EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
अंग्रेजी मा "bring it together" लाई निम्न टर्की शब्द/वाक्यांशहरूमा अनुवाद गर्न सकिन्छ:
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN "Rent some bikes go there and peddle away. Loads of fun, good training. Bring snacks or why not bring a basket of them. You can turn it to a full day thing without being bored."
TR "Piknik ve ucurtma ucurmak icin harika bir yer! Ucak pistinde bisiklet scooter surebilir paten kaykay vs kayabilirsiniz. Cevresinde dolasabileceginiz bir parkida var!"
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
good | harika |
bikes | bisiklet |
and | ve |
a | bir |
of | yer |
EN Our publishing and support teams bring the same expertise to you that we share with Cell and Lancet, and together we are fully committed to your publishing and financial success.
TR Yayıncılık ve destek ekiplerimiz size Cell ve Lancet ile paylaştığımız aynı uzmanlığı sunuyor ve kendimizi sizinle birlikte yayıncılık ve finansal başarılarınıza adamış durumdayız.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
publishing | yayıncılık |
support | destek |
financial | finansal |
success | başarı |
are | sunuyor |
with | sizinle |
and | ve |
the | aynı |
to | birlikte |
EN Science & People: This is a series of events organized by Elsevier which bring together researchers and the interested public to discuss the latest science, technology and medical research
TR Science & People: En son bilim, teknoloji ve tıp araştırmalarını tartışmaları için araştırmacılar ve halktan konuya ilgi duyan kişileri bir araya getiren ve Elsevier tarafından düzenlenen bir dizi etkinliktir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
series | dizi |
researchers | araştırmacılar |
interested | ilgi |
medical | tıp |
elsevier | elsevier |
technology | teknoloji |
science | bilim |
and | ve |
by | tarafından |
latest | en |
the latest | son |
of | in |
a | bir |
bring | için |
to | araya |
EN We organize round table meetings that bring together all stakeholders such as public authorities, civil society actors, academics and syndicate representatives.
TR Çocuk işçiliği ile ilgili kamu, sivil toplum, akademi ve sendika temsilcileri gibi konuyla ilgili çalışma yürüten tüm paydaşları yan yana getirdiğimiz yuvarlak masa toplantıları organize ediyoruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
round | yuvarlak |
civil | sivil |
representatives | temsilcileri |
organize | organize |
society | toplum |
and | ve |
all | tüm |
public | kamu |
meetings | toplantıları |
bring | ile |
as | gibi |
EN Our Meetups bring dads together for playdates, Dads' Nights Out, educational workshops, and special events."
TR Meetup etkinliklerimiz sayesinde babalar oyun buluşmaları, Babalar Gecesi, eğitim amaçlı atölyeler ve özel etkinliklerle bir araya geliyor."
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
educational | eğitim |
workshops | atölyeler |
events | etkinliklerle |
out | e |
and | ve |
together | araya |
EN CU Fair Choice has developed its criteria to bring together CU's experience of auditing different organisations around the world, based on the following principles:
TR CU Fair Choice, aşağıdaki prensiplere dayanarak CU'nun dünya genelinde farklı kuruluşlardaki denetim tecrübesini sunmak için kendi kriterlerini geliştirmiştir:
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
developed | geliştirmiştir |
criteria | kriterlerini |
auditing | denetim |
world | dünya |
based on | dayanarak |
different | farklı |
of | in |
the | aşağıdaki |
bring | için |
EN As Anneysen.com, we bring together mothers and mothers and brands and companies that want to reach them on a single platform
TR Anneysen.com olarak, anne adayları ve anneler ile onlara ulaşmak isteyen marka ve firmaları tek bir platformda buluşturuyoruz
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
want | isteyen |
platform | platformda |
and | ve |
companies | firmaları |
to | marka |
reach | ile |
a | bir |
to reach | ulaşmak |
EN We bring together your favourite music services and join up listening, watching and sharing to connect your musical world.
