EN We have come a long way, but we are also aware that there are many women who cannot get in touch with us at a time when it is so difficult to identify cases and reach people.
EN We have come a long way, but we are also aware that there are many women who cannot get in touch with us at a time when it is so difficult to identify cases and reach people.
TR Oldukça önemli de bir yol kat etmeyi başardık, ancak vakaları tespit etmenin ve kişilere ulaşmanın böylesine güç olduğu bir dönemde bizimle iletişime geçemeyen çok sayıda kadın olduğunun da bilincindeyiz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
way | yol |
with us | bizimle |
women | kadın |
in | da |
is | olduğu |
and | ve |
a | sayıda |
identify | tespit |
but | ancak |
at | de |
touch | iletişime |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN identify insightful data trends (which never identify any individuals).
TR görüş sağlayan veri trendlerini belirlemek (bu veriler asla kişilerin kimliğini belirlemez).
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
identify | belirlemek |
never | asla |
data | veri |
which | bu |
EN However, in the past, buying fresh coffee (whether Turkish coffee, filter coffee or espresso) was a tradition, but today's changing consumption habits have made this arbitrary situation difficult to reach
TR Ancak eskiden taze kahve almak (ister türk kahvesi, ister filtre kahve yada espresso) bir gelenek iken günümüzde değişen tüketim alışkanlıkları bu keyfi ulaşılması zor bir duruma sokmuştur
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
fresh | taze |
coffee | kahve |
turkish | türk |
tradition | gelenek |
consumption | tüketim |
difficult | zor |
or | yada |
this | bu |
EN Cable placement makes battery removal more difficult than necessary.
TR Kablo yerleşimi, pilin çıkarılmasını gereğinden fazla zorlaştırır.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
cable | kablo |
more | fazla |
EN Governance in a decentralized project is difficult, because by definition there are no central authorities to make decisions for the project
TR Merkeziyetsiz bir projede yönetim zordur zira tanım itibariyle proje için karar alacak merkezi bir yapı bulunmamaktadır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
governance | yönetim |
decentralized | merkeziyetsiz |
central | merkezi |
decisions | karar |
project | proje |
a | bir |
EN What makes the necessary approvals so difficult to obtain is the fact that signals typically are installed years before train operators can test them
TR Gerekli onayların elde edilmesini bu kadar zor kılan şey, sinyallerin tipik olarak tren operatörleri tarafından test edilebilmeleri için yıllar önce kurulmasıdır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
necessary | gerekli |
difficult | zor |
train | tren |
test | test |
typically | tipik |
EN Because we thought that there is no such thing as difficult, it would take impossible time and we gave the necessary time and made all our investments for this purpose
TR Çünkü zor diye bir şey yoktur, imkânsız zaman alır diye düşündük ve hem gereken zamanı verdik hem de tüm yatırımımızı bu amaçla gerçekleştirdik
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
time | zaman |
purpose | amaç |
because | Çünkü |
this | bu |
all | tüm |
and | ve |
no | yoktur |
the | bir |
EN "Gigantic hotel of course ! Difficult to get around and to understand all the outlets. Conference hall is huge. The only human touch is the nice pool with its lovely atmosphere."
TR "Las vegas'taki otellerin hepsi çok gösterişli ve konforlu görünüyor. Fakat bu otel hemen önündeki havuz şovu ve göl manzarasıyla bir adım öne geçiyor.Dekorasyon çok iyi,manzara mükemmel."
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
hotel | otel |
pool | havuz |
and | ve |
its | bu |
the | fakat |
EN A relative measure of how difficult it is to mine a new block for the blockchain.
TR Blockchain için yeni bir blok kazımanın zorluk derecesinin göreceli ölçümü.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
block | blok |
blockchain | blockchain |
of | in |
a | bir |
new | yeni bir |
EN The difficulty is a measure of how difficult it is to mine a Bitcoin block, or in more technical terms, to find a hash below a given target
TR Zorluk, bir Bitcoin bloğunu kazıma zorluğu ya da daha teknik olarak belirtmek gerekirse, belli bir hedefin altında bir hash bulma zorluğudur
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficulty | zorluk |
bitcoin | bitcoin |
technical | teknik |
find | bulma |
in | da |
a | bir |
EN After a Difficult Year - Support to Life
TR Zor Bir Senenin Ardından - Hayata Destek
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
support | destek |
to life | hayata |
a | bir |
to | ardından |
EN After a Difficult Year - Support to Life
TR Zor Bir Senenin Ardından - Hayata Destek
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
support | destek |
to life | hayata |
a | bir |
to | ardından |
EN Accepting cryptocurrencies is not as difficult as you might think. Read more about the increase in cryptocurrencies as a payment method today and how easy it is to incorporate it into your business.
