TR Ödül kampanyası, projenin sanal varlığını iş için ödül olarak sunarak daha fazla işgücü elde etmek için fon toplama kampanyaları sırasında birçok ICO ve blockchain projesi tarafından kullanılan bir araçtır
{Ssearch} wergerîne Îngilîzî
{Endresult} ji 50 wergerên peyva "projenin sanal varlığını" ji Tirkî bo Îngilîzî têne nîşandan
Wergerên {lêgerîn}
"projenin sanal varlığını" di Tirkî de dikare bi van Îngilîzî peyv/hevokên jêrîn were wergerandin:
| projenin | of the of the project project the project |
| sanal | a digital virtual vr |
Wergera Tirkî bo Îngilîzî ya {lêgerîn}
Tirkî
Îngilîzî
EN The bounty campaign is a tool used by many ICO and blockchain projects during their fundraising campaigns to get more workforce by offering the project's virtual asset as reward for work
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| kampanyası | campaign |
| sanal | virtual |
| ödül | reward |
| blockchain | blockchain |
TR Projenin uygulama döneminden sonra ortaya çıkabilecek harcama doğrulaması, denetim ve projenin nihai değerlendirmesi de dahil olmak üzere nihai raporlarla ilgili maliyetler için bir istisna yapılır
EN An exception is made for costs relating to final reports, including expenditure verification, audit and final evaluation of the project, which may be incurred after the implementation period of the Action
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| uygulama | implementation |
| denetim | audit |
| nihai | final |
| istisna | exception |
TR Değişikliğin, projenin/eylemin uygulanması ve bütçesi üzerindeki etkisine ilişkin ayrıntılı bilgiler (örn. özellikle projenin/eylemin bütçesi ve faaliyetleri üzerindeki etkileri).
EN The detailed information regarding the impact of the amendment on the implementation and budget of the project/action. (i.e. and most notably on the activities and budget of the action).
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| uygulanması | implementation |
| üzerindeki | on |
| ilişkin | regarding |
| ayrıntılı | detailed |
| bilgiler | information |
| faaliyetleri | activities |
TR Projenin uygulama döneminden sonra ortaya çıkabilecek harcama doğrulaması, denetim ve projenin nihai değerlendirmesi de dahil olmak üzere nihai raporlarla ilgili maliyetler için bir istisna yapılır
EN An exception is made for costs relating to final reports, including expenditure verification, audit and final evaluation of the project, which may be incurred after the implementation period of the Action
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| uygulama | implementation |
| denetim | audit |
| nihai | final |
| istisna | exception |
TR Değişikliğin, projenin/eylemin uygulanması ve bütçesi üzerindeki etkisine ilişkin ayrıntılı bilgiler (örn. özellikle projenin/eylemin bütçesi ve faaliyetleri üzerindeki etkileri).
EN The detailed information regarding the impact of the amendment on the implementation and budget of the project/action. (i.e. and most notably on the activities and budget of the action).
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| uygulanması | implementation |
| üzerindeki | on |
| ilişkin | regarding |
| ayrıntılı | detailed |
| bilgiler | information |
| faaliyetleri | activities |
TR ZENRIN Datacom, 2020’de eksiksiz bir bulut tabanlı platformu hayata geçirmek için AWS’de dağıtılmış 2.400 sanal sunucunun yanı sıra şirket içi VMware vSphere ortamındaki 1.800 sanal sunucuyu VMware Cloud™ on AWS’ye geçirdi.
