TR Bir partinin, ikinci oylarda elde ettiği yüzdeden daha fazla doğrudan vekillik kazanması durumunda, milletvekili oranının ikinci oylarla elde edilen oranla orantılı olması için Federal Meclis’teki sandalye sayısı yükseliyor
TR Bir partinin, ikinci oylarda elde ettiği yüzdeden daha fazla doğrudan vekillik kazanması durumunda, milletvekili oranının ikinci oylarla elde edilen oranla orantılı olması için Federal Meclis’teki sandalye sayısı yükseliyor
EN If a party gains more directly elected seats than its proportion of second votes, the Bundestag is expanded to ensure that the proportion of the members of parliament corresponds with that of the second votes
Turkų | Anglų |
---|---|
ikinci | second |
doğrudan | directly |
TR 2017–2021 dönemi Federal Meclis’teki milletvekili sayısı: Toplam 709 milletvekili arasında 152 milletvekili
EN MPs in the Bundestag in the period 2017-2021: 152 of 709 MPs in total
TR 2017–2021 dönemi Federal Meclis’teki milletvekili sayısı: Toplam 709 milletvekili arasında 67 milletvekili
EN MPs in the Bundestag in the period 2017-2021: 67 of 709 MPs in total
TR 2017–2021 dönemi Federal Meclis’teki milletvekili sayısı: Toplam 709 milletvekili arasında 80 milletvekili
EN MPs in the Bundestag in the period: 80 of 709 MPs in total
TR 2017–2021 dönemi Federal Meclis’teki milletvekili sayısı: Toplam 709 milletvekili arasında 245 milletvekili
EN MPs in the Bundestag in the period 2017–2021: 245 of 709 MPs in total
TR Seçmen, ikinci oyunu bir partiye verir. İkinci oylar daha büyük bir ağırlığa sahiptir, çünkü bu oylar parlamentodaki güçler ilişkisini; yani tek tek partilerin alacağı sandalye sayısını belirlerler.
EN The voter gives his or her second vote to a party. The second vote has a greater weight because it defines the power relations in parliament: the number of seats for the individual parties.
Turkų | Anglų |
---|---|
ikinci | second |
verir | gives |
sahiptir | has |
TR Kalem aracını ikinci eğrinin bitmesini istediğiniz yere yeniden getirin ve ikinci eğri parçayı tamamlamak için yeni yumuşak noktayı sürükleyin.
EN Reposition the Pen tool where you want the second curved segment to end, and drag a new smooth point to complete the second curved segment.
TR 2017 yılında 1.611 uluslararası sağlık uzmanıyla yapılan Elsevier araştırmasında*, tekrar baskıları okuyan sağlık uzmanlarının oranının 2015'ten bu yana %79'dan %88'e yükseldiği ortaya çıkmıştır
EN 2017 Elsevier survey* of 1,611 international healthcare professionals revealed that 88% of healthcare professionals read reprints, up from 79% in 2015
Turkų | Anglų |
---|---|
uluslararası | international |
sağlık | healthcare |
elsevier | elsevier |
TR Ağ Değeri/İşlem Sinyali Oranı (NVTS), Ağ Değeri/İşlem Oranının (NVT) daha stabil bir ölçümüdür. NTVS'nin paydası, NVT'nin paydasının son 90 gündeki hareketli ortalamasıdır.
EN NVTS is a more stable measure of NVT, with the denominator being the moving average over the last 90 days of NVT's denominator
TR Web sitenizin sıralamasının, görünürlük oranının ve dizin oluşturma ilerleme sürecinin zaman içinde nasıl değiştiğini izleyin ve bunları nasıl iyileştirebileceğiniz konusunda öneriler alın.
EN Monitor how your website rankings, visibility rate, and indexation progress change over time and get suggestions on how to improve them.
