EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
"particular least developed" w język angielski można przetłumaczyć na następujące turecki słowa/frazy:
particular | belirli bir bize bu da için ve veya özel özellikle |
least | az bir bu en en az için olarak |
developed | gelişmiş geliştirilen geliştirilmiş geliştirmiştir ile tasarım yazılım |
EN 8.1. Sustain per capita economic growth in accordance with national circumstances and, in particular, at least 7 per cent gross domestic product growth per annum in the least developed countries
TR 8.1. Kişi başına düşen gelir artışının ulusal koşullara uygun olarak sürdürülmesi ve özellikle en az gelişmiş ülkelerde gayri safi yurt içi hasılada yıllık en az yüzde 7 oranında büyüme olmasının sağlanması
język angielski | turecki |
---|---|
capita | kişi |
growth | büyüme |
national | ulusal |
domestic | yurt içi |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
per cent | yüzde |
and | ve |
at | nda |
with | uygun |
least | az |
per | başına |
accordance | olarak |
EN 10.a. Implement the principle of special and differential treatment for developing countries, in particular least developed countries, in accordance with World Trade Organization agreements
TR 10.a. Dünya Ticaret Örgütü anlaşmalarına uygun olarak, özellikle en az gelişmiş ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkeler için özel ve farklı muamele ilkesinin uygulanması
język angielski | turecki |
---|---|
developing | gelişmekte |
trade | ticaret |
developed | gelişmiş |
countries | ülkeler |
world | dünya |
and | ve |
least | az |
accordance | olarak |
of | in |
with | uygun |
for | için |
EN For example, we may use device signals to determine that a particular device is within a particular venue
TR Örneğin, belirli bir cihazın belirli bir mekanda olduğunu belirlemek için cihaz sinyallerini kullanabiliriz
język angielski | turecki |
---|---|
device | cihaz |
is | olduğunu |
EN An interface, together with type declarations, provides a good way to make sure that a particular object contains particular methods. See instanceof operator and type declarations.
TR Bir arayüz tür bildirimiyle belli bir nesnenin belli yöntemleri içermesini sağlayabilir. Ayrıca bakınız: instanceof işleci ve Tür Bildirimleri.
język angielski | turecki |
---|---|
interface | arayüz |
methods | yöntemleri |
and | ve |
type | tür |
to | ayrıca |
a | bir |
EN Last but not least, the keyword rank tracker also displays how competitive the target keywords are on a scale of 0 to 100 (0 being the least competitive, and 100 being the most competitive)
TR Son olarak, anahtar kelime sıralama izleyicisi, hedef anahtar kelimelerin 0 ila 100 arasında ne kadar rekabetçi olduğunu da gösterir (0 en az rekabetçi ve 100 en çok rekabetçi)
język angielski | turecki |
---|---|
rank | sıralama |
displays | gösterir |
competitive | rekabetçi |
target | hedef |
most | en |
last | son |
least | az |
being | ne |
and | ve |
to | kadar |
the | arasında |
EN SEO errors have different importance. All parameters inside SEO crawler were developed and prioritized by our experts in order from the most critical to the least important.
TR SEO hatalarının farklı önemi var. Tarayıcının içindeki tüm parametreler, en kritikten en önemine kadar SEO uzmanlarımız tarafından geliştirilmiş ve önceliklendirilmiştir.