TR En sevdiğin müzik hizmetlerini bir araya getiriyoruz. Dinlemek, seyretmek ve müzik dünyanı paylaşmak için katılman yeterli.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
services | hizmetlerini |
sharing | paylaşmak |
music | müzik |
and | ve |
bring | için |
to | araya |
EN Our universal inbox offers the ability to bring your team around one tool to work together and answer customers effortlessly
TR Evrensel gelen kutumuz, ekibinizi birlikte çalışmak ve müşterilere zahmetsizce yanıt vermek için tek bir araç etrafında toplama olanağı sunar
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
universal | evrensel |
offers | sunar |
answer | yanıt |
customers | müşterilere |
effortlessly | zahmetsizce |
your team | ekibinizi |
the | araç |
and | ve |
bring | için |
work | çalışmak |
EN Covering the IT and Technology Sectors, which are the most important issues of today, IMEX Istanbul is getting ready to bring together the sector at the Istanbul Expo Center on October 14th-17th, 2021.
TR Günümüzün en önemli konuları olan Bilişim ve Teknoloji Sektörleri’ni kapsayan IMEX İstanbul, 14-17 Ekim 2021 tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde sektörü buluşturmaya hazırlanıyor.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
covering | kapsayan |
technology | teknoloji |
issues | konular |
center | merkezinde |
october | ekim |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
is | olan |
sector | sektör |
EN It will bring together the start-ups with big investors
TR Büyük yatırımcılar ile start-up’ları biraraya getirecektir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
big | büyük |
investors | yatırımcılar |
with | ile |
EN We organize round table meetings that bring together all stakeholders such as public authorities, civil society actors, academics and syndicate representatives.
TR Çocuk işçiliği ile ilgili kamu, sivil toplum, akademi ve sendika temsilcileri gibi konuyla ilgili çalışma yürüten tüm paydaşları yan yana getirdiğimiz yuvarlak masa toplantıları organize ediyoruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
round | yuvarlak |
civil | sivil |
representatives | temsilcileri |
organize | organize |
society | toplum |
and | ve |
all | tüm |
public | kamu |
meetings | toplantıları |
bring | ile |
as | gibi |
EN Two alliances bring global health actors together in Germany: the Global Health Hub Germany (GHHG) is a network for all researchers interested in the subject
TR Almanya’daki küresel sağlık aktörlerini iki ağ bir araya getiriyor: Global Health Hub Germany (GHHG) (GHHG), konuyla ilgilenen tüm araştırmacılara yönelik bir ağ
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
interested | ilgilenen |
hub | hub |
all | tüm |
health | sağlık |
together | araya |
a | bir |
for | yönelik |
global | küresel |
EN Digitalization can bring together all the data, people, and processes involved—without putting intellectual property or time to market at risk.
TR Dijitalleşme, fikri mülkiyeti veya ürünü piyasaya sürme süresini riske atmadan tüm verileri, kişileri ve süreçleri bir araya getirebilir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
risk | riske |
data | verileri |
processes | süreçleri |
and | ve |
or | veya |
all | tüm |
EN As Kibar Group, we see all employees as part of our family and enjoy witnessing the important moments that enrich their lives. We are a large family with all that we bring to each other’s lives because WE are Stronger Together.
TR Kibar Grubu’nda tüm çalışanlarımızı ailemizin bir parçası olarak görür, hayatlarına değer katan anlara keyifle tanıklık ederiz. Hayata kattıklarımızla bir aileyiz, çünkü BİZ Birlikte Güçlüyüz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
kibar | kibar |
moments | anları |
that | hayata |
all | tüm |
a | bir |
because | çünkü |
the | ederiz |
EN A mobile app can bring up to 10x ad revenue compared to desktop ads. So we often build an app for content creators and start making money together.
TR Bir mobil uygulama, masaüstü reklamlara kıyasla 10 kata kadar reklam geliri sağlayabilir. Bu nedenle, genellikle içerik oluşturucular için bir uygulama geliştiriyor ve birlikte para kazanmaya başlıyoruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
mobile | mobil |
compared | kıyasla |
often | genellikle |
content | içerik |
desktop | masaüstü |
and | ve |
app | uygulama |
ad | reklam |
a | bir |
bring | için |
EN Our publishing and support teams bring the same expertise to you that we share with Cell and Lancet, and together we are fully committed to your publishing and financial success.
