EN Our experience of it has been a grounded peace; a lack of anxiety, fear, or urgency; and the ability to deal calmly and directly with challenges, achieve our goals, meet our commitments, and live our values
EN Our experience of it has been a grounded peace; a lack of anxiety, fear, or urgency; and the ability to deal calmly and directly with challenges, achieve our goals, meet our commitments, and live our values
TR Bizim deneyimimiz temelli bir barış oldu; endişe, korku veya aciliyet eksikliği; ve zorluklarla sakin ve doğrudan başa çıkma, hedeflerimize ulaşma, taahhütlerimizi yerine getirme ve değerlerimizi yaşama becerisi
język angielski | turecki |
---|---|
fear | korku |
peace | barış |
directly | doğrudan |
and | ve |
or | veya |
to | e |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the food and beverage sectors
TR Moroğlu Arseven, yiyecek ve içecek sektörlerinin karşı karşıya olduğu çok çeşitli hukuki konularda ticaret odaklı öneriler geliştirir
język angielski | turecki |
---|---|
legal | hukuki |
food | yiyecek |
beverage | içecek |
focused | odaklı |
advice | öneriler |
and | ve |
of | karşı |
the | çok |
EN The firm provides grounded and commercially-focused advice on a wide range of legal matters facing the industrial and manufacturing sectors
TR Moroğlu Arseven; müvekkillere, sanayi ve üretim sektörlerinin karşı karşıya olduğu hukuki konularda ticaret odaklı önerilerle gelir
język angielski | turecki |
---|---|
legal | hukuki |
focused | odaklı |
and | ve |
industrial | sanayi |
manufacturing | üretim |
of | karşı |
EN Watson products and solutions are grounded in science, human-centered design, and inclusivity.
TR Watson ürünleri ve çözümleri, bilime, insan merkezli tasarıma ve kapsayıcılığa dayanır.
język angielski | turecki |
---|---|
watson | watson |
and | ve |
solutions | çözümleri |
human | insan |
products | ürünleri |
EN More and more we’re able to engage with our lives from a grounded, honest, and sober place
TR Gittikçe daha fazla, hayatlarımıza topraklanmış, dürüst ve ayık bir yerden bağlanabiliyoruz
język angielski | turecki |
---|---|
honest | dürüst |
and | ve |
a | bir |
were | daha |
from | yerden |
EN With time and the input of others, we find we are able to arrive at a grounded and honest decision
TR Zamanla ve başkalarının katkılarıyla, temelli ve dürüst bir karara varabileceğimizi görüyoruz
język angielski | turecki |
---|---|
honest | dürüst |
time | zamanla |
and | ve |
others | başkaları |
a | bir |
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries. | STGM
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu | STGM
język angielski | turecki |
---|---|
european | avrupa |
commission | komisyonu |
change | değişikliği |
security | güvenlik |
partner | ortak |
stgm | stgm |
countries | ülkelerdeki |
conflict | çatışma |
and | ve |
activities | faaliyetlerini |
the | etme |
building | inşa |
climate | iklim |
to support | desteklemek |
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries.
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu
język angielski | turecki |
---|---|
european | avrupa |
commission | komisyonu |
change | değişikliği |
security | güvenlik |
partner | ortak |
countries | ülkelerdeki |
conflict | çatışma |
and | ve |
activities | faaliyetlerini |
the | etme |
building | inşa |
climate | iklim |
to support | desteklemek |
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries. | STGM
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu | STGM
język angielski | turecki |
---|---|
european | avrupa |
commission | komisyonu |
change | değişikliği |
security | güvenlik |
partner | ortak |
stgm | stgm |
countries | ülkelerdeki |
conflict | çatışma |
and | ve |
activities | faaliyetlerini |
the | etme |
building | inşa |
climate | iklim |
to support | desteklemek |
EN The European Commission is calling for proposals for the Conflict and climate change Challenge for Peace Building to support security initiatives and peace-building activities in partner countries.