język angielski | turecki |
---|---|
seo | seo |
importance | önemi |
developed | geliştirilmiş |
different | farklı |
most | en |
inside | iç |
and | ve |
by | tarafından |
the | var |
all | tüm |
errors | hatalar |
EN 9.c. Significantly increase access to information and communications technology and strive to provide universal and affordable access to the Internet in least developed countries by 2020
TR 9.c. Bilgi ve iletişim teknolojilerine erişimin önemli ölçüde artırılması ve 2020 yılına kadar en az gelişmiş ülkelerde evrensel ve uygun fiyatlı internet hizmetlerine erişimin sağlanması için çaba gösterilmesi
język angielski | turecki |
---|---|
c | c |
increase | en |
access | erişimin |
universal | evrensel |
internet | internet |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
and | ve |
information | bilgi |
communications | iletişim |
affordable | uygun |
least | az |
to | için |
EN 14.7.1. Sustainable fisheries as a percentage of GDP in small island developing States, least developed countries and all countries
TR 14.7.1. Gelişmekte olan küçük ada ülkeleri, az gelişmiş ülkeler ve tüm ülkelerdeki GSYH'nın bir yüzdesi olarak sürdürülebilir balıkçılık
język angielski | turecki |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
small | küçük |
developing | gelişmekte |
least | az |
developed | gelişmiş |
and | ve |
all | tüm |
countries | ülkeler |
EN 11.c. Support least developed countries, including through financial and technical assistance, in building sustainable and resilient buildings utilizing local materials
TR 11.c. En az gelişmiş ülkelerin finansal ve teknik yardım aracılığıyla yerel malzemeler kullanarak sürdürülebilir ve dayanıklı binalar inşa etmelerinin desteklenmesi
język angielski | turecki |
---|---|
c | c |
financial | finansal |
technical | teknik |
sustainable | sürdürülebilir |
buildings | binalar |
local | yerel |
materials | malzemeler |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerin |
building | inşa |
and | ve |
least | az |
through | aracılığıyla |
support | desteklenmesi |
assistance | yardım |
EN 11.c.1. Proportion of financial support to the least developed countries that is allocated to the construction and retrofitting of sustainable, resilient and resource-efficient buildings utilizing local materials
TR 11.c.1. En az gelişmiş ülkelerde, yerel malzemeler kullanılarak inşa edilen ve tadilat yapılan dayanıklı, sürdürülebilir ve kaynak etkin binalara tahsis edilen finansal yardım oranı
język angielski | turecki |
---|---|
c | c |
financial | finansal |
construction | yapı |
sustainable | sürdürülebilir |
local | yerel |
materials | malzemeler |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelerde |
efficient | etkin |
of | in |
and | ve |
least | az |
resource | kaynak |
support | yardım |
EN 17.2.1. Net official development assistance, total and to least developed countries, as a proportion of the Organization for Economic Cooperation and Development (OECD) Development Assistance Committee donors’ gross national income (GNI)
TR 17.2.1. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Kalkınma Yardımı Komitesi donörlerinin gayri safi milli hasılasının (GSMH) bir oranı olarak toplam ve en az gelişmiş ülkelere net resmi kalkınma yardımı
język angielski | turecki |
---|---|
net | net |
official | resmi |
development | kalkınma |
assistance | yardım |
economic | ekonomik |
committee | komitesi |
national | milli |
developed | gelişmiş |
countries | ülkelere |
and | ve |
least | az |
EN 17.5. Adopt and implement investment promotion regimes for least developed countries
TR 17.5. En az gelişmiş ülkeler için yatırım teşvik uygulamalarının kabul edilmesi ve uygulanması
język angielski | turecki |
---|---|
investment | yatırım |
developed | gelişmiş |
countries | ülkeler |
and | ve |
for | için |
least | az |
EN 17.5.1. Number of countries that adopt and implement investment promotion regimes for least developed countries
TR 17.5.1. En az gelişmiş ülkeler için yatırım promosyonu rejimlerini benimseyen ve uygulayan ülke sayısı
język angielski | turecki |
---|---|
investment | yatırım |
developed | gelişmiş |
