EN I spent a tremendous amount of time creating and reorganizing watch lists and picturewalls online because I thought that “one day,” I would read/watch them all and be sure of my complete knowledge
अंग्रेजी मा "summery day spent" लाई निम्न टर्की शब्द/वाक्यांशहरूमा अनुवाद गर्न सकिन्छ:
EN I spent a tremendous amount of time creating and reorganizing watch lists and picturewalls online because I thought that “one day,” I would read/watch them all and be sure of my complete knowledge
TR İzleme listelerini ve resim duvarlarını çevrimiçi olarak oluşturmak ve yeniden düzenlemek için çok fazla zaman harcadım çünkü “bir gün” hepsini okuyacağımı/izleyeceğimi ve tam bilgimden emin olacağımı düşündüm
EN "We walked around the hotel and carefully planned what sort of experience guests who spent a day here would want to have and considered what needed to be done to bring this about,” Sakairi says
TR Sakairi, "Oteli gezdik ve bir gününü burada geçiren misafirlerin ne tür bir deneyim yaşamak isteyeceğini ve bunu ortaya çıkarmak için ne yapılması gerektiğini dikkatlice planladık" diyor
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
hotel | oteli |
experience | deneyim |
carefully | dikkatlice |
says | diyor |
and | ve |
what | ne |
be | tür |
a | bir |
to | için |
EN We spent the whole day walking around Berlin and it really amazed me how great I though the city was.
TR Bütün gün Berlin’de dolaştık ve bu kentin muhteşemliği beni çok şaşırttı.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
whole | bütün |
me | beni |
city | kentin |
and | ve |
EN more time is spent on the Internet by men: on average they are online 175 minutes per day, while women spend around 125 minutes online.
TR erkeklerin internette geçirdiği daha fazla süre: Erkekler günde ortalama 175 dakika online, kadınlar ise 125 dakikayla yetiniyor.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
men | erkekler |
average | ortalama |
women | kadınlar |
online | online |
minutes | dakika |
per day | günde |
the | ise |
on the internet | internette |
EN "We walked around the hotel and carefully planned what sort of experience guests who spent a day here would want to have and considered what needed to be done to bring this about,” Sakairi says
TR Sakairi, "Oteli gezdik ve bir gününü burada geçiren misafirlerin ne tür bir deneyim yaşamak isteyeceğini ve bunu ortaya çıkarmak için ne yapılması gerektiğini dikkatlice planladık" diyor
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
hotel | oteli |
experience | deneyim |
carefully | dikkatlice |
says | diyor |
and | ve |
what | ne |
be | tür |
a | bir |
to | için |
EN 4. Have you ever stayed up all night or spent all day streaming?
TR 4. Hiç bütün gece uyanık kaldınız mı ya da tüm gün yayın yaparak geçirdiniz mi?
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
night | gece |
day | gün |
all | tüm |
ever | hiç |
EN Ice Cream Day, World Puppy Day, Stars Wars Day and more
TR Dondurma Günü, Dünya Yavru Köpek Günü, Yıldız Savaşları Günü ve daha fazlası
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
world | dünya |
and | ve |
more | fazlası |
and more | daha |
day | gün |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN You can rent a small car such as a Kia Picanto starting at AED 70 / day and even the Lamborghini Urus for AED 3400 / day with Rolls Royce Cullinan for AED 4000 / day.
TR kiralayabilirsiniz gibi küçük araba Kia Picanto starting at AED 70 / gün ve hatta Lamborghini Urus için AED 3400 / gün ile Rolls Royce Cullinan için AED 4000 / gün.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
small | küçük |
kia | kia |
aed | aed |
rolls | rolls |
royce | royce |
car | araba |
and | ve |
for | için |
even | hatta |
EN Sarah, what was your first day in Germany like? My first day was my favourite day in Germany – so far! It was summer, pleasantly warm and the sun didn’t set until 10 p.m
TR Sarah, Almanya’daki ilk günün nasıldı? İlk günüm Almanya’daki en sevdiğim günüm; şimdiye kadar! Yaz aylarıydı, hava insanı ısıtıyordu ve güneş ancak saat 22’de battı
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
summer | yaz |
and | ve |
sun | güneş |
day | günün |
the | ancak |
first | ilk |
EN monday.com gives greater visibility into employees’ day-to-day performance to ensure their success from day one. Communicate confidentially inside the platform with managers and their direct reports.
