EN The tool decrypts your logs and provides you with a comprehensive table and graph where you can analyze the whole crawl process.
EN The tool decrypts your logs and provides you with a comprehensive table and graph where you can analyze the whole crawl process.
TR Araç verilerinizin şifresini çözer ve bütün tarama sürecini analiz etmeniz için geniş kapsamlı bir grafik ve tablo sağlar.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
provides | sağlar |
table | tablo |
graph | grafik |
analyze | analiz |
whole | bütün |
process | sürecini |
comprehensive | kapsamlı |
the | araç |
a | bir |
your | etmeniz |
and | ve |
EN Save your time on manual file analysis. Get a precise picture of the whole crawl process of your website in a couple of simple steps.
TR Manuel dosya analizinde zaman kazanın. Birkaç basit adımla websitenizin bütün tarama sürecine dair kusursuz bir görüntü elde edin.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
time | zaman |
manual | manuel |
file | dosya |
process | sürecine |
your website | websitenizin |
simple | basit |
a | birkaç |
of | dair |
the | bir |
EN Launch SEO audit for the whole website
TR Tüm web sitesi için SEO denetimini başlat
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
seo | seo |
for | için |
EN Now you can copy a part of the highlighted URL of incoming messages rather than the whole URL.
TR Artık, gelen iletilerin vurgulanan URL'sinin bir kısmını, URL'nin tamamı yerine kopyalayabilirsiniz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
a | bir |
EN In order to make sure our Whoer VPN mobile apps do their job properly and improve them, we have to know how people, as a whole, interact with them
TR Whoer VPN mobil uygulamalarımızın işini doğru bir şekilde yaptığından ve geliştirdiğinden emin olmak için, insanların bir bütün olarak onlarla nasıl etkileşime girdiğini bilmemiz gerekiyor
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
vpn | vpn |
mobile | mobil |
job | iş |
whoer | whoer |
have to | gerekiyor |
people | insanlar |
and | ve |
a | bir |
apps | uygulamaları |
how | nasıl |
EN In order to make sure our VPN clients do their job properly and improve them, we have to know how people, as a whole, interact with them
TR VPN müşterilerimizin işlerini düzgün bir şekilde yapmalarını ve onları geliştirmelerini sağlamak için, insanların bir bütün olarak onlarla nasıl etkileşime girdiğini bilmemiz gerekir
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
vpn | vpn |
job | iş |
properly | düzgün |
have to | gerekir |
people | insanlar |
and | ve |
a | bir |
to | sağlamak |
how | nasıl |
EN One can download VPN for Crimea for free, but if you are interested in connecting to servers around the whole world without speed limits, we recommend using a paid account.
TR Biri Kırım için VPN`yi ücretsiz olarak indirebilir, ancak tüm dünyadaki sunuculara hız sınırları olmadan bağlanmak istiyorsanız, ücretli bir hesap kullanmanızı öneririz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
vpn | vpn |
crimea | kırım |
without | olmadan |
speed | hız |
account | hesap |
limits | sınırları |
paid | ücretli |
we recommend | öneririz |
free | ücretsiz |
a | bir |
EN Are you an advanced user? Check our OpenPGP encryption best practices and digital signature best practices to further help you in securing and leveraging your crypto use on the whole.
TR Gelişmiş bir kullanıcı musunuz? Kontrol edin bizim OpenPGP şifreleme en iyi uygulamaları ve dijital imza en iyi uygulamaları daha fazla güvence ve tüm kripto kullanımı yararlanarak yardımcı olmak için.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
practices | uygulamalar |
signature | imza |
crypto | kripto |
advanced | gelişmiş |
encryption | şifreleme |
further | daha fazla |
help | yardımcı |
user | kullanıcı |
digital | dijital |
use | kullanımı |
and | ve |
best | en |
EN Name.com offers small businesses professional, branded email options to suit every need. No matter if you need email for the whole company or just a custom email address for yourself, we offer dependable email for your business.
TR Name.com küçük işletmelere her ihtiyaçlarına uygun profesyonel, markalı e-posta seçenekleri sunar. İster bütün şirket için, ister sadece kendin için özel bir e-posta adresine ihtiyacın olsun, işletmen için güvenilir eposta sunuyoruz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
small | küçük |
businesses | işletmelere |
options | seçenekleri |
address | adresine |
dependable | güvenilir |
name | name |
branded | markalı |
no matter | olsun |
posta | |
company | şirket |
offers | sunar |
professional | profesyonel |
need | ihtiyaç |
business | iş |
yourself | bir |
we offer | sunuyoruz |
EN Yes, this is not the whole picture but with the help of a detailed medical history, doctors can see health patterns of patients over time at a glance.
