EN Restaurant Cafe Sauce Gourmet Chinese food Korean food Thai food French food Japanese food Japan Japanese Japanese restaurant Sushi bar Asian food Asian Seafood Red Circle Fish Sushi
"salad food holdind" in Engels kan worden vertaald in de volgende Turks woorden/zinnen:
food | arasında besin bu da daha daha fazla en iyi fazla gelen gibi gıda gıdayı her ile için içinde kadar nasıl ne olan olarak sahip süt tarafından var ve yemek yiyecek çok özel ürün şekilde |
EN Restaurant Cafe Sauce Gourmet Chinese food Korean food Thai food French food Japanese food Japan Japanese Japanese restaurant Sushi bar Asian food Asian Seafood Red Circle Fish Sushi
TR Restoran Kafe Sos Gurme Çin yemeği Kore yemeği Thai yemeği Fransız yemeği Japon yemeği Japonya Japonca Japon restoranı Suşi barı Asya yemeği Asya Deniz ürünleri Kırmızı Daire Balık Suşi
Engels | Turks |
---|---|
gourmet | gurme |
korean | kore |
french | fransız |
japan | japonya |
asian | asya |
seafood | deniz ürünleri |
circle | daire |
fish | balık |
red | kırmızı |
bar | bar |
japanese | japon |
restaurant | restoran |
cafe | kafe |
EN Our ambition is to contribute to secure, resilient and sustainable food systems that provide access to safe, affordable, and nutritious food, and minimise food loss and food waste across our value chain
TR Amacımız, güvenli, uygun fiyatlı ve besleyici gıdaya erişim sağlayan güvenli, esnek ve sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunarak değer zincirimiz genelinde gıda kaybını ve gıda israfını en aza indirmek
Engels | Turks |
---|---|
sustainable | sürdürülebilir |
food | gıda |
access | erişim |
value | değer |
provide | sağlayan |
affordable | uygun |
and | ve |
across | genelinde |
contribute | katkı |
EN A Christmas visit to Germans: which rituals are important and why potato salad is part of the festivities.
TR Noel’de Almanlara misafir olalım; hangi ritüellerin önemli olduğunu ve patates salatasının neden bu bayramın bir vazgeçilmezi olduğunu öğrenelim.
Engels | Turks |
---|---|
important | önemli |
and | ve |
is | olduğunu |
a | bir |
why | neden |
EN A Christmas visit to Germans: which rituals are important and why potato salad is part of the festivities.
TR Noel’de Almanlara misafir olalım; hangi ritüellerin önemli olduğunu ve patates salatasının neden bu bayramın bir vazgeçilmezi olduğunu öğrenelim.
Engels | Turks |
---|---|
important | önemli |
and | ve |
is | olduğunu |
a | bir |
why | neden |
EN With a cosy evening of games, for example, home-baked cookies go well; with a barbecue dinner, a tasty salad.
TR Örneğin, rahat bir oyun akşamı için ev yapımı kurabiyeler, bir barbekü akşamı içinse lezzetli bir salata uygun olabilir.
Engels | Turks |
---|---|
home | ev |
of | in |
for | için |
with | uygun |
a | oyun |
EN A Christmas visit to Germans: which rituals are important and why potato salad is part of the festivities.
TR Noel’de Almanlara misafir olalım; hangi ritüellerin önemli olduğunu ve patates salatasının neden bu bayramın bir vazgeçilmezi olduğunu öğrenelim.
Engels | Turks |
---|---|
important | önemli |
and | ve |
is | olduğunu |
a | bir |
why | neden |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN "Grilled octopus is a must. Love the Greek salad too. Their new dessert: fried doughnut is recommended for less sweet preference, otherwise go for Baklava :d Cocktail: Aphrodite - Greek must have."
TR "Muhteşem bir yer! Porsiyonlar çok bol, meze söylerken aşırıya kaçmayın çünkü bitiremezsiniz! Dolması, hamsisi, balıkları; Singapur’da memleket esintisi resmen ????"
Engels | Turks |
---|---|
a | bir |
have | ya |
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
Engels | Turks |
---|---|
applies | geçerlidir |
us | abd |
food | gıda |
human | insan |
animal | hayvan |
companies | şirketleri |
and | ve |
market | pazar |
process | iş |
EN Food safety hardware and software keep your guests safe and enable you to automate food safety procedures, reducing the odds of spreading food-borne illness.
