TR Belirli bir sayfanın sahip olduğu sorunlara hızlı bir genel bakış atın. Meta etiketlerini, içerik alaka düzeyini, yapılandırılmış verileri, resimleri, bağlantıları, PageSpeed Insights'ı test edin.
"olduğu sorunlara hızlı" in Turks kan worden vertaald in de volgende Engels woorden/zinnen:
TR Belirli bir sayfanın sahip olduğu sorunlara hızlı bir genel bakış atın. Meta etiketlerini, içerik alaka düzeyini, yapılandırılmış verileri, resimleri, bağlantıları, PageSpeed Insights'ı test edin.
EN Get a quick overview of the issues that the specific page has. Test meta tags, content relevance, structured data, images, links, and PageSpeed Insights.
Turks | Engels |
---|---|
belirli | specific |
hızlı | quick |
meta | meta |
yapılandırılmış | structured |
resimleri | images |
test | test |
edin | get |
TR Belirli bir sayfanın sahip olduğu sorunlara hızlı bir genel bakış atın. Meta etiketlerini, içerik alaka düzeyini, yapılandırılmış verileri, resimleri, bağlantıları, PageSpeed Insights'ı test edin.
EN Get a quick overview of the issues that the specific page has. Test meta tags, content relevance, structured data, images, links, and PageSpeed Insights.
Turks | Engels |
---|---|
belirli | specific |
hızlı | quick |
meta | meta |
yapılandırılmış | structured |
resimleri | images |
test | test |
edin | get |
TR Website Score web site teknik sağlığının genel bir göstergesidir. Bu, web sitesinin sahip olduğu sayfa sayısı ile site ve sayfa düzeyindeki sorunlara bağlıdır.
EN Website Score is an overall indicator of technical website health. It depends on the number of pages and site-level and page-level issues that the website has.
Turks | Engels |
---|---|
teknik | technical |
genel | overall |
TR Türkiye’nin öncü sanayi gruplarından Kibar Holding, yarım asra yaklaşan tarihinde olduğu gibi bugünde toplumsal sorunlara karşı duyarlı duruşu ve sorumluluk bilincini ortaya koyan faaliyetleriyle ön plana çıkıyor.
EN As one of Turkey’s leading industrial groups, Kibar Holding stands out with its sensitivity to social issues and its activities showing its sense of responsibility, as it has always done throughout its history of nearly fifty years.
Turks | Engels |
---|---|
türkiye | turkey |
sanayi | industrial |
holding | holding |
toplumsal | social |
sorumluluk | responsibility |
grupları | groups |
TR Website Score web site teknik sağlığının genel bir göstergesidir. Bu, web sitesinin sahip olduğu sayfa sayısı ile site ve sayfa düzeyindeki sorunlara bağlıdır.
EN Website Score is an overall indicator of technical website health. It depends on the number of pages and site-level and page-level issues that the website has.
Turks | Engels |
---|---|
teknik | technical |
genel | overall |
TR Hızlı, güvenli kararlar için cevaplara hızlı erişimBaşka hiçbir ilaç referansı en yüksek vasıflı hasta bakımına katkı sağlayan hızlı ama bilinçli kararlar alınması için daha hızlı bakım noktası cevapları sağlamamaktadır.
EN Top speed-to-answer for quick, confident decisionsNo other drug reference provides point-of-care answers faster, for rapid yet well-informed decisions that contribute to the highest caliber patient care.
Turks | Engels |
---|---|
kararlar | decisions |
ilaç | drug |
yüksek | top |
hasta | patient |
katkı | contribute |
bakım | care |
noktası | point |
cevapları | answers |
TR Hızlı, güvenli kararlar için cevaplara hızlı erişimBaşka hiçbir ilaç referansı en yüksek vasıflı hasta bakımına katkı sağlayan hızlı ama bilinçli kararlar alınması için daha hızlı bakım noktası cevapları sağlamamaktadır.
EN Top speed-to-answer for quick, confident decisionsNo other drug reference provides point-of-care answers faster, for rapid yet well-informed decisions that contribute to the highest caliber patient care.
