TR İlk alt ifadenin değeri true (sıfırdan farklı) ise, ikinci alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur. Aksi takdirde, üçüncü alt ifade değerlendirilir ve koşullu ifadenin sonucu bu olur.
{Ssearch} wergerîne Îngilîzî
{Endresult} ji 50 wergerên peyva "sonucu" ji Tirkî bo Îngilîzî têne nîşandan
Wergera Tirkî bo Îngilîzî ya {lêgerîn}
Tirkî
Îngilîzî
EN If the value of the first subexpression is true (non-zero), then the second subexpression is evaluated, and that is the result of the conditional expression. Otherwise, the third subexpression is evaluated, and that is the value.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| değeri | value |
| true | true |
| ikinci | second |
| ifade | expression |
| ve | and |
| koşullu | conditional |
| sonucu | result |
| üçüncü | third |
TR % kalan işlecinin sonucu bölünenin işaretini alır. Yani $a % $b işlemini sonucu $a ile aynı işaretli olacaktır. Örnek:
EN The result of the modulo operator % has the same sign as the dividend — that is, the result of $a % $b will have the same sign as $a. For example:
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| a | a |
| olacaktır | will |
TR Mümkün olduğunda, özetleyin. Bu görsel bir anket sonucu raporudur, bu nedenle metni dikkatli kullanın. 200 kelimeyi aşmayın ve metin kullanmak yerine sonucu görselleştirin.
EN When possible, summarize. This is a visual survey results report, so use text sparingly. Don’t go over 200 words and visualize results instead of using text.
TR Sonraki adım Nazi Almanya'sındaki siyasi gelişmelerin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı
EN The next was a direct result of the political developments in Nazi Germany
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| almanya | germany |
| siyasi | political |
| doğrudan | direct |
| sonucu | result |
TR Kazılar sonucu tarih öncesi ve tarih sonrası devirlere ait, tiyatronun koruma altına alınmış kısmı ve çok sayıdaki heykel ve kabartmalar kadar, birçok değerli sanat eseri bulunmuştur
EN The result of the excavation, many statues, reliefs and valuable works of art, relating to the age of the prehistory and history, and taken under protection by the theater, were found
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| tarih | history |
| koruma | protection |
| altına | under |
| değerli | valuable |
| sanat | art |
TR Google Arama Konsolu, arama sonucu performanslarını önemseyen bir web sitesi sahibi için sahip olunması gereken bir araçtır. Ancak bazı alanlarda pek işlevsel değildir. Ahrefs Webmaster Tools, işte burada devreye girer.
EN Google Search Console is a must-have tool for any website owner who cares about their performance in the search results. But its functionality is lacking in some areas. That's where Ahrefs Webmaster Tools comes in handy.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sahibi | owner |
| ahrefs | ahrefs |
| webmaster | webmaster |
TR Foursquare, bu tür işlemlerin sonucu olarak ortaya çıkan veya Hizmetlerde Foursquare'e ait olmayan bu tür reklamcıların veya üçüncü taraf bilgilerin kullanılmasından ötürü oluşan kayıp veya zararlardan sorumlu veya yükümlü tutulamaz.
EN Foursquare is not responsible or liable for any loss or damage of any sort incurred as the result of any such dealings or promotions or as the result of the presence of such non-Foursquare advertisers or third party information on the Services.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| foursquare | foursquare |
| tür | sort |
| sonucu | result |
| taraf | party |
| bilgilerin | information |
| kayıp | loss |
TR Bu Kullanım Koşullarının bir sonucu olarak hiç hayır kurumu, ortaklık, ortak girişim veya istihdam ilişkisi oluşturulmaz ve iki taraf herhangi bir konuda diğerini bağlamak için herhangi bir tür yetkiye sahip değildir.