TR Kripto para birimlerini kabul etmek sandığınız kadar zor değildir. Kripto paraların giderek artan şekilde ödeme yöntemi olarak kullandığını ve işletmenizde kullanmanın ne kadar kolay olduğunu öğrenin.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
cryptocurrencies | kripto para |
difficult | zor |
method | yöntemi |
easy | kolay |
business | iş |
is | olduğunu |
more | de |
read | ve |
the | kabul |
payment | ödeme |
not | değildir |
EN This was June 2017, and so I?ve now been in ITAA for two and a half years.ITAA was a lot more difficult for me than CGAA, because it?s not as black and white
TR Bu Haziran 2017'ydi ve şimdi iki buçuk yıldır ITAA'dayım.ITAA benim için CGAA'dan çok daha zordu çünkü o kadar siyah beyaz değil
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
june | haziran |
itaa | itaa |
and | ve |
white | beyaz |
black | siyah |
this | bu |
now | şimdi |
years | kadar |
more | daha |
two | iki |
EN The multi-functional laboratory mill LabStar enables scientific academic work even at difficult research and development tasks and convinces by easy handling
TR Çok işlevli laboratuvar değirmeni LabStar ile özellikle zorlu araştırma ve geliştirme görevlerinde bilimsel akademik çalışma mümkün olmaktadır ve kullanımı kolaydır
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
laboratory | laboratuvar |
academic | akademik |
development | geliştirme |
easy | kolaydır |
at | de |
and | ve |
research | araştırma |
scientific | bilimsel |
the | ile |
work | iş |
EN We know very well how crucial the incoming social media messages and how difficult it is to manage them
TR Gelen sosyal medya mesajlarının ne kadar önemli olduğunu ve bunları yönetmenin ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyoruz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
messages | mesajlar |
difficult | zor |
manage | yönetmenin |
crucial | önemli |
and | ve |
we know | biliyoruz |
is | olduğunu |
social | sosyal |
media | medya |
to | kadar |
the | bunları |
know | ne |
EN It is a very difficult to create a content calendar, even for a month, and make it ready for publish. With the social media scheduler feature we developed in RADAAR, you can now manage this whole workflow very easily.
TR Bir aylık bile olsa bir içerik takvimi oluşturmak ve yayına hazır hale getirmek çok zorlu bir süreç. RADAAR?da geliştirdiğimiz Yayınlama bölümü ile artık tüm bu süreci çok kolayca yönetebilirsiniz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
content | içerik |
calendar | takvimi |
month | aylık |
ready | hazır |
publish | yayınlama |
easily | kolayca |
in | da |
this | bu |
and | ve |
even | bir |
with | ile |
to | bile |
EN After three difficult days at the border, we could cross into Turkey
TR Sınırda üç zorlu gün geçirdikten sonra Türkiye'ye giriş yapabildik
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
the | gün |
EN We had a difficult start in Turkey
TR Türkiye’deki hayatımıza zorlu bir başlangıç yaptık
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
start | başlangıç |
a | bir |
EN After three difficult days at the border, we could cross into Turkey
TR Sınırda üç zorlu gün geçirdikten sonra Türkiye'ye giriş yapabildik
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
the | gün |
EN We had a difficult start in Turkey
TR Türkiye’deki hayatımıza zorlu bir başlangıç yaptık
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
start | başlangıç |
a | bir |
EN Battery is glued and difficult to remove.
TR Pil yapıştırılmış ve çıkarılması zor.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
battery | pil |
and | ve |
difficult | zor |
EN The opening procedure is a very difficult process.
TR Açma prosedürü çok zor bir işlemdir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
process | iş |
a | bir |
EN Is the transfer process difficult for you? No problem, please write the domain name you want to transfer, we will transfer it for you.
TR Transfer işlemi size zor mu geliyor? Sorun değil, transfer etmek istediğiniz alan adını yazın, biz transfer edelim.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
problem | sorun |
you want | istediğiniz |
transfer | transfer |
we | biz |
domain | alan adı |
name | adını |
to | etmek |
the | size |
EN In such cases, to reach the domain owner and bargaining to restore it, is a difficult and troublesome process
TR Bu gibi durumlarda alan adı sahibine ulaşmak ve alan adını geri almak için pazarlık yapmak zor ve zahmetli bir süreçtir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
cases | durumlarda |
difficult | zor |
process | süreç |
and | ve |
to | geri |
domain | alan adı |
a | bir |
in | için |
such | bu |
the | gibi |
EN We know it is difficult to write content. But don’t worry, you can prepare your website content quickly with ready-made Turkish content.
TR İçerik yazmak zor iş biliyoruz. Ama üzülmeyin, sizin için oluşturulmuş hazır Türkçe içerikler ile , hızlıca web sitesi içeriklerinizi hazırlayın.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
quickly | hızlı |
we know | biliyoruz |
ready | hazır |
but | ama |
turkish | türk |
your | sizin |
with | ile |
EN Do you find it too difficult and troublesome to create a website? You don't need coding knowledge. Manage your website easily without needing any technical knowledge.