TR Monday.com, çalışanların ilk günden itibaren başarılarını sağlamak için günlük performanslarına daha fazla görünürlük sağlar. Yöneticilerle ve doğrudan raporlarıyla platform içinde gizli iletişim kurun.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
visibility | görünürlük |
success | başarı |
communicate | iletişim |
direct | doğrudan |
greater | daha fazla |
platform | platform |
day | günlük |
and | ve |
to | sağlamak |
ensure | sağlamak için |
reports | raporlar |
with | ilk |
gives | sağlar |
the | fazla |
EN If you have not selected a conversion window in Ads Manager, we'll show data for 1-day view, 30-day engagement and 30-day click
TR Reklam Yöneticisi'nde bir dönüşüm aralığı seçmediyseniz 1 günlük görüntüleme, 30 günlük etkileşim ve 30 günlük tıklama verileri gösteririz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
conversion | dönüşüm |
ads | reklam |
data | verileri |
engagement | etkileşim |
day | günlük |
view | görüntüleme |
click | tıklama |
a | bir |
and | ve |
EN Every year, about a third of a trillion dollars (USD) is spent on biomedical research across the world
TR Her yıl tüm dünyada bir trilyon doların (ABD $) neredeyse üçte biri biyomedikal araştırmaya harcanmaktadır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
year | yıl |
dollars | dolar |
world | dünyada |
a | bir |
EN Save time spent tedious analyzing of your crawl budgets
TR Tarama bütçelerinizin sıkıcı olan analizini yaparken zamandan tasarruf edin
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
save | tasarruf |
time | zamandan |
tedious | sıkıcı |
EN data about how you interact with the Consumer Services, such as your search words, page views, date and time of interactions, time spent on each page, or posts you make;
TR arama kelimeleriniz, sayfa görüntülemeleriniz, etkileşimlerin tarihi ve saati, her sayfada geçirilen süre veya yaptığınız yayınlar gibi Tüketici Hizmetleri ile nasıl etkileşim kurduğunuzla ilgili veriler;
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
data | veriler |
interact | etkileşim |
consumer | tüketici |
services | hizmetleri |
search | arama |
date | tarihi |
page | sayfa |
how | nasıl |
or | veya |
and | ve |
of | her |
with | ile |
EN YouTrack 2021.3 comes with Timesheets, a major new time-tracking feature that makes it easier than ever to track, manage, and report time spent on tasks and projects
TR YouTrack 2021.2, yazılım geliştirme ekipleri için GitLab ile entegrasyonda iyileştirmeler sağlıyor
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
comes | ile |
to | için |
EN There you can view page visits per month, the average time your users spent on the site, and other useful metrics, like the percentage of visitors that leave a site without viewing a second page
TR Burada, aylık sayfa ziyaretlerini, kullanıcılarınızın sitede geçirdiği ortalama süreyi ve ikinci bir sayfayı görüntülemeden siteden ayrılan ziyaretçilerin yüzdesi gibi diğer yararlı ölçümleri görüntüleyebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
visits | ziyaret |
month | aylık |
average | ortalama |
other | diğer |
visitors | ziyaretçilerin |
useful | yararlı |
you can view | görüntüleyebilirsiniz |
page | sayfa |
site | sitede |
second | ikinci |
a | bir |
and | ve |
the | burada |
users | kullanıcılar |
EN Saime İrkören worked as a specialist in Denizli Servergazi State Hospital between 2007 and 2010, and spent his assistant and associate professorship in Adnan Menderes University Faculty of Medicine
TR 2007-2010 yıllarında Denizli Servergazi Devlet Hastanesi’nde Uzman Doktor olarak çalışan Saime İrkören, Yardımcı Doçent ve Doçentlik yıllarını ise Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde geçirmiştir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
state | devlet |
medicine | tıp |
a | yardımcı |
and | ve |
EN Not all parts or sellers are created equal. And sometimes it’s hard to tell apart the good, the bad, and the inconsistent. We’ve spent more than a decade vetting sources and suppliers.
TR Tüm parçalar ya da satıcılar eşit olarak yaratılmamıştır. Üstelik zaman zaman iyiyi, kötüyü ve güvenilmez olanı ayırmak da zordur. On yıldan uzun bir süredir kaynakları ve tedarikçileri değerlendirme olanağına sahip olduk.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
parts | parçalar |
bad | kötü |
sources | kaynakları |
and | ve |
its | olan |
all | tüm |
equal | eşit |
more | de |
a | bir |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN During the pandemic, when everyone spent most of their time at home, 'home' did not mean a safe space for some
TR Herkesin zamanını büyük oranda evlerinde geçirdiği salgın döneminde, ‘ev’ bazıları için güvenli alan demek değildi
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
pandemic | salgın |
time | zaman |
at | de |
home | ev |
some | bazı |
of | in |
EN The time I spent at Support to Life gets back to me as great value, makes me feel good and empowers me to do more for myself and for others
TR Hayata Destek Evi’nde geçirdiğim zamanlar bana büyük bir zenginlik olarak dönüyor, beni iyi hissettiriyor, hem kendim hem başkaları için daha fazlasını yapmak için beni güçlü kılıyor
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
support | destek |
more | fazlasını |
others | başkaları |
me | beni |
value | bir |
to life | hayata |
i | bana |
great | büyük |
EN We have spent many years building a deep liquidity network and investing in our pricing technology.