EN No agency, partnership, joint venture, or employment relationship is created as a result of these Terms of Use and neither party has any authority of any kind to bind the other in any respect.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| ortak | joint |
| taraf | party |
| bağlamak | bind |
| tür | kind |
TR Afrodisias?ta yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan belli başlı anıtsal yapılar şunlardır:
EN The main monumental buildings uncovered in the excavations in Afrodisias include:
TR Sonucu müşteriye oldukça hızlı bir şekilde gösterin
EN Show the result to the client pretty fast
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| oldukça | pretty |
TR Profesyonel şablonlar kullanarak kimlik oluşturma fikri, sonucu oluşturmanın her adımında özelleştirilebilir hale getirir
EN The idea of identity creation using professional templates makes the result customizable on every step of creation
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| profesyonel | professional |
| şablonlar | templates |
| kimlik | identity |
| oluşturma | creation |
| fikri | idea |
| sonucu | result |
| her | every |
| özelleştirilebilir | customizable |
TR Pandemi kısıtlamaları sonucu neredeyse bir yıldır devam eden uzaktan eğitime kırılgan gruplar ulaşmakta zorlanırken; geçici koruma kaydı bulunmayan çocuklar içinse uzaktan ya da yüz yüze, okula gitmek ulaşılması zor bir hayal
EN The pandemic suddenly changed the system that we have been used to for years
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| pandemi | pandemic |
| yıldır | years |
TR Kibar Grubu bünyesinde yapılan anket sonucu hayata geçirilen Kibar Gönüllüleri projesi, çalışanların gönüllülük çalışmalarına dahil olabilecekleri şekilde kurgulandı
EN Kibar Volunteers Project was implemented following the survey conducted within the body of Kibar Group
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| grubu | group |
| anket | survey |
| projesi | project |
| ın | of |
TR Sonucu değil, eylemi planlayın
EN Plan the action—not the result
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| değil | not |
| planlayın | plan |
TR Geleceğim üzerinde büyük yankı uyandıran internet tıkanıklıklarının doğrudan bir sonucu olarak, bir okuldaki son derslerimde B, C veya F'nin son notları.
EN Final grades of a B, C or F in my last classes at a school as a direct result of internet binges that had major repercussions on my future.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| büyük | major |
| internet | internet |
| doğrudan | direct |
| sonucu | result |
| c | c |
| veya | or |
TR Ticaret Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılmasının sonucu olarak Değişiklik Yönetmeliği kapsamında ayrıca “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” ibaresi “Ticaret Bakanlığı” olarak değiştirilmiştir.
EN As a result of the restructuring of the Ministry of Commerce, ?Ministry of Customs and Trade? was changed to ?Ministry of Commerce? within the scope of the Amendment Regulation.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| değişiklik | amendment |
| yönetmeliği | regulation |
TR Bu toplam puan, bir sınavın sonucu veya müşterilerinize otomatik olarak verdiğiniz fiyat teklifi olabilir.
EN This final score can be the result of a quiz or a price quote that you automatically give to your customers.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| bu | this |
| sonucu | result |
| veya | or |
| müşterilerinize | to your customers |
| fiyat | price |
TR Tüm simgeler, mümkün olan en iyi sonucu verecek şekilde benzersiz ve titiz tasarımlara sahip.
EN Every icon has a unique and thoughtful design to give you the best results possible.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| tüm | every |
| mümkün | possible |
| benzersiz | unique |
| ve | and |
TR Bazen profesyonel tasarımcılar bile arzu ettiğiniz sonucu size sağlama konusunda başarısız olabilirler
EN Sometimes even professional designers fail to deliver you the result you wanted
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| bazen | sometimes |
| profesyonel | professional |
| tasarımcılar | designers |
| sonucu | result |
| size | you |
| başarısız | fail |
TR En çok beğendiğiniz tişört mockup’ını seçerek işe başlayın ve gerçek hayattaki ile bire bir sonucu görmek için tasarımınızı ekleyin.
EN Start the process by selecting the t-shirt mockup you like the most and add your design to get a true-to-life result.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| beğendiğiniz | you like |
| tişört | shirt |
| mockup | mockup |
| başlayın | start |
| gerçek | true |
| sonucu | result |
| tasarımınızı | your design |
| ekleyin | add |
TR Artık 400+ kişiselleştirilebilir video şablonunun yardımıyla hiç zahmet çekmeden her türlü video içeriğini oluşturabilirsiniz. Ekibimiz, profesyonel bir sonucu garanti etmek için büyük gayret gösterdi.
EN Now you can create any kind of video content with the help of our 400+ customizable video templates with minimal effort. Our team has worked hard to guarantee your professional result !