TR Avrupa Komisyonu, ortak ülkelerdeki güvenlik ve barışı tesis etme faaliyetlerini desteklemek için çatışma ve iklim değişikliği barışı inşa etme mücadelesi için proje duyurusu
język angielski | turecki |
---|---|
european | avrupa |
commission | komisyonu |
change | değişikliği |
security | güvenlik |
partner | ortak |
countries | ülkelerdeki |
conflict | çatışma |
and | ve |
activities | faaliyetlerini |
the | etme |
building | inşa |
climate | iklim |
to support | desteklemek |
EN Religions for Peace is an international non-governmental organization that aims to contribute to global peace through interreligious dialogue and cooperation
TR “Religions for Peace”, dinler arası diyalog ve işbirliği yoluyla küresel barışa katkıda bulunmayı amaçlayan uluslararası bir sivil toplum kuruluşu
język angielski | turecki |
---|---|
peace | barış |
organization | kuruluş |
dialogue | diyalog |
cooperation | işbirliği |
an | bir |
global | küresel |
and | ve |
contribute | katkı |
through | yoluyla |
EN Religions for Peace: Minister of State Michelle Müntefering on the importance of religion for peace.
TR Dinler Barıştan Yana: Devlet Bakanı Michelle Müntefering, dinin barış için nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
peace | barış |
state | devlet |
importance | önem |
for | için |
of | in |
the | nasıl |
EN The peace and conflict researcher Thorsten Gromes examines how societies find peace after a civil war.
TR Barış ve uzlaşmazlık araştırmacısı Thorsten Gromes, toplumların iç savaştan sonra barışa nasıl kavuştuklarını inceliyor.
język angielski | turecki |
---|---|
peace | barış |
researcher | araştırmacı |
a | a |
war | savaş |
and | ve |
how | nasıl |
the | sonra |
EN Get complete peace of mind online
TR İnternette içiniz tamamen rahat olsun
EN Trust Wallet provides an easy way to store and access all your crypto collectibles on Ethereum and BSC with peace of mind and security
TR Trust Cüzdan, tüm kripto koleksiyonlarınızı huzurla ve güvenle tutabilmeniz ve bunlara kolayca erişebilmeniz için kolay bir yol sunar
język angielski | turecki |
---|---|
provides | sunar |
way | yol |
crypto | kripto |
trust | trust |
wallet | cüzdan |
easy | kolay |
all | tüm |
of | in |
and | ve |
EN Our new ALLSAFE label gives you peace of mind that the most stringent cleanliness and prevention standards and operational protocols have been met in our hotels.
TR ALLSAFE etiketimiz, otellerimizde en katı temizlik ve önleme standartları ve operasyonel protokollerin karşılandığının gönül rahatlığını verir.
język angielski | turecki |
---|---|
gives | verir |
most | en |
cleanliness | temizlik |
operational | operasyonel |
prevention | önleme |
standards | standartları |
and | ve |
of | nın |
EN Fairmont Fit offers a host of paths to fulfill your quest for personal well-being—from heart-racing workout routines to heartfelt moments of peace.
TR Fairmont Fit kişisel sağlık arayışınız için çok sayıda yol sunar - kalbinizi hızlandıran egzersiz rutinlerinden, içten huzur anlarına kadar.
język angielski | turecki |
---|---|
fairmont | fairmont |
fit | fit |
personal | kişisel |
well-being | sağlık |
offers | sunar |
workout | egzersiz |
peace | huzur |
a | sayıda |
EN John Lennon and Yoko Ono make suite 1742 famous with their week-long Bed-In for Peace at Fairmont The Queen Elizabeth
TR John Lennon ve Yoko Ono Fairmont Queen Elizabeth’te 1742 süitini bir haftalık Bed-In for Peace ile ünlü yaptı
język angielski | turecki |
---|---|
john | john |
lennon | lennon |
fairmont | fairmont |
queen | queen |
week | haftalık |
peace | peace |
famous | ünlü |
and | ve |
with | ile |
EN At Fairmont Heritage Place, individual comfort, security and peace-of-mind are absolutely assured
TR Fairmont Miras Alanı’nda, bireysel konfor, güvenlik ve gönül rahatlığı kesinlikle garantidir
język angielski | turecki |
---|---|
at | nda |
fairmont | fairmont |
heritage | miras |
individual | bireysel |
comfort | konfor |
and | ve |
security | güvenlik |
absolutely | kesinlikle |
EN Fairmont Peace Hotel, situated in Shanghai, China, is a 'luxurious Art-Deco masterpiece’.