Turks | Engels |
---|---|
kararlar | decisions |
ilaç | drug |
yüksek | top |
hasta | patient |
katkı | contribute |
bakım | care |
noktası | point |
cevapları | answers |
TR Ayrıca internetle uyuşturduğum ve kaçtığım tüm temel sorunlara farkındalık getirmeye başlayabildim - çocuklukta istismar, boşanmış ebeveynler, sosyal kaygı, depresyon, başarısızlık korkusu, terk edilme ve reddedilme korkusu
EN I also was able to start bringing awareness to all the underlying issues that I?d been numbing and escaping from with the internet – childhood abuse, divorced parents, social anxiety, depression, fear of failure, fear of abandonment and rejection
Turks | Engels |
---|---|
ayrıca | also |
ve | and |
farkındalık | awareness |
ebeveynler | parents |
sosyal | social |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
Turks | Engels |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Eski bilişim sistemleriyle entegrasyon zorlu bir operasyon olup, proje gecikmeleri, veri bütünlüğü sorunları ve düşük performansla ilgili sorunlara yol açabilir
EN Integrating with legacy IT systems can be a tricky operation, with many opportunities for project delays, issues with data integrity and poor performance
Turks | Engels |
---|---|
proje | project |
veri | data |
sorunları | issues |
açabilir | can |
TR Bünyesinde, işlemsel ve düzenleyici alanlara ilişkin çift yönlü uzmanlığı barındıran Moroğlu Arseven, bu kapsamdaki en karmaşık sorunlara bile çözüm üretir.
EN The firm’s dual strengths in transactional and regulatory areas enable us to assist with the most complex and innovative matters in this context.
Turks | Engels |
---|---|
ve | and |
düzenleyici | regulatory |
alanlara | areas |
çift | dual |
bu | this |
en | most |
karmaşık | complex |
bile | to |
TR Moroğlu Arseven, uluslararası ticaret kapsamında ortaya çıkan sorunlara yönelik danışmanlık verir
EN Moroğlu Arseven regularly advises clients on a full array of issues for which arise during international trade
Turks | Engels |
---|---|
arseven | arseven |
uluslararası | international |
ticaret | trade |
TR Moroğlu Arseven; yurt içi ve yurt dışında sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkillerin karşılaştığı pazar trendlerine ve bunun sonucu ortaya çıkan hukuki sorunlara hakimdir
EN Moroğlu Arseven understands market trends and consequent legal issues which face industrial and manufacturing clients, both in Turkey and overseas
Turks | Engels |
---|---|
arseven | arseven |
ve | and |
pazar | market |
bunun | which |
hukuki | legal |
TR Düzeltilmesi gereken başlıca sorunlara dikkat çekeceğiz veya gelişmiş filtreleri ve Site Yapısı görünümünü kullanarak bunları kendiniz önceliklendirebilirsiniz
EN We'll point out the top issues that need fixing, or you can prioritize them yourself using the advanced filters and Site Structure view
Turks | Engels |
---|---|
gelişmiş | advanced |
ve | and |
site | site |
yapısı | structure |
kullanarak | using |
bunları | that |
kendiniz | yourself |
TR S3'teki nesneleri Lambda'da özel kodu tetikleyen olaylar olarak kullanarak yaygın sorunlara sağlam, ölçeklenebilir çözümler oluşturmak için bu iki sunucusuz hizmeti birleştirebilirsiniz.
EN You can combine these two serverless services to build robust, scalable solutions to common problems by using objects in S3 as events that trigger custom code in Lambda.
Turks | Engels |
---|---|
lambda | lambda |
özel | custom |
kodu | code |
olaylar | events |
yaygın | common |
sağlam | robust |
ölçeklenebilir | scalable |
sunucusuz | serverless |
TR Projede her kritik sorun veya uyarı ortaya çıktığında bir e-posta alacaksınız. Bu tür bildirimler, düzeltmelerin gerçekten uygulandığından ve yeni sorunlara karşı hemen harekete geçildiğinden emin olmaya yardımcı olur.
EN You will receive an email each time critical issues or warnings appear in the project. Such notifications help to ensure that fixes are really implemented and allow you to act immediately on new issues.
Turks | Engels |
---|---|
her | each |
kritik | critical |
sorun | issues |
veya | or |
e-posta | |
bildirimler | notifications |
gerçekten | really |
yeni | new |
TR Düzeltilmesi gereken başlıca sorunlara dikkat çekeceğiz veya gelişmiş filtreleri ve Site Yapısı görünümünü kullanarak bunları kendiniz önceliklendirebilirsiniz
EN We'll point out the top issues that need fixing, or you can prioritize them yourself using the advanced filters and Site Structure view
Turks | Engels |
---|---|
gelişmiş | advanced |
ve | and |
site | site |
yapısı | structure |
kullanarak | using |
bunları | that |
kendiniz | yourself |
TR Konuşmacılar, mikroplastik ve benzeri sorunlara ilişkin fikirlerin tanıtımını da yapıyorlar.