TR Gıda güvenliği donanımı ve yazılımı, konuklarınızı güvende tutar ve gıda güvenliği prosedürlerini otomatik hale getirerek, gıda kaynaklı hastalık yayma ihtimalini azaltmanızı sağlar.
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
enable | sağlar |
of | ın |
hardware | donanım |
safe | güvenli |
safety | güvenliği |
and | ve |
software | yazılımı |
EN Today’s mobile technologies help food and beverage and hospitality operators create an environment in which food safety is ensured — from food transport and storage to preparation and service.
TR Günümüzün mobil teknolojileri, yiyecek-içecek ve konaklama sektörü işletmecilerinin, gıda nakliyesinden depolama, hazırlama ve hizmete kadar gıda güvenliğinin sağlandığı bir ortam yaratmalarına yardımcı olur.
Engels | Turks |
---|---|
mobile | mobil |
technologies | teknolojileri |
food | gıda |
storage | depolama |
preparation | hazırlama |
service | hizmete |
environment | ortam |
help | yardımcı |
and | ve |
to | kadar |
EN It is built upon Disney’s award-winning food safety training programme as recognised by the International Association for Food Protection Black Pearl Award for excellence in food safety.
TR Gıda güvenliğinde mükemmellik için Uluslararası Gıda Koruma Siyah İnci Ödülü tarafından tanınan Disney'in ödüllü gıda güvenliği eğitim programına dayanır.
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
training | eğitim |
black | siyah |
international | uluslararası |
award-winning | ödüllü |
protection | koruma |
safety | güvenliği |
in | da |
by | tarafından |
upon | e |
for | için |
EN Faced with the need to comply with complex regulations and standards for food labelling and traceability, food and beverage and hospitality operators need a reliable and secure food-labelling system
TR Gıda etiketleri ve takip edilebilirlik için karmaşık düzenlemelere ve standartlara uyma gereği karşısında, yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama işletmecileri güvenilir ve güvenli bir gıda etiketleme sistemine ihtiyaç duyar
Engels | Turks |
---|---|
complex | karmaşık |
standards | standartlara |
labelling | etiketleme |
beverage | içecek |
hospitality | ağırlama |
system | sistemine |
need | ihtiyaç |
and | ve |
food | gıda |
a | bir |
reliable | güvenilir |
EN FMSA applies to both domestic US Food companies, food businesses outside the US and territories that manufacture, process, pack or hold human and animal food destined for the US market.
TR FSMA, gerek lokal ABD gıda şirketleri, ABD dışındaki gıda işletmeleri ve ABD pazarına yönelik insan ve hayvan besinlerini üreten, işleyen, paketleyen ya da depolayan bölgeler için geçerlidir.
Engels | Turks |
---|---|
applies | geçerlidir |
us | abd |
food | gıda |
human | insan |
animal | hayvan |
companies | şirketleri |
and | ve |
market | pazar |
process | iş |
EN With the goal of driving collective action, we’ve collaborated with 5 start-ups to develop fortified food and beverage products and transform food waste into nutritious food sources
TR Kolektif olarak harekete geçme amacıyla, 5 yeni girişimciyle takviyeli gıda ve içecek ürünleri geliştirmek ve gıda atıklarını besleyici gıda kaynaklarına dönüştürmek üzere iş birlikleri gerçekleştirdik
Engels | Turks |
---|---|
goal | amacı |
action | harekete |
food | gıda |
beverage | içecek |
sources | kaynakları |
products | ürünleri |
and | ve |
EN Get a quick overview of today’s global food challenges and how we at Tetra Pak will play our part in moving food forward – for a world with more secure and sustainable food systems.
TR Günümüzün küresel gıda zorluklarına ve Tetra Pak'ta daha güvenli ve sürdürülebilir gıda sistemlerine sahip bir dünya için gıdayı ileriye taşımak için nasıl bir rol oynayacağımıza hızlı bir genel bakış edinin.