EN ZENRIN Datacom migrated 1,800 virtual servers in on-premises VMware vSphere environment to VMware Cloud™ on AWS, in addition to the 2,400 virtual servers already deployed on AWS, for a complete cloud-based platform adoption in 2020.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| eksiksiz | complete |
| tabanlı | based |
| platformu | platform |
| sanal | virtual |
| vmware | vmware |
TR Dünyanın ve Türkiye’nin İlk Sanal Fuarı olan SAHA EXPO SANAL FUARI’ndayız
EN We are attending the SAHA EXPO VIRTUAL FAIR, the World's First Virtual Fair, in Turkey
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| dünyanın | world |
| türkiye | turkey |
| sanal | virtual |
| olan | are |
TR Hayır, Craftgate üye işyerlerine ait Sanal POSların tek merkezden entegre olmasını sağlar. Öte yandan bankalar ile yakın işbirlikleri sunduğu için, sizin bankalardan Sanal POS alabilmeniz için yönlendirme yapabilir.
EN No, it doesn’t. Craftgate enables the virtual POS of merchants to be integrated from a single center. On the other hand, since it offers close cooperation with banks, it can guide you to get virtual POS from banks.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| hayır | no |
| craftgate | craftgate |
| sanal | virtual |
| entegre | integrated |
| olmasını | to be |
| bankalar | banks |
| yakın | close |
| sizin | you |
| yapabilir | can |
TR Sanal makineler hakkında daha fazla bilgi için "Sanal Makineler: Temel Bir Rehber" makalesine bakın.
EN For more information on VMs, see "Virtual Machines: An Essential Guide."
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sanal | virtual |
| bilgi | information |
| temel | essential |
| rehber | guide |
TR HTTP sunucusu ayar dosyasındaki SERVER_ADMIN (Apache için) yönergesine verilen değerdir. Eğer betik bir sanal konak üzerinde çalışıyorsa, o sanal konak için için tanımlanmış değer olur.
EN The value given to the SERVER_ADMIN (for Apache) directive in the web server configuration file. If the script is running on a virtual host, this will be the value defined for that virtual host.
TR Herhangi bir websitesinin çevrimiçi varlığını hızlıca değerlendirin
EN Quickly assess any website’s online presence
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| hızlıca | quickly |
TR Rakiplerinizin ve muhtemel müşterilerin çevrimiçi varlığını ölçün
EN Measure the online presence of your competitors and prospects
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| ve | and |
| çevrimiçi | online |
TR Cüzdan sağlayıcısı ve borsası, DeFi endüstrisine daha geniş erişimi desteklemek amacıyla üç kripto varlığını ekledi.
EN The wallet provider and exchange has added the three crypto assets in an effort to support wider access to the DeFi industry.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| cüzdan | wallet |
| sağlayıcısı | provider |
| ve | and |
| erişimi | access |
| kripto | crypto |
TR Chris, ekipler arası teknoloji inovasyonunu yönetir, şirketin global varlığını korumak ve geliştirmekten sorumludur.
EN Chris drives technology innovation across teams, and is responsible for running and expanding the company's global presence.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| ekipler | teams |
| teknoloji | technology |
| global | global |
| ve | and |
| sorumludur | responsible |
TR EV sertifikası talep ettiğinizde, VeriSign (Symantec) işletmenizin varlığını, alan adınızın sahipliğini ve istihdam durumunuzu veya SSL Sertifikası talep etme yetkinizi doğrular
EN When you request an EV certificate, VeriSign (Symantec) verifies the existence of your business, ownership of your domain name and employment status or your authorization to request an SSL Certificate
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sertifikası | certificate |
| talep | request |
| ettiğinizde | when you |
| symantec | symantec |
| işletmenizin | your business |
| ve | and |
| istihdam | employment |
| veya | or |
| ssl | ssl |
TR Raffles Makkah sarayı markanın Orta Doğu’da varlığını güçlendirerek açılıyor. Royal Monceau, Fransız tasarımcı Phillippe Starck tarafından yönetilen 2 yıllık yoğun renovasyon çalışmalarından sonra yeniden açılıyor.