EN The speakers will also present ideas on environmental problems such as microplastics.
Turks | Engels |
---|---|
da | also |
TR „Fikirler Ülkesi Almanya“ adlı girişim, her yıl düzenlediği „Fikirler Ülkesindeki Mükemmel Yerler“ yarışmasıyla, toplumsal sorunlara inovatif çözümler üreten projeleri ödüllendiriyor
EN The Landmarks in the Land of Ideas competition is organised every year by the Germany – Land of Ideas initiative to honour projects that deliver innovative answers to questions that affect society
Turks | Engels |
---|---|
fikirler | ideas |
almanya | germany |
her | every |
yıl | year |
projeleri | projects |
TR Kimi zaman ağır sorunlara yol aşabilen hastalığın etkileri genellikle yıllar sonra kendini gösteriyor
EN The health impacts are sometimes serious, and they often only appear years later
Turks | Engels |
---|---|
genellikle | often |
sonra | later |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
Turks | Engels |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Veri merkezinizin yaşam döngüsü boyunca bir servis iş ortağıyla iş birliği yapmak, istenmeyen kesintilere neden olabilecek bu yaygın sorunlara karşı korunmanıza yardımcı olacaktır:
EN Partnering with a service partner across your data center lifecycle will help protect you against these common issues, that could cause unwanted outages:
Turks | Engels |
---|---|
veri | data |
servis | service |
istenmeyen | unwanted |
neden | cause |
yaygın | common |
TR Gecikme süresi, maliyet, güvenlik, veri gizliliği veya diğer sorunlara dayalı olarak önemli iş yüklerinin nerede çalıştırılacağına karar verme.
EN Deciding where to run key workloads based on latency, cost, security, data privacy, or other issues.
Turks | Engels |
---|---|
gecikme | latency |
maliyet | cost |
veri | data |
veya | or |
diğer | other |
önemli | key |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
Turks | Engels |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
Turks | Engels |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
Turks | Engels |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR Malzeme farklılıkları, kaynak çizgileri, batırma işaretleri, bükülme, uzun döngü süreleri ve tamamlanmamış boşluk dolguları bu sorunlara örnek olarak verilebilir.
EN Some examples of these challenges include material variations, weld lines, sink marks, warpage, long cycle times and incomplete cavity filling.
Turks | Engels |
---|---|
malzeme | material |
uzun | long |
döngü | cycle |
süreleri | times |
örnek | examples |
TR SEO hataları siz farkında olmadan ilerlemenizi yavaşlatabilir. Derinlemesine web denetimimiz tüm sitenizi sorunlara karşı kontrol eder ve bunları nasıl düzelteceğinizi size söyler.
EN SEO errors can slow down your progress without you realizing. Our in-depth web audit checks your whole site for problems and tells you how to fix them.
Turks | Engels |
---|---|
seo | seo |
hataları | errors |
olmadan | without |
ilerlemenizi | your progress |
tüm | whole |
TR Düşük SEO sıralamalarınıza neden olan sorunların belirlenmesine yardımcı olmanın yanı sıra, size bu sorunlara çözümler sunacak bir SEO denetim aracı da kullanmak isteyeceksiniz
EN Along with helping identify the issues that are causing your low SEO rankings, you’ll also want to use an SEO audit tool that will provide you with solutions to these problems
Turks | Engels |
---|---|
düşük | low |
seo | seo |
olan | are |
size | you |
çözümler | solutions |
denetim | audit |
aracı | tool |
da | also |
sorunları | issues |
TR Çoğu zaman, bir web sayfasının arama sıralamasını aşağı çeken olağanüstü sorunlar olabilir ve bu sorunlara neyin neden olduğunu belirlemenin tek yolu bir denetim olacaktır.
EN Often, there may be outstanding issues that are dragging down a web page’s search ranking, and an audit will be the only way to determine what’s causing those problems.
Turks | Engels |
---|---|
web | web |
arama | search |
aşağı | down |
olağanüstü | outstanding |
yolu | way |
denetim | audit |
TR Bu puan, durum kodları, meta etiketler, dahili ve harici bağlantı hataları, yapılandırılmış veriler ve Javascript ve CSS hataları dahil (ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere) çok çeşitli teknik sorunlara dayanmaktadır.