TR Hastanın tıbbi geçmişinde belirtilen bu gibi detaylar doktorların hastanın genel durumu hakkında hızlı bir şekilde ön bilgi edinebilmesini sağlar.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
help | sağlar |
medical | tıbbi |
this | bu |
detailed | bilgi |
at | nda |
patterns | bir |
the | şekilde |
EN Companies, governments and other stakeholders have a continued interest in the implementation of good practices throughout the whole supply chain
TR Şirketler, hükümetler ve diğer paydaşlar, tüm tedarik zinciri boyunca iyi uygulamalar ortaya konulması konusuna devamlı ilgi göstermektedir
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
and | ve |
other | diğer |
interest | ilgi |
good | iyi |
practices | uygulamalar |
supply | tedarik |
chain | zinciri |
a | tüm |
of | boyunca |
EN Also it sents this PNG to your browser requesting to cache the file for whole 20 years.
TR Ayrıca bu PNG'yi tarayıcınıza gönderir ve dosyayı 20 yıl boyunca önbelleğe almayı ister.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
browser | tarayıcı |
years | yıl |
file | dosyayı |
this | bu |
your | ve |
EN If a train driver can’t see a signal—and drives too far or doesn’t stop—it will shut down the whole rail system.”
TR Makinist bir sinyal göremezse ve çok uzağa gidiyorsa ya da durmuyorsa tüm ray sistemini kapatacaktır.”
EN "I'd consider Central Park as the oasis of NYC. It's a little bit of tranquility in a city that never sleeps. Stop in, grab a map and you can easily spend a whole day exploring this huge park. Enjoy!"
TR "Böyle büyük binalarla dolu bir şehirde böyle bir park alanı ayırmak ve bu Park'ı bu denli güzel korumak ve geliştirmek Şehrin nefes almasını sağlamış."
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
city | alan |
huge | büyük |
park | park |
this | bu |
and | ve |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN As a primary dwelling or a getaway retreat, your whole-ownership home can be enjoyed through all seasons and will become a legacy for generations to come
TR Bu rezidanslar asıl eviniz ya da kaçamak yeriniz olabilir, bununla birlikte buradan edineceğiniz mülkü tüm mevsimlerde kullanabilir ve çocuklarınıza miras bırakabilirsiniz
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
or | buradan |
primary | asıl |
be | olabilir |
ownership | miras |
all | tüm |
and | ve |
come | bu |
through | da |
EN A whole range of specialised products and services designed to kick-start your brokerage operations and boost your business potential.
TR Özel ürün ve hizmet grupları brokerlık operasyonlarını başlatmanız ve işletme potansiyelinizi büyütmeniz için tasarlanmıştır.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
business | iş |
of | in |
and | ve |
operations | operasyonlar |
products | ürün |
EN Transforming audio or video to text opens up a whole new world of opportunities for data mining and information
TR Ses veya videoyu metne dönüştürmek, veri madenciliği ve bilgi için yepyeni bir fırsat dünyasını açar
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
video | videoyu |
new | yepyeni |
opportunities | fırsat |
world | dünyasını |
text | metne |
data | veri |
information | bilgi |
or | veya |
of | in |
a | bir |
EN Re-purpose speaking content in minutes. Great talks are an excellent source of material you can share in whole or in part.
TR Dakikalar içinde yeniden amaca uygun konuşma içeriği. Büyük görüşmeler tamamen veya kısmen paylaşabileceğiniz mükemmel bir malzeme kaynağıdır.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
content | içeriği |
minutes | dakikalar |
source | kaynağı |
material | malzeme |
share | paylaş |
re | yeniden |
purpose | amaca |
or | veya |
in | içinde |
excellent | mükemmel |
of | bir |
EN Then, there’s a bunch of back and forth with your editor that makes the whole process messy.
TR Sonra editörünüzle birlikte tüm süreci karıştıran bir grup ileri geri dönüyor.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
back | geri |
editor | editör |
process | süreci |
the | sonra |
a | bir |
with | birlikte |
your | tüm |
EN Multiple permission levels allow producers, editors, sub-editors, and fact-checkers to login to collaborate on transcripts making the whole process faster and easier.