Engels | Turks |
---|---|
tetra | tetra |
sustainable | sürdürülebilir |
world | dünya |
global | küresel |
food | gıda |
and | ve |
quick | hızlı |
how | nasıl |
at | bakış |
more | daha |
secure | güvenli |
a | bir |
for | için |
EN There are three key areas where we will play our part; increase access to safe, nutritious food, reduce food loss and waste, and build sustainable food value chains.
TR Rolümüzü oynayacağımız üç kilit alan var; güvenli, besleyici gıdaya erişimi artırmak, gıda kaybını ve israfını azaltmak ve sürdürülebilir gıda değer zincirleri oluşturmak.
Engels | Turks |
---|---|
key | kilit |
increase | artırmak |
access | erişimi |
food | gıda |
reduce | azaltmak |
sustainable | sürdürülebilir |
value | değer |
chains | zincirleri |
and | ve |
to | güvenli |
build | oluşturmak |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engels | Turks |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN Control Union Certifications can assist your business in achieving and maintaining regulatory compliance with the US Food and Drug Administration?s (FDA) Food Safety Modernization Act (FSMA).
TR Control Union, ABD Gıda ve İlaç Kurumunun (FDA) Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanununa (FSMA) uyum sağlama ve bu uyumu devam ettirme konusunda işletmenize yardımcı olmaya hazırdır.
Engels | Turks |
---|---|
business | iş |
compliance | uyum |
us | abd |
food | gıda |
fda | fda |
control | control |
union | union |
in | da |
safety | güvenliği |
with | konusunda |
and | ve |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engels | Turks |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN The food industry is well developed in pasta and canned food
TR Besin sanayii makarna ve konserve dalında çok gelişmiştir
Engels | Turks |
---|---|
food | besin |
developed | gelişmiş |
and | ve |
the | çok |
EN Truck Food Delivery Logo is great if you're working in Food, Shipping, Delivery service industries. Use this template to create a logo for your business or team
TR Eğer Gıda, Nakliye, Teslimat hizmeti endüstrisinde çalışıyorsanız Kamyon Yemek Teslimi Logosu harikadır. İşletmeniz veya takımınız için bir logo oluşturmak için bu şablonu kullanın
Engels | Turks |
---|---|
truck | kamyon |
food | gıda |
if | eğer |
this | bu |
delivery | teslimat |
in | da |
template | şablonu |
or | veya |
service | hizmeti |
team | takım |
a | bir |
shipping | nakliye |
EN 12.3. By 2030, halve per capita global food waste at the retail and consumer levels and reduce food losses along production and supply chains, including post-harvest losses
TR 12.3. 2030’a kadar perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen küresel gıda atığının yarıya indirilmesi ve hasat sonrası kayıplar dâhil üretimdeki ve tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarının azaltılması
Engels | Turks |
---|---|
capita | kişi |
global | küresel |
retail | perakende |
consumer | tüketici |
food | gıda |
and | ve |
supply | tedarik |
per | başına |
including | da |
EN Zebra’s Fresh-Check food temperature indicators, manufactured by Temptime®, are self-adhesive time-temperature indicators that can monitor food from the plant to the store to consumers’ homes
TR Zebra Temptime® tarafından üretilen Fresh-Check gıda sıcaklığı göstergeleri, tesisten mağazaya ve tüketicilerin evlerine kadar yiyecekleri izleyebilen, kendinden yapışkanlı zaman-sıcaklık göstergeleridir
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
indicators | göstergeleri |
consumers | tüketicilerin |
by | tarafından |
temperature | sıcaklığı |
to | kadar |
EN You have to meet stringent food safety guidelines, print food labels to market your brand and provide detailed nutritional information
TR Sıkı gıda güvenliği yönetmeliklerine uymanız, markanızı pazarlamak için gıda etiketleri basmanız ve ayrıntılı besin bilgileri sunmanız gerekir
Engels | Turks |
---|---|
information | bilgileri |
stringent | sıkı |
your brand | markanızı |
labels | etiketleri |
detailed | ayrıntılı |
food | gıda |
safety | güvenliği |
have to | gerekir |
and | ve |
brand | için |
EN Keep your customers safe with food label solutions for restaurants, hotels and more. Our labels meet local regulations for direct and indirect food contact.