EN This score is based on a huge range of technical issues, including (but not limited to): status codes, meta tags, internal and external linking errors, structured data, and Javascript and CSS errors.
Turks | Engels |
---|---|
bu | this |
durum | status |
kodları | codes |
meta | meta |
etiketler | tags |
dahili | internal |
ve | and |
harici | external |
bağlantı | linking |
hataları | errors |
yapılandırılmış | structured |
javascript | javascript |
css | css |
ancak | but |
sınırlı | limited |
olmamak | not |
çok | to |
teknik | technical |
ın | of |
TR İyi haberler hızlı, kötü haberler daha hızlı duyulur. Dürüstçe iletişim kurarız. En iyi kararlar, hızlı ve mümkün olan en iyi bilgilerle alınır. Asla tek başımıza mücadele etmeyiz.
EN Good news fast, bad news faster. We communicate honestly. The best decisions are made quickly and with the best information possible. We never struggle alone.
Turks | Engels |
---|---|
haberler | news |
kötü | bad |
iletişim | communicate |
kararlar | decisions |
ve | and |
mümkün | possible |
asla | never |
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
Turks | Engels |
---|---|
cinsiyet | gender |
kilit | key |
kabul | agreement |
TR Örneğin, 1 çıktısı olan bir işlemin, 1 ödeme olduğu varsayılırken, 10 çıktısı olan bir işlemin 9 ödeme olduğu varsayılır
EN For example, a transaction with 1 output is assumed to be 1 payment, and a transaction with 10 outputs is assumed to be 9 payments
TR Yavaş yavaş bana ne olduğu, nasıl ve neden olduğu konusunda daha derin bir farkındalık kazandım ve sağlıksız davranışlardan uzak durmama yardımcı olacak araçlar öğrenmeye başladım
EN I slowly gained deeper awareness of what was happening to me, and how and why it happened, and I started to learn tools to help me stay away from unhealthy behavior
Turks | Engels |
---|---|
farkındalık | awareness |
uzak | away |
araçlar | tools |
TR Müşterilerinizin ne kadar bağlı olduğu ile işinizin ne kadar karlı olduğu arasında doğrudan bir ilişki olduğunu anlamanız artık çok kolay.
EN It's now easy for your to understand that there is a direct correlation between how engaged your customers are and how profitable your business is.
Turks | Engels |
---|---|
müşterilerinizin | your customers |
karlı | profitable |
doğrudan | direct |
artık | now |
kolay | easy |
TR Web sitesi ve içeriği, Hizmetlerimiz, Uygulamalarımız ve / veya Verilerimiz olduğu gibi ve mevcut olduğu şekilde sunulur
EN The Website and its content, our Services, Applications and/or Data are delivered on an as is and as available basis
Turks | Engels |
---|---|
içeriği | content |
veya | or |
uygulamalar | services |
uygulamaları | applications |
TR Ticaret Odası'nın arama motorundaki isim arama fonksiyonuyla ise, yalnızca şahsın üyesi olduğu yönetim kurulu gösteriliyor ancak şahsın hangi firmalarda hisselerinin olduğu gösterilmiyor (eğer mevzu bahis şirket "Limited" değilse)
EN The name search function in the chamber's search engine only indicates if the person is a member of the Board of Directors and (unless a company is a 'Limited') does not show which companies they own shares in
Turks | Engels |
---|---|
isim | name |
üyesi | member of |
olduğu | is |
kurulu | board |
limited | limited |
TR Çeşitliliğin araştırmalarda yenilikler yapılması için vazgeçilmez olduğu ve cinsiyet eşitliğinin de bunu sağlamakta kilit rolde olduğu yönünde yaygın olarak kabul edilen bir görüş bulunmaktadır
EN There is widespread agreement that fostering diversity is integral to innovation in research, and gender equality is key to achieving this
Turks | Engels |
---|---|
cinsiyet | gender |
kilit | key |
kabul | agreement |
TR Okulların, anaokullarının ve kreşlerin kapalı olduğu veya kısıtlamalar çerçevesinde sınırlı bir kesime dönük olarak açık olduğu bu dönemde aileleri desteklemek Federal Hükümet’in merkezi hedeflerinden biri oldu
EN A key concern of the Federal Government is providing support for families when schools and childcare centres are closed or only working to a very limited extent
Turks | Engels |
---|---|
kapalı | closed |
olduğu | is |
veya | or |
sınırlı | limited |
desteklemek | support |
federal | federal |
hükümet | government |
TR Müşterilerinizin ne kadar bağlı olduğu ile işinizin ne kadar karlı olduğu arasında doğrudan bir ilişki olduğunu anlamanız artık çok kolay.
