TR LUNA™’nın hızlı kuruyan ve gözeneksiz silikonu bakteri oluşumunu önler ve asla cildi çekiştirip germez. N>aylon kıllara göre 35 kat daha hijyenik ve hipoalerjeniktir, BPA ve ftalat içermez.
TR LUNA™’nın hızlı kuruyan ve gözeneksiz silikonu bakteri oluşumunu önler ve asla cildi çekiştirip germez. N>aylon kıllara göre 35 kat daha hijyenik ve hipoalerjeniktir, BPA ve ftalat içermez.
EN 35x more hygienic than nylon bristles, hypoallergenic and free of BPA and phthalates, LUNA™’s quick-drying and non-porous silicone prevents bacteria build up and never pulls or stretches the skin.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
luna | luna |
hızlı | quick |
ve | and |
önler | prevents |
asla | never |
TR Daha yumuşak silikon temas noktaları, ulaşılması zor bölgeler için derin ve hassas bir temizlik sunar. Doğal elastikiyeti korumak için cildi çekiştirip, germeden cilt üzerinde rahatça gezdirmenizi sağlar.
EN A deeper, more precise cleanse for those hard-to-reach places with softer-than-ever silicone touchpoints. Effortlessly glide across the skin, with no pulling or stretching to preserve natural elasticity.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
silikon | silicone |
zor | hard |
doğal | natural |
korumak | preserve |
cilt | skin |
TR T-Sonik™ titreşimler cildi rahatlatırken, mor LED ince çizgilerin görünümünü azaltır ve cildi yumuşatır.
EN T-Sonic™ pulsations relax the skin while purple LED reduces the appearance of fine lines and smoothes the complexion.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
mor | purple |
led | led |
azaltır | reduces |
ve | and |
TR Dahası, cildi yatıştırıcı özellikleri cildi arındırmaya ve yumuşatmaya yardımcı olarak cildin taze, sağlıklı ve kusursuz görünmesini sağlar.
EN What's more, its skin-soothing properties help to purify and condition the skin, leaving it fresh, healthy and perfectly pure.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
özellikleri | properties |
taze | fresh |
sağlıklı | healthy |
TR Yatıştırıcı yeşil LED, kriyoterapi ile birleştiğinde cildi sakinleştirir ve Japon yeşil çayı cildi arındırır.
EN Soothing green LED combines with Cryo-Therapy to calm skin and lock in purifying Japanese green tea.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
yeşil | green |
led | led |
japon | japanese |
TR BEAR™'ın canlandırıcı mikro akım ve T-Sonic™ teknolojisi birleşimi, cildi ve alttaki kasları uyarırken yorgun, yaşlanan cildi canlandırmak için ultra enerji verici bir yüz bakımı sunar.
EN BEAR™’s invigorating combination of microcurrent & T-Sonic™ technology stimulates the skin and muscles below, offering an ultra-energizing facial to revive tired, aging skin
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
teknolojisi | technology |
ultra | ultra |
yüz | facial |
TR Ay'a seyahat hiç kolay değil. Gün be gün, santim santim ilerliyoruz. Gereğini yerine getirenlere, mücadelede kalanlara, asla ama asla pes etmeyenlere değer veriyoruz. Sabredeceğiz.
EN A ride to the moon is never smooth. We advance inch by inch, day by day. We value those who execute, who stay in the fight, who never, ever give up. We will persevere.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
a | a |
gün | day |
ama | we |
değer | value |
TR Oltalama girişimlerine karşı dikkatli olun, Ledger sizden 24 kelimelik kurtarma ifadenizi asla istemez. Onu asla kimseyle paylaşmayın. Daha fazla bilgi
EN Beware of phishing attacks, Ledger will never ask for the 24 words of your recovery phrase. Never share them. Learn more
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ledger | ledger |
kurtarma | recovery |
asla | never |
bilgi | learn |
TR Donuk ve yorgun bir cildi canlandırır, sağlıklı bir ışıltı kazandırır.
EN Revives dull, fatigued skin, leaving you with a healthy glow.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
sağlıklı | healthy |
TR Kuru ve yaşlanan bir cilt için ideal olan bu bitki bazlı bileşen, uzun süre kalıcı bir etki için sızdırmaz bir bariyer oluşturarak nemi hapseder ve zengin dokusu ile cildi yumuşatır, pürüzsüzleştirir.
EN Ideal for dry, aging skin, this plant-based ingredient softens and smoothes the complexion with its rich texture by creating a barrier that seals in moisture for a long-lasting effect.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
kuru | dry |
cilt | skin |
ideal | ideal |
olan | its |
bitki | plant |
uzun | long |
kalıcı | lasting |
etki | effect |
oluşturarak | by creating |
zengin | rich |
TR Termo-Terapi ve kırmızı LED ışık, cildi maske özünün tüm faydalarının emilimine hazırlar.