TR Şangay, Çin’de bulunan Fairmont Peace Hotel bir 'lüks Art-Deco şaheserdir’
język angielski | turecki |
---|---|
hotel | hotel |
peace | peace |
fairmont | fairmont |
luxurious | lüks |
is | bulunan |
a | bir |
EN Peace, Prosperity & the Case for the Open Internet
TR Barış, Refah & Açık Internet Davası
język angielski | turecki |
---|---|
prosperity | refah |
open | açık |
internet | internet |
peace | barış |
EN Peace, Prosperity and the Case for the Open Internet | Golden Frog
TR Barış, Refah ve Açık İnternet Davası | Golden Frog
język angielski | turecki |
---|---|
prosperity | refah |
and | ve |
open | açık |
peace | barış |
golden | golden |
frog | frog |
EN Only a free and informed people can achieve prosperity and peace, and protect their liberties.
TR Sadece özgür ve bilinçli insanlar refah ve barışa ulaşıp özgürlüklerini koruyabilirler.
język angielski | turecki |
---|---|
people | insanlar |
prosperity | refah |
peace | barış |
free | özgür |
and | ve |
EN A global commitment to a free and open Internet will help us foster global prosperity and promote peace.
TR Ücretsiz ve açık bir internet için küresel olarak kararlılık göstermemiz dünya refahını artırmamıza ve barışı savunmamıza yardımcı olur.
język angielski | turecki |
---|---|
internet | internet |
prosperity | refah |
and | ve |
open | açık |
global | küresel |
will | olur |
help | yardımcı |
to | için |
EN This cause is not merely a fight to ensure free speech, but it is a strategy for global commerce, international understanding and ultimately peace and prosperity.
TR Bu dava sadece ifade özgürlüğünü sağlamak için bir savaş değil, aynı zamanda küresel ticaret, uluslararası anlayış ve sonunda barış ve refah için bir stratejidir.
język angielski | turecki |
---|---|
commerce | ticaret |
prosperity | refah |
peace | barış |
global | küresel |
international | uluslararası |
this | bu |
and | ve |
but | de |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
for | için |
EN Prior to founding Texas.net, Ron practiced law in Houston and Austin Texas after serving in the Peace Corps with Carolyn in Rio de Janeiro, Brazil ('68-70)
TR Texas.net sitesini kurmadan önce, Rio de Janerio, Brezilya'da ('68-70) Carolyn ile birlikte Barış Gönüllüleri'nde çalıştıktan sonra Ron, Houston ve Austin Teksas'ta hukuk eğitimi gördü
język angielski | turecki |
---|---|
net | net |
law | hukuk |
houston | houston |
austin | austin |
peace | barış |
and | ve |
de | de |
EN “It gives me peace of mind to know that, even if I'm not here, anyone from my team can jump in.“
TR “Burada olmasam bile ekibimden herhangi birinin araya girebileceğini bilmek içimi rahatlatıyor.“
EN Finally, we believe in providing all guests with something authentically Swiss: peace of mind
TR Sonuç olarak, tüm konuklarımıza İsviçre'ye dair otantik bir şey sunmanın önemine inanıyoruz: huzur
język angielski | turecki |
---|---|
peace | huzur |
we believe | inanıyoruz |
all | tüm |
something | bir şey |
of | dair |
EN Our new ALLSAFE label gives you peace of mind that the most stringent cleanliness and prevention standards and operational protocols have been met in our hotels.
TR ALLSAFE etiketimiz, otellerimizde en katı temizlik ve önleme standartları ve operasyonel protokollerin karşılandığının gönül rahatlığını verir.
język angielski | turecki |
---|---|
gives | verir |
most | en |
cleanliness | temizlik |
operational | operasyonel |
prevention | önleme |
standards | standartları |
and | ve |
of | nın |
EN And, yes, there is Swiss chocolate.Relax, we’ve got it covered: Swiss Vitality and serviceLet our Swiss hospitality take care of everything, so you have the peace of mind to focus on and enjoy the things you love
TR Ve, evet, İsviçre çikolatası.Rahatlayın, onu da düşündük: Swiss Zindeliği ve servisiOdaklanmanız ve gönül rahatlığıyla sevdiğiniz şeylerin keyfini çıkarmanız için Swiss konukseverliğinin her şeyi düşünmesine izin verin
język angielski | turecki |
---|---|
swiss | swiss |
enjoy | keyfini |
and | ve |
yes | evet |
to | şeyi |
there | için |
EN For that reason, it’s equipped with intuitive technologies to heighten peace of mind and safety at the wheel
TR Bu sebeple, direksiyonda zihni ve güvenliği rahatlatmak için sezgisel teknolojiler kullanıyor
język angielski | turecki |
---|---|
intuitive | sezgisel |
technologies | teknolojiler |
and | ve |
its | bu |
safety | güvenliği |
of | in |
with | kullanıyor |
EN Laura Vargas of Religions for Peace on intergenerational dialogue, responsibility and fighting tropical deforestation.