EN Raffles Makkah palace opens, strengthening the brand's presence in Middle East. The Royal Monceau reopens after 2 years of intense renovation led by the French designer Phillippe Starck.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| raffles | raffles |
| makkah | makkah |
| orta | middle |
| doğu | east |
| royal | royal |
| tasarımcı | designer |
| yıllık | years |
| yoğun | intense |
TR Son olarak, duyarlı ve SEO için optimize edilmiş bir web sitesi tasarımı, tüm cihazlarda sık sık varlığını ve çarpıcı görünümlerini güvence altına alacaktır
EN Finally, a responsive and SEO-optimized website design will secure its frequent presence and stunning looks on all devices
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| duyarlı | responsive |
| seo | seo |
| tasarımı | design |
| tüm | all |
| cihazlarda | devices |
| sık | frequent |
| çarpıcı | stunning |
TR Türkiye’de son yıllarda, devletin, sahip olduğu birçok kuruluşunu ve mal varlığını özel kişilere devretmesi ile özelleştirme alanında ciddi bir artış gözlenmektedir
EN Recent decades have seen a rigorous privatisation program in Turkey, with the state divesting ownership of a large number and range of state-owned enterprises and assets into private hands
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| türkiye | turkey |
| son | recent |
| sahip | have |
| özel | private |
TR EV sertifikası talep ettiğinizde, VeriSign (Symantec) işletmenizin varlığını, alan adınızın sahipliğini ve istihdam durumunuzu veya SSL Sertifikası talep etme yetkinizi doğrular
EN When you request an EV certificate, VeriSign (Symantec) verifies the existence of your business, ownership of your domain name and employment status or your authorization to request an SSL Certificate
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sertifikası | certificate |
| talep | request |
| ettiğinizde | when you |
| symantec | symantec |
| işletmenizin | your business |
| ve | and |
| istihdam | employment |
| veya | or |
| ssl | ssl |
TR Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk Milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir
EN On the other side, Atatürk worked hard to present the Turkish Nation to the modern world and to assure its survival by inspiring love and respect
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| saygı | respect |
| türk | turkish |
TR Raffles Makkah sarayı markanın Orta Doğu’da varlığını güçlendirerek açılıyor. Royal Monceau, Fransız tasarımcı Phillippe Starck tarafından yönetilen 2 yıllık yoğun renovasyon çalışmalarından sonra yeniden açılıyor.
EN Raffles Makkah palace opens, strengthening the brand's presence in Middle East. The Royal Monceau reopens after 2 years of intense renovation led by the French designer Phillippe Starck.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| raffles | raffles |
| makkah | makkah |
| orta | middle |
| doğu | east |
| royal | royal |
| tasarımcı | designer |
| yıllık | years |
| yoğun | intense |
TR Duvar varlığını sürdürürken özellikle Batı Berlin’de ortaya çıkan yaratıcı camia 1990 ve 2000’lerde yavaş yavaş kentin doğusuna doğru göç etti
EN During the time of the Wall, a creative scene emerged especially in West Berlin, which slowly migrated to the East in the 1990s and 2000s
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| duvar | wall |
| özellikle | especially |
| batı | west |
| berlin | berlin |
| yaratıcı | creative |
| ve | and |
TR Kendisi, her fırsatta ve bilumum halk festivallerinde mutlaka varlığını gösteriyor – hatta bir heykeli bile var: barlar ve meyhaneler mahallesi Alt-Sachsenhausen’daki Klapper Sokağı’nda bulunan bir çeşme
EN She is represented at all kinds of occasions and local festivals – even a monument was erected to her: a fountain in Klappergasse in the pub district of Alt-Sachsenhausen
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| her | all |
TR Almanya’da bulunan bu yedi Dünya Mirası varlığını kaçırmamalısınız.
EN You shouldn't miss these seven World Heritage Sites in Germany.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| almanya | germany |
| da | in |
| yedi | seven |
| dünya | world |
TR Bunların ataları bölgeye yerleşmiş Alman yerleşimcileriydi (Alman-Güney Batı Afrikası sömürge olarak 1884’ten 1915’e kadar varlığını sürdürmüştü).
EN They are descendants of German colonists (the colony of German Southwest Africa existed from 1884 to 1915).
