TR Bu küçük sokak, 1726 yılında bu Ortaçağ kentini büyük oranda tahrip eden büyük bir yangın sonrasında oluşmuş.
"daha büyük oranda" em turco pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases inglês:
TR Bu küçük sokak, 1726 yılında bu Ortaçağ kentini büyük oranda tahrip eden büyük bir yangın sonrasında oluşmuş.
EN The alley was built after a huge fire destroyed most of the medieval town in 1726.
turco | inglês |
---|---|
yangın | fire |
TR Yeni kullanıcı deneyimleri yaratmak ve daha büyük oranda çalışma verimliliğine kavuşmak adına vizyon temelli analitikler toplayın ve Yapay Zeka çözümlerinden faydalanın.
EN Gather vision-based analytics and deploy AI solutions to drive new user experiences and gain greater operational efficiencies.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
kullanıcı | user |
deneyimleri | experiences |
ve | and |
vizyon | vision |
temelli | based |
toplayın | gather |
TR Yeni kullanıcı deneyimleri yaratmak ve daha büyük oranda çalışma verimliliğine kavuşmak adına vizyon temelli analitikler toplayın ve Yapay Zeka çözümlerinden faydalanın.
EN Gather vision-based analytics and deploy AI solutions to drive new user experiences and gain greater operational efficiencies.
turco | inglês |
---|---|
yeni | new |
kullanıcı | user |
deneyimleri | experiences |
ve | and |
vizyon | vision |
temelli | based |
toplayın | gather |
TR Herkesin zamanını büyük oranda evlerinde geçirdiği salgın döneminde, ‘ev’ bazıları için güvenli alan demek değildi
EN During the pandemic, when everyone spent most of their time at home, 'home' did not mean a safe space for some
turco | inglês |
---|---|
herkesin | everyone |
büyük | most |
salgın | pandemic |
ev | home |
bazıları | some |
güvenli | safe |
TR Anlamanızı sağlamak için yaptığımız sağdaki (büyük oranda) bilimsel diyagrama bakın.
EN Check out the (mostly) scientific diagram on the right we made to help you understand.
turco | inglês |
---|---|
bilimsel | scientific |
TR Aylık ücretler, günlük kiralara kıyasla büyük oranda iskonto edilir
EN Monthly rates are heavily discounted as compared to day-basis rentals
turco | inglês |
---|---|
aylık | monthly |
günlük | day |
TR Anlamanızı sağlamak için yaptığımız sağdaki (büyük oranda) bilimsel diyagrama bakın.
EN Check out the (mostly) scientific diagram on the right we made to help you understand.
turco | inglês |
---|---|
bilimsel | scientific |
TR Tekrarlanan bir şekilde veya büyük miktarlarda satış ortaklığı Pinleri oluşturmak. Pazarlamacıların spam politikamıza uyması ve satış ortaklığı bağlantılarını makul oranda kullanması gerekir.
EN Creating affiliate Pins repetitively or in large volumes – marketers should follow our spam policy and use affiliate links in moderation
TR 10.1. 2030’a kadar nüfusun tabandaki yüzde 40 içinde bulunan kesiminin gelirinin ulusal ortalamadan daha yüksek bir oranda, devamlı olarak artmasının ve sürdürülmesinin sağlanması
EN 10.1. By 2030, progressively achieve and sustain income growth of the bottom 40 per cent of the population at a rate higher than the national average
turco | inglês |
---|---|
yüzde | per cent |
TR Kaplama maddeleri, yağ glasajları ve dolgu maddelerini çikolatadan ayıran ortak özellikleri, daha yüksek olan yağ oranlarıdır. Bunların özellikleri önemli oranda üretimlerinde kullanılan bitkisel yağların özelliklerine bağlıdır.
EN Dip coatings, icings and fillings differ from chocolate in that they have a higher fat content. The vegetable fats used are the primary determinants of their characteristics.
turco | inglês |
---|---|
ve | and |
özellikleri | characteristics |
TR Üstel bir eğilim, giderek daha yüksek bir oranda yükselen veya düşen eğri bir çizgi olarak temsil edilebilen bir nokta grubudur.