and | ve |
for | için |
of | in |
countries | ülkeler |
least | az |
EN 17.11.1. Developing countries’ and least developed countries’ share of global exports
TR 17.11.1. Gelişmekte olan ülkelerin ve en az gelişmiş ülkelerin küresel ihracat payı
język angielski | turecki |
---|---|
developing | gelişmekte |
and | ve |
global | küresel |
countries | ülkelerin |
developed | gelişmiş |
share | payı |
least | az |
EN 17.12.1. Average tariffs faced by developing countries, least developed countries and small island developing States
TR 17.12.1. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletlerine göre karşılaşılan ortalama tarifeler
język angielski | turecki |
---|---|
average | ortalama |
by | göre |
developing | gelişmekte |
and | ve |
small | küçük |
countries | ülkeler |
developed | gelişmiş |
least | az |
EN However, this at least gives many museums the chance to show off the exciting digital offerings they have developed – and have been expanding of late
TR Hiç olmazsa birçok müzenin geliştirdiği -ve bu günlerde kapsamını genişlettiği- ilginç dijital formatlar, böylelikle hak ettikleri ilgiye kavuşuyorlar
język angielski | turecki |
---|---|
to | hiç |
many | birçok |
digital | dijital |
they | ettikleri |
EN As the UAE developed into the futuristic urban country that it is today, people?s taste for cars developed, but their love for large SUVs remained
TR BAE bugün olduğu gibi fütürist bir şehir ülkesi haline geldikçe, insanların otomobil zevki gelişti, ancak büyük SUV'lere olan sevgileri devam etti
język angielski | turecki |
---|---|
uae | bae |
today | bugün |
large | büyük |
urban | şehir |
country | ülkesi |
people | insanlar |
is | olduğu |
EN Research landscape studies assess the dynamics and trends within a particular research area, and can include a variety of analyses such as:
TR Araştırma Ortamı Çalışmaları belirli bir araştırma alanı içindeki dinamikleri ve eğilimleri değerlendirir ve aşağıdakiler dahil olmak üzere çeşitli analizler içerir:
język angielski | turecki |
---|---|
research | araştırma |
trends | eğilimleri |
area | alan |
variety | çeşitli |
and | ve |
EN Accepting more articles authored by a particular gender
TR Belirli bir cinsiyettekilerin yazdığı makalelerden daha fazla kabul etmek
język angielski | turecki |
---|---|
accepting | kabul |
EN Explore databases of keywords in a particular language
TR Belirli bir dildeki anahtar kelime veri tabanını keşfedin
język angielski | turecki |
---|---|
explore | keşfedin |
keywords | anahtar |
EN The average number of monthly searches of a particular keyword over 12 months. Estimate the keyword’s value and benefit for your rankings.
TR 12 ay boyunca belirli bir anahtar kelimenin ortalama aylık arama sayısı. Anahtar kelimenin değerini tahmin edin ve sıralamalarınız için fayda sağlayın.
język angielski | turecki |
---|---|
average | ortalama |
searches | arama |
estimate | tahmin |
benefit | fayda |
rankings | sıralamalarını |
monthly | aylık |
months | ay |
for | için |
of | in |
and | ve |
value | bir |
EN The number of rich snippets that appear for a particular query. Learn if your website can acquire a SERP feature for a keyword you are targeting.
TR Belirli bir sorgu için görünen rich snippet'lerin sayısı. Web sitenizin, hedeflediğiniz bir anahtar kelime için bir SERP özelliği edinip edinemeyeceğini öğrenin.
język angielski | turecki |
---|---|
query | sorgu |
website | web |
serp | serp |
your website | sitenizin |
feature | özelliği |
learn | öğrenin |
of | in |
for | için |
EN The domains that occupy the top search engine results for a particular search term. You can see who is listed on the first page.
TR Belirli bir arama terimi için en iyi arama motoru sonuçlarını işgal eden alanlar. İlk sayfada kimin listelendiğini görebilirsiniz.
język angielski | turecki |
---|---|
engine | motoru |
term | terimi |
you | in |
page | sayfada |
who | kimin |
search | arama |
you can see | görebilirsiniz |
for | için |
results | sonuçlarını |
top | en |
EN The checker analyzes your website’s landing pages and suggests already high-ranking pages you can optimize for particular keywords.