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| alman | german |
TR “Temel Yasa“ diye anılan Alman anayasası, Federal Almanya Cumhuriyeti demokrasisinin temel yapı taşı. Geçici bir karaktere sahip olması planlanmışken, 70 yıldır varlığını sürdürüyor.
EN The Basic Law is the heart of democracy in the Federal Republic of Germany. It was only intended as a temporary measure, but has now lasted since 1949.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| temel | basic |
| yasa | law |
| federal | federal |
| cumhuriyeti | republic |
| geçici | temporary |
TR AfD’nin destekçileri ağırlık olarak erkek, homojen ve tek taraflı bir topluluk ve Almanya’da ırkçı düşünce geleneğine yatkın ve parti İkinci Dünya Savaşından bu yana varlığını sürdüren bir kesimin potansiyelini harmanlıyor.
EN It is a close homogeneous community consisting largely of men that concentrates the potential of those who are susceptible to nationalistic ideas, a potential that has always been present, but previously dormant in post-war Germany.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| erkek | men |
| topluluk | community |
| almanya | germany |
| potansiyelini | potential |
TR HAYMAN-WOODWARD?da, HAYMAN-WOODWARD?ın küresel varlığını güçlendirirken, sınırların ötesinde çeşitli ve dinamik meslektaşlarla önde gelen bir göçmenlik bürosunda çalışma fırsatına sahip olacaksınız.
EN At HAYMAN-WOODWARD you will have the opportunity to work in a leading immigration firm, with diverse and dynamic colleagues across borders, while enhancing HAYMAN-WOODWARD’s global presence.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| küresel | global |
| çeşitli | diverse |
| dinamik | dynamic |
| sahip | have |
| olacaksınız | you will |
| fırsatı | opportunity |
TR Bayimiz olarak, Semrush'ın tüm bölgedeki varlığını ölçeklendirerek, pazarlama & satış stratejisini tanımlayıp çiftçilik ve müşteri başarısı bölümleriyle ilgilenerek gerçek etki yaratabileceksiniz
EN As our reseller, you will be able to drive real impact by scaling Semrush presence in the whole region, defining marketing & sales strategy as well as taking care of the farming and customer success parts
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| semrush | semrush |
| tüm | whole |
| stratejisini | strategy |
| müşteri | customer |
| başarısı | success |
| gerçek | real |
| etki | impact |
TR Sitenizin SEO'sunu geliştirmeye yönelik kılavuzlarımızdan birini okumuş ve sitenizin varlığını yönetmekle ilgili her şeyi bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz, ancak SEO'nun o kadar kolay olmadığına dair size söz verebiliriz
EN While you may have read one of our guides on improving your site’s SEO and think that you know everything about managing your site’s presence, we can promise you that SEO is not that easy
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| sitenizin | your site |
| seo | seo |
| ve | and |
| şeyi | everything |
| o | that |
| kolay | easy |
| söz | promise |
TR Merhaba Phemex kullanıcıları, Kısa süre önce 12 yeni spot işlem varlığını listelememizin ardından, daha fazla ödül vermek için Kap Bi Coin etkinlikleri düzenlemeye devam ediyoruz! B……
EN Dear users, There's another hot new project that will be taking off on the Phemex Launchpad! This time, the featured project is the innovative move-to-earn platform Stepwatch and its native SW……
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| merhaba | dear |
| phemex | phemex |
| kullanıcıları | users |
| süre | time |
| yeni | new |
TR Bağımlı kişi bir sorunun varlığını kabul etsin ya da etmesin, bireysel durumlarına olumlu değişiklikler getirmede birbirlerini desteklerler
EN They support each other in bringing positive changes to their individual situations, whether or not the addict admits the existence of a problem or seeks help
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| olumlu | positive |
| değişiklikler | changes |
TR Cüzdan sağlayıcısı ve borsası, DeFi endüstrisine daha geniş erişimi desteklemek amacıyla üç kripto varlığını ekledi.