Turkų | Anglų |
---|---|
web | website |
sitenizin | your website |
görünürlük | visibility |
ilerleme | progress |
zaman | time |
öneriler | suggestions |
alın | get |
oranını | rate |
TR Airbnb, makine öğrenimini kullanarak arama önerilerini optimize etmesinin yanı sıra ev sahipleri için dinamik fiyatlandırma yönergelerini iyileştirerek rezervasyon oranının artmasını sağlıyor
EN Airbnb is using machine learning to optimize search recommendations and improve dynamic pricing guidance for hosts, both of which translate to increased booking conversions
Turkų | Anglų |
---|---|
makine | machine |
arama | search |
dinamik | dynamic |
fiyatlandırma | pricing |
rezervasyon | booking |
TR 3.1. 2030’a kadar küresel anne ölüm oranının her 100.000 doğumda 70’in altına indirilmesi
EN 3.1. By 2030, reduce the global maternal mortality ratio to less than 70 per 100,000 live births
Turkų | Anglų |
---|---|
küresel | global |
TR 7.3. 2030’a kadar küresel enerji verimliliği ilerleme oranının iki katına çıkarılması
EN 7.3. By 2030, double the global rate of improvement in energy efficiency
Turkų | Anglų |
---|---|
küresel | global |
enerji | energy |
verimliliği | efficiency |
oranını | rate |
TR 11.3.1. (Yerleşim amaçlı) Arazi tüketim oranının nüfus artış hızına oranı 11.3.2. Düzenli ve demokratik işleyen kentsel planlama ve kent yönetimine, sivil toplumun doğrudan katılım mekanizması bulunan şehirlerin oranı
EN 11.3.1. Ratio of land consumption rate to population growth rate 11.3.2. Proportion of cities with a direct participation structure of civil society in urban planning and management that operate regularly and democratically
Turkų | Anglų |
---|---|
arazi | land |
tüketim | consumption |
nüfus | population |
ve | and |
sivil | civil |
toplumun | society |
doğrudan | direct |
katılım | participation |
ın | of |
TR Diferansiye Tiroid Kanserli Hastalarda Preoperatif Nötrofil / Lenfosit Oranının Boyun Ultrasonografisi ve Patolojik Bulgularla İlişkisi
EN The Correlation of Preoperative Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio with Neck Ultrasonography and Pathological Findings in Patients with Differentiated Thyroid Cancer
Turkų | Anglų |
---|---|
boyun | neck |
ve | and |
ın | of |
TR Ortalama Platelet Hacmi (MPV), Platelet Dağılım Genişliği (PDW), Nötrofil/Lenfosit Oranı (NLR), Red Cell Dağılım Genişliği (RDW), ve Platelet/Lenfosit Oranının (PLR) Fetal Distresi Öngörmedeki Yeri
EN The role of Mean platelet volume (MPV), Platelet Distribution Width (PDW), Neutrophil‑to‑lymphocyte ratio (NLR), Red Cell Distribution Width (RDW), and Platelet-to- lymphocyte ratio (PLR) in predicting acute fetal distress
Turkų | Anglų |
---|---|
hacmi | volume |
ın | of |
TR Nötrofil-lenfosit Oranının Hamile Kadınlarda Romatizmal Kalp Kapağı Hastalığını Öngörme Yeteneği
EN THE RELATIONSHIP BETWEEN NEUTROPHIL-LYMPHOCYTE RATIO AND RHEUMATIC HEART VALVE DISEASE IN PREGNANT WOMEN
Turkų | Anglų |
---|---|
kalp | heart |
TR 2017 yılında 1.611 uluslararası sağlık uzmanıyla yapılan Elsevier araştırmasında*, tekrar baskıları okuyan sağlık uzmanlarının oranının 2015'ten bu yana %79'dan %88'e yükseldiği ortaya çıkmıştır
EN 2017 Elsevier survey* of 1,611 international healthcare professionals revealed that 88% of healthcare professionals read reprints, up from 79% in 2015
Turkų | Anglų |
---|---|
uluslararası | international |
sağlık | healthcare |
elsevier | elsevier |
TR Web sitenizin sıralamasının, görünürlük oranının ve dizin oluşturma ilerleme sürecinin zaman içinde nasıl değiştiğini izleyin ve bunları nasıl iyileştirebileceğiniz konusunda öneriler alın.
EN Monitor how your website rankings, visibility rate, and indexation progress change over time and get suggestions on how to improve them.