TR Yayıncılık ve destek ekiplerimiz size Cell ve Lancet ile paylaştığımız aynı uzmanlığı sunuyor ve kendimizi sizinle birlikte yayıncılık ve finansal başarılarınıza adamış durumdayız.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
publishing | yayıncılık |
support | destek |
financial | finansal |
success | başarı |
are | sunuyor |
with | sizinle |
and | ve |
the | aynı |
to | birlikte |
EN Science & People: This is a series of events organized by Elsevier which bring together researchers and the interested public to discuss the latest science, technology and medical research
TR Science & People: En son bilim, teknoloji ve tıp araştırmalarını tartışmaları için araştırmacılar ve halktan konuya ilgi duyan kişileri bir araya getiren ve Elsevier tarafından düzenlenen bir dizi etkinliktir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
series | dizi |
researchers | araştırmacılar |
interested | ilgi |
medical | tıp |
elsevier | elsevier |
technology | teknoloji |
science | bilim |
and | ve |
by | tarafından |
latest | en |
the latest | son |
of | in |
a | bir |
bring | için |
to | araya |
EN We organize round table meetings that bring together all stakeholders such as public authorities, civil society actors, academics and syndicate representatives.
TR Çocuk işçiliği ile ilgili kamu, sivil toplum, akademi ve sendika temsilcileri gibi konuyla ilgili çalışma yürüten tüm paydaşları yan yana getirdiğimiz yuvarlak masa toplantıları organize ediyoruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
round | yuvarlak |
civil | sivil |
representatives | temsilcileri |
organize | organize |
society | toplum |
and | ve |
all | tüm |
public | kamu |
meetings | toplantıları |
bring | ile |
as | gibi |
EN We organize round table meetings that bring together all stakeholders such as public authorities, civil society actors, academics and syndicate representatives.
TR Çocuk işçiliği ile ilgili kamu, sivil toplum, akademi ve sendika temsilcileri gibi konuyla ilgili çalışma yürüten tüm paydaşları yan yana getirdiğimiz yuvarlak masa toplantıları organize ediyoruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
round | yuvarlak |
civil | sivil |
representatives | temsilcileri |
organize | organize |
society | toplum |
and | ve |
all | tüm |
public | kamu |
meetings | toplantıları |
bring | ile |
as | gibi |
EN Covering the IT and Technology Sectors, which are the most important issues of today, IMEX Istanbul is getting ready to bring together the sector at the Istanbul Expo Center on October 14th-17th, 2021.
TR Günümüzün en önemli konuları olan Bilişim ve Teknoloji Sektörleri’ni kapsayan IMEX İstanbul, 14-17 Ekim 2021 tarihlerinde, İstanbul Fuar Merkezi’nde sektörü buluşturmaya hazırlanıyor.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
covering | kapsayan |
technology | teknoloji |
issues | konular |
center | merkezinde |
october | ekim |
and | ve |
most | en |
important | önemli |
is | olan |
sector | sektör |
EN It will bring together the start-ups with big investors
TR Büyük yatırımcılar ile start-up’ları biraraya getirecektir
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
big | büyük |
investors | yatırımcılar |
with | ile |
EN Informative panels on local and national battery cells, which will lessen our reliance on foreign sources, will bring together key representatives from prominent institutions in the field, as well as researchers from top universities
TR Etkinliğimizde dışa bağımlılığımızı azaltacak yerli ve milli pil hücresi üzerine bilgilendirici paneller sektörde söz sahibi kurumların önemli temsilcilerini ve önde gelen üniversitelerden akademisyenleri bir araya getirecek
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
informative | bilgilendirici |
local | yerli |
national | milli |
battery | pil |
foreign | dış |
together | araya |
key | önemli |
and | ve |
institutions | kurumlar |
top | bir |
on | üzerine |
the | gelen |
EN Two alliances bring global health actors together in Germany: the Global Health Hub Germany (GHHG) is a network for all researchers interested in the subject
TR Almanya’daki küresel sağlık aktörlerini iki ağ bir araya getiriyor: Global Health Hub Germany (GHHG) (GHHG), konuyla ilgilenen tüm araştırmacılara yönelik bir ağ
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
interested | ilgilenen |
hub | hub |
all | tüm |
health | sağlık |
together | araya |
a | bir |
for | yönelik |
global | küresel |
EN Initiatives in Germany bring locals and refugees together, to the benefit of all. Portraits of three projects.