EN Thermo-Therapy and red LED light perfectly prep the skin to absorb the full benefits of the mask essence.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ve | and |
kırmızı | red |
led | led |
ışık | light |
maske | mask |
tüm | full |
faydaları | benefits |
ın | of |
TR Cildi anında canlandırır ve daha aydınlık bir cilt rengi ortaya çıkarır.
EN Instantly infuses moisture into the skin, giving it the perfect amount of hydration.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
anında | instantly |
cilt | skin |
TR Çevresel stres etkileri ile tahriş olmuş cildi yatıştırmaya yardımcı olur.
EN Helps soothe skin irritated by environmental stressors.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ile | by |
TR Termo-Terapi ve yeşil LED ışık, cildi maske özünün tüm faydalarının emilimine hazırlar.
EN Thermo-Therapy and green LED light perfectly prep the skin to absorb the full benefits of the mask essence.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ve | and |
yeşil | green |
led | led |
ışık | light |
maske | mask |
tüm | full |
faydaları | benefits |
ın | of |
TR Gelişmiş mikro akım yüz kaslarınızı şekillendirmek, cildi sıkılaştırmak ve kırışıklıkların görünümünü hafifletmek için vücudunuzun hücresel seviyedeki elektrik akımını taklit eder.
EN Advanced microcurrent mirrors your body’s natural electrical currents on a cellular level to help tone facial muscles, tighten the skin & smooth the look of wrinkles
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
gelişmiş | advanced |
yüz | facial |
hücresel | cellular |
elektrik | electrical |
TR SERUM SÉRUM SERUM'un güçlü skualen ve hyaluronik asit birleşimi, mikro akımı cihazdan cilde etkin bir şekilde aktarırken cildi canlandırır, sıkılaştırır ve yeniler.
EN SERUM SÉRUM SERUM's powerful combination of squalane & hyaluronic acid renews, firms & replenishes while effectively transferring microcurrent from device to skin
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
güçlü | powerful |
asit | acid |
şekilde | while |
TR Bu kremsi yüz temizleme köpüğü içeriğindeki mikro kabarcıklar sayesinde kirli gözenekleri temizler, cildi fazla yağından arındırır ve nazikçe temizler
EN This creamy cleanser transforms into delicate micro-bubbles that lift impurities from deep within pores, gently purify skin, and remove excess oil
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
bu | this |
mikro | micro |
sayesinde | from |
ve | and |
TR Cildi nemlendirmek için az miktarda uygulayın ve Micro-Foam cleanser'in köpürmesini bekleyin.
EN Apply a small amount to damp skin and watch the Micro-Foam cleanser create a rich lather.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
miktarda | amount |
uygulayın | apply |
TR Şimdi 5 kat daha hızlı ısınır, ciltte sıkışan sebumu gevşetir, gözenekleri açar ve cildi aktif bileşenlerin emilimi için hazırlar.
EN Now with 5x faster warming, loosens trapped sebum, opens up pores, and preps the skin for deep active ingredients absorption.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
hızlı | faster |
aktif | active |
TR En havalı yeni cilt bakım tüyosu şişkinliği gözle görülür şekilde azaltır, gözenekleri küçültür ve yaşlanma belirtilerini yok ederek cildi sıkılaştırır.
EN The coolest new skincare hack visibly reduces puffiness, shrinks pores, lifts, and firms skin to remove signs of aging.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
yeni | new |
cilt | skin |
azaltır | reduces |
ve | and |
TR FOREO uygulamasına özel mikro akım, cildinizin sıkı ve dolgun hale gelip gençlik ışıltısına ulaşmasına yardımcı olmak için düşük seviyeli elektrik enerjisi ile cildi nazikçe uyarır.
EN Available exclusively through the FOREO app, microcurrent gently stimulates skin with low-level electrical energy to help firm and plump for a youthful glow.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
düşük | low |
TR Lazerli hassas hedefleme, kusurun etrafındaki sağlıklı cildi bozmadan tedaviyi en çok etkilenen bölgeye yoğunlaştırarak her bir lekeye mükemmel bir şekilde odaklanmayı sağlar.
EN Laser-precise targeting ensures perfect focus on each individual blemish, concentrating the treatment to the most affected area without disturbing the healthy skin around the imperfection.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
sağlıklı | healthy |
etkilenen | affected |
her | each |
mükemmel | perfect |
sağlar | ensures |
TR Onarılabilecek ürünler onarılmalıdır. Yenilenmiş cep telefonları yeni birine satılabilir. Onarılan bilgisayarlar dijital uçurumu kapatır. Daha da iyisi, onarım işleri yereldir. Onlar asla yurtdışına sevk edilmeyecektir.
