DE Zwei Drittel der Mobilentwickler verwenden native Tools, um für mobile Betriebssysteme zu entwickeln. Jeder zweite Entwickler verwendet plattformübergreifende Technologien oder Frameworks.
"zwei drittel" em alemão pode ser traduzido nas seguintes palavras/frases turco:
DE Zwei Drittel der Mobilentwickler verwenden native Tools, um für mobile Betriebssysteme zu entwickeln. Jeder zweite Entwickler verwendet plattformübergreifende Technologien oder Frameworks.
TR Mobil geliştiricilerinin üçte ikisi mobil işletim sistemleri için yazılım geliştirirken yerel araçları kullanıyor. Her iki geliştiriciden biri platformlar arası teknolojiler veya çerçeveler kullanıyor.
alemão | turco |
---|---|
mobile | mobil |
technologien | teknolojiler |
oder | veya |
zwei | iki |
tools | araçları |
verwendet | kullanıyor |
DE Fast zwei Drittel der Passagiere sind mit Zielflughafen Antalya gebucht
TR Bu yolcuların üçte birinin varış noktası Antalya
alemão | turco |
---|---|
antalya | antalya |
DE Zwei Drittel der global wichtigen Branchenevents finden in Deutschland statt
TR Küresel önem taşıyan bu branş etkinliklerinin üçte ikisi Almanya’da yapılıyor
alemão | turco |
---|---|
global | küresel |
der | bu |
DE Und: Mehr als zwei Drittel der Megacities liegen in Küstenregionen und sind damit vom Anstieg des Meeresspiegels unmittelbar bedroht.
TR Üstelik; mega kentlerin üçte ikisi sahil bölgelerinde bulunuyor ve deniz seviyesinin yükselmesinin direkt tehdidi altında.
alemão | turco |
---|---|
zwei | ikisi |
in | altında |
und | ve |
DE Zwei Drittel arbeiten in mittelständischen Unternehmen mit weniger als 250 Mitarbeitenden.
TR Bu kişilerin üçte ikisi, çalışan sayısının 250’nin altında olduğu orta ölçekli şirketlerde çalışıyor.
alemão | turco |
---|---|
arbeiten | çalışıyor |
zwei | bu |
in | altında |
DE Die Kohleverstromung hat sich seit 2015 mehr als halbiert, während sich die Erzeugung von Windstrom im gleichen Zeitraum um zwei Drittel steigerte
TR 2015’ten beri rüzgârdan kazanılan elektrik üçte iki oranında artarken aynı süre içerisinde Kömürden elde edilen elektrik neredeyse yarıdan daha aza indi
alemão | turco |
---|---|
seit | beri |
mehr | daha |
im | içerisinde |
DE Deutsche sind echte Romantiker? Wer hätte es gedacht? Laut einer YouGov-Studie glauben immerhin zwei Drittel der Befragten an Liebe auf den ersten Blick
TR Almanların hakiki romantikler olduğu kimin aklın gelirdi? YouGov araştırmasına göre katılımcıların üçte ikisi ilk görüşte aşka inanıyorlar
alemão | turco |
---|---|
deutsche | almanlar |
wer | kimin |
laut | göre |
zwei | ikisi |
ersten | ilk |
einer | a |
DE Auch die Zahl internationaler Mitarbeiter an den Hochschulen hat sich im vergangenen Jahrzehnt um rund zwei Drittel gesteigert und liegt bei 10 Prozent
TR Alman üniversitelerinde öğrenim gören yabancı öğrencilerin (uluslararası öğrenciler) sayısında da son on yılda yaklaşık üçte ikilik bir artış var ve toplam öğrenci sayısı içindeki oranları yüzde 10 düzeyinde
alemão | turco |
---|---|
zahl | sayısı |
prozent | yüzde |
internationaler | uluslararası |
und | ve |
auch | da |
zwei | bir |
im | içindeki |
DE Dennoch bewerten zwei Drittel der Befragten die Zusammenarbeit mit ihrer jeweiligen Kommune als unterstützend
TR Bunlara karşın üçte biri kendi yerel yönetimlerinin yardımcı davrandığını belirtiyor
alemão | turco |
---|---|
die | biri |
ihrer | kendi |
DE Der Einzelhandel macht über zwei Drittel des US-BIP aus
TR Perakende, ABD GSYİH'sının üçte ikisinden fazlasını kapsıyor
DE Die am stärksten SQL-orientierten Datenbanken sind Oracle, MS SQL Server und ClickHouse: Für etwa ein Drittel ihrer Benutzer ist SQL die Hauptsprache.