TR Almanya’da inisiyatifler yerel halkla mültecileri bir araya getiriyor; iki tarafın da yararına. Üç projenin portresi.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
in | da |
to | araya |
EN They want to change something in their city district: bring people together, promote cultural exchange or protect the environment
TR Onlar yaşadıkları çevrede bir şeyler değiştirmek istiyorlar: İnsanları bir araya getirmek, kültürler arasındaki değişimi desteklemek, ve çevreyi korumak
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
protect | korumak |
bring | getirmek |
to change | değiştirmek |
their | ve |
to | araya |
the | bir |
EN Our Meetups bring dads together for playdates, Dads' Nights Out, educational workshops, and special events."
TR Meetup etkinliklerimiz sayesinde babalar oyun buluşmaları, Babalar Gecesi, eğitim amaçlı atölyeler ve özel etkinliklerle bir araya geliyor."
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
educational | eğitim |
workshops | atölyeler |
events | etkinliklerle |
out | e |
and | ve |
together | araya |
EN Bring your team together, no matter where they are in the world. Discuss ideas, give feedback and collaborate in real-time.
TR Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ekibinizi bir araya getirin. Fikirleri tartışın, geri bildirim verin ve gerçek zamanlı olarak işbirliği yapın.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
bring | getirin |
together | araya |
ideas | fikirleri |
give | verin |
collaborate | işbirliği |
your team | ekibinizi |
real | gerçek |
time | zamanlı |
feedback | geri bildirim |
world | dünyanın |
and | ve |
EN We bring together your favourite music services and join up listening, watching and sharing to connect your musical world.
TR En sevdiğin müzik hizmetlerini bir araya getiriyoruz. Dinlemek, seyretmek ve müzik dünyanı paylaşmak için katılman yeterli.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
services | hizmetlerini |
sharing | paylaşmak |
music | müzik |
and | ve |
bring | için |
to | araya |
EN Our universal inbox offers the ability to bring your team around one tool to work together and answer customers effortlessly
TR Evrensel gelen kutumuz, ekibinizi birlikte çalışmak ve müşterilere zahmetsizce yanıt vermek için tek bir araç etrafında toplama olanağı sunar
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
universal | evrensel |
offers | sunar |
answer | yanıt |
customers | müşterilere |
effortlessly | zahmetsizce |
your team | ekibinizi |
the | araç |
and | ve |
bring | için |
work | çalışmak |
EN Zoom and Poly simplify how organizations can bring video and phone together to enable a modern UCaaS experience that supports a hybrid workforce.
TR Zoom ve Poly, hibrit bir işgücünü destekleyen modern bir UCaaS deneyimi etkinleştirmek için kuruluşların video ve telefonu bir araya getirmesini basitleştirir.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
zoom | zoom |
video | video |
phone | telefonu |
enable | etkinleştirmek |
modern | modern |
experience | deneyimi |
supports | destekleyen |
hybrid | hibrit |
and | ve |
organizations | kuruluşlar |
a | bir |
bring | için |
to | araya |
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
networks | ağlar |
platforms | platformlar |
other | diğer |
topics | konularda |
for | amaçlar |
and | ve |
in | içerisinde |
to | belirli |
EN We will go into the matter together and go out together.