TR “My Kuh Tube” ve daha niceleri: Almanya’dan çiftçiler sosyal medya kanallarında mesleklerinin farklı yönlerini sergiliyor. Üç portre.
język angielski | turecki |
---|---|
and | ve |
EN Agnes Towel, where Ecru colour, which provides peace and warmth, is animated with red border embroidery application, reflects a simple and stylish appearance.
TR Huzur ve sıcaklık veren Ekru rengin, kırmızı bordür nakış uygulamasıyla hareketlendiği Agnes Havlu, yalın ve şık bir görünümü yansıtıyor.
język angielski | turecki |
---|---|
peace | huzur |
application | uygulaması |
red | kırmızı |
stylish | şık |
and | ve |
a | bir |
EN Browse in total peace now that the days of irritating browser notification pop-ups are a thing of the past.
TR Tarayıcınızdaki sinir bozucu bildirimleri geçmişte bırakarak internette keyifle gezinin.
język angielski | turecki |
---|---|
of | ın |
browser | tarayıcı |
past | geçmiş |
EN Use a deeper actuation for typing or gaming with extreme accuracy. Any key set at this level will register when you've confidently pressed it, giving you less typos and more peace of mind.
TR Aşırı hassasiyetle birlikte, yazarken yahut oynarken derin bir harekete geçirme kullanın. Bu seviyede ayarlanan herhangi bir tuş güvenle bastığınız zaman kayıt olur ve size daha az yazım hatası ve daha fazla huzur sağlar.
język angielski | turecki |
---|---|
level | seviyede |
register | kayıt |
peace | huzur |
extreme | aşırı |
deeper | derin |
key | tuş |
this | bu |
when | zaman |
and | ve |
use | kullanın |
a | bir |
any | herhangi |
with | birlikte |
will | olur |
EN Children's Perception of Peace | STGM
TR Çocukların Barış Algısı | STGM
język angielski | turecki |
---|---|
of | ın |
stgm | stgm |
peace | barış |
EN Together from today: Memory and Peace Meetings on 26 December
TR Bugünden beraberce: Hafıza ve Barış Buluşmaları 26 Aralık’ta
język angielski | turecki |
---|---|
and | ve |
peace | barış |
EN The Berghof Foundation works as an independent, non-profit non-governmental organization to prevent political and social conflict and to achieve sustainable peace through conflict resolution
TR Berghof Vakfı, bağımsız, kar amacı gütmeyen hükümet dışı bir örgüt olarak siyasi ve sosyal çatışmayı engellemek ve çatışma çözümü ile sürdürülebilir barışın sağlanması için çalışır
język angielski | turecki |
---|---|
independent | bağımsız |
non-profit | kar amacı gütmeyen |
political | siyasi |
social | sosyal |
sustainable | sürdürülebilir |
foundation | vakfı |
conflict | çatışma |
resolution | çözümü |
works | çalışır |
and | ve |
to | için |
EN Social and Political Participation of Young People, Environment and Sustainability, Peace and Dialogue, Human Rights and Justice.
TR Gençlerin sosyal ve politik katılımı, çevre ve sürdürülebilirlik, barış ve diyalog, insan hakları ve adalet.
język angielski | turecki |
---|---|
social | sosyal |
and | ve |
political | politik |
dialogue | diyalog |
justice | adalet |
environment | çevre |
human | insan |
rights | hakları |
participation | katılım |
EN Peace Justice and Strong Institutions | Kuresel Amaçlar
TR Barış, adalet ve güçlü kurumlar | Kuresel Amaçlar
język angielski | turecki |
---|---|
justice | adalet |
and | ve |
institutions | kurumlar |
peace | barış |
strong | güçlü |
EN PEACE, JUSTICE AND STRONG INSTITUTIONS
TR BARIŞ, ADALET VE GÜÇLÜ KURUMLAR
język angielski | turecki |
---|---|
justice | adalet |
and | ve |
institutions | kurumlar |
EN In 2015, between two elections, the ongoing peace/resolution process between the government and the Kurdistan Workers’ Party (PKK) ended.