TR SQL için en çok kullanılan veritabanları Oracle, MS SQL Server ve ClickHouse iken, bunları kullananların üçte biri ana dil olarak SQL'i belirtmiş.
alemão | turco |
---|---|
datenbanken | veritabanları |
und | ve |
die | ana |
DE "Es ist enttäuschend, dass ein Drittel der Entwickler*innen immer noch keinerlei Unit-Tests schreibt."
TR "Geliştiricilerin yalnızca üçte birinin bugüne kadar hiç birim testi yazmadığını görmek üzücü."
alemão | turco |
---|---|
tests | testi |
es | yalnızca |
ist | ne |
noch | hiç |
DE Die Nutzung von C++17 ist seit dem Vorjahr um 10 Prozentpunkte gestiegen.Ein Drittel der Entwickler will C++17 innerhalb der nächsten 12 Monate einführen
TR C++17 kullanımı geçen yıla oranla %10 daha artmış.Her üç geliştiriciden biri önümüzdeki 12 ay içerisinde C++17'ye geçmeyi planlıyor
alemão | turco |
---|---|
c | c |
monate | ay |
innerhalb | içerisinde |
der | daha |
DE Drittel kostenlose Vorlagen für Zielseiten mit Envato-Elementen weisen eine hohe Ladegeschwindigkeit auf
TR Envato öğelerine sahip üçüncü açılış sayfası ücretsiz şablonları, yüksek yükleme hızına sahiptir
alemão | turco |
---|---|
eine | sahiptir |
kostenlose | ücretsiz |
vorlagen | şablonları |
hohe | yüksek |
DE Wenn Sie eine moderne, leistungsstarke Website mit WordPress-Plugins erstellen möchten, ist ein Drittel des Website-Designs genau das Richtige für Sie
TR WordPress eklentileri ile modern ve güçlü bir web sitesi oluşturmak istiyorsanız, üçte bir web sitesi tasarımı size uyacaktır
alemão | turco |
---|---|
moderne | modern |
wordpress | wordpress |
plugins | eklentileri |
leistungsstarke | güçlü |
erstellen | oluşturmak |
DE In Bezug auf die Platzierung, Bugni empfiehlt generell das Foto irgendwo im oberen Drittel der Seite setzen, wie diese Probe wieder aufnehmen.
TR yerleşimi açısından, Bugni genellikle bu örnek özgeçmiş gibi sayfanın üçte bir yerde fotoğrafını koyarak önerir.
alemão | turco |
---|---|
foto | fotoğraf |
seite | sayfanın |
wie | gibi |
diese | bu |
DE Die Kindergeneration ist daher seit 35 Jahren um etwa ein Drittel kleiner als die Elterngeneration – die Gruppe der 50-Jährigen ist heute doppelt so groß wie die der Neugeborenen
TR 1975 yılından bu yana kadın başına düşen çocuk sayısı küçük değişiklikler göstererek 1,3 seviyesinde seyrediyor
alemão | turco |
---|---|
um | başına |
kleiner | küçük |
DE 58 Prozent der urbanen Fläche in Dortmund sind demnach „grüne Fläche“ – etwa ein Drittel Bäume und Vegetation über einen Meter, 23 Prozent Rasen und Grasflächen
TR Bunların üçte biri ağaçlık ve bir metreden yüksek bitkiler, yüzde 23 çim ve çayır
alemão | turco |
---|---|
prozent | yüzde |
und | ve |
ein | bir |
DE Nach Tschernobyl, so die Statistik, fühlte sich mehr als die Hälfte der Deutschen persönlich stark bedroht, der Anteil der Kernkraftgegner in Deutschland stieg von etwa einem Zehntel auf fast ein Drittel der Bevölkerung
TR Bir zamanlar övgüyle bahsedilen „temiz atom elektriği“ hakkındaki toplumsal mutabakat unufak olmuş, atom enerjisini terk etme talepleri belirgin bir biçimde yükselmişti
alemão | turco |
---|---|
einem | bir |
DE Damit sind aber nur knapp ein Drittel der Treibhausgasemissionen abgedeckt
TR Bu sağlanırsa sera gazı salımının yaklaşık üçte birinin önüne geçilmiş olacak
DE Fast ein Drittel von ihnen lernte in Großbritannien