TR Meselenin içine birlikte girip, birlikte çıkacağız.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
together | birlikte |
into | içine |
EN The cooperative is an enterprise where volunteers come together and work together in line with economic, social, and cultural needs, and there are 7 universal principles of cooperatives.
TR Kooperatifler temel olarak, gönüllü kişilerin bir araya gelerek, ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar doğrultusunda birlikte çalıştıkları işletmelerdir ve kooperatifçiliğin 7 evrensel ilkesi bulunmaktadır.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
economic | ekonomik |
social | sosyal |
cultural | kültürel |
needs | ihtiyaç |
universal | evrensel |
and | ve |
work | iş |
of | in |
EN We draw our strength from being together and elevating each other because WE are Stronger Together.
TR Biz gücümüzü beraber olmaktan, birbirimizi yüceltmekten alıyoruz çünkü BİZ Birlikte Güçlüyüz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
strength | güç |
because | çünkü |
we | biz |
together | birlikte |
EN CSOs can come together by getting associated in networks/platforms, and build up partnerships with other organizations for acting together with regard to some specific topics in accordance with their fields of activity
TR STÖ’ler ağlar/platformlar içerisinde örgütlenerek ortak amaçlar etrafında birleşebilir, çalışma alanlarıyla ilgili belirli konularda diğer örgütlerle ortaklık kurabilir ve ortak çalışma yürütebilirler
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
networks | ağlar |
platforms | platformlar |
other | diğer |
topics | konularda |
for | amaçlar |
and | ve |
in | içerisinde |
to | belirli |
EN Dear Phemexers, The friends who trade crypto together, stay together! Here at Phemex we are all about the good times, so here’s extra rewards on us. Invite your friends and earn up to $100 just b……
TR Değerli kullanıcılarımız, Phemex TR mobil uygulamamızı hayata geçirdiğimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Hiç olmadığı kadar düşük ücretlerle kripto satın alımı……
EN The Play Together feature will no longer be available. You will not be able to start a Play Together session from Party screen. You can continue creating parties, and talking to your friends through the Party.
TR Birlikte Oynama özelliği artık kullanılamayacak. Grup ekranından bir Birlikte Oynama oturumunu başlatamayacaksınız. Grup oluşturmaya ve Grup üzerinden arkadaşlarınızla konuşmaya devam edebilirsiniz.
EN The output may be customized by passing one or more of the following constants bitwise values summed together in the optional flags parameter. One can also combine the respective constants or bitwise values together with the bitwise or operator.
TR İsteğe bağlı bu bağımsız değişkende aşağıdaki sabitlerin bitsel değerlerinin toplamı belirtilerek işlevin çıktısı özelleştirilebilir. Bu sabitleri veya bitsel değerlerini bitsel VEYA işleci ile birleştirerek belirtebilirsiniz.
EN We provide platforms and partner in programs that facilitate collaboration. We help bring other stakeholders, including the public, into the world of research.
TR Ortak çalışmayı kolaylaştıran platformlar ve ortaklık programları sağlarız. Kamu da dahil olmak üzere diğer paydaşların araştırma dünyasına çekilmesine yardımcı oluruz.
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
platforms | platformlar |
other | diğer |
of | ın |
research | araştırma |
we provide | sağlarız |
in | da |
help | yardımcı |
provide | sağlar |
partner | ortak |
world | dünyasına |
and | ve |
programs | programları |
public | kamu |
the | olmak |
including | dahil |
EN "We launched quickly in April 2020 to bring remote learning to children throughout the UK during the coronavirus pandemic
TR "Koronavirüs pandemisi sırasında Birleşik Krallık'taki çocuklara uzaktan öğrenme imkanı sunmak için Nisan 2020'de hızlı bir başlangıç yaptık
अंग्रेजी | टर्की |
---|---|
april | nisan |
remote | uzaktan |
coronavirus | koronavirüs |
pandemic | pandemisi |
children | çocuklara |
quickly | hızlı |
during | sırasında |
learning | öğrenme |
bring | için |
{Totalresult} अनुवादहरु को 50 देखाउँदै