EN It's now easy for you to understand that there is a direct correlation between how engaged your customers are and how profitable your business is.
TR Platform, "OLDUĞU GİBİ" VE "MEVCUT OLDUĞU ŞEKİLDE" SAĞLANMAKTADIR
EN THE Platform IS PROVIDED "AS IS" AND "AS AVAILABLE"
TR Platform, "OLDUĞU GİBİ" VE "MEVCUT OLDUĞU ŞEKİLDE" SAĞLANMAKTADIR
EN THE Platform IS PROVIDED "AS IS" AND "AS AVAILABLE"
TR Platform, "OLDUĞU GİBİ" VE "MEVCUT OLDUĞU ŞEKİLDE" SAĞLANMAKTADIR
EN THE Platform IS PROVIDED "AS IS" AND "AS AVAILABLE"
TR İyi bir internet bağlantınız olduğu sürece, Zoom hizmetlerinin kullanılabilir olduğu her yerden Zoom Webinars’a katılabilirsiniz
EN As long as you have a decent internet connection, you can participate in or attend Zoom Webinars from anywhere Zoom services are available
TR Bu kimlik bilgilerinin ne olduğu, nasıl çalıştığı veya bunlara neden ihtiyacımız olduğu konusunda kafanız karıştıysa bununla ilgili daha fazla bilgiyi SSH, SFTP, FTP Kimlik Bilgileri kılavuzumuzda bulabilirsiniz.
EN If you’re confused about what these credentials are, how they work, or why we need them, you can read more about that in our SSH, SFTP, FTP Credentials guide.
TR Binance Smart Chain, Ethereum 2.0 için proof-of-stake planlarına benzer bir fikir birliği mekanizması kullanır. Bu, madenciliğe dayanmadığı ve işlemlerin diğer zincirlerden daha hızlı olduğu anlamına gelir.
EN Binance Smart Chain uses a consensus mechanism that is similar to the proof-of-stake plans for Ethereum 2.0. This means it doesn’t rely on mining, and transactions are quicker than on other chains.
Turks | Engels |
---|---|
binance | binance |
ethereum | ethereum |
benzer | similar |
kullanır | uses |
işlemlerin | transactions |
olduğu | is |
TR Küresel piyasa, talep kalıplarında olduğu gibi, sürekli bir değişim içindedir. Pazara daha hızlı sürülebilen ürünler mevcutken, uzun teslimat süreleri iş fırsatlarına ve kârlara engel oluşturmaktadır.
EN The global marketplace, alongside demand patterns, are constantly changing. With products hitting the market faster, long lead times are hampering business opportunities and profits.
Turks | Engels |
---|---|
küresel | global |
piyasa | market |
talep | demand |
sürekli | constantly |
hızlı | faster |
ürünler | products |
uzun | long |
süreleri | times |
fırsatları | opportunities |
TR Facebook sayfanızı JivoChat ile bağlayın ve gelen mesajlara web sitenizde olduğu kadar hızlı cevap verin!Sitenizden gelen mesajlar, telefonunuza gelen çağrılar, e-posta hattınıza gelen mesajlar ile tek bir yerden cevaplayın.
EN Connect your team's Facebook page with JivoChat and reply to incoming messages from Facebook, your website, calls, and emails – inside one app.
Turks | Engels |
---|---|
jivochat | jivochat |
web | website |
sitenizde | your website |
e-posta | emails |
TR Binance Smart Chain, Ethereum 2.0 için proof-of-stake planlarına benzer bir fikir birliği mekanizması kullanır. Bu, madenciliğe dayanmadığı ve işlemlerin diğer zincirlerden daha hızlı olduğu anlamına gelir.
EN Binance Smart Chain uses a consensus mechanism that is similar to the proof-of-stake plans for Ethereum 2.0. This means it doesn’t rely on mining, and transactions are quicker than on other chains.
Turks | Engels |
---|---|
binance | binance |
ethereum | ethereum |
benzer | similar |
kullanır | uses |
işlemlerin | transactions |
olduğu | is |
Toont 50 van 50 vertalingen