TR Denetleyici, websitenizin varış sayfalarını analiz eder ve belirli anahtar kelimeler için optimize edebileceğin halihazırda yüksek sıraya sahip sayfaları önerir.
język angielski | turecki |
---|---|
optimize | optimize |
particular | belirli |
high | yüksek |
pages | sayfalarını |
keywords | anahtar |
for | için |
and | ve |
the | kelimeler |
EN You can see all the available reviews of a particular listing
TR Belirli bir listenin bütün mevcut değerlendirmelerini görebilirsiniz
język angielski | turecki |
---|---|
you can see | görebilirsiniz |
EN This tab helps you identify the top-performing landing page of a particular domain and analyze the metrics of the keywords correlating with that page
TR Bu sekme, belirli bir alan adı için en iyi performans gösteren varış sayfalarını belirlemeye yardımcı olur ve bu sayfa ile ilgili anahtar kelimelerin metriklerini analiz edin
język angielski | turecki |
---|---|
tab | sekme |
helps | yardımcı olur |
analyze | analiz |
keywords | anahtar |
top | iyi |
performing | performans |
page | sayfa |
this | bu |
a | yardımcı |
particular | belirli |
and | ve |
of | in |
domain | alan |
with | ile |
EN You can also monitor the pages that started or stopped performing for a particular query, be it the pages of your website or the ones of your competitor.
TR Ayrıca, isterse sizin website sayfanız olsun isterse rakibinizin, belirli bir sorgu için çalışmayı durduran veya başlatan sayfaları izleyebilirsiniz.
język angielski | turecki |
---|---|
query | sorgu |
website | website |
pages | sayfaları |
ones | bir |
also | ayrıca |
for | için |
or | veya |
of | in |
EN When you opt out on a particular device, we will stop using and transferring mobile app data from that device for interest-based advertising on, and ad delivery/reporting to, other linked devices
TR Belirli bir cihazı devre dışı bıraktığınızda, diğer bağlı cihazlarda ilgi alanına dayalı reklamcılık ve reklam yayınlama/raporlama için mobil uygulama verilerini kullanmayı ve bu cihazdan aktarmayı durduracağız
język angielski | turecki |
---|---|
mobile | mobil |
data | verilerini |
reporting | raporlama |
other | diğer |
linked | bağlı |
interest | ilgi |
based | dayalı |
using | kullanmayı |
device | cihaz |
and | ve |
app | uygulama |
out | bu |
devices | cihazlarda |
advertising | reklam |
EN If you choose to begin staking, definitely start by experimenting with minimum amounts with particular staking protocols and staking rewards
TR Stake etmeye başlamayı düşünüyorsanız, minimum rakamlar, stake etme ödülleri ve farklı stake etme protokolleri hakkında araştırma yapmaya kesinlikle başlamalısınız
język angielski | turecki |
---|---|
staking | stake |
definitely | kesinlikle |
minimum | minimum |
protocols | protokolleri |
to | etmeye |
and | ve |
EN When you search on YouTube vidIQ displays lots of great information regarding the keyword universe for a particular term
TR YouTube'da arama yaptığınızda, vidIQ, belirli bir terim için anahtar kelimeyle ilgili birçok müthiş bilgiler gösterir
język angielski | turecki |
---|---|
search | arama |
displays | gösterir |
information | bilgiler |
keyword | anahtar |
vidiq | vidiq |
on | ilgili |
for | için |
of | in |
lots | çok |
EN When you connect to a VPN server located in a particular country, any website or service you visit will be shown an IP address native to that region
TR Belirli bir ülkede bulunan bir VPN sunucusuna bağlandığınızda ziyaret ettiğiniz tüm web sitelerine ve hizmetlere o bölgeye özgü bir IP adresi gösterilir
język angielski | turecki |
---|---|
vpn | vpn |
server | sunucusuna |
ip | ip |
country | ülkede |
website | web |
that | o |
address | adresi |
you | ve |
located | bulunan |
visit | ziyaret |
EN Identifying your particular mobile device can be a task in itself
TR Özel mobil cihazınızı tanımlamak başlı başına bir görev olabilir
język angielski | turecki |
---|---|
task | görev |
mobile | mobil |
device | cihaz |
be | olabilir |
a | bir |
EN The necessary information for amendment request should in particular covers;
TR Değişiklik talebi için gerekli bilgiler özellikle şunları kapsamalıdır;
język angielski | turecki |
---|---|
information | bilgiler |
amendment | değişiklik |
necessary | gerekli |
request | talebi |
for | için |
EN The Tokyo Olympics are here! We at Phemex are excited to finally have a chance to see some international sports competition, it has been too long! The Olympics and Tokyo in particular, is a place wher……
TR Değerli Phemex Kullanıcıları, UEFA çeyrek finalleri geldi, yani kimin "Avrupa'nın en iyi futbol takımı" seçileceğini görmek için sadece sekiz takım ve yedi maç kaldı. Turnuva……
EN Looking for when a particular word or phrase that was spoken? Now you can. It's fast and easy to find key soundbites.