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| artık | now |
| kişiselleştirilebilir | customizable |
| video | video |
| yardımıyla | with the help of |
| ekibimiz | our team |
| sonucu | result |
| garanti | guarantee |
TR Bu faizin tek amacı söz konusu akıllı kontratla işlem yapılması sonucu oluşan masrafların karşılanmasıdır
EN This interest has the sole purpose of covering transaction fees associated with interacting with the respective smart contract
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| bu | this |
| amacı | purpose |
| akıllı | smart |
| işlem | transaction |
TR Thunder Protokolü (Thunderella protokolü bazlıdır) Cornell profesörleri Rafael Pass ve Elaine Shi'nin yıllarca süren çalışmaları sonucu geliştirilmiştir
EN The Thunder Protocol (based on the “Thunderella” protocol) was developed by Cornell Professors Rafael Pass and Elaine Shi based on years of research
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| protokolü | protocol |
| çalışmaları | research |
TR Değişebilir komite boyutu ile PoS Açık testnet üzerinde oy veren yüzlerce node. Optimum komite boyutu araştırma sonucu belirlenmektedir
EN PoS with a variable committee size. Hundreds of voting nodes running on their public Testnet. An optimal committee size has been chosen based on research.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| komite | committee |
| boyutu | size |
| optimum | optimal |
| araştırma | research |
TR Pandemi kısıtlamaları sonucu neredeyse bir yıldır devam eden uzaktan eğitime kırılgan gruplar ulaşmakta zorlanırken; geçici koruma kaydı bulunmayan çocuklar içinse uzaktan ya da yüz yüze, okula gitmek ulaşılması zor bir hayal
EN The pandemic suddenly changed the system that we have been used to for years
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| pandemi | pandemic |
| yıldır | years |
TR Kâr marjlarının düşüşe geçmesi ve değer yerine hacme odaklanılması sonucu sektörün fazla kapasitede olması
EN Margin deterioration and over-capacities from focusing on volume instead of value
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| değer | value |
| fazla | over |
TR Hasta ön tanı için şikayetlerini, eğer daha önce tedavi olduysa detaylı bilgileri ve varsa rapor, film, test sonucu vb. belgeleri bizimle paylaşır.
EN The patient shares detailed information with us about her/his medical history, like treating’s in the past, reports, test results and any other documents about her/his possible current conditions for the preliminary diagnosis.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| hasta | patient |
| detaylı | detailed |
| bilgileri | information |
| rapor | reports |
| test | test |
| belgeleri | documents |
| bizimle | with us |
TR Hekimlerimizin detaylı inceleme sonucu hazırladığı hasta için en uygun tedavi ve medikal işlemler süreci profesyonel planlama ekibimize aktarılır.
EN The most appropriate treatment and medical procedures for the patient, prepared in detail by our physicians, will be transferred to our professional planning team.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| hasta | patient |
| en | most |
| uygun | appropriate |
| tedavi | treatment |
| medikal | medical |
| planlama | planning |
TR Bu basit matematik problemini çözün ve sonucu girin. Örn. 1+3 için cevabı 4 olarak girin.
EN Solve this simple math problem and enter the result. E.g. for 1+3, enter 4.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| basit | simple |
| sonucu | result |
| girin | enter |
TR Suriye?de 2011 yılında başlayan çatışmanın bir sonucu olarak, birçoğu askeri operasyonlar nedeniyle yıkıma uğrayan pek çok konut kullanılmaz hale geldi
EN The ?Supporting water and sanitation sectors and camp coordination in northwestern Syria? project started 7 months ago in partnership with the SCHF
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| suriye | syria |
TR Sürdürülebilir ve çarpan etkisi olan; hedeflenen sonucu alabilme, kapasite analizi ile araştırılabilme ve gelişme gereksinimi karşılanabilme niteliğine sahip; yerel bileşeni olan projelere öncelik verir.
EN prioritizes projects which are sustainable and have a multiplier effect; well focused on desired objectives; capable of responding to research and development needs through capacity analysis and possessing local components.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sürdürülebilir | sustainable |
| etkisi | effect |
| kapasite | capacity |
| gelişme | development |
| yerel | local |
| projelere | projects |
TR Başvurular danışmanlar tarafından değerlendirilir ve en geç 2 ay içinde başvuru sonucu alınır.