Turkų | Anglų |
---|---|
web | website |
sitenizin | your website |
görünürlük | visibility |
ilerleme | progress |
zaman | time |
öneriler | suggestions |
alın | get |
oranını | rate |
TR Nüfus içinde yaşlıların oranının artmasıyla hekim ve sağlık bakım personeline ihtiyaç da artıyor
EN The demand for doctors and nursing staff is also growing along with the share of older people in the population
Turkų | Anglų |
---|---|
nüfus | population |
ihtiyaç | demand |
ın | of |
TR 1 Kasım 2015 tarihindeki tekrar seçimde yeniden tek başına hükümet kuracak milletvekili sayısına ulaştı.
EN In the repeat election on November 1, 2015, the party regained the number of deputies to form a majority parliament.
Turkų | Anglų |
---|---|
kasım | november |
sayısına | number of |
TR Baerbock, 2013’ten beri Federal Meclis milletvekili
EN Since then he has also been Chair of the FDP Parliamentary Group in the Bundestag
TR Lemke, bundan önceki on yıl boyunca partisinin genel sekreteriydi ve Federal Meclis milletvekili olarak çok büyük deneyim sahibi
EN He was previously Head of the FDP Parliamentary Group in the Bundestag
TR Bir seçim bölgesinde kullanılan birinci oyların en fazlasını alan siyasetçi, Federal Meclis'e direkt seçilmiş milletvekili olarak girer.
EN The politician who receives the most votes in a constituency enters parliament with a direct mandate.
TR Azınlıkların korunması amacıyla getirilen uygulama gereği SSW Partisi, yüzde 5 seçim barajından muaf tutulduğundan partinin Federal Meclis’e milletvekili gönderme şansı yüksek
EN The SSW has a good chance of gaining a seat, because it is exempted from the 5 per cent clause as a protected minority
Turkų | Anglų |
---|---|
yüzde | per cent |
şansı | chance |
ın | of |
TR Bunun için tek bir milletvekili için gerekli olan oy sayısını toplaması yeterli olacak.
EN This means that the calculated average number of votes needed for a single mandate is sufficient for the party to be represented.
Turkų | Anglų |
---|---|
gerekli | needed |
yeterli | sufficient |
TR Almanya’da 21 Eylül 2021’de gerçekleşecek Federal Meclis seçimleri öncesinde Federal Meclis’te temsil edilen siyasi partileri tanıtıyoruz. Almanya’da yalnızca yüzde beş barajını aşan partiler meclise milletvekili sokabiliyorlar.
EN Ahead of the Bundestag elections on 21 September 2021, let us introduce you to the German political parties that are represented in the. In Germany, parties only win seats in parliament if they obtain five percent or more of the votes.
Turkų | Anglų |
---|---|
eylül | september |
siyasi | political |
yüzde | percent |
TR 2017-2021 dönemi federal milletvekili sayısı: Toplam 709 sandalyeden 69’u
EN MPs in the Bundestag in the period 2017-2021: 69 of 709 MPs in total
TR 2017-2021 dönemi federal milletvekili sayısı: Toplam 709 sandalyeden 88’i
EN MPs in the Bundestag in the period 2017-2021: 88 of 709 MPs in total
TR Tüm Almanya çapında verilen ikincil oylarla bir partinin meclise kaç milletvekili sokacağı belirlenir
EN The number of seats won by each party is calculated from these nationwide 'second votes'
Turkų | Anglų |
---|---|
tüm | each |
TR Clemens Buhr (22), Mannheim Üniversitesi’nde siyasal bilimler alanında öğrenim görüyor. 40 kişilik kampanya ekibiyle gönüllü olarak SPD’nin milletvekili adayı Aaron Spielmanns’nın seçim kampanyasında çalışıyor.
EN Clemens Buhr (22), is studying political science at the University of Mannheim. Together with a team of 40 people, he has volunteered for the election campaign of SPD candidate Aaron Spielmanns.
