
desteklenen | backed |
TR Piyasaya daha hızlı ulaşmak ve verimi artırmak: Knovel kullanıcıları proje tamamlanma ve üzerinde yeniden çalışma süresini %8-9 oranında düşürür ve ayda 3-15 saati bilgi aramaya harcamaktan kurtulur
EN Reach market faster and increase efficiency: Knovel users reduce project completion and rework time by 8-9% and avoid spending 3-15 hours per month looking for information
turco | inglês |
---|---|
hızlı | faster |
ulaşmak | reach |
ve | and |
knovel | knovel |
kullanıcıları | users |
proje | project |
tamamlanma | completion |
ayda | per month |
bilgi | information |
TR Yüksek performanslı blok depolama, uygulamanızın isteğe göre ölçeklendirilmesini sağlayan araçlar ve %90 oranında daha az hata toleranslı işler aracılığıyla üretkenliğinizi artıracak hizmetler ile EC2 deneyiminizi uyarlayın.
EN Tailor your EC2 experience with services that will extend your productivity through high performing block storage, tools that allow your application to scale based on demand, and fault-tolerant workloads for up to 90% off.
turco | inglês |
---|---|
blok | block |
depolama | storage |
isteğe | demand |
araçlar | tools |
hizmetler | services |
deneyiminizi | experience |
TR MAXAR, AWS'de HPC'yi kullanarak Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre ve AWS ParallelCluster ile desteklenen yüksek hızlı bir ağ çözümü geliştirdi ve bu çözüm sayesinde tahminlerini %58 oranında daha hızlı sundu.
EN MAXAR used HPC on AWS to deliver forecasts 58 percent faster by building a high-speed network solution powered by Amazon EC2, EFA, Amazon FSx for Lustre, and AWS ParallelCluster.
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
hpc | hpc |
amazon | amazon |
yüksek | high |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR 2006‘de, Fairmont faaliyetlerinden kaynaklanan CO2 emisyonlarını %20 oranında azaltma sözü veriyor; bu 13.569 yolcu aracının ürettiği CO2 miktarına eşit.
EN In 2006, Fairmont pledged to reduce its operational CO2 emissions by 20%, the equivalent of the CO2 generated by 13,569 passenger vehicles.
turco | inglês |
---|---|
fairmont | fairmont |
azaltma | reduce |
yolcu | passenger |
TR EV modellerin satışlarını 2030 yılına kadar yüzde 55 oranında artırmak istiyor.
EN "I do not want my free speech to be actively managed or controlled by a competitor," Fisker later explained the move on Instagram.
turco | inglês |
---|---|
istiyor | want |
TR 1200 RPM'ye kadar etkileyici soğutma performansı sağlamak amacıyla hava akışını arttırmak için 140mm PWM fan monte edilmiştir. LNC (Low Noise Cable) gürültü seviyesini 19.3 dBA'dan 12 dBA'ya düşürerek %38 oranında azaltabilir. dBA.
EN A 140mm PWM fan is fitted to enhance air flow to produce impressive cooling performance up to 1200RPM. LNC (Low Noise Cable) can reduce 38% noise level from 19.3 dBA to 12 dBA.
turco | inglês |
---|---|
etkileyici | impressive |
soğutma | cooling |
performansı | performance |
hava | air |
fan | fan |
gürültü | noise |
seviyesini | level |
TR 1400 RPM'ye kadar etkileyici soğutma performansı sağlamak amacıyla hava akışını arttırmak için 120mm PWM fan monte edilmiştir. LNC (Low Noise Cable) gürültü seviyesini 19.2 dBA'dan 12 dBA'ya düşürerek %38 oranında azaltabilir.
EN A 120mm PWM fan is fitted to enhance air flow to produce impressive cooling performance up to 1400RPM. LNC (Low Noise Cable) can reduce 38% noise level from 19.2 dBA to 12 dBA.
turco | inglês |
---|---|
etkileyici | impressive |
soğutma | cooling |
performansı | performance |
hava | air |
fan | fan |
gürültü | noise |
seviyesini | level |
TR İlginç bir fenomen daha var: 24 yaş ve altındaki genç seçmenlerden Yeşiller %23 ve FDP %21 oranında oy alırken, SPD sadece %15 oy alarak üçüncü sırada kaldı.
EN One interesting phenomenon is that young voters up to the age of 24 gave the Greens 23 percent, the FDP 21 percent and the SPD – the third-strongest party – just 15 percent.
turco | inglês |
---|---|
yaş | age |
genç | young |
spd | spd |
üçüncü | third |
TR Dolayısıyla son 35 yıldır çocuk kuşağı, anne babalarının kuşağından üçte bir oranında daha az sayıda; bugün 50 yaş gurubu insanların sayısı yeni doğanların iki katı
EN At the same time life expectancy is rising
TR AB Komisyonu tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ortaya çıkacak maliyetin ilgili şirketler için şirket satışlarının sadece yüzde 0,005’i oranında olacağı tahmin ediliyor
EN A European Commission study puts them at only 0.005% of turnover for the relevant companies
turco | inglês |
---|---|
komisyonu | commission |
ilgili | relevant |
TR 5. Bitki bazlı içeceklerin ithalatında müthiş bir artış gözlemlendi. Soya, yulaf, badem ve pirinç bazlı içecek ithalatı yüzde 46 oranında arttı.
EN 5. Imports of plant-based beverages rose very strongly. The importation of soya-, oat-, almond- and rice-based drinks increased by 46%.
turco | inglês |
---|---|
bitki | plant |
yulaf | oat |
Mostrando 50 de 50 traduções