EN The wallet provider and exchange has added the three crypto assets in an effort to support wider access to the DeFi industry.
TR İklim değişikliğinin varlığını veya etkilerini, iklim değişikliği üzerindeki insan etkisini ya da iklim değişikliği hakkında bilimsel fikir birliği olduğunu reddeden içerikler.
EN Content that denies the existence or impacts of climate change, the human influence on climate change, or that climate change is backed by scientific consensus.
TR Bayimiz olarak, Semrush'ın tüm bölgedeki varlığını ölçeklendirerek, pazarlama & satış stratejisini tanımlayıp çiftçilik ve müşteri başarısı bölümleriyle ilgilenerek gerçek etki yaratabileceksiniz
EN As our reseller, you will be able to drive real impact by scaling Semrush presence in the whole region, defining marketing & sales strategy as well as taking care of the farming and customer success parts
TR Her projenin özel olduğunu ve her ihtiyaca uygun tek bir barındırma planı bulunmadığını biliyoruz
EN We know that no two projects are alike, and hosting plans aren’t one-size-fits-all
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| uygun | fits |
| barındırma | hosting |
| biliyoruz | we know |
TR Erhan, belediyede kalıcı bir pozisyon elde etmek için bu projenin kendisine bir avantaj sağlayacağını da umuyor.
EN Erhan hopes that this project will provide him with an advantage in order to get a permanent position in the municipality.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| erhan | erhan |
| kalıcı | permanent |
| pozisyon | position |
| projenin | project |
| avantaj | advantage |
TR Projenin tüm yapı taşlarını tek giriş üzerinden yönet:—bulut barındırma, alan adları, SSL ve daha fazlası.
EN Manage all the building blocks of your project behind one login—cloud hosting, domains, SSL, and more.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| projenin | project |
| yapı | building |
| giriş | login |
| bulut | cloud |
| ssl | ssl |
| ve | and |
| daha | more |
TR Önerilen değişiklikler doğrultusunda sözleşmenin/projenin revize edilmiş bütçesi,
EN Revised budget of the contract/project in line with proposed changes,
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| değişiklikler | changes |
| doğrultusunda | in line with |
| projenin | project |
TR Böylece topluluğun ortaklaşa kararlarını hayat geçirmek için projenin ihtiyaç duyduğu fonlar garantiye alınır
EN This ensures funds are used to match the project needs in order to realize the community's collective decisions
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| topluluğun | community |
| projenin | project |
| ihtiyaç | needs |
| kararları | decisions |
TR xVia bir ödeme arayüzü ve API projenin en güncel ürünüdür
EN xVia is the project’s most recent product
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| bir | the |
| projenin | project |
| en | most |
TR Erhan, belediyede kalıcı bir pozisyon elde etmek için bu projenin kendisine bir avantaj sağlayacağını da umuyor.
EN Erhan hopes that this project will provide him with an advantage in order to get a permanent position in the municipality.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| erhan | erhan |
| kalıcı | permanent |
| pozisyon | position |
| projenin | project |
| avantaj | advantage |
TR Bir projenin maksimum uzunluğu, planınızın limitleri tarafından belirlenir
EN The maximum duration of a project is determined by the limitation of your plan
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| projenin | project |
| maksimum | maximum |
| planı | plan |
TR Ancak Renderforest tasarım ekibi, projenin genel görünümünün korunması adına bu tasarımların Renderforest editörü dışında değiştirilmesini kesinlikle önermiyor.
EN However, Renderforest design team strongly recommends not altering the designs outside Renderforest editor to preserve the overall look of the project.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| ancak | however |
| renderforest | renderforest |
| ekibi | team |
| genel | overall |
| dışında | outside |
| ın | of |
TR İklim için üçlü dönem başkanlığı: Three4Climate projesinin sloganı. Projenin mahiyetini buradan okuyabilirsiniz.