Turkų | Anglų |
---|---|
nde | at the |
bilimler | science |
kampanya | campaign |
spd | spd |
seçim | election |
TR Meclise giren ve çıkan milletvekili sayısı toplam 4.072. Çıkardıkları yasa sayısıysa 64.078. Şansölye seçiminden sonra yasama, Federal Meclisin en önemli görevi
EN In all, they have passed 64,078 laws
Turkų | Anglų |
---|---|
toplam | all |
TR Avrupa Parlamentosu’nun Fransız milletvekili Pascal Canfin
EN Pascal Canfin, French Member of the European Parliament
Turkų | Anglų |
---|---|
avrupa | european |
TR DNS, tüm çevrim içi işletmeler için iş açısından kritik bir bileşendir. Yine de bu bileşen genellikle ikinci planda kalır ve bir şeyler bozulana kadar pek akla gelmez.
EN DNS is a mission-critical component for any online business. Yet this component is often overlooked and forgotten, until something breaks.
Turkų | Anglų |
---|---|
dns | dns |
işletmeler | business |
kritik | critical |
bileşen | component |
genellikle | often |
TR İkinci Dünya Savaşını takip eden yıllarda, Elsevier bugün olduğu gibi varlıklı bir şirket değildi
EN In the decades preceding World War II, Elsevier was not the prosperous company we know today
Turkų | Anglų |
---|---|
dünya | world |
elsevier | elsevier |
bugün | today |
şirket | company |
TR Antidiyabetiklerin 2024 yılında 60 milyar dolarlık satışla ikinci büyük tedavi olacağı ve antiromatizmal ilaçların da ilk üçe gireceği tahmin edilmektedir.
EN Anti-diabetics is forecast to remain the second biggest therapy area with sales of $60bn in 2024 and anti-rheumatic completing the top three.
Turkų | Anglų |
---|---|
ikinci | second |
büyük | biggest |
ilk | top |
ın | of |
TR İkinci doğrulama sistemi Domain Keys Identified Mail (DKIM), gönderen bir sunucunun iletiye bir alıcı sunucusunun doğrulayabildiği bir dijital imza eklemesine olanak tanır.
EN The second verification system, Domain Keys Identified Mail (DKIM), allows a sender server to include a digital signature in the message, which a recipient server can validate.
Turkų | Anglų |
---|---|
doğrulama | verification |
sistemi | system |
domain | domain |
imza | signature |
TR Burada, aylık sayfa ziyaretlerini, kullanıcılarınızın sitede geçirdiği ortalama süreyi ve ikinci bir sayfayı görüntülemeden siteden ayrılan ziyaretçilerin yüzdesi gibi diğer yararlı ölçümleri görüntüleyebilirsiniz
EN There you can view page visits per month, the average time your users spent on the site, and other useful metrics, like the percentage of visitors that leave a site without viewing a second page
Turkų | Anglų |
---|---|
aylık | month |
ortalama | average |
ikinci | second |
ziyaretçilerin | visitors |
diğer | other |
yararlı | useful |
görüntüleyebilirsiniz | you can view |
TR Birisi farklı bir platformda yeni bir sayfanın bağlantısını tıkladığında, araç tıklamayı ikinci siteye yapılan bir yönlendirme ziyareti olarak izler.
EN When someone clicks on a link to a new page on a different platform, the tool tracks the click as a referral visit to the second site.
Turkų | Anglų |
---|---|
platformda | platform |
araç | tool |
ikinci | second |
siteye | site |
ziyareti | visit |
TR İkinci katman, masternode'lar (Tam node'lar) tarafından desteklenir bu da sisteme finansal gizlilik, anlık işlemler, merkeziyetsiz yönetim ve bütçe sistemi özellikleri kazandırır.
EN The second tier is powered by masternodes (Full Nodes), which enable financial privacy, instant transactions and the decentralized governance and budget system.
Turkų | Anglų |
---|---|
tam | full |
finansal | financial |
gizlilik | privacy |
işlemler | transactions |
merkeziyetsiz | decentralized |
yönetim | governance |
bütçe | budget |
sistemi | system |
TR İkinci olarak, çeşitli görsellerden oluşan devasa bir koleksiyondan birkaç üstün kaliteli tasvir seçin. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir logoda her zaman şirketinizin adını yansıtmamalısınız.
EN Secondly, choose a few premium quality depictions from a huge collection of assorted images. As we stated before, you shouldn't always reflect your company's name in a logo.