EN An exponential trend is a group of dots that can be represented as a curved line that rises or falls at an increasingly higher rate.
turco | inglês |
---|---|
giderek | increasingly |
veya | or |
çizgi | line |
TR Büyük problemler büyük çözümler gerektiriyor gibi gözükür, ama reklamcılık insanı Rory Sutherland'e göre bir çok pahalı ve büyük çözümler sadece daha iyi ve basit cevapları engelliyor
EN It may seem that big problems require big solutions, but ad man Rory Sutherland says many flashy, expensive fixes are just obscuring better, simpler answers
TR Daha büyük bir huzur ve neşe duygusu, daha derin bir aidiyet duygusu ve daha büyük beceri ve güvenle ayartmaları atlatma yeteneği yaşayacaksınız
EN You will experience a greater sense of peace and joy, a deeper feeling of belonging, and an ability to bypass temptations with greater skill and confidence
turco | inglês |
---|---|
huzur | peace |
TR Elsevier'in çeşitlilik ve kapsayıcılık stratejisi kapsamında, yayıncılıkta cinsiyet önyargısı konusunun üzerine eğilmek için yazarlar, hakemler ve editörler içinde cinsiyetlerin ne oranda temsil edildiğini takip etmek istiyoruz
EN As part of Elsevier?s diversity and inclusion strategy, we would like to track representation among authors, reviewers, and editors to address gender bias in publishing
turco | inglês |
---|---|
elsevier | elsevier |
çeşitlilik | diversity |
stratejisi | strategy |
cinsiyet | gender |
yazarlar | authors |
editörler | editors |
TR Frorida Librarian Emeritus Üniversitesi LWB koordinatörü Lenny Rhine, eğitimin ve sinerjilerin azami oranda yayılmasını sağlamak için WHO ve ITOCA ile yakın bir şekilde çalışmaktadır
EN LWB coordinator, Lenny Rhine, University of Florida Librarian Emeritus works closely with the WHO and ITOCA to ensure maximum training reach and synergies
turco | inglês |
---|---|
yakın | closely |
TR Derginin adı altında yayınlanır, ScienceDirect'te listelenir ve belirli bir küresel sağlık kitlesine dağıtılarak içeriklerin azami oranda etki kazanmasını sağlar.
EN They are published under the name of the journal, listed on ScienceDirect and disseminated to an established global healthcare audience, giving the content maximum impact.
turco | inglês |
---|---|
derginin | journal |
adı | name |
altında | under |
sciencedirect | sciencedirect |
küresel | global |
sağlık | healthcare |
etki | impact |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR Bu primerdeki bir anahtar odak noktalarından birisi de Stellar ve Ripple projelerinin farklılıklarını ortaya koymanın yanı sıra, XLM'in artan oranda etkileyici işlem artışı ve esnekliğidir.
EN A key focus in this primer is laying out the differences of the Stellar and Ripple projects, as well as shedding light on XLM’s consistently impressive transaction growth and flexibility.
turco | inglês |
---|---|
bu | this |
anahtar | key |
odak | focus |
de | out |
stellar | stellar |
ripple | ripple |
yanı | well |
etkileyici | impressive |
işlem | transaction |
TR Evet, otomatik çeviri ekstra bir ücrettir. Bu, transkripsiyon oranınızla aynı oranda ücretlendirilir. Aynı hizalama ve yanma alt yazı için de geçerlidir.
EN Yes, automated translation is an extra charge. It is charged at the same rate as your transcription rate. The same applies to alignment and burn-in subtitling.
turco | inglês |
---|---|
otomatik | automated |
çeviri | translation |
ekstra | extra |
transkripsiyon | transcription |
geçerlidir | applies |
oranını | rate |
TR Tavsiyelerinizin yaptığı he bir satış için, toplam tutara göre belli bir oranda komisyon kazanırsınız. Standart komisyon oranlarımız İştirakler için %15 ve Satış Ortakları için %30'dur.