TR Birden fazla izin seviyesi, prodüktörlerin, editörlerin, alt editörlerin ve bilgi denetleyicilerin transkriptlerde işbirliği yapmaları için oturum açmalarını ve tüm süreci daha hızlı ve kolay hale getirmelerini sağlar.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
permission | izin |
allow | sağlar |
collaborate | işbirliği |
easier | kolay |
sub | alt |
faster | hızlı |
and | ve |
process | süreci |
multiple | birden fazla |
EN Per our fourth tradition, each group is autonomous except in matters affecting ITAA as a whole, and so may adopt unique and varied meeting scripts and formats.
TR Dördüncü geleneğimize göre, bir bütün olarak ITAA'yı etkileyen konular dışında her grup özerktir ve bu nedenle benzersiz ve çeşitli toplantı senaryoları ve formatları benimseyebilir.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
except | dışında |
affecting | etkileyen |
whole | bütün |
fourth | dördüncü |
group | grup |
meeting | toplantı |
and | ve |
may | bu |
unique | benzersiz |
so | nedenle |
as | göre |
EN Tradition 4: Each group should be autonomous except in matters affecting other groups or ITAA as a whole.
TR Gelenek 4: Diğer grupları veya bir bütün olarak ITAA'yı etkileyen konular dışında her grup özerk olmalıdır.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
tradition | gelenek |
except | dışında |
affecting | etkileyen |
other | diğer |
should be | olmalıdır |
group | grup |
should | olmalı |
groups | grupları |
or | veya |
a | bir |
each | her |
EN Instead of dealing with such a big commitment, we do not think about being sober for a whole lifetime; we just work on being sober for the next 24 hours
TR Bu kadar büyük bir taahhütle uğraşmak yerine, bir ömür boyu ayık olmayı düşünmüyoruz; Sadece önümüzdeki 24 saat ayık olmaya çalışıyoruz
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
big | büyük |
lifetime | ömür |
work | çalışıyoruz |
such | bu |
the | sadece |
EN Nobody could tell me anymore that I was using too long or that it was time to sleep, so I stayed up whole nights watching content online
TR Artık kimse bana çok uzun süre kullandığımı veya uyuma zamanımın geldiğini söyleyemezdi, bu yüzden bütün geceyi çevrimiçi içerik izleyerek geçirdim
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
nobody | kimse |
long | uzun |
content | içerik |
online | çevrimiçi |
anymore | artık |
or | veya |
time | zaman |
too | bu |
so | bu yüzden |
to | bütün |
EN When inappropriate behavior occurs, the chair can read a statement out to the whole meeting, for example: “We need ITAA to be a safe place for us all to recover
TR Uygunsuz bir davranış ortaya çıktığında, başkan tüm toplantıya bir bildiri okuyabilir, örneğin: “ITAA'nın hepimizin iyileşmesi için güvenli bir yer olmasına ihtiyacımız var
EN I had one really bad episode where I missed my birthday because I was up the whole night before
TR Doğum günümü kaçırdığım çok kötü bir bölüm geçirdim çünkü bütün gece ayaktaydım
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
whole | bütün |
night | gece |
bad | kötü |
because | çünkü |
EN I?ve lived with my addiction my whole life, and I never knew how deep my problem was until I started to experience life without it
TR Hayatım boyunca bağımlılığımla yaşadım ve onsuz bir hayat yaşamaya başlayana kadar sorunumun ne kadar derin olduğunu bilmiyordum
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
deep | derin |
and | ve |
it | olduğunu |
whole | ya |
life | hayat |
to | kadar |
EN You will run through the whole process with the scriptwriter and will process any revisions if needed.
TR Yazarlarımızın tüm sürecini kontrol edebileceksiniz ve ihtiyaç halinde revizyon isteyebileceksiniz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
process | sürecini |
needed | ihtiyaç |
and | ve |
EN Renderforest is awesome; it makes our digital marketing a whole lot easier. The videos help us explain what our mobile apps do cost-effectively.
TR Renderforest muhteşem; dijital pazarlama işlerimizi çok kolaylaştırıyor. Videolar, mobil aplikasyonlarımızın işlevini düşük maliyetle anlatmamıza yardımcı oluyor.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
renderforest | renderforest |
videos | videolar |
mobile | mobil |
marketing | pazarlama |
digital | dijital |
help | yardımcı |
the | çok |
EN It makes the collaborative inbox a better collaborative place for teamwork and increases productivity for the whole company.