EN Applications are evaluated by consultants and the application result is received within 2 months at the latest.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| başvurular | applications |
| başvuru | application |
| sonucu | result |
TR Fiziksel veya psikolojik zarar veya kaza sonucu ölüm hallerinin meydana gelmesi durumunda ortaya çıkan hukuki sorunlar, karmaşıktır ve doğal olarak duygusal nitelik taşır
EN Where physical harm, psychiatric injury or accidental death occurs, the related legal issues can unfortunately be complex, emotionally-charged and involve high values for compensation or medical expenses
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| fiziksel | physical |
| veya | or |
| zarar | harm |
| ölüm | death |
| hukuki | legal |
| sorunlar | issues |
TR Bu başarının sonucu olarak yargı çevrelerinde, uyuşmazlıkların çözümünde liderliği kabul edilmiş ve aktif olarak müzakerelerin yönetilmesinde ve icraya ilişkin sorunların çözümünde haklı bir itibar sahibi olmuştur.
EN As a result, we have built a reputation for providing seamless leadership and input during multi-jurisdictional investment treaty disputes, actively guiding negotiations and dealing with enforcement issues.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| sorunları | issues |
TR Moroğlu Arseven; yurt içi ve yurt dışında sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren müvekkillerin karşılaştığı pazar trendlerine ve bunun sonucu ortaya çıkan hukuki sorunlara hakimdir
EN Moroğlu Arseven understands market trends and consequent legal issues which face industrial and manufacturing clients, both in Turkey and overseas
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| arseven | arseven |
| ve | and |
| pazar | market |
| bunun | which |
| hukuki | legal |
TR Kazılar sonucu tarih öncesi ve tarih sonrası devirlere ait, tiyatronun koruma altına alınmış kısmı ve çok sayıdaki heykel ve kabartmalar kadar, birçok değerli sanat eseri bulunmuştur
EN The result of the excavation, many statues, reliefs and valuable works of art, relating to the age of the prehistory and history, and taken under protection by the theater, were found
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| tarih | history |
| koruma | protection |
| altına | under |
| değerli | valuable |
| sanat | art |
TR Afrodisias?ta yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan belli başlı anıtsal yapılar şunlardır:
EN The main monumental buildings uncovered in the excavations in Afrodisias include:
TR Pandemi kısıtlamaları sonucu neredeyse bir yıldır devam eden uzaktan eğitime kırılgan gruplar ulaşmakta zorlanırken; geçici koruma kaydı bulunmayan çocuklar içinse uzaktan ya da yüz yüze, okula gitmek ulaşılması zor bir hayal
EN The pandemic suddenly changed the system that we have been used to for years
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| pandemi | pandemic |
| yıldır | years |
TR Pandemi kısıtlamaları sonucu neredeyse bir yıldır devam eden uzaktan eğitime kırılgan gruplar ulaşmakta zorlanırken; geçici koruma kaydı bulunmayan çocuklar içinse uzaktan ya da yüz yüze, okula gitmek ulaşılması zor bir hayal
EN The pandemic suddenly changed the system that we have been used to for years
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| pandemi | pandemic |
| yıldır | years |
TR Sonucu müşteriye oldukça hızlı bir şekilde gösterin
EN Show the result to the client pretty fast
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| oldukça | pretty |
TR '$a + 3' ifadesi $a'nın değerini önce 3 arttırır sonra sonucu $a'ya atar, böylece $a'nın değeri 3 arttırılmış olur
EN '$a + 3' evaluates to the value of $a plus 3, and is assigned back into $a, which results in incrementing $a by 3
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| a | a |
| değeri | value |
TR Bölme işlecinin tamsayı bölüm vermesi için iki teriminin de tamsayı (veya dönüşüm sonucu tamsayı olan dizge) olması ve birbirlerine tam olarak bölünmesi gerekir, aksi takdirde bölüm gerçek sayı olacaktır. Tamsayı bölme için
EN The division operator ("/") returns a float value unless the two operands are integers (or strings that get converted to integers) and the numbers are evenly divisible, in which case an integer value will be returned. For integer division, see
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| veya | or |
TR Kazanan’a Ödül Çekilişi’nin sonucu, Promosyonu Düzenleyen veya Promosyonu Düzenleyen’in bir temsilcisi tarafından bildirilecektir
EN The Winner shall be notified of the result of the Prize Draw by the Promoter or agent of the Promoter
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| veya | or |
| temsilcisi | agent |
TR Kazanamayanlara Ödül Çekilişi’nin sonucu bildirilmeyecektir
EN Non-Winners shall not be contacted of the outcome of the Prize Draw
TR Sürdürülebilir ve çarpan etkisi olan; hedeflenen sonucu alabilme, kapasite analizi ile araştırılabilme ve gelişme gereksinimi karşılanabilme niteliğine sahip; yerel bileşeni olan projelere öncelik verir.