TR Bu öğrencilerin yaklaşık üçte biri İngiltere’ye gitti
alemão | turco |
---|---|
fast | yaklaşık |
ihnen | bu |
DE Schon heute kommt rund ein Drittel des Stroms aus grünen Quellen, bis 2025 sollen es 40 bis 45 Prozent sein, bis 2035 etwa 55 bis 60 Prozent
TR Daha şimdiden elektriğin yaklaşık üçte biri yeşil kaynaklardan sağlanıyor; bu payın 2025’e kadar yüzde 40 ila 45’lere, 2035’e kadar yaklaşık yüzde 55 ila 60’lara çıkarılması amaçlanıyor
alemão | turco |
---|---|
grünen | yeşil |
quellen | kaynaklardan |
prozent | yüzde |
schon | daha |
etwa | yaklaşık |
bis | kadar |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Nach unseren Erkenntnissen beschreiben sich Unternehmen, die die Kundenzufriedenheit messen, um ein Drittel häufiger als „erfolgreich“ als diejenigen, die dies nicht tun.
TR Öyle ki, müşteri memnuniyetini ölçen işletmelerin ölçmeyenlere kıyasla kendilerini başarılı olarak olarak tanımlamalarının %33 oranında daha mümkün olduğunu keşfettik.
alemão | turco |
---|---|
kundenzufriedenheit | müşteri |
unternehmen | işletmelerin |
erfolgreich | başarılı |
die | olarak |
DE Vom London City Airport: Der Flughafen London City liegt etwa 72 Kilometer östlich vom Fairmont Windsor Park. Sie erreichen das Hotel in zwei Stunden mit dem Auto oder zwei Stunden und 15 Minuten durch eine Kombination von Bus und Bahn.
TR London City’den: Fairmont Windsor Park’ın yaklaşık 72 km güney doğusunda yer alan London City Havaalanı araba ile yaklaşık 2 saat veya otobüs ve tren hizmetlerinin bir birleşimi ile yaklaşık 2 saat 15 dakika mesafededir.
alemão | turco |
---|---|
city | city |
fairmont | fairmont |
park | park |
auto | araba |
bus | otobüs |
london | london |
minuten | dakika |
und | ve |
etwa | yaklaşık |
oder | veya |
in | yer |
airport | havaalanı |
stunden | saat |
DE Sie haben Dash (DASH) mit Dashcoin (DSH) verwechselt. Dies sind zwei verschiedene Coinsn mit zwei verschiedenen Werten.
TR Dashcoin (DSH) ile Dash (DASH) karıştırırsınız. Bunlar iki farklı anlam taşıyan iki farklı coin paralarıdır.
alemão | turco |
---|---|
mit | ile |
zwei | iki |
sie | farklı |
DE Beschreibung: Sehen Sie Frau neckt nach zwei Wochen in Keuschheit und großer Ablehnung HD als völlig kostenlos an. BDSM Porno xxx Frau neckt nach zwei Wochen in Keuschheit und großer Ablehnung Video.
TR Açıklama: Karısı alay sonra iki hafta içinde chastity ve Büyük o inkar hd tamamen ücretsiz olarak görüntüle. Bdsm Porno xxx Karısı alay sonra iki hafta içinde chastity ve Büyük o inkar video.
alemão | turco |
---|---|
beschreibung | açıklama |
wochen | hafta |
völlig | tamamen |
bdsm | bdsm |
video | video |
hd | hd |
kostenlos | ücretsiz |
und | ve |
sie | o |
in | içinde |
zwei | iki |
großer | büyük |
porno | porno |
xxx | xxx |
als | olarak |
DE Große Milf gestopft im Park eines Schlosses Teil zwei von zwei
TR Bedava Porno Yasal Yaş Genç Videoları
alemão | turco |
---|---|
eines | ya |
DE Zwei Zeilen, Zwei Überschriften Und Text
TR Büyüyen Markalar Için Dijital Pazarlama
alemão | turco |
---|---|
zwei | için |
DE Vom London City Airport: Der Flughafen London City liegt etwa 72 Kilometer östlich vom Fairmont Windsor Park. Sie erreichen das Hotel in zwei Stunden mit dem Auto oder zwei Stunden und 15 Minuten durch eine Kombination von Bus und Bahn.