TR Ne zaman konuşulan belirli bir kelime veya ifade arıyorsunuz? Şimdi yapabilirsin. Anahtar ses bitelerini bulmak hızlı ve kolaydır.
język angielski | turecki |
---|---|
spoken | konuşulan |
easy | kolaydır |
key | anahtar |
looking for | arıyorsunuz |
fast | hızlı |
when | zaman |
or | veya |
can | ne |
and | ve |
EN If we are uncertain whether a particular comment is inappropriate, we can ask that a group conscience be held.
TR Belirli bir yorumun uygunsuz olup olmadığından emin değilsek, grup vicdanının tutulmasını isteyebiliriz.
język angielski | turecki |
---|---|
inappropriate | uygunsuz |
group | grup |
EN Mostly, I watched videos posted on a particular platform and I read texts in forums
TR Çoğunlukla belirli bir platformda yayınlanan videoları izledim ve forumlardaki metinleri okudum
język angielski | turecki |
---|---|
platform | platformda |
videos | videoları |
read | ve |
EN Deleting problematic apps from your computer or smartphoneIf a particular app is problematic for you, it is recommended to delete it from your devices.
TR Bilgisayarınızdan veya akıllı telefonunuzdan sorunlu uygulamaları silmeBelirli bir uygulama sizin için sorunluysa, onu cihazlarınızdan silmeniz önerilir.
język angielski | turecki |
---|---|
problematic | sorunlu |
computer | bilgisayar |
devices | cihazlar |
or | veya |
app | uygulama |
apps | uygulamalar |
a | bir |
EN I blocked certain websites, sites with particular key words, and access in the evening and night
TR Belirli web sitelerini, belirli anahtar kelimeleri olan siteleri ve erişimi akşam ve gece engelledim
język angielski | turecki |
---|---|
key | anahtar |
and | ve |
access | erişimi |
evening | gece |
the | kelimeleri |
certain | belirli |
websites | siteleri |
EN Sometimes on weekends or holidays, these binges could last for multiple days.One summer in particular I?d gotten a scholarship to work on an independent project and I just couldn?t stop watching videos
TR Bazen hafta sonları veya tatil günlerinde bu alemler birkaç gün sürebilir.Özellikle bir yaz, bağımsız bir projede çalışmak için burs kazanmıştım ve videoları izlemeden duramıyordum
język angielski | turecki |
---|---|
sometimes | bazen |
weekends | hafta |
holidays | tatil |
summer | yaz |
independent | bağımsız |
project | projede |
these | bu |
and | ve |
videos | videoları |
or | veya |
multiple | bir |
a | birkaç |
work | çalışmak |
EN PRUFTECHNIK makes no guarantee whatsoever that the information provided is up-to-date, correct, complete or of a particular quality
TR PRÜFTECHNIK, hazırlanan bilgilerin güncelliğine, doğruluğuna, eksiksiz olmasına veya kalitesine ilişkin herhangi bir garanti vermez
język angielski | turecki |
---|---|
guarantee | garanti |
complete | eksiksiz |
quality | kalitesine |
the information | bilgilerin |
or | veya |
a | bir |
EN You can add or subtract a particular amount you defined in your calculations and reach a total sum
TR Hesaplamalarınızda tanımladığınız belirli bir değeri ekleyip çıkarabilir ve toplam sonuca ulaşabilirsiniz
język angielski | turecki |
---|---|
and | ve |
total | toplam |
amount | bir |
EN In particular, brands that use Twitter correctly succeed in adding a very special dimension to their corporate image
TR Bilhassa Twitter?ı doğru biçimde kullanan markalar, kurumsal imajlarına çok özel bir boyut kazandırmayı başarıyor
język angielski | turecki |
---|---|
brands | markalar |
dimension | boyut |