EN Three Presidencies for Climate: that’s the motto of the Three4Climate project. Find out here what it’s all about.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| projenin | project |
| buradan | here |
TR Tekliflerinizi, müşterilerinizin iş hedefleri çevresinde genişletin ve özelleştirin. Her projenin gereksinimlerini karşılayıp fazlasını da yaparak müşterilerin daha iyi sonuçlar almasına yardımcı olun.
EN Extend and customize your offerings around the business goals of your customers. Meet or exceed the requirements of every project and help customers achieve better results.
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| müşterilerinizin | your customers |
| hedefleri | goals |
| çevresinde | around |
| her | every |
| projenin | project |
| gereksinimlerini | requirements |
| müşterilerin | customers |
| sonuçlar | results |
| ın | of |
TR Desteğe ihtiyaç duyan ve birlikte iyi çalışacağımızı düşündüğün bir projenin veya organizasyonun bir parçası mısın? Bize ulaş ve bu konuyu konuşalım!
EN Are you part of an organization or group that fits our way of thinking? Do you think our products might be a good way to make a difference? Contact us to figure out how we could work together!
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| iyi | good |
| veya | or |
| parçası | part |
TR Tüm tekliflerde, projenin cinsiyet eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkilerini açık bir şekilde belirtmek gerekir
EN All proposals should clearly state the impact of the project on gender equality and environmental sustainability
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| cinsiyet | gender |
| çevresel | environmental |
| gerekir | should |
TR Projenin maksimum süresi 2 yıl olabilir
EN The maximum duration of the project can be 2 years
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| maksimum | maximum |
| yıl | years |
| olabilir | can |
TR Grubun muhtelif arsalarının geliştirilmesinin yanı sıra, grubun gayrimenkul alanında yeni yatırım yapacağı alanların belirlenmesi, gayrimenkul alımlarının yapılması, mevzuatın ve hukuki sürecin takibi, nihai projenin geliştirilmesi...
EN Assan Gayrimenkul’s main activities include developing the Group’s building plots, determining new areas of investment regarding real estate, purchasing real estate, keeping track of regulations and the legal process, developing final ...
| Tirkî | Îngilîzî |
|---|---|
| grubun | group |
| gayrimenkul | real estate |
| yeni | new |
| yatırım | investment |
| ve | and |
| hukuki | legal |
| takibi | track |
| nihai | final |
| geliştirilmesi | developing |
| ın | of |
{Endresult} ji 50 wergeran nîşan dide
Wergerên manend
projenin sanal varlığını varlığını çevrimiçi varlığını ölçün i̇klim değişikliğinin varlığını varlığını kabul etsin websitesinin çevrimiçi varlığını yıldır varlığını varlığını güçlendirerek açılıyor edip varlığını teminat duvar varlığını sürdürürken yana varlığını sürdüren sitenizin varlığını yönetmekle şirketin global varlığını ın küresel varlığını kripto varlığını işletmenizin varlığını projenin projenin teknik ressami projenin hazır olduğunun başarılı onlarca projenin visme bir projenin projenin revize edilmiş projenin sorumluluğunu verir projenin maksimum uzunluğu projenin gereksinimlerini karşılayıp onlarca projenin mimarı projenin cinsiyet eşitliği nihai projenin geçirmek için projenin bağlamda projenin projenin ismi üç projenin projenin yönetimini darmstadt projenin ortağı her projenin özel denetim ve projenin projenin veya organizasyonun her projenin gereksinimlerini sanal sanal sunucuyu vmware ilk sanal fuari sanal paralari alin sanal sunucu sanal ortam ayrıca sanal makinenin yönetimi almancayı sanal malzemelerle sanal ağ topolojisi ethereum sanal makinesi yalıtılmış sanal örnekler aws sanal katılımcı
Almanî
Ereb
Fransî
Holandî
Japonî
Koreyî
Polandî
Portekizî
Rûsî
Swêdî
Thayîkî
Vîetnamî
Çînî
Îndonezî
Îngilîzî
Îspanyolî
Îtalî