EN Products that can be repaired, should be repaired. Refurbished cell phones can be sold to someone new. Repaired computers bridge the digital divide. Even better, repair jobs are local. They won’t ever be shipped overseas.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ürünler | products |
yeni | new |
onarım | repair |
TR Bilgilerini asla satmayız. Ayrıca dilediğin zaman e-posta listesinden çıkabilirsin. ("Kaydol"a tıklayarak kişisel verilerinin kullanımı ile ilgili Gizlilik Politikası'nı okuduğunu, anladığını ve onayladığını kabul edersin.)
EN We’ll never sell your info, and you can opt out anytime you want. (By clicking “Sign Up”, you agree that you have read, understand, and consent to the Privacy Policy with regards to the use of your personal data.)
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
tıklayarak | by clicking |
politikası | policy |
TR Yabancı bir ana şirketimiz olmadığı için, yerli veya yabancı makamlardan gelen herhangi bir sahte veya diğer veri isteklerine asla uymayız
EN Since we have no foreign parent company, we never comply with any rogue or other data requests from either domestic or foreign authorities
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
diğer | other |
veri | data |
asla | never |
TR Başka bir kullanıcının önceden açık izni olmaksızın onun hesabını asla kullanmamalısınız
EN You shall never use another user's account without such other user's prior express permission
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
bir | such |
kullanıcının | user |
önceden | prior |
izni | permission |
onun | you |
hesabını | account |
TR Kişisel verileriniz asla depolanmaz
EN See your collectibles. Art & NFTs in one place
TR Performansınızı gerçek zamanlı olarak izleyin ve karşılaştırın, böylece videolarınızdan daha fazla görüntünleme alma ve para kazanma fırsatını asla kaçırmazsınız.
EN Track and compare your performance in real time so you never miss an opportunity to get more views and make money from your videos.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
gerçek | real |
izleyin | track |
karşılaştırın | compare |
böylece | so |
alma | get |
asla | never |
fırsatı | opportunity |
TR Kredi kartı numaranızı asla toplamıyoruz veya saklamıyoruz.
EN We never collect or store your credit card number.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
kredi | credit |
asla | never |
veya | or |
TR Sonuç olarak Last.fm asla bir "son ürün" olarak değerlendirilmemelidir ve Last.fm'i kullanarak bunu her şekliyle kabul etmiş sayılırsın.
EN As a result, Last.fm should never be considered a “finished product”, and by using Last.fm you accept it – warts and all.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
sonuç | result |
asla | never |
ürün | product |
her | all |
kabul | accept |
TR Özel anahtarlarınız ve yedeklemeniz şifrelenir ve cihazınızdan asla ayrılmaz.
EN Your private keys and backup are encrypted and never leave your device.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ve | and |
asla | never |
TR Özel anahtarlarınız şifrelenir ve asla cihazınızdan ayrılmaz. Yatırımlarınız tamamen kontrolünüz altındadır.
EN Your private keys are encrypted and never leave your device. You fully control your funds.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ve | and |
asla | never |
tamamen | fully |
kontrolü | control |
TR Asla kimseyle paylaşmayın, hatta ekibimizin üyeleriyle bile!
EN Never share it with anybody, even the members of our team!
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
ekibimizin | our team |
ın | of |
TR Olumsuz olduğu için bir görüşü asla baskılamayız.
EN We’ll never suppress an opinion for being negative.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
olumsuz | negative |
asla | never |
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
haberler | news |
kötü | bad |
iletişim | communicate |
kararlar | decisions |
ve | and |
mümkün | possible |
asla | never |
TR Notlarınızı okumak asla 5.000'den fazla konuşulan kelimeyi gerçekten özetleyemez
EN Reading your notes can never truly recap 5,000+ spoken words
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
konuşulan | spoken |
gerçekten | truly |
TR Bir eylem öğesini asla kaçırmayın ve kim tarafından söylenenleri her zaman açıklığa kavuşturursunuz. Ne söylendiğinden emin değil misin? Sorun yok. Sadece transkripti arayın.
EN Never miss an action item and you’ll always be able to clarify what was said by who. Unsure what was said? No problem. Just search the transcript.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
eylem | action |
asla | never |
kim | who |
her | ll |
sorun | problem |
transkripti | transcript |
TR Gelenek 6: Bir ITAA grubu, para, mülkiyet ve prestij sorunları bizi birincil amacımızdan saptırmasın diye, ITAA adını hiçbir ilgili tesise veya dış kuruluşa asla onaylamamalı, finanse etmemeli veya ödünç vermemelidir.