TR Ortak çalışma gelen kutusunu ekip çalışması için daha iyi bir ortak çalışma yeri yapar ve tüm şirket için üretkenliği artırır.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
makes | yapar |
collaborative | ortak |
place | yeri |
increases | artırır |
company | şirket |
productivity | üretkenliği |
and | ve |
better | daha iyi |
for | için |
a | bir |
the | gelen |
EN Three key components are used in Kanban: boards, lists, and cards. Boards represent a whole project, lists represent stages of a process, and cards represent single tasks.
TR Kanban metodu üç temel bileşenden oluşur: panolar, listeler ve kartlar. Panolar bütün bir projeyi, listeler sürecin bir aşamasını ve kartlar tek bir görevi temsil eder.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
kanban | kanban |
cards | kartlar |
represent | temsil |
whole | bütün |
and | ve |
a | bir |
EN It is a very difficult to create a content calendar, even for a month, and make it ready for publish. With the social media scheduler feature we developed in RADAAR, you can now manage this whole workflow very easily.
TR Bir aylık bile olsa bir içerik takvimi oluşturmak ve yayına hazır hale getirmek çok zorlu bir süreç. RADAAR?da geliştirdiğimiz Yayınlama bölümü ile artık tüm bu süreci çok kolayca yönetebilirsiniz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
content | içerik |
calendar | takvimi |
month | aylık |
ready | hazır |
publish | yayınlama |
easily | kolayca |
in | da |
this | bu |
and | ve |
even | bir |
with | ile |
to | bile |
EN Three key components are used in Kanban: boards, lists, and cards. Boards represent a whole project, lists represent stages of a process, and cards represent single tasks. Learn more.
TR Kanban metodu üç temel bileşenden oluşur: panolar, listeler ve kartlar. Panolar bütün bir projeyi, listeler sürecin bir aşamasını ve kartlar tek bir görevi temsil eder. Dafa fazla bilgi.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
kanban | kanban |
cards | kartlar |
represent | temsil |
whole | bütün |
more | fazla |
a | bir |
EN Within the framework of these contents, IMEX Istanbul will be the first exhibition organized in Turkey, where all the IT and technology products that we use and that are developed will be displayed under one roof as a whole.
TR IMEX İstanbul bu içerikler çerçevesinde, kullanmakta olduğumuz ve gelişen tüm bilişim ve teknoloji ürünlerinin tek çatı altında ve bir bütün olarak sergileneceği yurtiçinde düzenlenen ilk fuar olacaktır.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
technology | teknoloji |
roof | çatı |
these | bu |
and | ve |
all | tüm |
products | ürünlerinin |
first | ilk |
under | altında |
will | olacaktır |
EN We’re proud of what we’ve accomplished with our community so far — and look forward to tackling challenges and building more with a whole new generation of participants.
TR Topluluğumuz ile birlikte bugüne kadar başardıklarımızla gurur duyuyoruz. Ve yeni zorulukları da aşarak tamamen yeni jenerasyon katılımcılarla geliştirmeye devam edeceğiz.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
proud | gurur |
new | yeni |
and | ve |
EN Light. Accessible. Decentralized. SNARKy. Mina is a whole new kind of blockchain.
TR Hafif. Ulaşılabilir. Merkeziyetsiz. SNARKy. Mina yepyeni bir blokzincir çeşidi.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
light | hafif |
decentralized | merkeziyetsiz |
new | yepyeni |
mina | mina |
a | bir |
EN You can also set up a watch list of your competitors to see what videos are trending on their channels - cool, eh? And of course, vidIQ Trend Alerts spotlight what’s trending across the whole of YouTube right now
TR Ayrıca, kanallarında hangi videoların trend olduğunu görmek için rakiplerinizin bir izleme listesini oluşturabilirsiniz - havalı, değil mi? Ve elbette, vidIQ trend bildirimleri, şu anda YouTube'un tamamında neyin trend olduğunu gösteriyor
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
list | listesini |
cool | havalı |
vidiq | vidiq |
videos | videoları |
channels | kanallar |
what | neyin |
a | bir |
and | ve |
trending | trend |
of course | elbette |
EN From the food you eat to the way you sleep and the earth beneath your feet, wellness is integrated into your whole Raffles experience
TR Yediğiniz yiyecekten uyuma şeklinize ve ayaklarınızın altındaki toprağa kadar, sağlık tüm Raffles deneyiminize entegre edilmiştir
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
wellness | sağlık |
integrated | entegre |
raffles | raffles |
and | ve |
to | tüm |
EN Looking for the perfect Christmas gift for the whole family?