TR London City’den: Fairmont Windsor Park’ın yaklaşık 72 km güney doğusunda yer alan London City Havaalanı araba ile yaklaşık 2 saat veya otobüs ve tren hizmetlerinin bir birleşimi ile yaklaşık 2 saat 15 dakika mesafededir.
alemão | turco |
---|---|
city | city |
fairmont | fairmont |
park | park |
auto | araba |
bus | otobüs |
london | london |
minuten | dakika |
und | ve |
etwa | yaklaşık |
oder | veya |
in | yer |
airport | havaalanı |
stunden | saat |
DE Sie haben Dash (DASH) mit Dashcoin (DSH) verwechselt. Dies sind zwei verschiedene Coinsn mit zwei verschiedenen Werten.
TR Dashcoin (DSH) ile Dash (DASH) karıştırırsınız. Bunlar iki farklı anlam taşıyan iki farklı coin paralarıdır.
alemão | turco |
---|---|
mit | ile |
zwei | iki |
sie | farklı |
DE Der Grund dafür ist eigentlich witzig: Der Virus überprüft das Auslösedatum, indem er die aktuelle Tag- und Monatszahl mit zwei Konstanten (zwei Bytes) vergleicht
TR Bunun nedeni aslında esprili: virüs, geçerli gün ve ay sayısını iki sabitle (iki bayt) karşılaştırarak tetik tarihini kontrol eder
alemão | turco |
---|---|
grund | nedeni |
virus | virüs |
überprüft | kontrol |
und | ve |
DE Die American Society for Biochemistry and Molecular Biology und die Poultry Science Association sind nur zwei Gesellschaften, die vor kurzem den Wechsel zu Elsevier und zum vollen Gold-Open-Access vollzogen haben.
TR Amerikan Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Topluluğu ve Kümes Hayvanları Bilim Birliği yakın zamanda Elsevier'e ve tam altın yol açık erişime geçiş yapmış olan cemiyetlerden ikisidir.
alemão | turco |
---|---|
science | bilim |
gold | altın |
open | açık |
access | erişime |
wechsel | geçiş |
und | ve |
nur | tam |
sind | olan |
DE Es gibt zwei Optionen für Nachdrucke:
TR Tekrar baskılar için iki seçenek mevcuttur:
alemão | turco |
---|---|
optionen | seçenek |
für | için |
gibt | mevcuttur |
zwei | iki |
DE Verschlüsselung - Zwei-Faktor-Authentifizierung
TR Şifreleme - İki faktörlü kimlik doğrulama
alemão | turco |
---|---|
authentifizierung | doğrulama |
DE Sichere E-Mail Verschlüsselung Zwei-Faktor-Authentifizierung
TR Güvenli e-posta Şifreleme İki faktörlü kimlik doğrulama
alemão | turco |
---|---|
sichere | güvenli |
posta | |
e-posta | |
authentifizierung | doğrulama |
DE Es gibt zwei Arten von Originalzeitschriften für die Open-Access-Mirror-Zeitschriften: Abonnement- und Hybridzeitschriften
TR Açık erişimli ayna dergi kapsamında iki çeşit orijinal dergi vardır: aboneliğe dayalı ve hibrit dergiler
alemão | turco |
---|---|
open | açık |
und | ve |
zeitschriften | dergiler |
es | vardır |
DE Hast du Fragen? In unserer Knowledge Base findest du weitere Informationen über die Zwei-Faktor-Authentifizierung.
TR İki adımlı denetim hakkında daha fazla bilgi için Bilgi Tabanımıza göz at.
alemão | turco |
---|---|
informationen | bilgi |
weitere | daha fazla |
DE Nach zwei Monaten gab es spürbare Verbesserungen bei den Rankings und dem organischen Traffic
TR İki ay sonra, sıralamalar ve organik trafik gözle görülür gelişti
alemão | turco |
---|---|
monaten | ay |
organischen | organik |
traffic | trafik |
und | ve |
Mostrando 50 de 50 traduções