EN Tradition 6: An ITAA group ought never endorse, finance, or lend the ITAA name to any related facility or outside enterprise, lest problems of money, property, and prestige divert us from our primary purpose.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
gelenek | tradition |
itaa | itaa |
grubu | group |
mülkiyet | property |
sorunları | problems |
birincil | primary |
ilgili | related |
dış | outside |
asla | never |
TR Gelenek 9: ITAA asla organize edilmemelidir, ancak hizmet ettikleri kişilere doğrudan sorumlu hizmet kurulları veya komiteleri oluşturabiliriz.
EN Tradition 9: ITAA as such, ought never be organized, but we may create service boards or committees directly responsible to those they serve.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
gelenek | tradition |
itaa | itaa |
asla | never |
organize | organized |
hizmet | service |
doğrudan | directly |
sorumlu | responsible |
veya | or |
TR Gelenek 10: ITAA'nın dış meseleler hakkında hiçbir fikri yoktur, bu nedenle ITAA adı asla kamu tartışmasına girmemelidir.
EN Tradition 10: ITAA has no opinion on outside issues, hence the ITAA name ought never be drawn into public controversy.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
gelenek | tradition |
itaa | itaa |
dış | outside |
adı | name |
asla | never |
kamu | public |
TR Bir profesörün bana güvendiği 1 araştırma makalesi asla geri çevrilmedi.
EN 1 research paper never turned in that a professor gave me credit for.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
bana | me |
araştırma | research |
asla | never |
TR Mücadele ettiğim şeyin derinliğini ve zihinsel hastalığımdan gerçek, yaşanmış özgürlüğü bulduğumda hissettiğim rahatlamayı asla hayal etmemiştim
EN I never imagined the depth of what I was struggling with, and the relief I?ve felt at finding real, lived freedom from my mental disease
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
ve | and |
zihinsel | mental |
gerçek | real |
asla | never |
TR * Bilgileriniz üçüncü taraflara asla satmayacağız.
EN * We will never sell your information to any third party.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
TR Potansiyel müşterileriniz veya müşterilerinizle olan takibi asla kaçırmayın
EN Never miss a follow-up with your leads or customers
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
müşterileriniz | customers |
veya | or |
asla | never |
TR Bir operatörü asla bilgisiz bırakmazsınız. Dahili Notlar her zaman açıktır.
EN You'll never leave an operator with no information. Internal Notes are up anytimes.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
dahili | internal |
notlar | notes |
her | ll |
TR Planlanmış aramaların %60'ı asla gerçekleşmez. Crisp, müşterilerle doğrudan iletişim kurmanıza olanak tanıyan sesli/görüntülü aramalar ekleyerek bu sorunu çözer. Harici eklenti gerekmez.
EN 60% of scheduled calls never happen. Crisp solves this issue by including audio/video calls, which let you make direct contact with customers. No external plugin required.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
crisp | crisp |
doğrudan | direct |
iletişim | contact |
bu | this |
harici | external |
eklenti | plugin |
ın | of |
TR Tüm Crisp planları, çoğu iş ihtiyacına uyacak şekilde tasarlanmıştır. Gelecekte Crisp için ödediğiniz tutarı asla artırmayacağımıza dair söz veriyoruz.
EN All Crisp plans have been designed to fit most business needs. We make a promise that we will never increase what you pay for Crisp in the future.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
crisp | crisp |
uyacak | fit |
asla | never |
söz | promise |
TR Anahtarlar kullanıcının tarayıcısında saklanır ve asla bir sunucuya gönderilmez
EN Keys are stored in the user's browser and are never sent to a server
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
sunucuya | server |
tarayıcısı | browser |
TR Sunduğumuz Statik QR Kodları tamamen ücretsizdir ve süresi asla dolmaz. Oluşturulduktan sonra sonsuza kadar sizindir ancak içeriği düzenleyemez veya taramalarını izleyemezsiniz.
EN We offer these Static QR Codes that are completely for free and will never expire. Once generated, it’s yours forever but you will not be able to edit the content or track its scans.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
statik | static |
qr | qr |
kodları | codes |
tamamen | completely |
ücretsizdir | free |
ve | and |
asla | never |
içeriği | content |
veya | or |
TR Asla engellere takılmayacaksınız çünkü desteğimiz her soruyu çok hızlı bir şekilde cevaplayacaktır. Şimdi anlamadığınız şeyler için endişelenmeyin, çünkü yardım edebiliriz.
EN You'll never stuck with obstacles, because our support will answer any questions very fast. Don't worry about the things you don't understand now, because we can help.
ਤੁਰਕੀ | ਅੰਗਰੇਜ਼ੀ |
---|---|
asla | never |
çok | very |
şeyler | things |
edebiliriz | can |
{Totalresult} ਅਨੁਵਾਦਾਂ ਵਿੱਚੋਂ 50 ਦਿਖਾ ਰਿਹਾ ਹੈ