EN For each sale one of your referrals makes you will earn commission rate of the total amount. Our standard commission rates are 15% for Affiliates and 30% for Sales Partners.
turco | inglês |
---|---|
komisyon | commission |
standart | standard |
ortakları | partners |
TR AWS Lambda, hem hizmet hem de çalıştırdığı Lambda işlevleri için yüksek oranda erişilebilirlik sunma amacıyla replikasyon ve yedeklilik özelliklerinden faydalanacak şekilde tasarlanmıştır
EN AWS Lambda is designed to use replication and redundancy to provide high availability for both the service itself and for the Lambda functions it operates
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
işlevleri | functions |
yüksek | high |
erişilebilirlik | availability |
replikasyon | replication |
TR Test sırasında, EC2’nin C5 bulut sunucuları mevcut C4 bulut sunucularımıza göre uygulamamızın istek yürütme süresini yüzde 50’yi aşan bir oranda geliştirdi
EN During testing, EC2’s C5 instances improved our application’s request execution time by over 50-percent when compared to our existing C4 instances
turco | inglês |
---|---|
test | testing |
mevcut | existing |
istek | request |
yürütme | execution |
yüzde | percent |
TR Amazon EC2 P3 bulut sunucuları sekize kadar en son nesil NVIDIA Tensor Core V100 GPU ile donatılmıştır ve karma hassaslıkta 1 petaflopa kadar performans sunarak ML iş yüklerini önemli oranda hızlandırır
EN Amazon EC2 P3 instances feature up to eight latest-generation NVIDIA V100 Tensor Core GPUs and deliver up to one petaflop of mixed-precision performance to significantly accelerate ML workloads
turco | inglês |
---|---|
amazon | amazon |
son | latest |
nesil | generation |
nvidia | nvidia |
core | core |
gpu | gpus |
performans | performance |
ml | ml |
TR Spot Bulut Sunucuları, kullanılmayan EC2 bulut sunucusu kapasitesinden yararlanır ve Amazon EC2 maliyetlerinizi, İstek Üzerine fiyatlarından %70'e varan oranda düşürür.
EN Spot Instances take advantage of unused EC2 instance capacity and can lower your Amazon EC2 costs significantly for up to a 70% discount from On-Demand prices.
turco | inglês |
---|---|
spot | spot |
ve | and |
amazon | amazon |
TR Rezerve Edilmiş Bulut Sunucuları, İstek Üzerine Bulut Sunucusu fiyatlandırmasına kıyasla önemli oranda indirim (%75'e kadar) sunar
EN Reserved Instances provide you with a significant discount (up to 75%) compared to On-Demand Instance pricing
turco | inglês |
---|---|
önemli | significant |
indirim | discount |
TR Bununla birlikte, gerçek son kullanma tarihinden sonra yaklaşık 30 günlük bir süreniz vardır ve bu süre zarfında alan adını normal oranda yenileyebilirsiniz.
EN However, you have an approximate 30-day period after the actual expiration date, and during this time you can renew the domain at a normal rate.
turco | inglês |
---|---|
gerçek | actual |
günlük | day |
vardır | have |
bu | this |
normal | normal |
TR SSL fiyatlarını satış yaparken kendiniz belirlemektesiniz. İstediğiniz oranda kar koyarak SSL satışı yapabilirsiniz.
EN You determine SSL prices yourself while selling. You can sell SSL by making a profit at the rate you want.
turco | inglês |
---|---|
ssl | ssl |
yaparken | while |
kendiniz | yourself |
TR Kibar Enerji, özel sektörün artan oranda rol aldığı liberalleşen Türkiye Enerji Piyasası’nın önde gelen oyuncularından biri olmayı hedeflemektedir.
EN Kibar Enerji aims to become one of the most prominent actors in the Turkish Energy Market, which has become more liberal due to the involvement of the private sector.
turco | inglês |
---|---|
enerji | energy |
piyasası | market |
TR Yüksek oranda esnek uygulamalar oluşturabilmek için üstün platformlararası geliştirmelerden faydalanın.