TR Restoranlar, oteller ve çok daha fazlası için gıda etiketi çözümleri ile müşterilerinizi güvende tutun. Etiketlerimiz gıdayla doğrudan veya dolaylı temas konusundaki yerel düzenlemelere uygundur.
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
hotels | oteller |
direct | doğrudan |
contact | temas |
solutions | çözümleri |
restaurants | restoranlar |
more | fazlası |
local | yerel |
for | için |
and | ve |
EN Fundamental to successful food and beverage and hospitality operations is the ability to ensure food safety
TR Gıda güvenliğini sağlamak başarılı yiyecek içecek ve ağırlama operasyonlarının temelini oluşturur
Engels | Turks |
---|---|
beverage | içecek |
hospitality | ağırlama |
successful | başarılı |
and | ve |
food | gıda |
to | sağlamak |
safety | güvenliğini |
operations | operasyonlar |
EN Food safety is fundamental to the success of any food and beverage and hospitality operation
TR Başarılı yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama operasyonları için gıda güvenliği şarttır
Engels | Turks |
---|---|
success | başarı |
beverage | içecek |
hospitality | ağırlama |
safety | güvenliği |
and | ve |
food | gıda |
of | in |
to | için |
EN By following HACCP procedures, food and beverage and hospitality providers can control proper handling, critical temperatures and other factors that make food safe for guests and employees.
TR Yiyecek-içecek ve konaklama-ağırlama sağlayıcıları, HACCP prosedürlerini izleyerek doğru işleme, kritik sıcaklıklar ve diğer faktörleri kontrol edebilir ve böylece yiyecekleri konuklar ve çalışanlar için güvenli hale getirebilir.
Engels | Turks |
---|---|
food | yiyecek |
beverage | içecek |
hospitality | ağırlama |
can | edebilir |
control | kontrol |
critical | kritik |
other | diğer |
factors | faktörleri |
employees | çalışanlar |
and | ve |
for | için |
that | doğru |
EN Learn how Zebra and Disney CHEFS™ are automating food safety procedures from the moment food is received at the loading dock to just before guests’ savor their first bites.
TR Zebra ve Disney CHEFS™ 'in gıda yükleme alanında alındığı andan konukların ilk lokmalarını tatmalarından hemen önceye gıda güvenliği prosedürlerini nasıl otomatik hale getirdiklerini öğrenin.
EN Food labelling must include nutritional information, ingredients and potential allergens to enable consumers to make more informed decisions about their food choices
TR Gıda etiketleri, tüketicilerin gıda seçenekleriyle ilgili daha bilinçli kararlar almalarını sağlamak için beslenme bilgileri, içerik ve potansiyel alerjenleri içermelidir
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
nutritional | beslenme |
potential | potansiyel |
consumers | tüketicilerin |
decisions | kararlar |
information | bilgileri |
about | ilgili |
make | da |
to | sağlamak |
more | daha |
and | ve |
EN Create professional food labels that provide clear, easy-to-read ingredient and nutritional information so consumers have greater insights about their food selections.
TR Tüketicilerin yiyecek seçimleriyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olmaları için açık, okunması kolay içerik ve beslenme bilgileri sağlayan profesyonel gıda etiketleri oluşturun.
Engels | Turks |
---|---|
provide | sağlayan |
clear | açık |
nutritional | beslenme |
consumers | tüketicilerin |
easy | kolay |
labels | etiketleri |
greater | daha fazla |
create | oluşturun |
professional | profesyonel |
food | gıda |
have | içerik |
about | ilgili |
and | ve |
to | için |
EN Ensure compliance with increasingly complex regulations and standards for food labelling and traceability across the food supply chain.
TR Gıda tedarik zincirinin tamamında gıda etiketleme ve takip edilebilirlik için giderek daha karmaşık hale gelen düzenlemelere ve standartlara uygunluk sağlayın.
Engels | Turks |
---|---|
compliance | uygunluk |
complex | karmaşık |
standards | standartlara |
labelling | etiketleme |
food | gıda |
and | ve |
supply | tedarik |
for | için |
EN When it comes to food labelling, strict regulations must be followed. Zebra offers a wide variety of supplies that are suitable for food labelling applications.