TR ?kili koltuk ile seyahat keyfinizi katlay?n
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
looking | ile |
EN We have been able to grow Deichmann’s online business within 2 months to a whole new level at a much lower cost than anybody would have thought, or any business analyst could have calculated
TR Deichmann’ın online pazarlama çalışmalarını 2 ay içerisinde tamamen yeni bir seviyeye çıkardık, bu sayede herkesin düşündüğünden çok daha düşük bir maliyetle dönüşüm elde ettik
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
online | online |
business | pazarlama |
months | ay |
level | seviyeye |
been | bu |
a | bir |
lower | düşük |
new | yeni bir |
EN Full edge mattress protectors cover the whole mattress and ensure they are durable for a long time.
TR Tüm yatağa geçirilerek, yatakların ömrünü uzatır.
EN Don't want to pay upfront for a whole month? This plan is for you.
TR Tüm bir ay için önceden ödeme yapmak istemiyor musunuz? O zaman bu plan sizin için.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
month | ay |
plan | plan |
this | bu |
pay | bir |
EN Individually controllable per-key RGB, including whole-keyboard patterns, and reactive typing effects
TR Tüm klavye desenleri ve reaktif yazım efektlerini içeren tek tek kontrol edilebilir tuş başına RGB
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
including | içeren |
and | ve |
whole | tüm |
keyboard | klavye |
key | tuş |
per | başına |
EN It used to take Feige Filling a whole day to fill a large order. Now, the company can complete it in 5 minutes. See how it was able to deliver better solutions to its customers faster than ever.
TR Önceden, büyük bir siparişi hazırlamak Feige Filling'in bir gününü alırdı. Artık, bu işlem şirketin sadece 5 dakikasını alıyor. Müşterilerine daha iyi çözümleri her zamankinden daha hızlı nasıl sunabildiklerini keşfedin.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
solutions | çözümleri |
faster | hızlı |
order | sipariş |
company | şirketin |
day | gün |
now | bu |
better | daha iyi |
large | büyük |
ever | daha |
a | bir |
how | nasıl |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN Whether golf is part of your trip or the whole point, when you play on a domestic or international golf course owned and operated by Fairmont, you’ll remember it for a lifetime.
TR Golf ister seyahatinizin bir parçası, isterse asıl nedeni olsun, Fairmont’un sahip olduğu veya işlettiği bir golf sahasında golf oynadığınız zaman, hayatınız boyunca hatırlayacaksınız.
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
golf | golf |
when | zaman |
is | olduğu |
or | veya |
a | bir |
EN The Istanbul Convention is a pioneering regulation that adopts pluralism as a value, differentiates itself from its counterparts in this respect, and can set an example to the whole world
TR İstanbul Sözleşmesi içeriğiyle de çoğulculuğu bir değer olarak benimseyen, benzerlerinden bu yönüyle farklılaşan, öncü, tüm dünyaya örnek oluşturabilecek bir düzenlemedir
Engelsk | Tyrkisk |
---|---|
world | dünyaya |
pioneering | öncü |
this | bu |
value | değer |
to | tüm |
respect | bir |
example | örnek |
EN In his keynote address, Deputy Governor Halil Serdar Cevheroğlu said, “Syria’s burdens are the burdens of humanity as a whole and have to be addressed with shared ownership
TR Açılış töreninde bir konuşma yapan İstanbul Vali Yardımcısı Halil Serdar Cevheroğlu, “Suriye’nin sorunu bir insanlık sorunu ve bütün insanlığın bunu paylaşması gerekiyor
EN In his keynote address, Deputy Governor Halil Serdar Cevheroğlu said, “Syria’s burdens are the burdens of humanity as a whole and have to be addressed with shared ownership
TR Açılış töreninde bir konuşma yapan İstanbul Vali Yardımcısı Halil Serdar Cevheroğlu, “Suriye’nin sorunu bir insanlık sorunu ve bütün insanlığın bunu paylaşması gerekiyor
Viser 50 av 50 oversettelser