TR 2015 yılındaki iki seçim arasında, hükümet ve PKK arasında süregelen barış/çözüm süreci son buldu.
język angielski | turecki |
---|---|
process | süreci |
government | hükümet |
peace | barış |
resolution | çözüm |
and | ve |
between | arası |
EN Count on Zebra to provide peace of mind that helps you implement your business and technology strategies at the edge.
TR Zebra'nın uç hatta iş ve teknoloji stratejileri uygulamanıza yardımcı olarak size iç huzuru sağlayacağına güvenebilirsiniz.
język angielski | turecki |
---|---|
technology | teknoloji |
strategies | stratejileri |
to | hatta |
and | ve |
the | size |
EN Greater Security for Peace of Mind
TR İç Rahatlığı İçin Daha Fazla Güvenlik
język angielski | turecki |
---|---|
security | güvenlik |
of | in |
greater | daha fazla |
for | fazla |
EN Engineered to be hassle-free, Zebra printers deliver the autonomy, intelligence – and unlike other brands, security – that give you peace of mind and a genuine sense of protection.
TR Zahmetsiz olmak üzere tasarlanmış Zebra yazıcılar, size iç rahatlığı ve gerçek bir koruma hissi sunan otonomi, zeka ve diğer markaların aksine, güvenlik özellikleri sağlar.
język angielski | turecki |
---|---|
zebra | zebra |
printers | yazıcılar |
intelligence | zeka |
other | diğer |
brands | markaların |
unlike | aksine |
give | sağlar |
and | ve |
security | güvenlik |
protection | koruma |
that | gerçek |
you | size |
a | bir |
to | olmak |
EN Get peace-of-mind knowing you have the most complete lineup of software capabilities and rugged hardware built for any industry
TR Herhangi bir sektör için tasarlanan en eksiksiz yazılım kapasiteleri ve sağlam donanıma sahip olduğunuzu bilmekle içiniz rahat olsun
język angielski | turecki |
---|---|
industry | sektör |
software | yazılım |
most | en |
complete | eksiksiz |
and | ve |
for | için |
of | in |
any | herhangi |
EN Engineered to be hassle-free, Zebra printers deliver the autonomy, intelligence, and security to give you peace of mind and a genuine sense of protection.
TR Zahmetsiz olmak üzere tasarlanmış Zebra yazıcılar, size iç rahatlığı ve gerçek bir koruma hissi sunan otonomi, zeka ve güvenlik özellikleri sağlar.
język angielski | turecki |
---|---|
zebra | zebra |
intelligence | zeka |
genuine | gerçek |
security | güvenlik |
protection | koruma |
deliver | sağlar |
and | ve |
printers | yazıcılar |
a | bir |
the | size |
to | olmak |
EN That’s why we design, produce and rigorously pretest our own line of thermal printing supplies to ensure consistent, optimized performance in your Zebra printer—and peace of mind for you.
TR İşte bu nedenle, Zebra yazıcınızda tutarlı, optimum performans ve sizin için de iç huzuru sağlamak üzere kendi termal baskı sarf malzemelerimizi tasarlar, üretir ve titizlikle ön testlere tabi tutarız.
język angielski | turecki |
---|---|
zebra | zebra |
consistent | tutarlı |
performance | performans |
thermal | termal |
printing | baskı |
and | ve |
to | sağlamak |
for | için |
you | sizin |
EN SMP Pharmacy Solutions Delivers Peace of Mind to Patients
TR SMP Pharmacy Solutions ile Hastaların İçi Rahat
język angielski | turecki |
---|---|
to | ile |
EN Read our vision paper and call to action: Peace, Prosperity and the Case for the Open Internet.
TR Vizyon sayfamızı okuyun ve eylem çağrısı yapın: Barış, Huzur ve Açık İnternet Davası.
język angielski | turecki |
---|---|
vision | vizyon |
action | eylem |
open | açık |
internet | ağ |
call | çağrısı |
to | yapın |
peace | barış |
read | ve |
Pokazuję 50 z 50 tłumaczeń