TR Gıda etiketleri söz konusu olduğunda katı düzenlemelere uyulmalıdır. Zebra, gıda etiketleme uygulamaları için çok çeşitli sarf malzemeleri sunar.
Engels | Turks |
---|---|
food | gıda |
labelling | etiketleme |
zebra | zebra |
offers | sunar |
when | olduğunda |
variety | çeşitli |
of | in |
applications | uygulamalar |
EN Appeal to fast food lovers by creating a captivating logo in a few simple steps. Create a brand as addictive as the taste of fast food.
TR Fast food müdavimlerine hitap etmek için büyüleyici bir logoyu birkaç basit adımda oluşturun. Fast food lezzeti kadar bağımlılık yaratan bir marka inşa edin.
Engels | Turks |
---|---|
simple | basit |
create | oluşturun |
brand | marka |
of | in |
a | birkaç |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engels | Turks |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN We started the humanitarian aid project, which aims to provide communities affected by disaster with e-cards with a certain amount of cash for them to provide for their food and non-food basic needs.
TR Afetten etkilenen toplulukların e- kartlara yüklenen nakit ile gıda ve gıda dışı temel ihtiyaçları kendi isteklerine göre tedarik etmelerini amaçlayan ve yerel ekonomiye katkı sunan insani yardım projemize başladık.
Engels | Turks |
---|---|
started | başladı |
aid | yardım |
provide | sunan |
communities | toplulukların |
affected | etkilenen |
cash | nakit |
we started | başladık |
food | gıda |
and | ve |
needs | ihtiyaçları |
to | e |
by | göre |
with | ile |
EN Control Union Certifications can assist your business in achieving and maintaining regulatory compliance with the US Food and Drug Administration?s (FDA) Food Safety Modernization Act (FSMA).
TR Control Union, ABD Gıda ve İlaç Kurumunun (FDA) Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanununa (FSMA) uyum sağlama ve bu uyumu devam ettirme konusunda işletmenize yardımcı olmaya hazırdır.
Engels | Turks |
---|---|
business | iş |
compliance | uyum |
us | abd |
food | gıda |
fda | fda |
control | control |
union | union |
in | da |
safety | güvenliği |
with | konusunda |
and | ve |
EN Cook yourself rather than order food: Ordering takeaway food produces large amounts of waste – pasta is delivered in polystyrene packaging along with disposable cutlery and napkins
TR Yemek sipariş etme, kendin pişir: Styropor paket içinde makarna, bunun yanında bir defa kullanılan çatal bıçak ve kağıt peçeteler; evlere servis edilen yemekler bol miktarda çöp üretiyor
Engels | Turks |
---|---|
food | yemek |
waste | çöp |
and | ve |
order | sipariş |
in | içinde |
EN Since 2002, the Federal Ministry of Food and Agriculture (BMEL) has supported a total of 118 projects of the UN Food and Agriculture Organization (FAO) with a total of around 142 million euros through a Bilateral Trust Fund.
TR 2002’den beri, Federal Gıda ve Tarım Bakanlığı (BMEL) iki uluslu bir yediemin fonu aracılığıyla BM Tarım ve Gıda Kuruluşu’nun (FAO) toplam 118 projesini toplamda yaklaşık 142 Millionen euro tutarında kaynakla destekledi.
Engels | Turks |
---|---|
federal | federal |
food | gıda |
agriculture | tarım |
organization | kuruluş |
euros | euro |
ministry | bakanlığı |
and | ve |
through | aracılığıyla |
EN How can natural resources be conserved in a competitive agricultural and food sector? The master's degree course in Agricultural and Food Economics (AFECO) at the University of Bonn deals with such future-oriented issues
TR Rekabetçi bir tarım ve gıda sektöründe doğal kaynaklar nasıl muhafaza edilebilir? Bonn Üniversitesi’ndeki Agricultural and Food Economics (AFECO) yüksek lisans programında buna benzer gelecek soruları işleniyor
Engels | Turks |
---|---|
natural | doğal |
resources | kaynaklar |
competitive | rekabetçi |
agricultural | tarım |
food | gıda |
course | programı |
bonn | bonn |
future | gelecek |
in | da |
at | nda |
and | ve |
sector | sektör |
how | nasıl |
a | bir |
Toont 50 van 50 vertalingen