EN prioritizes projects which are sustainable and have a multiplier effect; well focused on desired objectives; capable of responding to research and development needs through capacity analysis and possessing local components.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sürdürülebilir | sustainable |
| etkisi | effect |
| kapasite | capacity |
| gelişme | development |
| yerel | local |
| projelere | projects |
TR Başvurular danışmanlar tarafından değerlendirilir ve en geç 2 ay içinde başvuru sonucu alınır.
EN Applications are evaluated by consultants and the application result is received within 2 months at the latest.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| başvurular | applications |
| başvuru | application |
| sonucu | result |
TR Ticaret Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılmasının sonucu olarak Değişiklik Yönetmeliği kapsamında ayrıca “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı” ibaresi “Ticaret Bakanlığı” olarak değiştirilmiştir.
EN As a result of the restructuring of the Ministry of Commerce, ?Ministry of Customs and Trade? was changed to ?Ministry of Commerce? within the scope of the Amendment Regulation.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sonucu | result |
| değişiklik | amendment |
| yönetmeliği | regulation |
TR Üretim, taşıma, stoklama, işletme, arıtma ve bakım faaliyetleri sonucu oluşabilecek atık miktarını azaltarak geri dönüşüm ve yeniden değerlendirme alternatiflerini değerlendirmek.
EN To evaluate recycling and reassessment alternatives by minimizing the waste which is possible to be formed after production, transportation, stockpiling, processing, decontamination and maintaining operations.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| ve | and |
| atık | waste |
TR Simülasyon sonucu elde edilen sonuçlardan tasarımda mümkün olan en iyi ve en ekonomik döküm için revizyon yapılabilmesi,
EN Being able to make design revisions for the best possible and most economical casting process,
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| mümkün | possible |
| olan | being |
| ekonomik | economical |
| döküm | casting |
TR GOM ATOS III Triple Scan ve Tritop XL sistemleri firmamızda devreye girmiştir. Model, döküm ve işleme sonucu parçalarınız hassas ölçme ve tarama yapılarak raporlandırılır.
EN GOM ATOS III Triple Scan and Tritop XL systems have been put into use in our company. As a result of model, casting and processing, your parts are reported by precise measurement and scanning.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| ve | and |
| sistemleri | systems |
| model | model |
| döküm | casting |
| işleme | processing |
| sonucu | result |
| ın | of |
{Endresult} ji 50 wergeran nîşan dide
Wergerên manend
sonucu islemlerin sonucu pandemi kısıtlamaları sonucu dönüşüm sonucu tamsayı yeniden yapılandırılmasının sonucu temsilcilerinin ihmali sonucu ilk veya sonucu koşullu ifadenin sonucu çevrimiçi anket sonucu eğilimlerin bir sonucu sonucu belirlenmektedir sonucu performanslarını önemseyen anket sonucu raporu araca kaza sonucu koşullarının bir sonucu sonucu olarak ortaya kullanımının bir sonucu anket sonucu raporunuzun kazılar sonucu tarih hız testi sonucu arama sonucu çalışmaları sonucu geliştirilmiştir kalan işlecinin sonucu işlemini sonucu veya dönüşüm sonucu çözün ve sonucu anket sonucu hayata
Almanî
Ereb
Fransî
Holandî
Japonî
Koreyî
Polandî
Portekizî
Rûsî
Swêdî
Thayîkî
Vîetnamî
Çînî
Îndonezî
Îngilîzî
Îspanyolî
Îtalî