Turkų | Anglų |
---|---|
seçin | choose |
şirketinizin | your company |
TR Norconsult, 2010 yılında Norveç’in devlete ait demiryolu kuruluşu Bane NOR ile ilkine paralel ikinci bir Ulriken Tüneli kurarak çifte kapasiteye sahip bir proje üzerinde çalışmaya başladı.
EN In 2010, Norconsult began working with Norway’s state-owned rail authority, Bane NOR, on a project to double capacity by building a second Ulriken Tunnel parallel to the first.
Turkų | Anglų |
---|---|
norveç | norway |
paralel | parallel |
ikinci | second |
tüneli | tunnel |
proje | project |
TR yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmış (1950'lerin başlarında), genellikle elektro gitar, bas gitar ve bateri gibi enstrümanlarla beraber vokal melodi taşıyan popüler müzik formudur
EN It has its roots in 1940s and 1950s rock and roll and rockabilly, which evolved from blues, country music and other influences
Turkų | Anglų |
---|---|
beraber | in |
müzik | music |
TR Kendiniz için bir oda rezervasyonu yaptırdığınızda, çocuklarınız için ikinci odanın keyfini %50 indirim ayrıcalığı ile çıkartın.
EN Come celebrate with us 25 years of unforgettable memories!
TR Konukseverliğimizin ikinci yüzyılını kucaklarken, tarihimizin dönüm noktalarını kutluyoruz
EN As we embrace our second century of hospitality, we celebrate the defining moments that are our history
Turkų | Anglų |
---|---|
ikinci | second |
kutluyoruz | we celebrate |
ın | of |
TR Fairmont Heritage Place, geleneksel bir ikinci evi sürdürmenin birçok kaygısı ve yükü olmadan görkemli bir tatil mülkünün sahibi olmanın getirdiği tüm zevkleri ve ödülleri sunar
EN Fairmont Heritage Place offers all the pleasures and rewards of owning a spectacular vacation property without the many concerns and burdens of maintaining a traditional second home
Turkų | Anglų |
---|---|
fairmont | fairmont |
heritage | heritage |
place | place |
geleneksel | traditional |
ikinci | second |
olmadan | without |
tatil | vacation |
tüm | all |
sunar | offers |
TR Fairmont Miras Alanı, geleneksel bir ikinci evi sürdürmenin birçok kaygısı ve yükü olmadan, görkemli bir tatil mülkünün sahibi olmanın getirdiği tüm zevkleri ve ödülleri sunar
EN Fairmont Heritage Place offers all the pleasures and rewards of owning a spectacular vacation property, without the many concerns and burdens of maintaining a traditional second home
Turkų | Anglų |
---|---|
fairmont | fairmont |
geleneksel | traditional |
ikinci | second |
olmadan | without |
tatil | vacation |
tüm | all |
sunar | offers |
TR Bugünlerde pandeminin ikinci dalgası baş göstermişken, tüm bu süreçte edindiğimiz tecrübeleri etkin bir şekilde kullanarak başta kendimiz, ardından desteklediğimiz kişilerin iyilik hâlini artırmak için çalışmaya devam ediyoruz
EN While the second wave of the pandemic has reared its ugly head, we continue to work to increase the well-being first of ourselves and then of the people we support by using the experience we have gained in this entire process effectively
Turkų | Anglų |
---|---|
ikinci | second |
baş | head |
tüm | entire |
devam | continue |
TR ‘İş Gücüne Katılım ve İstihdam Edilebilirlik’ temalı ikinci oturum, Building Markets’ten Güler Kaya’nın sunumuyla başladı
EN The second session focused on ‘Participation to Labor Market and Employability.’ The session was opened with a keynote by Güler Kaya from Building Markets
Turkų | Anglų |
---|---|
katılım | participation |
ikinci | second |
oturum | session |
TR ‘İş Gücüne Katılım ve İstihdam Edilebilirlik’ temalı ikinci oturum, Building Markets’ten Güler Kaya’nın sunumuyla başladı
EN The second session focused on ‘Participation to Labor Market and Employability.’ The session was opened with a keynote by Güler Kaya from Building Markets
Turkų | Anglų |
---|---|
katılım | participation |
ikinci | second |
oturum | session |
Rodoma 50 iš 50 vertimų