TR Site kurmak zor ve zahmetli bir iş gibi mi geliyor ? Kod bilgisine ihtiyacınız yok. Hiçbir teknik bilgiye ihtiyacınız olmadan , kolayca web sitenizi yönetin.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
manage | yönetin |
technical | teknik |
easily | kolayca |
without | olmadan |
website | web |
need | ihtiyacınız |
and | ve |
a | bir |
EN For many organizations with multiple servers and domains, managing the certificate lifecycle can be difficult
TR Birden çok sunucuya ve etki alanına sahip birçok kuruluş için sertifika yaşam döngüsünü yönetmek zor olabilir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
servers | sunucuya |
domains | alan |
managing | yönetmek |
certificate | sertifika |
lifecycle | yaşam döngüsü |
difficult | zor |
organizations | kuruluş |
and | ve |
for | için |
be | olabilir |
the | birden |
EN Purchasing multiple SSL Certificates for each subdomain offers you a costly and difficult to manage functionality
TR Her bir alt alan için birden çok ayrı ayrı SSL Sertifikası satın almak size maliyetli ve yönetimi zor bir işlev sunar
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
purchasing | satın |
ssl | ssl |
subdomain | alt alan |
offers | sunar |
costly | maliyetli |
difficult | zor |
certificates | sertifikası |
manage | yönetimi |
and | ve |
multiple | bir |
EN With more than 350 computational functions at your disposal, you can quickly solve even the most difficult calculations and make sound decisions based on solid results.
TR Size yardımcı olmaya hazır 350’den fazla fonksiyonla, en zor ve karmaşık hesaplamaları bile hızlıca çözebilir ve kesin sonuçlara dayalı güvenilir kararlar verebilirsiniz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
difficult | zor |
decisions | kararlar |
quickly | hızlı |
most | en |
even | bile |
results | sonuç |
on | güvenilir |
more | fazla |
and | ve |
the | size |
based | dayalı |
EN Buddy offers unlimited spoken practice, which is normally so difficult to find
TR Buddy çocuklara sınırsız konuşma pratiği sağlıyor ve aslında bu zor bulunan bir imkan
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
unlimited | sınırsız |
difficult | zor |
is | bulunan |
to | bir |
which | ve |
EN The Grip Control system can be combined with the Worksite Pack (heavier payload, 20-mm-higher suspension, protective plate under the engine) to give New CITROËN Jumpy better traction on difficult surfaces like worksites, dirt roads and trails.
TR Kavrama Kontrol sistemi, şantiyelerde, toprak yollarda ve yollarda olduğu gibi zor yüzeylerde daha iyi çekiş sağlamak için Şantiye Paketi (daha ağır yük, 20 mm yüksek süspansiyon, motorun altındaki koruyucu plaka) ile birleştirilebilir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
control | kontrol |
system | sistemi |
pack | paketi |
protective | koruyucu |
difficult | zor |
mm | mm |
better | daha iyi |
combined | ile |
to | sağlamak |
give | için |
and | ve |
the | gibi |
on | yüksek |
EN Growing ecommerce revenues in a difficult or declining economy isn’t easy
TR Düşüş yaşayan bir ekonomide e-ticaret gelirlerini artırmak kolay değildir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
ecommerce | e-ticaret |
easy | kolay |
or | değildir |
a | bir |
EN Analysing microscopic images of tissue – be it from ill or healthy individuals – can be difficult and time-consuming
TR Hasta veya sağlıklı dokuların mikroskobik görüntülerini analiz etmek zor ve zaman alıcı olabilir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
healthy | sağlıklı |
difficult | zor |
and | ve |
time | zaman |
or | veya |
can | olabilir |
EN Why are Office documents difficult to export? Why are the formats continually changing? Why can you not even uninstall some programs? It might be that if you look for choice, Microsoft products aren't for you.
TR Ofis belgelerinin dışa aktarılması neden zor? Biçimler neden sürekli değişiyor? Niçin bazı programları kaldıramıyorsunuz? Seçenek arıyorsanız, Microsoft ürünleri sizin için olmayabilir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
office | ofis |
difficult | zor |
export | dışa |
continually | sürekli |
microsoft | microsoft |
programs | programları |
the | sizin |
products | ürünleri |
why | neden |
some | bazı |
EN Women who do not have access to other sources of funding or whose projects find it difficult to attract funding from elsewhere;
TR Diğer finansman kaynaklarına erişimi olmayan veya projelerinin başka yerlerden finansman sağlamayı zor olan kadınlara,
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
access | erişimi |
sources | kaynakları |
funding | finansman |
difficult | zor |
or | veya |
other | diğer |
EN Since we followed our principles of reliability, honesty, diligence, and innovativeness, we did not have any difficulty in finding our way during these difficult times for the whole world
TR Güvenilirlik, doğruluk, çalışkanlık ve yenilikçilik ilkelerimiz doğrultusunda tüm dünyanın içinden geçtiği bu güç dönemde de yönümüzü bulmakta zorlanmadık
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
of | ın |
reliability | güvenilirlik |
world | dünyanın |
and | ve |
for | tüm |
these | bu |
EN However, 2020 has been a difficult year for the whole world
TR Ancak 2020, küresel ölçekte zorlu bir yıl oldu
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
year | yıl |
world | küresel |
the | ancak |
{Totalresult} अनुवादहरु को 50 देखाउँदै