TR Kapsamlı likidite ağı oluşturmak ve fiyatlama teknolojisi gelişimi için birçok yıl çabaladık. Böylece sizlere en iyi fiyatları ve birçok piyasada kolay işlem olanağını sunabiliyoruz. FOREX likiditemiz sektörde rakipsizdir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
liquidity | likidite |
technology | teknolojisi |
network | ağı |
a | bir |
building | oluşturmak |
and | ve |
many | çok |
EN Reduce time spent on expenses with centralized billing. Each employee will have their own Sonix login and you pay for everything in one single bill.
TR Merkezi faturalandırma ile harcamalara harcanan zamanı azaltın. Her çalışanın kendi Sonix girişi olacak ve her şeyi tek bir fatura ile ödeyebilirsiniz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
centralized | merkezi |
sonix | sonix |
login | giriş |
will | olacak |
time | zaman |
pay | bir |
everything | şeyi |
and | ve |
with | ile |
billing | fatura |
EN As a radio show host, broadcaster, or podcaster, you have spent hours interviewing people and creating content. It's not an easy feat, but your audio content is better served if it is converted to text.
TR Bir radyo programı sunucusu, yayıncı veya podcaster olarak, insanlarla röportaj yapmak ve içerik oluşturmak için saatlerce harcadınız. Kolay bir başarı değil, ancak ses içeriğiniz metne dönüştürülürse daha iyi servis edilir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
radio | radyo |
content | içerik |
easy | kolay |
text | metne |
is | oluşturmak |
or | veya |
its | in |
better | daha iyi |
a | bir |
but | ancak |
to | için |
EN 17 years since my last close friendship I spent much time with in person.
TR Son yakın arkadaşlığımdan bu yana 17 yıl boyunca şahsen çok zaman geçirdim.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
years | yıl |
last | son |
close | yakın |
time | zaman |
in | boyunca |
EN 2 years living/traveling abroad with very little time spent sightseeing.
TR 2 yıl yurtdışında yaşamak/gezmek, gezmek için çok az zaman harcamak.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
little | az |
time | zaman |
abroad | için |
years | yıl |
with | çok |
EN Roughly a year’s total time of being underemployed at work that I could have spent learning new skills but didn’t.
TR Yeni beceriler öğrenmek için harcayabileceğim ama yapmadığım işte tam olarak bir yıllık eksik istihdam süresi.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
time | süresi |
new | yeni |
work | iş |
but | ama |
learning | için |
that | tam |
of | in |
EN Reduce the time and resources spent on video creation by using our enhanced outro maker․
TR Video hazırlamaya harcadığınız zaman ve kaynakları, geliştirilmiş outro aracımızla azaltın․
EN 5.4.1. Proportion of time spent on unpaid domestic and care work, by sex, age and location
TR 5.4.1. Cinsiyet, yaş ve yere göre ücretsiz ev işleri ve bakıcılık için harcanan zamanın oranı
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
time | zaman |
work | iş |
sex | cinsiyet |
age | yaş |
and | ve |
by | göre |
of | in |
on | için |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
EN They spent around four and a half hours in front of their TV screens on 23 March 2020
TR 23 Mart 2020 tarihinde Almanlar yaklaşık dört buçuk saat televizyon izlediler
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
tv | televizyon |
march | mart |
their | bu |
EN You can easily optimize depending on how many views the page gets, the average amount of time spent on the page, and more.
TR Ayrıca, geri-arama aracının verimliliğini artırmak için farklı koşullar ayarlayabilirsiniz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
you | farklı |
of | in |
more | ayrıca |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
EN As an Owner in this luxury private club, precious time can be spent in the company of friends and family, enjoying our wealth of unequalled amenities
TR Bu lüks özel kulüpte bir Mülk Sahibi olarak, benzersiz ve zengin ikramlarımızın keyfini çıkararak değerli zamanınızı arkadaşlarınız ve ailenizle geçirebilirsiniz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
precious | değerli |
time | zaman |
friends | arkadaşlar |
enjoying | keyfini |
luxury | lüks |
this | bu |
owner | sahibi |
and | ve |
the | özel |
EN The Riverside Suite elevates this exclusivity even further, with a secluded setting along an ambling river that inspires afternoons spent lingering on the terrace
TR Nehir kenarı Süiti, gözlerden uzak terasta geçirilen öğleden sonralarına ilham veren sessiz bir nehir, bu seçkinliği daha da ileri götürür
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
river | nehir |
this | bu |
even | bir |
further | da |
secluded | gözlerden uzak |
EN Palm trees sway, and the sand beckons for an afternoon spent building castles and body surfing
TR Palmiye ağaçları salınırken, kumlar kale ve vücut sörfü yaparak geçirilen bir öğleden sonra için ısınır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
castles | kale |
body | vücut |
and | ve |
the | sonra |
for | için |
an | bir |
{Totalresult} अनुवादहरु को 50 देखाउँदै