EN Take advantage of advanced cross-platform development tools to create highly flexible apps.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
esnek | flexible |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR SEKTÖRÜN TEK BULUŞMASI ISAF, 2022 YILINA YÜKSEK ORANDA BÜYÜME HEDEFİ İLE HAZIRLANIYOR.
EN ISAF, THE ONE AND ONLY MEETING OF THE INDUSTRIES, PREPARES FOR 2022 ON A SOARING RATE OF GROWTH
TR Derginin adı altında yayınlanır, ScienceDirect'te listelenir ve belirli bir küresel sağlık kitlesine dağıtılarak içeriklerin azami oranda etki kazanmasını sağlar.
EN They are published under the name of the journal, listed on ScienceDirect and disseminated to an established global healthcare audience, giving the content maximum impact.
turco | inglês |
---|---|
derginin | journal |
adı | name |
altında | under |
sciencedirect | sciencedirect |
küresel | global |
sağlık | healthcare |
etki | impact |
TR düşük gecikme süresi, yüksek aktarım hızı ve yüksek oranda yedeklilik sunan AWS Bölgelerinin sayısı
EN AWS Regions with lower latency, high throughput, and high redundancy
turco | inglês |
---|---|
düşük | lower |
gecikme | latency |
yüksek | high |
ve | and |
aws | aws |
TR AWS Lambda, hem hizmet hem de çalıştırdığı Lambda işlevleri için yüksek oranda erişilebilirlik sunma amacıyla replikasyon ve yedeklilik özelliklerinden faydalanacak şekilde tasarlanmıştır
EN AWS Lambda is designed to use replication and redundancy to provide high availability for both the service itself and for the Lambda functions it operates
turco | inglês |
---|---|
aws | aws |
lambda | lambda |
işlevleri | functions |
yüksek | high |
erişilebilirlik | availability |
replikasyon | replication |
TR SSL fiyatlarını satış yaparken kendiniz belirlemektesiniz. İstediğiniz oranda kar koyarak SSL satışı yapabilirsiniz.
EN You determine SSL prices yourself while selling. You can sell SSL by making a profit at the rate you want.
turco | inglês |
---|---|
ssl | ssl |
yaparken | while |
kendiniz | yourself |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR Yüksek oranda esnek uygulamalar oluşturabilmek için üstün platformlararası geliştirmelerden faydalanın.
EN Take advantage of advanced cross-platform development tools to create highly flexible apps.
turco | inglês |
---|---|
yüksek | highly |
esnek | flexible |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR İdeal iş toplantısı mekanı için formül, eşit oranda olmazsa olmaz teknoloji, kişiselleştirilmiş yemek seçenekleri ve katılımcılara yeniden enerji kazandırmak için heyecan verici gezilerdir
EN The formula for the ideal business meeting venue is equal parts must-have technology, customized catering options and exciting outings to reenergize participants
turco | inglês |
---|---|
toplantısı | meeting |
formül | formula |
eşit | equal |
olmaz | must |
teknoloji | technology |
kişiselleştirilmiş | customized |
seçenekleri | options |
TR Aşan saatler normal bir oranda ücretlendirilir.
EN Any exceeded hours will be charged at a normal rate.
turco | inglês |
---|---|
saatler | hours |
normal | normal |
TR çalışanlarının çalışma sürelerinde kısıtlamaya giderek kısa mesai uygulamasına geçebiliyorlar. Böyle bir durumda devlet devreye giriyor ve yüzde 60 ila 87 arasındaki bir oranda
EN . Then the state steps in: it pays between 60 and 87 per cent of the missing
turco | inglês |
---|---|
devlet | state |
yüzde | per cent |
arasındaki | between |
TR Uygulama şu an yaklaşık yüzde 70’lik bir oranda uygulanıyor, fakat önümüzdeki aylarda bu oran yüzde 100’e çıkarılabilir
EN Since then, we’ve been on around 70 percent short-time work, but will be bumped up to almost 100 per cent in the coming months
Mostrando 50 de 50 traduções