corporate | kurumsal |
to | doğru |
EN ?Special days? are generally days of significance passed down from generation to generation, celebrated on a particular day or week each year, and referenced within common social memory and common consciousness
TR Özel günler, genel anlamda nesilden nesle aktarılan, senenin belli bir gününde ya da haftasında kutlanan, ortak toplumsal hafıza ve ortak bilinçten referans alan günleri ifade eder
język angielski | turecki |
---|---|
social | toplumsal |
and | ve |
common | ortak |
generally | genel |
within | da |
a | bir |
EN Lambda functions configured to access resources in a particular VPC will not have access to the internet as a default configuration
TR Belirli bir VPC içindeki kaynaklara erişecek şekilde yapılandırılmış olan Lambda işlevleri, varsayılan yapılandırmada internet erişimine sahip olmaz
język angielski | turecki |
---|---|
lambda | lambda |
functions | işlevleri |
resources | kaynaklara |
vpc | vpc |
internet | internet |
default | varsayılan |
access | erişimine |
the | şekilde |
EN Due to your particular brand name being used, the domain name of your web site is obtained by others in different domain extensions
TR Özellikle bilinir marka olmanızdan dolayı başkaları tarafından web sitenize ait alan adı farklı domain uzantılarında kullanılarak rant elde edilmektedir
język angielski | turecki |
---|---|
others | başkaları |
different | farklı |
name | adı |
domain | domain |
obtained | elde |
web | web |
brand | marka |
by | tarafından |
extensions | uzantılar |
EN Is there a particular video on YouTube (yes, ANY video), you want to compare against, simply grab the URL and compare that one against the one you are currently watching.
TR YouTube'da kıyaslama yapmak istediğiniz özel bir video var mı (evet, HERHANGİ video), URL'sini kopyalayın ve an itibariyle izlemekte olduğunuzla kıyaslayın.
język angielski | turecki |
---|---|
video | video |
you want | istediğiniz |
yes | evet |
and | ve |
want | var |
to | yapmak |
EN It is also prohibited to communicate to the public all or part of the Raffles Site's Content, in any form and to any audience whatsoever.In particular, it is strictly prohibited to use the Raffles Site's Content for commercial purposes.
TR Ayrıca, Raffles Sitesinin İçeriğinin kamuya herhangi bir şekilde herhangi bir izleyiciye tamamen veya kısmen iletilmesi yasaktır.Özellikle, Raffles Sitesinin İçeriğinin ticari amaçlarla kullanılması kesinlikle yasaktır.
język angielski | turecki |
---|---|
raffles | raffles |
strictly | kesinlikle |
commercial | ticari |
use | kullanılması |
or | veya |
any | herhangi |
also | ayrıca |
and | şekilde |
EN The Airbumps® require no particular maintenance and make a direct contribution to reducing running costs.
TR Airbumps® özel bir bakım gerektirmez ve işletme maliyetlerini azaltmaya doğrudan katkıda bulunur.
język angielski | turecki |
---|---|
maintenance | bakım |
direct | doğrudan |
costs | maliyetlerini |
and | ve |
make | da |
EN The pharmaceutical industry in Germany has responded successfully to the coronavirus pandemic. One network in particular has distinguished itself.
TR Alman ilaç sektörü korona pandemisine başarılı bir şekilde müdahale etti. Bu çerçevede özel bir ağ öne çıkıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
industry | sektör |
coronavirus | korona |
pharmaceutical | ilaç |
successfully | başarılı |
has | bu |
the | alman |
Pokazuję 50 z 50 tłumaczeń